Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
' 22 HAZİRAN 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
TBMM KİT Komisyonu'nda, oybirliğiyle EBKUeki özelleştirmenin durdurulması istemiyle önerge verildi
Vleclis EBK'yi geri istiyorANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu)- üretimindurduğu veis-
tihdamın diiştüğü Et \e Balık
Kurumu (EBK) kombinalann-
daki özelleştirmenın durdurul-
mas; TBMMgündeminegeldi.
TBMM KİT Komisyonu üye-
leri. üretim azalışı ve işçi çıka-
nmıyla sonuçlanan kombinala-
,nn özelliştırilmesınin durdurul-
ması ve yapılan işlemlerin ipta-
li konusunda görüş birliğine var-
dılar. Komısyonda. bu konuda
oybirliğiyle "temenni" kararı
aİındı.
EBK'nin 1W3 yılı mali du-
rumunun ele almdtgı TBM.V1
KİT Komibyonu'nda. millet-
vekillerı. özelleştırmeyi ">ata-
naihanet" olarak nitelendirirken:
Özelleştirme İdaresi Başkanlı-
ğı (ÖİB). EBKde üretimin sa-
tışlardan sonra durmasını. "de-
li dana hastalığı nedeniyle ettii-
ketiminin azalması" gerekçe-
sı> le ;>avundu.
Eskı EBK Genel Müdürü ve
ANAP Kınkkale Milletvekili
Recep Mızrak. KlT Komisyo-
nu'nda >aptığı konuşmada. Tür-
kive de havvancılık sektörünün
son yıllarda kendi ihtiyacını kar-
şılayamaz duruma geldiğini be-
linerek. kurumun özelleştırme
• Komisyon üyeleri.
kombinaların
özelleştirilmesini
"vatana ihanet" olarak
nitelendirdiler.
• Özelleştirme
tdaresi Başkanlığı
temşilcisi, Et Balık
Kurumu'nda üretimin
özelleştirmeden sonra
durmasını, "delî dana
hastalığı nedeniyle et
tüketiminin azalması"
gerekçesine
bağladı.
kapsamından çıkanlması gerek-
tığini söyledi. EBK'de finans-
man \e pazarlama sorunlannın
halledılmesının önemıne dikkat
çeken Mızrak. istihdamın arttı-
nlmasını istedi.
RPBayburt Milletvekili Su-
at Pamukçu da, özelleştirme ış-
leminın geri alınmasını isteye-
rek. vazgeçilmemesi durumun-
da kurumun asıl fonksivonlan-
sağlığınız için
GÜVENİLİR
nı yenne getirmesinin sağlanma-
sını istedi.
DSP Kastamonu Milletvekı-
lı Hadi Dilekçi. Kastamonu'nun
en çok göç vererı i] olduğunu
kaydederek. "İnsanlar, aç ve se-
fil. Özelleştirmenin vapılmama-
sudüşünülnıemesigerekirdi. Bu-
nu düşünen /ihniyet. ülkesine
ihanetetmişdemektir. Bu zihni-
>etin sahipleri \atan haini ilan
edilmelidir" diye konuştu.
RPKonya .Millenekili \eysel
Candan. kurumun 1989 y ılından
beri "görev zararlarTndan do-
layı borçlanma yoluna gittiğine
dikkatçekerek. özelleştirme kap-
samı dı^ında olması gerektiği-
ni sa\ undu. Candan, özelleştir-
menin ardından. et fiyatlannın
yükseldiğıni belirterek. bloksa-
tış şapılmasının yanlış olduğu-
nu söyledi. Candan. özel sekto-
rün, sadece rantı düşündüğünü
v urgulay arak. "Sanşlarda idare-
yi şaibeden akla>acak tedbiıier
alınmalı. Mutlaka satılacaksa,
o bölgede, içinde çauşanlara sa-
tılması lazım. Arazinin kulianım
haklan de\ redilerek, arazideki
rant dedikodulan bövleee ber-
tarafedjlebilir. kalan kombina-
lann özelleştirme kapsamı dışı-
na alınması ya da kapanmama-
sı şartıvla >öre halkına de\re-
dilmesi gerekli" dedı.
•Deli dana' savunması
Komisyonda milletvekilleri-
nin eleştirilerini yanıtlayan Özel-
leştirme İdaresi Başkanlığı
(ÖIB) EBK Proje Grup Ba^ka-
nı Kürşat Yazıcıoğlu da. •'Ser-
bestpiyasa kurallan çerçe\esin-
de devletin tarım kuruluşlan-
nın satış kurallanna müdahale
etmesi, o kurumun zaten ölmüş
olduğu anlanuna getir" dedi. Ya-
zıcıoğlu. özelleştirmeden sonra
de\ letın üreticiyi koruması ge-
rektiği konusunda bir çalışma
sürdürdüklenni ve önümüzde-
ki günlerde hükümete öneriler
sunacaklannı belirterek. özel-
leştirmeyle ilgili şu savunmayı
yaptı:*'Özelleştinneden sonra.
kombinaların sözleşmeleri son-
baharda bağıtlandı. kombina-
lar de\ lette iken. ruhsat sorunu
yoktur. Ruhsatalamamışbirte-
si&tabükifaalhetinisürdürcmez.
Hastalık (deli dana) nedeniyle.
et tüketimi önemli ölçüde azal-
dı. İşlemin daha birinci >ılı dol-
madı. Revi/yondan geçsin. ete
falep artsın. 2. vıldan sonra. bu
eleştirileri tartışalım."
IŞÇININ EVRENIIVDEIV
ŞÜKRAN SONER
'Hükümet-Toto' Oynasak
Petrol sîrketi kurdu
BOTAŞ, dünya
pazanna
çıkıyor
A-NKARA (Cumhuri>et Biirosu)-
Boru Hatlan ıle Petrol Taşıma
Anonım Şirketı (BOTAŞ). petrol ve
doğalgaz pıvasasında faaliyet
gösterecek bir şırket kururak. dünya
pazarlanna girecek. BOTAŞ'ın şırket
kurmasına vönehk Bakanlar Kurulu
kararı. dünkü ReMTii Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe girdi.
kararnamede. BOTAŞın.
Türkive'nin petrol. doğalgaz \e
sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG)
gerekbnımıni karşılamak. uluslararası
ticaret alanında faalıyetlerde
bulunmak. yurtdışı petrol ışlemleri.
petrol ve doğalgaz ticareti ile
yatınmlarını viirütmek amaeıyla
şirket kuracağı belirtildi. Şirketin
merkezinin Jersev (Kanal Adalan)
' olduğu vurgulanırken. nominal
r sermavesının 500 bin dolar olduğu
|.kaydedildi. BOTAŞ, Hazine , ]„
^MüsteşarlıgVnın bilgısi dahilınde -
\ vatınmlann devamlılığını sağlamak
»amaeıyla ve faaliyetler süresince 10
* milyon dolara kadar kadar
', yurtdışında para bulundurabılecek.
Düşük kur politikası, gümrük birliğinin yapamadığını yaptı
Ithalde sıcak para ucuzlıiğu
BARIS K.\RC1OĞLU
Avrupa Birliğı ıle imzalanan güm-
rük birüği anlaşmasının gümrüklerin
sıfırlanması ve rekabetı artması yo-
luyla iç piyasada fiyatlan düşürecegi
beklenirken, ithal mallarda ucuzluk. hü-
kümetin düşük kura dayalı sıcak para
politikasıyla geldi.Türkiye'nin güm-
rük birliğine girmesininardındanyerli
üretim ürünlerin fiyatlan herzamanol-
dugu gibi yüksek enflasyona paralel
bir artış gösterdi. Ancak sıcak para
politikası gereği döviz kurlarındaki
artış baskı altında tutulunca ithal ürün-
lerin fîyatları enflasyona göre daha az
yükseldi. Bu nedenîe ithal ürünlerin.
reel olarak ucuzlaması talebin bu mal-
lara yönelmesine vol açtı.
96'nın ilk beş ay ında dolaryüzde 26.
mark da v üzde 16 değer kazandı. Ay-
nı dönemde toptan eşy alann fiyat ar-
tışı yüzde 39. tüketıci mallannfiyatar-
tışı ise yüzde 33 olarak gerçekleşti.
Dövrzin değer artışı enflasyondan dü-
N
ş8k''Oh}nca. Tnaliyeri döviz cinsİTTden
oluşan ifhal ürünfer, geçmişe göre yer-
li mallar karşismda ucuzladı.
Türkiye Gıda Ithalatçılan Derneöi
(TLGİDER)Genel Sekreten. Haldun
Birbildöviz kuru artışının enflasyon-
• Dövizin
değer artışı
enflasyondan
düşük olunca,
maliyeti döviz
cinsinden
oluşan ithal
ürünier.
geçmişe göre
yerli mallar
karşısında
daha
ucuzladı.
dan düşük olması nedeniv le i'hal ürün-
lenn yerlilere göre daha ucuz hale gel-
diğini doğrulayarak. bu nedenle piya-
sada ithal ürünlere olan talebin gide-
rek arttığını söyledi.
"Artık hiç ithal üriin alma alışkan-
lığı olnıavan insan bik ithal mal aiır ha-
le geldi. Bu nedenle veıii üröjnkrüı
ıtıüşterisi de giderek eriyor" jektfnde
konujan Bırbıl. sözlerinı şöylesürdür-
dü: "İthalatçı için,enflasyondeğil kur
artışı söz konusudur. Yılbaşında >erli
üriinün fiyatı 15 liraysa şimdi 35 lira
Enflasyon karşısında ithal urunler
Ürün Adı
İthal pınnç
Yabancı qazete
(Fınancıal Times)
Otomobıl
(BMVV3.16)
Televızyon
(Sony37ek.!
ÇikoJaia
|Bount>')
Yılbaşı
Fiyatı
45.000
70.000
2 544 mıfyon
25.500.000
50.000
BugOnkü
Fiyatı
55.000
70.000
3.140 rîîfivon
3O.6OO.0Ö0
60.000 •
Reel fiyat
Artışı (%)
-11
-33
-10
-13
-13
oldu. fthal üründe ise > ıl başında 35 li-
ra olan bir mal şimdi 65 lira oldu. Bir
ithal ürün iki yeıii ürüne denkse şim-
di bir buçuk>erliürünedenkgeli\or.*'
SezgınlerHoldıngden Elçin L'nen
ise -Bizim için önemli olan kur artış-
lan"diye konuşarak ithal çıkolata fi-
yatlannın tüketici ıç*rKİ<tl(Ttrîintajc.
h hate«eWığını vurgaladı. • <*
Yılbaşında 45 bın olan ithal pirınç
şimdi 55 bin lira. Ocak av ında 60 bin
lira olan yerli pirinç ise 80- 85 bin li-
ra civarına vükseldi.
\abancıgazetelerleyerlılerarasın-
da da hemen hemen İıiç fiyat farkı
kalmadı. Ocak I996"da Financıal Ti-
mes 70 bın lırayken. >erli gazeteler
40 bın hradansatılıvordu. Yani birya-
bancı gazete neredev se ikı verlı gaze-
teye eşitti. Hazirana gelındığınde Fi-
nancial Times"in fiyatı 70 bin lirada
kalırken: kupon karşıiığı televizyon.
buzdolabı dağıtan bazı yerli magazın
gazetelerinin fivatı ile eşitlendi.
Otomobılde de fiyat hareketleri it-
hal otomobiller lehine gelışti. \'ılba-
şında 2 mılvar 544 milyon lira olan
BMVVnin 3.16 modeli haziran ayın-
da 3 milyar 140 miiyon liraya çıktı. Al-
manva'dan ithal edilen BM\V böyle-
likle _\ üzde 23 pahalılanmı^ oldu. Şa-
hin marka yerli otomobılın fiyatı ise
yüzde45 arttı. Yılbaşında 548 milyon
lira olan Sahin bu av ^97 milyon lira-
va yükseldi . Doğubank'ta 600 mar-
ka tüketıciye sunulan Sony 37 ekran
bir telev izyonun > ıF başındaki değeri
25 milyon 500 bin lirayken yüzde 20
artarak 30 milyon 600 bin lira oldu.
Yılbaşında 50 bin lira olan Tvviks
marka yabancı çıkolatalar beş ay bo-
yunca sadece yüzde 20 yükseîerek
enflasyon oranının gerisınde kaldı.
Lrünün şimdiki fivatı 60 bin lira.
Akşamdan sabaha, sabahtan
akşama her şey o kadar çok deği-
şiyor ki bu işin sonunu hesaplamak,
futbolda kazanacak takımı bilmek-
ten çok dahazorlaştı.
Ka2anma olasılıgını yükseltmek
mi yoksa riski arttırıp büyük oyna-
mak mı daha akılcı?
Kazanmak isteyen, daha doğru-
su kazanacak liderin yanına ya-
malanmak için çırpınan milletvekil-
leri için gerçekten zor gunler.
Önce kaderlerini Çiller'e. Erba-
kan'a, Yılmaz'a.. baglamış olan-
lar var. Yakın günlere kadar, lider-
lerin en yakınları olmak, siyasette
gelecek içm önemli güvence ıdi.
Parti oyları düşüp yukselse bile en
yakınların milletvekilliğı garanti olur-
du. Bir kazaya gelseler, parti yöne-
timlerinde, hele de hükümet olu-
şumlarına girildiğinde. önemli bü-
rokratik görevlerle mağdurıyet ko-
layca giderılirdi.
Şimdi siyasette çok yeni bir nok-
taya geldik. Parti içi demokrasinin
"sıfır" olduğu. lider değışimının de-
mokrasi kültüründe yer almadığı
bir düzende, liderliğin çok kötüye
kullanılması, tek kelıme ıle "rez/7"
edilmesi sonunda, birtemizlik sü-
reci başlıyor.
Temizliği ne milletvekillerı, ne
parti yönetım kadroları, ne de oy-
ları ile seçmenler yapıyor.
Temizlik, 12 Eylul duzenının. yük-
selen değerlerin, zaten var olan
kirliliği, deformasyonu katladığı bir
yapıda. liderlerin onlann sayesin-
de dünya nimetlerinden büyük pay
alan yağdanlıklarının da yönlendır-
mesı ile gerçekten "gözü doymaz,
utanmaz, sorumsuz, ahlaksız.." gı-
bi en ağır ya/gılara hedef olacak ko-
numa duşmelerı, kendi kendilerıni
batırmaları. her şeyi yüzlerine göz-
lenne bulaştırmalan, her istedikle-
rini yapmanın ve yanlarına kâr kal-
masının şımarıklıgında, önlerınde-
ki uçurumu görmemelerı nedeni
ile gündemde.
Tek kurtuluş, liderin gidişini ön-
lemek. üderi kurtarmak. en azın-
dan zaman kazanmak için tek yol,
ıktidarı kapmak gözüküyor. Bir bi-
çimde hükümet oluşumuna gırılir-
se. lider ve kaderini ona baglamış
bir sürünün durumu kurtarılabilir.
Milletvekilı. partili, hattaseçme-
nin bağlıhğı, parti ideolojisi. ılkeler,
değerler aramıyor. Yere ve konu-
ma göre çıkariann kollanması, ik-
tidar gücüne bakılıyor.
Hani yıldız yazar ve yorumcular,
Refah'ı diğerlerinden ayınyorlardı
ya... Ne kadar yanıldıklan, Refah'ın
aslında düzenin en büyük partısı ol-
duğu, daha ıktıdara gelmeden bi-
le ortaya çıktverdı.
Hele bir Erbakan hükümet kura-
masın, ANAP'ın, DYP'nin kucak
açtığı MHP'nin milliyetçı tosunla-
rının yerine, şeriatçı takımın yerle-
şemeyeceği anlaşılsın, bakınız o
zaman Erbakan yerindedurabiliyor
mu?
Bir yandan, "takkenin düşürûl-
mesı, kelın görülmesinin" hesabı
sorulacak? Tabii ki "Dûzen parti-
ibri ile nasıl aynı çızgiye düşülür?"
denilecek. Aslında, "Becereme-
din, iktidar nimetlerini bize suna-
madın" denmek istenecek.
Dün öğleden sonraki hava ra-
poruna göre Çiller'in durumu Erba-
kan'dan da biraz daha kötü gözü-
küyordu. DYP de "Refah 'la koalıs-
yon nasılyapılır? "diye kazan kalk-
mış bulunuyordu. Aslında "Çiller'in
gitmekte olduğu görülmekte olup
birbaşka kulvarda yer kapma, öne
çıkma" yarışı başlamış bulunuyor-
du. Kimileri orta sağın ANAP'ta bü-
yüyeceği hesabı ile Yılmaz'ın ya-
nına koşmayı seçerken. kimileri de
yeni bir parti oluşumuna veya iki
partinin içınden bulunacak ağa-
beyler etrafında toplanmaya oy-
nuyordu.
Tabıı sızın bu yazıyı okuyacağı-
nızsaatlerekadar, "hükümet-toto"
hesaplannda pek çok yeni gelişme,
yeni oyuna bağlı, çok önemli de-
gişimler yaşanmış olabilir. Yılmaz
gidici. Erbakan. Çiller zaman kazan-
mış konuma gelmiş bulunabilirler.
iktidar boşluğunun mafya, kara
para, kayıt dışı ekonomıyi güçlen-
dirmesi esnekliği, daha zayıf büyuk
sermayeyı kaygılandırıyor. Baksa-
nıza büyük patronlar, TUSİAD, "bir
hükümet kurulsun, hamuru kim-
den olursa olsun"a çoktan razılar.
Başıbozuk, hükümetsiz düzen-
de çok daha zora düşen vatandaş
da biraz daha güven duyabilece-
ği parti ve liderlerle hükümet kurul-
ması olasılığı kalmadığınrdüşünü-
yor. Hâlâ belirieyici olabılecegini. ka-
muoyu baskısı ile bir şeyleri de-
ğiştirebileceğini aklından bile ge-
çirmiyor. Kimin geleceğine nere-
de ise aldırmaksızın, bıkkınlık için-
de, bir hükümet kurulmasını bek-
liyor.
Sendikalar. iddialı sivil toplum
örgutleri, demokrasi içindeki rol-
lerini ve ışlevlerıni. varlık nedenle-
rini tamamen unuttuklarından, za-
ten hükümet oluşumunda değil be-
lirleyicı olmak. doğru dürüst izle-
yıci olmaktan bile uzaktalar.
"Hükümet-toto"nun sonuçları
için, kaderlenni bu sonuçlara bag-
lamış liderier, milletvekilleri ve par-
ti yöneticileri, kanlı-canlı, ö/ümüne
bir savaş veriyor.
Kim kazanırsa kazansın, hepsi,
en azından önemli bir çoğunluğu
sonunda gidici olmadan, gerçek
bir temizlik yaşanmadan ve en
önemlisi, şimdi seyredenler. seç-
menler, demokrasi güçleri, iktidar
oluşumunda katılımcı olmadan, bu
ülke ve insanları için iyi bir şeyler
olmayacağı kesin gözüküyor.
Çok standartlı ve ucu
açık bütünleşme: AB PÛtet /> SenMhmı Eğitim tvAra}tırma Mttdüri
B
rüksel 'de Av rupa Parlamen-
tosu'nun girişinde bekli-
yorum. Bu arada fotoğra-
fım bilgısayar aparatıyla
çekıldi ve gıriş kartı olu^turuluvor. Gö-
rüşülecek kişi. Almanya'dan seçil-
miş bir Avrupa Parlamentosu üyesi.
Yardımcisi. sürekli koşuşan ciddi
yüzlü kışılerin inadına güler yüzlü
Portekizli birbayan ve Türkçe "Hoş
geldiniz"dıverek karşslıyorbeni. Al-
manya'da Türklerle arkadaşlık yap-
mış. Görüşmeye başladığımız Av ru-
pa Parlamentosu milletvekili birden
fazla komisyonda görevli.Yoğun ve
hemen konuşmaya başlıyor. Av ru-
pa nın dı^ında kalmasın diye Türki-
ye'nın gümrük birliğine girmesi için
"«•et" oyu kullanmış. Şaşır-
tıcı biçimde Türkiye konu-
sunda bilgili. Türkıye'nın
AB'yegireceğinı ileri süren-
lerin ise birkaç açıdan yalan
söyiedıklerinı belirtiyor. Özel-
likle en gelismiş AB ülkele-
ri. Türkiye'nin AB'ye ginne-
sini istemiyorlar. Herşeyden
önce tanmı AB standartlann-
dan farklı ve büyük yardım ge-
rekiyor. Zaten bundan böy le
AB'ye yeni üyegelsedetarı-
mı dışanda bırakabilecekleri-
ni söylüyor. Türkiye'deki kül-
türve dinin AB ülkelerınden
İarklı oluşu bir yana. milyon-
Jarca Türkiyeli işçinin serbest
«dolaşımı istenmiyor. AB'ye
{ginş için en az 20-25 yıl ha-
^yal olarak ilerı sürülüyor.
ş Bu kez görüşme sırası. Tür-
3(iye'nin GB'ye girişine ~ha-
^ır" oyu kullanan. yıne Al-
manya'dan seçilmiş diğer bir
ÎAvrupa Parlamentosu üyesınde. Bu
jjarlamenter de birden fazla komis-
yonda görev almış v e bir tanesi de İn-
san Haklan. O da Türkiye konusun-
Jda her şeyı takip ediyor. "Hajır"
pyuu kullanma nedenîerini şunlara
tağlıyor: Kürt sorunu, Kıbns soru-
jıu. Anti-Terör 't'asası'nın varlığı.
"Kürt milletvekillerinin serbest bıra-
kılmaması. anayabanın demokratik-
leştırilmemesi. Bu arada ekliyor:
"Türkjye'de askerlerin dunımunu
hiç anlamadım. Bir yandan hükü-
metler devirirler. diğer >andan da la-
ikliğin bekçisidirlerr GB'nin Türki-
ye'nin aleyhine işledığinı ise özetle
şöyle sıralıyor: "Türkiye AB'ye hiç-
bir oylama hakkı olmadan katıldı.
İGB nedeniyie Türki>e işçi sınıfi da-
ha çok kay ıplara uğra>acak Son 4 a> -
dır gümrük vergisi alamadığından 2
milvar ECl geür kaybına uğramış-
tır. AB'nin Türkiye ekonomisine ge-
tireceği kriz, şeriatçılan ikridara ge-
tirecektir."
Henüz Türkçe öğreniyor olan bir
Avrupa Komısyonu Türkiye vetkili-
si ise GB'nin türkiye açısından ne
denli yararlı olduğundan söz ediyor
ve Türkiye'ye ilk 4 ayda 3 milyar do-
lar yatınmyapıldığını belirtiyor. En
ilginci. GB'nin yalnızca ekonomık de-
ğil siyasi de olduğunu söylüv or v e Gü-
neydoğu'da olağanüstü halin kalk-
masını getiriyor. Bu arada tanımına
ilişkin bir soru üzerine. GB'nin val-
nızca mallann serbest dolaşımı oldu-
ğunu ve sosyal yanının oimadığını da
ifade ediyor. Türkiye'mn geri dönül-
mezbiryolagirdiğini. GB kurallan-
na tamamen uvduğunu veözelleştir-
menin de bir an önce vapılması için
kurallanna uvuluyor. Onlarda AB'nın
daha da gelişeceğini pek düsünmü-
yorlar. Söz. Türkive'deki demokrasi
koşullanna AB ülkelennin nasıl bak-
tığına geliyor. Av rupa standartlanna
yakın birsöylembiçimi kullanılıyor.
Sorunlar sıralanıyor. Onlann tüm
bunlan hükümetyetkılılerinedesöy-
ieyip söylemedığı sorulduğunda ise
yanıt alınamıvor. Yalnızca dığer ül-
İce nıisvonlan ile bir arava gelince
ve bu konular açıldığında ne hısse-
dildiğı sorulunca yanıt. "Avrupa'da
Türk olmak zor" biçiminde oluyor.
AB ülkelerinde de Türkiye'ye ben-
zer demokrasi, insan haklan. geçin-
me ve dığer sosyal ve siyasal sorun-
lar var. Aradaki fark. AB ülkelerin-
Avrupa Pariamentosu Türkiye konusunda her şe\ i takip ediyor.
dünyanın her yöresine çağrılar ya-
pıldığını belirtiyor. Türkiye'ye mali
desteğin uzayabileeeğine de değıni-
yor. Sonunda. Türkiye'de sosyaîya-
şamın v e siv il toplumun gelişmesini
bekledıklerinı de ekliyor.
Diğer görüşülen kişilerden de edi-
nilen izlenıme göre Türkiye masaya
yatırılmış. Konurrüanna dayanarak
rahat konuşuvor olabiiirier. Ancak
bu. onların y anlış konuştukları anla-
mına gelmez. Yalnızca her kişi bu-
lunduğu statünün kendineyüklediği
rolü eksıksiz yerine getiriyor. Çok
da iyi seçilmişler. İlk bakışta hangı
•*çıkarlar'"dan yana olduklannı anla-
mak güç.
GB Türkiye Misyonu yetkilileri
beklenenin üzerinde GB tarartandır-
lar. Türkiye için ne denli önemli ol-
duğunatozkondurmuyorlar. Yalnız-
ca GB tanmı da kapsasaydı. Türki-
ye tarım gelirlennin 5 kat artabilece-
ğini ifade ediyorlar. Eksiksiz tüm GB
de halkm kabullendiği ve biryaşam
biçimi olarak seçtiğinin. Türkiye'den
belli temellerde yükseklığidir. Örne-
ğin bu ülkelerde de hukuka ilişkin so-
runlar var ve ancak hiçbir zaman hu-
kuk dev leti olma özelliği Türkiye ka-
dar ayaklar altına alınmamaktadır.
Örneğin Olof Palme'nın katilı. bilın-
diğı \e bızzat eşi tarafından tespit
edildiği halde deiil yetersizlığinden
serbetçe dolaşabilmektedir. Polısin
dışan atmasından kurtulup mahkeme-
ye ulaşabilen kaçak işçiler \eya sı-
ğınmacılar hukuk olanaklanndan ge-
niş olarak yararlanabilmektedirler.
Gerçekten de o ülkelerde olup da
Türkiye'ye bakmak. bırakalım ge-
çinme koşullannı. özellikle demok-
rasi ve insan haklan açısından fark-
lılığın daha net anlaşılmasına çarpı-
cı biçimde yardımcı olmaktadır.
Türkıye'nin gözü kapalı GB'ye
girdiği örneğin tanmın ve hizmetle-
rin giriş pazarlıkları sırasında ciddi
bıçımdeUrtı^ılmamaMndanddanla-
şılabilır. "Girilsin de, nasıl olursa ol-
sun^denilmış. Çok açık ortada kı.
AB'nm ciddi biçimde Türkiye'ye ge-
reksinimı vardır. Bu işi ucuz kapat-
mislardır. Türkiye onlar için şimdi da-
ha bir kontrol altında olan ülke. Ol-
dukçaborçlu vebütçeaçığı veren bu
ülkelerde de ekonomık knz v ardır. AB
ülkelerinde bulunan sermaye. tüm
çabafanna rağmen dışanya gıdiyor.
Pazarlannı ise ABD'ye. Japonya'ya
ya. harta L'zakdoğu ülkelerine kap-
tırabiliyorlar. Zaten onlarküreselleş-
me karşısında tutunabilmek için AB
yolunu pekiştirmeye çalışmaktadır-
İar. Istemediklerindede. örneğin In-
giltere'nin yaptığı gibı AB kuralla-
nna uv mamaktadırlarda.
Yeniden seçilebilme
tüm iktidarpartilerine hal-
km da gereksinimlerine
eğılmeyi. sorunlannı az
da olsa çözmeyi ister is-
temezgetirmektedir. Sü-
reklı sennaye rayınaotur-
muş AB işleyişinin de so-
runlar doğuracağının far-
kındalar. îşçi smıfinın mü-
cadelesi ise asla küçüm-
senmemelidir. Bu özel-
lik. AB polıtıkalanna da
yansımaktadır.
Daha yeni gelişmeye
başlavan bu ÂB sosyal
normlanndan ise Türki-
ye ınsanınm yararlanma-
M söz konusu değildir.
AB'deki organlar ara-
sı görev dağılımı kuvvet-
ler aynlığı ilkesi gereği
yasama. y ürütme ve y ar-
gı erklerı olarak yer al-
ması gerekırken. bu ay nm zaman za-
man karışmaktadır. Yasama. genel-
lıkle Avrupa Konseyi tarafından ye-
rine getirilirken.buişlev arada bir Av-
rupa Parlamentosuna da yüklenmek-
tedir. .
AB'nin ciddi sorunlan var. Öngö-
rülen "Birleşik Avrupa Devletleri"
şımdilık hayal. Tek para birımi de
yakjn gozukmüyor Schengen Sözleş-
mesi'ni kabul eden 7 ülke şimdilik
sorunsuz. Sorun. yeni ülkelerin ka-
tılmaması. Şu anda AB'nin öngörü-
len gelişimi donmuş durumda. Orta-
ya konan hedeflere küçük bir ülke olan
Lıuembourg dışında Almanya dahi
uyamıyor. İç ve dış borçluluk onlan
da önemli öİçüde sarmış. Tüm bun-
lara rağmen AB bütünleşme sürecin-
de ısrarlılar. Ancak göriişülen AB bi-
rimlerindeki kışiler. gelecek üzerine
net konuşmaktan kaçınmaktadırlar.
BİTTİ
ÇÎFTÇÎ D O S T U / SADULLAH USUMt
Buğday hata kaldırmazMANİSA - Hata bir kere yapılırsa
belkı bağışlanır. Ancak. aynı hata tek-
rarlanırsa ya kasıt aranır, ya da bece-
riksizlik... Geçen yıl hükümetin izledi-
ği yanlış buğday politikası, 60 milyo-
na yakın üretıcive tüketıcınınsoyulma-
sına neden oldu. Buna karşıhk buğday
stokçulan tnlyonlarca lira haksız kazanç
sağladı. Böylesınebırfaciayı millet ola-
rak hep bıriikte yaşadık. Üreticinin 6 ile
7 bin liraya satabildiğı bir kilo buğday,
stokçulann elıne geçtikten sonra 22 bin
liraya kadar çıktı. Bu arada, tüketici
de 5 bin liraya yediği 250 gramlık ek-
mek için 15 bın lira ödemek zorunda
kaldı. Yapılan hesaplara göre geçen yıl
üretici ve tüketicinin sırtından yapılan
vurgun 50 ile 60 trilyon lira civarında!..
Bunun aksi iddia edilemez... Hükü-
metin ileri sürdüğü gerekçeler ve ba-
zı gazetelerın yalan yanlış yaptığı yo-
rumlar, çelişkilı haberter gerçeklerı de-
ğiştiremez.
Geçen yıl Tansu Çiller hükümetının
yaptığı hatayı bu yıl, Mesut Yılmaz
hükümeti tekrarlıyor. Hükümetin. ya
dünya gerçeklerinden ve Türkiye'mn
içinde bulunduğu koşullardan haberi
yok.. ya da kasten yapıyor...
Eğer, hükümetlerin dünya ve Türki-
ye gerçeklerinden haberi yoksa o kol-
tuklarda ne ışlerı var... Kasten yapı-
yorlarsa, Türkiye'de yaşayan ve bir tek
ekmek alabılmek ıçın saatlerce ter dö-
ken dar gelirli vatandaşlarımızın hak-
lan bile bile stokçulann kesesıne ak-
tarılıyor demektir.
Tekrar uyarmak ıstıyoruz... Hükü-
met, yapılan hatadan en kısa zaman-
dadönemezse, buğdayın kilosu ekim
ve kasım aylarından ıtibaren 30 bin li-
ranın üstüne çıkacak ve dar gelirli ın-
sanlarımız 1996 yılı sonuna doğru 250
gramlık ekmeği en azından 25 bin li-
raya yiyecektir. 1997 yılı başlannda bu
rakam 30 bin liraya kadar çıkacaktır.
Böylece buğdayı üretenle. ekmeği
tüketen milyonlarca dar gelirli ınsanı-
mızın cebinden çalınan para 100 tril-
yon lirayı bulacak ve bu paranın tama-
mı stokçulann kasalarına akacaktır.
Aynca, alım-satımlar ciddi bir de-
netime tabi tutulamadığı ıçın buğday-
dan ekmeğe kadarsüren zincırde ver-
gı kaybının 50 trilyon liranın üstünde
olacağı ileri sürülüyor. Çünkü. stokçu-
lann ve değirmencıferin çoğu fatura-
sız çalışıyor. Bazı fabrıkatörlerin iddı-
asına göre resmi kayıtların dışında ça-
lışan yüzlerce değirmen var. Tabiı de-
ğinnenlerden faturasız çıkan unun fı-
nnlarda da kayıtlara geçirilmeyeceği-
ni söylemeye gerek yok!..
Hem ekmeği bin veya ikı bin lira da-
ha ucuza yiyebilmek için kuyruklarda
saatlerce beklemeyi göze alan milyon-
larca ınsanımız, hem de devlet göz
göre göre trilyonlarca lira soyuluyor.
İşin en acı yanı da; facıanın eşığine
geldiğımiz halde, bazı siyasetçilerimi-
zın, masa başında fetva veren bazı
ekonomıstier mızır ^e natta bazı yayın
organlarımızın bu hatalı uygulamaya
destek vermeleridir.
Bazı çevreler ve gazeteler hüküme-
tin buğdaya verdığı taban fiyatı yük-
sek buldular. Bu nedenle hükümeti
eleştirı bombardımanına tuttular. Şu
anda Türkiye'ye ithal edilen buğdayın
kilosu 22 bin lira. Aynca. yerli buğda-
yımızın borsalardakı fiyatı da 22 bin li-
ra. Aynı buğdaya hükümet 16 bin 300
lira ile 17 bin 200 lira taban fiyat ver-
dı. Piyasada 22 bın lıraya satılan buğ-
daya hükümetin verdiği 16 bın 300 li-
ra taban fiyatın neresı yüksek... Mali-
yeti 25 bin lirayı geçen buğdaya 16 bin
300 lira fiyat verilirse bunun yüksek
olduğunu kım ıddia edebılır?
Bu yıl TMO gene buğday alamıyor.
Çünkü hükümetin ilan ettıği buğday ta-
ban fiyatları pıyasanın çok attında. Ure-
ticı. ofis verirse 16 bin 300 veya 17 bin
200 lira alacak... Buna karşıhk şu an-
da serbest piyasada tüccar buğdayı
22 bin lıradan alıyor.
Bazı bakanlarımız ve yazarlarımız
bu gelişmelerden pek sıkıntı duymu-
yorlar. Onlara göre, üretici buğdayını
21 ile 22 bin liraya sattıktan sonra bir
sorun yok... Işte. böyle düşünenlerin
hepsi yanılıyor... Bir kere buğday için
22 bin lira da yüksek para değil... Zi-
ra, önümüzdekı aylardan sonra dün-
yada ve Türkiye'de buğday sıkıntısı
olduğu anlaşılacak ve fiyatlar tırman-
maya başlayacak. Ama. ürünü tücca-
ra verenler aradaki farkı kaybetmiş ola-
caklar. Halbukı, ofıs bugünkü piyasa
fiyatlan üzerinden alımlarını sürdürebil-
se. üretıcılerin çoğu buğdayını tücca-
ra vermeyecek... Ofise götürecek!..
Ofis de bir destekleme ve devlet ku-
.ruluşu olduğu için ılerıde fiyatlar çok
yükselırse. elinde oulunan kayıtlara
göre aradaki farkı üreticıye ödeyebıle-
cek... Hem üretici kaybetmeyecek hem
devlet dıkkatli alım yaptığı için zarara
uğramayacak... Ikincis/. ofis alım ya-
pamazsa, buğaay ve un pı^asası ta-
mamen, geçen yıl olduğu gıbı, stok-
çulann elinde kalacak... Piyasaya da
değirmencılere de ıstediğı fiyattan buğ-
day satacak... Türk halkının kaderi
böylece üç, beş stokçunun ınsafına
terkedilmış olacak...
Bu faciayı millet olarak hepımiz ya-
şadık... Buğday Çukunova'da 6 ila 7 bin
liraya satılmaya başlanınca, tüketici-
nin ekmeği ucuz yiyeceğı ileri sürüldü.
Ama, ofis mal alamayınca buğday fi-
yatlan 22 bin liraya kadar çıktı ve tü-
ketici ekmeği hiç beklemediği kadar
yüksek fiyattan yedı. Aradaki farktüc-
carın kesesıne gırdi. Eğer, ofis buğ-
day alabilmiş olsaydı, piyasada darlık
oldukça. değirmencilere düşük fiyat-
la buğday satacak ve fiyatlarda den-
ge oluşturacaktı...
Gene aynı duruma düşmemek için
yapılacak ış. hükümetin buğday alım
fiyatlannı piyasaya göre ayarlaması-
dır. Şu anda tüccar 22 bin liraya alıyor-
sa, ofis de 22 bin liradan alım yapma-
lıdır. Eğer, ofıs bu yıl 4 milyon tona ya-
kın buğday alabilirse, ilerıde dünya pi-
yasalanndaki fiyatlar yukselse bile, biz-
dekı ekmek fiyatlannı aynı ölçüde tut-
mak mümkün olacak ve halkımız dün-
ya ölçülerine göre daha ucuz ekmek
yeme imkânı bulacaktır.
Nıtekim, bu işi büen insanlanmız,
tüccarın da üreticinin de hakkı olduğu
ölçüde para kazanmasını sağlayacak
sistemleri önermışlerdir.
.. izmırTicaretBorsasıBaşkanıHasan
Özmen, her zaman dengeli bir fiyat po-
litikasını savunmuştur: "TMOİç vedış
piyasalara uygun bir fiyat oolltikası ız-
lemeli ve Türkiye gerçeklerine uygun
alım yapmalıdır. Depolarında her za-
man ülke ihtiyacını karşılayacak buğ-
day bulunmalıdır. Ofisin reklam pano-
larında 'TMO çıftçinın kara gün dos-
tudur' diye yazılmış. Bugünku uygu-
lamaları ile ofis, ne çiftçinin ne de hal-
kımızın kara gün dostudur..." •