22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 29 OCAK 2010 CUMA 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Ne Feraset Ama! Tayyip Erdoğan’ın kendi baskıcı rejimini oturtma yolunda mesafe aldığı gerçeğini görenler, her geçen gün artıyor. Üniversiteyi, yargıyı, medyayı denetim altına almak için her yolu deneyen AKP lideri, yaptıklarının ortaya çıkmasından da rahatsız. Tayyip Bey’in, kendisine yöneltilen eleştiriler karşısındaki öfkesini anlamak kimilerine güç geliyor. Demokrasi kültüründen zerrece nasibini almış olan bir kişinin, bu eleştirilerin özünü anlamaması gerçekten çok güçtür. Ama Tayyip Bey için bunu söylemek ne derecede mümkün, kestirmek mümkün değil. Çünkü Tayyip Bey’in demokrasi kültürü sığdır ve çağdışı kalmıştır. Doğrusu kendisi bu konudaki tek örnek olarak görülemez. Hatta diyebiliriz ki, o Türkiye sağının ortak zihniyet sakatlığı ile maluldür. Gerçekten de, sandıkta yarışa girenler içinde en yüksek oyu alanının, her şeye hakkı olduğunu düşünmek, demokrasinin dengeler mekanizmasını görmezden gelmek, çoğulculuğu değil içine sindirmek bir türlü anlamayı bile başaramamak, Türk sağının ortak niteliğidir. Bu hastalıkla Menderes de maluldü, çok sivil sanılan ama aslında otoriter çözümleri savunan Özal da... Tayyip Bey’e,“Bunlar Menderes’i ve Özal’ı da aynı şekilde eleştiriyorlardı” dedirten neden bu. Menderes ve Özal’a da aynı eleştirilerin yöneltilmesinin nedeni aynı davranış biçimleri içinde olmalarıdır. Tayyip Bey ise kendisine yöneltilen eleştirileri göğüslemeye çalışırken, “tek parti” tanımlamasının en çok CHP’ye uyduğunu söylüyor. Bravo! Ne feraset ama! Fransızların hayali bir tip olan Monsieur de La Palisse’i vardır. Bilinen şeyleri söylemeyi feraset addeder; mesela “Yağmur yağdığında gökten su damlacıkları düşer” der. Sayın Başbakan da onu çağrıştırıyor, tek parti deyiminin en çok CHP’ye yakıştığını söylerken. Tabii ki, 1925 ile 1945 arası demokrasiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir tek parti dönemiydi. İçişleri Bakanı CHP’nin genel sekreteri, valiler de il başkanı idiler. Basın tepeden tırnağa denetim altındaydı; hele savaş yıllarında hangi haberin nasıl verileceği bile devlet tarafından belirlenirdi. Kısacası otoriter bir rejimdi söz konusu olan ve kimse bunun aksini iddia edemezdi. Atatürk’ün ölümüyle birlikte “Ebedi Şef”in yerini “Milli Şef” almıştı. Doğrusu, kâğıt üzerinde parlamenter olan rejim, aslında başkancı bir sistemdi. Çünkü hem Atatürk hem de İnönü dönemlerinde, hükümetler parlamentoya değil, kendilerini istediğinde seçip, istediğinde azleden “Şef”lere karşı sorumluydu. 1945’e kadar olan dönemin tek parti dönemi olduğunu izan sahibi kimse yadsıyamaz. Yine izan sahibi hiç kimse yadsıyamaz ki, tek parti dönemi, hiçbir bunalım, hiçbir darbe olmadan rejimin kendi işleyişi içinde, kansız çekişmesiz, kendi tersine, yani çok partililiğe dönüşmüş ve Cumhuriyetin ilanının 27. yılında iktidar özgür bir seçimle el değiştirmiştir. Bu büyük dönüşümde, Cumhuriyetin kurucularından, CHP’nin o zamanki lideri, Cumhurbaşkanı ve “Milli Şef” İnönü’nün samimi çabaları konusunda olduğu kadar, dönemin özellikleri ve olayları hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler, Altan Öymen’in “Değişim Yılları” kitabını okuyabilirler. Demokrasi değişimin önündeki engelleri kaldırıp açan bir rejim ise, değişime elverişlilik demokrasinin ölçütlerinden biriyse, bu yönüyle tek parti rejimi Cumhuriyetin en başarılı dönemidir; topla tüfekle tehdit edilmeden, kendi öngörüsü ve rızasıyla çok partili yönetimin önünü açtığı için. Keşke tek partiden sonra gelen dönemler de, onun kadar değişime açık olabilseler, rejimin önündeki engelleri kaldırmakta başarı gösterebilselerdi. Konuyu irdelemeyi yarın da sürdüreceğim. Hazõrlanan yasa önerisi kamu kurumlarõnõn denetiminin Sayõştay tarafõndan yapõlmasõnõ öngörüyor TSK’ye Sayõştay denetimi ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - AKP, Türk Silahlõ Kuvvetle- ri’nin (TSK) Sayõştay tarafõndan de- netlenmesi için yasa önerisi hazõr- ladõ. Sayõştay Yasasõ’nõn tamamen değiştirilmesini öngören öneri, TSK de dahil olmak üzere tüm kamu ku- rum ve kuruluşlarõnõn hukuki, ma- li ve performans denetiminin Sa- yõştay tarafõndan yapõlmasõnõ ön- görüyor. AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, TSK’ye alõnan si- lah, el bombasõ, mermi ve mühim- matõn alõm ihalesinden nerede kul- lanõldõğõ ve nereye gittiğine kadar bütün sürecin Sayõştay’õn deneti- minde olacağõnõ söyledi. AKP, Sayõştay Yasasõ’nõ tama- men değiştirmek için düğmeye bas- tõ. Sayõştay’õn, bugüne kadar yaptõğõ hukuki denetimin yanõ sõra mali ve performans denetimi de yapmasõ ön- görülüyor. AKP Grup Başkanveki- li Nurettin Canikli, düzenlemenin TSK de dahil olmak üzere tüm ka- mu kurum ve kuruluşlarõnõ kapsa- yacağõnõ, denetim kapsamõ dõşõnda tutulan kurum ve kuruluş bulun- mayacağõnõ bildirdi. Sayõştay Ya- sasõ ile ilgili çalõşmanõn içinde yer alan Canikli, Sayõştay’õn bugüne kadar hukuki denetim yaptõğõnõ be- lirterek kamunun tüm harcamalarõ- nõn kanun ve mevzuata uygunlu- ğunun denetlendiğini anõmsattõ. Ye- ni düzenlemede bu denetimin aynen korunduğunu anlatan Canikli, buna iki yeni denetim mekanizmasõnõn ekleneceğini belirtti. ‘Şeffaflık ve saydamlık için’ Yeni denetim mekanizmalarõndan birinin “mali denetim” olduğunu kaydeden Canikli, bununla, kamu kurum ve kuruluşlarõnõn her yõl ya- yõmladõğõ mali tablolarõn ve rapor- larõn gerçeği yansõtõp yansõtmadõ- ğõnõn denetleneceğini ve güvenirli- ğinin test edileceğini söyledi. Ca- nikli, “Bu denetimle, şeffaflık ve saydamlık kuralının hayata geç- mesi sağlanacak” dedi. Diğer denetim mekanizmasõnõn performans denetimi olacağõnõ kaydeden Canikli, tüm kurum ve ku- ruluşlarõn performansõnõn ölçüle- ceğini, bu nedenle tüm kamu kurum ve kuruluşlarõnõn performans kri- terlerini bütçelerinde açõklayaca- ğõnõ söyledi. Canikli, performans öl- çümünün önceden belirlenen kri- terlere göre yapõlacağõnõ, bu kriter- lerin, ilgili kurum, DPT ve Maliye Bakanlõğõ’nõn ortak çalõşmasõyla belirleneceğini ve bütçede ilan edi- leceğini söyledi. Canikli, kurumla- ra verilen bütçenin hedefe ulaşõp ulaşmadõğõna ve amacõ doğrultu- sunda kullanõlõp kullanõlmadõğõna bakõlacağõnõ kaydetti. AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, Türk Silahlõ Kuvvetleri’ne alõnan silah, el bombasõ, mermi ve mühimmatõn alõm ihalesinden nerede kullanõldõğõna kadar bütün sürecin Sayõştay’õn denetiminde olacağõnõ söyledi. asirmen@cumhuriyet.com.tr Para dolu çantayı çaldırdılar OSMAN ÇUTSAY FRANKFURT - Merkezi Ber- lin’de bulunan İslam Cemaati (Isla- mische Religionsgemeinschaft) Baş- kanõ Abdurrahim Vural’a ait olan ve içinde 1.5 milyon Avro bulunan bir çantanõn sokak ortasõnda gasp edildiği ileri sürüldü. Eski Milli Görüş yöneticisi Vu- ral’õn, pazartesi günü öğleden sonra bir çalõşanõna içinde 1.5 milyon Avro bulunan çantayõ verdiği ve bunu De- utsche Bank’õn bir şubesine yatõrma- sõnõ istediği, ancak bankanõn kasa bu- lunmadõğõ gerekçesiyle bu parayõ tes- lim almadõğõ ileri sürüldü. Berliner Zeitung’da yayõmlanan habere göre, Vural’õn yakõnõ olan 64 yaşõndaki kurye, yanõnda bir yardõmcõsõ olduğu halde bankadan çõkõp tekrar ‘İslam Cemaati’ merkezine gelirken dernek binasõnõn önünde saldõrõya uğradõ. Kaynağını açıklamadılar Kuryeyi sersemleten 25 yaşlarõn- daki saldõrganõn parayla birlikte ka- yõplara karõştõğõ, gasp olayõna çok sayõda yayanõn da tanõk olduğu iddia edildi. Vural ve avukatõ Mehmet Ayhan, 1.5 milyon Avro’nun kayna- ğõ ve hangi amaçla kullanõlacağõ ko- nusunda “polisin soruşturmasını tehlikeye atmamak için” bir açõkla- ma yapmayacaklarõnõ belirtti. Milli Görüş’ün eski yöneticilerinden Vu- ral, ihbarlarõyla Milli Görüş’ün kay- nağõ belirsiz gelirlerine dikkat çekmiş ve yolsuzluk nedeniyle soruşturma açõlmasõnõ sağlamõştõ. Vural’õn kendi- si de, Milli Görüş bünyesindeki yol- suzluklarda sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle cezaevinde kalmõştõ. ‘İslam Cemaati’ başkanının 1.5 milyon Avrosu gasp edildi İnsan hakları için kurum ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümetin açõlõm kapsamõnda orta vadeli adõmlarõndan biri olarak nite- lendirilen “Türkiye İnsan Hakları Kurumu”nun kurulmasõna ilişkin ta- sarõsõ, Meclis Başkanlõğõ’na sunuldu. Başbakanlõğa bağlõ 11 kişiden olu- şan ve Bakanlar Kurulu tarafõndan 4 yõl için seçilecek olan kurum, insan haklarõ ihlalleriyle ilgili başvurularõ doğrudan inceleyecek. Bir kişi, ken- disiyle ilgili ihlal olduğu gerekçesiyle kuruma doğrudan başvurabilecek. Kurum, gelen şikâyetlerden gerekli gördüklerini yargõya taşõyabilecek. Üniversitelerin insan haklarõ kürsüsü- ne katkõda bulunacak olan kurumun özellikleri arasõnda, cezaevlerindeki ihlal iddialarõyla ilgili olarak komite- ler oluşturmasõ, kamu kurum ve ku- ruluşlarõndan bilgi isteyebilmesi an- cak talimat veremeyecek olmasõ var. DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bü- rosu) - Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’õn saçlarõnõn zorla kazõtõldõğõ iddialarõ üzerine Diyarbakõr’da 2 yõl önce düzenlenen izinsiz gösteriye ka- tõlõp, polise taş attõğõ gerekçesiyle, o dönem 16 yaşõndayken tutuklanan ve çõkarõldõğõ ilk duruşmada 7.5 yõl hap- se mahkûm edilen Ferit Gülcü’nün (18) cezasõ Yargõtay tarafõndan onan- dõ. Diyarbakõr E tipi Cezaevi’nde 2 yõldõr tutuklu bulanan Gülcü’nün an- nesi Ayten Gülcü ve babasõ Alaattin Gülcü, İHD Diyarbakõr Şubesi’nde basõn toplantõsõ düzenledi. Aile adõna konuşan Çocuklar İçin Adalet Girişi- mi aktivisti Arif Akkaya, “Neyin bedeli olacak bu 7.5 yıl? Cinayet mi, tecavüz mü, bombalama mı? Bir taş atmanın bedelidir” dedi. Tasarı Meclis Başkanlığı’nda Çocuğa hapis cezası onandı Aileden karara tepki Beklemeye devam Başbakan’õn TEKEL işçileri konusunda Türk-İş Başkanõ ile yaptõğõ görüşmeden net sonuç çõkmadõ. Erdoğan, ilgili bakanlarõn çalõşma yapmasõ için talimat verdi ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - TEKEL işçilerinin sesine 45 gündür kulak tõkayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, son tek- lifini sunmak üzere Türk-İş’ten “biraz daha süre” istedi. Erdo- ğan’õn talimatõ üzerine ilgili bakanlar hafta sonuna kadar seçenekler üze- rinde çalõşacak. Bu süre boyunca iş- çiler soğuk havada beklemeye de- vam edecek. Başbakan Erdoğan, eylemlerinin 45. gününde TEKEL işçilerinin ta- leplerini dinlemek üzere Türk-İş he- yeti ile bir araya geldi. Başbakanlõk Resmi Konutu’nda Türk-İş Genel Başkanõ Mustafa Kumlu, Genel Sekreter Ergün Atalay ve Genel Eğitim Sekreteri Nihat Yurda- kul’u kabul eden Erdoğan, daha sonra görüşmeye Devlet Bakanõ Hayati Yazıcı ile Maliye Bakanõ Mehmet Şimşek’i de çağõrdõ. Bu sõrada TEKEL işçileri de soğuk çadõrlarõna yerleştirdikleri küçük televizyonlarõn başõnda görüşmeden çõkacak olumlu bir gelişmeyi me- rakla bekledi. Ancak yaklaşõk 2 saat süren görüşmeden işçilerin so- ğuk gününü õsõtacak bir sonuç çõk- madõ. Resmi Konut’tan ayrõlõrken gazetecilere açõklamalarda bulu- nan Kumlu, Başbakan’õn yeni bir çalõşma yapõlmasõ için ilgili ba- kanlara talimat verdiğini, çalõşma- nõn sonuçlanmasõnõn ardõndan ken- dilerini tekrar çağõracağõnõ söyledi. İki Bakan’a talimat Kumlu, şöyle konuştu: “Sayın Başbakan ile 45 gündür bu so- kaklarda, soğukta, ayazda, kadın- erkek Türk-İş’in önünde eylem yapan arkadaşlarımızın sıkıntı- larını konuştuk. Sayın Başbakan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’ya talimat verdi. Onlar da geldi be- raberce, müzakere ettik. Tabii bir çalışmayı gerektiriyor. Bu an- lamda bu hafta sonuna kadar bu çalışmanın neticesini görünce Başbakan çağıracak, oturup de- ğerlendireceğiz.” Kumlu, gazetecilerin bir sonraki görüşme için umutlu olup olma- dõklarõ yönündeki sorularõ üzerine “Burada umutluyuz, olumlu, olumsuz gibi ifadeler kullanıp sonradan bir olumsuzluk olursa yanlış anlaşılır. Çalışmayı gör- dükten sonra sizlerle tekrar pay- laşırız” diye konuştu. ‘Önce sonuç alalım’ Kumlu, bir gazetecinin “Türk- İş’in önünde dünden bugüne de- ğişen bir şey olmayacak mı” so- rusuna da “Neticeyi almadan ora- daki insanlara bir şey söyleye- meyiz. Sayın Başbakan’ın onun için ‘3-5 gün içinde bu işi halledin’ demesinin nedeni de bu” yanõtõnõ verdi. Kumlu, hükümetin 4-C uy- gulamasõndan geri adõm atõp at- madõğõ yönündeki soru üzerine de, “Arkadaşlarımızın özlük hakla- rıyla başka kamu kurum ve ku- ruluşlarına aktarılmaları. Ama bu bir maliyet gerektiriyor bunların hesabı yapılacak. Bununla ilgili yorum yapmak yanlış olur” dedi. Kumlu, görüşmenin ardõndan Türk-İş Genel Merkezi’ne gelerek, binanõn balkonundan işçilere hi- taben konuşma yaptõ. Türk-İş ola- rak her şeyleriyle işçilerin ya- nõnda olduklarõnõ ifade eden Kum- lu, “Zaman zaman, ‘Kumlu is- tifa’ denilmesine rağmen, hiç ya- dırgamadım. Bu bizim görevi- miz” dedi. Erdoğan’la yaklaşõk iki saat görüştüklerini belirten Kum- lu, Erdoğan’õn Şimşek ve Yazõ- cõ’ya “Pazartesiye kadar benim önüme çalışmalarınızı getirin. Sonra Türk-İş yöneticileriyle bir araya gelelim” talimatõnõ verdiğini söyledi. Kumlu, pazar- tesiye kadar Şimşek ve Yazõ- cõ’nõn çalõşacağõnõ söyleyerek, “Sayın Başbakanımızın önüne getirecekler. Sonra bizi çağı- racak, oturup görüşeceğiz. İn- şallah sağ selamet sizi evinize göndermeye çalışacağız” dedi. Kumlu’nun görüşmenin ardõn- dan yaptõğõ açõklamayõ tel- evizyondan takip eden işçiler, hü- kümet aleyhine slogan attõ. İşçi- lerden bir kõsmõ açõklamayõ tatmin edici bulmazken, bir kõsmõ ise görüşmenin “sorunun çö- zümü için bir umut ışı- ğı olduğu- nu” belirtti. ‘AKP istihbaratõ oluşturuluyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Genel Kurulu’nda “AKP’nin kendi derin devletini oluşturacağı” yönünde eleştiriler yöneltilen “Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı” kurulmasõna ilişkin tasarõnõn görüşmelerinde “dikta” ve karargâh” tartõş- malarõ yaşandõ. Genel Kurul’da hükümetin terörle mücade- lede “koordinasyon” görevi üstleneceği id- diasõyla getirdiği tasarõnõn görüşmelerine baş- landõ. Tasarõ üzerinde CHP grubu adõna söz alan Atilla Kart, AKP’nin özellikle Jandarma ve Genelkurmay istihbaratõna egemen olmak amacõyla böyle bir müsteşarlõk örgütlenmesine gittiğini söyledi. Kart, “Yeni istihbarat dü- zenlemesi ile sayıları 10-15 arasında olduğu belirtilen özel mobil dinleme araçları kont- rol altına alınacak mı? Bu araçların kim, hangi kurum tarafından kullanıldığı ortaya çıkacak mı? Yoksa bu müsteşarlık bünyesi- ne alınacak mıdır?” sorularõnõ yöneltti. ‘Ülke ölçeğine yaygınlaştırılıyor’ Kart, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu düzen- leme kirli ve karanlık ilişkileri kurumsal hale dönüştüreceği gibi yabancı istihdamıy- la da, okyanus ötesi esrarengiz ilişkilerin kurumsal hale getirilmesinin önünü aça- caktır. Tasarının 18. maddesinde İçişleri Bakanlığı’na taşrada 81 ilde gerek duyul- ması halinde ‘il sosyal ve etüd proje müdür- lüğü’ kurulması öngörülüyor. Bunun anla- mı F tipi yapılanmanın ve AKP istihbaratı- nın ülke ölçeğine yaygınlaştırılmasıdır.” Başbakan Tayyip Erdoğan’õn başlangõçta “yolsuzluklarla mücadele” gerekçesiyle 2003 yõlõnda “operasyonel yeteneği olan, Meclis’e yürüme mesafesindeki bir mekân- da çalışmalarını yürüten” özel bir karargâh kurduğunu, bunu da gazeteci Yavuz Donat’õn bir yazõsõyla duyurduğunu belirten Kart, bu- gün bu özel birimin “illegal bir yapıya” dön- üştüğünü ileri sürdü. Ancak “dikta yönetim- lerinde” bu tür yapõlanmalar olacağõnõ belir- ten Kart, “Hitler de, Mussolini de bu yapı- lanmalara gitmiştir” dedi. Kart, AKP’nin bu yapõlanma ile “ikinci MGK oluşturduğunu” vurguladõ. Kart’õn “Başbakan’ın karargâh oluşturduğu” eleştirilerine de yanõt veren İç- işleri Bakanõ Beşir Atalay, “AK Parti kirli ilişkilerin hepsini açığa çıkarıyor” dedi. Soysal suç duyurusunu geri çekti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TE- KEL işçilerinin Abdi İpekçi Parkõ’ndaki ey- lemi sõrasõnda polisin biber gazlõ müdahale- sine maruz kalan CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal, Ankara Valisi Kemal Önal, Emniyet Müdürü Orhan Özdemir ve biber gazõ sõkan polis hakkõndaki suç duyurusunu geri çekti. Soysal’õn avukatlarõ, soruşturma- yõ yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõ- ğõ’na gönderdikleri dilekçeyle şikâyetlerini geri aldõklarõnõ bildirdi. MHP’den Erdoğan’a tepki ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Başbakan Tayyip Erdoğan’õn valilerle yaptõğõ toplantõda, valilere “açõlõma destek” talimatõ vermesine “Valileri kendi partisinin ajanõ gibi kullanmak istiyor” diyerek tepki gösterdi. Erdoğan’õn va- lilere, “yasa masa tanõmayacaksõn” dediğini belirten Vural, bu tavrõn, valileri “siyasileştir- mek” anlamõna geldiğini söyledi. Vural, Anka- ra Anakent Belediye Başkanõ Melih Gökçek’in 150 kişilik ekiple Strasbourg’a gittiğine dikkat çekerek, “Bir elleri yağda bir elleri balda. Bu özel uçağõn parasõnõ kim ödedi” diye sordu. ‘2009 medya için iyi değildi’ İstanbul Haber Servisi - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Burhan Felek Konferans Sa- lonu’nda TGC ve Konrad Adenauer Stiftung işbirliğinde düzenlenen, “Basõn Sektöründe 2009’dan Kalanlar” konulu panelin açõlõşõnda konuşan TGC Başkanõ Orhan Erinç, 2009’un medya açõsõndan hiç de iyi bir yõl olmadõğõnõ söyledi. Erinç, Milliyet Gazetesi Genel Yayõn Yönetmeni ve Başyazarõ Abdi İpekçi’yi, ölüm yõldönümünde Zincirlikuyu Mezarlõğõ’ndaki kabri başõnda törenle anacaklarõnõ bildirdi. İŞÇİLERE DESTEK YAĞIYOR - TEKEL işçilerine tüm yurttan yardım yağıyor. Gelen yar- dımlar, Türk-İş binasında ayrıştırılarak ihtiyacı olan işçilere verilmek üzere depolanıyor. İzmir Ko- nak Belediye Başkanı CHP’li Dr. Hakan Tartan ve belediye çalışanları da kaban, bot, çay, şeker ve kahveden oluşan kolileri Ankara’ya gönderdi. Adana’daki eczanelerden sağlanan ilaçlar da sağ- lık durumları giderek kötüleşen işçilere gönderildi. KAMU DÜZENİ VE GÜVENLİĞİ MÜSTEŞARLIĞI KURULMASINA İLİŞKİN TASARI GENEL KURUL’DA Kumlu, eylemdeki TEKEL iş- çilerine Başbakan’la yaptığı görüşmeye ilişkin bilgi verdi. Fotoğraflar:AA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle