Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 HAZİRAN 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
İSO Başkanı Kavi, ekonomideki gelişmelerin sonbaharda yeni bir fırtınayı haber verdiğini belirtti
Sanayiciye göre kriz eylmdeİSO
Vönetim
Kunılu
Başkanı
Kavi
Ekonomide
kötü sinyaller:
• İmalat sanayiinde
kapasite kullanımı her ay
biraz daha geriliyor.
• Toptan eşya fiyat
artışı tüketici fiyatlannı
geçti, maliyet enflasyonu
yerleşti.
• İlk 5 ayda
ithalatın 17 milyar
dolar, dış ticaret
açığının da 8
milyar dolara
ulaşması
bekleniyor.
• Batıh
sermaye
çevrelerinin
uyanlan arttı.
Ekonomi Servisi - Siyasi \ e
ekonomik belirsizliklerle bunalan
Türkiye'de son günlerde giderek
artan kriz uyanlan. sanayiciler
tarafından sonunda vadeye
bağlandı. Istanbul Sanayi Odası
(İSO) Yönetim Kurulu Başkanı
Hüsamettin Kavi, sanayide
üretimin durma noktasına
geldiğini belirterek gerekli
tedbirler alınmadığı -takdirde
Türkiye'nin eylül ayından
başlayacak yeni bir ekonomik
krizle sonbaharda karşı karşıya
kalabileceğini ifade etti.
Dış ticaret rakamlannın
açıklanmamasının sanayici için
büyük bir handikap olduğunu da
vurgulayan Kavi, 1996'nın ilk 5
ayında 17 milyar dolarlık bir
ithalat tahmin ettiklenni kaydetti.
Dün düzenlediği basın
toplantısında son siyasi ve
ekonomik gelişmelere değinen
Hüsamettin Kavi, "Türkiye'nin
bütün kunımlanvla yepyeni beyaz
bir sayfa açması gerekiyor"
şeklinde konuştu.
Gerek ekonomik gerekse siyasi
belirsizlik ortamından duyduğu
rahatsızhğı her fırsatta dile
getiren Hüsamettin Kavi.
Türkiye'nin bulunduğu konum
itibanyla önemli bir misyonu
temsil ettiğine dikkat çekerek
Batıh sermaye çevrelerinin
Türkiye'yi son dönemlerde ikaz
ettiğini ve kaçan zamanın
önemine değindiğini hatırlattı.
Maliyet enflasyonu
Kavi, sözierini şöyle sürdürdü:
"Amerika'yı yeniden keşfetmeye
gerek yok deniyor. Oysa
Türkiye'yi yeniden kesfetmek
gerekiyor. Toptan eşya
fivatlanndaki artış 1996 ile
biriikte tüketici fıyatlanıun
ü/erint geçti. Ekonomideki
durgunlukla biriikte ö/ellikle
imalat sanayinde artış oldukça
yavaş.ladı. Bu nedenle imalatta
ikinci hatta üçüncü üç ayhk sürede
büyüme beklemek çok zor. Aynca
kapasite kullanım oranlannın her
geçen ay azalması da bir başka
olumsuz gelişme ~
Bütün bunlann birbinne
eklenmesiyle ortaya maliyet
enflasyonun çıktiğını vurgulayan
İSO Başkanı Kavi.bu
enflasyonun en korkulan
enflasyon çeşiti olduğunu belirtti.
Bir an önce gerekli tedbirlerin
almması gerektiğini vurgulayan
Kavi. aksi takdirde Türkiye'nin
sonbahar aylannda yeni bir
ekonomik krizle karşı karşıya
kalabileceğini söyledı. Ancak
sanayicinın kriz deneyimine sahıp
olduğunu da hatırlatan Kavi, "O
zaman haarlıksız yakalandık.
ama şimdi tecrübeliyiz" şeklinde
konuştu.
Dış ticaret rakamlannın henüz
açıklanmamasınına da tepki
gösteren Kav i, sanayicinin
önünde hiçbir bilgi olmadan
yoluna körlemesine devam
ettiğini belirtti. Haziran ayında
ocak ayı rakamlannın yeni
açıklanacağını kaydeden Kavi,
"Türkiye'nin GB'ye gireceği ocak
avinda bdli oimadı ki uzun
zamandır biliniyordu. Gerekli
hazırhklar daha önceden
vapılmaiıydı" diye konuştu.
İthalat tahminlerinin
bu yılın ilk 5 ayı itibanyla 17
milyar dolar civannda olduğunu
söyleyen Kavi. ihracatın da 9
milyar dolar olarak
gerçekleştiğini ve sonuç olarak
yaklaşık 8 milyar dolarlık bir dış
ticaret açığının söz konusu
olduğunu belirtti.
Artık Türkiye'nin bütün
kurumlanyla yepyeni bir sayfa
açması gerektiğini dile getiren
Kavi, sivil toplum kuruluşlannın
seyirci olmaktan çıkıp yönetime
katılmaları gerektiğini ıfade etti.
Kafalannda bir hükümet formülü
bulunmadığını, ancak kendi
içinde sorunsuz ve Meclis'te
çoğunluga sahip bir hükümetin
kurulması gerektiğini söyleyen
Kavi, böyle bir hükümetin gerek
ekonomik gerekse siyasal ve
sosyal sorunların bir an önce
çözülmesi için gerekeni yapması
gerektiğini dile getirdi.
5.5 aylık artış yüzde 57'ye ulaştı
Akaryakıt zammı
enflasyonu solladıANKARA (ANKA) - Akar-
yakıt ürünlenne
yılbaşından bu yana
yapılan zamlar. aynı
dönemdeki enflasyon ve
dolardakı artışa fark attı.
Beşbuçuk aylık dönemde
akaryakıt ürünlerınin
fiyatlannda, 8 şubat. 14
mart. 7 nisan ve 13
haziranda olmak üzere dört
kez ayarlamaya gıdildı.
Bunun sonucunda,
ürünlenn fiyatlan, yüzde
44 ıle v üzde 57 arasında
değışen oranlarda artış
gösterdı.
1995 sonunda Ankara'da
35 bin 900 lıra olan normal
beazin toplam yüzde
44.3'likzamla'5l bin 800
liraya. 38 bin 740 lira olan
süper benzın yüzde 44.2'lik
artışla 55 bin 860 liraya
çıktı. Kurşuhsuz benzin,
yüzde 44.6 zamlanarak 55
bin 160 lıra oldu. Bu
dönemde en büyük fiyat
artış.ı yüzde 57 ile
motonnde gerçekleşti.
Motonn fiyatı 25 bin 680
liradan 40 bin 320 liraya
yükseldı. Gazyağı da yüzde
49.9 zamlanarak 29 bın
130 hradan 43 bm 670
liraya çıktı.
Dolar bazında artış
akaryakıt ürünlerindeki
fiyat artışlan dolann aynı
dönemdeki kur artışını açık
farkla gerıde bıraktı. 1995
sonu ile 13 haziran
arasında dolar kuru yüzde
32.7artarak59bin500
liradan 79 bin liraya çıktı.
Buna göre 1995 sonunda
60.3 cent eden bir lıtre
benzınin fiyatı, 13 haziran
ıtibanyla 65.6 cente
yükseldı. Böylece benzin,
dolar bazında yaklaşık
yüzde 9 zamlanmış oldu.
PikniktüpülOObin,
büyük tüp 535 bin lira
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Akaryakıt
ürünlerine gelen
zamdan sonra. halk
arasında tüpgaz olarak
bilinen Likit Petrol
Gazı'nın(LPG) ^
perakende satış fiyatlan
da yeniden belirlendi.
Dağıtım firmalan. tüpgaz
fivatlannı ortalama yüzde
5 oranında artırdılar.
Yeni ayarlama sonrası
2 kilogramlık
piknik tüpünün
fiyatı Ankara'da
99 bin, Istanbul'da
j 100 bin, Izmır'de
S ise 95 bin lira oldu.
12 kilogramlık
mutfak tüpü, Ankara'da
527 bin lira, Izmir ve
Istanbul'da 535 bin liradan
satılmaya başlandı.
Lipton'da
anlaşmazlık
Mutfakta
grev mi
var?
ÖMERŞAN
RİZE - Lipton çaylannı
Türkiye'de üreten. L'nilever'e
bağlı Dosan Çay fabrikala-
nnda çalışan işçiler, toplu-
sözleşme için anlaşma sağla-
namayınca gre\ karan aldı-
lar. Grev karan alan işçiler,
bundan sonra eğer anlaşma
sağlanamazsa reklamlarda
"Mutfakta biri mi var?" esp-
risinin daha ilgi çekici olaca-
ğını ileri sürdüler. 1996'nın
ilk günlerinden itibaren, Tek
Gıda-lş Sendikası ile Lipton
yetküıleri arasında başlatılan
görüşmelerde bugüne kadar
hiçbir anlaşma sağlanama-
ması. sendika yetkililerinı
grev karan almaya zorladı.
Tek Gıda-lş Sendikası Ri-
ze Bölge Şubesi yetkilileri.
Lnilever'e bağlı Lipton çay-
lannı üreten Rize-Pazar ve
Artiven Arhav i Çay fabrika-
lannda çalışan 37Ö ışçi için.
bu yılın ilk günlerindebaşla-
tılan görüşmelerde firmayet-
kililerinin hiçbir olumlu yak-
laşım göstermediklerini dile
getirdiler. Yapılan gırişimler-
den sonuç alınmayacağının
anlaşılması üzerine 16 ma-
yısta grev karan aldıklannı
kaydeden sendika yetkilileri.
sürdürülen görüşmelerde fir-
mayetkililerinin vumuşama
gösterdiklerini de kaydetti-
ler. Henüz grev uygulama ka-
rannın alınmadığını da be-
lirten sendika yetkilileri. "60
günlflk süre sonunda yapıla-
cak olası bir grev için bizier
yine de hazırlıklanmızı sür-
dürüyonız. Lmudumuz. her
iki fabrikamızda da çalışan
45"i daimi. 225'i geçici işçi
olan üyelerimizin toplusöz-
leşmelerinin bir anlaşma ze-
mininde im/alanmasından
yana" dedileT.
Özel sektör, 'deli inek'le köşeye sıkışmca üreticiyi hatırladı
Hayvancdıkta güç birliğî
Ekonomi Servisi- Sa-
nayiciler, hayvancılık
sektöründeki sorunlan
aşmakta, üreticiyle bir-
iikte hareket etme kara-
n aldılar. Yıllık enflas-
yonun yüzde 80 civann-
da seyrettiği Türkiye'de,
yetiştirdiği hayvanlan
geçen yılki fıyatlardan
satın alan sanayiciler,
hayvancılık sektöründe-
ki sorunlann çözümlen-
mesınde üreticinin gücü-
nü de yanlanna almayı
planhyorlar.
Et ithalatı ve deli da-
na hastalığı endişesiyle
zor bir döneme gtren
hayvancılık sektöründe-
ki problemlerin çözüm-
lenmesinde üreticilerle
biriiktehareket etme ka-
ran aldıklannı açıkla-
yan SETBlR Yönetim
Kurulu Başkanı Ahmet
Arsan, sorunlara bugün
kü yapı ıçmde güncel
çözümler getirmek zo-
runda olduklannı dile
getirdi. SETBlR tarafın-
dan düzenlenen dünkü
basın toplantısında konuşan SET-
BlR Yönetim Kurulu Başkanı Ah-
met Arsan, hayvancılık söktörü-
nün sorunlanna değinerek birlik
olarak güncel çözüm önenlen al-
dıklannı dile getirdi.
Süt sanayiinin iç pıyasadaki ta-
lep darlığı nedeniyle üretilen sütün
tamamını işleyemediğini açıkla-
yan Ahmet Arsan, çiğ süt üretımı
fazlalığı nedeniyle oluşan stokla-
nn yok edilebılmesı için peynir ıh-
racatınm teşvik edilmesi gerektiği-
ni savundu. Deli dana hastalığı ve
et ithalatı nedenleriyle tüketicinin
etten uzaklaştığını hatırlatan Ar-
san. üreticinin malını satamaz du-
rumageldiğini bıldirerek üretıciye
yapılan ödemelerin gerçek piyasa
değennin altında olmasının üreti-
me darbe \urduğunu ifade ettı.
Bir kilo etin karkas maliyetiy-
le. piyasa karkas fiyatı arasındakı
arasmdaki farkın. et teşvik pnmı ola-
rak ürününü faturalı satan üretıci-
ye ulaştırılması gerektiğini v urgu-
layan Arsan, et teşv ık primi olarak
üreticiye kilogram başına en az 10ü
bin lira ödenmesi gerek-
tiğini bıldirdi. Tahıldan
alınan KDV ile kansant-
re yemden alınan KDV
arasmdaki farkın gide-
rilmesi gerektiğini vur-
gulayan Arsan, yemden
alınan KDV'nin yüzde
1 e ındirilmmesi gerek-
tiğini belirterek "Aksi
halde yem kullanımı teş-
vik edilmevecektir" de-
di.
Arsan, içme sütü baş-
ta olmak üzere protein-
lı temel besin maddele-
rınde sağlıklı tüketımı
arttırmak için bu ürünle-
re uygulanan KDV ora-
nının yüzde 8'den yüzde
1 'e düşürülmesi gerek-
tiğine dikkat çekti.
Özellikle Avrupa Bir-
liği'nde mevcut sübvan-
siyonlan göz önünde bu-
lundurmadan yalnış yön-
lendirilen sektör ithala-
tının üretici açısından
çok önemli zararlar ver-
diğini bildiren Arsan,
sektörün temel ürünlerı
olan süt ve et üretimın-
de AB örneğindeki gibi bir yapı-
lanma süreci içinde temel ürünler
için taban ve hedef fiyat çalışma-
sının acilen vapılması gerektiğini
söyleyerek"İçme sütü ve yem de
hammaddenin düşük KDV oranh
olmasL fakat içme sütü veya yem ha-
lindeyken yüzde 8 oranında KDV
almması. kayıt dışı ekonomiye kay-
mayı desteklemektedir. Bu haksız-
lığın önlenmesi ve içme sütü ve yem
tüketiminin desteklenmesi için KDV
oranlannın \ üzde 8'den y üzde 1 'e
indirilmesi bir /nrunluluktur' dedi.
Kamu-Sen'den Türk-İş'e
Zorunlu Tasarruf ziyareti
Çalışan,
nemasından
vazgeçmiyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tasarrufu
Teşvik Fonu'nun tasfiye edilmesi sırasında.
emcklilikten önce birikimlerini çekmek
isteyenlere nemalann ödenmemesi girişımi.
kamu çalışanlan tarafından tepkiyle
karşılandı. Türkiye Kamu-Sen. ortak
sorunlann çözümü için ortak arayışlara
girmek gerektiğini vurgulayarak, Türk-lş'ten
destek istedi.
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Resul
Akay, çalışanlann yaşadığı sorunlann
çözümü için işbirliğinin önemine dikkat
çekerek. "Tasarrufu Teşvik Fonu'ndaki
nemalar, çahşanlann ahnteridir. Bu nemalara
hiç kimse el koyamaz" dedi. Kamu
çalışanlannın ücretlerinden kesilen ve
tasfıyesine karar verilen fonun, ekonomik
sorunlannı daha da ağırlaştıracağını savunan
Akay. "HükümeL kamu görevlilerine
vapacağı vüzde 301uk am oranı ile tasarruf
yapmak istiyor. Ama bu. hükümetin
sorununu azaltmaz. Kamu görevliterini
sıkınOya sokacağı için, daha büyük sorun
yaratır" dedi. Türk-lş ile diyalog arayışlarını
sürdüreceklennı de vurgulayan Akay. geniş
tabanlı ve çalışanlann sorunlannı çözecek
nitelikte bir seçım hükümeti kurulmasını
istedi.Kamu-Sen vöneticilerini makamında
kabul eden Jürk-fş Genel Başkanı Bayram
Meral dc."İ Ike. kimsenin babasınuı çiftliği
değil. Herkes, halkın mudulugu için
çalışmah" dıye konuştu. Kamu çalışanlannın
tasarruflanndan oluşan nemalann
ödenmemesıni "hakgaspı" olarak
nıtelendiren Meral. bu konuda kamu
çahşanlanyla biriikte hareket edebileceklerini
söyledi. Meral, hükümetin seçım
meydanlannda kamu çalışanlanna verdiği
sendikal örgütlenme konusundakı vaatlenn
yerine getirilmemesini de eleştirdi.
Mercedes-Benz
Türk'ten yeni
kamyon: MB 800
M
ercedes-Benz Türk Aksaray'daki
fabrikasında üretime başladığı yeni
küçük kamyonu MB 800'ü satışa
sundu. Büyük kamyonların şehir içine
girmesine izin verilmemesi nedeniyle küçük
kamyonların daha da önem kazandığını
belirten Mercedes-Benz Türk yetkilileri bu
pazara da üstün bir ürünle girdiklerini ve
standartlan yüksetteceklerini belirttiler. 5.5
ton kapasiteli MB
• 800'ün tam yüklü
ağıriığı ise 8 ton.
Daha önce
f kendini diğer
Mercedeslerde
. kanıtlayan 4
' litre hacminde
ve 115 beygir
' gücündeki
turbo dizel motora
sahip MB 800'ün KDV'li fiyatı 2 milyar 50
milyon lira.
Bu yıl 800 adet üretilmesi planlanan aracın
gelecek yılki üretim hedefi ise 2500 ve
bunun bir bölümünün de Doğu Avrupa,
Yakındoğu ve BDT ülkelerine satılması
planlanıyor. MB 800'ün ilgi çekici
özelliklerinden biri de yerli parça oranjnın
daha üretimin başlangıcında neredeyse
yüzde 75'e ulaşması (yerli üretim yaptığını
söyleyen bazı üreticilere duyurulur!).
Mercedes-Benz AG Yönetim Kurulu üyesi
Horst Zimmer basın toplantısında
Türkiye'deki üretim maliyetlerinin
Almanya'ya göre yüzde 30 daha düşük
olduğunu belirtti.
ERKAN ALTINSOY
• General Motors ABD'de elektrikli otomobil satan ilk
büyük üretici olacağını açıkladı. Bu sonbaharda
California'da satışa sunulacak EV1 modeli alüminyum şasi
ve plastik gövde panellerine sahip. EVI'in menzili ısı ve
araziye bağlı olarak 110 ile 150 km arasında değişiyor.
Zengin aksesu-
varlara ve
güvenlik
donanımına
sahip elektrikli
otomobılın
srfırdan 100 km/s |
hıza çıkma süresi
ise yalnızca 9
saniye civannda.
GM'nin, bu
otomobili,
aküleriyle biriikte 35 bin dolar civannda bir fiyata satması
bekleniyor. Aracın şarj edilmesi 220 voltluk elektrikle 3
saat sürüyor. Yeni elektrikli otomobil EV1 'in aylık
masrafının sistem ve elektrik olarak normal bir benzinli
aracınkine eşit olacağı tahmin ediliyor.
• ABD'de yapılan bir araştırma, sürücülerin ABS freni
doğru kullanmadığını gösterdi. Kazalardan derlenen
istatistiklerde ABS frenli otomobillerin ABS bulunmayan
otomobillerie aynı oranda kaza yaptığı belirlendi. Durumun
nedenini araştıran uzmaniar ABS'li araç kullanan
sürücülerin fren pedalına sonuna kadar basmadıklannı
saptadı. ABS'li bir araçta acil bir durumda en çabuk
şekilde durabilmek için frene sonuna kadar basmak
gerekiyor (tıpkı ABS olmayan araçlardaki gibi); ABS'nin
avantajı. frene sonuna kadar basılı durumda fren yaparken
direksiyonu çevirerek araca manevra yaptınlabilmesi.
Yeni Rover 416si Sedan
R
over'ın Türkiye distribütörü Boronkay, 400
serisinin 5 kapılı Hatchback modelinden sonra
4 kapılı Sedan'ını da piyasaya sundu. Rover
416si Sedan'ın kasası önden 5 kapılı modelle aynı,
arkası ise farklı. 4.49 m boyundaki yeni Sedan
Hatchback modeline göre 17 cm daha uzun.
Rover 416si 1.6 litre hacmindeki motoru 111
beygir gücünde ve aracı sıfırdan yüz km hıza 10.8
sanıyede ulaştınyor. Otomobilde standart olarak
yükseklik ayarlı hidrolik direksiyon, ABS fren,
uzaktan kumandalı merkezi kilit, alarm, radyo-teyp
ve sürücü hava yastığı gibi aksesuvartar bulunuyor.
NASA testine göre en iyi uzun yol sürüş konforuna
sahip olan Rover 416si Sedan'ın anahtar teslimi
fiyatı 1 milyar 924 milyon lira.
Otomobil
reklamları
G
eçen cumartesi Bilim Teknik ekınde Levent Mete
imzasıyla reklamların tüketicileri yeterince
bilgilendirmediğini belirten bir yazı çıktı. Yazıda
otomobil reklamlanna da değiniliyor... Gerçekten de
Türkiye'deki otomobil reklamlannın çoğu tüketiciyi
bilgilendirmekten yoksun. Reklamcılar. otomobiller hakkında
alıcılara bilgı vermekten çok "malını" soyut ifadelerle övmeyi
yeğliyor. Neredeyse her reklamda o otomobilin ne kadar
"sağlam, kaliteli ve üstün teknolojili" olduğunu okuyoruz.
Bunlar yuvarlak laflar ve artık bıktırdı. Avrupa'da ömrünü
tamamlamış bir model, "dayanıklılık kavramını dinamik bir
görünüm, genç bir çizgi ıle yeniden yorumluyor" şeklinde
tanıtılıyor, bu her ne demekse! Buna benzer "bayıltıcr
ifadelere ne yazık ki çok rastlanıyor. Sanki bir reklam
metninin iyi olması için soyut olması gerekirmiş gibi herkes
"uçuyor". Reklamlarda, otomobil almayı düşünen bir insanı
en çok ilgilendiren bilgilerin çok azı yer alıyor. En önemlisi,
neredeyse hiçbir reklamda anahtar teslimi fiyat yok, sanki
para hiç önemli değilmış gibi! Özellikle Türkiye'de bir
otomobilin en önemli özelliğı fıyatıdır; ahcı, otomobilin
kendisine kaça mal olacağını bilmek ister. ona göre karar
verir. Aynca yine ülkemizdekt bazı reklamlarda görülen yanlış
bir davranış da reklamda resmı bulunan aracın sanki
standart modelmiş gibi gösterilmesi ve lüks (ve tabii ki daha
pahalı) model otduğunun belirtılmemesidir. Böylece müşteri
en ucuz modeli almaya kalktığında farklı tampona, jantlara,
fartara ve diğer özelliklere sahıp bir araçla karşı karşıya
kalarak hayal kınklığına uğramaktadır (yani kandınlmış
olmaktadır). Reklamlan kimse denetlemediği için yanlış
bilgilendirme ya da yanlış bir izlenime neden olmak serbest
gibi.. Reklam metinleri de genel olarak çok kısa. Bir daktilo
sayfasını geçen reklam metni ara ki bulasın. Sanki yasak
savar gibi "Bizim otomobilimiz çok güzel. sağlam. teknolojisi
iyi, bayılacaksınız, öleceksiniz, hayatınıza bambaşka bir
boyut getirecek. bu otomobili kullanmanın ayncalığını
yaşayacaksınız, onu alma bunu al" şeklinde ifadelerle
reklamcılar görevlerinı yerine getirmiş oluyoriar (bazı
otomobil kataloglan da farklı değil).
Otomobil almak isteyen kişilerin kendilerine en uygun
otomobili seçme konusunda yardımcı olacak bilgilere
rahatça ulaşabildiğinı söylemek zor. Tüketici yasaları
bakımından ve rekabet bakımından bu alanda en ileri olan
Amerika'da reklamların çoğunda otomobilin fiyatı, hertüriü
bilginin alınabileceği ücretsiz telefon numarası ve artık
neredeyse herkesin sahip olduğu Internet adresi (sayfası) yer
alıyor. Reklamlar da gerçekten çarpıcı ve yaratıcılık dolu.
Reklamlardakı bilgilerin doğruluğu da tabii ki yasal yollardan
denetleniyor. Tüketici dernekleri Amerika'da çok etkili ve
firmalara adeta kök söktürüyor. Ücretsiz telefon hattına bir
telefon ederek adınızı ve adresınızi bıraktığınızda,
ilgılendığiniz modelle ılgili okuyamayacağınız kadar yazılı
bilgı, vıdeo ya da CD-ROM gönderiliyor ya da en yakın yetkili
satıcı sizi arayıp yardım etmeye çalışıyor. Amerika'da müşteri
(ya da tüketici) el üstünde tutuluyor. Reklamlarda daha çok
bilgı verıliyor ve reklamı yapılan otomobilin diğerlennden farkı
vurgulanıyor. Bir de Batı'da daha çok ve daha iyi otomobil
dergileri var. O da başka bir yazının konusu...
IŞÇCMNEVREMNDEN
ŞÜKRAN SONER
Ayşegül ile Vesile
Izlandalı Sophia Hansen ile Türkiyeli Halim Al'ın
evlilikleri sürseydi Ayşegül ile Vesile çok kültürlü top-
luma, dünya insanına örnek iki genç kız olarak yetişe-
bilecekti.
Bir önceki kuşaktan. çok farklı küttürlerden gelmiş Sop-
hia ile Halim evlenecek kadar yakınlaşabildiklerine gö-
re, annelerinın ve babalarının ülkelerınin kültürlerinin
ikisinden birden pay alacak Ayşegül ve Vesile'nin; ba-
nştan, ınsan haklanndan. çok kültürü özümsemiş, hoş-
görülü dünya insanından yana, çok daha ilerde bir yer-
lerde olmalan beklenirdi.
Gerçı anne ve babanın yaşamayı seçtikleri ülke, ya-
şayacaklan ve eğıtim görecekleri ülkenin kültürü ağır
basacaktı. Ayşegül ve Vesile'nin büyüdüklerinde din ve
inanç seçimlerınde de belki yaşadıkları ülke ağırlıklı
kültür belirleyici rol oynayacaktı.
Kesın olan şu ki Ayşegül ve Vesile büyüdüklerinde
öncelikle izlandaca ya daTürkçe konuşmayı, iki ayrı din-
den birinı seçmış olsalar da seçmedikleri ülke, kültür
ve dine çok büyük yakınhk duyacaklar, yaşayacakları
ülkenin insanlarından daha ilerde bir hoşgörü kültürü-
nü taşıyacaklardı.
Oimadı. Şimdi tam tersi olarak çok katı, ikisinden bi-
rinı, diğerine duşman olarak seçmek zorunda bırakıl-
dılar.
• • •
Nedeni, Sophia ile Halim'in ayrılması, evliliğin, sev-
ginin bitmesiyle, birbırlerine adeta düşman kesilmele-
ri, tepki davranışı olarak kendi kültürlerine fanatik dö-
nüşleri ve çocuklannı kendi kültür ve inançlanndan ya-
na çekiştirmeleri ile sınırlı değil.
Olay bu kadar basit olsaydı, velayet davası, Izlanda'da
da medyanın aylarca gündemini almaz, ülke düzeyin-
de bir kampanyaya konu olmazdı. Önceki günkü du-
ruşmayı, Izlandalı bir bakan ve milletvekilinin izlemesi-
ni gerektiren bir politik tablo ortaya çıkmazdı.
Olay, ayrı ırk ve dınlerden de olsa bir kan-kocanın bo-
şanırken çocuklarını paylaşamamaları ıle sınırlı bir kav-
ga olarak kalsaydı, önceki günkü duruşmada bızleri bi-
le ürküten sahneler yaşanmazdı. 15 ve 16 yaşında iki
genç kızın annelerinin tanıyamıyacağı şekilde koca-
man kara gözlükler, aynı türden turbanlara sarılı genç
kızlar arasında kaybedılmeleri olgusu yaşanmazdı.
Bir annenın çocuklarının velayetinı almaya çalışma-
sı davası, Nizam-ı Âlemcılenn, "tekbır, Allahüekber"hay-
kırışları ile bir şerıatçı tarikat gösterisine sahne olmaz-
dı.
Bir yabancı ile evlenmeyi, çocuk sahibi olmayı seçe-
cek kadar hoşgörülü bir insan, birkaç yıl içinde, çocuk
yaştakı öz kızlarını bir şeriatçı tarikatın kucağına teslim
edecek bir fanatik haline nasıl geldi?
• • •
Yeni sömürü düzeni, globalleşmenin dünyaya arma-
üanı sadece çok büyük işsizlik, yoksullaşma oimadı.
hsanlığın yaralarını çok daha zor saracağı büyük düş-
manlıklar, dünyayı kasıp kavuran savaşlar, insan hak-
ları ihlalleri, ışkenceler ve devlet - örgüt terörü uygula-
malannın sonu gelecek gibi gözükmüyor.
Her tür ayınmcılık, mikro milliyetçilik, bağnaz dind akım-
lar, mafya düzeni, yoksullaşma ve kimlik erozyonu ile
biriikte her yerde birden hortluyor.
Izlandalılar önemli bir çoğunlukla Ayşegül ve Vesile'nin
babalan ilekalmalarını, Müslümanlığın veTürkçülüğün
Hıristiyanlığı ve izlandalılığı yenmesi olarak algılıyor-
lar.llkel tepkileri ile olaya politik bir boyut kazandınyor-
lar.
Bizde de çoğunluk Ayşegül ile Vesile'nin velayetle-
rınin annelerine verilmesini, zoria Hıristiyanlaştırılmala-
n olarak görüyor, olayı bir milli dava(!) haline sokuyor-
lar.
Belli ki şeriatçı takımı çok güzel bir propoganda si-
lahını yakalamış olmanın ve sonuna kadar kullanma-
nın kararlılığı içinde babaya ve aileye el koymuş konum-
dalar.Tek tip kara gözlükler, türbanlılar arasında kimlik-
leri yok edilerek dolaştırılan 15-16 yaşındaki çocuk
çağlannda iki genç kız, özgür, anne ve baba sevgisi iç-
lerinde olarak, kendi geleceklerı için sağlıklı, bağımsız,
doğru karan nasıl verebilirler?
Hukukumuzda çocuklann velayetınin çok olumsuz özel
koşullar soz konusu değilse anneye venlmesi geçerli
ıken, mahkeme büyük bir baskı altında. Hırıstıyanlaş-
tırılması, ülkelerınden koparılması hedeflenen Türk er-
keğinden doğma çocukların kurtarılmasında uygun bir
yol olarak, çocuKlara seçimleri soruluyor. Ayşegül ve
Vesile, öz annelenni ıstemediklerını, onun tarafından ka-
çırılmaktan korktuklannı. üvey annelerinin ve babaları-
nın yanında çok mutlu olduklannı söylüyorlar.
Sophia Hansen, çocuklarının baskı ve etki altında
bağımsız karar veremediklerini, gerekirse uluslararası
yargıda hak arayacağını söylüyor.
Bu dava; aynlmış, sevdikleri çocuklannı paylaşamayan
anne-babanın davası olmaktan çoktan çıktı. Dünyada
hortlatılan ilkel ırkçılık ve bağnaz dinciliğın bir çirkin
kavgası, yeni sömürü düzeninin açtığı yaralann bir ay-
nası olarak karşımızda duruyor. Bize de uzaktan, ya
gözümüz aynı kavganın hırsı ile kan bürümüş taraf
olarak, ya da üzülerek seyretmek kalıyor.
Ayşegül ve Vesile'nin; insan haklanndan yana, banş-
çı, özgür, sevecen iki insan olma şanslannın yok edilerek
bağnaz Hıristiyan-izlandalı, şerıatçı-tarikatçı-Türkiyeli
gibi ikisi de birbirinden kötü, zorunlu seçenekle karşı
karşıya bırakılmalanna isyan ediyorum.
Izlanda'da ve Türkiye'de birilerinin ortaya çıkıp, "An-
ne-baba-çocuklar arasmdaki bir davaya, ırkçılar ve din-
ciler ne karışıyor?" deme yürekliliğini gösterecekleri
güçlü örgütlenmelerin variığını düşlüyorum.
ŞİRKETLERDEN
• ARÇELİK'in
geleneksel basın
pikniği Çayırova
tesıslerinde
gerçekleştirildi.
Sunuculuğunu
Meltem Cumbul'un
yaptığı pikniğe, çok
sayıda gazeteci
katıldı.
• BAĞFAŞ. tarım kredi kooperatiflerinin sonbahar
kimyevi gübre ihalesinden yaklaşık 38 milyon dolar (3
trilyon lira) tutarında, 163 bin tonluk pay aldı.
• TLRKCELL, bu yılın ilk "TURKCELL Kazandınyor"
kampanyası çerçevsende Türkiye'nin dört bir
yanındaki bin 600 bayisinden 84'ünü Uzakdoğu ve
Mısır gezisiyle ödüllendirdi.
• TEMPLE A.Ş. tarafından Hat Vakfı işbirliği ve
Bayındır Sigorta güvencesiyle hazırlanan Emergency
Service Card, Adalar Belediye Başkanlığı'nm
önderliğinde kurulan Adalara Hizmet Vakfı aracılığıyla
adalılann hizmetine sunulacak.
• YASAŞ'ın Milli Eğitim Bakanlığı ile ortaklaşa olarak
4 yıldır sürdürdüğü "Dıplomalı Boyacı Ustası Okulu"
bu yıl 10 haziranda
eğitime başladı.
• PENTİ Carrefour
mağazasından süper ince
kadın çorabı alan 837
kişiye uyguladığı ankette,
tüketicilerin yüzde
90.26'sı üründen
duydukları memnuniyeti
dile getirdiler.
• TÜRKİYE BİLİŞİM
VAKFI, Birinci Üniver-
sitelerarası Bilgısayar Mühendisliği Bölüm Başkanlan
Toplantısı'nı Istanbul'da gerçekleştirdi.
• PETPOSAlVın 1996 serisı "Efes 6 tabancah"
akaryakıt pompasından yapılan meyve suyu ikramı,
HABITAT Fuan'na katılan OPET standına renk kattı.