23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
' 22 HAZİRAN 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI TBMM KİT Komisyonu'nda, oybirliğiyle EBKUeki özelleştirmenin durdurulması istemiyle önerge verildi Vleclis EBK'yi geri istiyorANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu)- üretimindurduğu veis- tihdamın diiştüğü Et \e Balık Kurumu (EBK) kombinalann- daki özelleştirmenın durdurul- mas; TBMMgündeminegeldi. TBMM KİT Komisyonu üye- leri. üretim azalışı ve işçi çıka- nmıyla sonuçlanan kombinala- ,nn özelliştırilmesınin durdurul- ması ve yapılan işlemlerin ipta- li konusunda görüş birliğine var- dılar. Komısyonda. bu konuda oybirliğiyle "temenni" kararı aİındı. EBK'nin 1W3 yılı mali du- rumunun ele almdtgı TBM.V1 KİT Komibyonu'nda. millet- vekillerı. özelleştırmeyi ">ata- naihanet" olarak nitelendirirken: Özelleştirme İdaresi Başkanlı- ğı (ÖİB). EBKde üretimin sa- tışlardan sonra durmasını. "de- li dana hastalığı nedeniyle ettii- ketiminin azalması" gerekçe- sı> le ;>avundu. Eskı EBK Genel Müdürü ve ANAP Kınkkale Milletvekili Recep Mızrak. KlT Komisyo- nu'nda >aptığı konuşmada. Tür- kive de havvancılık sektörünün son yıllarda kendi ihtiyacını kar- şılayamaz duruma geldiğini be- linerek. kurumun özelleştırme • Komisyon üyeleri. kombinaların özelleştirilmesini "vatana ihanet" olarak nitelendirdiler. • Özelleştirme tdaresi Başkanlığı temşilcisi, Et Balık Kurumu'nda üretimin özelleştirmeden sonra durmasını, "delî dana hastalığı nedeniyle et tüketiminin azalması" gerekçesine bağladı. kapsamından çıkanlması gerek- tığini söyledi. EBK'de finans- man \e pazarlama sorunlannın halledılmesının önemıne dikkat çeken Mızrak. istihdamın arttı- nlmasını istedi. RPBayburt Milletvekili Su- at Pamukçu da, özelleştirme ış- leminın geri alınmasını isteye- rek. vazgeçilmemesi durumun- da kurumun asıl fonksivonlan- sağlığınız için GÜVENİLİR nı yenne getirmesinin sağlanma- sını istedi. DSP Kastamonu Milletvekı- lı Hadi Dilekçi. Kastamonu'nun en çok göç vererı i] olduğunu kaydederek. "İnsanlar, aç ve se- fil. Özelleştirmenin vapılmama- sudüşünülnıemesigerekirdi. Bu- nu düşünen /ihniyet. ülkesine ihanetetmişdemektir. Bu zihni- >etin sahipleri \atan haini ilan edilmelidir" diye konuştu. RPKonya .Millenekili \eysel Candan. kurumun 1989 y ılından beri "görev zararlarTndan do- layı borçlanma yoluna gittiğine dikkatçekerek. özelleştirme kap- samı dı^ında olması gerektiği- ni sa\ undu. Candan, özelleştir- menin ardından. et fiyatlannın yükseldiğıni belirterek. bloksa- tış şapılmasının yanlış olduğu- nu söyledi. Candan. özel sekto- rün, sadece rantı düşündüğünü v urgulay arak. "Sanşlarda idare- yi şaibeden akla>acak tedbiıier alınmalı. Mutlaka satılacaksa, o bölgede, içinde çauşanlara sa- tılması lazım. Arazinin kulianım haklan de\ redilerek, arazideki rant dedikodulan bövleee ber- tarafedjlebilir. kalan kombina- lann özelleştirme kapsamı dışı- na alınması ya da kapanmama- sı şartıvla >öre halkına de\re- dilmesi gerekli" dedı. •Deli dana' savunması Komisyonda milletvekilleri- nin eleştirilerini yanıtlayan Özel- leştirme İdaresi Başkanlığı (ÖIB) EBK Proje Grup Ba^ka- nı Kürşat Yazıcıoğlu da. •'Ser- bestpiyasa kurallan çerçe\esin- de devletin tarım kuruluşlan- nın satış kurallanna müdahale etmesi, o kurumun zaten ölmüş olduğu anlanuna getir" dedi. Ya- zıcıoğlu. özelleştirmeden sonra de\ letın üreticiyi koruması ge- rektiği konusunda bir çalışma sürdürdüklenni ve önümüzde- ki günlerde hükümete öneriler sunacaklannı belirterek. özel- leştirmeyle ilgili şu savunmayı yaptı:*'Özelleştinneden sonra. kombinaların sözleşmeleri son- baharda bağıtlandı. kombina- lar de\ lette iken. ruhsat sorunu yoktur. Ruhsatalamamışbirte- si&tabükifaalhetinisürdürcmez. Hastalık (deli dana) nedeniyle. et tüketimi önemli ölçüde azal- dı. İşlemin daha birinci >ılı dol- madı. Revi/yondan geçsin. ete falep artsın. 2. vıldan sonra. bu eleştirileri tartışalım." IŞÇININ EVRENIIVDEIV ŞÜKRAN SONER 'Hükümet-Toto' Oynasak Petrol sîrketi kurdu BOTAŞ, dünya pazanna çıkıyor A-NKARA (Cumhuri>et Biirosu)- Boru Hatlan ıle Petrol Taşıma Anonım Şirketı (BOTAŞ). petrol ve doğalgaz pıvasasında faaliyet gösterecek bir şırket kururak. dünya pazarlanna girecek. BOTAŞ'ın şırket kurmasına vönehk Bakanlar Kurulu kararı. dünkü ReMTii Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. kararnamede. BOTAŞın. Türkive'nin petrol. doğalgaz \e sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) gerekbnımıni karşılamak. uluslararası ticaret alanında faalıyetlerde bulunmak. yurtdışı petrol ışlemleri. petrol ve doğalgaz ticareti ile yatınmlarını viirütmek amaeıyla şirket kuracağı belirtildi. Şirketin merkezinin Jersev (Kanal Adalan) ' olduğu vurgulanırken. nominal r sermavesının 500 bin dolar olduğu |.kaydedildi. BOTAŞ, Hazine , ]„ ^MüsteşarlıgVnın bilgısi dahilınde - \ vatınmlann devamlılığını sağlamak »amaeıyla ve faaliyetler süresince 10 * milyon dolara kadar kadar ', yurtdışında para bulundurabılecek. Düşük kur politikası, gümrük birliğinin yapamadığını yaptı Ithalde sıcak para ucuzlıiğu BARIS K.\RC1OĞLU Avrupa Birliğı ıle imzalanan güm- rük birüği anlaşmasının gümrüklerin sıfırlanması ve rekabetı artması yo- luyla iç piyasada fiyatlan düşürecegi beklenirken, ithal mallarda ucuzluk. hü- kümetin düşük kura dayalı sıcak para politikasıyla geldi.Türkiye'nin güm- rük birliğine girmesininardındanyerli üretim ürünlerin fiyatlan herzamanol- dugu gibi yüksek enflasyona paralel bir artış gösterdi. Ancak sıcak para politikası gereği döviz kurlarındaki artış baskı altında tutulunca ithal ürün- lerin fîyatları enflasyona göre daha az yükseldi. Bu nedenîe ithal ürünlerin. reel olarak ucuzlaması talebin bu mal- lara yönelmesine vol açtı. 96'nın ilk beş ay ında dolaryüzde 26. mark da v üzde 16 değer kazandı. Ay- nı dönemde toptan eşy alann fiyat ar- tışı yüzde 39. tüketıci mallannfiyatar- tışı ise yüzde 33 olarak gerçekleşti. Dövrzin değer artışı enflasyondan dü- N ş8k''Oh}nca. Tnaliyeri döviz cinsİTTden oluşan ifhal ürünfer, geçmişe göre yer- li mallar karşismda ucuzladı. Türkiye Gıda Ithalatçılan Derneöi (TLGİDER)Genel Sekreten. Haldun Birbildöviz kuru artışının enflasyon- • Dövizin değer artışı enflasyondan düşük olunca, maliyeti döviz cinsinden oluşan ithal ürünier. geçmişe göre yerli mallar karşısında daha ucuzladı. dan düşük olması nedeniv le i'hal ürün- lenn yerlilere göre daha ucuz hale gel- diğini doğrulayarak. bu nedenle piya- sada ithal ürünlere olan talebin gide- rek arttığını söyledi. "Artık hiç ithal üriin alma alışkan- lığı olnıavan insan bik ithal mal aiır ha- le geldi. Bu nedenle veıii üröjnkrüı ıtıüşterisi de giderek eriyor" jektfnde konujan Bırbıl. sözlerinı şöylesürdür- dü: "İthalatçı için,enflasyondeğil kur artışı söz konusudur. Yılbaşında >erli üriinün fiyatı 15 liraysa şimdi 35 lira Enflasyon karşısında ithal urunler Ürün Adı İthal pınnç Yabancı qazete (Fınancıal Times) Otomobıl (BMVV3.16) Televızyon (Sony37ek.! ÇikoJaia |Bount>') Yılbaşı Fiyatı 45.000 70.000 2 544 mıfyon 25.500.000 50.000 BugOnkü Fiyatı 55.000 70.000 3.140 rîîfivon 3O.6OO.0Ö0 60.000 • Reel fiyat Artışı (%) -11 -33 -10 -13 -13 oldu. fthal üründe ise > ıl başında 35 li- ra olan bir mal şimdi 65 lira oldu. Bir ithal ürün iki yeıii ürüne denkse şim- di bir buçuk>erliürünedenkgeli\or.*' SezgınlerHoldıngden Elçin L'nen ise -Bizim için önemli olan kur artış- lan"diye konuşarak ithal çıkolata fi- yatlannın tüketici ıç*rKİ<tl(Ttrîintajc. h hate«eWığını vurgaladı. • <* Yılbaşında 45 bın olan ithal pirınç şimdi 55 bin lira. Ocak av ında 60 bin lira olan yerli pirinç ise 80- 85 bin li- ra civarına vükseldi. \abancıgazetelerleyerlılerarasın- da da hemen hemen İıiç fiyat farkı kalmadı. Ocak I996"da Financıal Ti- mes 70 bın lırayken. >erli gazeteler 40 bın hradansatılıvordu. Yani birya- bancı gazete neredev se ikı verlı gaze- teye eşitti. Hazirana gelındığınde Fi- nancial Times"in fiyatı 70 bin lirada kalırken: kupon karşıiığı televizyon. buzdolabı dağıtan bazı yerli magazın gazetelerinin fivatı ile eşitlendi. Otomobılde de fiyat hareketleri it- hal otomobiller lehine gelışti. \'ılba- şında 2 mılvar 544 milyon lira olan BMVVnin 3.16 modeli haziran ayın- da 3 milyar 140 miiyon liraya çıktı. Al- manva'dan ithal edilen BM\V böyle- likle _\ üzde 23 pahalılanmı^ oldu. Şa- hin marka yerli otomobılın fiyatı ise yüzde45 arttı. Yılbaşında 548 milyon lira olan Sahin bu av ^97 milyon lira- va yükseldi . Doğubank'ta 600 mar- ka tüketıciye sunulan Sony 37 ekran bir telev izyonun > ıF başındaki değeri 25 milyon 500 bin lirayken yüzde 20 artarak 30 milyon 600 bin lira oldu. Yılbaşında 50 bin lira olan Tvviks marka yabancı çıkolatalar beş ay bo- yunca sadece yüzde 20 yükseîerek enflasyon oranının gerisınde kaldı. Lrünün şimdiki fivatı 60 bin lira. Akşamdan sabaha, sabahtan akşama her şey o kadar çok deği- şiyor ki bu işin sonunu hesaplamak, futbolda kazanacak takımı bilmek- ten çok dahazorlaştı. Ka2anma olasılıgını yükseltmek mi yoksa riski arttırıp büyük oyna- mak mı daha akılcı? Kazanmak isteyen, daha doğru- su kazanacak liderin yanına ya- malanmak için çırpınan milletvekil- leri için gerçekten zor gunler. Önce kaderlerini Çiller'e. Erba- kan'a, Yılmaz'a.. baglamış olan- lar var. Yakın günlere kadar, lider- lerin en yakınları olmak, siyasette gelecek içm önemli güvence ıdi. Parti oyları düşüp yukselse bile en yakınların milletvekilliğı garanti olur- du. Bir kazaya gelseler, parti yöne- timlerinde, hele de hükümet olu- şumlarına girildiğinde. önemli bü- rokratik görevlerle mağdurıyet ko- layca giderılirdi. Şimdi siyasette çok yeni bir nok- taya geldik. Parti içi demokrasinin "sıfır" olduğu. lider değışimının de- mokrasi kültüründe yer almadığı bir düzende, liderliğin çok kötüye kullanılması, tek kelıme ıle "rez/7" edilmesi sonunda, birtemizlik sü- reci başlıyor. Temizliği ne milletvekillerı, ne parti yönetım kadroları, ne de oy- ları ile seçmenler yapıyor. Temizlik, 12 Eylul duzenının. yük- selen değerlerin, zaten var olan kirliliği, deformasyonu katladığı bir yapıda. liderlerin onlann sayesin- de dünya nimetlerinden büyük pay alan yağdanlıklarının da yönlendır- mesı ile gerçekten "gözü doymaz, utanmaz, sorumsuz, ahlaksız.." gı- bi en ağır ya/gılara hedef olacak ko- numa duşmelerı, kendi kendilerıni batırmaları. her şeyi yüzlerine göz- lenne bulaştırmalan, her istedikle- rini yapmanın ve yanlarına kâr kal- masının şımarıklıgında, önlerınde- ki uçurumu görmemelerı nedeni ile gündemde. Tek kurtuluş, liderin gidişini ön- lemek. üderi kurtarmak. en azın- dan zaman kazanmak için tek yol, ıktidarı kapmak gözüküyor. Bir bi- çimde hükümet oluşumuna gırılir- se. lider ve kaderini ona baglamış bir sürünün durumu kurtarılabilir. Milletvekilı. partili, hattaseçme- nin bağlıhğı, parti ideolojisi. ılkeler, değerler aramıyor. Yere ve konu- ma göre çıkariann kollanması, ik- tidar gücüne bakılıyor. Hani yıldız yazar ve yorumcular, Refah'ı diğerlerinden ayınyorlardı ya... Ne kadar yanıldıklan, Refah'ın aslında düzenin en büyük partısı ol- duğu, daha ıktıdara gelmeden bi- le ortaya çıktverdı. Hele bir Erbakan hükümet kura- masın, ANAP'ın, DYP'nin kucak açtığı MHP'nin milliyetçı tosunla- rının yerine, şeriatçı takımın yerle- şemeyeceği anlaşılsın, bakınız o zaman Erbakan yerindedurabiliyor mu? Bir yandan, "takkenin düşürûl- mesı, kelın görülmesinin" hesabı sorulacak? Tabii ki "Dûzen parti- ibri ile nasıl aynı çızgiye düşülür?" denilecek. Aslında, "Becereme- din, iktidar nimetlerini bize suna- madın" denmek istenecek. Dün öğleden sonraki hava ra- poruna göre Çiller'in durumu Erba- kan'dan da biraz daha kötü gözü- küyordu. DYP de "Refah 'la koalıs- yon nasılyapılır? "diye kazan kalk- mış bulunuyordu. Aslında "Çiller'in gitmekte olduğu görülmekte olup birbaşka kulvarda yer kapma, öne çıkma" yarışı başlamış bulunuyor- du. Kimileri orta sağın ANAP'ta bü- yüyeceği hesabı ile Yılmaz'ın ya- nına koşmayı seçerken. kimileri de yeni bir parti oluşumuna veya iki partinin içınden bulunacak ağa- beyler etrafında toplanmaya oy- nuyordu. Tabıı sızın bu yazıyı okuyacağı- nızsaatlerekadar, "hükümet-toto" hesaplannda pek çok yeni gelişme, yeni oyuna bağlı, çok önemli de- gişimler yaşanmış olabilir. Yılmaz gidici. Erbakan. Çiller zaman kazan- mış konuma gelmiş bulunabilirler. iktidar boşluğunun mafya, kara para, kayıt dışı ekonomıyi güçlen- dirmesi esnekliği, daha zayıf büyuk sermayeyı kaygılandırıyor. Baksa- nıza büyük patronlar, TUSİAD, "bir hükümet kurulsun, hamuru kim- den olursa olsun"a çoktan razılar. Başıbozuk, hükümetsiz düzen- de çok daha zora düşen vatandaş da biraz daha güven duyabilece- ği parti ve liderlerle hükümet kurul- ması olasılığı kalmadığınrdüşünü- yor. Hâlâ belirieyici olabılecegini. ka- muoyu baskısı ile bir şeyleri de- ğiştirebileceğini aklından bile ge- çirmiyor. Kimin geleceğine nere- de ise aldırmaksızın, bıkkınlık için- de, bir hükümet kurulmasını bek- liyor. Sendikalar. iddialı sivil toplum örgutleri, demokrasi içindeki rol- lerini ve ışlevlerıni. varlık nedenle- rini tamamen unuttuklarından, za- ten hükümet oluşumunda değil be- lirleyicı olmak. doğru dürüst izle- yıci olmaktan bile uzaktalar. "Hükümet-toto"nun sonuçları için, kaderlenni bu sonuçlara bag- lamış liderier, milletvekilleri ve par- ti yöneticileri, kanlı-canlı, ö/ümüne bir savaş veriyor. Kim kazanırsa kazansın, hepsi, en azından önemli bir çoğunluğu sonunda gidici olmadan, gerçek bir temizlik yaşanmadan ve en önemlisi, şimdi seyredenler. seç- menler, demokrasi güçleri, iktidar oluşumunda katılımcı olmadan, bu ülke ve insanları için iyi bir şeyler olmayacağı kesin gözüküyor. Çok standartlı ve ucu açık bütünleşme: AB PÛtet /> SenMhmı Eğitim tvAra}tırma Mttdüri B rüksel 'de Av rupa Parlamen- tosu'nun girişinde bekli- yorum. Bu arada fotoğra- fım bilgısayar aparatıyla çekıldi ve gıriş kartı olu^turuluvor. Gö- rüşülecek kişi. Almanya'dan seçil- miş bir Avrupa Parlamentosu üyesi. Yardımcisi. sürekli koşuşan ciddi yüzlü kışılerin inadına güler yüzlü Portekizli birbayan ve Türkçe "Hoş geldiniz"dıverek karşslıyorbeni. Al- manya'da Türklerle arkadaşlık yap- mış. Görüşmeye başladığımız Av ru- pa Parlamentosu milletvekili birden fazla komisyonda görevli.Yoğun ve hemen konuşmaya başlıyor. Av ru- pa nın dı^ında kalmasın diye Türki- ye'nın gümrük birliğine girmesi için "«•et" oyu kullanmış. Şaşır- tıcı biçimde Türkiye konu- sunda bilgili. Türkıye'nın AB'yegireceğinı ileri süren- lerin ise birkaç açıdan yalan söyiedıklerinı belirtiyor. Özel- likle en gelismiş AB ülkele- ri. Türkiye'nin AB'ye ginne- sini istemiyorlar. Herşeyden önce tanmı AB standartlann- dan farklı ve büyük yardım ge- rekiyor. Zaten bundan böy le AB'ye yeni üyegelsedetarı- mı dışanda bırakabilecekleri- ni söylüyor. Türkiye'deki kül- türve dinin AB ülkelerınden İarklı oluşu bir yana. milyon- Jarca Türkiyeli işçinin serbest «dolaşımı istenmiyor. AB'ye {ginş için en az 20-25 yıl ha- ^yal olarak ilerı sürülüyor. ş Bu kez görüşme sırası. Tür- 3(iye'nin GB'ye girişine ~ha- ^ır" oyu kullanan. yıne Al- manya'dan seçilmiş diğer bir ÎAvrupa Parlamentosu üyesınde. Bu jjarlamenter de birden fazla komis- yonda görev almış v e bir tanesi de İn- san Haklan. O da Türkiye konusun- Jda her şeyı takip ediyor. "Hajır" pyuu kullanma nedenîerini şunlara tağlıyor: Kürt sorunu, Kıbns soru- jıu. Anti-Terör 't'asası'nın varlığı. "Kürt milletvekillerinin serbest bıra- kılmaması. anayabanın demokratik- leştırilmemesi. Bu arada ekliyor: "Türkjye'de askerlerin dunımunu hiç anlamadım. Bir yandan hükü- metler devirirler. diğer >andan da la- ikliğin bekçisidirlerr GB'nin Türki- ye'nin aleyhine işledığinı ise özetle şöyle sıralıyor: "Türkiye AB'ye hiç- bir oylama hakkı olmadan katıldı. İGB nedeniyie Türki>e işçi sınıfi da- ha çok kay ıplara uğra>acak Son 4 a> - dır gümrük vergisi alamadığından 2 milvar ECl geür kaybına uğramış- tır. AB'nin Türkiye ekonomisine ge- tireceği kriz, şeriatçılan ikridara ge- tirecektir." Henüz Türkçe öğreniyor olan bir Avrupa Komısyonu Türkiye vetkili- si ise GB'nin türkiye açısından ne denli yararlı olduğundan söz ediyor ve Türkiye'ye ilk 4 ayda 3 milyar do- lar yatınmyapıldığını belirtiyor. En ilginci. GB'nin yalnızca ekonomık de- ğil siyasi de olduğunu söylüv or v e Gü- neydoğu'da olağanüstü halin kalk- masını getiriyor. Bu arada tanımına ilişkin bir soru üzerine. GB'nin val- nızca mallann serbest dolaşımı oldu- ğunu ve sosyal yanının oimadığını da ifade ediyor. Türkiye'mn geri dönül- mezbiryolagirdiğini. GB kurallan- na tamamen uvduğunu veözelleştir- menin de bir an önce vapılması için kurallanna uvuluyor. Onlarda AB'nın daha da gelişeceğini pek düsünmü- yorlar. Söz. Türkive'deki demokrasi koşullanna AB ülkelennin nasıl bak- tığına geliyor. Av rupa standartlanna yakın birsöylembiçimi kullanılıyor. Sorunlar sıralanıyor. Onlann tüm bunlan hükümetyetkılılerinedesöy- ieyip söylemedığı sorulduğunda ise yanıt alınamıvor. Yalnızca dığer ül- İce nıisvonlan ile bir arava gelince ve bu konular açıldığında ne hısse- dildiğı sorulunca yanıt. "Avrupa'da Türk olmak zor" biçiminde oluyor. AB ülkelerinde de Türkiye'ye ben- zer demokrasi, insan haklan. geçin- me ve dığer sosyal ve siyasal sorun- lar var. Aradaki fark. AB ülkelerin- Avrupa Pariamentosu Türkiye konusunda her şe\ i takip ediyor. dünyanın her yöresine çağrılar ya- pıldığını belirtiyor. Türkiye'ye mali desteğin uzayabileeeğine de değıni- yor. Sonunda. Türkiye'de sosyaîya- şamın v e siv il toplumun gelişmesini bekledıklerinı de ekliyor. Diğer görüşülen kişilerden de edi- nilen izlenıme göre Türkiye masaya yatırılmış. Konurrüanna dayanarak rahat konuşuvor olabiiirier. Ancak bu. onların y anlış konuştukları anla- mına gelmez. Yalnızca her kişi bu- lunduğu statünün kendineyüklediği rolü eksıksiz yerine getiriyor. Çok da iyi seçilmişler. İlk bakışta hangı •*çıkarlar'"dan yana olduklannı anla- mak güç. GB Türkiye Misyonu yetkilileri beklenenin üzerinde GB tarartandır- lar. Türkiye için ne denli önemli ol- duğunatozkondurmuyorlar. Yalnız- ca GB tanmı da kapsasaydı. Türki- ye tarım gelirlennin 5 kat artabilece- ğini ifade ediyorlar. Eksiksiz tüm GB de halkm kabullendiği ve biryaşam biçimi olarak seçtiğinin. Türkiye'den belli temellerde yükseklığidir. Örne- ğin bu ülkelerde de hukuka ilişkin so- runlar var ve ancak hiçbir zaman hu- kuk dev leti olma özelliği Türkiye ka- dar ayaklar altına alınmamaktadır. Örneğin Olof Palme'nın katilı. bilın- diğı \e bızzat eşi tarafından tespit edildiği halde deiil yetersizlığinden serbetçe dolaşabilmektedir. Polısin dışan atmasından kurtulup mahkeme- ye ulaşabilen kaçak işçiler \eya sı- ğınmacılar hukuk olanaklanndan ge- niş olarak yararlanabilmektedirler. Gerçekten de o ülkelerde olup da Türkiye'ye bakmak. bırakalım ge- çinme koşullannı. özellikle demok- rasi ve insan haklan açısından fark- lılığın daha net anlaşılmasına çarpı- cı biçimde yardımcı olmaktadır. Türkıye'nin gözü kapalı GB'ye girdiği örneğin tanmın ve hizmetle- rin giriş pazarlıkları sırasında ciddi bıçımdeUrtı^ılmamaMndanddanla- şılabilır. "Girilsin de, nasıl olursa ol- sun^denilmış. Çok açık ortada kı. AB'nm ciddi biçimde Türkiye'ye ge- reksinimı vardır. Bu işi ucuz kapat- mislardır. Türkiye onlar için şimdi da- ha bir kontrol altında olan ülke. Ol- dukçaborçlu vebütçeaçığı veren bu ülkelerde de ekonomık knz v ardır. AB ülkelerinde bulunan sermaye. tüm çabafanna rağmen dışanya gıdiyor. Pazarlannı ise ABD'ye. Japonya'ya ya. harta L'zakdoğu ülkelerine kap- tırabiliyorlar. Zaten onlarküreselleş- me karşısında tutunabilmek için AB yolunu pekiştirmeye çalışmaktadır- İar. Istemediklerindede. örneğin In- giltere'nin yaptığı gibı AB kuralla- nna uv mamaktadırlarda. Yeniden seçilebilme tüm iktidarpartilerine hal- km da gereksinimlerine eğılmeyi. sorunlannı az da olsa çözmeyi ister is- temezgetirmektedir. Sü- reklı sennaye rayınaotur- muş AB işleyişinin de so- runlar doğuracağının far- kındalar. îşçi smıfinın mü- cadelesi ise asla küçüm- senmemelidir. Bu özel- lik. AB polıtıkalanna da yansımaktadır. Daha yeni gelişmeye başlavan bu ÂB sosyal normlanndan ise Türki- ye ınsanınm yararlanma- M söz konusu değildir. AB'deki organlar ara- sı görev dağılımı kuvvet- ler aynlığı ilkesi gereği yasama. y ürütme ve y ar- gı erklerı olarak yer al- ması gerekırken. bu ay nm zaman za- man karışmaktadır. Yasama. genel- lıkle Avrupa Konseyi tarafından ye- rine getirilirken.buişlev arada bir Av- rupa Parlamentosuna da yüklenmek- tedir. . AB'nin ciddi sorunlan var. Öngö- rülen "Birleşik Avrupa Devletleri" şımdilık hayal. Tek para birımi de yakjn gozukmüyor Schengen Sözleş- mesi'ni kabul eden 7 ülke şimdilik sorunsuz. Sorun. yeni ülkelerin ka- tılmaması. Şu anda AB'nin öngörü- len gelişimi donmuş durumda. Orta- ya konan hedeflere küçük bir ülke olan Lıuembourg dışında Almanya dahi uyamıyor. İç ve dış borçluluk onlan da önemli öİçüde sarmış. Tüm bun- lara rağmen AB bütünleşme sürecin- de ısrarlılar. Ancak göriişülen AB bi- rimlerindeki kışiler. gelecek üzerine net konuşmaktan kaçınmaktadırlar. BİTTİ ÇÎFTÇÎ D O S T U / SADULLAH USUMt Buğday hata kaldırmazMANİSA - Hata bir kere yapılırsa belkı bağışlanır. Ancak. aynı hata tek- rarlanırsa ya kasıt aranır, ya da bece- riksizlik... Geçen yıl hükümetin izledi- ği yanlış buğday politikası, 60 milyo- na yakın üretıcive tüketıcınınsoyulma- sına neden oldu. Buna karşıhk buğday stokçulan tnlyonlarca lira haksız kazanç sağladı. Böylesınebırfaciayı millet ola- rak hep bıriikte yaşadık. Üreticinin 6 ile 7 bin liraya satabildiğı bir kilo buğday, stokçulann elıne geçtikten sonra 22 bin liraya kadar çıktı. Bu arada, tüketici de 5 bin liraya yediği 250 gramlık ek- mek için 15 bın lira ödemek zorunda kaldı. Yapılan hesaplara göre geçen yıl üretici ve tüketicinin sırtından yapılan vurgun 50 ile 60 trilyon lira civarında!.. Bunun aksi iddia edilemez... Hükü- metin ileri sürdüğü gerekçeler ve ba- zı gazetelerın yalan yanlış yaptığı yo- rumlar, çelişkilı haberter gerçeklerı de- ğiştiremez. Geçen yıl Tansu Çiller hükümetının yaptığı hatayı bu yıl, Mesut Yılmaz hükümeti tekrarlıyor. Hükümetin. ya dünya gerçeklerinden ve Türkiye'mn içinde bulunduğu koşullardan haberi yok.. ya da kasten yapıyor... Eğer, hükümetlerin dünya ve Türki- ye gerçeklerinden haberi yoksa o kol- tuklarda ne ışlerı var... Kasten yapı- yorlarsa, Türkiye'de yaşayan ve bir tek ekmek alabılmek ıçın saatlerce ter dö- ken dar gelirli vatandaşlarımızın hak- lan bile bile stokçulann kesesıne ak- tarılıyor demektir. Tekrar uyarmak ıstıyoruz... Hükü- met, yapılan hatadan en kısa zaman- dadönemezse, buğdayın kilosu ekim ve kasım aylarından ıtibaren 30 bin li- ranın üstüne çıkacak ve dar gelirli ın- sanlarımız 1996 yılı sonuna doğru 250 gramlık ekmeği en azından 25 bin li- raya yiyecektir. 1997 yılı başlannda bu rakam 30 bin liraya kadar çıkacaktır. Böylece buğdayı üretenle. ekmeği tüketen milyonlarca dar gelirli ınsanı- mızın cebinden çalınan para 100 tril- yon lirayı bulacak ve bu paranın tama- mı stokçulann kasalarına akacaktır. Aynca, alım-satımlar ciddi bir de- netime tabi tutulamadığı ıçın buğday- dan ekmeğe kadarsüren zincırde ver- gı kaybının 50 trilyon liranın üstünde olacağı ileri sürülüyor. Çünkü. stokçu- lann ve değirmencıferin çoğu fatura- sız çalışıyor. Bazı fabrıkatörlerin iddı- asına göre resmi kayıtların dışında ça- lışan yüzlerce değirmen var. Tabiı de- ğinnenlerden faturasız çıkan unun fı- nnlarda da kayıtlara geçirilmeyeceği- ni söylemeye gerek yok!.. Hem ekmeği bin veya ikı bin lira da- ha ucuza yiyebilmek için kuyruklarda saatlerce beklemeyi göze alan milyon- larca ınsanımız, hem de devlet göz göre göre trilyonlarca lira soyuluyor. İşin en acı yanı da; facıanın eşığine geldiğımiz halde, bazı siyasetçilerimi- zın, masa başında fetva veren bazı ekonomıstier mızır ^e natta bazı yayın organlarımızın bu hatalı uygulamaya destek vermeleridir. Bazı çevreler ve gazeteler hüküme- tin buğdaya verdığı taban fiyatı yük- sek buldular. Bu nedenle hükümeti eleştirı bombardımanına tuttular. Şu anda Türkiye'ye ithal edilen buğdayın kilosu 22 bin lira. Aynca. yerli buğda- yımızın borsalardakı fiyatı da 22 bin li- ra. Aynı buğdaya hükümet 16 bin 300 lira ile 17 bin 200 lira taban fiyat ver- dı. Piyasada 22 bın lıraya satılan buğ- daya hükümetin verdiği 16 bın 300 li- ra taban fiyatın neresı yüksek... Mali- yeti 25 bin lirayı geçen buğdaya 16 bin 300 lira fiyat verilirse bunun yüksek olduğunu kım ıddia edebılır? Bu yıl TMO gene buğday alamıyor. Çünkü hükümetin ilan ettıği buğday ta- ban fiyatları pıyasanın çok attında. Ure- ticı. ofis verirse 16 bin 300 veya 17 bin 200 lira alacak... Buna karşıhk şu an- da serbest piyasada tüccar buğdayı 22 bin lıradan alıyor. Bazı bakanlarımız ve yazarlarımız bu gelişmelerden pek sıkıntı duymu- yorlar. Onlara göre, üretici buğdayını 21 ile 22 bin liraya sattıktan sonra bir sorun yok... Işte. böyle düşünenlerin hepsi yanılıyor... Bir kere buğday için 22 bin lira da yüksek para değil... Zi- ra, önümüzdekı aylardan sonra dün- yada ve Türkiye'de buğday sıkıntısı olduğu anlaşılacak ve fiyatlar tırman- maya başlayacak. Ama. ürünü tücca- ra verenler aradaki farkı kaybetmiş ola- caklar. Halbukı, ofıs bugünkü piyasa fiyatlan üzerinden alımlarını sürdürebil- se. üretıcılerin çoğu buğdayını tücca- ra vermeyecek... Ofise götürecek!.. Ofis de bir destekleme ve devlet ku- .ruluşu olduğu için ılerıde fiyatlar çok yükselırse. elinde oulunan kayıtlara göre aradaki farkı üreticıye ödeyebıle- cek... Hem üretici kaybetmeyecek hem devlet dıkkatli alım yaptığı için zarara uğramayacak... Ikincis/. ofis alım ya- pamazsa, buğaay ve un pı^asası ta- mamen, geçen yıl olduğu gıbı, stok- çulann elinde kalacak... Piyasaya da değirmencılere de ıstediğı fiyattan buğ- day satacak... Türk halkının kaderi böylece üç, beş stokçunun ınsafına terkedilmış olacak... Bu faciayı millet olarak hepımiz ya- şadık... Buğday Çukunova'da 6 ila 7 bin liraya satılmaya başlanınca, tüketici- nin ekmeği ucuz yiyeceğı ileri sürüldü. Ama, ofis mal alamayınca buğday fi- yatlan 22 bin liraya kadar çıktı ve tü- ketici ekmeği hiç beklemediği kadar yüksek fiyattan yedı. Aradaki farktüc- carın kesesıne gırdi. Eğer, ofis buğ- day alabilmiş olsaydı, piyasada darlık oldukça. değirmencilere düşük fiyat- la buğday satacak ve fiyatlarda den- ge oluşturacaktı... Gene aynı duruma düşmemek için yapılacak ış. hükümetin buğday alım fiyatlannı piyasaya göre ayarlaması- dır. Şu anda tüccar 22 bin liraya alıyor- sa, ofis de 22 bin liradan alım yapma- lıdır. Eğer, ofıs bu yıl 4 milyon tona ya- kın buğday alabilirse, ilerıde dünya pi- yasalanndaki fiyatlar yukselse bile, biz- dekı ekmek fiyatlannı aynı ölçüde tut- mak mümkün olacak ve halkımız dün- ya ölçülerine göre daha ucuz ekmek yeme imkânı bulacaktır. Nıtekim, bu işi büen insanlanmız, tüccarın da üreticinin de hakkı olduğu ölçüde para kazanmasını sağlayacak sistemleri önermışlerdir. .. izmırTicaretBorsasıBaşkanıHasan Özmen, her zaman dengeli bir fiyat po- litikasını savunmuştur: "TMOİç vedış piyasalara uygun bir fiyat oolltikası ız- lemeli ve Türkiye gerçeklerine uygun alım yapmalıdır. Depolarında her za- man ülke ihtiyacını karşılayacak buğ- day bulunmalıdır. Ofisin reklam pano- larında 'TMO çıftçinın kara gün dos- tudur' diye yazılmış. Bugünku uygu- lamaları ile ofis, ne çiftçinin ne de hal- kımızın kara gün dostudur..." •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle