Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 HAZİRAN 1996 PAZARTESİ
HABERLER
Babalar Günü'nü
bunuk kutlama
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Hükümlü ve
tutuklu çocuklan. "Babalar
Günü*"nü cezae\i kapısında.
buruk kutladılar. Babalan
siyasi nedenlerle
cezaevinde bulunan ve
yaşjan 5 ile 14 arasında
değişen yaklaşık 30 çocuk,
Ankara Merkez Kapalı
Cezaevi önünde.
"büyükler"e " Bizler,
ülkemizi ve babalanmızı
çok seviyoruz. Aramızda.
dünyaya geidiği günden
beri. babasıyla
kucaldaşamayan. ona sanlıp
öpemeyen çocuklar \ar"
diye seslendıler. Ellenndeki
kırmızı karanfıllerle
halaylar çeken, şarkılar,
türküler söyleyen zafer
işareti yapan çocuklar, daha
sonra bir basın açıklaması
yaptılar.
ANAP'ta iki ilçe
genel kurulu
• İstanbul Haber Servisi -
ANAP'ın Kadıköy ve
Beyoğlu ilçelerinin 5.
olağan genel kongrelen
yapıldı. Beyoğlu ilçe
kongresine katılan ANAP
Genel Başkan Yardımcisı
Cengız Altınkaya. partisinin
yeni bir yapılanma
içerisinde olduğunu ve yeni
- bir dönemin yükünü
çekecek kadrolan
kurduklannı söyledi.
Kadıköy Halk Eğıtim
Merkezi'nde yapılan ilçe
kongresine katılan Genel
Başkan Yardımcısı tbrahim
Çebi ise bugüne kadar
hükümetin 100'eyakın
uluslarararası sözleşmeyi
imzaladığını, 50'ye yakin
kanun tasarısını Meclis'e
sevk ettiğini ve 23 yıldan
beri değiştirilemeyen
Meclis içtüzüğünün
değiştirildtğini anlattı.
Ümraniye'de yol
kapatma
• İstanbul Haber Servisi -
Ümraniye Ferhatpaşa
Mahallesi'nde dün 200 kişi.
can ve r.ıal güvenlikleri
olmadığı gerekçesi ve
karakol isteğiyle TEM
Otoyolu'nu 3.5 saat trafiğe
kapattı. Üç gün önce iki kız
kardeşin, evlerine giren
hırsıziar tarafından tecavüze
uğramasını protesto eden
mahalleliler, Çamlıca
turnikelerine lastiklerle
barikat kurdular. Valilikten
bir yetkiliyle görüşmek
istediklerini söyleyen
göstericiler. "Amacımız yol
kapatmak değil. scsimizi
duyurmak" pankartlannı
açarak beklemeye başladı.
Mahalle sakinleri. muhtar
Hasan Güngör'ün Çevık
Kuvvet amiriyle görüşüp
Ferhatpaşa'ya karakol
kurulacağına dair söz
alması üzerine sessızce
dağıldılar.
Mercümek
komisyonu
• ANKARA (Cumhuriyet)
-Refah Partısi'nin
Süleyman Mercümek ile
bağlantılannın ve maddi
ilişkilerinin araştınlarak
iddia edilen hukuk dışı mali
kaynaklann tespiti amacıyla
kurulan Meclis Araştırması
Komisyonu'nun
üyeliklerine seçilen
milletvekillerinin isimlen
Resmi Gazete'de
yayımlandı.
MHP 2. Kadmlar
Kurultayı
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
MHP Genel Başkanı
Alparslan Türkeş. kadınlan
siyasette erkeklerin
arkasında değil, yanında
görmek istediklerini
belirterek "Siyasete ve
Meclis'e omuz verin" dedi.
MHP Genel Başkanı
Alparslan Türkeş. dün MHP
2. Kadınlar Kurultayı'na
katıldı. Türkeş, kadının aile
içindeki önemine değinerek
toplumu ileriye götürecek
ikinci gücün kadınlar
olduğunu kaydetti. Türkeş,
"Herbaşanlı erkeğin
arkasında bir kadın \ardır
derler. Ancak. biz kadınlan
siyasette erkeğin ardında
değil. yanında görmek
istiyoruz." dedi.
Tofaş komisyonu
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-DYP, genel
başkanlan Tansu Çiller
hakkında açılması
kararlaştınlan TOFAŞ
soruşturması için kurulan
komisyonda görev alacak
milletvekillerinin adlannı
bugün TBMM
Başkanlığı'na verecek. DYP
TBMM Grup Başkanvekili
Ali Rıza Gönül,
komisyonun çalışmalannın
geciktirilmesinin söz
konusu olmadığını
savundu?
Cezaevlerindeki açlık grevlerine sanatçı desteği eyleminde polis zor kullandı
44 aydmgözaltmdaİSTANBUL / ANKARA
(Cumhuri\et Bürosu)-Si-
yasi rutuklu ve hükümlüle-
rin 33 cezaevinde başlattık-
lan açlık grevleri devam
ederken İstanbul'da 'ceza-
evlerindeki açlık grevlerine
sanatçı desteği'' etkınliğin-
de polisin zor kullanması
sonucu aralannda şair Su-
na Aras. Grup Yorum ve.
Grup K.ızılırmak üyelerinin
de bulunduğu 44 kişi gö-
zaltınaalındı. Ankara Ba-
rosu Başkan Tuncay Alem-
daroğhı da insanlann tutuk-
lu veya hükümlü olması-
nın, tutukevinde de insan
haklanndan yararlanma-
sını engellememesi gerek-
riğini belirterek açlık grev-
lerine son verilmesini istc-
di.
İstanbul Haber Servisi-
mizin haberine göre. Sa-
natçı Dayanışma Organi-
zasyonu, Ortaköy Meyda-
Aralannda Grup Vörum, Grup Kı/jlırmak'ın üveleri ile şair Suna Aras'ın da bulunduğu kalabalık bir grup. cezaevlerindeki açlık grevlerine des-
tek vermek amacıyla Ortaköy'de etkinlik dü/enlediler. Gruba müdahale eden giivenlik gücleri, sanatçılan yeıierde süriikleyerek gözaltına aldılar.
nı'nda 'cezaevlerindeki açlık grevlerine sa-
natçı desteği' etkinliği düzcnledi.
Ortaköy Meydanı'na kurulan platform-
da. dün saat 13.45"ten itibaren türkülersöy-
lendi. şiırler okundu ve oyunlar sergilendi.
Ancak çevik kuvvet polisleri "izinstzol-
dugu" gerekçesiyle etkinliğe müdahale et-
ti ve sanatçılan yerlerde sürükleyerek gö-
zaltına aldı. 44 sanatçtnın gözaltına alın-
dıgı olaylar sırasında birkaç kişinin hafıf şe-
kilde yaralandığı ve tedavi edilmeden Va-
tan Caddesrndeki istanbul Emniyct Müdür-
lüğübinasınagötürüldüklen belirtildi. Gö-
zaltıları görüntülemeye çalışan Kanal D
ekıbınden bir nıuhabir ve bir kameramanın
da filmlerine el konulduktan sonra gözal-
tına alındığı bildirildi.
Gözaltına alınanlar ve isimleri belirlene-
bilenlerşunlar:
Ankara Birlik Tiyatrosu'ndan Gül Kökcr,
lıyatro sanatçılan İsmaUYıkuz,SaniyeTunç,
Yıldız Gültekin. Nazmi Kınk. trnan Vıl-
dınm, Baran Gündoğan \e işılÖzmaş. şa-
ir Suna Aras. sanatçılar Hıdır Bakır ve Fi-
liz Dalkılıç, öykü ya/an Hayati A/im. fotoğ-
raf sanatçısı MehmetÖzer. araştırmacı Za-
hir Kaya. Me/apotaıvtya kühur Merke-
zi'nden İbrahim Incesu, müzisyenler Hay-
dar Bayar. Nail Yurtsever. Vekbun Cıvak.
LeylaCıvak v e Ali Geçimli. Grup Yorum 'dan
Hakan Alak. İrşat Aydın. Ö/can Şenver.
Fikriye Kıbç ve Ufuk Lüker. Grup Kızılır-
mak üyeleri İlkay Akkaya \c Tuncay Ak-
dogan. Yenigün Müzik Topluluğu'ndan Sı-
dıkaÖzoğlu. halk danslan sanatçılan Lok-
man Ozhan. Esen IK-niz Engin. Hüseyin
Ballıkaya. Aşkın Haskaya vc Resul İ'lkcr.
Ankara Baror-u Başkan Tuncay Alemda-
roğlu da insanlann tutuklu veya hükümlü
olmasının tutukev inde de insan haklanndan
yararlanmasını engellememesi gerektiğini
belirterek açlık grevlerine son verilmesini
ıstedı.
Ankara Bürumuzunhaberine göre. Alerrv
daroğlu. tutukevi olaylannın çözümlenme-
si için yaptıklan çagnya karşın. hiçbirolum-
lu adım atılmadığını ve sorunlann büyüdü-
ğünü kaydetti
DYP Kilis Milletvekili Doğan Güreş, kavgayı bırakmalan konusunda liderleri uyardı
'Ordu, gerekince görevini yapar'GAZİANTEP(AA)-DYP Kilis Milletve-
kili, eskı Genelkurmay Başkanı Doğan Gü-
reş. idealindeki koalisyon hükümeti şeklinin,
"DVP-ANAP-CHP \« DSP'nin bir arayagd-
mesi"olduğunu söyledi. Böyle birkoalisyo;.
hükümetinin, DYP-ANAP-CHP ve DSPnin
olumlu karşılayacağı bir kişinin başkanlı-
ğında kurulabileceğini kaydeden Doğan Gü-
reş. "Burada başbakanlık önemli değil. Ge-
nel başkanlar dışanda kalabilir ve hiçbir sey
kaybetmezler" dedi.
Doğan Güreş. siyasi istikrarsızlıklann or-
tadan kalkabılmesi için tarihten ders almak
gerektiğine dikkati çekti. Güreş, şunlan söy-
ledi: '*Birdonemeçtengeçiyonız.İ\vedışkon-
jonktürü göz önüne almalıyı/. Kkonomi yi-
ne rayından çıkmaya başladı. Gümriik bir-
liginin şartlannı hâlâ verint getiremedik.
Ozetleştirme\i tanı manasıyla yapamadık."
Türkiye'nin kilit rolû
Türkiye'nin. Ortadogu'da bir "kiBt" rolü
bulundugunu ve bölge banşına önemli kat-
kılan olacağını da kaydeden Güreş, şöyle
devam etti:
"Avnca İran, Suriyc, Rusva, Irak ve Ku-
2ey lrakmeseiesivar.Rusya'nın(bağımsızde\-
letler) denen ülkeleh biraz daha (Sovyctkş-
tirmeye) yönetik tsteği var. Üç tümeni getntiş
Gürristan'da. Ermenistan'da_ Yunaııistan,oa-
şımıza büviik birsonın halinc »elivor.
Kıbns davası. Amerika \c AB ile ilişkik-ri-
mi/ \ar. Bütün bunlar duruvor, bi/ içeride
ne >apı\oruz? Bi/inı. bugünkü tabloyu mu-
hakkak surette aşmamı/ için nncrdiğim mo-
delin işhaşına gdmesi la/ım. Rica ediyorum;
bırakalım şu ka> «alan. bir ara> a «elelim. Ol-
mayacak şey değil... Sonradan ağlamasınlar.
'zamanı kaçırdık' diye_.
Bunu vapalım... larihtedebö>kanlaşama-
dılar ve ne oMuğa biliniyor. tğer. önerdiğim
hükümct modeli UNgulanırsa, bir-iki senede
DYP lideri Çiller, DP ve AP milletvekillerine yemek verdi
'Herşeyibütünlükiçinyaptık9
ANKARA (AA)- DYP
Genel Başkanı Tansu Çil-
ler. "Allah şahidimdir ki biz
bütün fcragat] bütünlük için
yapük" dedi.
DYP hdcn Çiller. Demok-
rat Pani veAdalet Partisi
milletvekillerine. Dedemen
Oteli'nde bir akşam yeme-
ği verdı.
Katılımın az oldugu ye-
mekte Çiller" in sağına AP'li
eski milletvekillerinden
Hay rettin Nakipoğlu, sol ta-
rafındadaDPeski milletve-
killerinden Kemal Biberoğ-
lu oturdu. "Modern Türki-
ye'nin gerçek kurucusu ve
Kırat'ın mührünü ülkenin
her tarafına Büvük Türki-
ve sevdasnla vurmuş olan
büvüklerimi bir kez daha
sevgi ve savgıyla selamla-
maktan mutiulukduvdum"
Çiller, "Sizleri en iyi anlayan bizleriz. Sizlerin yaşadıklannız, bizinı yaşadıklanmı/.
Onun için si/Jer bizsiniz, bizler siziz. İşte bu bütünlük bizim en büvük gücümüz. Sizle-
rin bizebıraktığı'Kırat'ınmührübizinışerefımiz^onunımuzdur"dedi. (Fotoğrat: AA)
diye sözlerine başlayan Çiller, her
yerde DYP misyonunun geçmişini
andığını söyledi. DP ve AP döne-
minde doğru olanın bugün de doğru
olduğunu belirten Çiller. -Sizierica-
zeüi oimaduuz.çıkar gruplanna kar-
;ı değişimi gerçekleştirmeve çalıştı-
nız. Onun için çok zor günler yaşadı-
nız" dedi.
Değişimın. birilerini karşıya al-
mayı gerektirdiğini, ancak bunun so-
nucunda milletin kazandığını anlatan
Tansu Çiller. "Sizleri en ivi anlayan
bizfcriz. Sizlerin yaşadıklannız, bi-
zim vaşadıklanmız. Onun için sizler
bizsiniz. bizler siziz. İşte bu bütünlük
bizim en büvük gücümüz. Sizlerin bi-
ze btrakuğı 'Kırat'ın nıührii bizim
şerefimiz. onurumuzdur" di\e ko-
nuştu. DYP lideri Tansu Çiller. DYP
misyonunun geçmışte de mılli \ c ma-
nev i değerlere bağlı olduğunu. venı-
liği ve değişimi savunduğunu ve ünı-
ter dev lete sahip çıktığını. bugün ken-
dilennın de avnı anlayışa sahıp olduk-
larını kaydetti. "Aynı kökten gelen-
lerin ay nı çab altında olmalannı" ı>-
İedıklerıni anlatan Çiller. bu-
nun için ikinci parti olnıala-
rına karşın Meclis Başkanlı-
ğı'nı vebaşbakanlığıverüik-
lerını sövledı. ANAP ılc
D\ P'nın bırbırıne karşı ver-
dıği mücadeleden dolayı "iki
kardeşdüşman*'olduklannı
anlatan Çiller. bu birleşme-
nın etap etap sağlanabilece-
ğını belırttı.
Çiller. "'Etap etap gide-
lım. Seçımlerde ışbırliği ya-
palını. kav ga etmeyelim. bır-
bırımı/i arkadan \urmaya-
lım' dedik. Bu doğrultuda
adımlar attık. kendimizi \ol-
laraatarak "üzenmizden ge-
çın' dedik" diye konuştu. An-
cak rekabet yolunun tercih
edildığini anlatan Çiller. şov-
le de\am cttı: "Allah şahi-
dimdir ki biz bütün feragatı
bütünlük için vaptık. Ama
karşımızda ya sen öleceksin ya ben,
ya sen varsın ya ben. sen başbakan mı
olacaksın. ben seni V üce Divan'a yol-
lanm, başbakan >apmam. dolav ısıy-
la bütün hepsine ben hâkim olurum.-
Vnıa hö\ le bütünleşme oimaz, boy le
siyasi isn'krar sağlanma/ ki kavga-
dan banşçıkmaz ki gdinen dunım bu-
dur."
çok yol alınır. Veter ki kurulacak hükümet
tarafsız \edoğru hareket etsin. İç vedtş prob-
lemler hallolur, seçim kanunu, uyum yasala-
n çjkanlır, genel seçime gidilir."
Onerdıği hükümet modclı dışındaki gö-
rüşlere katılmadığını belirten Doğan Güreş,
şunlan söyledi:
-krşiscl anlamda nnerdi0m genel mulaba-
kahn içine 5. parti gircbilir nıi? Düşünmedim,
ama madem ki mutabakat diyoruz. sebep
yok. RP seçimlc gelmiştir. V ü/.de 21 oy alnuş-
tır. Bunlann içindc fikir bakımından hcğen-
diğiminsaniardavar. \maşûndiye kadar ana-
yasanın bazı maddelerine karv düşünceleri
de var. Bana ten. oelen düşün-
celeri var. İstiyoıiarsa, lider-
lerin hepsiy le görüşmeye ha-
zınm. Daha geniş, tefemıatlı
şeyler yapabilirim. Bu benim
görevim. Hiziplik, muhaliflik
gibi şeylerbana göre değil. Be-
nim kendi kişiliğinı. kendi gö-
rüşüm var. Bu, bir grubun gö-
rüşü değil, benim görüşüm-
dür. Bu.nemuhalcfettir,nede
hizipliktir. RP-D\ P koalisyo-
nu sö/ konusu olursa. zamanı
»eldiğinde çok kısa bir dunım
muhakemesi yapar, memlcket
için neyi görürsem söylerim.
Genel başkan, beni bu şekikk
takdir ediyor ve karşılıklı gö-
rüşüyonız."
Doğan Güreş, iki yıldır or-
dunun dışında olduğunu ve
TürkSilahlı Ku\\etleri'nitem-
sil etnıcdiğini de vurgulayarak
sözlenni şöyle sürdürdü:
"Türk milletini temsil eden
birmillervekiliyim.Ordumuz,
çok demokratik bir urdudur.
Türkiye'nin milli bütünlüğü-
ne sahip bir ordudur. Çok ile-
rici bir ordudur. Bunlara şüp-
he yok. Türkiye. çok büvük
bir tehlikeye düştüğü zaman,
elbette yasalarla kendisine ve-
rilen görevi ordu yapar ve bu
doğaldır."
Güre^. "Suriye'nin, bölü-
cü terör örgütüne Şam yakın-
lannda kamp yeri vermesi"
ile ilgili bir soruya da "Suri-
ye zaten dünyada tcrörist bir
ülke olarak tanınıyor. Kay-
bederler ve bunun sonucuna
katianırlar" karşılığını verdi.
IRMIKI AYDIN ENGİN e-mail: engin@planet.com.tr
Hani Fenerbahçe Ordu-
evi'nden Uludağ'daki lüks disko-
teklefe, konservatuvarsınavlaınn-
dan, MİT'çi dümenine yatıp yo-
lunu bulan arkadaşlanna kadar
bir sürü rezaleti güç bela örtbas
edilen bir delikanlı vardı, Serdar
Güreş. İşte onun babasından
sözetmekistiyorum. Hani, "Tak
söylüyor, şak yapıyorum" deyip
kadıncağızı bile bunun doğru oi-
duğuna inandırarak sonunda
DYP'den milletvekili yapılıp ödül-
lendirilen emekli general. Kilis
halkı, muvazzaflık döneminde
"bölgeye" yaptığı "iyiliklerin" al-
tında kalmayıp son seçimlerde
onu Meclis'e yollamıştı. (Biliyor-
sunuz halkımız neylerse iyi ey-
ler. Halkın sonsuz bilgeliği bunu
böyle yaptıysa bizim çakamadı-
ğımız derin bir hikmeti mutlaka
vardır).
Bu Serdar Gureş'in babası,
bundan bir sûre önce kuvvet ko-
mutanlarının bir bölümü ile bir
yemek yeaı. Yedikleri içtikleri on-
ların oldu; arna. konuştuklan da
bızım Ankara Bürosu'ndan Dür-
dane Kocaoğlu'nun antenleri-
ne takıldı. Yemekte Serdar Gü-
reş'in babası, eski silah arka-
daşlannın "Refahlı bir koalisyo-
Şu Serdar Gureş'in Babası...
nu nasıl içinize sindireceksiniz"
sorusunu, "Elbette içimize sin-
dirmeyeceğiz... 20'ye yakın ar-
kadaşımla birlikte istifa ederiz"
diye yanıtlamıştı.
Arkadaşımız Kocaoğlu'nun ha-
berini daha sonra Serdar Gu-
reş'in babası yalanladı.
Biz de bu yalanlamayı yedik(!).
Yani istesek de ıstemesek de içi-
mize sindirdik. Zaten sınınna gel-
diğimiz "sindirmeyetimizı" zor-
ladık. üstten bastırdık, yandan sı-
kıştırdık, komutanların, parla-
mentonun olası bırtercihine kar-
şı tutum geliştirmelerini, yani kış-
laya siyaset sokmalarını içimize
sindirdik. Kökeni ne olursa ol-
sun, parlamentoda kendine ay-
nlmış bir iskemlesi olan birinin bu
durumu olağan karşılamasmı,
dahası yürekten onaylamasını,
yadırgamamasını da sindirdik.
Ancak Serdar Gureş'in baba-
sı önceki gün öyle bir laf etti ki
ne yemek, ne sindinmek müm-
kün. Hükümet bunalımının çözü-
mü için "kendince" bir formül
üretti. Ola ki gözünüzden kaçmış-
tır, izninizle bir kez daha aynen
aktaracağım:
"... Bir tane hizipbaşı olmayan,
bütün partilerce de uygun gö-
rülen bir insan gelir, koordıney-
le başbakan olur. İç politikada-
ki, dışandakidüzenisağlar. Özel-
leştirmeyi sağlar, yeni seçim ya-
sası çıkarılır. Sonra, 'Haydı bu-
yurun genel seçime' der. Seçı-
me gidilir. Efendim nasıl olur, an-
laşamıyorlar. O zaman tarıhe
baksınlar, anlaşamadıkları za-
man neoluyor..."
Fıkrayı bilirsiniz, Bektaşi baba-
sına ilmi, aklı kadar kıt bir softa
gelip sormuş:
"Baba erenler" demiş, "hani
ilyas peygamber, oğlu Yusufpey-
gamberi kurban edecekti de, Al-
lah gökten bir dana indirdiydi
de..."
Bektaşi babası herifin sözünü
kesmiş:
"Ulan" demiş, "ben bunun ne-
resini düzelteyim. Bir kere İlyas
peygamber değil, ibrahim pey-
gamberdi; kurban edilecek olan
da Yusuf peygamber değil, İs-
mail peygamberdi; gökten inen
de dana değil, koyundu..."
Aynen o hesap. Şimdi bu söz-
lerin neresini düzeltmeli?
Haydi "koordineyle başbakan
olmak" gıbı bırdıl zerafetini(l) bir
yana koyalım. Haydi, ne kadar ye-
tersiz ve çapsız olurlarsa olsun-
lar, her bıri seçılmış parlamenter
olan parti liderlerini "hizipbaşı"
olarak nitelemeyı de içimize sin-
dırelım.
Haydı, yapılacak ışler arasına
"ozelleştırmeyi sağlar" yavesini
eklemeyı, ekonomik ve polıtik
kültür fukaralığına verelim. Peki
o en son söylediği, "Ozaman ta-
rihe baksınlar, anlaşamadıkları
zaman ne oluyor" cümlesıni ne
yapacağız?
Sahi, o zaman ne oluyor?
"Darbe" oluyor.
Seçilmış parlamentolar dağı-
tılıyor; örneğın Kenan Evren ba-
şa geçip astığı astık, kestiği kes-
tik oluyor. Beslemiyor asıyor.
Besledığını iyi besleyip üretme-
den köşe dönmeyi erdem belle-
mış bir asalak variıklı zümre ya-
ratıyor. Ülke "dört duvarı olma-
yan" bir hapishaneye dönüşüyor.
Karşı çıkanı da "dört duvan olan"
hapishanelere tıkıyor.
Haaaa! İşte bunu ne yapsam,
ne etsem, üstten de bastırsam.
yandan da sıkıştırsam sindire-
mem.
Hiç istemediğim, geceleri rü-
yalarıma girdiğinde ter ıçinde
uyandığım "Refah iktidannı" is-
temeye ıstemeye ıçime sindire-
bilirim; Evren'le ya da Serdar Gu-
reş'in babasıyla aynı güneşin al-
tında çamaşır kurutmayı bile içi-
me sindirebilirim. Amatıkanan bir
parlamentoda bunalımın aşılma-
sı için onlarca. yüzlerce "demok-
ratik çözüm" varken aba altından
sopa göstenlmesini içime sindi-
remem. Böyle bir uyanyı, birpar-
lamenterin yapmasını içime sin-
diremem. Peki, benim sindirip
sindirmemem önemli değil di-
yelim; ama bunu içine sindiren
parlamenterleri ne yapacağız?..
Bu sözleri içine sindirenlere "de-
mokrat" denilebilir mi?
Kısacası; Serdar Güreş'ten ri-
cam, babasına söylesin, benim
ve ülkenin sindirim sistemini al-
tüst etmesin.
Yoksa kusacağız...
BIZBIZE
ERDAL ATABEK
Toplum Nasıl
Uyuşturuluyop?..
"Uyuşturucu" dendiği zaman aklımıza uyuşturucu
maddeler gelıyor Gençlerin bu maddelere nasıl alış-
tırıldığı. nasıl bağımlı kılındığı, arkadan gelen felaket-
ler. aşırı dozdan ölümler iç burkucu haberlerin konu-
su. Bu konudatoplumun en azından aklı başında ke-
siminde tam bir görüş birliği var. Bu arada "uyuştu-
rucu kullanımı "na ılımlı, hatta sıcak bakan, bunlan kul-
lanmantn kişisel özgürlük ölçütü olduğunu düşünen
marjinal kesim insanlarının nasıl tehlikeli bir yanlışlık
içinde olduğunu da unutmamak gerekiyor. Uyuştu-
rucularla mücadele kışilenn de toplumların da gün-
deminde gıderek daha da büyük bir yer tutacaktır.
Ama ya toplumsal uyuşturucular? Toplumlan "ba-
ğımlı kılan', 'algı, dikkat, bellek bozukluklan'na sü-
rükleyen, "onsuz yaşanamaz" duygusuna götüren
"toplumsal uyuşturucular" ne oluyor? Onları ne ta-
nıyoruz. ne yanlışlannı görüyoruz, ne de mücadele edi-
yoruz. Bu nedenle de tehlikeleri artıyor, etkilerini sür-
dürüyorlar. Nedir bunlar?
• • •
"Arabesk yaşam tarzı" bunlardan birisidir. Hayati
kaderine bağlayan. başına gelen iyi ve kötü şeyleri
kendi ıradesinın dışıyla açıklayan dünya görüşü bu
tarzın duygu-düşünce biçimidir. Ne geçmişi bilir ne
geleceği düşünür. günü gününe yaşar. Insanlık tari-
hinin kültür birikimiyle hiçbir ilgisi yoktur. Okumaz, göz
gezdirir. Yazmaz, ilgisi yoktur. Düşünmez, başkaları-
nın düşüncelerıne katılmaya alışmıştır. Hep kolay pa-
ra kazanmanın peşindedir. Kendi çıkarı olduğu zaman
başkalannın hakkı diye bir şey düşünmez. Kendini ve
yakınlarını ilgilendirmeyen hiçbir konuya dönüp bak-
maz. Varoluşu bütünüyle fizyolojik ihtiyaçlarıyla (ye-
me. ıçme. tuvalete gıtme, uyuma, çiftleşme) sınırlıdır.
Buna karşın lükse, şatafata, kolay kazandığı parayı
gösterişle harcamaya meraklıdır.
"Arabesk yaşam tarzı" çok yaygın, gıderek daha
da yaygınlaşan bir "sosyal uyuşturucu"dur. 80'ler
sonrasının "fırsatçı, çıkarcı, eyyamcı dünya görü-
şü"nün kendi ınsanını yaratma politıkası meyvelerini
vermiş, daha önceki dönemlerde "ot insan" diye ni-
telenip adam yenne konmayan insan tipi, "makbulşah-
siyet" yerine konmaya başlanmıştır.
"Arabesk yaşam tarzı" bağımlılık yaratır, algıyı bo-
zar, dikkati daraltır, belleği siler, üretıcılığı, yaratıcılığı
ortadan kaldınr. ınsanlan birbirinin paraziti yapar.
Mücadele edilmesi gerekmez mi?
•••
"Televizyon programlan" da giderek sosyal uyuş-
turucu bir işleve sürüklenmektedir. ReRlamlara bağım-
lı bir televizyonculuk anlayışı (ya da çaresizliği) prog-
ram başarısını ratıng (izlenme oranı) olayına bağladı-
ğı için toplumdaki "arabesk yaşam tarzı "na uygun ve
onu besleyen yapımlar daha çok yer almakta, nite-
likli programlar azalmakta ya da kalkmaktadır.
En çok izlenen programların şarkıcı türkücülerin
yaptığı "hop tinnam" programlan olması, açıkfermu-
ar anlayışına dayanan dedikodu programlan olması,
şiddet ve kan sunan programlar olması yeterli ölçüt-
lerdir. Nitelikli tiyatro gruplarının programlan daabar-
tılı taklitlerle ayakta durabilmektedir. izlenmesi gere-
ken bütün filmler geceyarısından sonra gösterime gi-
rebilmektedir. Belgeseller hemen hemen gösterimden
kaldınlmıştır. Kitle eğitimine yönelik hiçbir program te-
levizyonlarda yer bulamamaktadır.
Televizyon da bağımlılık yapmakta. algıyı bozmak-
ta, dikkati daraltmakta, belleği kazımaktadır. Üretici-
liğe, yaratıcılığa hiçbir katkısı olmayan, pasif izleyici
tipini yaratmaktadır.
• • •
Son yıllarda "polıtıka "nın da yavaş yavaş bu alana
kaymakta olması aslında hepsinden üzücü bir olgu
olarak tartışılmalıdır.
Son yıllann politik tartışmalan heyecan verrnek şöy-
le dursun, sadece bıkkınlık yaratmaktadır. Ülkemiz-
de politika, insanlara hayatlarında istedikleri değişik-
liği yapma umudunu verme ışlevini bütünüyle yitirmiş-
tir. Bu işlevini yitirdiği için de politika "katılma" isteği
vermemekte, sadece "uzaktan bakıp başını iki yana
sallama" duygusu uyandırmaktadır. Politik alan bir çı-
kar yağmasının arenası izlenimini vermektedir.
Değiştirme umudunu. istediği hayata ulaşma he-
yecanını vermesı gereken sol politikalar kendini du-
yurma gücünden bile uzaklaşmaktadır.
Değişiklik umudunu, kendini var etme heyecanını
verebilen tek parti Refah Partisi'dir. O da açıkladığı
ve açıklamadığı hedefleriyle güven verici olamamak-
tadır.
Bu gidişiyle "politika" ne yazık ki "toplumsal uyuş-
turucular" kategorisine sürüklenmektedir.
Düşünülmesı, tartışılması gereken konular değil
mi?
Tüm Yargı-Sen
'Buca Cezaevi'ndeki
sürgünler durdurulsun'
NECATİ AYGiN
İZMİR - Buca Çeza-
evi"nde görevli. ıkisi kadın
28 intaz koruma memuru-
nun, çeşıtli cezaev lerine ata-
ma adı altında sürüldüğü bil-
dirildi. Tüm Yargı-Sen tz-
mirŞube Başkanı OmerGö-
zer. sürgünlerin Vıukuka ve
anayasaya a>kın olduğunu
belirterek "Yüriranenin dur-
durulması ve karann iptali
için İzmir İdare Mahkeme-
si'ne dava açtık"dedı.
Gözer. cezaevlennde mey-
dana gelen tüm olumsuzluk-
lardan ınfaz koruma memur-
lannın sorumlu tutulduğu-
nu. oysa ınfaz koruma me-
murlarının hiçbir yetkileri
bulunmadığını, buna karşın
tüm olaylarm faturalannın
infaz koruma memurlanna
kesildiğini söyledi.
Sürgünlerin durdurulma-
sı için ^endika olarak girişim-
lerde bulunduklannı belir-
ten Ömer Gözer. şöyle ko-
nuştu :
"Sürgünegönderflen arka-
daşlanmızdan birçoğunun
ı-şi çalışmaktadır, bu neden-
le arkadaşlanmızın aile bü-
tünlüğü parçalanmaktadır.
Güç koşullar altında çalışan
bu arkadaşlanmtzın sürül-
mesinin bir başka amacı ise
sendika üyesi diğer çalışan-
lara gözdağı vermektir. Su-
dan bahanelerie bu insanlar
sürgün edilmişlerdir. Sür-
günler, Ağar'ın Adalet Baka-
nı olmasıyla birlikte.cezaev-
lerinde başlatılmak istenen
baskılara zemin oluşturmak
amacını taşunaktadır. Buca
Cezaevi'nde birinci ve ikin-
ci müdür arasındaki sürtüş-
mesinin faturası infaz koru-
ma memurlanna çıkanldı.
Birinci MüdürÇihanşah Ka-
rakoç. erkek rutuklularla ka-
dın tutuklulann aynı anda
görüşe çıkmalannı yasak-
landı. İkinci Müdür Gürbüz
Irgalı ise infaz koruma me-
murlanna. erkek ve kadın
tutuklulann aynı anda gö-
rüş yapmalan için talimat
verdi. Bu talimat üzerine,er-
kek ve kadın tutuklulara ay-
nı anda görüş yaptınlması
uygulaması başlatıldı. Gür-
büz Irgab'nın talimaünın uy-
gulanması üzerine Çihanşah
Karakoç, infaz koruma me-
murlan hakkında soruştur-
maaçtı.Soruşturmalarsonu-
cu 28 arkadaşımıza sürgün
karan verildi."
Ç'ezaevı Müdürü Çihan-
şah Karakoç, suçlamalan ka-
bul etmeyerek atamaiann ta-
manıen haklı gerekçelere da-
vandığını savladı.