Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 HAZİRAN 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
IdilBiret
\edikule
Zindanı'nda
Kültür Servisi - Yedıkule Zındanla-
n. bu akşarr. bugüne dek görülmemış
bir klasık müzık konsenne sahne oluyor.
Dünyaca ünlü pıyanıstımız İdil Birefin
lstanbul Devlet Senfonı Orkestrası eş.lı-
|inde vereceğı konser. Türkıve'de ılk
kez bınlerce kişının ızlemesını hedefle-
yen açık ha\a konserı olma özellığını
taşıyor. Yaklaşık on bın kışının katıh-
mına açık olan konserde İdil Bıret. Çay-
kovski'nm Bınncı Pıyano Konçerto-
su'nu yorumlavacak ve 1812 Uvertü-
rü'nüyorumlayacak. 1812 Uvertürü'nü
seslendırirken Yedıkule surlanndan ger-
çek top atı^lan vapılacak. Organızyonu-
nu Hakan Erdoğanın iistlendığı ve Nu-
rol Yatlrım AŞ'nın destekledıgı bu ak-
şam saat 21.30'da gerçekleştırılecek
konser. gerçekten muhteşem olacak.
Kitlelere ulaçma gücü yüksek radyo
ve tele\ ızyon kanallannın tercıhlerı ço-
gunlukla diğer müzık türlennden yana
koyduklan ve bu müzık türlennın özel-
lıkle de pop'un büyük konser organız-
vonlarıyla desteklendıgı günümüzde,
İdil Bıret konserı daha büyük bır önem
kazanıyor. idil
Bıret bu kon-
serle bırhkte
klasık müzıgın
daha geniş kit-
lelere ulaştınl-
ması ve sevdı-
rılmesınde ön-
LÜbırrolüstle-
nıyor. Klasık
müzığınsevdi-
rılmesı ve
haikla buiuşa-
bılmesı ıçın
Türkıye'nın
başka şehırle-
nnde de kon-
*erler veren ve
v ermeye her
zaman hazır
olduğunu her
fırsartadılege-
tıren sanatçı.
geçen günler-
de başka bır
örnek davTanı-
şın önderlığını de üstlendı. Bursa'nm
nıtelıklı müzık gereksınımını gıderecek
bır ortanıa kavuşması ıçın gınşımlerde
bulunan Lludag Cnıversıtesının çaba-
lannı destekieyıcı bır konser verdı. Kon-
ser sonucu toplanan paralar v e bagışlar-
la da Bursa. müzık altyapısındakı en bü-
yük eksıklerınden bınsıne. konser pıya-
nosunakavuştu. Pıyanonunalımulebız-
zat ılgılenen İdil Bıret daha sonra pıya-
nonun açılış konsennı de verdı. Yurtı-
çınde verdıgı konserleregösterılen ilgı-
den çok memnun kaldığını \e umutluol-
duğunu dıle getıreıı İdil Bıret. bu akşam
vereceğı konsere ılışkın şunlan söylü-
yor: •*Bence böyle şeylerin yapılması la-
am. Aspendos"ta yapılnor ve son dere-
ce meraklı insanlar büyük zevkle gidi-
vorlar. Cannına Burana'yı yaptıklannı
biliyorum. Aspendos'ta \eAnkara'da bu
rip konserler vapıldı. \e her seferinde
çok başanlı geçtiğinı biliyoruın. İnsan-
larda merak \ an Fakat kJasik tnüzik de-
yince biraz korkutucu oluyor. Halbuki
bu korkutucu bir şey değil. Yalnız onu
bmle dehşetle ontelekrüel bir şej olarak
anİatmak vanlış bence. Ve tanıtmak la-
am ve tamdıklan zaman seveceklerini
zannedi>orum. Ama inanarak yapmak
lanm."
3. Aspendos
Opera ve
Bale Festivali
başlıyor
KültürServisi-3. Aspendos Opera ve
Bale Festivali. 8 hazıranda Antalya As-
pendos Antık Tıvatrosu'nda G. Ver-
di'nın 'Orhello' operasıyla başlıyor
Ankara. İstanbul. izrnır ve Mersm
opera ve balelenyle. Cumhurbaşkanlı-
ğı Senfonı Orkestrası nın katılacağı fes-
tivalde 8 etkınlık yer alacak. Devlet
Opera ve Balesı Genel Müdürü Hasan
Hüseyin Akbulut. Aspendos Opera* ve
Bale Festıvalf nın son yıllarda gerçek-
leştınlen en önemlı sanat olayı olduğu-
nu belırtıyor. Aspendos Opera ve Bale
Festıvalfnın opera ve bale sanatlannı
genıs kitlelere ulaştırmavı hedeflediği-
nı sövleyen Akbulut. festıval süresınce
yabancı tunstlenn Türkıye'nın opera ve
bale sanatlannda ulaştığı boyutu yaka-
ladığınıdaekledı. Festıvaldekıetkınlık-
lenn 15 günde v aklaşık 80 bın kjşi tara-
fından ızlendığıne dikkat çeken Akbu-
lut. "Festhal. AB"ve girme aşamasında
olan Türkive'nin opera ve bale sanatın-
da ulaşnğı noktavı gosteriyor" dedı.
Uluslararası boyut yok
Akbulut. bu yıl uluslararası nıtelık
kazanması öngörülen festıvalın 'maddi
olanaksızlıklar ncdcniyle' bu hedefe
ulaşamay acağını belırterek hedeflenmn
uluslararası bır festıval olduğunu. Sof-
va. Bükreş ve Hayfa senfonı orkestrala-
rı ıle ılke anlaşmasına vardıkJannı. an-
cak festıval bütçesının yetersızlığı nede-
nıy le bunları ertelemek zorunda kaldık-
lannı söyledı.
8 hazıran akşamı Verdi'nin "Othello'
operasıvU açılacak olan 3. Aspendos
Opera ve Bale Festıvalı'nde. 11 hazı-
randa Ankara Devlet Opera ve Balesı
Vivaldi'nin 'Mevsimler' ve Çaykovs-
ki'nin •Serenad' adlı balelennı. Izmir
Devlet Opera ve Balesı ıse 13 hazıran-
da Mozart'ın "Sihirii Flüt' operasıyla 15
hazıranda 'Requiem'ını sergıleyecek.
Mersın Dev let Opera ve Balesı G. Ver-
dı'nin *La Traviata' operasını 17 hazı-
randa. lstanbul Devlet Opera ve Balesı
ıse Verdı'nın 'Aida'operasını ve S.Bal-
sanvan'm 'Lejla ile Mecnun' balesını
22 hazıranda sahneleşecek. Festıval 24
hazıran akşamı, Cumhurbaşkanlıgi Sen-
fonı Orkestrası'nın Beethoven'ın "Ke-
man Konçertosu' ıle 'S.Senfoni' adlı ya-
pıtlarını seslendırmesıyle sona erecek.
Amerikalı step dansçısı Ira Bernstein, farklı
kültürlerin danslanndan yararlanarak
hazirladığı ilginç bir step dans gösterisi sundu'Dans, bir
favır koyma biçmıidir'"T""X ansı, bir ifade ve tavır
/ J koyma biçimi olarak
* S tanımlayan Ira
Bernstein, "Ben ezilmiş, hor
görülmüş insanlan yansıtmayı
yeğliyorum, çünkü onlann
yarattığı kültür çok gerçek, çok
canh" diyor. Politik olmaya
çalışmadan, farkJı kültürlerin
birarada yaşayabileceğini
göstermeye çalışan sanatçı,
sınırlan yok etmek istediğinden
ama bunun politikayla hiçbir
ilişkisi olmadığından sözediyor.
DUYGU DURGUN
Amerikalı step dansçısı Ira Bernstein.
9. Uluslararası Yapı Kredi Festivali kap-
samında 5 haziran akşamı AKM'de. dün-
ya üzerindeki farklı kültürlerin dansla-
nndan yararlanarak hazirladığı ilginç bir
step dans göstensi sundu.
Gösten sırasında. ızleyici ile kurduğu
sıcak iletışimle dikkat çeken Bernstein.
ülkemızde çok iyi bilınmeyen step dan-
sının tarihçesinı açıklamalı olarak anla-
tarak, step dansının Irlanda'dan tngilte-
re"ye. Amerika'dan Güney Afrika'ya
uzanan geniş bir yelpazedeki örnekleri-
nisergiledi. Keman, piyano. vegelenek-
sel birenstrüman olan 'banjo' eştiginde
gerçekleşen bu gösten. aynı zamanda se-
yircınin step dansı iizenne bilgilerini ta-
zelemesinı sa|ladı.
Bernstein. step dansını *ritm ve hare-
ketlerin ayak ve bacaklarda odaklandığı
bir dans rürü" olarak tanımlıyor. Sanat-
çı 'kişisel estetik anlayışımı en iyi ifade
edebildigim dans türü" diye nitelediği
step dansına ünıversite yıllannda yönel-
miş. Bu türün dünyaca tanınan isımlen
Fred Astaire ve Gene KelK ikıNsinden
çok. Bab\ Lavvrence, John Bubbles. Ste-
vcCondoisgıbı sıyah ustalardan etkılenen
Bernstein. step dansının geleneksel kök-
lerini bugüne taşımaya çalışıyor.
- Stepdansı, tanımlamak gerekirse, na-
sdbirtür?
BERNSTEIN- Step. geniş kolları
olan büyük bir agaç gibıcTir. Dünyanın
çeşıtlı ülkelennde farklı adlan vardır. Ör-
neğın. Amenka dışında Amerikan
k
tap'
dansı, 'step' adıyla bılinir. tngiltere"de
farklı bölgelerde farklı örneklerle karşı-
laşırsınız, Kanada ve lrlanda'da da step
dansın bambaşka örneklerını görürsü-
nüz. Step dansı ışte bütün bu stılleri için-
de banndıran bır tür.
- Step dansına nasıl vöneldiniz ?
BERS.NTEIN- Ünıversıtedeokurken
sporun bütün dallanyla, ama daha çok at-
letızmle ilgiliydim. Daha sonra dansa
geçtım. Özellikle 'step'in bır başka stili
olan "clog" çok hoşuma gıtnıeye başladı
Clog dansı yapan çeşıtli gruplara katıl-
maya başladım. Birlikte çalıştığım grup-
lar. step dansının usta isimlerıni çağırlar-
dı. Onlardan çok şey ögrendim. Ancak
step dansın tekniğıni ögrenmek epey za-
manımı aldı. Nevv \brk-Phıldelpia ara-
sında uzunca bır süre step üzerıne yenı
bir şeyler öğrenebilmek içın mekik do-
kudum. Kendıme kendıme 'istesjmdibıı
işin altından kalkabilirim' demek için
beş yıl bo\ unca cıddi bır çalışmadan geç-
mem gerektı
- Bu türün genç bir temsilcisisi olarak
mesleğini/in bugünkü konumu \egelece-
ğini nasıl görmorsunu/'.'
BERNSTEİN- Diinvada pek çok in-
san step dansı ile ilgılenıyor Ancak. step
altın çağını aslında 1920'lerde >aşadı.
Bugün. step dansın ustaları. ınesleklen
eskısı kadar popüler olmadığı içın dans
etmeyı yavaşyavaşbıraktılar. Deyım ye-
rindeyse bırer birer emeklıye aynldılar.
Pek çok sıyah dansçı. artık step dansı ile
ılışkisını tünıüyle koparmı$ durumda.
- Sizce neden j itirmiş olabilir popüla-
ritesini?
BERNSTEİN- Bunun sosyal, ekono-
mik hatta politik pek çok nedenı olabi-
lir. Gerçekten de açıklaması güç bir du-
rum bu.. Step dansçıları. yanı bu ışin us-
talan hep sivahlar arasından çıkmıştır.
Toplumun en alt katmanlanndan gelen,
ezılen. horgörülen ınsanlan yani.A'e
step. bugün onlara geçmişı. yaşadıklan
politik. etnık sorunlan anımsatıyor..
- Step dansı, insanların sosyal yaşamın-
da nasıl bir rol oynuyordu sözünü ettiği-
niz dönemde?
BERNSTEİN- Step. yani Amen-
ka'dakı ısmıyle 'tap'I950'Ieredekyaşa-
mın içındeydı. Kulüplerde yapılan gös-
teriler cadde ve sokaklara kadar taşıyor-
du. 1920'ler bu anlamda tap dansın altın
çağıydı. Ancak zaman geçti ve tap dan-
sın içeriği hızladeğişti ve 'riyatraldans'
dediğimız bir türün ortaya çıkmasıyla
'tap' de bir kenara itildi.
-Gösterinizde,stepdansının farkJı kül-
türlerde yaşayan örneklerine \er verdiniz.
Bu gösterinin koreografısini yaparken
nasıl bir yöntem izlediniz?
BERNSTEİN- Göstenmlerimde ge-
leneksel stılleri ön plana çıkarıyorum.
Eğer Irlanda step dansından örnek vere-
ceksem, irlanda halkının nasıl yaşadığı-
nı. dansın irlanda kültürü içindeki yeri-
ni araştınyorum. Amerika her ulustan,
her ırktan ınsanlann bulunduğu büyük
birkültürpotası.. Özellikle Nevv York'ta
Güney Afrikalısından tutun da. Irlanda-
lı. Ingıliz ve dünyanın başka kültürlerin-
den pek çok ınsanla karşılaşabilirsinız.
Amerika'da yaşayan trlandalılar. benim
ıçin çok önemlı bır kaynak. Kültürel de-
ğerlenne hâlâ sıki sıkıya bağlılar. Gös-
terilerin koreografilerini, işte bu ınsan-
larla kurduğum iletişim. onlardan öğren-
diklerim oluşturuyor. Birlikte caz kulüp-
lerinde 'jam session'lar vapıyoruz
- Peki, Güncv Afrika danslannı nasıl
ögrendiniz?
BERNSTEİN- Amerika'da pek çok
Güney Afrikalı yaşıyor. Onlardan bın.
Güney Afnkalı maden işçılerinın arasın-
da bulunmuş. danslannı öğrenmiş. Ben
de ondan öğrendım.
- Gösterinizde Güney Afrikalı altın
arayıcılannın. patronlanna yönelik pro-
testo niteligi taşıvan bir gösterisi vardı.
Diger gösterilerinizde de bu tür sosyal
öğelerden mi yola çıkıyorsunuz?
BERNSTEİN- Dans. bir ifade ve tavır
koyma bıçımı. Ben ezılmış, hor görül-
müş ınsanları yansıtmayı yeğliyorum
çünkü onlann yarattığı kültür çok ger-
çek. çok canlı. Örneğın gösterilenmde,
Ingilizlerve Irlandalılargibi. birbirlennı
pek sevmeyen halkların kültürlerinı
buluşturuyorum Çünkü ınsanlann bır-
birlerini, *o iyidir, bu da kötü' gibi kate-
gorılere ayırmasına karşıyım. Yapmak
ıstediğim herkesi biraraya getirmek..
Sınırlan, önyargılan ortadan kaldırmak.
Bırbirimizi ne kadar sevmesek de. bır-
birimizden öğreneceğimiz çok şey \ar.
- Bir anlamda poiitikacılann yapa-
madığınu sanat yoluyla vapıyorsunuz..
BERNSTEİN- Sanâtın'politikayla
bagdaşabıleceğıni sanmıyorum. Ben,
politik olmaya çalışmadan, farklı kültür-
lerin bırada yaşayabileceğini göstermeye
çalışıyorum. Sınırlan yok etmek is-
tiyorum ama bunun polikıtayia hiçbir
ilişkisi yok. Sanat benım ıçın tümüyle
polıtika üstü bir anlam taşıyor.
'Şehirlerde Yenîden Doğuş9
seı^isi
Kültür Senisi - HABITAT-II
Kent Zirvesi kapsamında yer alan
"A Vision of Europe/ Urban Rena-
issance" (Bir Avrupa Görüşü/ Şe-
hircılikte Rönesans) sergisi, önce-
ki gün Feriye Karakolu Kabataş
Kültür Merkezı'ndeaçıldı. Ilk ola-
rak 1993 yılında İtalya'nın Bolog-
na kentınde Galler Prensi Charles
tarafından açılan A Vision of Eu-
rope sergisi. Türkiye'ye Kemer
Yapı ve Turizm A$ tarafından ge-
tirildı. Bu yılki ana başlıgı "Şehir-
lerde Yeniden Doğuş" olan sergı-
nın ana temaları "eskiyen şehir
merkezlerinin yeniden yapılandı-
nlmalan, banliyölerin ıslah edil-
mcsi ve geleneksel mimari dokula-
rm korunmaian" olarak belirlen-
mış.
Afganistan Başbakanı Ahmet
Zayi'nın de katıidıgı açılışta Mt-
mar Sinan ve Leonardo Da Vln-
ci'yi temsil eden tanhı iki karak-
ter, 15 yüzyıldaki Rönesans hare-
ketine sahip olan düşünce ile "A
Vlsion of Europe" sergisıne kay-
naklık eden düşünce arasındaki
yakınlığı dile getirerek serginin
sunuşunu gerçekleştirdıler. Açılış-
ta söz alan Kemer Yapı ve Turizm AŞ lc-
ra Kurulu Başkanı EsatEdin, 1990'lar-
dan sonra yenı bir Rönesans başladığı-
nı, bu Rönesans'ın amacının ise zaman
ötesı bır vizyon yaratmak. geleneksel
mımandeki ınsani degerleri yeniden can-
landırarak yaşanabılir şehirler kurmak
olduğunu belirtterek serginin bu yakla-
şımın ürünü olduğunu söyledi.
"A VTsionofEurope"',mimarinın insa-
ni. geleneksel. çevreci. özgün kültürel
boyutlannı. zaman ötesi öğelen önemse-
yen ve yakalamayı hedefleyen bır akım.
Bu mimari akımın öncüsü olan. Prens
Charles başkanlığında geçmişten günü-
müze mimari örnekler taşıyabilmek ve
bu felsefeyi yayma çalışmalarını yürüt-
mek üzere oluşturulan bir kuruf bulunu-
yor. Bu akımın önde gelen mimarlan ara-
sında yer alan ısımlerdenbazıları iseEü-
zabeth Plater Zyberk. Geoffrey Bawa.
Christopher Alevander.
Leon Krier. Andreas Duany, Elizabeth
Plater Zv berk. Robert Stern \e Franço-
is Spoerry gibi ustalann eserlerının su-
nuldugu "A Msionof Europe" sergisi ne-
deniyle 8 hazıran cumanesı Fenye Ka-
V Vlsion of Europe
•l'rban
Renaissance"
sergisi, Feriye
Karakolu Kabataş
Kültür
Merkezi'nde21
hazirana dek
sürecek. Serginin
bu yılki başlıgı
'Şehirlerde
Yeniden Doğuş',
teması ise eskiyen
şehir
merkezlerinin
yeniden
vapılandınlmaları.
banliyölerin ıslah
edilmesi ve
geleneksel mimari
dokulann
korumalan olarak
özetieniyor.
(Fotograf:
ERZADE
ERTEM)
rakolu Kabataş Kültür Merkezi Konfe-
rans Salonu'nda "Şehircilik Rönesansı"
adlı bır konferans düzenlenıyor Konfe-
ransa Gabriele Taglieventi. Jonathan
Barnett, John Francis Torti, VVillam
Morrish, Maurice Cukrt, Terry FarreD,
Leon Krier,Cengiz Eruzun ve IVİete Ünü-
gür gibi ünlü mımar ve akademisyenler
katılacak-
H A B I T A R T T A B U G U N
Timur Selçuk
Kültür Servisi- HABITART kültür etkın-
liklerinde bugün ıkı görkemlı konser veralı-
yor. Saat 21.30'da lstanbul Devlet Senfonı
Orkestrası eşlıgınde pıyanıst İdil Biret, Çay-
kovski nın '1. Piyano Konçertosu'nu Yedi-
kule Zindanlan'nda yorumlayacak. '1812
L'vertürü'nün seslendınlmesı sırasında kon-
ser mekânındaki Yedıkule surlanndan ger-
çek top atışları yapılacak. Bı-
refin Yedikule Zindanlan'nda
vereceğı konser yılın sanat
olaylanndan bın olmaya adav...
St. Antoıne Kılısesf nde ıse
saat 18.00'de Timur Selçuk yönetımındekı
tstanbul Oda Orkestrası "nın konsen yer alı-
yor. Konsere solıst olarak Murlu Torun (ut).
RuhiAyangil(kanun), MeteYegüsey (keman)
katılıyor. Mımarlar Odası'nın Yıldız Sarayı
Dış Karakol Binası'nda saat 20.00"de düzen-
lenen konserde ıse Ayangil Türk Müzıgı Ko-
rosu ve istanbul Radvosu ve İstanbul Dev let
HABITART
Klasık Türk Müzığı Topluluğu sanatçıları
veralıyor. Yapı Kredı Gençlik Festıvalr kap-
samında Leonid Kuzmin piyano resıtali. sa-
at 19.00'da AKM Büvıik Salon'da. Mevlana
Kültür Sanat \'akfı Sema Göstensi de
21 30'da Rumelıhısarf nda ızlenebılir.
'Modern Dans" başlıklı göstenler arasın-
da bugün saat 21 00'de Taksım Venüs Sah-
nesı'nde 'Bale Modern Anka-
ra* dansçılarının "Zımni* ve
'.Meczup' adlı jjöstenlerı yer
alıvor '»'eşıl ( zümler Dans
Topluluğu'nun göstensı ıse
19.00 da Darphane'de ızlenebılir. Cenco Er-
kal ise vönettığı ve Fransızca olarak sahne-
ledığı 'Insan Manzaralan' ıle bır kez daha
tıyatroseverler karşısmda. Oyun, saat
15 OO'te AKM Azız Nesın Sahnesı'nde ser-
gıjenıyor. HABITAT- II kapsamında yer alan.
"Öteki: Çağdaş Sanat Sergisi' (Salıpazarı.
Antrepo). "Kent, Konut ve Verleşim Üzerine
Karikatürler'fBeyoğlu Dev let Güzel Sanat-
lar Galensı). 'Atık Kâğıt Ürünlerin Sanatsal
YaratıcdıktaKullanımı' (Cağaloğlu Anado-
lu Lısesı) başlıklı sergıler sürü>or.
TÜRSAK ve Toplu Konut tdaresf nin dü-
zenledığı 'Beyazperdenin Ardındaki Kent-
ler' film festivalınde ise Alkazar Sinema-
sı'nda Charles Biname'nin 'Eldorado'
(12.00 ve 19.00), Bertrand Blier ın 'Erke-
ğim'( 15.00 ve 21.30): Avrupa Sıneması'nda
Uboch Aflenın 'Sevimli Fahişe' (12.00 ve
19.15). VVlm VVenders'ın 'Amerikalı Arka-
dasım'l 15.00 ve 21.30): Ortaköy Fenye Sı-
neması'nda JoelSchumacber'ın 'SonunBaş-
langıcı" (12.00) ve 'Sevginin Gücü' (15.00 ve
18.00) ıle Robert Benton ın 'Yasamın İçin-
den' (21.00) adlı filmlen ızlenebılir. Fransız
Kültür Merkezınde düzenlenen 'Taksim
Toplannlan'nda ıse saat 17.00'deki 'Konut
ve Kenrin Finansmam" söyleşısıne Phılıppe
Lagayette ve Pierre Rene Lemas katılıyor.
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Romana Katkı
Şiirde belırsızlık alanları daha çoktur. imgeler, sim-
geler, alegoriler, benzetmeler, yarıda kesilmiş sözler,
bırleştirilmemiş çizgiler, çok anlamlı sözcüklerle ya-
pılan oyunlar, okuru yoruma zorlar.
Hele kapalı şiırler... Kapalı oluşları onlan bütünüy-
le yorumun kucağına atar...
Şair-şiir-okur ılişkısıne şöyle bakılabılır: Şair üstü
kapalı bir şey söylüyor, yorumlamasmı bilenler. onun
ne olduğunu anlıyorlar.
Demek ki aradığımız okur kafası çalışan. şıır oku-
mayı, yorumlamayı bılen, bu yeteneklenyle de şaınn
ne demek istediğını çıkarabılen bir okur..
Şair-şiir-okur ilişkisine bir de şoyle bakılabilır: Şa-
ir üstü kapalı bir şey söylüyor ya da söylermış gıbı
yapıyor, aslında söylediği belırlı bır şey yok, yorum-
lamasmı bilenler, o şiıre kendılerıne göre değışık an-
lamlar yakıştınyorlar. Ys da hiçbir anlam yakıştırma-
dan belirsizliğin tadını çıkarıyorlar.
Demek ki aradığımız okur yorumlayıcılığı yaratıcı-
lık düzeyine yükselmiş, kendi anlamlannı üretebılen,
dahası şiir okumanın anlam çıkarmanın otesındeki
tatlarına ulaşmış, belirsızliğı de değerlendırebılen bır
okur...
Nerden bulacağız?
Öbür şairler var.. Zaten o düzeye yükselmiş olan-
lar kendılerı de şıır yazarlar...
Ya da şıir derneklerı kurar, okur yetıştırirız...
On dokuzuncu yüzyılda Robert Brovvning'in şıır-
lerinı yorumlamak, anlamlannı çözmek ıçın şiırsever-
ler ingiltere'nin çeşitli kentlerinde "Brownıng Soci-
eties" diye anılan dernekler kurmuşlar. Oturumlar
yapıp şaırin şiırlerinı hep birlikte yorumlar. ıçınden çı-
kamadıkları yerler olursa da bır mektupla kendisine
sorarlarmış.
Çok güzel, güzel de yazdıkları bır mektuba, açık-
lamasını ıstediklerı bölümde ne demek ıstedığıni
Brovvning'in de bilmedığı, üstünden epeyce zaman
geçtiği için unutmuş olduğu yanıtı gelmış...
Roman şiırden çok değışık bır tür. Romanda anla-
tı iyice ağır basıyor. Onun ıçin de belırsızlık alanları
daha az... Idi, romanın büyük yüzyılında...
Ama çağcıl romanın ustalanndan, Kafka, Joyce,
Beckett, Faulkner, Robbe-Grillet gıbı yazarlardan
sonra romanın belırsızlık alanları da genışledı. Çeşit-
li yöntemlerle romana da anlammı yorumla verme
özelliğı kazandırıldı.
Bugün bır yazar, romanını ıkincı, üçüncu okuyuş-
lannda okurlann yenı yenı şeyler bulacaklarım, ilk
okuyuşta göremedikleri bırtakım bağlantıları göre-
ceklerinı söyleyebilıyor.
Roman ıki üç kez okunur mu?
Demek ki romanlarını elımizin altında tutup, şıir
okur gibi, tekrar tekrar açıp okumamızı bekleyen ya-
zarlar var günümüzde...
Romancının kendini üstün bır yerde gormemesı.
okuruna yol göstermeye kalkmaması. alçakgönüllü
olmasından mı?
Okurtarını koyun gibi gutmek ısteyen yazar ben-
zetmesi yapılınca öyle oluyor...
Sırtında gocuğu. elınde sopasıyla yazarı duşüne-
billyor musunuz? ikı de iyi eğitılmış köpek ıster...
Bir dünya görüşünü savunan. yazdıklannda şu ya
da bu konudakı düşüncelerını yansıtmaya çalışan
bir yazar "çoban" oluyor...
Okuriar da koyunlan. .
"Ben kimim ki!.." dıyor alçakgönüllü yazar. "Ben
okuruma yalnızca karşılıklı oynayacağımız roman
oyunu içın bir belırsızlık alanı düzenleyebılırım. Her
şeyı yorumuyla o yaratır."
Oyunu benimsemediniz, tat almadınız mı. yargısı
önceden verilmış durumda:
"Ne olacak!.. Koyun ışte!.. Çoban yazarını özlü-
yor!.."
Yazın yapıtlarına okurun katkısı yeni bir şey değil.
Bazı tüıierde bu katkı daha çok, bazı türlerde daha
az. Örnekse şu okuduğunuz düpeduz yazıdan bıle
benim söylemek ıstediğimden başka anlamlar çıka-
racağınız kesin.
Ama bu durum benim tavrımı değıştirmemı gerek-
tirmez. Ben düşündüğümü söylerim, yanlış yorum-
lanıyorsa, daha açık söylemeye çalışırım.
"Çobanlık etme!" cmlığıne de aldırmam. çünkü
ben çobanlık etmediğimi bılıyorum. yalnızca yazıla-
nmı okuyanlaca düşüncelerımi söylüyorum, o kadar.
Yüzyıllardır olduğu gibi, bugün de yazarlar yazıyor,
okuriar yorumluyor, aralarında bırtakım uyumsuzluk-
lar oluyor... Bu çok doğal...
Çünkü yazanla okuyan aynı insan değil...
Ne var ki özgünlük adına günümüzde bu gerçeğin
üstüne gereğinden fazla gıdıldi...
"Okur söyledığimı anlamıyorsa, ben de hiçbir şey
söylemem, işi oyuna vururum, büşbütün bırbelırsız-
lık alanı yarahnm" demek, alçakgönüllülük değil. tam
tersine, kaçınılmaz yanlış anlaşılmalara bıle katlana-
mayan aşırı bir kendini beğenmişliktir.
Ama söyleyecek bır şeyinız yok ya da söylemek-
ten yana değilsiniz, oynamak istıyorsunuz... Olabilir.
o bambaşka bir durum...
Kim, ne karışır!..
Gene de çağdaş roman şöyledir böyledır gibi yar-
gılarla kendi anlayışınızı doğal bir gelişmenin sonu-
cuymuş gibi göstermeye uğraşmamalısımz.
Savunduğunuz anlayış modalaşma eğılimı göster-
se bile...
Ondan ötesi çoğulculuk değil. baskıcılıktır...
Türk ressamları ve eserleri
bip kitapta toplamyor
Kültür Servisi - Türk resim sanatı ıçın büyük önem
taşıvan Türk ressamları kataloğu "ReMmhane".
Horhor Sanat Organızasyonu tarafından hazırlanıvor
Türk resim sanatının başlangıcından bugünane.
yurtıçinde ve yurtdışında bulunan tiim sanatçıları ve
onlann eserlennı kapsayan katalog. bu alandakı
önemli birboşluğu doldurmak amacını taşışor. 1940
yılında Samı Yetik'in "Ressamlanmız". I948'dc
Pertev Boyar'ın "Türk Ressamlan" ve 196""dc \üzhet
lslimyeli'nin hazirladığı "Plastik Sanatçıları
Ansiklopedisi" ile çeşitli zamanlarda baMİmiş asker
ressamlar ve benzeri konular üzenne vapılnıı^ sinırlı
kaynaklar dışında. Türk resim ^anatını tanıtan vc
bütününü kapsayan bir çalışma olmadığını belirten
Horhor Sanat Organizasyonu'ndan Metın Özkava.
"Resimhane" ıçın herkesten destek gördüklerıni
söyledi.
'Sanatçı Tamklığı' kîtaplaştırıldı
Kültür Senisi - Edebıyatçılar Derneğı tarafından
aralık ayından bu yana yünitülen "HABITATa Doğru
-Sanatçı Tamklığı- Kent. ^•aşam. Kültür' konuşmaları
bir kitapta toplandı Alı Cengızkan'ın hazirladığı
kitapta: romancı. öykü yazan. şaır. felsefeci. sanat
eleştirmeni ve mimarların kentlerın dönüşünıü
konulanndakı görüşlerine yer verılıyor 404 sayfalık
kitapta, Cahit Külebı. Erhan Bener. Erendız ^ta>u.
Zernn Taşpınar. Cengiz Bektaş. Gülten Akııı. Muhsıne
Helımoğlu Yavuz. $ükrü Erbaş. Salih Bolat. Jale
Erzen, Metın Demırtaş. Ahmet tnam. Önder Şenvapılı.
Alaattin Bilgi, Enis Batur. Ayla Kutlu. Mustafa Serıf
Onaran ve Necdet Te>mur'un konuşmaları ycralıvor