18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 29 OCAK 2010 CUMA 16 KÜLTÜR [email protected] B aş başa yenilen bir yemeğin ardõndan küllenmiş aşklarõ yeniden alevlenen es- ki bir karõ kocanõn hikâyesini anlatan, Meryl Streep, Steve Martin, Alec Baldwin’in oynadõğõ “İlişki Durumu: Karmaşık” (It’s Complicated), 1980’lerin popüler TV dizisinden yönetmen Martin Campbell eliyle sinemaya uyarlanmõş, Mel Gibson’lõ polisiye “İntikam Pe- şinde” (Edge of Darkness), Jim Davis’in ya- rattõğõ popüler çizgi roman kahramanõ kedinin ye- ni serüvenlerini, üç boyutlu animasyon olarak per- deye taşõyan “Garfield Süper Kahraman” (Garfield’s Pet Force) ve iki genç sinema eleş- tirmeni arkadaşõmõzõn (Talip Ertürk’le Mu- rat Emir Eren’in) yazõp yönettiği, Türki- ye’nin ilk zombi filmi “Ada: Zombilerin Düğünü” gibi vasat filmlerin gösterime girdiği bu hafta, 5 gün önce kaybettiği- miz, ‘hayatını kültür-sanata adamış’ klişesinin üzerine tam da cuk oturduğu Şa- kir Eczacıbaşı’yõ bir iki satõrla biz de ana- lõm dedik naçizane. Tam 45 yõl önce, amatör gönüllüler tay- fasõndan rahmetli Altan Küçükyalçın ve Ömer Pekmez’le birlikte, çõraklõk-çömez- lik ettiğimiz, bizim kuşağõn ‘istinat du- varı’ Onat Kutlar’õn başõnõ çektiği çabalarla, Galatasaray-Ali Han’da- ki küçük bir odada, kuruluş sancõlarõnõ hep birlikte yaşa- dõğõmõz, tüm olumsuz ko- şullara karşõn kõsa sürede 5 bin üyeye erişecek Sinematek Derneği’nin, iş di- siplininden hiç ödün vermeyen, dur durak tanõ- maz, kararlõ başkanõ olarak tanõmõştõm Şakir Bey’i 1965’te. Bir süre sonra Ali Han’dan Mis So- kak’taki yerine geçen Sinematek’e her gelişin- de, ondan önce sökün eden gölgesinin yarattõğõ korkumsu bir saygõyla hep çekinegeldiğimiz o ağõr ve oturaklõ, zengin işadamõ-patron imajõ zamanla değişmiş, ansõzõn sö- kün eden bir sorun karşõsõnda ke- sinlikle pes etmeyerek ‘Anladın mı, anladın mı’ diye bastõra bastõra, so- nuçta muhatabõ- nõ mutlaka kendi dediğine ikna eden, sanata (özellikle yedinci sa- nata) vurgun (ve iflah olmaz bir Orson Welles hayranõ olan), sõkõ bir sinefil kimliği öne çõkmõştõ. 1940-50’li yõllarda İngiliz komedisinin en par- lak filmlerini üreten Ealing güldürülerinden Rossellini ve İtalyan Yenigerçekçiliğine, Ay- zenştayn’la devrimci Sovyet filmlerinden An- drzej Wajda’nõn “Kanal”,“Küller ve Elmas- lar”õ gibi Sinematek’in başlangõç coşkusunu olay haline getiren unutulmaz Polonya filmlerine kadar tartõşamayacağõ sinema konusu yoktu nerdeyse. Gerektiğinde maddi desteğini de esir- gemediği Sinematek’in önüne o dönemde devasa bir engel gibi dikilen sansürün aşõlmasõnda da Şa- kir Bey’in payõ vardõ. Doğal olarak mesafeli ama sõcak ilişkimiz, sinemanõn yanõ sõra grafik sanatlarõnõ da kap- sõyordu çünkü o işi gereği çeşitli ilaç, ambalaj, kutu ve afiş tasarõmlarõndan 1950’li yõllar- da çõkardõğõ Tõpta Yenilikler dergisine ve her yõl belli bir tema çevresinde bir araya getirdiği nice yeni fotoğrafçõnõn eserle- rine yer vererek sektirmeden yayõmla- dõğõ fotoğraf albümlerine kadar grafik sanatlara ve tasarõm uğraşõna zaten ya- kõndan vâkõftõ öteden beri. Gözü zevkli, vizyonu geniş, temeli sağ- lamdõ. Fotoğrafa henüz başlamamõş ama grafik sanatlarõn önemini çok- tan kavramõş, ‘afişten anlayan’ Şakir Bey’le, grafikle yatõp sinemay- la kalktõğõm o yõllarda Polonya afiş- lerine tutkun, çiçeği burnunda bir Akademi öğ- rencisi olarak patron-emekçi karşõtlõğõnõ aşan, uyumlu beraberliğimiz vardõ doğrusu. Kuşkusuz sinemamõzõn bugünkü konumu- na erişmesinde, yeni sinemacõ ve sinemase- ver kuşaklarõnõn ortaya çõkmasõnda büyük pa- yõ olan Sinematek’in giderek eğitici, bilin- çlendirici, yetiştirici bir ekole dönüşmesinde, genellikle görmezden gelinen bu ‘Şakir baş- kan katkısı’nõ da vurgulamak gerekir. 1965’te, Şişli’nin arka sokaklarõndaki rutubet kokulu Kervan sinemasõnda başlayan film gös- terilerinin aksamamasõ için Onat Ağbi hep ön planda yõrtõnõrken Şakir Bey’in arka planda- ki iş bitirici işlevi de unutulmamalõ. 12 Eylül 1980 darbesinin Sinematek’i ka- patmasõnõn ardõndan Onat Kutlar’la Vecdi Sa- yar’õn başlattõğõ Sinema Günleri’nin uluslar- arasõ İstanbul film festivaline evrildiği İKSV sürecine başkanlõk ederken aynõ zamanda fotoğrafçõlõğõnõ da sürdüren, ülkemizin en önemli müzik, film, caz ve tiyatro festivalle- rini ve iki yõlda bir yapõlan İstanbul Bienali’ni düzenleyen İKSV’yi iş yaşamõndan ayrõldõğõ 1996’dan beri iyice kurumlaştõrmaya öncelik veren ve en son bize İKSV’nin Şişhane’deki yeni merkezi Deniz Palas’õ kazandõran Şakir Bey’i kolay kolay unutmayacağõz. En büyük eseri olan İstanbul festivalleriyle sürgit anõlacak, ‘gizli kültür bakanõ’ Şakir Eczacõbaşõ’nõn ardõndan Şakirpostmortem... KİTAPLARINI ÜNİVERSİTEYE BAĞIŞLAYAN AĞAOĞLU ‘Yeniden doğmuş gibiyim’ Efsane isimler İstanbul’da Kültür Servi- si - Avrupa’da ger- çekleştirilen en bü- yük ve kapsamlõ bale buluşmalarõn- dan biri olan “Gol- den Horn - Kons- tantiniyye’de Ba- le Randevusu’; bu- gün ve yarõn saat 20.30’da Lütfi Kõrdar’da yapõlõyor. Bugün Batõ, yarõn ise Doğu repertuvarõndan bale yapõtlarõnõn, ünlü ba- le topluluklarõnca sahneleneceği etkinlik kapsa- mõnda Mariinsky’nin ünlü Prima Ballerina’sõ Yulia Makhalina’nõn eşlik edeceği ve engelli bir balet için hazõrladõğõ “Golden Duet” (Altõn Düet/ Dansa Engel Yok!) adlõ yeni koreografisinin dünya prömiyeri de yapõlacak. Howard Zinn yaşamını yitirdi Kültür Servisi - Dostlar Tiyatrosu’nun geçen sezondan bu yana dünyanõn dört bir tarafõnda sah- nelediği ‘Marx’õn Dönüşü’ adlõ oyunun yazarõ, ABD’li tarihçi Howard Zinn (88) yaşamõnõ yitirdi.. 1980’de yayõmlanan ve Türkçeye de çevrilen ‘ABD Halklarõnõn Tarihi’ adlõ kitabõ tüm dünyada 1 milyon baskõya ulaşan Zinn, ABD tarihine soldan bakan anlatõmõ, Vietnam ve Irak savaşlarõndaki mu- halif tavrõyla da tanõnmõştõ. Zinn’in ‘Öteki Ameri- ka’ adlõ oyunu da Türkçeye aktarõlmõştõ. Karısına aşkı Costa’yı getirdi Kültür Servisi - 1921’den bu yana Brintanyalõ yazarlara verilen 30.000 sterlin değerindeki Costa Kitap Ödülü’nün bu yõlki sahibi ‘A Scattering’ ad- lõ toplu şiir kitabõyla İngiliz şair Christopher Reid ol- du. Jüriye göre; Reid’in yõllardõr büyük bir aşkla bağ- lõ olduğu karõsõnõn ölüm sürecini anlattõğõ kitap ‘de- rin bir etkileyicilik ve sarsõcõ bir dürüstlüğe’ sahip. ‘İstanbul’ sergisine büyük ilgi Kültür Servisi - Fransa’da Türkiye Mevsimi kapsamõnda 9 Ekim 2009 tarihinde Paris’in seçkin sergi mekânlarõndan Grand Palais’de açõlan ve 25 Ocak’ta sona eren “Bizans’tan İstanbul’a: İki Kõta- nõn Limanõ” başlõklõ sergiyi açõk kaldõğõ iki buçuk ay boyunca 241 bin 233 kişi ziyaret etti. Fransa’da Türkiye Mevsimi Sergiler Direktörü ve Sakõp Sa- bancõ Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer’in küratör- lüğünde düzenlenen sergi Byzantium’dan Nea’ya, Constantinople’den Konstantiniyye’ye, İstanbul’un sekiz bin yõllõk tarihini anlatõyordu. (www.iksv.org) Çağdaş Türk sanatõnõn önde gelen öncülerinden ressam ve heykeltõraş Ömer Uluç’u yitirdik Sanatınolduğuyerdeölümyok Kültür Servisi- Çağdaş Türk sanatõnõn önde gelen adlarõndan, ressam ve heykeltõraş Ömer Uluç, dün sabaha karşõ yaşamõnõ yitirdi. Bir süredir tedavi görmekte olan Uluç, beş gün önce İstanbul Cerrahi Hastanesi’ne kaldõrõlmõştõ. Ölümü sanat ve kültür dünyasõnõ yasa boğan Uluç 79 yaşõndaydõ. Sanatçõnõn cenazesi yarõn Bebek Camii’nde kõlõnacak öğle namazõnõn ardõndan Aşiyan Mezarlõğõ’nda toprağa verilecek. Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Günay, yayõmladõğõ başsağlõğõ mesajõnda, Uluç’un vefatõnõ üzüntüyle öğrendiğini belirterek şöyle dedi: “Türk çağdaş sanatının öncü isimlerinden biri olan Ömer Uluç, ardında bıraktığı sanat yapıtlarıyla, yurtiçi ve yurtdışında açtığı çok sayıda sergiyle Türk resim sanatına çok değerli hizmetlerde bulunmuştur. Bir kültür ve sanat insanının aramızdan ayrılışının üzüntüsünü ailesiyle, sevenleriyle, sanat camiasıyla paylaşıyor, her zaman saygı ve sevgiyle hatırlayacağımız Ömer Uluç’a Allah’tan rahmet diliyorum.” 1931’de İstanbul’da doğan Ömer Uluç, 1953’te Robert Kolej’i bitirdikten sonra 1953-57 arasõnda ABD’de mühendislik ve sanat öğrenimi gördü. 1953’te Nuri İyem’in öncülüğünde kurulan “Tavanarası Ressamları” grubunda yer aldõ. 1965’ten başlayarak İngiltere, ABD, Meksika ve Nijerya’da, uzun yõllar Paris’te yaşadõ. Başta Paris, Berlin ve İstanbul olmak üzere dünyanõn önde gelen sanat merkezlerinde pek çok sergi AÇTI, birçok bienale katõldõ. Ömer Uluç, son olarak, 2009 yõlõ içinde “Beylerbeyi Cinleri” ve “Parçalanmanın Kimyası” adlõ iki büyük sergi düzenlemişti. Kendini yalnõzca tuval resmiyle sõnõrlandõrmayan sanatçõ, değişim malzemeler kullanarak sanatõnõ durmadan yenilemiş, günümüz sanatõna öncü katkõlarda bulunmuştu. Dün sabaha karşõ yitirdiğimiz Ömer Uluç 79 yaşõndaydõ. Uluç, dünyanõn önde gelen kültür merkezlerinde sergiler açmõş, hastalõğõ sõrasõnda iki büyük sergi düzenlemiş, sanatõnõ hep yenileyerek çağdaş sanatõmõza öncü katkõlarda bulunmuştu. AYŞEGÜL SÖNMEZ (Sanat eleştirmeni, Uluslararasõ Sanat Eleştir- menleri Derneği Türkiye Başkanõ) H ayattaki en iyi dostumu kaybettim. En son yaptõğõmõz söyleşide “Ka- ğıtları tekrar kararım” demişti. Çok büyük bir savaşçõydõ. Son 2 yõldõr kanserle savaşõyordu. Türk resminin en önemli sivil isim- lerinden biriydi. Son 2 sergisi: ‘Beylerbeyi Cinleri’ ve ‘Parçalanmanın Kimyası’ çok önemlidir. Bu sergilerde kendi bütün tarihini yeniden üretti. Son 50 yõllõk üretimine ilişkin bir tünele soktu bizi. Büyük bir savaşçõ BEDRİ BAYKAM (Uluslararasõ Plastik Sanatlar Derneği Başkanõ) T ürk çağdaş sanatõnõn en önemli duayen ustalarõndan Ömer Uluç’u bu sabah kaybetmiş olmanõn derin üzüntüsünü yaşõyoruz. Ardõnda, Türk çağdaş sanat ortamõna candan kişiliği, geniş vizyonu, ulusal ve uluslararasõ düzeyde Türk sanatõna yaptõğõ katkõlarõ ve biriktirdiği sayõ- sõz eserlerle izler bõrakan bu büyük sanatçõmõzõ daima sev- gi ve saygõ ile anacağõz. UPSD olarak, Ömer Uluç’ un kay- bõndan duyduğumuz derin üzüntüleri- mizi ifade ederken kendisine Tanrõ’dan rahmet, ailesine, yakõnlarõna, dostlarõna ve Türk sanat ortamõna başsağlõğõ di- leklerimizi iletiyoruz. VEYSEL UĞURLU (Yapõ Kredi Kültür AŞ Genel Müdür Yardõmcõsõ) Yaşamõ boyunca sanatõndan, tarzõndan ve yarattõğõ sanatsal dünyadan asla ödün vermeyen Ömer Uluç inanõlmaz bir çabayla kazõyarak, yõrtarak, dökerek, çoğaltarak yaratõklar, yengeçler, kling’ler, kuşlar, Lucy ve George’lar yarattõ. Ya- rattõğõ bu karakterler kendi aralarõnda ko- nuştu, yalnõz kaldõ, uzaklaştõ, parçalan- dõ, çoğaldõ, bir araya geldi ve sonsuz bir dünyanõn yaşayan kahramanlarõ oldular. Bütün bu yaşam masalõnõn arkasõndaki mimar ise mükemmel kişiliğiyle sanat- çõnõn kendisiydi. Ömer Uluç “Ben bugün çıkacağım ya da yarın geleceğim diye bir şey yapılamaz hayatta. Sanatta ise çıkışlar var. Çıkışlar yaptığınız iş- ler, yapacağınız işler ve kopuşlar. Hayat şeridinin son kopuşu ölüm. Bugün ölenle, eski Mısır’da ölmüş olan eşit- tir. Bu büyük bir eşitliktir” derken belki de yarattõğõ sa- nat eserlerinde yer alan antik figürlerle ve özellikle Lucy ve George’la eşit olacağõnõ anlatmak istemişti. Son sergisin- deki desen defterinde yazdõğõ gibi; “Ölümün olduğu yer- de ben yokum / Benim olduğum yerde ölüm yok“. Ar- tõk onun olduğu yerde ölüm yok. ESRA ALİÇAVUŞOĞLU (Sanat eleştirmeni) Ömer Uluç’un kaybõ sanat ortamõmõz için büyük bir boş- luk olacak kuşkusuz. Uluç, 1950’lerden başlayarak büyük bir tutkuyla sürdürüyordu sanat yaşamõnõ. Akademi’nin yerle- şik kurallarõna karşõ, Akademi’nin dõşõndan biri olarak, “Ta- vanarası Ressamları” ile başladõğõ yeniliğe, gelişmeye inan- cõnõ son günlerine dek sürdürdü. Hareketli fõrça vuruşlarõy- la yarattõğõ figürler kimi zaman tuvalin içinden, kimi zaman tuvalin dõşõndan izleyiciye bakan üç boyutlu figürlere dönüş- tü. Her dönem kendi dilini yaratabildi; son olarak Beylerbeyi Sarayõ’ndan “Cinler”iyle selam çaktõ onu izleyenlere. HÜSNÜ ÖZYEĞİN (FİBA Holding Yönetim Kurulu Başkanõ, sa- nat koleksiyoncusu) Sanat hayatõmõzda çok önemli bir insandõ. Ai- lece de çok yakõnõmõzdõ. Özellikle son 20 yõl- dõr onun sanatõnõ çok yakõndan izledik. Evi- mizde, bankada, Özyeğin Üniversitesi’nde bulunan pek çok yapõtõnõn tanõnmasõnõ isteriz. Uluç’un belki de en önemli özelliği, sanatõnõ sürekli değiştirmesi, yenilemesiydi. Son ola- rak, hastayken bile “Parçalanmanın Kimyası” sergisini gerçekleştirdi, sonuna kadar gitti. Yi- ne son dönemde teknolojiden yararlanarak re- sim yapan ender sanatçõlarõmõzdan biriydi. Yurt dõşõnda da saygõnlõğõ olan nadir sanat- çõlarõmõzdandõ. HALDUN DOSTOĞLU (Galeri Nev) Ömer Uluç Türk resmi için niçin önem- lidir diye kendime sorduğumda iki yanõ- tõm var: Birincisi, resmi çok özgün, çok kendine özgüdür. İkincisi ise, ta başõndan vefatõna kadar sanatõnõ çok genç tutabilmiş nadir sanatçõlardandõr. SEMA ÇAĞA (Sanat koleksiyoncusu, avukat) Modern sanatõn kalbinde yaşayan bir insan olarak tanõdõm onu. Sadece resimler yapan biri değildi, bir bilge bir filozof gibi tanõdõm kendisini ve o çizgide 30 yõl birlikte yaşadõk. Ken- disine has kişiliği olan, üreten bir insandõ. Bütün sanat evrelerinde önce bir koleksiyoncu sonra bir dost ola- rak birlikte yaşadõk. Onun hayatõndan kendime bir yansõma aktarabildiysem eğer, kendimi çok zengin ve mutlu addederim. O, en güzel resimlerini bana layõk görürdü. Hayatõm boyunca sadece yaptõğõ resimlerini değil, engin kahkahasõnõ da unut- mayacağõm. Benim için Ömer şu özdeyişin ta kendisidir: “İn- san düşünür, Tanrı güler.” O, gülerdi. Kültür Servisi - Boğaziçi Üniversitesi, önceki gün, yaklaşõk 3000 kitabõnõ, imzalõ diğer eserleri- ni ve ölümünden sonraki telif haklarõnõ kuruma ba- ğõşlayan çağdaş Türk edebiyatõnõn usta kalemle- rinden Adalet Ağaoğlu’na, Aptullah Kuran Kü- tüphanesi içinde “Adalet Ağaoğlu Araştırma Odası” açarak teşekkür etti. Ağaoğlu törene katõ- lan konuklara; “Bu açılış için yeniden elden ve göz- den geçirilmiş, tozu alınmış; aslına dokunul- mamıştır” notunu düştüğü deneme kitabõ “Roman- Eşya-Müze/Müze-Eşya-Roman”õ hediye etti. Yazarõn eşi Halim Ağaoğlu ve kendisi tarafõndan oluşturulan arşiv, belgeler, hakkõnda yapõlan ince- lemeler, mektuplar, aldõğõ önemli ödüller ve Re- mington daktilo gibi özel eşyalarõnõn yer aldõğõ oda, yazar ve özel arşivi ile ilgili araştõrma yapan herkese açõk olacak. Rektör Prof. Kadri Özçaldıran açõlõşta, Adalet ve Halim Ağaoğlu’na bağõşlarõnõn tümünü gösteren iki ayrõ katalog ve John Freely’nin “Ro- bert Kolej Tarihi” adlõ kitabõnõ sunarken Adalet Ağaoğlu, projenin amaçlarõndan birinin edebiyatõ- mõzõn yurtdõşõnda objektif tanõtõmõ için örnek olmasõ olduğunu söyledi ve şöyle konuştu: “Yeniden doğmuş gibiyim. Her şeyim burada. Koymaktan vazgeçmeyeyim diye mektuplarımı bile gözden geçirmedim. Kadir Özçaldıran ve projeyi ger- çekleştiren herkes meseleyi çok iyi anladılar, hep- sine çok teşekkür ederim.” SAHNEDE SİGARA YASAĞI Bakan Akdağ, sanatçıları suçladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sağlõk Ba- kanõ Recep Akdağ, tiyatro sahnesinde sigara ya- sağõnõ savunurken “Sanat çok önemlidir ancak sa- natın da toplumun duyarlılıklarına itina etme- si gerekir” dedi. Sigara yasağõna ilişkin yasanõn, TBMM’nin ira- desi ile alõndõğõnõ, vatandaşõn yüzde 90’õnõn arka- sõnda durduğu bir yasa olduğunu savunan Akdağ, şunlarõ söyledi: “Kapalı yerlerde sigara içilmesi yasaklanmıştır ve kanunda sigaranın özendiril- mesi de engelleyen hükümler bulunmaktadır. Siz bir tiyatro sahnesinde sigara içtiğinizde hem ka- palı mekânda sigara içmiş oluyorsunuz hem de sigarının içilmesini özendirici bir iş yapmış olu- yorsunuz. TBMM’nin iradesini uygulayan bü- rokrata ‘Ben sanatçõyõm arkadaş, ben seni falan din- lemem’ demek hiç yakışık almıyor. Biz tiyatro- ya çocuğumuzu alıp gidiyoruz, sanatçıların top- luma örnek olması lazım. Sahnesinde sigara içi- len bir tiyatroya götürmek doğru olmaz.” Sonuna kadar genç kaldõ KOMET (Sanatçõ) 1964’te Avrupa’dan döndü- ğünden bu yana çok yakõn dostumdu; abim sayõlõrdõ. Büyük bir zekaydõ, Türk resmi için çok önemli bir ressamdõ. Kendisinden çok şey öğrendim. Çok değer- li bir insanõ, bir sanatçõyõ kaybettik. Üzgünüz. Çok şey öğrendim NECMİ SÖNMEZ (Sergi yapõmcõsõ) Ö mer Uluç çağdaş sanatõn ‘muhalif’ tarafõnda yer alan bir sa- natçõydõ. Tavanarasõ Ressamlarõ grubunun üyesi olarak çõk- tõğõ sanat ortamõnda, farklõ bir resim anlayõşõnõ savundu. Aka- demi karşõtõydõ. Sonralarõ büyük boyutlu resimlerinde, heykel- lerinde, sürrealistik elemanlarõ kullanarak, hayatõn anlamsõzlõğõna gönderme yaptõ. Hakkõnda donanõmlõ bir retrospektif serginin ve ciddi bir kataloğun yayõmlanmasõ gerekir. Sanatın‘muhalif’tarafından
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle