27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 HAZİRAN 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Dünyanın yaşayan en büyük sanatçılanndan, Amerika'da pop art akımının öncüsü Robert Rauschenberg: (2) Iyi sanatçı (Hişkuildığuıa ıığratabihnefi Yatak-1955 AHU ANTMEN Modern sanatin yaşayan en bü- yük isimlerinden 71 yaşındaki Amerikalı sanatçı Robert Rausc- henberg'in Istanbul ziyareti, sanat ortamında büyük heyecan yarattı. Plastik Sanatlar Derneği'nin Salı- pazan Antrepo'da düzenlediği "Ötekf sergisini gezen Rausc- henberg, sergideki işleri çok be- ğendiğini söyledi. Zaten niyeti, İstanbul sanat orta- rrunın "yaramaz sanatçılanyla" ta- nışmaktı! Ünlü sanatçiyla ilk bö- lümü dün yayımlanan söyleşimiz sûrüyor... - POp arf'ın İngilte- re'de doğduğu kabul edilivor. ama Ameri- ka'da daha çok betıim- sendi. Sizce sovırt dışa- vurumculuk mu pop art mı Amerika'mn ruhu- nu daha iyi kavrayabil- di? Bir degerlendirme yapmak zor, biri öteki- nin yerine geçti gibi ol- du çünkü. Bilıyor mu- sunuz, pop art'ın kökle- rinin Amerika'da olma- sı gerekirdi diyesim ge- lıyor. Tüketim çılgınlı- ğının dev boyutlara var- dığı bir yaşam tarzının düşkün, keyfi, hastalık- lı yönünü açığa vuran bir akım. Bu açıdan Amerika'dan daha iyi bir yer mi bulunur'.' - Ingihere'de pop art'ın öncülü- ğiinüyapmışRjchard Hamilton'ın işlerini nasıldegerlendiriyorsunuz? Bence Hamilton retonğe dayalı bir sanat yapıyor. işleri sözcük oyunlanyla dolu. Ama sözgelimi Warhol, sıradan bir nesneyi araya girmeden, herhangi bir yorumda bulunmadan sanatının konusu ya- pıyordu. Bir şey anlatmıyor, o şe- yın kendısinı gösteriyordu. War- hol'da öykü yoktur. Hamilton ıse genelde öyküler anlatır, sanat tari- hı ya da kavramlanna gönderme- de bulunan oyunlar oynar. - Pop art daha çok ekonomik bir stirecin, pop yaşam biçiminin bir parçasL Herhangi bir stilden yok- sun._ Öyle, tıpki soyut dışavurumcu- luk gibi... Barnett Newman ile Jackson Pollock arasında herhan- gi bir benzerlik var diyebilir mi- yiz? Tamam. aynı dönemde resim yapıyorlardi. Ama aynı dönemde farklı yaşamlar sürüyorlardı. Aynı döneme farklı yaklaşımlan vardı. Belki boyalannı aynı dükkândan almışlardır! Buyrunsize sanat akı- mı! - Yapıtlarmızı, sizin ürctiyor ol- Hayır, sanmıyorum. - Size neo-dadatst de denitiyor» Bıliyorum ama öyle çok şey söylüyorlarkı. Zaten söylemeseler işim bitık demektir! - Öyle\ se Dııchamp'dan etkilen- mediğinizi söyle\eceksûıiz? Etkısi varsa. bu etki sözgelimi bir Schwitters"den fazla değildir. Oysa ben ilk kez bir Schwitters resmi gördüğümde, beş altı yıldır zaten kolaj yapıyordum. Duc- hamp'ın yapıtlannı da epeyce geç gördüm. Adını duymuştum, hazır- nesne yaptığmı biliyordum; atna, onunla tanışıp yapıtlannı görmem çok sonra oldu. Duchamp, tıpkı • 'Bugünlerde herkes önce galeri ayarlama telaşında, galeriyi bir ayarlasın, sanat da sonra gelir nasılsa... Şu rezalete bakar mısınız! Sanatta başarmak, başansızlığin ışaretidir oysa. Iyi bir sanatçı yeni değerlerle ortaya çıkarak hayalkınklığıyla uğratmayı bilmelidir.' • 'Pop art'ın etkisiyle ortaya çıkan akımlar, skandal çıkarmayı sanat yapmak sandılar. Insanlan şok etmek, estetik bir arayış haline geldi. Tabii bu tür işler yapan sanatçılar kendi kuyulannı kazdılar. Şok etmek amacıyla yola çıkınca, ortaya çıkan işler pek şok edici olmuyor!' manızın pek bir önemi olmadıgınu onlann gerçek yarancısının "bu- gün', yani içinde bulunduğunuz an olduğiınu sö> kemiştiniz_ Ben her gün her konuda fıknmı değiştirebileceğim gerçeğıyle ya- şanm. Bugünün işini yanna bırak- mam. - 1964 yıhnda Venedik Biena- li'ndc ödiil kazanan ilk Amerikalı sanatçı okiunu/. Vapıtlannızda \v- nıpa geleneginin izlerini taşıdığı- nız düşüncesine katılıyor musu- nuz? dadaistlcr gibi sanatın polıtik yö- nüyle ilgileniyordu. Aslında dada- ıstler onu evlat edindi. Sanınm Man Ray adını duymuş, onunla bağlantı kurmuştu. O sırada Duc- hamp, Chıcago'da. dadadan haber- sizyasıyor, evinin tavanını plastik bantlarla kaplıyordu. Dadaistler iş- te bu adam işimize yarar diye dü- şünmüşolmalı! Kendini yiyip yu- tan dada hareketi olmasaydı Duc- hamp ne yapardı çok merak ediyo- rum. -Sanarınızın Duchamp'la karşı- Pekinefler, önce îstanbul sonra Izmir'de Kültür Servisi- Dünyaca ünlü pı- yanıstlenmız Güher-Sûher ftkind kar- deşler. 24.İstanbul L'luslararası Müzik Festivali kapsamında yann saat 19.00'da AKM Büyük Salon'da bir konser verecekler. Pekineller, çarsam- bagünüde tzmir Festivali kapsamında bir konser verecek. İlk piyano derslerini annelerinden alan ve ilk konserlerini altı yasmdayken veren Güher ve Süher Pekinel, dokuz yaşın- da da Ankara Filormani Or- kestrası eşlıginde Cumhur- baskanı'nın huzurunda bir konser verdi. Müzik eğitım- lerini Paris Konservatuva- n'nda sürdüren kardeş ikilı daha sonra Frankfurt Müzik Okulu'na üç yıl devam ettı. RudoHgSerkin'in da- veti üzerine gıttıklen Phıladalphıa'da- ki Custis Enstitisü'nde Claudkt Arrau ve Leon Fleisher ile çalıştıktan sonra eğitimlerini Nevv York'taki Juilliard Müzik Okulu'nda tamamladı tkılı ve solo olarak ABD, Almanya. Italya ve Fransa'da bırçok uiuslararası yanşma- Z4.VUSUUMRftSI İSTABBfll MttlK fESThfALİ da aldıklan ödüllenn yanı sıra 1978'de, UNESCO Dünya Müzik Haftası'nda Almanya'yı temsıl etrıler ve birincilik ödülünü kazandılar ve bu konser daha sonrâ plak olarak da yaytmlandı. Avru- pa, ABD, Japonya ve Uzakdoğu'da ver- diklen resitallertn yanı sıra Berlın, Los Angeles, Israil ve Nevv York Fılarmo- ni, Cleveland Orkestarası, Amsterdam Concertgebo- uw. Kralıyet Fı- lormanı, RAI- Mılano. Santa Cecilia ve Ingi- lızOdagıbı ün- lü orkestralann e>Iiğınde kon- serler verdiler. Deutsche Gramophon için birçok kayıt yapan Güher ve Süher Pekinel, 1989 ve 1990 yıhnda MozartveSchu- bert'in yanı sıra bırçok Fransız ve Is- panyol bestecılenn eserlerinı Teldec ıçın doldurular. 1991'de Fransız Rad- yosu Filarmonı Orkestrası ile Poulenc ve Saınt-Saens'ın piyano konçertolan- nın, 1991 yılmda da Mozart Yılı nede- niyle bestecınin dörtel ve iki piyano ıçın tüm eserlenni üç CD olarak kay- dını yaptılar. Başka birçok bestecınin eserlennı ıçeren CD'len yayımlanan Güher-Süher Pekinel, sanat yaşamlan- nı ıçeren ve prodüksıyonunu Alman ARD ve Fransız Arte kültür kanalları- nın üstiendığı bırfılmderol aldılar. Ikı- lı aynca, Birleşmış Mılletler'ın 50. >ı- lı nedeniyleCenevre'de UNESCO'nun şemsıyesı altında 'WorW \Vithotit Mind" programında Zünh Balesi ile birlikte Stravinski'nin "Bahar Ayi- ni"nın iki piyano için düzenlemesının, Eurovisıon tarafmdan canlı olarak ya- yımlanan dünya prömıyennı gerçek- leştırdi. Pekineller son olarak ülkemiz- de eksikligi hıssedilen bir müzik kıtap- lığı kuruyorlar. Çocukluklanndan bu yana birbirleny le kurduklan olağanüs- tü uyum sayesinde tüm konserlennde ezbere çalan \ e müziği kafalannda de- ğil yüreklerinde hısseden, Güher-Sü- her Pekinel, yann akşam gerçeklestire- ceklen konserde Brahms, Bach, Liszt, Gershwin \e Lecuona'nın yapıtlannı yorumlayacak. Tallis Oda Korosu, iki programla Aya Irini'de Kültür Servisi - 24 Uiuslararası İstanbul Müzik Festivali kapsamında Tallis Oda Ko- rosu. bugün ve yann, saat 19.00'da Aya İri- ni Muzesi'nde iki ayn programla seyircı kar- şısına çıkacak. Philip Simms tarafından 1982 yıhnda ku- rulan Tallis Oda Korosu, bugün tngiltere'nin önemlı korolan arasında yer alıyor. lngilte- re, Paris, Budapeşte. Israil. Moskova ve ls- veç'tekı önemlı senfonı ve oda orkestraları eşliğinde konserler veren topluluğun son et- kinlikleri arasında' City of London Sınfonia. lngıliz Oda Orkestrası ve Kraliyet Filarmo- ni ile konserler, İsvıçreli RolfUrsRingger'in bestesinin kaydı. Reıms Yaz Festivali 'nde iki konser, Cassidy'nın yenı eserinin kaydı, Av- rupa Oda Orkestrası eşliğinde Bach Magni- fıcat'ın iki kez seslendirilmesi yer alıyor. On iki ile altmış arasında üyeye sahipolan koro, Machaut'tan Mathias'a kadar uzanan genış bir repertuvara sahip. Ashkenazy. Brüggen, Harnoncourt Hic- kox, Jarvi Leonhart, Mackcrras. Malgoire, Mehta, Menuhin, Norrington, Sacher ve Ta- tegibi tanınmış şeflerin yönetiminde, birçok yabancı dil ve çeşıtli stildeki eserleri seslen- dıren koronun yaptığı en son kayıtlar arasın- da, ingiliz Oda Orkestrası ve Marcello Vıot- ti ile Donizetti'nin 'Aşk Iksiri" ve Simms'ın yönetimindeki Londra Senfoni Orkestrası 'Lir'in Çocnklan', Donıingo'nun yönerriği Bartsa ve Carreras'tan opera düetlen bulu- nuyor. Deneyimli şef Philip Simms, 1992 yılına kadar ingiliz Oda Orkestrası 'nda kontrbas çalmasının yanı sıra, kuruluşundan beri Tal- lis Oda Korosu'nu hem şef olarak hem de klavsende yönetiyor. Simms'in tngiltere'de yönettigi diğer gruplar arasında Londra Senfoni Orkestrası, London Mozart Players, Wren Orkestrası, Oxford Şehir Orkestrası, Manchester Came- rate bulunuyor. İngiltere dışında Avusturya, Fransa, Portekiz. Italya. Ispanya ve Irlan- da'da da şeflik yapan Simms, aynca Bratis- lava, Budapeşte, Perugia'daki orkesrralarla daçalıştı. Tallis Oda Korosu ile Irlanda, Fran- sa, Almanya, İtalya. Isviçre ve geçen yıl da Reıms Yaz Festivali 'nde konserler veren de- neyimli şef Philip Simms. Londra Senfoni Orkestrası ılc birlikte "Impub" adlı bir CD çıkardı. laştınlan yönü sanınm sizin de onun gibi, bir sanatçının bir nesne- yi sah 'seçerek' bir sanat yapıtı ha- linc getirip getiremeyeceği düşün- ccsini sorgulanıanız_ Evet ama ben bunu yaparken, sanatı protesto etmedim. Ben her gün çevremizde gördüğümüz sıra- dan şeylerin varlığını kutluyorum. Yan yana gelmesi akla gelmeye- cek şeyleri bir araya getirip çe\re- sindeki nesnelere körleşmiş dü- zeyde duyarsızlaşabilen insanlara bu nesnelere yeni bir gözle bak- malannı sağlıyorum, onlan uyan- dırmayı amaçlıyorum. Fotoğrafı da işte bu nedenle çok seviyorum. Ben hiçbir şeyi -en ufak şekli, belli belir- siz bir gölgeyi bile- görmezlikten gele- mem. -Zaten başhca ama- cınrz sanatla yaşam arasındaki çizgivi >tık etmektL- Umanm başarmı- şımdır... - Pflpart'tan sonra_. Pop art'tan sonra pop art nedeniyle or- taya çıkan her akım, pop art'ın yanlış anla- şılması üzerine kuru- luydu. Skandal çıkar- mayı, sanat yapmak sandılar Insanlan şo- ke etmek, estetik bir arayış haline geldi. Ta- bii bu tûr işler yapan sanatçılar kendi kuyu- lannı kazdılar. Şoke etmek ama- cıyla yola çıkınca, ortaya çıkan iş- ler pek şoke edici olmuyor! - Beyaz resimlerinizi diişüncrek sonıyonım, minimaBstlere bir ya- kınlık duydunuz mu? Pek değıl, gerçi benim resimle- rim minimalistlerinkinden daha minimaldi. Beyaz resımleri görür görmez Malevich dediler. Oysa be- nim beyazlar Malevich'le karşı laş- tmldığmda Malevich, Mona İJsa gibi kalıyor! O resımler, kendimı eğitmek içingiriştigim, kendi için- de görsel bir deney olarak kaldı... O yönde devam etmeyi hiç düşün- medim. - New York'taki sanatsal üretim bogün eskivie karşılaştınlrıuvacak öJçüde yavan kalı\or._ Bunun bellı bir nedeni var, üste- lik hiç de hoş değil. Sanat dünya- sında, 'başarmak' saplantısı oluş- tu. Son zamanlarda her kentte adım başı galeri açılması. sanatın duru- munu sarstı. Ben bunlann geçıcı olduğunu düşünüyorum... Ama çabucak geç- se keşke! Sanatçılann farklı farklı şeyler ürettıği. bir şeylere karşı bir- likte baş kaldırdıklan eski günlerin heyecanını çok özlüyorum. Bugünlerde herkes önce galeri ayarlama telaşında, galenyı bır ayarlasın, sanat da sonra gelir na- sılsa... Şu rezalete bakar mısınız! Sanatta başarmak, başansızlığın işaretidir oysa. Iyi bir sanatçı yenı değerlerle ortaya çıkarak ınsanlan düşkınklığına uğratmayı bilmeli- dir. - Sizce bu karmaşanın içinden \epyeni bir sanatsal tarzın doğma- sı mümkün mii, voksa postmoder- nizmle birlikte bu otasüık ortadan kalkbmı? Dediğim gibi, bence bugün ya- şananlar geçicı, geleceğe olumlu bakıyorum. Sonuçta benim gibi başka insanlann da bu durumdan midesi bulanmaya başlayacak. - Türk resminden ömekler gör- düniiz mü? Resim Heykel Müzesi'ndeki bir sergının katoloğundan reprodüksi- yonlar gördüm. Bir şey dikkatimı çekti... Sergiyi düzenleyenlenn hep akademik çevrelerden olusu il- ginç. Ama eminim benim daha çok ilgimi çekecek şeyler üretilıyor ts- tanbul'da. Ben 'yanlış anlaşılan' yapıtlan görmek istiyorum! •» BUAŞA31ADA ŞÜKRAN KURDAKUL Yalan Toplumu Yasak Toplumu... Nurullah Ataç, neredeyse 50 yıl önce "Her doğ- ru söylenebilir, her doğru söylenmelidir. Yoksa, çev- remızi aldatıyoruz, çevremize yalan yayıyonız, de- mektir" diyordu. Doğrulara gözlerini kapayarak özgüriüklerini yitiren o yıllann okumuşlar kuşağı, ne denli üzerine aldı bu uyan çağnsınû Yanıt, ülkemizin 50 yıllık tarihinde. Doğrulan söylemek deyince, yetiştiğim yıllar, çev- redeki büyüklerin Osmanlıdan kalma deyimlerle hı- zımı kesmeye çalıştıklarını anımsıyorum. Biri "nene lazım" bu deyimlerin. Otekı "Sana mı kal- dı?" 18 yaşımdan gün almaya başlamışım. Birden faz- la parti kurulması yasağı kaldınlmış, Dr. Şefik Hüs- nü ile arkadaşları Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köy- lü Partisi'ni kurmuşlar. Dergileri Yığın'da (*) hapiste- kt Nâzım Hikmet'in -Ibrahim Sabri takma adıyla- Kuvayı Milliye Destanı'ndan bölümler yayımlanıyor. Oluşmaya başlayan özgür insan kimliğimi koymak istiyonjm ortaya. O dönemin güngörmüş büyükleri, geleneksel tu- tutuculuğun us gücünü (dolayısıyla insanı) hiçe sa- yan engelleriyle kapımı kilitlemeye çalışıyorlar. - Sanamı kaldı?.. - Okumuyor musunuz, ABD ile imzalanacak olan antlaşmalarda ulusal bağımsızlığımıza gölge düşü- recek yaptınmlar var. - Nene lazım.. Devletliyle birlikte kurulu düzenin mantığı yön ver- meye çalışır, yalanın geçerli olduğu toplumlarda. Yalanın gücü yetmediği yerde yasak. Yasak düşkünlüğünden belli sonuçlar bekler dev- letli. Doğrulann kamusal güç kazanmasını önlemek.. Toplumu yalana alıştırarak gizindeki çıkar dolapla- rına işlertik kazandırmak. Itya Ehrenburg anılannda, Lev Tolstoy'un Ekim Devrimı öncesinde ülkesınin önlenemez sarsıntılara uğrayacağı korkusuna kapılmasına karşın geçmiş dönemi eleştirme namusunu yitirmediğini yazıyordu. Mütareke yıllarında kaç Osmanlı okumuşu göste- rebildi bu aydın namusunu.. Ya şimdi? Yıne 18 yaşlanndan gün alanlanmız var, insan ki- şiliklerini ortaya koymak isteyen. - Cezaevlennde ölüm kol geziyor. Umar yolu ara- mayacak mıyız? Özgür insanlann kapılannı kilitleyen şimdinin bü- yükleri, Osmanlı yadigârı deyımlere tutunuyorlar yi- ne.. - Sana mı kaldı?! (*)On beş günlük düşün ve sanat dergisi. İlk sayı- sı 1 Ekim 1946'da çıkan dergi, 5. sayısından sonra İstanbul Sıkryönetim Komutanlığı'nca kapatıldı. Baş- hca yazarlan ve şairteri: Nâzım Hikmet, Abdülbaki Gölpınarlı, Kemal Bilbaşar, Orhan Kemal, AN Ka- rasu (A. Kadir'ın takma adı), Abidin Dino, İlhan Berk, Burhan Arpad, Hüsamettin Bozok, Münte- kim Okmen, Ö. F. Toprak, Cahit Irgat, Arslan Kay- nardağ.. Efes kazıtarımn 100. yılı kuttamaları • Kültür Servisi - Efes kazılarının 100. yılı, Türkiye ve Avusturya hukümetlerinin ortaklaşa düzenleyeceği etkinliklerle kutlanacak. 24-25 haziran tarihleri arasında Kuşadası ve Selçuk'ta yapılacak etkinliklere Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile Avusturya Cumhurbaşkanı Dr. Thomas Klestil'in de katılması bekleniyor. Efes kazılannın başlamasının 100. yılı dolayısıyla düzenlenecek törenlerin organizasyonu için Avusturya'ya gıden Efes Müzesi Müdürü Selahattin Erdemgıl, kazıların başlangıç tarihinin, dünyaca önemli bir kültürel mirasın değerlendirilmesi açısından taşıdığı öneme dikkat çektı. Efes kentinin henüz büyük bir kısmının hâlâ toprak altında olduğunu söyleyen Erdemgil, kazılann devam etmesiyle Efes antik kenti ve çevresinin tümüyle ortaya çıkacağını belirtti. Berliner Bısemble'ın yeni sanat yönetmeni VVuttke • Kültür Servisi - Geçen yıl ölen Heiner Müller'in ardından, Berliner Ensemble'ın sanat yönetmeniığıne oyuncu Martin Wuttke getirildi. VVuttke, Berliner Ensemble'da popüler bir oyuncu ve Brecht oyunlannın olağanüstü yorumcusu olarak daha önce de çalışmıştı. 1995 yıhnda 'yılın oyuncusu' seçilen Wuttke, Heiner Müller'in ardından atandığı yenı görevi konusunda "birtüroyuncu- antrenör olarak sahada kalacağım. Oyunculuk bundan sonra da esas görevim olacak" dedi. Pamukbank'tan Karıkatür Yarısması Don Ki$ot. edebiyat tarihinin en ünlü romanlarından biri. Cervantes'în 17. yüzyılın başlarında yarattığı ironi başyapıtı; resim, tiyatro, sinema, edebiyat alanlarında birçok «sere esin kaynağı oldu. Don Kişot, naif cesareti, inanılmaz hayal gücü, insani ve saf ilişkilere duyduğu özlemle bir simge, bir deyim haline geldi. Don Kişot düşlerinde yaşıyordu. Siz de günümüz dünyasındaki Don Kişot ve düşlerini çizin ki, "Yaşasın Don Kişot"... ÖdüHer Birincilik ödûlü: 100 Milyon TL Karikatûrcüler Derne^i Özel Ödülü: 35 Milyon TL Başan Ödülü: 3 Kişiye 25'er Milyon TL Jüri üyeleri: Ferruh Doğan/Karikatürist, Mustafa Bilgin/Karikatürist, Oya Yürekli/Pamukbank Reklam ve Halkla llişkiler Md., Paul McMillen/Reklamcı-Fotoğraf Sanatçısı, Piyale Madra/Karikatürist, Salih Memecan/Karikatürist, Şener Şen/Oyuncu Son katılma tarihi: 10 Ağustos 1996 Başvuru: Pamukbank Reklam ve Halkla llişkiler Bölümü Fulya Mah. Ali Sami Yen Sok. No: 5 80450 Mecidıyeköy-lstanbul Bilgi için: (0212) 275 10 94 / Demet Yuncu Bu yarışma KARİKATÛRCÜLER DERNEĞI / THE ASSOCIATION OF CARTOONISTS'ın kâtkılarıyla düzenlenmiştir. Katılma Koşullan: 1, Pamukbank'ın geleneksel sanat etkinlikleri çerçevesinde düzenlenecek olan "Yaşasın Don Kişot!" Karıkatür Yarışması tûm karikatûrcülere açıktır. 2. Yanşmaya gönderılecek karikatürlerde çızım tekniğı serbest olup, renklı veya siyah beyaz çalışılabilir î , Yarışmaya gönderılecek karjkatürlerin yayınlanmış veya yayınlanmamış olmaları şartı aranmayacaktır. Ancak, eserlerin daha önce bir yarrçmaya katılmamı; olmaları gerekmektedir. 4, Katılımolar en fazla ücer eser gönderebilirler. 5, Gönderılecek karıkatürler en fazla 30x40 an boyutlannda ve paspartusuz olacaktır. 6, Eserler, postada kırılmayacak şekılde zarflanmalı ve rulo yapılmamalıdır Z, Gönderilecek her eser ile birlikte, yarışmacının adı, soyadı, kısa özgecmişı, adresi ve telefon numarasının belirtilmesı gerekmektedir. & Yarışmaya katılan eserler, Pamukbank tarafmdan kullanmâ hakkı saklı kalmak ûzere, Karikatûrcüler Derneği tarafmdan Karıkatür ve Mizah Muzesi'nde saklanacaktır S, Yarışma kankatürlerı basılı bır malzemede değerlendinlecek ve bu basılı malzeme, icinde eserleri yer alan karikatûrcülere gönderılecektır. Bu basılı malzemede yer alacak eserler, jûrı tarafmdan belirlenecektır 10. Karıkatürler, en geç 10 Ağustos 1996 tanhıne kadar "Yaşasın Don Kişot" rumuzu zarfın üzerine belirtılerek posta ile ya da elden yanda belırtılen adrese ulaşmış olmalıdır. 11. Postada olacak gecikmelerden veya kaybolmalardan Pamukbank sorumlu tutulamaz. 12. Yanşmada öereceyç gıren ve sergtlenmeye değer bu?unan eserlerin sahıplerine konu bir mektup ile duyurulacak, sonuçlar ıse bır ödûl törenı ile basına ve yarışmacılara a^ıklanacaktır. Yarışmada sergılenmeye ve yayınlanmaya layık bulunan eserler sonuçlar belirlendikten sonra çeşitlı sergı rnekanlarında sergılenecektır. 13. Yarışmaya Pamukbank personelı ve jürı üyeleri katılamazlar. 14. Yarısmaya katılan yanşmacılar, tûm koşulları kabul etmış sayılırlar PAMUKBANK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle