20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 HAZİRAN 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABITATII Oneriler kâğıtta kahnasın 172 ülkenin katıldığı yüzyılın son insan yerleşimleri zirvesinde 'çevre, güvenli ve sağlıklı konut, insan hakları' konularında somut kararlar alındı kua »HiEjtaunl KOIFEJUISI HABITATII KENT ZİRVESİ OKTAY EKİNCİ MEHMET DEMİRKAYA MELTEM FIRATLI ÖZLEM YLZAK AZE MARŞAN ÖZGÜR ULLSOY DEVRİM SEVtMAY 11 gün süren HABITAT-Il insan Yerleşimleri Konferansı'nın resmi toplantılan, toplam 172ülketemsil- cisinin yoğun tartışmalan netice- sinde görûş birliğine vararak imza- ladıklan sonuç bildirgesi ile önce- ki gün sona erdi. ABD ve Batıiı ül- kelerin başkanlardüzeyınde temsil edilmediklen toplantılarda. "Her- kese yeteıii konut sağlamak, insan yerieşimlerini daha gmenli. daha sağlıklı ve daha sürdürülebilir ha)c getirmek amacıyla neler \ aptlabilir, kimlerin katkılanna genesinim var" konulannda yoğun görüş. alışveriş- leri yapıldı. Resmi toplantılarda söz alan temsilciler kendi ülkelerinin yerleşim sorunlannı gündemegeti- rirken HABITAT-II Konferansı'nın işlerlik kazanmasına yönelik çö- züm önerilerini de sunduJar. Avrupa Konıis>onu Üyesi Dr. Monika VVülf Mathies: Mathies ko- nuşmasında, "Gelecek kuşaklara daha iyi bir dünya bırakma sorum- luluğu ik karşı karşıyayız. Konfe- ransın kalbinde yer alan "sürdürü- lebilirlik' kavramının temel anlamı btıdur"dedi. Mathies, üyesi bulun- duğu Avrupa Komisyonu"nun Ka- rayipler, Afrika, Asya. Latin Ame- riİta ve Pasilik ülkelerine 19% yı- lında 5.5 milyar ABD Dolar'ından fazla resmi yardımı hibe olarak sag- layacağını söyledi. Avrupa Birli- gi'ndeki kenılerde yaşayanlann yüzde 70"inin kasaba hayatı yaşa- dığını bildiren Mathies. "Avrupa kentierindegörülen endişe verici bir eğilim, kentlerdekj baa semtlerin >apısal olarakyoksullaşması. bunun sonucunda kent toplumunda farklı gnıplann birbirinden a>niarakget- tolann büyümesidir. Âvnıpa Ko- misyonu, bu sonınu çözmek üzere 1994'tel RBANToplulukİnisiyati- fi'ni başlatnuş&r" dedi. İnsan Haklan Yüksek Komiseri Jose Ayaia-Lasso: Uluslararası İnsan Haklan Bıl- dirgeM'nin 1948 yılında -Konut Hakkı"nı kabul ettiğinı belirten Ayala-Lasso, bu hakkın oybirliğıy- le HABITAT-II gündemine eklen- mesi gerektiğini söyledi. Ayala- Lasso. "Bu hakherkesinırk.kÖken aynmı yapılmaksmn konut hakkı- na sahip olduğu. ve kadın, çocuk. mülteci, işçi haklannın korunması görüşü üzerine ofurtulmuştur" di- ye konuştu. Peru Levazutı Bankası Başkanı Lius Kishimoto Higa: Higa konuşmasında 23 milyon- luk Peru nüfusunun 3 milyonunun gecekondularda yaşadığım belirte- rek. "İnsan yerleşimlerindc eşMik saglamak, yaşam standartlannı ge- liştirmek, yoksullugu ortadan kaJ- dırmak amacıvla hükümetler kent \c köylerde planlannı eşgûdümlü olarak uygulanıalıdjr~ dedi. İdanda Sosval İşler Bakanı Pall Pfetursson: Izlanda'da da son bırkaç yıida bölgesel gelişimı etkileyen bazı karmaş.ık durumlann yaşandığını anlatan Pttursson, bunun sonucun- da köyden kente göçlerin arttıgını bildirdi. Petursson, tüm vatandaşiar için yaşanabilir konut sağlanması- nın Izlanda hükümetinin temel me- selesi olduğunu belirtti. Meksiko Enrique Buj Flores: Flores,HABITAT-II gündeminın zengin ve yoksul arasındaki uçu- rum, evsizlik. su sıkıntısı ve yeter- siz sağlık hizmetleri problemlerine çözüm araması gerektiğini söyledi. Flores. şunlan söyledi: "Teknik alanda daha fazla işbirliğine gidil- mesi. eğitimin yaygınlaşnnlması ve bilgi alışverişinin arttınlması yö- ııündc verilen taahhütlertekrarlan- maluhr. İstanbul'da vanlan aniaş- malann hayata geçirilmesi için ma- li destek sağlanmaladır." Rus>a Fedvrasyonu'ndan VTadi- mir Storchevus: Ekonomik reform çerçevesinde konut edinme hakkının Rusya Fe- derasyonu hükümeti yasalannda y- cr aldığına dikkat cekcn Storche- vus, Küresel fcylem Planı'm geçiş dönemindeki ülkelenn ihtiyaçlan- na cgilmemekle eleştirdi. Storche- \ us. "Düşük fiyada konut edinme garanrisi, konut edinme vasası ve kırsal bölgelerin problemleri yeter- li diizey de ek alınnıadı" dedi. Danimarka'dan Knud Overga- ar: İnsan ycrleşimlen konusunda üç noktanm altının çizilmesi gerektiği- ni söyleyen Overgaar, >unlan söy- ledi: "Bu üç nokta demokratiklik, süıtJüriik'bitûiik ve kalitedir. Haik, konutlandırtna \e kentleşme süre- cindcki planlama, işleme koyma ve şekillendinne eylemlerine katılma- üdır.- Kore Dtşi$>ri Bakankği Temsil- cisi VVTıan-Bok Cbo: HABITAT-II gündemınde sürek- li kalkınma dahilindeki ekonomik büyümeyeöncelik verilmesi gerek- tiğini söyleyen Cho,ortakhkiara ye- rel yönetimler, özei sektör ve sıvıl toplum kuruluşjannın dahil edilme- sini istedi. HABITAT YORUMU 'Tanıtım füryası'OKTAYEKlNCİ Kent zirvesinin henüz ha- zırlık aylannda hemen herke- ^sin ortak söylemi. "Türki- , ye'\i\eİstanbul'udün>a>ata- nıtma oianağı bulacağız" şek- lindeydi. Tüm hazırlıklar ne- redeyse buna göre yapılmiş, "ele gâne karşı rezil olma- mak" için tam bir seferberlik ' ilan edilmişti... Doğrusunu isterseniz. ' Konferans Vadısı'ndeki "tek- • nik ve hizmete döaük altyapı haaıiıklan" dışında, her iki "kutsal hedef açısından da sınıfta kalmış Jurumdayız. Dahası, aşagıda örneğini ve- receğim kimi u tanıöın''çaba- lannda da hem rezil olduk hem de gülünç duruma düş- tük. Ömeğin bütün ülkelenn ar- tık insan haklanna ve özgür- lüklerine sonuna dek saygı göstermelerinın istendiğı bir konferansaev sahipliğiyapar- ken Taksim ve Beyoğlu'nda hak ve özgürlük isteyenlere karşı gerçekleştınlen "büyük \ gözaltr operasyonunun, bu tarihi buluşmada Türkiye'yı ne denlt "»aralad^ını" sanı- • nm zamanla daha iyı görece- Şimdi ise asıl vurgulamak istedigim gelişmeler. dogru- dan "tanrtun" için yapılanla- nn içerigi ile yine "HABI- TATuı içerigi" arasındaki uyumsuzluklar. Arrık herkes biliyor ki bu kent zirvesi. "toplumun ya- şam kaynaldannı konıyan bir insanyerleşmek>ri hedefi" için toplandı. "Sürdürülebilir" de- yışi de ışte bundan ötürü en başagetirildi. Budeyişle "do- ğal, kûhüreL tarihsel çevre de- ğeıierinin ve insan onunına yakışır\aşamaortamının*'y]- tirilmemesi vurgulandı ve tüm bunlann gelecekfe de **sör- tnea" için korunmalan dılek- leriyle sona erdi. IConferansın .amacı ve hedefi bunlar olun- ca, yine konferansta "tanrtı- ^Itan" kente ve çevreye dönük 'çabalann da en azından "bu ^myederi" içermesı gerekmez tniydi?.. î HABITAT kapsamında ve- Jilen bazı "çevre ve şehirdlik ^ödiHerinra'" bu bağlamda ne •«nlama geldiğine önceki yo- îrumlarda örnekleriyle değin- Jnişrim. Son öğrendiğim ben- «zer bir ödül ise Beykoz Bele- diye Başkanı Yücel Çelikbi- lek'e yine Dünya Ticaret Mer- kezi'nde verilen "HABITAT ŞehircilikÖdülu n (!) Doğrusu sormadan edeme- yeceğim: Koruma Kuru- lunun Beykoz'dakı "HABI- TAT değerlerini" korumak için aldığı "dogal SİT" kara- nna "bunlar halka zulüm edi- yorlar,kıniy»ruın" şeklindekı bü>TJk bez afişlerle karşı çı- kan bu başkan, acaba gerçek- ten HABITAT adına mı yok- sa başka türlü beklentıler adı- na mı ödüllendınldı? Üstelik bir de "jehirei'" ılan edilerek. Bir de artık şunu iyıce me- rak etmeye bas.ladım, HABI- TAT II "ye yogun ve degerli çalışmalarla katılan üniversi- telenmizin şehircılik bölüm- leri, çevretahribaljar(yla ünlü kimi işadamlanyla birlikte şimdi de "SlTdüsmanlanna" verilen bu şehırcilik ödüllen- ne hâlâ ses çıkarmayacaklar mı? AslındaHABITAT'taülke- mizı daha da rezil eden örnek- ler ise şu göstenşli "plansız projeler''. Odüller ne de olsa unutulur, ama bu projeler HA- BITAT gündemındekı çözüm bekleyen sorunlara "yenileri- niekJemekten"başka bırözel- lik taşımıyorlar. Ömeğin Istanbul'un kuze- yındeki ormanlık alanlannda süren "vffla veaMintry" furya- sının parlak projelen, nâzım plana aykın konumlanna \e doğal dengc üzerindeki tahri- batlanna bakılmaksızın. HABITAT ICnin en şatafatlı toplantılanyla tanıtıldılar. Hele, kimi belediyelerin dünyadaki hiçbır şehircılik uygulamasında benzen olma- yan. bılım dışı "ıslah planla- nyla" imar olanagı sağladık- lan yeni yerleşme projelerini HABITAT standlarına taşı- malan, aslında tam bir tanı- tım skandalıydı. Yine Istan- bul'un nâzım planında "kıı- zeydeki yeşil yağmasma bü- yük katkılarda bulunacağı" ıçın yer venlmeyen Karabu- nın'daki özel bır liman proje- sinin de HABITAT'ta sergile- nerek kendisine "destek"ara- ması. kimi yabancılann bile gözünden kaçmamıştı... Evet. HABfTAT Türki- ye'yi ve Istanbul'u tanıtmak için birbüyük fırsat olarak he- yecanla karşılandı. Bu süreç- te olanı biteni ızleyenler ise ne denli "anti-HABİTAT" oldu- ğumuzu tüm yönlerimızle ög- renip. ülkelerine geri dön- düler... R^ııLİi hirııcıııvu uu rlı Türkiye'ninijibirorganİ7as>onörneğigösterdiği HABITAT-Il'nindünyalıkonukJanrop- , a n t I sûresjnce birbirinden ilginç manzaralar oluşturdu. Ozellikle srvil toplum kuruluş tem- sikileri, yaptıkian gösteri ve kahldıkJan partikrdcki ilginç dans ve şov lanv la beğeni topladılar. Dümaıun değişik ülkelerinden gelen üısan- laruı birbirleriyle sıcak bir ka> naşma içinde olnıalan da gelecekte yaşanıhr bir dünvaıun müjdesini verir gibiydi. RÜŞl PROF. DR. TÜRKKAYA ATAÖV Kişınin günlük yaşamını ve top- lumların mutluluğunu büyük öl- çüde etkileyen kitle yerleşmeleri- ni konu edinen HABITAT II Ulus- lararası Zirve Toplantısı, dünya kentlerinın tarihsel ve kültürel başkentlerinden biri olan Istan- bul'da yer aldı. Büyük genel ku- rullar niteliğinde olan birinci ve ikinci komitelerle dünya kamu- oyunu bir ölçüde simgeleyen hü- kümetler-dışı uluslararası örgütler (NGO), kitlesel sağlık sorunların- dan çocuk suçluluğuna, savaş artığı mayınların temizlenmesin- den kurşun zehirlenmesine, kent meclislerinden sigarasız yaşam alanlanna, akla gelebilecek tüm konulan konuştular. Bu arada, (is- tanbul'da Kent Dinamikleri Ens- titüsü) "Sivil Toplum Kuruluşları Forumu"nda HABITAT ll'nin özündeki temel bir varsayımı sor- gulayan çalışma bile düzenledi. HABITAT'm Hemen Arkasmdan Ancak, uluslararası toplumun en üst düzey yöneticileriyle NGO'lann tüm bu sorunlan tartış- ması, bunlann çözümlenebilece- ği anlamına gelmez. Bu toplantı- lann kronik bir hastalığı, "Toplan, konuş, dağıl, sonra da unut git- sin" bıçimınde özetlenebilir. Uy- gulama eksikliğinin önemli nede- ni, varlıklı ve güçlü Kuzey ülkele- riyle yoksul ve zayıf Güney ülke- leri arasındaki çelişkinin ve Bir- leşmiş Mılletler gibi bir dünya ör- gütünde güçlü, zengin ve endüst- rileşmiş devletlerin egemenliği- nin, hele Doğu Bloku'nun orta- dan kalkmasından sonra, kemik- leşmiş olmasıdır. Bu gerçeği çok iyi vurguladığı içindir kı Küba Dev- let Başkanı Fidel Castro, istan- bul toplantısının son gününde hiçbir konuşmacının ulaşamadı- ğı bir alkışla olumlu bir tepki gör- müştür. Bu olağanüstü destek, Küba'y 1960'tan bu yana abluka derecesinde bir ambargo altında tutan hegemonyacı Amerika ile yakın yandaşlarını gereği gibi dü- şündürmelidir. Ne var ki, Amerika'nın siyasal ve parasal diktatöryası yüzde yüz de değildir. Uluslararası toplum, önemli kararları alma ve uygula- ma erkini büyük ölçüde kaybet- mıştir, ama bu toplantıların Ku- zey-Güney ilişkisinde temel dö- nüşümlere yol açıp açmayacağı- na ilişkin ve belirgın olmayan de- ğerlendirmeler bir yana, NGO'la- rın varlıklarını gitgideduyurdukla- rı bir gerçektir. Bu örgütlerin bir kısmı, çok sayıda faks makinele- ri ve bilgisayarlar gibi, türlü ola- naklanndan anlaşılaığı üzere, bol- luk içinde yüzmektedirler ve hat- ta belirli hükümetlerin emrin- dedirler. Örneğin, Türkiye'nin Güney- doğu Bölgesi'ndeki sorunlarla il- gilenen bir örgütün, Norveç res- mi çevrelerince yönlendihldiği iz- lenimi uyanmıştır. Aynca aynı kişi- lerin, hakları antlaşmalarla sap- tanmış ve ayrılıkçı amaç güt- medikleri gibi hiçbir silahlı eylem yapmayan Batı Trakya Türkleri ile hiç ilgilenmedikleri görmezlikten gelinemez. Ancak NGO'lar, bu ör- neğin dışında iyi smav vermişler- dir. CUMHURİYETTEN OKURLARA ORHAN ERİNÇ 'Fazla Çok' Korkusu Kimi liderlerin "Türkiye'nin çokpartilidönemegiri- şınin 50'nciyıh" uzerine söylediklerini sık sık dinler ol- duk. Hepsıde "çokpartılı" yaşama girişimizi Demok- rat Parti'nin 7 Ocak 1946da kurulması ile başlatıyor- lar. Aradan 50 yıl geçmesine karşın 2 sayısına "çok" demeyi sürdürdüğümüze göre demokrasi anlayışımı- zın da 1946'larda kalmış olmasına pek şaşmamak gerek. İki yıl kadar önce, arkadaşlarımız, Alman der- gısi "Die Zeit "tan bir araştırmayı özetleyerek okuria- rımıza aktarmışlardı. New York Cıty ve Oklahoma üniversitelerinin sos- yologları, 1990 yılında Afrika'nın ilkel kabilelerinde medeniyeti inceleyen bir araştırma yapmışlardı. Araş- tırma, bu kabılelerın bırçoğunun dilinde sayılann bu- lunmadığını, yuzlerce kabıle uyesinin 3'e kadar sayıp daha fazlasını belırtmek için "ço/c"sözcüğünü kullan- dıklarını ortaya koymuştu. Bu olgu. kabilelerin mede- nıyete uzaklığını belırlemede, araştırmanın diğeraşa- malarında bır ölçüt olarak değerlendırilmişti. Aynı araştırma sürecinde uzmanlar, çok sözcüğü- nün göreceliliğinden şüphe etmediklerinı, ancak bu düzeyde farklı bir kullanımla karşılaşacaklannı düşün- memiş olduklarını da vurgulamışlardı. insanların psi- kolojik anlamda genel olarak, gereğinden fazla bul- dukları ya da algıladıkları durum ve olaylar karşısında "çokluk" kavramınt ortaya koydukları da uzmanlann değerlendirmesinde yer almıştı. E/bette ülkemizi ılkel Afrika kabileleri ile karşılaştı- racak ve onlar bile "Üçten fazlasına çok diyor" diye- cek değilız. Ama demokrasımızın başlangıcına ılışkin değerlendirmenin ve bugun yaşadıklanmızın 2'ye "çok" diyen anlayışın değişmemesinden kaynaklan- dığını söyleyebıliriz. Aynı çelışkı. çok partili döneme• geçişımizı sağlayan DP'nin kuruluş nedenleri içinde de vardır. "Kasketlilerin ve çanklıların" partisi olmak- la övünen DP, köylünün topraklandırılmasını öngören yasa tasansma karşı bır tepkı olarak kurulmuştur. Bu nedenle başlangıcı kavram kargaşası ve çelişkılerte dolu bir demokratik yaşamda benzer çelışkılerı bugün de yaşıyor olmamızı yadırgamamak gerek. Hele 12 Eylül sonrasında yapılan anayasada TBMM'ye 2'den çok partinin girmemesi, gırmış olsa bile birınin salt ço- gunluğu alması ıçın düşünülmüşsınırlamaların yer al- dığını hatırlayınca "fazla ço/c"tan korkumuzun gele- nekselleşmiş olduğunu gonjyoruz. Bu korku nedenıyle olsa gerek iki kuruluşun basın- da tekelleşmesıne "Daha fazlası başımıza dert olur" diye siyasilenmız ve yoneticilerımiz neredeyse arka çı- kıyor. • Hükümeti kurmakla gorevlendirilen RP Genel Baş- kanı Necmettin Erbakan'ın temasları ve yürutülen pazarlıklan, hafta boyunca Meclıs Bürosu'ndaki arka- daşlarımız Ergün Aksoy, Dürdane Kocaoğlu, Os- man Aydoğan ve Türey Köse izledi. • Türkiye ile ABD arasında, incirlik'te konuşlu Çekiç Güç'le ilgili olarak çıkan anlaşmazlıklar ve bu konuda yünitühn pazartıkları, Lale Sanibrahimoğlu aktardı. • Hakkâri'de PKK'ye yardım ve yataklık ettiklen üne sürtilen yurttaşlan dışki yemeye zoflandıkları savlan- na TBMM'nın el koyması ve Metin Göktepe Araşttf- ma Komisyonu'nun çalışmalarını Ayşe Sayın izledi. • Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun yaptırdığı ve özel televizyon kanallarında bır haftada toplam 513 şiddet görüntüsunün yayımlandığı sonucuna varılan araştırmayı, Hülya Karabağlı haberleştırdi. • HABITAT II Kent Ztrvesi'nı, Oktay Ekinci başkanlı- ğında, istıhbarat Servısı'nden Mehmet Demirkaya, Meltem Fıratlı, Hülya Topcu, Günnur İlhan, Dev- rim Sevimay, Saadet Uslu, Filiz Gümüş, İpek Yez- dani, Ekonomı Servısı'nden Özgür Ulusoy, Dış Ha- berler Servisi'nden Özlem Yüzüak, Aze Marşan iz- ledi; Fotoğraf Servısı'nden Uğur Günyüz, Hatice Tuncer, Kaan Sağanak, Kubilay Tüntül de fotoğ- rafladı. • 15-16 Haziran Olaylan'nın 26. yılında, eylemin can- lı tanığı Kavel işçisiyle roportajı da Günnur ilhan ger- çekleştirdi. • Türkiye'den yapılan ıhracatın, üretimi Türkiye'de yapılan ürünler yerine Brezilya. Çın gibi uzak ülkeler- den ithal edilen ürunlerin tekrar satılmasıyla oluştuğu- nu Banş Karcıoğlu ortaya koydu. • Faaliyetlerine son verilen Marmara, TYT ve lmpex- bank'ı satın almak için yaklaşık 60 yabancı bankanm başlattığı çalışmalann son noktaya geldiğinı Banş Karcıoğlu duyurdu. • Gökova Tenmik Santralı'nın desülfürizasyon ünrte- si kurulsa bile çalıştırılamayacağını içeren bılirkişi ra- porunuAsuman Abacıoğlu duyurdu. Danıştay'ın SİT yağmasma engel olacak yurütmeyi durdurma karany- la ilgili haberi de Abacıoğlu yazdı. • Adalet Bakanı Mehmet Ağar'a karşı yoğunlaşan tepkileri ve Buca, Aydın, Bergama cezaevlerindeki 3elişmeleri, Necati Aygın haberieştirdi. Ankara Bü- romuz ve istanbul HaberServımiz de aynı konuya iliş- kin gelişmelerı ve tepkileri yansıttılar. • Onümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce bir haf- ta geçirmeniz dileğı ve saygılarımızla. HABITAT-II'ye katılan STK'lerin istemleri İstanbul Haber Servısi - BM'nin HABITAT- II Konferansı'nı sıkıcı resmi toplantı olmaktan kurtaran ve sivil yurttaşlann ilgi gösterdiği bir toplantı haline çeviren Sivil Toplum Kunıluşla- n (STK), dünyayı daha iyi yaşanabilir kılmak için vargüçleriyle çalıştılar. STK'Ier, insanların dahagûzel yaşayabilmete- ri için çok şey istediler, ama dünyanın da birden değışmeyeceğinin bilincinde olarak. HABITAT'a renk katan STK'lerin 30 mayısta başlayıp 14 haziranda sona eren toplantı ve fo- rumlannda yuzlerce bildiri sunuldu, dekJaras- yonlaryayımlandı. STK^er HABITAT^tan neier istedi? İTÜ Taşkışla binasında 16 gün boyunca daha •gûzel bir dünya için çalışan bütün STK'lerin J4ABITAT'la ilgili ortak değerlendirmesi. "Da- Jıa işin bafinda oJduğumuzu kabul edersck ve 'H.\BITAT'ın >alnı/ca bir başlangıç olduğunu dü- «ünürsek, bazı sorunlann farkına varmanm bile 3bir başan ölçütii olabilecegi varsavılabilir" şek- îınde. ! Devletlere tavsiyeler listesi üretmeyi. eski kit- Je örgütleri gibi yalnızca eleştiri getirmcyi veya kiyasi destek vermeyi gerçek birdiyalog gibi ka- ijul etmediklerini açıklayan STK'Ier, tüm kamu- sal projelcrin geliştirilme yöntem ve içerikleri- nin açıklık içinde gerçekleştinlmesini, kamu \ö- netimlerinin STK'lere verdikleri desteklerin or- taklık ilişkisi içinde gerçekleşmesini, kamu yö- netimleri ortaklık ilişkisi içinde STK'lerin oluş- turduguyapılan meşru muhatap olarak kabul et- mesini istiyor. İmar sorunlan \c kentlesme, kamusal hizmet- ler ve ortaklık. çevre \e kültür değerleri konula- nnda sivil toplum fcuruluşlan arasında bir işbır- liğinin ve yerel yönetimler ile ilişkilerin gelişti- rilmesi. izleme çalışmalannın tartışılrnasını da is- teyen STK'lerin yaklaşım ve önerileri şöyle. "Bugünkü planlama, kentsel hareketliliği planlayabilecek, kentsel gelişmeyi stratejik bi- çimde ka\ rayabilecek demokratik temsil araç- larından yoksundur. Bugünkü denetimci bü- rokratik planlama aygıtı, şehirsel gelişım-vi denetleyemediği gibi şehirsel ranta el ko\an kesimlerin lehinc sürekli ayrıcalık ve haksı/- lık yaratmaktadır. Planlamanın so\ut biirok- ratik niteliği, sivil toplum kuruluşlarımn ka- musal sahadaki varlığının kendileri tarafın- dan düzenlenmesi ve özerk poiitikalar gıiiş- tirmeleri ile aşılabilir. Kamusal karar ortanılan \aratKilık gerektiren etkinliklerdeyetersizkalmaktadır.Kurulu$bi>e- rarşileri içinde yer alan "kamusal ürün geliştirme ortamlan'.niteİikamaçlıetkinliklerdeyBratıcıhk- tan uzak kalmakta ve kaynakları israf etmekte- dir. Ozellikle proje geliştirme süreçlerinin, siyasi bürokrasi ile örtiişmesi. kamusal ürün geliştirme süreçlerinin niteliksizliğine yol açmaktadır. Bu nedenle kamu yönetimleri, sivil kuruluşları ken- dine rakip görmek yerine nnu. kendisinin dü/en- lcvici olduğu sorumluluğun zorunlu tamamlayı- cısı olarak görmeii, teşvik etmelidir. Kamu yönetimleri kentlilere bir tür sübvansi- von gibi sunuian proje merkezli programlan terk etmeli ve kendilerini uzmanlaşmış kuruluşlar gi- bi görmek yerine dü/cnleyici rol üstlennıelidir. Sivil toplum örgütleri de kamu yönetimleri gi- bi hem kav ramsal hem de işlev sel dönüşüm geçir- melidir. Geçmişte olduğu gibi siyascti belirleyici bir merkez olarak görmek ve ona seslenmek ye- rine, kendi çalışma konularında vapıcı rol üstlen- melidir. Siyaset veva siyasi akrabalık ilişkileri kentlerle ilgili karariarın ve sivil toplumu ilgilen- diren karariann üretileceği tek alan olmaktan çı- kanlmalıdır. Sivil toplum kuruluşlarımn siyasi otoritclcr ik' ilişkileri. muhatap alınmalan ortaklık ilişkisi için- de gerçekleşmelidir." SAYIN DOKTOR VE ECZACILARIN DİKKATİNE H i p e r t a n s i y o n T e d a v i s i n d e ANGİOTENSİN II RESEPTÖR ANTAGONİSTİ I o sart an p o t asyu m 50 mg 28 Film Tabletlik Alüminyum Blister Ambalajlarda P İ Y A S A Y A S U N U L M U Ş T U R MSD Merck Sharp ve Dohme lladarı A.Ş. Yapı Kredı Plaza B Blok Kat:8 Levent 8O620 İstanbul f £.(. du Pont de Nemours and Company, VViinington, Delavvare, USA'nın tescilli markasıdır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle