27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 HAZİRAN 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Temmuzda düşürülmesi beklenen kredi notu ile piyasalarda oluşan kriz beklentisine de nokta konulacak Kredi notu, sonun haşlanmcı• 24 arahk seçimlerinin ardından iki ayda kurulan ANAYOL'un 90 gün içinde yıkılması ile yeniden başlayan koalisyon turlan Türkiye'nin çok önemli bir altı ayını nasıl kaybettiğini ortaya koyarken. Dünya Bankası ve IMF yetkililerinin \e uluslararası kredi kuruluşlannın da uyarılannı görmezlikten gelen siyasilere karşın özellikle Hazine ve Merkez Bankası cephesindeki bürokratlarda tedirginlik artıyor. Ekonomi Servisi-Siyasi sahnede belirsizlik devam ederken "bürok- ratlar kredi notu teiaşına" düştü. Mayıs ayında Türkıye'ye adeta bas- kın düzenleyen Standard & Poor's (S&P) \e Mood> 's'in temmuz ayın- da Türkiye'nin kredi notunu düşü- recekleri yönünde güçlü sinyaller vermesı. ekonomi bürokratlarını en- dişelendiriyor. Temmuz ayında düş- mesine kesin gözüyle bakılan kredi notu ile birlikte piyasalarda oluşan kriz beklentisine son noktanın konu- lacağı ileri sürülihor. Kredi noruna çeyrek kala gözler uluslararası rating kuruluşlanna di- kildi. 24 arahk seçimlerinin ardın- dan iki ayda kurulan ANAYOL'un 90 gün içinde yıkılması ile yeniden baş- layan koalisyon turlan. Türkiye'nin çok önemli bir altı ayını nasıl kay- bettiğini ortaya koyuyor. Dünya Ban- kası \e İMF yetkililerinin ardından uluslararası kredi kuruluşlannın da uyanlannı görmezlikten gelen siya- silere karşın bürokratlar özellikle Hazine ve Merkez Bankası cephe- sindeki tedirginlik artıyor. Gerek Hazine'nin gerekse Merkez Banka- sı vöneticilerinin sivasileri sık sık uyararak art arda toplantılaryaptığı biliniyor. Hatırlanacağı üzere I994başında Standard & Poor's \e Moody's'in Türkiye'nin kredi notunu kabul edi- lebilir risk düze\ inin altına çekme- leri ile başlayan ekonomik krizin ar- dından bir türlü oturtulamayan den- gelerolumsuz beklentileri güçlendi- nyor. Bubeklentide Standart & Poor's'in İdari Direktörü David Beers'in Is- tanbul'da düzenlenen Euromoney Konteransfnda malı tedbirlerin aci- len alınması gereğine dikkat çeke- rek. Türk ekonomisine en uzun altı ay süre biçmesi etkili oldu. Bu arada > ılbaşından bu yana açtk- lanmayan dış ticaret rakamlarının ilk üç aylık kesin olmayan verilerı- ne göre çektıği fotoğrat da karam- sar tabloyu güçlendiriyor. 1996'nın ilk üç ayında ithalatın y üzde 38 ora- nındaartarak lOmilvardolarsınıra dayandığı yönündeki açıklamalarda ekonomik dengelerin durumunun hiç de iyi olmadığını gösteriyor. Ancak tüm bunlara rağmen temmuz ayında Türkiye'ye not \ermeye ha- zırlanan "sıfırcı hocaların" değer- lendiıme notu \ ermemesi ihtimah de bulunuyor. Yatınm açısından riskli Öte yandan önceki gün The Eco- nomistdergisindeyeralan ve25 ül- keyi kapsayan "yafırım açısından" dünyanın en riskli ülkeleri sıralama- sında Türkiye'nin altıncı sırada yer aldığı dikkat çekti. The Economıst Dergisi'nde yer alan sıralamaya göre en riskli ülke Rusya olurken bu ülkenın risk pu- anı 100 üzerinden 85 olarak açıklan- dı. 62 puanı bulan Brezilyanın ar- kasından altıncı sıradayeraian Tür- kiye'nin risk puanı ise 55 olarak belirlendi. Türkiye'nin 5 yıllık kredi karnesi: TARİH KURULUŞ NOT 1991 1993(mayıs) 1994(ocak) 1994(ocak) 1994(mart) 1994(nisan) 1994(haziran) 1994(ağustos) 1994(aqustos) 1994(aqustos) S&P S&P Moddy's Japon JCR S&P S&P Moddy"s IBCA S&P JCR BBB BB- BA1 BBB BB B+ BA3 B BB BB BBB (Borç öı/enıe kapu\ite\i uygııni BB (Ödenıe kapusitesindc risk var) BB- ( Ödeme kupasitesi olumsuz degişiyor) B.4I(Kabul cdilehilir risk düzcviıuıı altında) B+ (Spekülatif iilkc gözetim altında) BA3 (Yatınm yapdmamalıl B (Riski viiksck) İZMİR TİCARET BORSASI BAŞKAM ÖZMEN Tanm sektörü üvey evlat'İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Özmen. tarını sektörünün yüksek istihdam olanaklan nedeniyle sosyal banşın korunmasında "sigorta" görevi üstlendiğini belirterek "Sosyal banşın son sigortasında aşırı yüklenme^ardır. Bu sigortanın atmasu ülkemizi hiç beklenmedik bir şekilde ve düzeyde kaoso götiirebilir" dedi. Özmen. GSMH'nin yüzde 15'inı. istihdamın yüzde i,' 45'ini karşılayan . tanm sektörünün • GSMH'nin yüzde 15"ini, istihdamın yüzde 45'ini karşılayan tanmdaki sorunlann giderek büyüdügünü belirten Ozmen, "Bütün dünyada tarım sektörüne özel önem verilerek devlet desteğiyle geliştirilmeye, korunmaya çalışılıyor. Ülkemizde ise verilen birçok vaade. söylenen birçok söze rağmen sorunlara ciddi şekilde eğilinmiyor" dedi. sorunlarının giderek büyüdüğünü söyledı. Bütün dünyada tarım sektörünün özel öneminin bulunduğunu \e de\ let desteğiyle geliştinlmeye, korunmaya çalışıldığını belirten Hasan Özmen. şunlan söyledi: "Ülkemizde ise verilen birçok \aade. söylenen birçok söze rağmen tanmdaki sorunlara ciddi bir şekilde eğilinmemektedir. Sektörün 1980- 1995 döneminde gösterdiği büyüme, hıziı nüfus artış hızının gerisinde kalmıştır. 1980 yüında 50 mü\on dolaruk tanm ürünleri ithalatnapılırken 1995 sonunda bu raka'm 2.4 mihar dolara yükselmiştir. 1.5 nıiKar dolarlık tarıma dayalı sanayi ürünleriyle birlikte bu rakam 4 mihar doları bulmaktadır." Tanmsal girdiler açısından birçok tanmsal girdide kendine \eterliligın söz konusu olmadığını belirten Özmen. tarımın ürün bazında da dışa ba§ımlı hale geldifiini savundu. Tanma yatınm yapılmadığını \ urgulayan Hasan Özmen. "Nitekim sabit sermaye yatınmları içinde tanmın payı 1963*te yüzrie 11,1970 yıltnda yüzde 9.2, 1980 yıünda yüzde 6.6,1993 yılında yüzde 6 olarak gerçekleşmiştir. Yatırım yapılmadan >erimin alınması mümkiin değüdir" dedi. Özmen. "Yüksek destekleme fiyatlarının. devlet bütçesine getirdiği yiikten sıkça söz edilmekte. bu yük nedeniyle tanm sektörü neredeyse, enflasyon başta olmak üzere makro dengesizliklerin nedeni olarak gösterilebilmektedir. Bu nedenle tanmın bütçe dışı kay naklaria desteklenmesi gerekmektedir" dedi. TUSIAD yine istikrar istediEkonomi Servisi - "Meksika krizT TÜSİAD toplantısında da tartışıldı. TL'SİAD Yönetim Ku- rulu Başkanı Halis Komili. siya- setin ülke gündeminı ışgal etme- sinden rahatsızlıgını dile getirir- ken TÜSİAD için rapor hazırla- yan Doç. Dr. Refik Erzan, acil önlem alınmadığı takdirde. Tür- kiye'nin en geç 1997'de "Meksi- kabenzeri" ciddi bir kriz yaşaya- cağını savundu. Buna karşın. f Ü- SİAD üyesi Burhan Karaçam. Türkiye ile Meksika'nın karşılaş- tınlamayacagını belirterek yöne- tımin hata yapmaması durumun- da kriz tehlikesinin atlatılabile- ceğini söyledi. TÜStAD'ın "Türkiye'nin thra- cannda Uzun Yadeii Bir Perspek- tif ve Öneriler" başlıklı raporu. dün kamuoyuna tanıtıldı. TÜSİ- AD tarafından Doç. Dr. Refik Er- zan koordinasyonunda Bogaziçi Ünı\ersitesi Ekonomi ve Ekono- metri Merkezi'ne hazırlatılan ra- poru tanıtan Doç. Dr. Refik Er- zan. konuşmasinın sonunda. Tür- kive'nin AB ile gümrük birliği- ne gittiğine dikkat çekerek şun- lan söyledi: "Meksika da NAFTA üyesiy- di. Eğer hemen önlem alınmazsa. Türkiye'nin 94'tekinden çok da- ha büyük, Meksika benzeri bir kriz yaşaması kaçınılnıa/dır. şu anda hakkında nıalum söylenti- ler dolaşan dış ticaret açığL çok da- ha fa/la bü>ür. Türkiye'deki bu çark .-Vnkara'sızda gkterdoniliyon gidcr. ama uçuruma gider." Tür- kıye'nın her şe\e karşın "uçunı- mun dibinden döneceğine inandı- ğını" ifade eden Erzan. öncelik- le ve acil olarak bir \ergi refor- munun şart olduğunu \urguladı. TÜSİAD \'önetim Kurulu üye- si ve raporu hazırlatan TÜSİAD Sanayi \e Şirket İşleri Komisyo- nu Ba^kanı Burhan Karaçam ise Türkiye'deki koşullann Meksi- ka'dan farklı olduğunu. Meksi- Raporda neler var? • "Lruguay Round~u sonrası dünya ticaretinde canlanmadan AB'nın de pay alacak olması. Türkiye için önemli birgelişmedir. • Artık devlete , AR-GE. eğitim. bilgilendirme. bilgi toplama ve yönlendirme gibi işlevler yükleniyor. • Dış Ticaret Müsteşarhğı. bakanhk haline getirilmeli ya da oluşturulacak bir ekonomi bakanlıgına bağlanmalıdır. • Dış ticaret birimleriyle özel sektörün diyaloğu için bir "ihracat konseyi" oluşturulmalıdır. • Petrol gelirleriyie zenginleşecek Orta As\a eski Doğu Bloku pazarlan iyi değerlendirilmelidir. • Bir altyapı seferberliği başlatılmalıdır. Bunun için maliyenin ıslah edilmesi ve özelleştirme ile her ticari alanın özel sektöre açılması gerekir. ka'da yabancılann döviz cinsin- den çok alacağı olmasına rağmen. bunun Türkiye için söz konusu ol- madıgını ıleri sürdü. 1994krizi- ni de yönetimden kaynaklanan sorunlara bağlayan Karaçam. "Ama şu da gerçek ki, Türkiye zaten kriz içinde yaşıyor" dedi. Karaçam. asken harcamalar bir kenara bırakıldığında. bütçenin gerı kalanının carı harcamalara gittiğini ifade ederek "Vergiler artarsa bunlar nereye gidecek" şekhnde konuştu. Doç. Dr. Erzan da, Karaçam'ın bu sözlerine şöyle yanıt \erdi: "Umut ediyoruz ki kısa vadeli yönetim hatalan tekrarlanmaya- caktir. Ama bakkal hesabı yapıl- dığında borç faizinin milli gelirin ne kadan olduğunu görmek nıüm- kün. Böyle giderse 1997 içinde bence kriz olacaktır. ^'önetim ha- tasından değiL, birtakım şeylerin sonuna gelindiği için olacaktır." Memurlann sokağa döküldüğünü anımsatan Erzan. "Cari harca- malar zaten kısüdı, yatınm büt- çesi ise sıfir, Türkiye'de bütçe yok" şeklınde konuştu. TÜSİAD Yönetim Kurulu Baş- kanı Halis Komili de konuşmasın- da. Türkiye'nin. a\antajlarını i\ı kullanması halinde birkaç yıl için- de ihracatını 4-5 kat artırabılme- sinin hayal olmadığını belirterek "Bu anlımın önünü. iilkcnin ihti- yaç duyduğu ekonomik \e si> asal reformlann gerçekleştirilmesi için gerekli siyasal-toplumsal uzlaş- ıııanın temin edilememesi tıkıyor" dedi. Sivasetin ülke gündeminı tümüvle belirledi bir dönemden geçildiğini belırten Komili. "Ll- kenin tüm enerjisi, siyasetteki tı- kanıklığı aşmaya yoğunlaşınca. Türkhe'nin temel sorunlan ih- mal ediliyor" dedi. Türkıve'nin uluslararası kon- lonktürün önüne koyduğu önem- li fırsatlarla yüz yüze olduğunu \urgulayanTÜSİ.ÂD Başkanı Ko- mili. Türkiye'nin. bunlardan ya- rarlanması için. ekonomisine çe- kı düzen \ermesi. bunun için de siyasetini istıkrara kavuşturması gerektığinı bildırdi. Komili. aksi takdirde Türkive'nin. dünya ül- keleri sıralamasındaki yerinin aerıleveceöıni vurauladı. Dolap, kaplumbağa hızıyla geldi HÜLYA GENÇ umhuriyet Ga/etesı /rkocag. Cad 39/4 1 gtgi'lSTANBUL Tüketici mutluluğu anlaşma iptal ettirdi K ızımın, AnnelerGünü hediyesi olarak almış olduğu çantanın ilk haftada derisi çatlamaya başladı. Bunun üzerine kızımla birlikte çantayı aldığı yere giderek Gonca Mağazasf nın sahibi Ahrnet Kurtar Bey'e şikâyetimizi ilettik. Hemen çantayı bir yenisi ile değiştiren Ahmet Bey, sorunlu çantayı, üretici firmaya göndererek gerekli uyarıda bulunacağını söyledi. Sonucu bildirmek için bizden telefon numaramızı alan Ahmet Bey, neredeyse bu konuyu unutmuşken bizi arayarak çanta imalatçısı ile aniaşmasını bozduğunu, kendisini uyardığımız için teşekkür ettiğini, hiç değilse başka müşterilerine rezil olmayacağını belirtiyordu. - Gonca Mağazası'na göstermiş olduğu tüketici duyariıhğı için teşekkür ediyorum. Serpil Karlıdağ / ZONGULDAK M odoko Sanayi Sitesi'ndeki Kıvanç Mobilya'dan Kasım 1995 tarihinde üç kapılı bir elbise dolabı satın aldım. Şubat 1996'da buna tek kapılı ilave bir dolap yapılmasını istedim. Siparişi verdikten bir süre sonra eski dolaba eklenmek üzere getirilen tek kapılı elbise dolabının kapak ve çekmece renklerinin bir öncekine uymadığını görerek iade ettim. Renk numunesi olsun diye, evdeki dolabın bir çekmecesini de birlikte gönderdim. Ancak bir süre sonra "Yenı yapıldı" diye getirilen kapak ve çekmecelerin bir öncekiler olduğunu fark ederek parçaları ikinci kez geri gönderdim. Defalarca telefon etmeme karşın bir sonuç elde edemedjm. Ruhsar Özmen / İSTANBUL O kurumuz aylarca süren beklemesinin karşılığında istediği ilave dolaba kavuştu. Buna karşın dolabının bir an önce teslim edilmesini sağlamak için Kıvanç Mobilya'yla defalarca görüşmek zorunda kalan okurumuz, karşılaştığı kaba davranışlan kolay kolay unutacağa benzemiyor. Her telefon edişinde baştan savma cevaplarla karşılaşan okurumuz, bizi aradığında, artık yapılacak başka bir şey olmadığını düşünmeye başlamıştı. Kıvanç Mobilya'nın sahipleri de artık "oyalama taktiğinden" sıkılmış olacaklar ki, okurumuzun şikâyetini iletmek üzere mağazayı aradığımızda, ilave dolabın birkaç saat önce teslim edilmek üzere gönderildiğini bildirdiler. Okurumuzun rahatsız olduğu kaba davranışların aynısını bıze karşı da sergıleyen mağaza yetkihleri, aylar sonra da olsa ilave dolabı teslim etmelerinin "firmanın sözünün eri olduğunu" ispatlamaya yettiğini iddia ettiler. • < N — S s Tüketici, zoraki ilgi istemiyor G loballeşen dünya ve karmaşıklaşan tüketim yapısı içerisinde kaybolmak istemeyen tüketicilerin en kısa sürede haklarının ne olduğunu ögrenmesi ve hızlı karar verme mekanizmasını çalıştırması gerekiyor. Hakkının ne olduğunu bilen bir tüketici, satın aldığı ürün veya hizmetin kalitesinden şüpheye düşerse bu olay karşısında nasıl bir tavır takınması gerektiğini de bilir. Çünkü tüketicilerin alışverişlerde aldanmaması için alışveriş ettiği mağazayı ve satın aldığı ürünleri büyük bir titizlikle seçmesi fayda etmez. Bir mağazanın ismine ve kalitesine güvenerek alışveriş eden bir tüketici, hayal kırıklığına uğrayabilir. Okurumuz Vildan Hataylı'nın başına gelenler bunun en iyi örneği. Geçen ay Carrefour'un unlu gıda reyonundan pasta ve peynirli çubuk alan okurumuz, yiyecekleri tattığında garip bir koku olduğunu fark etmiş. Carrefour'u arayarak satın almış olduğu yiyeceklerin gaz koktuğunu bildiren Hataylı. yetkililerden beklediği duyarlılığı görememiş. Gaz kokan yiyecekleri alıp yerine pasta vermeyi öneren Carrefor yetkililerine. başka bir ürün almak ıstemediğini, satmış olduğu ürünlerin kalitesine güvenerek alışveriş ettiği Carrefor'un bu konuda detaylı bir açıklama yapmasını beklediğini bildirmiş. Carrefor tarafından yapılan açıklamayı yeterli bulmayan okurumuz, konuyu bıze aktararak bizden yardım istedi. Yiyeceklerin neden gaz koktuğunu öğrenmek için Carrefor'u aradığımızda. görüştüğümüz halkla ilişkiler görevlisi. konuyu araştırıp en kısa sürede bizi arayacağını söylemesine karşın uzun bir süre bizi aramadı. Defalarca arayıp görüşme talep etmemize karşın. "Yerinde değil. toplantıda veya telefonla görüşüyor" cevaplarıyla karşılaştık. Sonunda uzun süren çabalarımız sonuç verdi. Carrefor'dan 10 gün sonra antetli kâğıda yazılmış küçük bir açıklama fakslandı. Açıklamada. ürünlerdeki kokunun mazot kokusu olduğu. mazot kokusunun fırındaki bir arıza sebebiyle pışme sırasında ürünlere sindiği, okurumuzun yaptığı uyarı doğrultusunda reyonlardakı diğer ürünlerin satıştan kaldırıldığı belirtıliyordu. Okurumuzdan böyle bir durumla karşı karşıya kaldığı için özür dileyen mağaza yetkilileri, açıklamanın sonuna "Mağazamıza herzaman bekleriz" notunu eklemeyi de unutmamışlar. Okurumuz Carrefor'a gider mi gıtmez mi bilemiyorum, ama ben büyük bir alışveriş merkezinin, özellikle gıda maddelerine yönelik olarak iletilen bir şikâyetle zoraki ilgilenmesini çok hoş karşılamadım. Carrefor yönetiminin aldığı birkararla, •'halkla ilişkiler görevlisi bile olsa"açıklama yapma yetkisi çalışanlara verilmiyor olabilır, ama topu topu 4-5 cümlelik bir açıklamayı yapmak için 10 gün süreyi, mağazanın tüketici memnunıyetıne ne kadar önem verdiğınin bir göstergesi olarak görmekten kendimi alamıyorum. • BENCE . IZZETTIN ONDER Koalisyon Değil, Ittifak Son aylarda, hatta son yıllarda yaşadığımız en bü- yük bunalımın, siyasal istikrarsızlık olduğu ileri sü- rülebilir. Böyle bir sav yönündeki tüm görüntüsel de- lillere rağmen, ben bu savı geçerli görmüyorum. Daha da ileri giderek böyle bir savın derin sorunla- rı perdeleyebilmek ve sistemi ayakta tutabilmek için bir tür ideolojik aygıt olarak kullanıldığı kanısın- dayım. Seçmenlerin fevkalade bilinçli davrandığı tezini ise tüm oluşum ve oluşturmaların pekiştirilip perçinlenme noktası olarak görmekteyim. Bugün bu konulardaki düşüncelerimi sizlerle paylaşmak isti- yorum. Seçimlerin gayet muntazam yapılması ve katılım oranlarının çoğu Batılı ülkelerdekinden daha da yüksek olmasına rağmen, siyasal istikrarın sağla- namamasının temel nedeni ne Seçim Yasası, (ki gerçekten antidemokratiktir ve değiştirilmesi gerek- mektedir). ne de anayasa değişikliği doğrultusun- da gerekli uyum yasalarının çıkarılmamış olmasıdır. Bence bu konudaki temel neden, siyasal otorite- nin yaygın bir ekonomik güç temeline dayanmıyor olmasıdır. Zira, ancak güçlü kaynak üretebilen ve bu kaynakları yaygın bir tabana yayabilen bir eko- nomik yapılanma, siyasal erke böyle bir ekonomik tabanı sağlayabilir. Böyle güçlü bir ekonomik alt- yapı oluşturulmaması, bir yandan siyasal yalpalan- ma yaratırken diğer yandan da siyasal karar mev- kilerini çıkar ilişkileri içine itmektedir. Sonuçta, hemen tüm siyasal ve idari mevkilerde çıkar ilişkileri hizmet anlayışının önüne çıkmaktadır. Doğal olarak böyle bir yapılanmada dürüst siyaset- çiler prim yapmamakta ve siyasal erk asıl işlevin- den kolaylıkla saptırılabilmektedir. Böyle bir patolojik gelişmenin açıklanmaya muh- taç yanı, bu saptırmadan yarar sağlayanlar yanın- da, mağdur olanların da bu oluşuma destek veri- yor olmasıdır. Bu da herhalde, seçmen basireti ile açıklanmaktadır! Bugünkü siyasal bileşim, yeni dünya düzeni mi- sali, tek kutuplu. fakat çok başlıdır. Bu nedenle böy- le bir kadrodan koalisyon değil, ancak ittifak çıka- bilir. Nitekim, seçimlerden sonra kurdurulmuş olan ilk hükümet, ekonomik kaynakları aynı kutupta, fa- kat farklı gruplara yönlendirmeye çalışan bir siya- sal yükselişe karşı oluşturulmuş yapay bir ittifak idi. Siyasal arenada ciddi bir alternatif ekonomik sis- tem talebinin bulunmaması, siyasal eylemin tek ku- tuplu bir ekonomik anlayış üzerine kurulması. bu tür ittifakları, hem ittifak ortakları hem de ittifak dışın- da kalanlar tarafından bozulma tehdidine açık tut- maktadır. Bunun nedeni, böyle bir siyasal yapılan- mada tüm siyasal kavganın. sistemin aktif aktörle- ri arasındaki kaynak dağılım sorunu etrafında yo- ğunlaşmış olmasıdır. Böyle bir dinamik içinde, bir dönemde reddedilen bir siyasal örgüt, biraz güçle- nince, aynı çevre unsurlannca iktidara çağrılabilmek- tedir. Çünkü, bu siyasal parti de aynı kurallarla oy- namaktadır. O zaman niçin onu küstürerek nimet musluklarından uzak kalalım ki! Tek kutuplu bir ekonomik zihniyet üzerine kurul- muş olan siyasal platformda ana çatıyı oluşturan par- tiler, aralarında çıkar çatışması olduğu halde, ezi- len büyük gruplara karşı her an ittifak edebilecek çıkar çevrelerini temsil etmektedir. Şu anda siyasal arenada ezilen grupları temsile yetkili gerçek bir ekonomik muhalefet grubu bulunmadığından, sis- tem içi partiler aralarında ciddi bir birleşme sağla- yamazlar. Aynı gerekçe ile bugünkü siyasal erk ezilen grup- ların çıkarlarını da savunamaz. Dolayısıyla bugünkü siyaset sahnesinde farklı grupların belirli bir zemin- de anlaşarak gerçek anlamda koalisyon kurmaları söz konusu olamayacağı gibi tesadüfi nedenlerle bir araya gelen partilerin gerçek anlamda ittifak yapmaları da olası görülemez. Çünkü siyaset are- nasının bir ayağı eksiktir; ezilen gruplann gerçek tem- silcisi, ekonomik sistemin özüne yönelik ciddi eleş- tiri ve tezlerle siyaset sahnesinde yoktur. Bu neden- le, ne bugünkü siyasal çalkantıların bitmesini, ne si- yasal kadroların ciddi çözümler üretmesini ne de ezi- lenlerin haklarının ciddi olarak korunacağı bir dü- zenleme beklenmemelidir. Bugünkü siyasal ittifaklar halka karşı kurulmuşolup, sistem içi aktif elemanlar arasındaki çıkar çatışma- larını yansıtmaktadır. Kendi içinde hesaplaşan ve ça- tışan bu grupların karşısında onları zorlayacak ve kendi çıkarları doğrultusunda gerçek ittifaka itecek alternatif güç olmadığından bu çatışma sürecektir. Şu andaki siyasal çalkantının ekonomide uzun- dönemli kararları olumsuz etkilediği bir gerçektir. An- cak filmi yandan başlatmamak gerekir. Bugünkü si- yasal yapılanmayt da uzun istikrar, hatta baskı dö- nemleri altında oluşan (ya da oluşamayan!) serma- ye hazırlamıştır. O sermaye yapılanması bugün sa- dece siyasal çalkantı yaratmakla kalmamakta, fa- kat siyasal arenada oluşturduğu ittifakla toplumun önünü de tıkamaktadır. Bu tıkama sadece siyasal oluşumla değil, fakat tüm ideolojik ve sömürü araç- ları ile yapılmaktadır. Tüm bu zorluklara rağmen, seçmenlerin, resmi siyaset bilimcilerini dahi şaşır- tacak biçimde kendi öz çıkarları ve ülke yararı doğ- rultusunda davranmalarını diliyorum! DERBANK'TAN REPONUZA EN YÜKSEK GETİRİ MERKEZ ŞUBE/ŞİŞLİ: 224 94 94 (10 Hat) ERENKÖY ŞUBESİ: 363 23 04 SİRKECİ ŞUBESİ: 51216 83 ANKARA ŞUBESİ/CINNAH CAD: 468 61 82 ETİLER ŞUBESİ/AKMERKEZ KARŞISI ULUS YOLU ÜZERİ: 278 53 30
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle