18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 31 OCAK 2010 PAZAR 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Değişim Kokusu Var Sevgili, um:ag’ın düzenlediği 24-31 Ocak arasındaki “Adalet ve Demokrasi Haftası”nın bu yılki ana teması, “Hukuk devleti, hepimiz için” idi. Ne isabetli seçim. 24 Ocak’tan az önce okudum gazetede haberi: Silivri’de görülmekte olan Ergenekon davasının savunma avukatlarından biri müvekkili için dilekçe vermiş, o da diğerleri gibi hukuk dışı uygulamalardan müşteki, o da müvekkilinin bir tedbir olan tutuklama kurumu aracılığıyla infaz edilmesinden şekvacı. Avukatın adına baktım: Tarık Kale. Bu isim bende bir şeyler çağrıştırıyor. Anında hatırladım. Bizim Barış Derneği davasının üç askeri yargıcından biri... O üç kişi, hakkımızdaki mahkûmiyet kararını iki kez bozduğu halde, tahliyelerimiz konusunda gıkını çıkarmayan Askeri Yargıtay ile birlikte, tutukluluk yoluyla bizi 38 ay içeride tutmuşlardı. Hani 20 gün daha yatsaydık, zaten istenen cezanın karşılığını günü gününe çekmiş olacaktık. İşin bu yönünü çok anlatmaya çalıştık, muvaffak olamadık. Ne Atilla Ülkü’ye anlatabildik derdimizi ne de Tarık Kale’ye. Albay olan üçüncü üye mi? Adını bile unuttuğum tonton albay zaten ne arıyordu ki orada, anlattıklarımızı anlasındı? Ama Tarık Kale’nin Silivri macerasını okuyunca çok güldüm. Yukarıda anlattığım olay, hukuk devletinin neden herkes için gerekli ve um:ag’ın seçtiği temanın ne kadar doğru olduğunu çok iyi anlatıyor. Uğur Mumcu anılırken hep düşünürüm; insanlar çocuklarına, kocalarına, yakınlarına kardeşlerine, arkadaşlarına Uğur Mumcu’yu bir insan, bir yurtsever, bir aydın olarak örnek gösterirler. Ama söyler misin bana, kim göze alır kocasının veya oğlunun Uğur Mumcu olmasını ve aynı sona duçar olmasını? Şimdi diyeceksin ki, “Canım illa sonunun böyle olması zorunlu muydu?” Uğur’un bütün yaptıkları ve yazdıkları göz önünde bulundurulduğunda, yukarıdaki sorunun anlamsızlığı çıkar ortaya. Zaten Uğur’un kendisi de öldürülmesinin çok ama çok büyük bir olasılık olduğunu biliyordu, kaç kez bunu dile getirmesine tanık oldum. Korktuğunu görmedim. Yani korkmazdı derken; aldırmaz, gerekeni çekinmeden yapardı, demek istiyorum, yoksa gelip öldürsünler diye davetiye çıkarır hali yoktu. Hepimiz okuruz, kurşun dökmeye çağıran şairin “sen yanmasan/ ben yanmasam/ nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?” dizelerini ama “eh ne yapalım, yanarsak yanarız” diyemeyiz Uğur gibi, kolay ve rahat. Tabii insanın böyle bir farklılığı olunca, tümüyle her şeyi de değişik oluyor. Adalet ve demokrasi haftalarına her yıl katılıyorum. Bu yıl da katıldım. Ege’de, İç Anadolu’da, İstanbul’da birkaç yerde etkinliklerde bulundum. İzmir’in yeni belediyesi Karabağlar’da katılımın niceliği kadar niteliği de çok etkileyiciydi. Kentin başka bölgelerindeki etkinliklerin onu da geçtiğini söylediler. 24 Ocak günü, Maltepe Türkan Saylan Kültür Merkezi’nin koca salonu hıncahınç doluydu. Hemen ardından gittiğim Kartal Uğur Mumcu Mahallesi’ndeki salon da hakeza... Eskişehir’de önceki yıllarda yer bulunan salonda, bu yıl insanlar ayakta bile duracak yer ayarlayamadılar; kimileri sahneden izledi etkinlikleri, kimileri dışarı taştı. Arkadaşlarla konuşuyorum, hepsi aynı şeyleri söylüyorlar; bu yıl başka bir coşku, başka bir katılım var, salonlar adam almıyor, diyorlar. Benim de gözlemim bu; katılımın niteliği ve niceliği bu yıl çok değişik. Uğur Mumcu, ölümünün 17. yılında kişiliğiyle, düşünceleriyle, eserleriyle, güçlü kalemiyle toplumun aydınlık geleceğini hazırlıyor. Sevgili, ben bu yıl etkinlikler sırasında, havada bir değişim kokusu sezdim. Üstelik bu salt benim kişisel gözlemim de değil, katılanların hepsi aynı şeyi söylüyorlar. Haydi, hayırlısı! [email protected] Yapõ ve tesis kurma yasağõna karşõn birçok otel kaçak olarak faaliyetini sürdürüyor Uludağ Milli Parkõ’nda talan ALİ ÖZTÜRK ANKARA - Yapõ ve tesis kurmanõn yasak olduğu Uludağ Milli Parkõ’nda bugüne kadar, 23 otel ve 12 kamu konaklama tesisi yapõldõ. Birçoğu kaçak olan oteller ruhsatlarõnda, tu- valet, odun deposu ve kayak odasõ olarak gözüküyor. Bu yapõlarõn yanõ sõra, park sõnõr- larõ içinde 11 kayak pisti, 13 mekanik tesis, 7 telesiyej ve 6 teleski tesisi bulunuyor. Tes- islerin pek çoğu ormanlõk alan içinde yer alõrken her bir tesi- sin yapõmõ için on binlerce ağaç kesiliyor. AKP hüküme- ti olup bitenlere göz yumarken yanlõş uygulamalarõ “kılıfına uydurmak” adõna yeni bir ya- sa taslağõ hazõrlõyor. Koruma altõna alõnmõş doğal alanlarõn oranõ dünyada yüzde 6, Avrupa Birliği’nde yüzde 11.4, Almanya’da yüzde 25, Danimarka’da yüzde 35 düze- yinde iken Türkiye’de yüzde 1.26 oranõnda. Yasa çiğneniyor! 1961 yõlõnda “Milli Park” ilan edilen Uludağ Milli Parkõ, Avrupa ölçeğinde 154, Türkiye ölçeğinde 124, dünya ölçeğin- de soyu tükenme tehlikesi al- tõnda olan 54 bitki türü barõn- dõrõyor. Uludağ’da milli park niteliğiyle uyuşmayan uygula- malar devletin çeşitli kurumla- rõ tarafõndan elbirliğiyle sürdü- rülüyor. Bursa Kültür ve Tabi- at Varlõklarõnõ Koruma Kurulu, 9 Ekim 2009 tarihinde aldõğõ bir kararla Uludağ Milli Parkõ sõ- nõrlarõ içerisinde kalan Sarõalan ve Çobankaya bölgelerinin “do- ğal sit” derecesini, 1. dereceden 2. dereceye düşürdü. Başbakan Tayyip Erdo- ğan’õn talimatõyla ortaya çõ- kan “Uludağ’ı Davos yapma planı” çerçevesinde yürütülen çalõşmalar her ne kadar yasaya aykõrõ olsa da, Bursa Büyükşe- hir Belediyesi ile Çevre ve Or- man Bakanlõğõ arasõnda Bursa Valiliği’nin de katõldõğõ top- lantõlarda çekişmelere neden oluyor. Bütün yetkiyi kendi- sinde toplamak isteyen Bursa Anakent Belediyesi ile bu yet- kileri devretmek istemeyen Çevre ve Orman Bakanlõğõ ara- sõndaki soruna yeni bir yasa çõ- kartõlarak kendince çözüm bul- ma yoluna girildi. Devlet Ba- kanõ ve Bursa Milletvekili Fa- ruk Çelik’in 3 Ocak’ta yaptõ- ğõ açõklamada, Uludağ için ya- sa taslağõ hazõrlandõğõ belirtildi. AKP hükümetinin ayağõna do- laşan hukuksal sorunlarõ yasa çõ- kararak kõlõfõna uydurma çalõş- malarõ dikkati çekiyor. Şimdiye kadar, Uludağ’daki su kaynaklarõ, yasayla koruma altõnda olmasõna karşõn, Ça- yõrlõdere Yaylasõ, Koğukdere Yaylasõ, Karagöl Yayla ve Bü- yükdere’nin kaynağõ su firma- larõna tahsis edildi. Çevreciler, 10-20 yõl içinde derelerin ku- ruyacağõnõ ve Uludağ’õn doğal ekosisteminin büyük zarar gö- receğini belirtiyor. JP MORGAN BANKASI ‘AKP çoğunluğu kaybedebilir’ JP Morgan Bankasõ’nõn Küresel Ekonomi Raporu’nda, ‘Ekonomik daralma ve işsizlik nedeniyle AKP’ye destek düştü’ denildi. MURAT KIŞLALI ANKARA - Çokuluslu JP Morgan Ban- kasõ’nõn 21 Ocak 2010 tarihli Küresel Ekonomi Raporu’nda Türkiye’deki eko- nomik toparlanmanõn şu ana kadar kade- meli olduğu ve kamu borçlanma oranlarõ- nõn da artmaya devam edeceği belirtildi. Son yapõlan anketlerde AKP’nin “tehli- keli olacak kadar az bir arayla önde ol- duğu ve bu nedenle erken seçim olasılı- ğı bulunmadığı” tespitinde bulunulan ra- porda, “İktidardaki AKP ciddi biçimde gelecek seçimlerde çoğunluğu kaybet- me riskiyle karşı karşıya. AKP’nin Meclis’te 275-310 arasında milletvekili çıkaracağına inanıyoruz. Ancak BDP adaylarının seçimlere bağımsız olarak girmeleri durumunda AKP milletvekili sayısı 20 eksik çıkar... AKP’nin kamuo- yu nezdindeki desteği ciddi ekonomik daralma ve işsizlik oranlarında son ay- larda yaşanan artış nedeniyle düştü. Bunun da ötesinde, hükümetin Kürt ve Ermeni problemlerini çözmeye dönük çabaları, özellikle Türkiye’nin batı böl- gelerinde ters tepti” denildi. Raporda şu ifadelere yer verildi: Toparlanma hızı şu ana kadar yavaş oldu ve uluslararası finansman ola- nakları olmazsa, özel sektör büyüme- nin önünde önemli bir engel olabilir. Sanayi üretimi ve kapasite kullanõmõna ilişkin veriler ekonomik aktivitenin dibi gördüğünü ancak toparlanma hõzõnõn ka- demeli olduğunu gösteriyor. AKP, anketlerde tehlikeli olacak ka- dar az bir arayla önde ve erken seçim olası gözükmüyor. Son olarak kredisi yük- sek kuruluşlar tarafõndan yapõlan iki anke- tin sonuçlarõna göre, iktidardaki AKP ciddi biçimde gelecek seçimlerde çoğunluğu kaybetme riskiyle karşõ karşõya. Biz, bugün seçim yapõlsa AKP’nin 550 kişilik Mec- lis’te 275-310 arasõnda milletvekili çõkara- cağõna inanõyoruz. Ancak Kürtçü BDP adaylarõnõn yüksek seçim barajõnõ aşmak için seçimlere bağõmsõz olarak girmelerinin muhtemel olduğu dikkate alõnmalõ. KEMAL KILIÇDAROĞLU ‘İktidar gerginliği sanat edindi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, AKP’yi eleştirirken “Gerginliği sanat edinmiş bir siyasi partiden siz diyalog bekleyemezsiniz. Ben istediğimi yaparım, ben istediğimi seçerim anlayışı zaten di- yaloğun önünü keser” dedi. Kõlõçdaroğlu, bağõmsõz kadõn gazetesi Kazete’nin sorularõnõ yanõtladõ. Siyasal par- tilerin kadõn kollarõnõn güçlenmesi gerekti- ğini belirten Kõlõçdaroğlu, “Ama CHP ola- rak bizim bir talihsizliğimiz var, onu da itiraf etmekte bir sakınca görmüyorum. Biz kadın kolları genel başkanını belirle- miş bir parti değiliz hâlâ. Umuyorum ku- rultaydan sonra CHP yeni bir yapılan- mayla bu sorunu aşmış olacak” dedi. Kõ- lõçdaroğlu, AKP’nin izlediği politikanõn gerginlikten beslendiğini söyledi. ‘Sağımız güçlü, sağa gidiyoruz’ ODTÜ Mezunlar Derneği Sivil Toplum Komitesi’nce düzenlenen söyleşiye de katõ- lan Kõlõçdaroğlu, Türkiye’de “sol sorunu” olduğunu belirterek “CHP dışındaki sol öl- dü. Sol yok, sağımız güçlü, bu yüzden sa- ğa doğru gidiyoruz. Çünkü oy alacağız, kimden alacağız” diye konuştu. Kõlõçda- roğlu, iktidara geldiklerinde ilk iş olarak “medyayı düzelteceklerini” belirterek “besleme ve