Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 HAZİRAN1996SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
.Özelleştirmeden şirket evliliklerine, borç yönetiminden yatmmlara ekonominin her alanını yönlendiriyorlar
Türkiye yabancdardan sorııluyor
AHMETÇELİK
Uluslararası danışmanlık şırketlen. Tür-
kiye'nin serbest piyasa ekonomısine ge-
çiş ve dışa açılma sürecı de dahil. ekono-
mide hiçbir zaman olmadıklan kadar be-
lirleyici ve yönlendirici bir konuma gel-
dılef.
19801i yıllarda yoğun olarak gundeme
gelen KİT'leri satışa hazırlama göreviyle
birlikte Türkekonomisindekı yerlerini ai-
maya başlayan ve kazançlı olması nede-
niyle kamu ile ilışkılerinı özelleştirme pro-
jeleriyle sınırlı tutan danışman firmalar, özel
sektörde ise şirketlen yabancı evliliklere
hazırlıyor. Ayrıca isteyen özel sektör ku-
ruluşlanna borç yönetiminden, üretimde-
ki verimlilığıne. hangi alanlarda yatınm
yapması gerektiğınden çalıştıracağı işçi
sayısına kadar her alanda planlama hizme-
ti sunabıliyor.
Yaptıkları hizmetlerkarşılığında aldığı
ücretlerin özel sektör kısmı konusunda
hiçbir firma tarafından açıklama yapıl-
mazken. sadece Özelleştirme ldaresi Baş-
kanlığı tarafından son 2.5 yılda danışman
firmalara ödenen miktar 10.5 milyon do-
lar.
ÖIB ile birlikte çalışan CS First Boston
1994 yılından bu yana Erdemir'in özelleş-
tirilmesiyle ilgilenıyor. Sümer Holding'in
özelleştirilmesi çalışmalan Pnce \Vaterho-
use. Petkım'in mali danışmanlık hizmet-
Ünlü damşmanlar ne iş yapıyor?
MC Kinsey:
1926'da ABD'de kurulan ve
uluslararası yönetim danışmanhğı
yapan şirket daha çok özel
kuruluşlara bazen de kamu
kuruluşlanna hizmet veriyor.
Çalışmalan daha çok yönetim
kurulu \e üst düzey yöneticilerin
ılgi alanına giren sorunlarla
ilgılenen şirket özetle. serbest
pazarda rekabet, aıle şırketlerinin
geliştinlmesi. stratejık ortakhklar
konulannda yardımcı oluyor.
Solomon Brothers:
Kamu ve öze! bektor fırmalarıınn
yurtdışındakı pazarlamasim
yapıyor. Şirket. daha çok yatırım
amaçlı faaliyetlerde bulunuyor.
Şirketler için raporlar hazırlayarak
şirket e\ liliklerı yaptınyor.
Coopers & Lybrand^
Şirketlenn daha çok borç
yapılannı inceleyerek. zarardan
kurtulabilmeleri için önerıler
yapıyor.
Şirket Türkiye ile Avrupa Birlıği
ülkelerınde bulunan küçük
şirketlenn ortak faaliyet
konulannda çahşmalan için
aracılık v jpıyor.
Chase Manhattan Bank:
Tüm bankacılık faalıyetlerıyle
birlikte, özelleştirme konulannda
da danışmanlık yapıyor.
Özelleştirılecek şirketin tüm
hesaplannı inceleyen şirket,
strateji raporlan hazırlıyor,
yabancı yatınmcılann hisse
almalarına aracılık ederek,
bunların saklanmasını sağlıyor.
leri Samuel Montagu, Deloite and Touc-
he firmalan teknik danışmanlık hizmetle-
ri de Trichem ve Chem Systems tarafın-
dan yürütülüvor.
Tüpraş'ın satışa hazırlık işlemlerini
Chase Manhattan Bank ve Solomon Brot-
hers ortaklaşa yürütürken, Solomon Brot-
hers aynı zamanda Petrol Ofısi'nin dün-
yadaki pazarlamasını yapıyor. ÖlB'nin
kurumsal danışmanlık hizmetlerini ise MC
Kinsey yürütüyor.
KlT'lerin bozulan fınansman yapılan-
nı düzeltmek için de yabancı danışman
firmalargörevlendiriliyor. Bu doğruîtuda
Devlet Demiryollan'nın yeniden yapılan-
dınlması amacıyla Japon hükümetinın
Düny a Bankası yönetimine bıraktığı fon-
lardan 106 milyon yen alan Hazine ve Ka-
mu lktisadi Teşebbüsleri Genel Müdürlü-
ğü Ingiliz danışmanlık fırması Booz-Al-
len & Hamilton'u görevlendirdi.
Özelleştirme L'ygulaması Teknik Yar-
dım ve Sosyal Güvenlik Ağı Projesi için
Dünya Bankası'ndan saglanan kredi kap-
samında yürütülen, Borç Yönetimi Proje-
si için tngiliz Coopers & Lybrand seçildi.
Amacı KlT'lerin borç yükümlülüklerini y ö-
netme kapasitesinın arttınlması olarak be-
lırlenen proje kapsamında bugüne kadar
5 KİT incelendı. Bunlardan Tüpraş. THY
\e Sümer Holdıng ÖlB'nin isteğiy le, Bo-
taş ve Şeker Fabrikalan da Hazine'nin is-
teğiyle Coopers & Lybrand'a inceletildi.
Şirket aynca ÖlB'nin danışmanı MC Kin-
sey ve Department Of Employment Edu-
cation and Training (DEET) ile Kardemir
için rapor hazırladı. Özelleştirme kapsa-
mında yürütülen tşgücü Uvum Projesi de
Hazine ve DEET tarafından yürütülüyor.
Dünya Bankası'ndan saglanan "Özel-
leştirme Uygulanıası Teknik Yardım ve
Sosyal Güvenlik Ağı Projesi" kredisi çer-
çevesinde gerçekleştirilen Sosyal Güven-
lik Reformu Projesi'nin sağlık finansma-
nı bölümü, Avusturya Hükümeti Sağlık
Sigortası Komısyonu, sosyal gü\enlikle il-
gili kısmı da Uluslararası Çalışma Örgü-
tü tarafından yürütülüvor.
Ozel sektördeki faatiyetler
Öte yandan Türkiye "deki büyük şirket-
lerle ılgili raporlar hazırladıklannı belir-
ten Solomon Brothers Türkiye Yetkilisi
Cnal Kurtaran bu firmalann Ege Bira.
Akbank. Migros ve Türk Telekom oldu-
ğunu söyledi. Hazırladıklan raporlann şir-
ketle ilgili tüm bilgileri içerdiğini belirten
Kurtaran. raporlarda ileride potansiyel or-
tak olabilecek şirketlenn bilmek isteye-
ceği her şeyin bulunduğunu kaydetti.
SIRALAMADA 142 ÜLKE İÇİNDE 66. OLDl
Türkiye ekonomisi,
serbest değil, başıboş
Ekonomi Servisi - Türki-
ye'deki ekonomik koşullann
serbest piyasa modeline uy-
gun olmadığı ve ekonominin
.büyük ölçüde müdahale al-
tında bulunduöu belirtildı.
Başbakanlık Dış Ticaret Müs-
teşarlığı'nın Ekonomik Bül-
ten adlı dergisinde yayımla-
nan "ekonomide serbesti"
araştırması. Türkıye'nin 142
ülke arasmda 66. sırada bulun-
duğunu ortaya koydu.
The Hentage Foundation
adlı ulu>lararas» kuruluşun
yayımladığı "EkononükSer-
bestlik Endeksi" adlı araştır-
ma, ülke ekonomilerinin ne
kadar serbest olduğunu ölçü-
yor. Araştırmada. her bir kn-
terıçınülkeleradmadegerlen-
dirme yapılarak. not belirle-
niyor. Sonuçlarabakıldığında,
ekonomisi en az müdahale al-
tında olan ülkelerde, kalkın-
oıa ve refah düzeyinın daha
yüksek oldugu ortay a çıkıyor.
Araştırmada. ekonotniler
toplam 10 alanda inceleniyor:
"Ticaret, vergilendirme po-
litikası, ekonomi üretiminde
devletin >eri para politikası,
sermaye akışı ve yabancı ser-
maye. banka polirikası. iicret
ve fîyat kontrolü, mülkiyet
hakkı. tüzükler, karaborsa."
Çalışmada incelenen ala-
nın serbestlik derecesi birle
beş arasında verilen notlarla
ölçülüyor. Notbireyaklaştık-
ça serbestliğin arttığı anlaşı-
lırken notun beşe yaklaşma-
sı da ekonominin serbestlik-
ten uzaklaştığını gösteriyor.
Türkiye'ye şu notlar verildi:
- Ticaret polıtıkası: Türki-
ye 'de gümrük tarifesinin
yüzde 5 olmasına dikkat çe-
kilerek 2 notu verildi.
- Vergilendirme: \ergı çok
Türkıye'nin
ekonomik
serbestlik notu
Tıcaret
Vergilendirme
Devlet harcamatan
Para politikası
Yabancı yatınm
Bankacıiık
Ucret ve fiyatlar
Mülkiyet haklan
Tüzükler
2
2
5
2
2
2
3
2
2
Karaborsa
tn serbest not: T
yüksek bulunarak 5 notu ve-
rildi.
- Devlet harcamalan: Dev-
let harcamalan düşük bulu-
narak 2 puan verildi.
- Para politikası: 1985 ile
1993 arasındakı dönemde yıl-
lık enflasyon yüzde 56 ola-
rak hesapİanıp 5 verildi.
- Yabancı yatınm: Yaban-
cı yatmmın önünde halen
engeller olduğu göz önüne
alıııarak 2 notu verildi.
- Bankacılık: Banka say ı-
sı y üksek olmasına karşın dev-
letin sektördeki varlığı nede-
niyle 2 verildi.
-Ccret \e fiyatlar: Fiyatla-
nn de\ let \ önetimindeki bü-
yük kuruluşlar tarafından
dolay lı olarak kontrol edil-
diği iddia edilerek3 verildi.
- Mülkiyet haklan: Özel
mülkıyetın yasayla korundu-
gu. istimlakın seyrek yapıl-
dığı \urgulanarak 2 verildi.
- Tüzükler Türkiye'de bü-
rokrasinin düşük düzeyde
olduğu öne sürülüp 2 notu
ıngun görüldü.
- Karaborsa: Korsan ya-
yıncılığın çok yüksek düzey-
de olduğuna dikkat çekilip en
düşük not olan 5 verildi.
1996 ekonomik serbestlik derecelendırmesı
Oefc.Uike Ticaret
\ HongKong
2 Singapur
3 B*reyn
4 yere Zeianda
4 Isvtçfe
6 Hoilanda
7 ABD
8 üantmarka
8 Lüteemburg
8 Tavvan
8 Inoiltere
12 Bahamaiar
12 Kanada
t2 GekGum.
15 Avusturya
1
1
2
'1
2
2
2
'1
2
'l
5
2
1
2
Ver»
1.5
3
1
3.5
3
4.S
4
3.5
4.5
2.b
4b
1
4
4
4.5
Devlet
Tük.
1
1
4
2
2
2
2
4
2
2
2
2
2
2
3
ParaYabancı
Poi. Yat
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
2
1
1
1
2
'I
2
'l
'l
2
2
'i
2
3
3
2
2
Bankalar
i
2
2
1
1
1
2
2
2
3
2
2
2
1
1
Ucret/
fiyaöar
2
1
2
2
2
2
2 ,
1
2
2
2
2
2
2
2
Mökiyet
Haklan
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
2
1
Tüzükler
1
1
1
2
3
2
2
2
— j
2
2
1
2
1
3
Karaborsa
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
2
1
3
1
1995 1996
Puant Puan
1.25 1.25
1.25 1.3
1.6 1.7
2 1
1.8
1.85
1.9 1.9
1.95
1.95
1.Ü5 1.35
1.95 1.95
2.1 2
2.8 2"
2.1 2
2.Ü5 2.05
DYP'li Devlet Bakanı, başanlı ihracatçıların ödül töreninde konuştu
Törüner devalüasyon istediANKARA (C umhuriyet Bürosu) -
ANAYOL ortakları arasındaki uyuş-
mazhk. kur politıkasında da kendisini
gösterdi. ANAP'lı Devlet Bakanı Rüş-
dü Saracoğlu'nun reel kur tartışmalan
için "Devalüasyonla ihracat artmaz
1
"
yönündeki degerlendirmelerine karşı
DYP"li De\ let Bakanı YamanTörüner.
"Sıcak para politikası sürdükçe ne ih-
racat artar, ne de enflasyon düşer" de-
di. Törüner. Türk Lırası'nın aşın değer-
li tutulduğunu belirterek, devalüasyon
yapılmasını istedi. Dış Ticaret Müste-
şarı Nejat Eren ihracatın arttınlması
için öncelikle makro ekonomik denge-
lerin ıstıkraraulaşmast gerektiğini vur-
gularken. Türkiye lhracatçılar Meclisi
(TlM) Başkanı ÖkanOğuz, "Bütünbu
olumsuzluklara karşın, her şeye rağ-
men ihracat yapıyonız" diye konuştu.
Törüner, Dış Ticaret MüsteşarlığYnca,
geçen yılın başanlı ihracatçılannın ödül-
lendirilmesi için düzenlenen toplantı-
da yaptığı konuşmada. "Türk LirasTna
değer kazandırma ve sıcak parayı özen-
dirmepolitikasısürdükçe, neihracab ar-
ürnıa. ne de cnflasyonu aşağıya çekme
gibi bir düşünce olamaz" dedi.
Törüner, "Artık ihracatınuzı biz ge-
liştireceksek, uluslararası rekabet ede-
bilecek bir ülke olacaksak, gelir dağılı-
mını düzeltme mecburiyetini hissedi-
yorsak, mutlaka ekonomi. nıaliye ve
para polia'kalannı gözden «eçirmeye ih-
tiyaanuz var" dıye konuştu. Törüner şöy-
ledevamettı: "Buiskritirafede>imki,
Türkiye'de iyi ghmKor. Enflasyon sür-
dürülebilir bir ekonomik olgu değildir.
Enflasyon bizinı kaderimiz de değildir.
Bunların çözümleri zor değildir. Yeter
ki. bunların çözümünü isteyenler, siya-
silere ve bürokratlara destek versinler."
Ihracatta bu yılki artışın tahminlerin
altında olduğunu bildiren Törüner. ocak
ayı ithalat verilerinin de çok büyük bir
riskle karşılaşılacağını göstermediğini
belirterek, şunlan söyledi:
"Geçen yıl y ılbaşı-yılsonu itibariyle
yüzde 4 channda bir kur farkı oldu.
19951 bir kenara koysanız bile bu fark
bugün yüzde 28"e yükseldi. Yani siz ih-
racatçınıza Türk mallannı y urtdtşında
y iizde28pahalüaşnracaksınız, sonra da
siz bu ihracatın artmasını bekleyecek-
siniz. Dünyada gümrük biriiğine giren
bütün üikeler,girdikleri yıl büyükbirdış
ticaret açığıyla karşüaşırlar. Böy le biryıl
TL'ye yüzde 28'e > aran birdeğer kazan-
dıny orsunuz. Böy le bir ekonomik poü-'
rikay la biz hiçbir yere gidemeyiz."
Dış Ticaret Müsteşan Nejat Eren de.
küreselleşme politikalan çerçe\esınde.
Türkiye'nin dış ticaret ayağı ile tam bir
rekabeteaçıldığını vurguladı. Eren.Tür-
kiye'nin organize sanayi bölgeleri ye-
rine teknoparklar oluşturması \e daha
fazla teknolojik yatınma yönelmesi ge-
rektiğini belirterek. "thracatı sürükJe-
yen sektörlerinyerlerinidaha fazla kat-
ma değeriçeren ürünlere bırakması ge-
rekiyor" diye konuştu.
Türkiye "deki sorunlann en önemlile-
rinden olan "makro ekonomik denge-
lerdekibozuklugun" çözümlenmesı ge-
rektiğini ıfade eden Eren, şunlan söy-
ledi: "Devletin gelir vegkkrleri arasın-
daki fark, bunu kaparmak için uygula-
nan politikalaıia, dinamik bir sektör
olan ihracat için uygulanan politikalar
açısından, ciddi bir sorun olduğunu bi-
liyoruz. Makro ekonomik denge soru-
nu, Türkiye'de kısa zamanda çözüm-
lemk'nmeîi. Kay naklann daha fazlaya-
tınm, imalat ve ihracata y önelik bir bi-
çimde kullanılması gerekir.~
TtM Başkanı Oguz da. kur baskısı \ e
diğer sorunlara karşın geçen yıl ihracat-
ta artış sağlandığını, ihracatçının orta-
ya koyduğu başannın kıskanılacak ni-
telikte olduğunu belirtti.
8.5 rnilyonluk îsveç'te, 3.8 milyon sendikalı işçi
T
elefonda sendıka danışmanı
arkadaşıma soruyorum: "Şu
anda İs\ ec"te sendikalar uyuş-
mazhkyaşıyorlar mı?" Arka-
daşım yan şaka yan cıddi yanıt veri-
yor. "Ne uyuşmazhğu tsveç'te şimdi
devrimci ayaklanma hazniığı içinde-
yiz." Hükümet 2 gün önce işsizhğı 2000
yılmadeğın yanyanyadüşürmeyı he-
defleyen. beraberinde de iş\ erenin sos-
yal güvenlik ödentisini düşüren ve ye-
ni \ ergiler getiren bir paket sunuyor. Da-
ha bir ay önce Isveçli sendıkacılarla
vapılan görüşmelerde. böyle giderse
Isveç işçilerinin birkaç yıl sonra genel
bir tepki koyabileceklennı söylüyor-
lardı. ;Ancak daha bir ay geçti ve tepki
esintılen gözükmekte.
lsveç'te 2. Dünya Savaşı'ndan son-
ra 2 kez sağ panılerce hükümet kurul-
muşvekalan diğer yıllarda sürekli sos-
yal demokratlar iktidardalar. Işçıler ve
sendikalannm çoğunluğu. genel ola-
rak halk adeta bu parti ile bütünleş.mış
ve bu bütünleşme. sosyal de\ letın ge-
liştirilmesi süreci ile beraber işlemiş-
tir. Sendikalar \ e dığer kesımlerden ki-
şilerle vapılan sohbetlerde kimileri Sos-
y al Demokrat Par tı'yı sert eleştirmek-
le beraber. kendilerinm de demokrat
olduklannı aynca belirtmeyi ıhmal et-
miyorlar.
Uluslararası dayanışma ve yardım-
laşma üzerine dahi de%let politikalan
oluşmay a \ e fonlar ayırmaya varan bir
sistem getirmişler. Her şey bu partinin
iktıdara gelmesıne endekslenmış. Ya-
zıyabaşlarkenbelirtilenişçilerinhafif
tepkısel tavırları. sağ bir hükümet ol-
saydı çok daha tarkfi olurdu. Partı or-
ganlannda bendikacılann sayısı da az
değil. Zaten bu ülkede sendikalı \eya
sendikacı olmayan mı \ar? Ancak bir
başka yön. sendikalann bağımsız örgüt-
lülüğü \e gücünün sürekli geri planda
bırakılmış olmasıdır. Kriz koşullan on-
lara bu güçlerini hatırlamaya \e Sos-
yal Demokrat Par ti ile ılişkilerini göz-
den geçirmeye zorlamaktadır.
8.5 milyonluk tsveç'te nüfusun ya-
nsına yakın, 3.8 milyon sendikalı işçi
var. Sendikal örgütlülük yanı sıra eği-
tim amaçlı örgütlenme \ e 5 yıl önceye
&VÎ-1
kadar Sosyal
Demokrat Par tı
örgütlenmesi de
beraber işlemiş-
tir. Ancak Sos-
yal Demokrat
Parti sendikalar
ılebağınızayıf-
latma yönüne
gitmişve sendi-
kalar ise bubağ-
dan öncelen gördüğü yarann deneyi-
mine dayanarak bir türlü vazgeçmek
istememektedir. Oy sa sistem çöziilmüş
gözükmektedir. 1 Mayıslan sendikalar
büyük çoğunlukla sürekli Sosyal De-
mokrat Parti ile birlikte kutlamışlar ve
halen de kutluyorlar. Ancak 1996 1
Mayısı'ndabeklenenkatılımlaolmadı.
Bunu partinin iktıdarda olmasına da-
yandıranlar da \ar. Bu arada. ts\eç'te
sosyal demokratlann kızıl bayraklarla
yürümelerini ve Enternasyonal söyle-
melerini belirtmeden geçemeyeceğim.
nomik politika-
lan kabul etme-
yipdemokratik-
leşmeyi hedef
edindiklerini
belirtiyorlarsa
da diğer Avrupa
ülkelerinde ya-
" " jananlarla, uy-
, ., _. .., gulananekono-
* "• - '" "~ ' " mıkmodellerle
isveç'te yaşananlar arasında büyük bir
fark yok. Her şeyden önce ts\eç"te iş-
sizlik °'o 2"lerden fazla yaşanmamış ve
bu oran 5 yıl içinde diğer A\ rupa ülke-
leri gibi
o/
o 10'u geçmektedir. ts\eçmo-
delinin en fazla % 4 işsizliğe dayana-
bileceğinin belirtilmesi karşısında. bu-
gün bu oran, modeli zorlamaktadır.
Enflasyonun °0
2.5'larda oluşu olunv
lu. ancak me\cut kriz durumunu yine
değıştirmiyor.
Sendikalar. son 5 yıl içinde 300 bin
dolayında üye kaybederlerken. Sosyal
İ
sveç'te sendikalar. 1989"da yaşanan olumsuzluklardan sonra
eğitim çerçevesinde araştırmacılar \e sendikacıları bir araya
getiren •'araştırma çemberlerTni de oluşrurmuşlardır. Amaç.
sendikal politikalann oluşturulmasına katkı sağlamaktır.
Başka tartışma çemberleri (study
circles)olmaküzere. bir araya gelinen
çok sayıda organizasyonlar bulunmak-
tadır. Isveç teörgütlüolmakbizzatdev-
let tarafından da teşvik edilegelmiş.
Örneğin Türkiyeli işçilerin dernekleri,
de\ letten küçümsenemey en yardım al-
maktadır. Sonuçta örgütlü yaşam, do-
ğal bir süreç olarak toplumda yer almış.
ancak bu örgütlü toplum, yaşanan kriz
karşısında nasıl birtavırkoyacak? Çün-
kü pasta küçülüyor, kavga büyüyor.
İşyerlerinde yönetime katılma yasa
ile hüküm altına alınan bıçimde üst dü-
zey lerde \ e sendikalar da bu organlar-
da oldukça etkm. Ancak yine de işçi-
lere ilişkin sorunlann çözümünde de bu
sistem zorlanmaktadır.
Gelinen aşamada Isveç Sosyal De-
mokrat Parti yetkilileri globalîeşmeyi
telaffuz etmeyip enternasyonalleşme
diyorlarsa da ve yine yeni lıberal eko-
Demokrat Parti üyesi ise bu dönemde
1 milyondan 250 bine düşmüştür. Bu
düşüşte partinin politikalannı beğenme-
me de önemli bir faktör durumundadır.
Yeniden ıktidara gelen Sosyal Demok-
rat Parti. önceki sağ hükümetin % 75'e
düşürdüğü sosyal güvenliködemelen-
ni, °o80'eçıkanyor. Herikı partı de AB
yanlısı. Sendikalann çoğunluğu ise
AB'ye karşı pek ses çıkarmamışîar. Bu
tavırlannda Sosyal Demorat Partinin
sendikalar üzerindeki etkisi düşünüle-
bilir. Ancak yine de AB'ye giriş üze-
rine yapılan referandumda kabul oyla-
n az bir farkla önde oluyor.
Tüm diğer Avrupa üfkeleri gibi js-
veç hükümeti de borçlu \e bütçe. cid-
di açık vermektedir. Yatınmlar ise dur-
muş, Isveçli 20 uluslarötesi tekel. baş-
ka ülkelere yatınmlannı yapıyor. İhra-
cat ekonomisi durgunluğa girmiş \e en
azından eski hacmini yitirmiştir. Sağ par-
tiler. kriz nedenini kamuçalışanlannın
çokluğuna, gelirlerin aşın artışına. sos-
yal haklann yüksekliğine. Sosyal De-
mokrat Parti'nin harcamalanna, banker-
lerin parayı lsveç"ten kaçınşına ve dev-
letin görevinden uzaklaşmasına bağ-
lamaktadırlar. tş\ erenlerbir yandan ça-
lışma yasalannda işçilerden yana mad-
delerinin değiştirilmesini getirirlerken
diğer yandan îsveç'te yıllardır sürdü-
rüTen merkezi toplu pazarlık düzenin-
den vazgeçilerek her ışyeri için ayn
toplu pazarlık yapılması ve sözleşme-
lerin bağıtlanmasında ısrarlılar. Sendi-
ka konfederasyonlanndan en "büy üğü
ILO da bu öneriye farklı gerekçelerle
sıcak bakıyor. Hem de merkezi sendi-
kal hareketın zay ıflamasının. sendikal
hareketin zayıflamasınayol açabilece-
ği riskini göze alarak. Bu durumu. as-
gari ücret uygulamasının getinlmesi
talebi de pekiştirmekte.
Sendikalar. uzun yıllar sonra yoğun
bir işsızlikle tanıştılar. Gerçek ücretle-
ri geriledi. Sosyal haklanndaciddi bu-
danmalar var. Sosyal Demokrat Parti-
nin ta\n karşısında kolay sendikacılık
olanakları yok oluyor. Sendikalann
eğitim faaliyetlerinden çok şey bekli-
yorlar. Kadınlann sendika üyelıği için-
deki oranı yanyı geçmiş durumda. Bu
durum paıi-time çalışan ışçılerın artı-
şındanvebu işçilerin deçoğunluğunun
kadın oluşundan kaynaklanmaktadır.
Yasalara aykın olmasına rağmen kadın-
lar. erkeklerden az ücret almaktadırlar.
tsveç'te sendikalar henüz "klasik"
politikalarından vazgeçmemekle bir-
likte güçlennı koruyorlar. Yönetime ka-
tılmanın verdiği bir statü ile bu yönde
getirilen sendikal politikalar. esnekleş-
meye zorlanan üretim karşısında bek-
lenen olumlu yankıyı \eremiyor. 7 yıl
önce v ar olan [s\ eç modelınden söz et-
mek zor. Ancak işçiler ve halk halen ör-
gütlülüklenni koruyorlar. Öyle ki, ye-
tişkin bir Isveçlinin ortalama 5 örgüt ve-
ya kuruma üye olduğu söy lenmektedir.
Böyiesi örgütlü bir toplum sorunlan-
nı. şimdiki durumda örgütsüzlükten
değil politıkasızlıktan çözemeyebilir.
SÜRECEK
IŞÇMNEVREN1NDEN
ŞÜKRAN SONER
Boşluk Dolar, Ama Nasıl?
Cumartesi anneleri, kimseye bir zarar vermeden, 54
hafta durdular da 55,'sinde ne oldu?
"HABITAT'çılara görülmesinler istendi" diye düşün-
müştük. Yerlerde acımasızca sürüklenerek, coplanarak,
yaka paça götürülmelerı 56. hafta da yaşandı.
Birileri için zararlıydılar. Türkiye'de her koşulda. her
zaman işkence, yargısız infaz. ağır insan hakları ihlal-
leri olduğunun çok ağır bir kanıtı. ayıbı olarak orada du-
ruyorlardı.
Eylemleri belki Şilıli, Arjantinli annelere benziyordu.
Ama daha da büyük bir ayıbın simgesi sayılabilirlerdi.
Ne de olsa onlar, cunta dönemindeki kayıp çocukları-
nın hesabını soruyorlardı. Ama bızim annelerin kayıp-
ları, sözde demokratik, sivil iktidar dönemlerini, günü-
müzü de kapsıyordu.
Her zaman, her koşulda işkenceyi, yargısız infazı,
ağır insan hakları ihlallerini hak gören hasta kafalar, giz-
li, silahlı kimi iktidar güçlerine göre kirliliğin, bu büyük
ayıbın görünmemesi için onların orada duramamaları
gerekiyordu.
Yine de herkesin gözü önünde de çocuğu kayıpta an-
neyi, fotoğraf, televizyon kameralanna yakalanma teh-
didi altında, sürüklemeyi göze almak, kayıp ailelenni cop-
la dağıtmak, direnenlen yeni moda sözcükle, (kodese
götürmenin anlamı güzel bir sözcükle değişecekmiş gi-
bi), "göztem" altına almak kolay bir iş değildi.
Ne de olsa gizli iktidann önünde bir de görünen ikti-
dar vardı. Birileri. en azından münasebetsiz(î) kimi ga-
zeteciler, hâlâ değerlerini tümden yitirmemiş kimi siya-
siler, ya da ailelerden birileri.. doğrudan sorumlu Baş-
bakanı, bakanlan kalabalık bir yerlerde yakalayabilir. "Ne
oluyor" diye soru sorabilirlerdi.
İş soğumaya bırakıldı. Zaman içinde. bir sonuç alın-
maması, ses çıkmaması ile şevklerinin kırılacağı, bu işin
kendiliğinden sona ereceği hesaplanmıştı.
Hesap tutmadı. Cumartesi anneleri, kayıp yakınlan
dayandılar. Sonuç alınmadığı halde, toplum gerçekten
çok duyarsız davrandığı halde, direndiler. Üstelik onlar
geçmişteki kayıplannı değil, günlük kayıplannı aradık-
ları için yaraları çok tazeydi. Bıkmaları, yılmaları pek söz
konusu değildi. Zaten umutsuzluğa düşüp çekilen bir
annenin yerini, biryenisi alıyordu. Yeni kayıpların sonu
gelmiyordu.
Cumartesi annelerinin direnışıni noktalamanın, bu işi
bitirmenin bir uygun zamanının bulunması gerekiyor-
du. iktidar boşluğundan uygun zaman mı olur?
Ortada sorumlu, hesap verecek bir sivil iktidar, so-
rumlu başbakan, bakanlar olmadığında, daha doğru-
su şekil olarak olsalar da fiilen, en azından toplumsal
beklenti anlamında bu sorumluluk kalktığında, iktidar
boşluğunu başka güçler dolduruyor.
Güvenlik gücü. militarist, şahin kafalann elinde. On-
lar siyasi iktidar boşluğunu kaçtrılmaması gereken bir
fırsat olarak değerlendirerek. cumartesi annelerinin di-
renişini, önemli bir insan hakkı arama odağının işini bi-
tirmeye karariılar.
Son zamanlarda en sıradan protesto, hak arama ey-
lemlerinde, en acımasızca polis müdahalelerinin yaşan-
ması da elbette rastlantı değil. 1 Mayıs olaylan kamu-
oyunu tepkisizleştirmek için öylesine başanlı kullanıldı
ki.. Bu vahşi değişimi toplum olarak görmüyor, algıla-
mıyor, en azından tepki gösteremez bir konuma gel-
miş bulunuyoruz.
Cezaevlerinde yaşanan yeni uygulamalardaki insaf-
sızlık, açlık grevlerinin paniğini yaşayan ailelere duyar-
sızlık aynı tablonun bir başka yansıması.
Çeşitli demokratik örgütlerın yönetıcileri. kimi parla-
menter ve aileler Ankara'da, Istanbul'da olaylardan so-
rumlu, yetkili bakan, emniyet müdürü arayıp ki bulsun-
lar. Günlerce en yukarıdaki de dahil. ulaşılabilecek hiç-
bir yetkili, sorumlu kişi, makam bulamıyor, kimselere ula-
şamıyoriar.
Polis, adliye, insan hakları cephesi böyle de başka
alanlar çok mu farklı olacak?
İktidar boşluğunu elbet başka güçler dolduracak.
Doğan Güreş'ın sözlerı boşu boşuna tartışılmıyor. Er-
bakan emekli askerlerle basın toplantısı yaparak, as-
kerterin iktidarına karşı olmadığını kanıtlama çabasın-
da. Güreş'in kendi lidertiğı için askerlerı kullandığı da
öne sürülüyor. Ne kadan doğru, ne kadan yalan? Çok
da önemli değil. Önemli olanı, siyasetin bu kadar çok
boşluk bırakması, sorumlu iken sorumsuz davranma-
sı değil mi? Siz militarizme teslim olmamış siyasetçiyi
ortalıkta görebiliyor musunuz?
İktidar boşluğunun ekonomi alanında nasıl doldurul-
duğuna ise hiç girmiyorum. Ne de olsa biz sürekli yok-
sullaşmaya alıştık. Birileri de her şeyi kendilerine yon-
tup vurgun vurmaya. Eh baksanıza, ekonomimiz de
artık kendi kendine ayakta kalacak, batmayacak kadar
güçlenmiş.. Siyasi iktidar kararianna gereksinim duy-
muyormuş.
Vurgun düzeninin kilit başlarında olanlar öyle söylü-
yor.. Laleli piyasası Yettsin'in seçilmesi için para top-
luyor. Işçisini en ağır şekilde sömüren, vergisini öde-
meyen, kayıt dışı ekonomide toplanan Türk sermaye-
si, Rus seçmenine rüşvet dağıtacak kadar güçlenmiş
görünüyor! Bu da: utanılacak, hesap sorulacak değil
de övünülecek bir şeymiş gibi sunuluyor.
Boşuna, "6a/(/cöaşfan/(o/ca/'"dememişler. Eski DP'li-
ler, açık mikrofondan duyulduğu ya da duyurulduğu üze-
re, Çiller'e hesap vermekten nasıl kurtulacağının tak-
tiklerini öğretiyor.
Yüzü kara, yüzü kara.. kiminki daha kara?..
8.5 milyonluk İsveç'te nüfusun yansına yakın.3.8 mil-
tim amaçlı örgütlenme ve 5 yıl önceye kadar Sosyal
Demokrat Parti örgütlenmesi de beraber işliyor.
İş dünyası siyasileri uyardi:
Çekişmeyi bırakın,
çözüm araym
Ekonomi Servisi - İş dün-
yası sıyasilejı uyardı. İstan-
bul Ticaret Odas'ı (İTO) Baş-
kanı Mehmet\üdınm. po-
litikacılann bazı özel sektör
tembilcılerine yaptıklan suç-
lamalan şaşkınlıkla karşıla-
dıklannı belirtirken tstanbul
Sanayi Odası Başkanı Hüsa-
mettin Kavi de. özel sektö-
rün ülkesıne karşı sorumlu-
Iuklarının bilincinde oldu-
ğunu belirtti.
Politikacılann özel sektör
temsılcılerıne yönelttiği
birtakım suçlamaları hak-
sızlıkolarak nitelendiren İTO
Başkanı Yıldırım. polıtika-
cıları, sorumluluğu ış âle-
mine yıkma telaşına gırmek-
le suçladı. Yıldınm. yaptığı
yazılı açıklamada. siyasile-
rin görevlerini. makamlan-
nı veyetkılennı. "tektekfir-
malar \eşahıslarla tığraşma
ile haksız suçlamalarda de-
ğil,dev leriyücehecekönlem-
lerin alınnıasında" kullan-
malannı bekledıklerını ıfa-
de ettı.
tş âleminın. dış ticaret is-
tatistiklerini bıle hazırlayıp
duyuramay an, Rekabet Ku-
rulu'nu oluşturamayan, dev-
letı küçültelım derken dev-
letı küçük düşüren siyasıle-
ringörevlenni layıkıylayap-
mamasından tedirgin oldu-
ğu görüşünü sa\ unan Yıldı-
nm **Kendi görevlerini yeri-
ne getiremeyenlerin, başka-
lannı eleştirnıeye. sorumlu-
luklanna. hiçbir \etkisi ol-
mayan insanlan ortak ernıe-
ye haklan olmadığını hatır-
latmak Jstiyoruz
1
" dedi.
ISO Başkanı Hüsamettın
Kavi de. "Türk sanayicisi
tüm risklere karşuı dün ol-
duğu gibi bugün de destek-
lediği siyasilerimizin aksine
beklentilere yanıt verebile-
cek çözüm üretilebilmesi için
üzerine düşeni yapmakta, si-
yasi otoritenin en az kendi-
leri kadar olaya sahip çıkıp
gümrük birliği düzenlemele-
rini bir an önce tamamla-
malarmı beklemektedir'' de-
di.
Piyasa koşullarına uy gun
bir rekabet ortamının oluş-
ması için gereklı olan temel
ihtiyacın siyasi ıstikrar ol-
duğunu belirten Kavi şöyle
konuştu: "Ancak bugün ya-
şanan siyasi istikrarsızhk sa-
nayiciyi karar alma meka-
nizmalannın en önemli gir-
disi olarak kabul edilen bil-
giden, hatta dış ticaret veri-
lerinden bOe mahrum etmek-
tedir. Sanayiciler olarak ül-
kemizi hertürlü siyasi çekiş-
meden önemli buluyoruz.
Parlamenter sistem içerisin-
de bu anlay ışı pay laşan veya
paylaştığını iddia eden ak-
törleri bu anlayışın gereğini
yapmaya da\etediyoruz.**....