29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 HAZİRAN 1996 CUMARTESİ HABERLER PPOI. Berk topraga verildi • İstanbul Haber Servisi - Geçen carşamba günü Kuşadası'nda yaşamını yitiren Prof. Dr. Mükerrem Berk. Dolmabahçe'deki Bezmi Âlem Valide Sultan Camii'nde kılınan öğle namazının ardından Zincırlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel. Prof. Dr. Mükerrem Berk'in cenaze namazına katılarak ailesine başsaglığı diledi. Sabah ilk olarak Atatürk Kültür Merkezi'nde yapilan törende konuşan Küitür Bakanı Agâh Oktay Güner ise sanat ve kültür hayatımızın değerli şahsiyetlerinden birini kaybettiğimizi belirterek Prof. Dr. Mükerrem Berk'in ölümünden büyük üzüntü duydugunu söyledi. Cenaze törenine, İstanbul Valisi Rıdvan Yenişen, İstanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu. MSÜ Rektörü Prof. Gündüz Gökçe, ailesi. yakınlan, Semra Özal ve gelini Elvan Özal, öğrencileri, öğretim üyeleri ile aralannda Ara Güler. Erkan Yolaç, Yüksel Uzel ve Garo Mafyan'ın bulunduğu çok sayıda sanatçı da katıldı. Polis memuruna 17 yıl hapis • IstanbuJ Haber Servisi - Kadıköy'de içki içerken aralannda çıkan tartışma sonucu arkadaşı Fikret Sezgin'i tabancayla vurarak öldüren polis memuru Vedat Demirbaş. 17 yıl 6 ay ağır hapis cezasına çarptınldı. Demirbaş, 'hafif tahrik altında adam öldürme" suçundan cezaya çarptınldı. Türkistanlılapın protestosu • İstanbul Haber Servisi - Türkiye'de yaşayan bir grup Doğu Türkistanlı, Çin yönetiminin, ülkenin Doğu Türkistan olarak anılan bölgesinde nükleer denemelerini sürdürmesini, Çin Halk Cumhuriyeti'nin Mecidiyeköy'deki başkonsolosluğu önünde protesto etti. Çogunluğu kadın ve çocuklardan oluşan grup, yaptığı basın açıklamasında. medyanın bölgeye sokulmayarak yaşanan vahşetin dünyaya duyurulmasının engellendiği belirtildi. Eğitim-Sen genel kurulu • İstanbul Haber Servisi - Eğıtim-Sen İstanbul 2 No'lu Şube'nin 2. olağan genel kurulu önceki gün Caddebostan Kültür Merkezi'nde yapıladı. Yapılan seçimler sonucunda. yönetim kuruluna seçilenlerin isimleri şöyle: Alaaddin Dinçer. Yusuf Yıldınm, Kadriye Dancı. Vedat Odabaşı, İbrahim Karaman, Muazzez Çakır ve Cemal Candaş. Muhtara gözaltı • İstanbul Haber Servisi - Kahramanmaraş 'ta öldürülen 3 öğretmen hakkında araştırma ve inceleme yapmak için giden Banş lçın Bir Araya Çalışma Grubu'na yardımcı olduğu gerekçesiyle Çiftlikköy Muhtan Gürmo Ağaç'ın askerler tarafından gözaltına alındıgı açıklandı. Insan Haklan Derneği İstanbul Şubesi ve KESK Genel Sekreteri Faysal Özçift, Kahramanmaraş Alay Komutanlığı'nın 12 haziranda Demokrasi gazetesinde çıkan haber üzerine Ağaç'ı gözaltına aldığı bildirdi. Tecimer'e ceza • İstanbul Haber Servisi - 2863sayılı Kültür \e Tabiat Varlıklannı Koruma Yasası'na muhalefet ettiği gerekçesiyle yargılanan Ayşegül Tecimer. 10 ay hapis ve 975 bin lira da ağır para cezasına çarptınldı. Hapis cezasını paraya çeviren hâkim. Tecimer'i toplam 3 milyon 812 bin 500 lira para ezasma çarptırdı ve cezanın teciline karar verdi. Tecimer. duruşma sonunda gazetecilerin sorulannı yanıtlamaktan kaçınırken avukatı, karan temyiz edeceklerini söyledi. Adalet Bakanı Ağar: Açlık grevlerinde taviz yok, cezaevlerine devlet hâkimdir Oliiııı snıınııa gelmdiEVİN GÖKTAŞ YLSUFÖZKAN ANKARA - Adalet Bakanı Mehmet Ağar'ın genelgeleri ve cezaevi koşultan nedeniyle tutuklu ve hükümlülerin başlattıgı açlık grevleri ölüm sınınna yaklaşıyor. 33 cezaevi arasında açlık grevinin 52. gününe girdiği Gaziantep Cezaevi'nde eylemcilerden bazılannda işitme ve görme bozukluklan başladıgı bildinldi. TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Muharrem Baytemur. cezaevlerindeu ölümler'' olabileceğine dikkat çekerken, Adalet Bakanı Ağar "Cezaevlerine devlet hâkimdir, taviz verilmeyecektir" dedi. Açlık grevleriyle ilgili dün açıklama yapan Adalet Bakanı Mehmet Âğar, "Cezaevlerine devlet hâkimdir ve hâkim oiacakür. Ondan da taviz verilmeyecektir'' dedi. Bakan Ağar, polis koleji mezuniyet töreninde gazetecilerin sorularını yanıtlarken "*Açhk grevinde bulunanlar, savaş esiri muamelesi istiyorlar. En hafif tabiri> le böylc bir saçmalığa tabii bizim "evet" diyebilmemiz mümkün değildir ve hiçbir zaman da demeyiz. Devlette pazarlık usulü yoktur" dedi. Ağar, insanların birtakım talepleri dile getirmeleri için, Türkiye'de mevcut yasalara ve devletin birlik ve bütünlüğüne saygılı olmalan gerektiğini, bu saygıya sahip olmayanlann istemlerinin kamuoyunca ve milletçe de haklılık çerçevesinde degerlendirilmediginin bir gerçek olduğunu savundu. Ağar kahul etmedi Cezaevlerindeki sorunun çözümlenip açlık grevlerinin sona erdirilmesi için gönüllü kuruluşlann başlattıgı girişimler sonuç vermezken, lnsan Haklan Derneği (İHD) ile Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) yetkililerinden oluşan 5 kişilik heyetin, önceden randevu almalanna karşın Adalet Bakanı Mehmet Ağar tarafından kabul edilmediği bildinldi. Heyette bulunanlar. Ağar'ın kendilerine, müsteşar yardımcılarından birisiyle görüşme önerdiğini, ancak bunu kabul etmeyip daha sonra Agar'la görüşemeden bakanlıktan ayrıldıklannı söylediler. İHD Genel Başkanı Akın Birdal, açlık grevlerinde gelinen bu süreçte her an ölüm olaylannın yaşanabilecegine dikkat çekti. Birdal, "CMası mey dana gelebilecek her ölüm olayından başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, Adalet Bakanı ve paıiamento sorumlu olacaktır. O zaman da bu ağır sorumluluğun altından kalkamayacaklardır"dedı 33 cezaevinde toplam 1500 kişinin dönüşümlü ya da süresiz açlık grevi yaptığını, Gaziantep Cezaevi'ndeki açlık grevinin dün 51. gününe girdiğini anımsatan Birdal, "Zaten Ağar gibi bir eski polis şefinin Adalet Bakanlığı'na getirilmesi, cezaevlerinde insan haklanna dayalı yapılamamış bir düzenlemeye karşı provokatif bir tayindi" diye konuştu. Devletin her durum ve koşulda, ıster gözaltında isterse cezaevinde olsun, insanlann yaşam hakkını korumak ve kollamakla yükümlü olduğunu vurgulayan Birdal, sözlerini şöyle 52. gün TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Muharrem Baytemur, açlık grevlerinde 52. güne girildiğine dikkat çekerek eylemci tutuklulann ölüm sınınna geldiğini belirtti. İHD Genel Başkanı Birdal. "Gelinen bu süreçte her an ölüm olaylan yaşanabilir" dedi. Birdal, meydana gelebilecek her ölüm olayından, öncelikle Cumhurbaşkanı, Adalet Bakanı ve parlamentonun sorumlu olabileceğini savundu. Eskişehir Cezaevi'nde eylem ESKİŞEHİR (AA) - Eskişehir Özel Tip Cezaevi'nde dün gece saat 01.00 sıralannda başlayan eylem, güvenlik güclerinin çabalan sonucu sabaha karşı bastınldı. Eski Emniyet Genel Müdürü Mehmet Agar'ın Adalet Bakanı olmasından sonra çıkanlan 6 mayts genelgesiyle açılan ve Eskişehir Özel Tip Cezaevi'nde 18 adli hükümlü ve tutuklu, "can güvenlikleri olmadıgı" gerekçesiyle, cezaevi idaresine karşı eylem başiattı. 18 hükümlü ve tutuklu. G Bloİc üst kat giriş kapısının arkasına dolap ve masalar yığarak barikat kurdu, cumhunyet başsavcısıyla görüşmek istediklerini, aksi takdirde olayı büyüteceklerini söylediler. Daha sonra. cumhunyet başsavcısı ve cezaevi müdürüyle görüşen tutuklu ve hükümlüler. eyleme son vediler. Ancak bu sırada G Blok üst kattaki tutuklu ve hükümlülerin P Blok'taki tutuklulara percereden küfür etmeleri üzerine. 1. Kısım E. F, D ve çocuk koğuşlannda kalan adli hükümlü ve tutuklular kapılara hücum ederek çıkmak için kapılan zorladılar. Cazaevi idaresince gerekli tedbirler almarak bu olay da sona erdırildi. Jandarma komutanlığı yetkilileri, olayla ilgili soruşturmanın sürdüğünü bildirdiler. Destek eylenüerisürecek Türkiye'de toplam 33 cezaevinde tutuklu ve hükümlülerin sürdürdüğü açlık grevıne çok sayıda aydın ve sanatçı da destek venyor. lnsan Haklan Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nde. cezaevlenndeki eylemlere destek vermek amacıyla gerçekleştirilen ve 2 gün devam eden açlık grevi. dün coşkulu bir şekilde sona erdı. Aralannda İHD Genel Başkanı Akın Birdal, Nur Sürer, Adalet Agaoğlu, Cezmi Ersöz, Halil Ergün, Arif Damar, Leyla ErbiL Sunay Akın. Grup Yorum. Grup Kızıhrmak, FerhatTunç, Onur Akın, Münir Ceylan, Tuncay Akgün. Emek Partisi Genel Başkanı LeventTüzel, KESK Genel Başkanı Siyanıi Erdem'in de bulunduğu topluluk, bırlikte şarkılar söyledi ve şiirler okudular. Açlık grevi sonrası ortak bir açıklama yapan sanatçı ve aydınlar. "L'lkemizde hakkını arayan her insanın, polisin acımasız saldınsı ve sistematik işkence vahşetiyle karşı karşıya olduğu kara bir zamandan geçiyoruz. Biz sanatçı ve aydın sommluluğunu. ezilen her insanla büieştirmek istiyoruz. İnsan olma onuru adına ölümü göze alan tutsaklaıia yan yana oklugumu/u belirtiru" dediler. Sanatçılar Dayanışınası adına yapılan açıklamada ise tutuklu ve hükümlülerle dayanışma amacıyla bugün saat 12.00'de Galatasaray Lisesi önünde oturma eylemine katılma karan alındığını. yann saat 13.00'te ise Ortaköy İskele Mevdanı'nda "Bugün oyunlanmız. türkülerimiz, şarkılanmız, şiüierimiz tutuklu ve hükümlüler için" adli etkinlik gerçekleştınleceğı belirtildi. Demokrasi ve Banş Partisi İstanbul il ve ilçe yöneticısi 8 kişi, il merkezinde, tutuklu ve hükümlülerin sürdürdüğü açlık grevlenne destek amacıyla 3 günlük açlık grevine başladı. DBP İstanbul II Başkanı Kemal Yüksel, açlık grev sonrası ölümlerdcn Adalet Bakanı Mehmet Ağar'ın sorumlu olacağını belirterek siyasi tutuklu ve hükümlülerin isteklerinin yerine getirilmesi gerektiğini söyledi. Limter-İş. Belediye-İş. Genel-tş. Deri-lş ve Tes-tş. sendikalan da cezaevlenndeki açlık grevi eylemlerini desteklediklerini açıkladılar. (KEREM ILGAZ) sürdürdü: "Devlet bu görevini, birtakım uluslarüstü belgelere de imza atarak yükümlülük altına girmiştir. Tam bu noktada rejimin içine düştüğü krizi manipüle edebilmek için, cezaevleri her zaman ellerinin altında olan kışkırtmaya hazır bir ortamdır. Cezaevlerinde insanca ve kendi kimliklerivle yaşama isteklerine karşı duyarsızhk, durumu bu noktaya getirmiştir. Bugün, cezaevlerinin dışında da onbinlerce tutuklu ve hükümlü yakım, direniş halindedir. Cezaevlerindeki sorunun, insan haklan ve demokratikleşme nıücadelesinin önemli bir halkası olduğunu bilen sivil toplum örgütleri, içerideki bu haklı direnişi destekliyoıiar. Çünkü, haklı bir direniştir bu." Birdal, cezaevlerindeki açlık grevlerinin sona ermesinin, öncelikle 6 mayıs genelgesinin geri çekilmesiyle mümkün olabileceğini vurguladı. Sorunun çözümü için sivil toplum örgütleri olarak Adalet Bakanlığı'nda muhatap bulamadıklannı anımsatan Birdal. "Önceki gün de 18 kunıluş ve sivil toplum örgütünün temsilcileri olarak, Cumhurbaşkanhğı Köşkü önünde ya/ılı açıklama yapıp genei sekreterliği aracılığıyla ile Sayın Demirere, Türkiye Cumhuriyeti'nin başı olarak sorumluluklannı anımsaüp, isteklerimizi ilettik" dedi. Birdal, cezaevleri sorununun kılitlendiğini, açlık grevlerinin de ölüm noktasına geldigıni belirterek, gelinen aşamada durumu değerlendirip açlık grevlerine son vermeleri için tutuklulara çağnda bulunduklannı söyledi. Birdal, "Sorunun çözümü için 6 mayıs genelgesi bir an önce geri çekilmelidir'' diye konuştu. Olüm sının Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi Dr. Muharrem Baytemur da açlık grevlerinin dün 51. gününe girdiğini anımsatarak, eylemdeki tutuklulann ölüm smırına geldiklerini bildirdi. Açlık grevinde. belli bir süreden sonra vücudun, ağızdan alınan sıvıları da kabul etmediğini kaydeden Baytemur. "Vücut, turiu suyu, şekeıii suyu geri çeviriyor. Kusmalar başlıyor. Susuz kalınca damar duvarlannda ve midede tahribatlar başlıyor" dedi. Açlık grev lerinde en kritik dönemın 45 günden sonrası olduğunu belirten Bayiemur, bu süreden sonra vücutta, tedavisi olanaksız olan bazı hasarlann meydana geldiğini söyledi. Baytemur, şu görüşleri dile getirdi: "Açlıkgrevinin uzaması durumunda, ö/elliklc 50. günde böbrek yetmezliği, hafıza kaybu görme bozukluğu ve sinir sisteminde tahribatlar ortaya çıkar. Kaslar erir, vücutta depo kalmadığı için vücut erimesi başlar. Bu süreden sonra açhk grevi bitse bile, bu tahribatlar tedav i edilemez. Çok ciddi sağlık probiemleri ortaya çıkar, çok ciddi sakatüklar kâlır." Gaziantep'teki cezaevinde bulunan tutuklulann "yaşama dönüş umudunun azaldığını" vurgulayan Baytemur. "50 günden sonra tedav i etseniz de geriye dönüşü çok zor olur. Ancak 3-4 gün fazla yaşatabilirsiniz. Çoğunun yaşama döndürülmesi bile çok zor. Eğer bir an önce . bitirilemezse, açlık grevleri sonucu çok fazla ölüm olacak" diye konuştu. Adana Büromuzun haberine göre Gaziantep Cezaevi'nde süresiz açlık grevi yapan 19 kişinin durumunun ağırlaştığı bildirildi. Savcılık yetkilileri. tedavıyi kabul etmedikleri bildirilen tutuklu ve hükümlülerle ilgili açıklama yapmaktan kaçınırken PKK davalan nedeniyle cezaev inde bulunan ve durumunun ağırlaştığı bildirilenlerin ısimler şöyle: Şükrü Aktaş, Ali Koç, Yaşar Kırmı/ı, Mehmet Ağlak, Uiaş Aslan, Mehmet Dursun, Mehmet Güngörmüş, Toksay Aküğ, Ahmet Türkeli, Musa Altın. İbrahim Karayel, Tacettin Turan, Fesih Erkapaa, Hakkı Aygün, Yılmaz Yürek, Halil Dağ, Nizamettin Karaağar, Osman Ünler, Cani Yalçın. IRMIKI AYDIN ENGÎN e-mail: [email protected] Haydi geçmiş olsun, HABITAT brtti. işte gene biz bizeyiz. Soaım- luluklanmız, umursamazhkları- mız, duyartıklanmız ve duyarsız- lıklarımızla biz bize. Örneğin bugün (gazeteyi sa- bahleyin aldığınızı, okuduğunu- zu, üstelik Tırmık'ı da okuduğu- nuzu varsayıyorum) tam 12'de Galatasaray Lisesi'nin önünde olmaya ne dersiniz? 'Cumartesi Anneleri' bugün gene orada olacaklar. Daha bir hafta önce coplandıklan, yerler- de sürüklendikleri, gözaltına alın- dıklan o küçücük alanda gene oturacaklar. Bu elli altıncı hafta. Elli beş haftadır yaptıkları gibi gene seslerinin bir yerlerde du- yulmasını umut edecekler. Gene yitirdikleri kızlannın, oğullannın, eşlerinin, analannın, babalannın, arkadaşlannın izini sürecekler. Çığlığınızı çığlıklanna katmaya ne dersiniz? Hükümetsiz, paria- mentosu işlemez, kurumları çü- rümüş bir ülkede bile kimsenin kimseyi "gözaltında kaybetme" hakkı olmadığını, bunun bir "in- sanlıksuçu "olduğunu korkusuz- ca söyleyenler zincirinde küçük Boğazda Düğümlenir Lokmalar bir halka olmaya ne dersiniz? Devlet aygtttnt yurttaşlarını ez- mek, ufalamak, sakatlamak için kullananlann pervasız ve utanma- sız egemenliğine karşı çıkmaya ne dersiniz? Bugün, İstanbul'da Galatasaray Lisesi'nin önünde- ki küçücük alanda. Tam 12.00'de. • • • Bitmedi. Kulağınıza kadar ula- şan öteki çığlıkları "kulak ardı" edemezsiniz. Günlerdircezaev- lerlnden yükselen çığlıkları duyu- yor musunuz? Medyanın sağır duvarlannı bile aşan, Ankara'da sürüp giden saçma sapan hükü- met ortaklığı arayışlannın patır- tısını, gürültüsünü bastıran çığ- lıkları... Güvenoyu alamamış, üstelik istifa etmiş bir hükümetin Ada- let Bakanlığı koltuğuna otuımuş bir eski polis şefi, Mehmet Ağar'a sorarsanız hepsı palav- ra. Hepsi "örgüf'dümeni. Hep- si terörist yaygarası. Hukuk bilgisi kuşkulu, hukuk "duygusu" her türlü kuşkudan uzak bir eski polis şefi, cezaev- leri için yayımladığı genelgeyi sa- vunuyor ve ardından da bizleri bir hukuk devletinde yaşadığımızı kabul etmeye çağınyor. Şu anda tutuklu olanlann ger- çekten suçlu olup olmadıklan, hüküm giymiş olanlann adalete uygun bir cezaya çarptınlıp çarp- tınlmadıklan hiç, 'ama hiç' önem- li değil. Eylemleri suçsa yasalar bu suça bir ceza biçmiştir. O kadar. Ne fazla, ne eksik. Hüküm giymişlerse cezaevle- rinde hangi koşullarda bulundu- rulacaklan yasalarla belirlenmiş- tır. O kadar. Ne eksik, ne fazla. Üstelik burada sözünü ettiği- miz yasalar salt Türk Ceza Ka- nunu'nun maddelerinden ibaret değil. "1948 İnsan Haklan Evren- sel Bildırgesi"nöe yer alan ilke- lerden başlayıp "Helsinki Sene- d/"ne, "Paris Şartı"na, adı duyul- muş. duyulmamış onlarca ulus- lararası sözleşmeye kadar uza- nan karmaşık belgelerden sü- zülmüş yasalar bunlar. Bunlann altında Türkiye'nin imzası var. Bakanlar, hükümetlertükürdük- lerini yalayabilirler. ama uluslara- rası sözleşmelerin altındaki im- zayı yalayamazlar. Hiçbir hukuk kuralı, hiçbir ya- sa maddesi Erzurum Ceza- evi'nde olduğu gibi tutuklu ve hükümlülerin dizlere kadar yük- selmiş lağım suyu içınde yaşa- tılmasına, sırtlanna insan kılığı- na ginmiş hayvanlann oturtularak koşmaya zortanmalanna izin ver- miyor. Hiçbir hukuk kuralı, hiç- bir yasa maddesi, güvenlik ge- rekçesiyle duruşmasının yapıla- cağı kentten yüzlerce kılometre uzaktaki cezaevlerine dağıtılmış tutukluların, "Sanığı mahkeme- ye getirecekgüvenlik görevlisi te- mın edılemedığinden... Sanık- ları mahkemeye sevk edecek aracın lastiğipatladığından... Sa- nıkların mahkemeye getirilme- sine ilişkin celp yazılan postada gecıkmiş olduğundan..." gibi ya- velerle yargtlanma haklannın elin- den alınmasına izin vermez. Bu- na yol açanlaryargılanır. Tabii bir hukuk devletinde yaşanıyorsa... Hükümetsizliğin, işlemeyen parlamentonun, çürümüş siya- setçilerin, hiçbir haklan olmadı- ğı halde "devleti sah/p/enen" zu- lüm erbabının ve.. ve bütün top- lumu bir kangren gibi saran 'umursamazlığın' girdabında cezaevlerinde insanlar yurttaşlık haklannı, temel haklannı istiyor- iar. Diyarbakır'da, Erzurum'da, Sağmalcılarda, Eskişehir'de, Gebze'de, Kütahya'da, Çanak- kale'de tutuklular, hükümlüler tek silahlannı kullanıyorlar: 'Be- denterira'. Bugün cezaevlerinde- ki açlık grevlerinin 52. günü. Ölümün sınınndaki insanlann çığlığı bu. Gel gör ki duvarlar sa- ğır, kapılar kol demirii, pencere- lerörülü... Lokmalar boğazına dizilir insa- nın. Eğer bu çığlıklara kulaklarını tıkar, yüreğinin pencerelerini, yurt- taşlık bilincinin kapılarını sımsıkı örterse... CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOGLU Sayın Cumhurbaşkanı'yla Dobra Dobra... Sayın Cumhurbaşkanı. Yaklaşık bir yıl içınde sizinle iki kez karşılaşmak ve yüz yüze konuşmak fırsatım oldu... Geçen yıl şubat ayında Türkiye Yazarlar Sendikası Yönetim Kurulu üyeleriyle ziyaretinıze gelmiştik. Konumuz, doğal ola- rak düşünce özgürtüğüydü... Size bu konunun kısa ta- rihçesini içeren bir de mektup sunmuştuk... Birkaç gün önce ise, artık mevcut olmayan İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanlığı'nın yıne hukuken variığı or- tadan kaldırılan Yüksek Danışma Kurulu üyelerinden biri olarak sizinle Çankaya'da bir kez daha görüştük... Sayın Süleyman Demirel, Kuşağımın. 196O'lı yıllarda üniversite ögrencisi olan kuşağın size ilişkin duygulan tahmin edersiniz ki olum- suzdur... TBMM'de Deniz Gezmiş'lerin idam karan- na, üstelik yerinizden fırlayarak olumlu oy vermenizi • unutmamız olanaksızdır. Sözümona "mılliyetçi"\ehn ay-' dınları bir bir katlettiği bir dönemde söylediğiniz "Ba-. na milliyetçiler cinayet işliyor dedirtemezsiniz" söz- leri belleklerde silinmezce yer etmiştir. Bunlara ve ço- ğaltılabilecek pek çok örneğe rağmen, özellikle 1980den sonrakiçızginızi belli birhoşgörüyle, hatta umutla, "acaba Süleyman Oemirel değişti mi?" so- rusuyla izleyenlerden biri olduğumu itiraf ederim... Çünkü insan tekınin olumsuza doğru değişme eğili- mine olduğu kadar olumluya doğru degişme yetene- ğine de inanan, inanmak isteyen biriyim... Sayın Cumhurbaşkanı, Geçen yılki görüşmemizin izlenimlerini o günlerde yayımlanan makalelerimdeyazmıştım. Özetle, düşün- ce özgüriüğünden yana olduğunuzu söylemiş, ancak sınırın nerede başlayıp nerede biteceğini belirlemenin güçlüğünden söz etmiştınız... Yaklaşık bir yıl sonraki görüşmemizde, hemen hemen aynı sozcüklerie aynı şeyleri tekrarladınız... Demek ki bu süre içinde bu ko- nuya ilişkin görüşlerinizde herfıangi bir degişme; hat- ta bir kıpırtı olmamış... Bu arada Yaşar Kemal düşün- celerınden ötürü mahkûm oldu. aydınlar düşüncele- rinden ötürü DGM'lerde yargılanmakta ve ismail Be- şikçi o gün hapisteydi, bugün hâlâ hapıste, ve belli ki ülkemizde düşünce özgürlüğüne bir sınır belirieme çalışmaları (böyle bir çalışma varsa eğer) sonsuza ka- dar sürüp gidecek... Sayın Cumhurbaşkanı, - Yazımın başlığındaki gibi, sizinle dobra dobra ko^* nuşmak istıyorum... Birkaç gün önceki görüşmemiz-^ de, söz alarak size düşünce özgürlüğünün yanı sıra,t cezaevlerindeki durum ve "gözaltında kayıplar" ko-' nularında kendimin ve TYS Başkanı olarak bir bölü- münü temsil ettiğim aydınlann kaygılannı ilettim, bu konulardaki düşüncelerinizi sordum... Cezaevlerinde "uygar ülkelerdeki sevıyeyı tutturabilmemiz" gerekti- ğini söylediniz... Ancak bunun, cezaevlerindeki in- sanlann bedenleriyle birlikte ruhlannı da tutsak etmek isteyen Mehmet Ağar yöntemleriyle mi gerçekleşti- rilipgerçekleştırılemeyeceği konusundaayrıntıyagir-, medinız... Ve "kayıplar" sözcüğünü uzun konuşma-' nızda bir tek kez bile telaffuz etmeyip "Şikâyetçi ol- duğunuz şeylerden ben de şikayetçiyim..." demekle yetindiniz... Sayın Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanı olarak değil, sıradan bir yurttaş olarak bile, bu ülkede artık sözcüğün tam anlamıyia "ayyuka çıkmış olan" "gözaltında kayıplar" konusu- naduyarsız kalabilmek, nasıl, hangi sozcüklerie açık- lanabilir? Bu soruyu sadece size değil, ülkenin yöne>, timinden sorumlu üst düzey yöneticilerinin tümüne^» Meclis Başkanı'na, Başbakan'a, Genel Kurmay Baş- kanı'na, bütün bakanlara, mılletvekillerine, yönetim- sorumluluğu taşıyan herkese yöneltiyorum... Insan-*, ların birdenbıre ortadan kaybolduğu, bir ailenin üni-, versite öğrencisı iki evladının iki yıl arayla birbiri arka- sına gözden kaybolduğu, kayıplardan bir daha haber alınamadığı, soru yöneltip yanrt alınacak hiçbir makam bulunamadığı, en lyımser bir olasılıkla kayıplardan ba- zılarının işkence izleri taşıyan cesetlerinin kimsesizler mezarlığında ortaya çıkartılabıldığı bir ülkede, ülke yönetimine ilişkin hemangi bir kurumda üst düzey yö- netıcisi olmak acaba nasıl bir duygudur? Sayın Süleyman Demirel, Size görüşmemız sırasında belirttiğim gibi, bızler böy- le bir ülkenin yazarı olmayı içimize sindiremiyoruz... Kayıpların bulunması, canilerin ortaya çıkarılması, bu acılann artık hiç yaşanmaması ıçın çırpınıyoruz, birşey- ler yapabilmek istiyoruz... Ve şimdi ekliyorum: Böyle bir ülkede ben, kendi payıma, hemangi bir üst düzey yönetiminden sorumlu olmayı istemezdim... Yada, ya da gereğini yapardım... Sayın Cumhurbaşkanı, işte dobra dobra konuşuyorunrr. "Şikâyetçi olmak" cumhurbaşkanı olmak için yeterli değildir... Kayıpla- rın diri ya da ölü bulunması. canilerin ortaya çıkarılıp cezalandırılması ve bu acılann bir daha yaşanmama- sı için ne yapıyorsunuz, ne yapmayı düşünüyorsunuz, ne yapılmasını öneriyorsunuz? Eğer bu sorular yanıt- sız kalırsa, sizinle bir kez daha karşılaşıp konuşmak. hiç istemeyeceğim bir şey olacaktır... DYP'li Köse'den, ANAP'a geçen Küpeli için sürpriz açıklama 'Transferi bir holding yaptı' ANKARA (Cumhuriyet Bün«u)-DYP Genel Başkan Yardımcısi İsmail köse. Ada- na Milletvekılı Mustafa Kü- peü'nin bir holdingin sağladı- ğı çıkarlar sonucu ANAP'a geçtiğini ve bu iddialannı ya- kın zamanda açıklayacaklan belgelerle kanıtlayacaklannı söyledi. Köse, Başbakan Me- sutYıünaz'ın. Hazine'nin tril- yonlannı kendisinı destekle- yen holdingler ile partısine yakın otoyol müteahhitlerine aktarmaktan başka icraat yap- madığını ileri sürdü. Küpe- li'nin istifasını "sürpriz"ola- rak nitelendiren Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe, "Küpdi, Sayın Genel Başka- nınıızao kadar bağbydı ki' an- nem annem" derdi"dedi. DYP Genel Baskan Yar- dımcısı İsmail Köse. dün dü- zenledıği basın toplantısında. Adana Milletvekıli Küpeli'nm transferinde, sağlanan çıkar- lann etkili olduğunu saviindu. Küpeli'ye, bızzat ANAP'a ya- kın bir holding tarafından ne- rede. ne zaman. nasıl rüşvet verildığını yakınzamanda bel- geleriyle açıklayacaklannı id- dia eden Köse. "Bugünierde gerçekleştirilen geçişlerde mu- hakkak menfaat ilişkisi var- dır" dedi. Yılmaz'ın, müstafi hükü- metin son günlerinde, Hazi- ne'nin kaynaklanyla kendi-. sine yakın holding ve müte- ahhitlere para aktardığını sa- vunan İsmail Köse. "Yılmaz. konuttatabakçatalsayinu ya- pıyor. Kurulacak hükümetşu anda yapıiacakvanlışlann he- sabını soracaktır" diye ko- nuştu. ismail Köse, hüküme- tin tanm sektörüne ilişkin ka- rarlan almaması ve Tanm Ba- kanlığı 'nın istediği ödemele»^ ri yapmaması nedeniyle Tür-* kiye'nin her gün 6 trilyon li- ra zarar ettiğini belirterek "Sa- vin Yılmaz. Hazine imkânla- nnı kendini destekleyen güç- lerevermekten başka hiçbiric- raat yapmamıştır" dedi. DYP kayraklan. İsmail Kö- se'nin adını açıklamadığı hol- dingin. tnterstartelevizyonu- nun da sahibi bulunan L'zan ailesine ait şirketler olduğu- nu öne sürdü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle