18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 31 OCAK 2010 PAZAR 6 HABERLER BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Bir Hukukçunun Tercüme-i Hali! Duvarına, “Adaleti cennette alacaksınız, bizden alacağınız karardır,” biçiminde bir yazı asılı. Yargı ve yargıç toplumsallaştırılmalı, yargı toplumdan kopuk ola- maz, iddiasında! Yoksa yargı diktatörleşirmiş! Anayasa Mahkemesi raportörlerinden Osman Can karşınızda!: “Yargı ile toplum arasında çok ciddi me- safe ortaya çıktı… Böyle adalet dağıtmak, mümkün de- ğil. Hiç kimseyi tanımadan dost ve düşmanı anlayamaz yargıç. Düşünün, bu yargıçlar, parti ve dernekleri ka- patacak, toplulukları şu ya da bu yönden mahkûm ede- cek. Ondan sonra da mahkûmiyetin adil olmasını bek- liyoruz” diyor. Ne demek bunlar? Tercüme etmeli, çünkü düşün- celerinin bir kısmını karanlıkta tutuyor! Yargıç karar verirken, örneğin bir derneğin veya bir partinin, fiillerine, programlarına, eylemlerine değil de neresine bakacak? Ona göre, yargıç, davalı derneğin, partinin vb. başkanıyla, üyeleriyle konuşmalı... daha- sı, toplumun fikrini de almalı… öyle karar vermeli! Peki yasalar, maddeler? Can, yeni bir yargıçlık öne- riyor: Yasaları at bir kenara, siyasal görüşüne, edindi- ğin izlenime ve çıkarsamalarına göre hüküm ver! AKP’nin kapatılması davasında, raporunu yazarken, anlaşıldığı kadarıyla, böyle davranmış: “Ben onları ta- nırım, iyi yurttaşlardır; partilerinin kapatılmasına ve bu kişilerin siyasal yasaklı hale getirilmesine gerek yoktur!” Savunduğu “yargı toplumsallaştırıldığı zaman, top- lumun yargısı olabilir” görüşüne uygun raporu vermiş! Can, yasa/hukuk devleti ve buna dayalı bir ada- let sistemi değil, toplumun yargıç rolünü de üstlendiği veya paylaştığı bir yeni sistem savunuyor! Toplum “evet yasalara göre, sen bu adamı hapse atacaksın, bu partiyi kapatacaksın… ama biz ne hapis istiyo- ruz ne kapatma…” diyorsa eğer (ki her toplumda bu- nu diyecek azınlık veya çoğunluk her zaman vardır!), İstanbul Haber Servisi - CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, Türkiye’de bir darbe gerçeği değil, darbe sömürüsü ol- duğunu söyledi. Deniz Baykal, CHP İstanbul 33. Olağan İl Kongresi öncesinde gerçekleştirilen il- çe kongrelerinde seçilen 39 ilçe başkanõ ile toplantõ yaptõ. CHP İstanbul İl Başkanlõ- ğõ’nda dün yapõlan toplantõnõn ardõndan Baykal, basõn mensuplarõnõn sorularõnõ ya- nõtladõ. Toplumda CHP’ye yönelik bek- lentinin yükseldiğine işaret eden Baykal, “Biz de bu nedenle hem partinin özünü, ilkelerini ve ahlakını koruyarak hem de CHP’nin yenilenmesini, değişmesini, açılımını, toplumla daha kapsamlı bir şekilde kucaklaşmasını sağlayarak için- den geçmekte olduğumuz süreci geliş- tireceğiz” dedi. Türkiye’de adeta darbe de- magojisi yapõldõğõnõ belirten Baykal, AKP’nin darbe siyaseti, istismarõ ve tica- retini yaptõğõnõ söyleyerek şöyle devam et- ti: “Türkiye’de bugün darbe gerçeği yok. Darbe sömürüsü var. Yargıya, si- lahlı kuvvetlere karşı açılmış bir savaş var. Kendi ordusunu yenmeye kalkan bir iktidardan hayır gelir mi? Bugün Türkiye’de düzmece belgeler uyduru- luyor. Ortaya her gün yeni iddialar atı- lıyor. Albay Dursun Çiçek ne oldu? O belgede parmak izi incelemesi neden ya- pılmadı? Bugün yürütülen asimetrik ha- rekât, kalleşçe bir pusudur.” TEKEL iş- çilerinin haklõ direnişine karşõlõk iktidarõn kullandõğõ üslubun “ceberrut bir üslup” olduğunu ifade eden Baykal, Başbakan’a seslenerek “Tayyip Bey seni asker değil ama TEKEL işçisi götürecek” dedi. Baykal: Darbe gerçeği yok, sömürüsü var Fotoğraf:E.CİHANTURGUT Başbakan Erdoğan zor günler yaşayan küçük esnafa seslendi ‘Değişim gerçeğini görün’ İstanbul Haber Servisi - Baş- bakan Tayyip Erdoğan, büyük marketlerle rekabet etmek zo- runda kalan ve destek isteyen küçük esnafa, “değişim gerçeği- ni” görmeleri önerisinde buluna- rak, “Ne yapacaklar? Bu soru- nu sivil toplum örgütleriyle kendi aralarında birleşmek su- retiyle aşacaklar” dedi. Başbakan Erdoğan, Bağcõlar’da Ayamama Deresi yatağõ üzerine yapõlan ve kamuoyunda uzun sü- re tartõşma yaratan 212 İstanbul Power Outlet Alõşveriş Merke- zi’nin resmi açõlõşõna katõldõ. Kü- çük esnafa önerilerde bulunan Erdoğan, “Gerçekler ortada ve ben küçük esnafımızın bu nok- tadaki şikâyetlerini de biliyo- rum ama onlar da artık bu gerçeği görecekler ” dedi. Erdoğan, bir ya- sa tasarõsõ hazõrladõğõnõ ve sektörü rahatlatma- yõ amaçladõklarõnõ söy- ledi. Ekonomik krizin Türkiye’yi teğet geçti- ğini yineleyen Erdo- ğan, “Kriz hakikaten teğet geçti” diye ko- nuştu. Erdoğan, IMF ile görüşmelere de de- ğinerek, 2 yõldõr gö- rüşmelerin devam etti- ğini, bu süreçte IMF ile anlaşma yapmadõkla- rõnõ ancak bunun IMF ile anlaşmayacaklarõ anlamõna gelmediğini söyledi. Erdoğan, daha sonra Akõn Holding Yönetim Kurulu Baş- kanõ Nuri Akın ile merkezin açõlõşõnõ yap- tõ. Erdoğan, alõşveriş merkezinden torunla- rõna oyuncak aldõ. 2009 yılı Kültür ve Sa- nat Büyük Ödülü, ney- zen Niyazi Sayın ile tamburi Necdet Ya- şar’a dün Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenen törenle Baş- bakan Tayyip Erdoğan tarafından verildi. Tören başlamadan önce sa- lonun bir kısmının boş kalması da krize yol açtı. Kültür ve Turizm Ba- kanı Ertuğrul Günay, protokol için ayrılan öndeki koltukların arkasında bulunan kameramanların, boş koltukların bulunduğu bölümün önü- ne gönderilerek o kısmın görünmesinin engellenmesi talimatını verdi. Kültür ve Sanat Büyük Ödülü sahiplerine verildi Fotoğraf:VEDATARIK yargıç, toplumsallaşma- nın gereği olarak, bu sese kulak verecektir. Osman Can, yargının si- yasallaştırılması gerektiği tezini de ileri sürüyor: “Hiç- bir şey siyasetin üstünde olamaz, çünkü siyaset üstü iddialar diktatörlük heves- lerini besliyor…” Bunu söyledikten sonra bir sonuç üretiyor: Madem hukuk siyaset dışı olamaz, o halde meşru bir daya- nağı olmalıdır, burada en iyi ve meşru alet ise, seçil- miş/çoğunluk partisidir! Yargıçların, savcıların, mahkemelerin geniş bir şekilde siyasiler tarafın- dan atanmasını/seçilme- sini savunması da, buna uygun düşüyor! Meclis’te çoğulcu siyasal görüş, (buradaki örnekte AKP!) mutlaka hukukta, yar- gıda söz sahibi olması ge- rekmektedir ona göre! Yani, bu son derece parlak hukukçumuz (!), ra- kiplerini çok daha iyi te- pelesin diye, iktidarda sa- hip olduğu müthiş güç yetmiyormuş gibi, yargıyı da, siyasal çoğunluğun hizmetine vermektedir! “Yargı tarafsız ve ba- ğımsız olamaz, hepsinin siyasal bir bakışı ve fel- sefesi var” biçiminde peşin bir yargı/dogma belirlerse- niz... Yargının dayandığı ve dayanması gereken Ana- yasa’ya, yasalara, hukuk devletine ve hukuk ruhu- na, insanlığın bu alanda- ki kazanımlarına ve çağ- daş hukuka esaslı bir tek- me atarsanız... Varacağınız yer siyasal- laşan bir yargı, yargıyı tepe tepe kullanan daha otoriter bir siyasal iktidar talebidir! Osman Can, bir sürü ge- vezelik, boş söz ardında, bunu istiyor! Ve iktidar yan- daşı medya tarafından da göklere çıkartılıyor! Bu kişiyi, Sabih Kana- doğlu ile çıkarıldığı bir TV programında kısmen izle- dim (Karşı Görüş, Balçiçek Pamir, HaberTürk). Yargının iktidar çoğunlu- ğuna dayandırılması, Mec- lis’teki temsile göre yapı- landırılması görüşü karşı- sında, Sabih Kanadoğlu, “Yani RTÜK gibi mi?” diye soruverdi! Bu, Osman Can’ı bitiren soruydu! Osman Can, evet, bir hu- kuk RTÜK’ü oluşturmak is- tiyor. Meclis’teki temsiliye- te göre, durmadan yapısı değiştirilecek bir “yar- gı/hukuk sistemi” öneriyor! TV’de karşımda, “bilgi ukalalığı”na yeltenen, itildiği yeri hazmedememiş, tartış- tığı kişi karşısında epey say- gısız, çağdaş hukuk ve normlar karşısında, çağdaş hukuk adına ilkel hukuku dayatan, dayattıkça da “Can, Kanadoğlu’nu bitirdi!” bi- çiminde, başka ilkellerden alkış alan bir kişi vardı! Kurduğu yeni dernek de yargıçlara-savcılara bu il- kellikleri dayatacaksa ve dernek aracılığıyla yargı sis- temini, siyasetin ve AKP’nin otoriterliğine peşkeş çeke- cekse hele… çok tehlikeli bir işe kalkışıyor demektir! Vay ülkemin başına! [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle