27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 HAZİRAN 1996 PAZARTESİ HABERLER Babalar Günü'nü bunuk kutlama • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümlü ve tutuklu çocuklan. "Babalar Günü*"nü cezae\i kapısında. buruk kutladılar. Babalan siyasi nedenlerle cezaevinde bulunan ve yaşjan 5 ile 14 arasında değişen yaklaşık 30 çocuk, Ankara Merkez Kapalı Cezaevi önünde. "büyükler"e " Bizler, ülkemizi ve babalanmızı çok seviyoruz. Aramızda. dünyaya geidiği günden beri. babasıyla kucaldaşamayan. ona sanlıp öpemeyen çocuklar \ar" diye seslendıler. Ellenndeki kırmızı karanfıllerle halaylar çeken, şarkılar, türküler söyleyen zafer işareti yapan çocuklar, daha sonra bir basın açıklaması yaptılar. ANAP'ta iki ilçe genel kurulu • İstanbul Haber Servisi - ANAP'ın Kadıköy ve Beyoğlu ilçelerinin 5. olağan genel kongrelen yapıldı. Beyoğlu ilçe kongresine katılan ANAP Genel Başkan Yardımcisı Cengız Altınkaya. partisinin yeni bir yapılanma içerisinde olduğunu ve yeni - bir dönemin yükünü çekecek kadrolan kurduklannı söyledi. Kadıköy Halk Eğıtim Merkezi'nde yapılan ilçe kongresine katılan Genel Başkan Yardımcısı tbrahim Çebi ise bugüne kadar hükümetin 100'eyakın uluslarararası sözleşmeyi imzaladığını, 50'ye yakin kanun tasarısını Meclis'e sevk ettiğini ve 23 yıldan beri değiştirilemeyen Meclis içtüzüğünün değiştirildtğini anlattı. Ümraniye'de yol kapatma • İstanbul Haber Servisi - Ümraniye Ferhatpaşa Mahallesi'nde dün 200 kişi. can ve r.ıal güvenlikleri olmadığı gerekçesi ve karakol isteğiyle TEM Otoyolu'nu 3.5 saat trafiğe kapattı. Üç gün önce iki kız kardeşin, evlerine giren hırsıziar tarafından tecavüze uğramasını protesto eden mahalleliler, Çamlıca turnikelerine lastiklerle barikat kurdular. Valilikten bir yetkiliyle görüşmek istediklerini söyleyen göstericiler. "Amacımız yol kapatmak değil. scsimizi duyurmak" pankartlannı açarak beklemeye başladı. Mahalle sakinleri. muhtar Hasan Güngör'ün Çevık Kuvvet amiriyle görüşüp Ferhatpaşa'ya karakol kurulacağına dair söz alması üzerine sessızce dağıldılar. Mercümek komisyonu • ANKARA (Cumhuriyet) -Refah Partısi'nin Süleyman Mercümek ile bağlantılannın ve maddi ilişkilerinin araştınlarak iddia edilen hukuk dışı mali kaynaklann tespiti amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu'nun üyeliklerine seçilen milletvekillerinin isimlen Resmi Gazete'de yayımlandı. MHP 2. Kadmlar Kurultayı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş. kadınlan siyasette erkeklerin arkasında değil, yanında görmek istediklerini belirterek "Siyasete ve Meclis'e omuz verin" dedi. MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş. dün MHP 2. Kadınlar Kurultayı'na katıldı. Türkeş, kadının aile içindeki önemine değinerek toplumu ileriye götürecek ikinci gücün kadınlar olduğunu kaydetti. Türkeş, "Herbaşanlı erkeğin arkasında bir kadın \ardır derler. Ancak. biz kadınlan siyasette erkeğin ardında değil. yanında görmek istiyoruz." dedi. Tofaş komisyonu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-DYP, genel başkanlan Tansu Çiller hakkında açılması kararlaştınlan TOFAŞ soruşturması için kurulan komisyonda görev alacak milletvekillerinin adlannı bugün TBMM Başkanlığı'na verecek. DYP TBMM Grup Başkanvekili Ali Rıza Gönül, komisyonun çalışmalannın geciktirilmesinin söz konusu olmadığını savundu? Cezaevlerindeki açlık grevlerine sanatçı desteği eyleminde polis zor kullandı 44 aydmgözaltmdaİSTANBUL / ANKARA (Cumhuri\et Bürosu)-Si- yasi rutuklu ve hükümlüle- rin 33 cezaevinde başlattık- lan açlık grevleri devam ederken İstanbul'da 'ceza- evlerindeki açlık grevlerine sanatçı desteği'' etkınliğin- de polisin zor kullanması sonucu aralannda şair Su- na Aras. Grup Yorum ve. Grup K.ızılırmak üyelerinin de bulunduğu 44 kişi gö- zaltınaalındı. Ankara Ba- rosu Başkan Tuncay Alem- daroğhı da insanlann tutuk- lu veya hükümlü olması- nın, tutukevinde de insan haklanndan yararlanma- sını engellememesi gerek- riğini belirterek açlık grev- lerine son verilmesini istc- di. İstanbul Haber Servisi- mizin haberine göre. Sa- natçı Dayanışma Organi- zasyonu, Ortaköy Meyda- Aralannda Grup Vörum, Grup Kı/jlırmak'ın üveleri ile şair Suna Aras'ın da bulunduğu kalabalık bir grup. cezaevlerindeki açlık grevlerine des- tek vermek amacıyla Ortaköy'de etkinlik dü/enlediler. Gruba müdahale eden giivenlik gücleri, sanatçılan yeıierde süriikleyerek gözaltına aldılar. nı'nda 'cezaevlerindeki açlık grevlerine sa- natçı desteği' etkinliği düzcnledi. Ortaköy Meydanı'na kurulan platform- da. dün saat 13.45"ten itibaren türkülersöy- lendi. şiırler okundu ve oyunlar sergilendi. Ancak çevik kuvvet polisleri "izinstzol- dugu" gerekçesiyle etkinliğe müdahale et- ti ve sanatçılan yerlerde sürükleyerek gö- zaltına aldı. 44 sanatçtnın gözaltına alın- dıgı olaylar sırasında birkaç kişinin hafıf şe- kilde yaralandığı ve tedavi edilmeden Va- tan Caddesrndeki istanbul Emniyct Müdür- lüğübinasınagötürüldüklen belirtildi. Gö- zaltıları görüntülemeye çalışan Kanal D ekıbınden bir nıuhabir ve bir kameramanın da filmlerine el konulduktan sonra gözal- tına alındığı bildirildi. Gözaltına alınanlar ve isimleri belirlene- bilenlerşunlar: Ankara Birlik Tiyatrosu'ndan Gül Kökcr, lıyatro sanatçılan İsmaUYıkuz,SaniyeTunç, Yıldız Gültekin. Nazmi Kınk. trnan Vıl- dınm, Baran Gündoğan \e işılÖzmaş. şa- ir Suna Aras. sanatçılar Hıdır Bakır ve Fi- liz Dalkılıç, öykü ya/an Hayati A/im. fotoğ- raf sanatçısı MehmetÖzer. araştırmacı Za- hir Kaya. Me/apotaıvtya kühur Merke- zi'nden İbrahim Incesu, müzisyenler Hay- dar Bayar. Nail Yurtsever. Vekbun Cıvak. LeylaCıvak v e Ali Geçimli. Grup Yorum 'dan Hakan Alak. İrşat Aydın. Ö/can Şenver. Fikriye Kıbç ve Ufuk Lüker. Grup Kızılır- mak üyeleri İlkay Akkaya \c Tuncay Ak- dogan. Yenigün Müzik Topluluğu'ndan Sı- dıkaÖzoğlu. halk danslan sanatçılan Lok- man Ozhan. Esen IK-niz Engin. Hüseyin Ballıkaya. Aşkın Haskaya vc Resul İ'lkcr. Ankara Baror-u Başkan Tuncay Alemda- roğlu da insanlann tutuklu veya hükümlü olmasının tutukev inde de insan haklanndan yararlanmasını engellememesi gerektiğini belirterek açlık grevlerine son verilmesini ıstedı. Ankara Bürumuzunhaberine göre. Alerrv daroğlu. tutukevi olaylannın çözümlenme- si için yaptıklan çagnya karşın. hiçbirolum- lu adım atılmadığını ve sorunlann büyüdü- ğünü kaydetti DYP Kilis Milletvekili Doğan Güreş, kavgayı bırakmalan konusunda liderleri uyardı 'Ordu, gerekince görevini yapar'GAZİANTEP(AA)-DYP Kilis Milletve- kili, eskı Genelkurmay Başkanı Doğan Gü- reş. idealindeki koalisyon hükümeti şeklinin, "DVP-ANAP-CHP \« DSP'nin bir arayagd- mesi"olduğunu söyledi. Böyle birkoalisyo;. hükümetinin, DYP-ANAP-CHP ve DSPnin olumlu karşılayacağı bir kişinin başkanlı- ğında kurulabileceğini kaydeden Doğan Gü- reş. "Burada başbakanlık önemli değil. Ge- nel başkanlar dışanda kalabilir ve hiçbir sey kaybetmezler" dedi. Doğan Güreş. siyasi istikrarsızlıklann or- tadan kalkabılmesi için tarihten ders almak gerektiğine dikkati çekti. Güreş, şunlan söy- ledi: '*Birdonemeçtengeçiyonız.İ\vedışkon- jonktürü göz önüne almalıyı/. Kkonomi yi- ne rayından çıkmaya başladı. Gümriik bir- liginin şartlannı hâlâ verint getiremedik. Ozetleştirme\i tanı manasıyla yapamadık." Türkiye'nin kilit rolû Türkiye'nin. Ortadogu'da bir "kiBt" rolü bulundugunu ve bölge banşına önemli kat- kılan olacağını da kaydeden Güreş, şöyle devam etti: "Avnca İran, Suriyc, Rusva, Irak ve Ku- 2ey lrakmeseiesivar.Rusya'nın(bağımsızde\- letler) denen ülkeleh biraz daha (Sovyctkş- tirmeye) yönetik tsteği var. Üç tümeni getntiş Gürristan'da. Ermenistan'da_ Yunaııistan,oa- şımıza büviik birsonın halinc »elivor. Kıbns davası. Amerika \c AB ile ilişkik-ri- mi/ \ar. Bütün bunlar duruvor, bi/ içeride ne >apı\oruz? Bi/inı. bugünkü tabloyu mu- hakkak surette aşmamı/ için nncrdiğim mo- delin işhaşına gdmesi la/ım. Rica ediyorum; bırakalım şu ka> «alan. bir ara> a «elelim. Ol- mayacak şey değil... Sonradan ağlamasınlar. 'zamanı kaçırdık' diye_. Bunu vapalım... larihtedebö>kanlaşama- dılar ve ne oMuğa biliniyor. tğer. önerdiğim hükümct modeli UNgulanırsa, bir-iki senede DYP lideri Çiller, DP ve AP milletvekillerine yemek verdi 'Herşeyibütünlükiçinyaptık9 ANKARA (AA)- DYP Genel Başkanı Tansu Çil- ler. "Allah şahidimdir ki biz bütün fcragat] bütünlük için yapük" dedi. DYP hdcn Çiller. Demok- rat Pani veAdalet Partisi milletvekillerine. Dedemen Oteli'nde bir akşam yeme- ği verdı. Katılımın az oldugu ye- mekte Çiller" in sağına AP'li eski milletvekillerinden Hay rettin Nakipoğlu, sol ta- rafındadaDPeski milletve- killerinden Kemal Biberoğ- lu oturdu. "Modern Türki- ye'nin gerçek kurucusu ve Kırat'ın mührünü ülkenin her tarafına Büvük Türki- ve sevdasnla vurmuş olan büvüklerimi bir kez daha sevgi ve savgıyla selamla- maktan mutiulukduvdum" Çiller, "Sizleri en iyi anlayan bizleriz. Sizlerin yaşadıklannız, bizinı yaşadıklanmı/. Onun için si/Jer bizsiniz, bizler siziz. İşte bu bütünlük bizim en büvük gücümüz. Sizle- rin bizebıraktığı'Kırat'ınmührübizinışerefımiz^onunımuzdur"dedi. (Fotoğrat: AA) diye sözlerine başlayan Çiller, her yerde DYP misyonunun geçmişini andığını söyledi. DP ve AP döne- minde doğru olanın bugün de doğru olduğunu belirten Çiller. -Sizierica- zeüi oimaduuz.çıkar gruplanna kar- ;ı değişimi gerçekleştirmeve çalıştı- nız. Onun için çok zor günler yaşadı- nız" dedi. Değişimın. birilerini karşıya al- mayı gerektirdiğini, ancak bunun so- nucunda milletin kazandığını anlatan Tansu Çiller. "Sizleri en ivi anlayan bizfcriz. Sizlerin yaşadıklannız, bi- zim vaşadıklanmız. Onun için sizler bizsiniz. bizler siziz. İşte bu bütünlük bizim en büvük gücümüz. Sizlerin bi- ze btrakuğı 'Kırat'ın nıührii bizim şerefimiz. onurumuzdur" di\e ko- nuştu. DYP lideri Tansu Çiller. DYP misyonunun geçmışte de mılli \ c ma- nev i değerlere bağlı olduğunu. venı- liği ve değişimi savunduğunu ve ünı- ter dev lete sahip çıktığını. bugün ken- dilennın de avnı anlayışa sahıp olduk- larını kaydetti. "Aynı kökten gelen- lerin ay nı çab altında olmalannı" ı>- İedıklerıni anlatan Çiller. bu- nun için ikinci parti olnıala- rına karşın Meclis Başkanlı- ğı'nı vebaşbakanlığıverüik- lerını sövledı. ANAP ılc D\ P'nın bırbırıne karşı ver- dıği mücadeleden dolayı "iki kardeşdüşman*'olduklannı anlatan Çiller. bu birleşme- nın etap etap sağlanabilece- ğını belırttı. Çiller. "'Etap etap gide- lım. Seçımlerde ışbırliği ya- palını. kav ga etmeyelim. bır- bırımı/i arkadan \urmaya- lım' dedik. Bu doğrultuda adımlar attık. kendimizi \ol- laraatarak "üzenmizden ge- çın' dedik" diye konuştu. An- cak rekabet yolunun tercih edildığini anlatan Çiller. şov- le de\am cttı: "Allah şahi- dimdir ki biz bütün feragatı bütünlük için vaptık. Ama karşımızda ya sen öleceksin ya ben, ya sen varsın ya ben. sen başbakan mı olacaksın. ben seni V üce Divan'a yol- lanm, başbakan >apmam. dolav ısıy- la bütün hepsine ben hâkim olurum.- Vnıa hö\ le bütünleşme oimaz, boy le siyasi isn'krar sağlanma/ ki kavga- dan banşçıkmaz ki gdinen dunım bu- dur." çok yol alınır. Veter ki kurulacak hükümet tarafsız \edoğru hareket etsin. İç vedtş prob- lemler hallolur, seçim kanunu, uyum yasala- n çjkanlır, genel seçime gidilir." Onerdıği hükümet modclı dışındaki gö- rüşlere katılmadığını belirten Doğan Güreş, şunlan söyledi: -krşiscl anlamda nnerdi0m genel mulaba- kahn içine 5. parti gircbilir nıi? Düşünmedim, ama madem ki mutabakat diyoruz. sebep yok. RP seçimlc gelmiştir. V ü/.de 21 oy alnuş- tır. Bunlann içindc fikir bakımından hcğen- diğiminsaniardavar. \maşûndiye kadar ana- yasanın bazı maddelerine karv düşünceleri de var. Bana ten. oelen düşün- celeri var. İstiyoıiarsa, lider- lerin hepsiy le görüşmeye ha- zınm. Daha geniş, tefemıatlı şeyler yapabilirim. Bu benim görevim. Hiziplik, muhaliflik gibi şeylerbana göre değil. Be- nim kendi kişiliğinı. kendi gö- rüşüm var. Bu, bir grubun gö- rüşü değil, benim görüşüm- dür. Bu.nemuhalcfettir,nede hizipliktir. RP-D\ P koalisyo- nu sö/ konusu olursa. zamanı »eldiğinde çok kısa bir dunım muhakemesi yapar, memlcket için neyi görürsem söylerim. Genel başkan, beni bu şekikk takdir ediyor ve karşılıklı gö- rüşüyonız." Doğan Güreş, iki yıldır or- dunun dışında olduğunu ve TürkSilahlı Ku\\etleri'nitem- sil etnıcdiğini de vurgulayarak sözlenni şöyle sürdürdü: "Türk milletini temsil eden birmillervekiliyim.Ordumuz, çok demokratik bir urdudur. Türkiye'nin milli bütünlüğü- ne sahip bir ordudur. Çok ile- rici bir ordudur. Bunlara şüp- he yok. Türkiye. çok büvük bir tehlikeye düştüğü zaman, elbette yasalarla kendisine ve- rilen görevi ordu yapar ve bu doğaldır." Güre^. "Suriye'nin, bölü- cü terör örgütüne Şam yakın- lannda kamp yeri vermesi" ile ilgili bir soruya da "Suri- ye zaten dünyada tcrörist bir ülke olarak tanınıyor. Kay- bederler ve bunun sonucuna katianırlar" karşılığını verdi. IRMIKI AYDIN ENGİN e-mail: engin@planet.com.tr Hani Fenerbahçe Ordu- evi'nden Uludağ'daki lüks disko- teklefe, konservatuvarsınavlaınn- dan, MİT'çi dümenine yatıp yo- lunu bulan arkadaşlanna kadar bir sürü rezaleti güç bela örtbas edilen bir delikanlı vardı, Serdar Güreş. İşte onun babasından sözetmekistiyorum. Hani, "Tak söylüyor, şak yapıyorum" deyip kadıncağızı bile bunun doğru oi- duğuna inandırarak sonunda DYP'den milletvekili yapılıp ödül- lendirilen emekli general. Kilis halkı, muvazzaflık döneminde "bölgeye" yaptığı "iyiliklerin" al- tında kalmayıp son seçimlerde onu Meclis'e yollamıştı. (Biliyor- sunuz halkımız neylerse iyi ey- ler. Halkın sonsuz bilgeliği bunu böyle yaptıysa bizim çakamadı- ğımız derin bir hikmeti mutlaka vardır). Bu Serdar Gureş'in babası, bundan bir sûre önce kuvvet ko- mutanlarının bir bölümü ile bir yemek yeaı. Yedikleri içtikleri on- ların oldu; arna. konuştuklan da bızım Ankara Bürosu'ndan Dür- dane Kocaoğlu'nun antenleri- ne takıldı. Yemekte Serdar Gü- reş'in babası, eski silah arka- daşlannın "Refahlı bir koalisyo- Şu Serdar Gureş'in Babası... nu nasıl içinize sindireceksiniz" sorusunu, "Elbette içimize sin- dirmeyeceğiz... 20'ye yakın ar- kadaşımla birlikte istifa ederiz" diye yanıtlamıştı. Arkadaşımız Kocaoğlu'nun ha- berini daha sonra Serdar Gu- reş'in babası yalanladı. Biz de bu yalanlamayı yedik(!). Yani istesek de ıstemesek de içi- mize sindirdik. Zaten sınınna gel- diğimiz "sindirmeyetimizı" zor- ladık. üstten bastırdık, yandan sı- kıştırdık, komutanların, parla- mentonun olası bırtercihine kar- şı tutum geliştirmelerini, yani kış- laya siyaset sokmalarını içimize sindirdik. Kökeni ne olursa ol- sun, parlamentoda kendine ay- nlmış bir iskemlesi olan birinin bu durumu olağan karşılamasmı, dahası yürekten onaylamasını, yadırgamamasını da sindirdik. Ancak Serdar Gureş'in baba- sı önceki gün öyle bir laf etti ki ne yemek, ne sindinmek müm- kün. Hükümet bunalımının çözü- mü için "kendince" bir formül üretti. Ola ki gözünüzden kaçmış- tır, izninizle bir kez daha aynen aktaracağım: "... Bir tane hizipbaşı olmayan, bütün partilerce de uygun gö- rülen bir insan gelir, koordıney- le başbakan olur. İç politikada- ki, dışandakidüzenisağlar. Özel- leştirmeyi sağlar, yeni seçim ya- sası çıkarılır. Sonra, 'Haydı bu- yurun genel seçime' der. Seçı- me gidilir. Efendim nasıl olur, an- laşamıyorlar. O zaman tarıhe baksınlar, anlaşamadıkları za- man neoluyor..." Fıkrayı bilirsiniz, Bektaşi baba- sına ilmi, aklı kadar kıt bir softa gelip sormuş: "Baba erenler" demiş, "hani ilyas peygamber, oğlu Yusufpey- gamberi kurban edecekti de, Al- lah gökten bir dana indirdiydi de..." Bektaşi babası herifin sözünü kesmiş: "Ulan" demiş, "ben bunun ne- resini düzelteyim. Bir kere İlyas peygamber değil, ibrahim pey- gamberdi; kurban edilecek olan da Yusuf peygamber değil, İs- mail peygamberdi; gökten inen de dana değil, koyundu..." Aynen o hesap. Şimdi bu söz- lerin neresini düzeltmeli? Haydi "koordineyle başbakan olmak" gıbı bırdıl zerafetini(l) bir yana koyalım. Haydi, ne kadar ye- tersiz ve çapsız olurlarsa olsun- lar, her bıri seçılmış parlamenter olan parti liderlerini "hizipbaşı" olarak nitelemeyı de içimize sin- dırelım. Haydı, yapılacak ışler arasına "ozelleştırmeyi sağlar" yavesini eklemeyı, ekonomik ve polıtik kültür fukaralığına verelim. Peki o en son söylediği, "Ozaman ta- rihe baksınlar, anlaşamadıkları zaman ne oluyor" cümlesıni ne yapacağız? Sahi, o zaman ne oluyor? "Darbe" oluyor. Seçilmış parlamentolar dağı- tılıyor; örneğın Kenan Evren ba- şa geçip astığı astık, kestiği kes- tik oluyor. Beslemiyor asıyor. Besledığını iyi besleyip üretme- den köşe dönmeyi erdem belle- mış bir asalak variıklı zümre ya- ratıyor. Ülke "dört duvarı olma- yan" bir hapishaneye dönüşüyor. Karşı çıkanı da "dört duvan olan" hapishanelere tıkıyor. Haaaa! İşte bunu ne yapsam, ne etsem, üstten de bastırsam. yandan da sıkıştırsam sindire- mem. Hiç istemediğim, geceleri rü- yalarıma girdiğinde ter ıçinde uyandığım "Refah iktidannı" is- temeye ıstemeye ıçime sindire- bilirim; Evren'le ya da Serdar Gu- reş'in babasıyla aynı güneşin al- tında çamaşır kurutmayı bile içi- me sindirebilirim. Amatıkanan bir parlamentoda bunalımın aşılma- sı için onlarca. yüzlerce "demok- ratik çözüm" varken aba altından sopa göstenlmesini içime sindi- remem. Böyle bir uyanyı, birpar- lamenterin yapmasını içime sin- diremem. Peki, benim sindirip sindirmemem önemli değil di- yelim; ama bunu içine sindiren parlamenterleri ne yapacağız?.. Bu sözleri içine sindirenlere "de- mokrat" denilebilir mi? Kısacası; Serdar Güreş'ten ri- cam, babasına söylesin, benim ve ülkenin sindirim sistemini al- tüst etmesin. Yoksa kusacağız... BIZBIZE ERDAL ATABEK Toplum Nasıl Uyuşturuluyop?.. "Uyuşturucu" dendiği zaman aklımıza uyuşturucu maddeler gelıyor Gençlerin bu maddelere nasıl alış- tırıldığı. nasıl bağımlı kılındığı, arkadan gelen felaket- ler. aşırı dozdan ölümler iç burkucu haberlerin konu- su. Bu konudatoplumun en azından aklı başında ke- siminde tam bir görüş birliği var. Bu arada "uyuştu- rucu kullanımı "na ılımlı, hatta sıcak bakan, bunlan kul- lanmantn kişisel özgürlük ölçütü olduğunu düşünen marjinal kesim insanlarının nasıl tehlikeli bir yanlışlık içinde olduğunu da unutmamak gerekiyor. Uyuştu- rucularla mücadele kışilenn de toplumların da gün- deminde gıderek daha da büyük bir yer tutacaktır. Ama ya toplumsal uyuşturucular? Toplumlan "ba- ğımlı kılan', 'algı, dikkat, bellek bozukluklan'na sü- rükleyen, "onsuz yaşanamaz" duygusuna götüren "toplumsal uyuşturucular" ne oluyor? Onları ne ta- nıyoruz. ne yanlışlannı görüyoruz, ne de mücadele edi- yoruz. Bu nedenle de tehlikeleri artıyor, etkilerini sür- dürüyorlar. Nedir bunlar? • • • "Arabesk yaşam tarzı" bunlardan birisidir. Hayati kaderine bağlayan. başına gelen iyi ve kötü şeyleri kendi ıradesinın dışıyla açıklayan dünya görüşü bu tarzın duygu-düşünce biçimidir. Ne geçmişi bilir ne geleceği düşünür. günü gününe yaşar. Insanlık tari- hinin kültür birikimiyle hiçbir ilgisi yoktur. Okumaz, göz gezdirir. Yazmaz, ilgisi yoktur. Düşünmez, başkaları- nın düşüncelerıne katılmaya alışmıştır. Hep kolay pa- ra kazanmanın peşindedir. Kendi çıkarı olduğu zaman başkalannın hakkı diye bir şey düşünmez. Kendini ve yakınlarını ilgilendirmeyen hiçbir konuya dönüp bak- maz. Varoluşu bütünüyle fizyolojik ihtiyaçlarıyla (ye- me. ıçme. tuvalete gıtme, uyuma, çiftleşme) sınırlıdır. Buna karşın lükse, şatafata, kolay kazandığı parayı gösterişle harcamaya meraklıdır. "Arabesk yaşam tarzı" çok yaygın, gıderek daha da yaygınlaşan bir "sosyal uyuşturucu"dur. 80'ler sonrasının "fırsatçı, çıkarcı, eyyamcı dünya görü- şü"nün kendi ınsanını yaratma politıkası meyvelerini vermiş, daha önceki dönemlerde "ot insan" diye ni- telenip adam yenne konmayan insan tipi, "makbulşah- siyet" yerine konmaya başlanmıştır. "Arabesk yaşam tarzı" bağımlılık yaratır, algıyı bo- zar, dikkati daraltır, belleği siler, üretıcılığı, yaratıcılığı ortadan kaldınr. ınsanlan birbirinin paraziti yapar. Mücadele edilmesi gerekmez mi? ••• "Televizyon programlan" da giderek sosyal uyuş- turucu bir işleve sürüklenmektedir. ReRlamlara bağım- lı bir televizyonculuk anlayışı (ya da çaresizliği) prog- ram başarısını ratıng (izlenme oranı) olayına bağladı- ğı için toplumdaki "arabesk yaşam tarzı "na uygun ve onu besleyen yapımlar daha çok yer almakta, nite- likli programlar azalmakta ya da kalkmaktadır. En çok izlenen programların şarkıcı türkücülerin yaptığı "hop tinnam" programlan olması, açıkfermu- ar anlayışına dayanan dedikodu programlan olması, şiddet ve kan sunan programlar olması yeterli ölçüt- lerdir. Nitelikli tiyatro gruplarının programlan daabar- tılı taklitlerle ayakta durabilmektedir. izlenmesi gere- ken bütün filmler geceyarısından sonra gösterime gi- rebilmektedir. Belgeseller hemen hemen gösterimden kaldınlmıştır. Kitle eğitimine yönelik hiçbir program te- levizyonlarda yer bulamamaktadır. Televizyon da bağımlılık yapmakta. algıyı bozmak- ta, dikkati daraltmakta, belleği kazımaktadır. Üretici- liğe, yaratıcılığa hiçbir katkısı olmayan, pasif izleyici tipini yaratmaktadır. • • • Son yıllarda "polıtıka "nın da yavaş yavaş bu alana kaymakta olması aslında hepsinden üzücü bir olgu olarak tartışılmalıdır. Son yıllann politik tartışmalan heyecan verrnek şöy- le dursun, sadece bıkkınlık yaratmaktadır. Ülkemiz- de politika, insanlara hayatlarında istedikleri değişik- liği yapma umudunu verme ışlevini bütünüyle yitirmiş- tir. Bu işlevini yitirdiği için de politika "katılma" isteği vermemekte, sadece "uzaktan bakıp başını iki yana sallama" duygusu uyandırmaktadır. Politik alan bir çı- kar yağmasının arenası izlenimini vermektedir. Değiştirme umudunu. istediği hayata ulaşma he- yecanını vermesı gereken sol politikalar kendini du- yurma gücünden bile uzaklaşmaktadır. Değişiklik umudunu, kendini var etme heyecanını verebilen tek parti Refah Partisi'dir. O da açıkladığı ve açıklamadığı hedefleriyle güven verici olamamak- tadır. Bu gidişiyle "politika" ne yazık ki "toplumsal uyuş- turucular" kategorisine sürüklenmektedir. Düşünülmesı, tartışılması gereken konular değil mi? Tüm Yargı-Sen 'Buca Cezaevi'ndeki sürgünler durdurulsun' NECATİ AYGiN İZMİR - Buca Çeza- evi"nde görevli. ıkisi kadın 28 intaz koruma memuru- nun, çeşıtli cezaev lerine ata- ma adı altında sürüldüğü bil- dirildi. Tüm Yargı-Sen tz- mirŞube Başkanı OmerGö- zer. sürgünlerin Vıukuka ve anayasaya a>kın olduğunu belirterek "Yüriranenin dur- durulması ve karann iptali için İzmir İdare Mahkeme- si'ne dava açtık"dedı. Gözer. cezaevlennde mey- dana gelen tüm olumsuzluk- lardan ınfaz koruma memur- lannın sorumlu tutulduğu- nu. oysa ınfaz koruma me- murlarının hiçbir yetkileri bulunmadığını, buna karşın tüm olaylarm faturalannın infaz koruma memurlanna kesildiğini söyledi. Sürgünlerin durdurulma- sı için ^endika olarak girişim- lerde bulunduklannı belir- ten Ömer Gözer. şöyle ko- nuştu : "Sürgünegönderflen arka- daşlanmızdan birçoğunun ı-şi çalışmaktadır, bu neden- le arkadaşlanmızın aile bü- tünlüğü parçalanmaktadır. Güç koşullar altında çalışan bu arkadaşlanmtzın sürül- mesinin bir başka amacı ise sendika üyesi diğer çalışan- lara gözdağı vermektir. Su- dan bahanelerie bu insanlar sürgün edilmişlerdir. Sür- günler, Ağar'ın Adalet Baka- nı olmasıyla birlikte.cezaev- lerinde başlatılmak istenen baskılara zemin oluşturmak amacını taşunaktadır. Buca Cezaevi'nde birinci ve ikin- ci müdür arasındaki sürtüş- mesinin faturası infaz koru- ma memurlanna çıkanldı. Birinci MüdürÇihanşah Ka- rakoç. erkek rutuklularla ka- dın tutuklulann aynı anda görüşe çıkmalannı yasak- landı. İkinci Müdür Gürbüz Irgalı ise infaz koruma me- murlanna. erkek ve kadın tutuklulann aynı anda gö- rüş yapmalan için talimat verdi. Bu talimat üzerine,er- kek ve kadın tutuklulara ay- nı anda görüş yaptınlması uygulaması başlatıldı. Gür- büz Irgab'nın talimaünın uy- gulanması üzerine Çihanşah Karakoç, infaz koruma me- murlan hakkında soruştur- maaçtı.Soruşturmalarsonu- cu 28 arkadaşımıza sürgün karan verildi." Ç'ezaevı Müdürü Çihan- şah Karakoç, suçlamalan ka- bul etmeyerek atamaiann ta- manıen haklı gerekçelere da- vandığını savladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle