25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 HAZİRAN 1996 SALI OLAYLAR VE GORUŞLER Kaybolan Geleceğimiz... Topraktan yararlanmada ana ilke. toprağı ve araziyi tanıyarak kullanmaktır. Bizler. çoğunlukla, toprağın ne üretebileceğine bakmayız. biz ne üretmek istersek onu üretmeye çalışınz. Toprağın niteliğini pek önemsemeyiz. Onu dilediğimiz amaçla kuilanınz. Prof. Dr. KORAY SÖNMEZ Atatürk Üni. Ziraat Fak. T oprak. doğal bir varlık olup canlı bir ortamdır. O. do- ğanın yüz> ıllarca süren bir uğraşı sonucunda oluşan. ama ınsan elinin kanşma- sıyla bir günde kaybolabi- len değerü. yaşam için gerekli ve ne va- zık ki kıtolan bir kaynaktır. Yenne geçe- bilecek bir eşdeğeri (ikamesi) olmayan. oluştuğu noktada kalınca. daha üretken olabilen biyolojik bir üreteçtir. Toprak. bu temel nitetikleri göz ardi edilerek kul- lanılınca, hem kendi yiter hem de bozu- larak değerini \itirir. Toprak. tarım için gerekli bir üretim ortamı olmanın yanı sıra. kentleşme ve endüstrileşme için de kullanımı zorunlu birtüketim maddesidir. Topraktan yararlanmada ana ilke. top- rağı ve araziyi tanıyarak kullanmaktır. Bizler. çoğunîukla. toprağın ne üretebile- ceğine bakmayız. biz ne üretmek istersek onu üretmeye çalışınz. Toprağın niteliği- ni pek önemsemeyiz. Onu dilediğimiz amaçla kullanırız. Geçmişte de böyle ol- muş olmalı ki. bugün, ekilebilir alanlar çorakvesulanabilirtartalarkurak. bağ ve bahçe olabilecek alanlar çalılık,yeşiliın ot- laklar bo/kır va da bataklık. gür ornıan- lık alanlarda çıplak kayalık olmuş kalmış- tır. Yine. en üretken tarlalar "satılık arsa- lar' durumuna gelmiştir. Özetle. toprak aşınımını (erozy onunu) başlatıp hızlandı- rarak. tar!aya-bağa-bahçeye yerleşerek (iskân). o\aları-kıyıları çoraklaştırarak. düzlükleri bataklığa dönüştürerek ve ha- vayı-suyu-toprağı kirleterek geleceğımi- zi karartıyoruz. Toprağımızı akan sele ve esen yele teslim etmiş. onu çöle dönüş- türmesini ızliyoruz. Tarlalara. bahçelere yerleşip otlakları v e ormanları da tarlaya dönüştürüp çölleşmeyi hızlandırıyoruz. Acaba yanlışlarımız nelerdır? Bizler. sürekli olarak, alacağımız üriinii düşünü- rüz: Toprağı düşünmek aklımıza bilege^ mez. Örneğin. organik kökenli gübreleri ahır gübresini 'tezek' ve saman gübresi- ni de anız" olarak \akiyor, toprağa ver- mivoruz. O>sa bu gübreler. toprağı hem verimli ve hem de üretken kılarlar. Buna karşın. topraklara verimi arttırabilmek amacıyla daha çok inorganik gübreler v e- riyoruz. Bu yapay gübreler. sadece ürü- nün venmini arttınrlar. toprağın özellik- lerini iyileştiremezler. Öte yandan, ürün kaybını azaltabilmek için bitkiye ve top- rağa pestisid uyguluyoruz: Endüstrinin atık ve artıklarını toprağa yüklüyoruz. K.ı- saca, toprağa yarar değil. zarar vertyo- ruz. Aynca, kalıt (miras) tarlalarını pay- laşırken yamaç aşağı ve alan olarak bö- lüp paylaşıyoruz. Tarlalan yine yamaç aşağı sürüp boş (nadasta) bekletiyoruz. Otlakları erken ve aşırı otlatıyor. orman- lan da yakıp yok ediyoruz. oturmaya (is- kâna) açıyoruz. Bizce bu olgunun iki temel etkeni var- dır. Bunlardan biri. doğal koşullar. öbü- rü insan öğesidir. Ülkemizin yükseltisi (rakımı) çok yüksektir (ortalama olarak I km.'ve yakındır). Arazilerimiz çoğun- lukla dik eğimli yamaç arazilendir. Top- raklanmız yüzlek. kil ve kireççe zengin. organik maddece yoksuldur (topraklann üççevreğinde organik maddeyüzde I do- lavındadır). Yağısjlar yetersizdir. Insanı- mız. doğal örtüyü tahrip etmjştir. ülkesi- nı korumuş. ama tarıına elverişli toprağı- nı koruyamamıştır. Su akmış, biz bakmı- şızdır. Bulanık akan sularda "bedelsizih- raeat" yaparak Mezopotarnyayı. Batum Ovası'nı oluşturmuştur. Özetle. ülkemi- zin doğal koşullan asınıma (erozyona) el- verişli ve insanımız da bu konuda biraz bilinçsizdir. Enflasyon. paramızın satın alma gücünü düşürüyor. aşınım ise top- rağımızı ve onun üretim yeteneğini yok ediyor. Enflasyonu artık öğrendik. bu ne- denle onu bir gün yenebiliriz. Ancak. top- rak aşınımını biliyormuyuz. tarlalanmı- zın. ormanlanmızm iskân amacıyla işgal edildiğini görüyor muyuz. topraklanmı- zın çoraklaşıp. kırlenip değer y itirdiğinin farkında mıyız? Bunlarla savaşımda geç kalmıyor muyuz? Öyle ise nedir çözüm yolu? Çözümü üç boyutludur. Bunlardan ilkı teknik olanı- dır. Bu konuda, öncelikle. varolan doğal bitki örtüsünü korumak ve yeni örtüler geliştinnektir. Eşdeyişle, ilk iş. yüzeyde bir örtü oluşturmaktır. Daha sonra da top- rağın kendini geliştirmek üzere, içerisine organik gübreler kanştırmaktır. Bu arada. tarlada düzeç eğrili ve bitki artıklı tanm uygulamak,otlağı toprak tavında iken ve nöbetleşe otlatmak, ormanı da insana ve hayvana kapamak gerekir. Bu teknik çö- zümler yasal düzenlemelerle güçlendiri- lebilir. Çözümün ikinci boyutunu oluştu- ran yasal düzenlemeler belki şunlar ola- bilir: Kalıt (mıras) tarlalarını alan olarak değil. değer olarak paylaştırmak. yüzde 12 egim derecesinin üzerindeki yamaç- larda toprak işlemeli tarım yapmamak. tarlalan "tarımsal SİT alanı' ilan ederek tarım dışı kullanımlan durdurmak. otla- ğı tarlaya dönüştürmeyi önlemek, orma- nı 'doğal SİT ya da yasak bölge' statüsü- ne kavuşturmak. arazi davalannı kısa sü- rede sonuçlandırmak gıbi... Olayın bir başka boyutu da eğitimdir. Her türlü kit- le iletişim araçlannı kullanarak halkı bi- linçlendirmek, nüfus artış hızını azalt- mak ve köyden kente olan göçü yavaşlat- mak gerekir. Kırsal kesimdeki hızlı nüfus artışı ve topraklann da aşınmayla üretim gücünü yitirmiş olması. köyde bir do- yumsuzluk yaratmaktadır. Buna bağlı olarak. köyden kente doğru bir göç baş- lamaktadır. Köyünden aynlan çiftçı aile- si. belki genye döneriz düşüncesiy le köy- deki arazisini satmıyor. uzunca bir süre boş tutuyor. Bu göç sonucunda köylü, kentli olamıyor belki; ama kenttekı tarla- lar mutlaka 'arsa'ya dönüşüyor. köydeki boş tarla da aşınıma kalıyor. Sonuç olarak ülkemizde, sürdürülebi- lir bir yaşam için. öncelikle arazi kullan- ma konusunda teknik bir planlama vap- mak, gerekli yasal düzenlemeleri ivedilik- le yaşama geçirmek, kullanım ile koruma arasındaki dengeye duyaıiı bir kamuoyu oluşturmak gerekir. Halk Bankası'ndan Yanıt C umhuriyet Gazetesi'nin 2 Haziran 1996 günlii sayısında ~Olaylarve Görüşler" say fasmda yer alan Nazım Tural inızalı "Gümriik Biıiiği Sürecinde Halk Bankası'nda Köklü Reform Yapılması Gerekiyor" başlıklı yazı. gerçekleri yansıtmadığı gibı kamuoyunu yanıltıcı bir nitelik de taşımaktadır. Yazıda yer alan. bankamızın kredilendirme, tanıtım kampanyalarımız ve banka yönetimini hedef alan iddialarına cevaplarımız çok nettir. Kamuoyuna yayımladığımız bilançolanmızda da açıkça görülebileceğı üzere. Halk Bankası'nın sermayesi 15 trilyon, öz kaynaklan 20 trilyon. mevduatları 230 trilyon. aktifleri 307 trilyon. bilançosu 717 trilyon kârı ise 2 trilyon 331 milyar .liradır. 1995 sonuna kadar 30 trilyon kredi dağıtan bankamız. 1996 yılının ilk 5 ayı sonunda esnaf kredisini 50 trilyona ulaştırmıştır. 1996 yılı hedefini de revize ederek 70 trilyonluk yeni hedef belirlemiştir. Bankamız Türkiye'nin ekonomisinde ve sanayileşmesinde etkin bir yeri BarLkamatilc'irı başına gelir, lıisse senedi lot altı işlemle] seçer. Borsa'da işlem gören tüm hisse senetleri karşısma çrkar. İstediğini alır. İstediğini satar. Ya da tıiçtoir şe alıp satmaz; yalnızca, o gün, yatınmmın kıendisine ne kadar kâr getirdiğini lcontrol eder. Hisse senet- lerini satıp nakde çevirir, parasmı cebine koyıap gider. Gecenin ikisinde gelir, gtindiiz b>irde gelir, oldugu bilinen esnaf ve sanatkârlarla küçük ve orta ölçekli işletmeleri ucuz faizli orta ve uzun vadelı krediler açabilen tek ihtisas bankasıdır. Bankamız halkın büyük teveccühü ile geçen yıl banka sistemi üzerinde arttırdığı mevduat kaynağından ve dış fonlardan sağladığı imkânlan küçük ve orta boy işletmelerin doğrudan yatırımlarında kullanabileceklerı makine ve ekipman yenileme hammadde temini ve üretim artışı sağlayıcı istihdam yaratıcı projelerine yönlendirmiştir. Nitekim 1995 yılı başında bankamızın açtığı ihtisas kredileri 16.5 trilyon lira iken yıl sonunda da 50 trilyona ulaşmıştır. Bu kredilerle irili ufaklı pek çok işletmenin faaliyetini devam ettirebilmesi ve ihracat yapabilir düzeye gelmeleri mümkün olmuştur. Yazıda belirtildiği şekilde değil. bankamız gerçek işlevini özellikle son yılki çalışmaları ile en iyi biçimde yerine getirmiş, içeride ve dı$arıda, bankamıza duyulan güvenin artışı saglanmıştır. Bunun en güzel örneği de 28Mayıs 1996 tarihinde Londra'da 28 bankanın katılımıyla imzalanan 150 milyon dolarlık kredinin 1996 yılının ilk banka sendikasyonu olarak Halk Bankasf na verilmesidir. Bankamızca esnaf ve sanatkârla küçük ve orta boy işletmelere bugün açılan krediler 500 milyon TL'den 50 milyar limite kadar geniş bir yelpaze içinde bulunmakta. teknik ve idari uzman kadrodan oluşan istihbarat elemanlan tarafından proje değerlendirme çalışmaları yapılarak yerinde ve ekonomiye faydalı bir şekilde kullanılması sağlanmaktadır. Yazıda belirtildiği şekilde bankamızın büyük işletmelere siyasal amaçlarla ve baskılarla verilen hiçbir kredisi olmadığı gibi batık ve geri dönmeyecek kredileri de yoktur. Yenal Ansen Yönetim Kurulu Başkanı Genel Müdür PENCERE Ankara'mn Nabzı... Arkadaşımız Aydın Engin'in "Tırmık" köşesinde dün çıkan yazısının başhğı neydi: "Ankara'mn Nabzını TutunL." Engin üşenmemiş, emektar arabasına atlamış, nabzını tutmak için Ankara'ya gitmiş... Tutabilmiş mi?.. Yazısı çok güzeldi ama, Aydın Ankara'mn nabzını tutabilmiş mi ben bilemem... Erbabı bilir. • Nabız nedir?.. Kalp atışı. Hekimlerin babası Hipokrates'in nabız tutarak kırk bir hastalığa tanı koyduğu söylenir... Palavra mı bu söylence?.. Olabilir. Hastalığa nabız tutarak tanı koymak yöntemi, çok- tan geride kaldı... Ama politikada nabız tutmak geçerli... Nabız yoklamak.. Nabza bakmak.. Nabzını saymak.. Nabza göre şerbet vermek, bizim iç politikamız- da vazgeçilemez yöntemler... • Tıpta 'nabız' dediniz mi hiç kuşkusuz bir göster-i geden söz açarsınız. Kalp atışlarının düzeni, hızı, iv- mesi, vurgulaması, sekmesi, değişimi, insanın be- deninde olan bitenlerin dışavurumları sayılır; ancak' hekim hastanın bileğini avucunun içine aldı mı, be- deninde neler olup bittiğini tümüyle bilebilir mi?.. Hastanın karaciğerinde ne var?.. \ Böbrekler iyi çalışıyor mu?.. ' Safra kesesinde taş mı var?.. "- Midesinde ülser olmasın ?.. Kalp damahannın durumu ne?.. ı Akciğerter nasıl?.. > Nabzı tutan uzman, başparmağının duyarlılığına' ulaşan kalp atışlarının gerçekte daha derindeki bir' hastalığın dışavurumu olduğunu bilir, ama, binbir çeşit hastalık var.. Hayır, hastalık yok.. Hasta var. • Bizim iç politikamızda nabız artık bir gösterge ol- maktan çıktı. Çünkü bu hasta ayvayı yemiş; kalp da- marları tıkanık, ciğerleri su toplamış, safrakesesi ça- lışmıyor, böbrekler işlevini yapmıyor, bedendeki bü- tün organlar laçka... Akıllı doktor bu durumda ne der: ! - Hastayı hastaneye kaldırmak gerekir, hemen bir cankurtaran çağıralım... - Nasıl bir cankurtaran?.. - Hızır gibi yetişsin, içinde oksijen ve kan için ye- terti olanaklar bulunsun... - Sonra?.. j - Cankurtaranın düdüğü de olsun. Bu trafik sıkı- şıklığında hastaneye varıncaya değin hastamızı yi- tirmeyelim!.. Acele müdahale gerek... • Ankara'mn nabzını tutan akıllı bir doktorun yapa- cağı ilk iş cankurtaranı çağırmaktır. Ya da hekim, hasta eviride oturup hastanın yakınlarıyla çene ça- tar, kahvesini içer, sigarasını tüttürür, hastanın nab- zını sayarak vakit öldürür. Bir film çekmek ister misiniz? NESLİ ÇÖLGEÇEN FİLM YAPIM ATÖLYESİ 18-28 Haziran 1996 Yapım-Yönetim-Senaryo Çekim-Kurgu Son başvuru tarihi: 15 Haziran 1996 Adres: G. Erol Dernek Sk. 11/2 HanifHan Beyoğlu/lstanbul 7e/.: (0212) 251 67 70 - 244 52 51 - 245 51 73 akşamiistütoeştegelir... Alır, satar. Alır, satar, paraya çevirir. jSTasıl isterse... (Bu Hesabın cıdı Yatımn Hesabı. Bu Hesap, yızlnızLCcı îş Bankası'nda. Yalnızjcay Tiirk bank&cılığıncı ilk- leri sunmayı alışkanlık haline getirmiş olan hcınkcıclcı...) ILAN T.C. MALATYA AŞLİYE 3. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DUYURU Esas No: 1994 593 Karar No: 1996' 135 Davacı Ak Sigorta A.Ş. vekilinin davalı Hacı Kiraz aleyhine açtığı alacak davasının açık yargılaması sonunda; Davanın kabulü ile 400.049.129 TL.'nin 17.9.1993 gününden itibaren 17.920.000 TL.'nin 15.10.1993 gününden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine. peşin alınan 3.762.000 TL.'nin karar harcından sayılmasına. 11.284.920 TL. daha harcın davacıdan Hazine adına alınmasına. da\ acının yaptığı 19.243.920 TL. yargılama gideri ile, da\ acı \ ekili için hesaplanıp takdir olunan 12.109.380 TL. vekâlet ücre- tinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, yasa yollan açık olmak üzere karar verilmiştir. Davalının adresi meçhul olduğundan kararın adı geçene duyuru yolu ile tebliğine karar verilmiştir. Duyuru tarihinden itibaren 15 gün sonra karann tebliğ edilmiş sayılacaği duyu- rulur. Basın: 88716 ÜTÜRKİYE İŞ BANKASI ILAN T.C. ELAZIĞ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosvaNo: 1996 188 Davacı Maliye Hazinesi vekili tarafından davalı Mustafa Kıhçalp aleyhineaçılmış bu- lunan tapu iptali ve tescil davasının dava dılekçesinde özetle: Elazığ ili Yenibuçuk Köyü 547 ve 548 parsel sayılı taşınmazlann davalı Mustafa Kıh- çalp adına kadastro tespiti sırasında kayıt edildiği. taşınmazlara komşu olan yerlerin ver- gi kavıtlarının sınırlarının mera olduğunu. meralar üzerinde zılvetlığin mümkün olmadı- ğından bahisle tapu kav ıtlannın iptal edilerek mera olarak tapuva tescılıne karar verılme- sinı istemiştır. Ancak davalı Mustafa Kılıçalpbulunamadığından HUMK'nın213 ve377. maddeleri gereğince 16.7.1996 günü saat 09.00"da mahkemede hazır bulunması veya ken- dısini bir vekille temsil ettırmesi, aksı takdirde yargılamaya yokluğunda devam olunaca- ğı ve karar verileceği ihtar ve dava dilekçesi yerine geçmek üzere davalı Mustafa Kılı- çalp'e ilanen tebliö olunur. Basın: 89ü 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle