Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 HAZİRAN 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Temmuzda düşürülmesi beklenen kredi notu ile piyasalarda oluşan kriz beklentisine de nokta konulacak
Kredi notu, sonun haşlanmcı• 24 arahk seçimlerinin ardından iki ayda kurulan
ANAYOL'un 90 gün içinde yıkılması ile yeniden başlayan
koalisyon turlan Türkiye'nin çok önemli bir altı ayını nasıl
kaybettiğini ortaya koyarken. Dünya Bankası ve IMF
yetkililerinin \e uluslararası kredi kuruluşlannın da uyarılannı
görmezlikten gelen siyasilere karşın özellikle Hazine ve
Merkez Bankası cephesindeki bürokratlarda tedirginlik artıyor.
Ekonomi Servisi-Siyasi sahnede
belirsizlik devam ederken "bürok-
ratlar kredi notu teiaşına" düştü.
Mayıs ayında Türkıye'ye adeta bas-
kın düzenleyen Standard & Poor's
(S&P) \e Mood> 's'in temmuz ayın-
da Türkiye'nin kredi notunu düşü-
recekleri yönünde güçlü sinyaller
vermesı. ekonomi bürokratlarını en-
dişelendiriyor. Temmuz ayında düş-
mesine kesin gözüyle bakılan kredi
notu ile birlikte piyasalarda oluşan
kriz beklentisine son noktanın konu-
lacağı ileri sürülihor.
Kredi noruna çeyrek kala gözler
uluslararası rating kuruluşlanna di-
kildi. 24 arahk seçimlerinin ardın-
dan iki ayda kurulan ANAYOL'un 90
gün içinde yıkılması ile yeniden baş-
layan koalisyon turlan. Türkiye'nin
çok önemli bir altı ayını nasıl kay-
bettiğini ortaya koyuyor. Dünya Ban-
kası \e İMF yetkililerinin ardından
uluslararası kredi kuruluşlannın da
uyanlannı görmezlikten gelen siya-
silere karşın bürokratlar özellikle
Hazine ve Merkez Bankası cephe-
sindeki tedirginlik artıyor. Gerek
Hazine'nin gerekse Merkez Banka-
sı vöneticilerinin sivasileri sık sık
uyararak art arda toplantılaryaptığı
biliniyor.
Hatırlanacağı üzere I994başında
Standard & Poor's \e Moody's'in
Türkiye'nin kredi notunu kabul edi-
lebilir risk düze\ inin altına çekme-
leri ile başlayan ekonomik krizin ar-
dından bir türlü oturtulamayan den-
gelerolumsuz beklentileri güçlendi-
nyor.
Bubeklentide Standart & Poor's'in
İdari Direktörü David Beers'in Is-
tanbul'da düzenlenen Euromoney
Konteransfnda malı tedbirlerin aci-
len alınması gereğine dikkat çeke-
rek. Türk ekonomisine en uzun altı
ay süre biçmesi etkili oldu.
Bu arada > ılbaşından bu yana açtk-
lanmayan dış ticaret rakamlarının
ilk üç aylık kesin olmayan verilerı-
ne göre çektıği fotoğrat da karam-
sar tabloyu güçlendiriyor. 1996'nın
ilk üç ayında ithalatın y üzde 38 ora-
nındaartarak lOmilvardolarsınıra
dayandığı yönündeki açıklamalarda
ekonomik dengelerin durumunun
hiç de iyi olmadığını gösteriyor.
Ancak tüm bunlara rağmen temmuz
ayında Türkiye'ye not \ermeye ha-
zırlanan "sıfırcı hocaların" değer-
lendiıme notu \ ermemesi ihtimah de
bulunuyor.
Yatınm açısından riskli
Öte yandan önceki gün The Eco-
nomistdergisindeyeralan ve25 ül-
keyi kapsayan "yafırım açısından"
dünyanın en riskli ülkeleri sıralama-
sında Türkiye'nin altıncı sırada yer
aldığı dikkat çekti.
The Economıst Dergisi'nde yer
alan sıralamaya göre en riskli ülke
Rusya olurken bu ülkenın risk pu-
anı 100 üzerinden 85 olarak açıklan-
dı. 62 puanı bulan Brezilyanın ar-
kasından altıncı sıradayeraian Tür-
kiye'nin risk puanı ise 55 olarak
belirlendi.
Türkiye'nin 5 yıllık kredi karnesi:
TARİH KURULUŞ NOT
1991
1993(mayıs)
1994(ocak)
1994(ocak)
1994(mart)
1994(nisan)
1994(haziran)
1994(ağustos)
1994(aqustos)
1994(aqustos)
S&P
S&P
Moddy's
Japon JCR
S&P
S&P
Moddy"s
IBCA
S&P
JCR
BBB
BB-
BA1
BBB
BB
B+
BA3
B
BB
BB
BBB (Borç öı/enıe kapu\ite\i uygııni
BB (Ödenıe kapusitesindc risk var)
BB- ( Ödeme kupasitesi olumsuz degişiyor)
B.4I(Kabul cdilehilir risk düzcviıuıı altında)
B+ (Spekülatif iilkc gözetim altında)
BA3 (Yatınm yapdmamalıl
B (Riski viiksck)
İZMİR TİCARET BORSASI BAŞKAM ÖZMEN
Tanm sektörü
üvey evlat'İZMİR
(Cumhuriyet Ege
Bürosu) - İzmir
Ticaret Borsası
Yönetim Kurulu
Başkanı Hasan
Özmen. tarını
sektörünün yüksek
istihdam olanaklan
nedeniyle sosyal
banşın
korunmasında
"sigorta" görevi
üstlendiğini
belirterek "Sosyal
banşın son
sigortasında aşırı
yüklenme^ardır.
Bu sigortanın
atmasu ülkemizi hiç
beklenmedik bir
şekilde ve düzeyde
kaoso götiirebilir"
dedi.
Özmen. GSMH'nin
yüzde 15'inı.
istihdamın yüzde
i,' 45'ini karşılayan
. tanm sektörünün
• GSMH'nin
yüzde 15"ini,
istihdamın yüzde
45'ini karşılayan
tanmdaki
sorunlann giderek
büyüdügünü
belirten Ozmen,
"Bütün dünyada
tarım sektörüne
özel önem verilerek
devlet desteğiyle
geliştirilmeye,
korunmaya
çalışılıyor.
Ülkemizde ise
verilen birçok
vaade. söylenen
birçok söze rağmen
sorunlara ciddi
şekilde
eğilinmiyor" dedi.
sorunlarının
giderek büyüdüğünü söyledı.
Bütün dünyada tarım sektörünün
özel öneminin bulunduğunu \e
de\ let desteğiyle geliştinlmeye,
korunmaya çalışıldığını belirten
Hasan Özmen. şunlan
söyledi: "Ülkemizde ise verilen
birçok \aade. söylenen birçok
söze rağmen tanmdaki sorunlara
ciddi bir şekilde
eğilinmemektedir. Sektörün 1980-
1995 döneminde gösterdiği
büyüme, hıziı nüfus artış hızının
gerisinde kalmıştır. 1980 yüında
50 mü\on dolaruk tanm ürünleri
ithalatnapılırken
1995 sonunda bu
raka'm 2.4 mihar
dolara yükselmiştir.
1.5 nıiKar dolarlık
tarıma dayalı sanayi
ürünleriyle birlikte
bu rakam 4 mihar
doları
bulmaktadır."
Tanmsal girdiler
açısından birçok
tanmsal girdide
kendine \eterliligın
söz konusu
olmadığını belirten
Özmen. tarımın
ürün bazında da
dışa ba§ımlı hale
geldifiini savundu.
Tanma yatınm
yapılmadığını
\ urgulayan Hasan
Özmen. "Nitekim
sabit sermaye
yatınmları içinde
tanmın payı 1963*te
yüzrie 11,1970
yıltnda yüzde 9.2,
1980 yıünda yüzde
6.6,1993 yılında yüzde 6 olarak
gerçekleşmiştir. Yatırım
yapılmadan >erimin alınması
mümkiin değüdir" dedi.
Özmen. "Yüksek destekleme
fiyatlarının. devlet bütçesine
getirdiği yiikten sıkça söz
edilmekte. bu yük nedeniyle tanm
sektörü neredeyse, enflasyon
başta olmak üzere makro
dengesizliklerin nedeni olarak
gösterilebilmektedir. Bu nedenle
tanmın bütçe dışı kay naklaria
desteklenmesi gerekmektedir"
dedi.
TUSIAD yine istikrar istediEkonomi Servisi - "Meksika
krizT TÜSİAD toplantısında da
tartışıldı. TL'SİAD Yönetim Ku-
rulu Başkanı Halis Komili. siya-
setin ülke gündeminı ışgal etme-
sinden rahatsızlıgını dile getirir-
ken TÜSİAD için rapor hazırla-
yan Doç. Dr. Refik Erzan, acil
önlem alınmadığı takdirde. Tür-
kiye'nin en geç 1997'de "Meksi-
kabenzeri" ciddi bir kriz yaşaya-
cağını savundu. Buna karşın. f Ü-
SİAD üyesi Burhan Karaçam.
Türkiye ile Meksika'nın karşılaş-
tınlamayacagını belirterek yöne-
tımin hata yapmaması durumun-
da kriz tehlikesinin atlatılabile-
ceğini söyledi.
TÜStAD'ın "Türkiye'nin thra-
cannda Uzun Yadeii Bir Perspek-
tif ve Öneriler" başlıklı raporu.
dün kamuoyuna tanıtıldı. TÜSİ-
AD tarafından Doç. Dr. Refik Er-
zan koordinasyonunda Bogaziçi
Ünı\ersitesi Ekonomi ve Ekono-
metri Merkezi'ne hazırlatılan ra-
poru tanıtan Doç. Dr. Refik Er-
zan. konuşmasinın sonunda. Tür-
kive'nin AB ile gümrük birliği-
ne gittiğine dikkat çekerek şun-
lan söyledi:
"Meksika da NAFTA üyesiy-
di. Eğer hemen önlem alınmazsa.
Türkiye'nin 94'tekinden çok da-
ha büyük, Meksika benzeri bir
kriz yaşaması kaçınılnıa/dır. şu
anda hakkında nıalum söylenti-
ler dolaşan dış ticaret açığL çok da-
ha fa/la bü>ür. Türkiye'deki bu
çark .-Vnkara'sızda gkterdoniliyon
gidcr. ama uçuruma gider." Tür-
kıye'nın her şe\e karşın "uçunı-
mun dibinden döneceğine inandı-
ğını" ifade eden Erzan. öncelik-
le ve acil olarak bir \ergi refor-
munun şart olduğunu \urguladı.
TÜSİAD \'önetim Kurulu üye-
si ve raporu hazırlatan TÜSİAD
Sanayi \e Şirket İşleri Komisyo-
nu Ba^kanı Burhan Karaçam ise
Türkiye'deki koşullann Meksi-
ka'dan farklı olduğunu. Meksi-
Raporda neler var?
• "Lruguay Round~u sonrası dünya ticaretinde
canlanmadan AB'nın de pay alacak olması.
Türkiye için önemli birgelişmedir.
• Artık devlete , AR-GE. eğitim. bilgilendirme.
bilgi toplama ve yönlendirme gibi işlevler
yükleniyor.
• Dış Ticaret Müsteşarhğı. bakanhk haline
getirilmeli ya da oluşturulacak bir ekonomi
bakanlıgına bağlanmalıdır.
• Dış ticaret birimleriyle özel sektörün diyaloğu
için bir "ihracat konseyi" oluşturulmalıdır.
• Petrol gelirleriyie zenginleşecek Orta As\a
eski Doğu Bloku pazarlan
iyi değerlendirilmelidir.
• Bir altyapı seferberliği
başlatılmalıdır. Bunun için
maliyenin ıslah edilmesi ve
özelleştirme ile her ticari
alanın özel sektöre açılması
gerekir.
ka'da yabancılann döviz cinsin-
den çok alacağı olmasına rağmen.
bunun Türkiye için söz konusu ol-
madıgını ıleri sürdü. 1994krizi-
ni de yönetimden kaynaklanan
sorunlara bağlayan Karaçam.
"Ama şu da gerçek ki, Türkiye
zaten kriz içinde yaşıyor" dedi.
Karaçam. asken harcamalar bir
kenara bırakıldığında. bütçenin
gerı kalanının carı harcamalara
gittiğini ifade ederek "Vergiler
artarsa bunlar nereye gidecek"
şekhnde konuştu.
Doç. Dr. Erzan da, Karaçam'ın
bu sözlerine şöyle yanıt \erdi:
"Umut ediyoruz ki kısa vadeli
yönetim hatalan tekrarlanmaya-
caktir. Ama bakkal hesabı yapıl-
dığında borç faizinin milli gelirin
ne kadan olduğunu görmek nıüm-
kün. Böyle giderse 1997 içinde
bence kriz olacaktır. ^'önetim ha-
tasından değiL, birtakım şeylerin
sonuna gelindiği için olacaktır."
Memurlann sokağa döküldüğünü
anımsatan Erzan. "Cari harca-
malar zaten kısüdı, yatınm büt-
çesi ise sıfir, Türkiye'de bütçe yok"
şeklınde konuştu.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Baş-
kanı Halis Komili de konuşmasın-
da. Türkiye'nin. a\antajlarını i\ı
kullanması halinde birkaç yıl için-
de ihracatını 4-5 kat artırabılme-
sinin hayal olmadığını belirterek
"Bu anlımın önünü. iilkcnin ihti-
yaç duyduğu ekonomik \e si> asal
reformlann gerçekleştirilmesi için
gerekli siyasal-toplumsal uzlaş-
ıııanın temin edilememesi tıkıyor"
dedi. Sivasetin ülke gündeminı
tümüvle belirledi bir dönemden
geçildiğini belırten Komili. "Ll-
kenin tüm enerjisi, siyasetteki tı-
kanıklığı aşmaya yoğunlaşınca.
Türkhe'nin temel sorunlan ih-
mal ediliyor" dedi.
Türkıve'nin uluslararası kon-
lonktürün önüne koyduğu önem-
li fırsatlarla yüz yüze olduğunu
\urgulayanTÜSİ.ÂD Başkanı Ko-
mili. Türkiye'nin. bunlardan ya-
rarlanması için. ekonomisine çe-
kı düzen \ermesi. bunun için de
siyasetini istıkrara kavuşturması
gerektığinı bildırdi. Komili. aksi
takdirde Türkive'nin. dünya ül-
keleri sıralamasındaki yerinin
aerıleveceöıni vurauladı.
Dolap, kaplumbağa hızıyla geldi
HÜLYA GENÇ
umhuriyet Ga/etesı
/rkocag. Cad 39/4 1
gtgi'lSTANBUL
Tüketici
mutluluğu
anlaşma
iptal ettirdi
K
ızımın, AnnelerGünü
hediyesi olarak almış
olduğu çantanın ilk
haftada derisi çatlamaya
başladı. Bunun üzerine
kızımla birlikte çantayı aldığı
yere giderek Gonca
Mağazasf nın sahibi Ahrnet
Kurtar Bey'e şikâyetimizi
ilettik.
Hemen çantayı bir yenisi ile
değiştiren Ahmet Bey, sorunlu
çantayı, üretici firmaya
göndererek gerekli uyarıda
bulunacağını söyledi.
Sonucu bildirmek için bizden
telefon numaramızı alan
Ahmet Bey, neredeyse bu
konuyu unutmuşken bizi
arayarak çanta imalatçısı ile
aniaşmasını bozduğunu,
kendisini uyardığımız için
teşekkür ettiğini, hiç değilse
başka müşterilerine rezil
olmayacağını belirtiyordu. -
Gonca Mağazası'na
göstermiş olduğu tüketici
duyariıhğı için teşekkür
ediyorum.
Serpil Karlıdağ /
ZONGULDAK
M
odoko Sanayi Sitesi'ndeki Kıvanç
Mobilya'dan Kasım 1995 tarihinde
üç kapılı bir elbise dolabı satın
aldım. Şubat 1996'da buna tek kapılı
ilave bir dolap yapılmasını istedim.
Siparişi verdikten bir süre sonra eski
dolaba eklenmek üzere getirilen tek
kapılı elbise dolabının kapak ve çekmece
renklerinin bir öncekine uymadığını
görerek iade ettim. Renk numunesi
olsun diye, evdeki dolabın bir
çekmecesini de birlikte gönderdim.
Ancak bir süre sonra "Yenı yapıldı" diye
getirilen kapak ve çekmecelerin bir
öncekiler olduğunu fark ederek parçaları
ikinci kez geri gönderdim. Defalarca
telefon etmeme karşın bir sonuç elde
edemedjm.
Ruhsar Özmen / İSTANBUL
O
kurumuz aylarca süren beklemesinin karşılığında
istediği ilave dolaba kavuştu. Buna karşın
dolabının bir an önce teslim edilmesini sağlamak
için Kıvanç Mobilya'yla defalarca görüşmek zorunda
kalan okurumuz, karşılaştığı kaba davranışlan kolay
kolay unutacağa benzemiyor.
Her telefon edişinde baştan savma cevaplarla
karşılaşan okurumuz, bizi aradığında, artık yapılacak
başka bir şey olmadığını düşünmeye başlamıştı.
Kıvanç Mobilya'nın sahipleri de artık "oyalama
taktiğinden" sıkılmış olacaklar ki, okurumuzun
şikâyetini iletmek üzere mağazayı aradığımızda, ilave
dolabın birkaç saat önce teslim edilmek üzere
gönderildiğini bildirdiler.
Okurumuzun rahatsız olduğu kaba davranışların
aynısını bıze karşı da sergıleyen mağaza yetkihleri,
aylar sonra da olsa ilave dolabı teslim etmelerinin
"firmanın sözünün eri olduğunu" ispatlamaya yettiğini
iddia ettiler. •
<
N —
S s
Tüketici, zoraki ilgi istemiyor
G
loballeşen dünya ve karmaşıklaşan tüketim
yapısı içerisinde kaybolmak istemeyen
tüketicilerin en kısa sürede haklarının ne
olduğunu ögrenmesi ve hızlı karar verme
mekanizmasını çalıştırması gerekiyor. Hakkının
ne olduğunu bilen bir tüketici, satın aldığı ürün
veya hizmetin kalitesinden şüpheye düşerse bu
olay karşısında nasıl bir tavır takınması
gerektiğini de bilir. Çünkü tüketicilerin
alışverişlerde aldanmaması için alışveriş ettiği
mağazayı ve satın aldığı ürünleri büyük bir
titizlikle seçmesi fayda etmez. Bir mağazanın
ismine ve kalitesine güvenerek alışveriş eden bir
tüketici, hayal kırıklığına uğrayabilir. Okurumuz
Vildan Hataylı'nın başına gelenler bunun en iyi
örneği. Geçen ay Carrefour'un unlu gıda
reyonundan pasta ve peynirli çubuk alan
okurumuz, yiyecekleri tattığında garip bir koku
olduğunu fark etmiş. Carrefour'u arayarak satın
almış olduğu yiyeceklerin gaz koktuğunu
bildiren Hataylı. yetkililerden beklediği duyarlılığı
görememiş. Gaz kokan yiyecekleri alıp yerine
pasta vermeyi öneren Carrefor yetkililerine.
başka bir ürün almak ıstemediğini, satmış
olduğu ürünlerin kalitesine güvenerek alışveriş
ettiği Carrefor'un bu konuda detaylı bir
açıklama yapmasını beklediğini bildirmiş.
Carrefor tarafından yapılan açıklamayı yeterli
bulmayan okurumuz, konuyu bıze aktararak
bizden yardım istedi. Yiyeceklerin neden gaz
koktuğunu öğrenmek için Carrefor'u
aradığımızda. görüştüğümüz halkla ilişkiler
görevlisi. konuyu araştırıp en kısa sürede bizi
arayacağını söylemesine karşın uzun bir süre
bizi aramadı. Defalarca arayıp görüşme talep
etmemize karşın. "Yerinde değil. toplantıda veya
telefonla görüşüyor" cevaplarıyla karşılaştık.
Sonunda uzun süren çabalarımız sonuç verdi.
Carrefor'dan 10 gün sonra antetli kâğıda
yazılmış küçük bir açıklama fakslandı.
Açıklamada. ürünlerdeki kokunun mazot
kokusu olduğu. mazot kokusunun fırındaki bir
arıza sebebiyle pışme sırasında ürünlere sindiği,
okurumuzun yaptığı uyarı doğrultusunda
reyonlardakı diğer ürünlerin satıştan kaldırıldığı
belirtıliyordu.
Okurumuzdan böyle bir durumla karşı karşıya
kaldığı için özür dileyen mağaza yetkilileri,
açıklamanın sonuna "Mağazamıza herzaman
bekleriz" notunu eklemeyi de unutmamışlar.
Okurumuz Carrefor'a gider mi gıtmez mi
bilemiyorum, ama ben büyük bir alışveriş
merkezinin, özellikle gıda maddelerine yönelik
olarak iletilen bir şikâyetle zoraki ilgilenmesini
çok hoş karşılamadım. Carrefor yönetiminin
aldığı birkararla, •'halkla ilişkiler görevlisi bile
olsa"açıklama yapma yetkisi çalışanlara
verilmiyor olabilır, ama topu topu 4-5 cümlelik
bir açıklamayı yapmak için 10 gün süreyi,
mağazanın tüketici memnunıyetıne ne kadar
önem verdiğınin bir göstergesi olarak
görmekten kendimi alamıyorum. •
BENCE .
IZZETTIN ONDER
Koalisyon Değil, Ittifak
Son aylarda, hatta son yıllarda yaşadığımız en bü-
yük bunalımın, siyasal istikrarsızlık olduğu ileri sü-
rülebilir. Böyle bir sav yönündeki tüm görüntüsel de-
lillere rağmen, ben bu savı geçerli görmüyorum.
Daha da ileri giderek böyle bir savın derin sorunla-
rı perdeleyebilmek ve sistemi ayakta tutabilmek
için bir tür ideolojik aygıt olarak kullanıldığı kanısın-
dayım. Seçmenlerin fevkalade bilinçli davrandığı
tezini ise tüm oluşum ve oluşturmaların pekiştirilip
perçinlenme noktası olarak görmekteyim. Bugün bu
konulardaki düşüncelerimi sizlerle paylaşmak isti-
yorum.
Seçimlerin gayet muntazam yapılması ve katılım
oranlarının çoğu Batılı ülkelerdekinden daha da
yüksek olmasına rağmen, siyasal istikrarın sağla-
namamasının temel nedeni ne Seçim Yasası, (ki
gerçekten antidemokratiktir ve değiştirilmesi gerek-
mektedir). ne de anayasa değişikliği doğrultusun-
da gerekli uyum yasalarının çıkarılmamış olmasıdır.
Bence bu konudaki temel neden, siyasal otorite-
nin yaygın bir ekonomik güç temeline dayanmıyor
olmasıdır. Zira, ancak güçlü kaynak üretebilen ve
bu kaynakları yaygın bir tabana yayabilen bir eko-
nomik yapılanma, siyasal erke böyle bir ekonomik
tabanı sağlayabilir. Böyle güçlü bir ekonomik alt-
yapı oluşturulmaması, bir yandan siyasal yalpalan-
ma yaratırken diğer yandan da siyasal karar mev-
kilerini çıkar ilişkileri içine itmektedir.
Sonuçta, hemen tüm siyasal ve idari mevkilerde
çıkar ilişkileri hizmet anlayışının önüne çıkmaktadır.
Doğal olarak böyle bir yapılanmada dürüst siyaset-
çiler prim yapmamakta ve siyasal erk asıl işlevin-
den kolaylıkla saptırılabilmektedir.
Böyle bir patolojik gelişmenin açıklanmaya muh-
taç yanı, bu saptırmadan yarar sağlayanlar yanın-
da, mağdur olanların da bu oluşuma destek veri-
yor olmasıdır. Bu da herhalde, seçmen basireti ile
açıklanmaktadır!
Bugünkü siyasal bileşim, yeni dünya düzeni mi-
sali, tek kutuplu. fakat çok başlıdır. Bu nedenle böy-
le bir kadrodan koalisyon değil, ancak ittifak çıka-
bilir. Nitekim, seçimlerden sonra kurdurulmuş olan
ilk hükümet, ekonomik kaynakları aynı kutupta, fa-
kat farklı gruplara yönlendirmeye çalışan bir siya-
sal yükselişe karşı oluşturulmuş yapay bir ittifak idi.
Siyasal arenada ciddi bir alternatif ekonomik sis-
tem talebinin bulunmaması, siyasal eylemin tek ku-
tuplu bir ekonomik anlayış üzerine kurulması. bu tür
ittifakları, hem ittifak ortakları hem de ittifak dışın-
da kalanlar tarafından bozulma tehdidine açık tut-
maktadır. Bunun nedeni, böyle bir siyasal yapılan-
mada tüm siyasal kavganın. sistemin aktif aktörle-
ri arasındaki kaynak dağılım sorunu etrafında yo-
ğunlaşmış olmasıdır. Böyle bir dinamik içinde, bir
dönemde reddedilen bir siyasal örgüt, biraz güçle-
nince, aynı çevre unsurlannca iktidara çağrılabilmek-
tedir. Çünkü, bu siyasal parti de aynı kurallarla oy-
namaktadır. O zaman niçin onu küstürerek nimet
musluklarından uzak kalalım ki!
Tek kutuplu bir ekonomik zihniyet üzerine kurul-
muş olan siyasal platformda ana çatıyı oluşturan par-
tiler, aralarında çıkar çatışması olduğu halde, ezi-
len büyük gruplara karşı her an ittifak edebilecek
çıkar çevrelerini temsil etmektedir. Şu anda siyasal
arenada ezilen grupları temsile yetkili gerçek bir
ekonomik muhalefet grubu bulunmadığından, sis-
tem içi partiler aralarında ciddi bir birleşme sağla-
yamazlar.
Aynı gerekçe ile bugünkü siyasal erk ezilen grup-
ların çıkarlarını da savunamaz. Dolayısıyla bugünkü
siyaset sahnesinde farklı grupların belirli bir zemin-
de anlaşarak gerçek anlamda koalisyon kurmaları
söz konusu olamayacağı gibi tesadüfi nedenlerle
bir araya gelen partilerin gerçek anlamda ittifak
yapmaları da olası görülemez. Çünkü siyaset are-
nasının bir ayağı eksiktir; ezilen gruplann gerçek tem-
silcisi, ekonomik sistemin özüne yönelik ciddi eleş-
tiri ve tezlerle siyaset sahnesinde yoktur. Bu neden-
le, ne bugünkü siyasal çalkantıların bitmesini, ne si-
yasal kadroların ciddi çözümler üretmesini ne de ezi-
lenlerin haklarının ciddi olarak korunacağı bir dü-
zenleme beklenmemelidir.
Bugünkü siyasal ittifaklar halka karşı kurulmuşolup,
sistem içi aktif elemanlar arasındaki çıkar çatışma-
larını yansıtmaktadır. Kendi içinde hesaplaşan ve ça-
tışan bu grupların karşısında onları zorlayacak ve
kendi çıkarları doğrultusunda gerçek ittifaka itecek
alternatif güç olmadığından bu çatışma sürecektir.
Şu andaki siyasal çalkantının ekonomide uzun-
dönemli kararları olumsuz etkilediği bir gerçektir. An-
cak filmi yandan başlatmamak gerekir. Bugünkü si-
yasal yapılanmayt da uzun istikrar, hatta baskı dö-
nemleri altında oluşan (ya da oluşamayan!) serma-
ye hazırlamıştır. O sermaye yapılanması bugün sa-
dece siyasal çalkantı yaratmakla kalmamakta, fa-
kat siyasal arenada oluşturduğu ittifakla toplumun
önünü de tıkamaktadır. Bu tıkama sadece siyasal
oluşumla değil, fakat tüm ideolojik ve sömürü araç-
ları ile yapılmaktadır. Tüm bu zorluklara rağmen,
seçmenlerin, resmi siyaset bilimcilerini dahi şaşır-
tacak biçimde kendi öz çıkarları ve ülke yararı doğ-
rultusunda davranmalarını diliyorum!
DERBANK'TAN
REPONUZA
EN YÜKSEK
GETİRİ
MERKEZ ŞUBE/ŞİŞLİ: 224 94 94 (10 Hat)
ERENKÖY ŞUBESİ: 363 23 04
SİRKECİ ŞUBESİ: 51216 83
ANKARA ŞUBESİ/CINNAH CAD: 468 61 82
ETİLER ŞUBESİ/AKMERKEZ KARŞISI
ULUS YOLU ÜZERİ: 278 53 30