yandaş basına” son verecek- lerini, medya patronlarõnõn devlet ihalelerine girmesini engelleyeceklerini ve basõnda sen- dikalaşmayõ sağlayacaklarõnõ anlattõ. CHP’nin iktidara gelmesi halinde “Siyasi Ahlak Yasası”nõ çõkaracağõnõ söyleyen Kõ- lõçdaroğlu, “Siyasi Ahlak Yasası’nı çıka- racağız. Naylon faturacıdan maliye baka- nı, Ali Dibocudan adalet bakanı, kalpa- zandan da başbakan çıkmasın diye” dedi. Birçoğu kaçak olan oteller ruhsatlarõnda, tuvalet, odun deposu ve kayak odasõ olarak gözüküyor. AKP hükümeti yanlõş uygulamalarõ “kõlõfõna uydurmak” adõna yeni bir yasa taslağõ hazõrlõyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TEKEL işçilerinin özlük haklarõ için, Türk-İş Ge- nel Merkezi önünde başlattõk- larõ eylem, 48. güne ulaştõ. İşçiler, eylem sürerken, “tala- semi” hastasõ olan 14 yaşõndaki kõzõnõ kaybeden Batman’daki TE- KEL işyerinde çalõşan Hüseyin Arslan’õn aynõ hastalõğõ taşõyan oğlu Osman Arslan’õn tedavisi için yardõm kampanyasõ başlattõ. Yardõm etmek isteyenlerin bağõşlarõnõ Vakõfbank’õn Bat- man şubesinde açõlan “00158007282394151” numa- ralõ hesaba yatõrabilecekleri bil- dirildi. İşçiler, 48 gündür yap- tõklarõ eylemde kendilerine des- tekte bulunup anlayõş gösteren Ankaralõlar ve Çankaya esnafõ- na teşekkür mesajõ içeren pan- kartlarõ da çadõrlarõnõn bulun- duğu bölgenin girişlerine astõlar. DİSK de dün TEKEL işçilerine öğle yemeği dağõttõ. DİSK Ge- nel Sekreteri Tayfun Görgün ve beraberindeki sendikacõlar, TEKEL işçilerini ziyaret etti. Görgün, Türkiye’nin işçileri duyduğunu, gördüğünü ve destek verdiğini belirtti. Amasya’daki TEKEL işyerinde çalõşan Sü- leyman Argöz, Amasyalõ işçi- lerin konakladõğõ çadõrda arka- daşlarõnõ tõraş etti. İşçileri ziyaret eden ODTÜ Mezunlarõ Derneği üyeleri, sağlõk malzemeleri da- ğõttõ. Ankara Üniversitesi Siya- sal Bilgiler Fakültesi’nden 1980 öncesinde mezun olan bir grup da işçilere diş fõrçasõ, diş macunu, kolonya ve kolonyalõ mendil yardõmõnda bulundu. İşçiler, kõzõnõ yitiren Hüseyin Arslan için yardõm kampanyasõ başlattõ TEKEL eylemi 48. güne girdi 11 PM ÜYESİNDEN AÇIKLAMA Masum Türker’e istifa çağrısı İstanbul Haber Servisi - Demokratik Sol Parti’nin (DSP) 11 meclis üyesi, Genel Başkan Masum Türker’i istifaya çağõrdõ. Aralarõnda partinin kurucusu ve eski mil- letvekili sõfatõnõ da taşõyan PM üyeleri, ör- güte ve basõna yaptõklarõ yazõlõ açõklamada, partide kõrõlma ve bölünmelere neden ol- mak, parti bütçesindeki harcama kalemleri- ni parti yönetiminden saklamakla suçladõk- larõ DSP Genel Başkanõ Masum Türker ile yönetiminin istifa etmesini istediler. Yusuf Dağ, Yekta Açıkgöz, Hüseyin Akbulut, Necati Albay, Hasan Ehliz, Hayri Güven, Sait Kekeç, Feridun Korkmaz, Mahmut Sağsöz, Nazif Topa- loğlu ve Faruk Türkoğlu’ndan oluşan parti meclisi üyeleri, yaptõklarõ açõklama- da, son kurultayda büyük umut ve iddialar- la göreve gelen DSP Genel Başkanõ Türker ve oluşturduğu başkanlõk kurulunun partiyi bir adõm öne çõkartmadõğõ gibi tutarsõz ve silik siyasetiyle DSP’yi bitme noktasõna doğru sürüklediğini öne sürdüler. İşçiler tüm olumsuz koşullara karşın direnişlerini sürdürüyor. Fotoğraf:NECATİSAVAŞ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle