19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 HAZİRAN 1996 SALI 14 KULTUR 2 4 U L U S L A R A R A S I I S T A N B U L M Ü Z t K F E S T t V A L l DemireL, evrensel kültürü savunduKültür Servisi - İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın düzenlediği 24. Uluslararası İstanbul Müzik Festi- vali. önceki gece Aya İrini'de ger- çekleştirilenaçılıştöreni vesopra- no Yelda Kodallı'nın. eşi Murat kodallı nın piyanosu eşliğinde verdiği konserle başladı. Cumhurbaşkanı Süleyman De- mirel. İstanbul Valisi Rıdvan Yeni- şen.eski Başbakan Yardımcısı Er- dal İnönü. eski Kültür Bakanlığı Müsteşan Emre Kongar ve çok sa- yıda davetlinin katıldığı törende. açılış konuşmalannı Cumhurbaş- kanı Süleyman Demirel ve istan- bul Kültiirve Sanat Vakfı Başkanı Şakir Eczacıbaşı yaptı. Cumhurbaşkanı Demirel konuş- masında Kültür Bakanı Agâh Ok- tay Güner'in e\rensel kültüre iliş- kin sözlerini. Şakir Eczacıbaşı da İstanbul Valisi Yenışen'in Yapı Kredi Festiva- li Açıkhava Tıyatrosundaki etkinliklerini ya- saklamasını eleştirdi. Demirel. 24. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali'nin Türkiye için gururverici birolay olduğunu söyiedi. Sanatın her kolunun çağ- daşlığın simgesi oldugunu belirten Demirel. "Bir ülkenin kalkınmışlığı sadece maddi ba- kımdan zenginleşmesi ile bitmez. Eğer moral bakımından kalkınma söz konusu değilse mad- di bakımdan da kalkınmışlığı sürdürmek mümkiin değildir. Kalkınmışlık. kültür hazi- nelerinin artmasıvla. çağdaşlık sanata \erilen önemle ölçülür. Kültür aslında miUetlerin geri- ye bıraktığı en önemli varlıktır" dedi. Kültürün e\ rensel bir kav ram oldugunu \ ur- gulayan Demirel. "Her ülkenin kendine ait bir kültürü, insanlığın ise beraberce sahip çıktığı bir evrensel kültür \ardır. İnsantık bu kültüre ne derece sahip çıkarsa banşa da o denli sahip çıkmış olur" dıye konuştu. lstanbul'un HABITAT-II nedenıylekazandı- ğı Lütfü Kırdar Spor Salonu ve Maslak'ta in- şaatı sürdürülen Kongre Merkezi'vle bırlikte bir 'kongreler, konferanslar ve olimpi> atlar şeh- ri' olacağını belirten Demırel. "İstanbul buna layıktır, çünkü İstanbul sadece kıtaların birleş- tiği bir yer degik kültüıierin birleştiği bir yer- dir. Kültüıierin kavga ettiği değil, uzlaşma için- de yaşadığı bir yerdir" dedi. Demirel. konuşmasının ardından. 24. Ulus- lararası Müzik Festivali'ne katkıda bulunan ve aralannda gazetemizin de bulunduğu kuruluş- lara plaketlennı verdi. İstanbul Kültür ve Sa- nat Vakfı "nca hazırlanan plaketi gazetemiz adı- na Üstün Akmen aldı. İstanbul Kültür \e Sanat Vakfı Başkanı Şa- kir Eczacıbaşı ise Istanbul'da altısı Kültür ve Sanat Vakfı'ncagerçekleştirilen 10 uluslarara- sı festivalin düzenlendiğini anımsatarak "Ve bu eşsiz kent, giderek bir düny a kültür başken- tine dönüşüyor. L'luslararası etkinlikler birbi- rini izlerken HABİTAT burada toplanıyor ve İs- tanbul 2004 Olimpiyatı için aday lığını koyuyor. Böylesi gelişmeler karşısında IstanbuL, günü- müz teknolojisinin olanaklarıy la donatılmış çağdaş bir kültür ve kongre merkezinden yok- sun kalamazdı" dedi. İstanbul Kültür \e Sanat Vakfı'nın. Cum- hurbaşkanı Süleyman Demırel'in destekleriy- le. geçen kasım ayında yapımına başlanan Tür- kiye'nin en büyük ve nitelikli kültür anıtının 2000 yılına varmadan bitirilmesi için elinden gelen çabayı gösterdiğini belirten Eczacıbaşı, "Sanat, en özgür ortamlarda gelişir. Dünya sa- natçılaru insanlann din. ırk ya da sivasal neden- Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Müzik Festi\ali'ninaçıhş törcninde yaptığı konuşmada. kültürün evrensel bir kavram oldugunu vurguladı. Açılış konseri sonrası Demirel. Yelda ve Murat Kodallı. Şakir Eczacıbaşı ve Beyhan Eczacıbaşı birlikte. (Fotoöraflar: HATİCE TUNCER) lerle birbirleriyleçatışmadığı, insan düşüncesi- ne, insan yaratıcılığına karşı engellerin konul- madığı. yasakların. baskıların uygulanmadığı yörelerde buluşurlar... Bir uluslararası gençlik sanat senliğinde, ba- zı gecerli nedenler bile bulunsa, güvenliğin sağ- lanması gerekçesiv le, programda yer alan gös- terilerin kaldırılması. Türk sanatçılannın, ay- dınlannın büy ük ü/üntüler duvnıalanna. uluv lararası ilişkilerde zorluklarla karşılaşmaları- na yol açıyor" diye konuştu. Festi\al kapsamında 33 konser, üç opera ve altı dans gösterisinini bulunduğunu anımsata- rak programda 150. ölüm yıldönümü nedeniy- le DedeEfendive 100. ölüm yıldönümü anısı- na ünlü besteci Anton Bruckner'in yapıtlanna yer \erileceğine değinen Eczacıbaşı. lzmir Kültür ve Sanat Vakfı'nın düzenlemiş olduğu ' Dr. Nejat Eczacıbaşı Vakfı Beste Yanşması'nda birincilik ödülünü alan vapıtın da festival çer- çevesindeilkkezseslendirileceğinibelirtti. Ec- zacıbaşı. Kültür \e Sanat Vakfı"nın girişimıy- leTopkapı Sarayı'ndaçekilecekolan veyönet- menliğini günümüz sinema ustalanndan John Schlesinger'in üstlendiği "Saraydan Kız Kaç ır- ma* filminde. başrollerden Konstanze'yi sop- rano Yelda Kodalh'nın oynayacağını sözlerine ekledı. 1 ISIHNIIL KUITBB J UESAMT • MKII • ^ 1 ^ IA11 1 1 23.UUISUMBA5I İSTflNBUl MÜZİK FESTİUALİ 1 •••• •••• •••• ••••• •••!! •••!! • I B I!••••• ••••; •••!! ••••• ••••• ••••• •IIIJ Monrreal CazBalesi H A B I T A R T A B U G U N Kültür Servisi- Toplu Konut İdare- si"nin düzenlediği etkinlikler kapsamın- da bugün saat 21.00'de Alevi Bektaşi kültürünün törensel dansları olan "Kar- deşlik Töreni Semah" gösterisi. DTCF Tiyatro Grubu tarafından Taksim Venüs Sahnesi'nde sergileniyor. Prof. Dr. Nurhan Karadağ'ın yöneti- mindeki gösteri. Yasemin Kalaç'ın dans. Nedim Yüdız'ın müzikleriyle 21 kişılik ekip tarafından hazırlandı. Saat 19.00'da ise AKM Konser Salonu'nda Esin Af- şar'ın "Yunus'tan Nâzım'a" başlıklı konseri izlenebilir. Sanatçının Yunus Emre. Nâzım Hik- met ve Bügesu Erenus gibi şairleri yo- rumlayacağı konserde kendisine piya- noda Aslıgül Ayas. saksofon ve flütte Tahsin Ünüvar. kemençede Arzu Ko- puz, otantik davul ve perküsyonda Us- kan Çelebi eşlik ediyorlar. Bugün saat 17.30'da. Yıldız Sarayı Silahhane'de "GelenekselTürk Kahvesi" söyleşisi yer alıyor. Yapı Kredı Caz Festı\ ali çerçe\ esinde bugün saat 21.30'da Darü^şafaka Lisesi Ayhan Şahenk Spor Salonu'nda farklı etnik kökenlerden gelen sanatçıların oluşturduğu Montreal Caz Balesinin gösterisi izlenebilir 24. Uluslararası İstanbul Müzik Fes- tivalı kapsamında bugün saat 1^.00'da AKM Büyük Salon'da Mark Morris Topluluğu"nun dans gösterisi yer alıyor. Saat 21.00 de ise Yıldız Sarayı Dış Ka- rakol Binası'nda Mimarlar Odası"nın düzenlediği Ayangil konierinde. 400 yıl öncesine ait Türk müzigi örnekleri ser- gilenecek. Saat 19.0O"da ise degişik ülkelerden gelen çocukların oluşturduğu Banş Ço- cuk Korosu. Cağaloğlu Anadolu Lise- si'nde dünya müzığinden örnekler su- nacak. Toplu Konut ldaresı \e Türsak'ın dü- zenlediği "Beyaz Perdenin Ardındaki Kentler 1 " adlı film festivali kapsamında Alkazar Sinemasfnda saat 12.00 \e 19.00"da "Çıplaksın" (Imre Gvöng- yössy). saat 15.00 \e 21.30da da"~Altı Yönetmen Montreal'i Anlatıyor" (J-D. Arcan, M. Brault, A. Egoyan, J. Leduc. L. PouL, P. Rozema) adlı film \er alıyor. A\rupa Sinemasında saat 12.00'de "Kent Yaşamr (K. Kieslovski, D. Rijne- ke, Leemvaarden.J-L. Guerin, A. Agres- ti, G. Altorjan, C. Klopfestein, C. Reic- henbach, T. Kotetishvill. E. Pennell, O. VVilliam, Tarr, Sen). saat 19.15 ve 21.30da "Sevimli Fahişe" (Wood> Al- len) izlenebilir. Feriye Sinemasfnda sa- at 12.00 ve 15.00"te "Venüs Deltasr (Zalman King), saat 18.00 de "Sev diğim MevsinT (AndreTechine). saat 21 00de "Elveda Las Vegas" (Mike Figgis) yer alıyor. Alman Kültür Merkezi"nde ise saat 14.00"te "İzmir İzmir" (Ragıp Ta- ranç) \e "Bir Kent Durumu" (Ahmet Sönmez). saat 19.00 da "Bir AraGüler Belgcseli" ıGazel Kutlar). "Parktaki Işık" (Nur Akalınlızlenebilir. NGO'nun kültürel akti\ iteleri kapsa- mında bugün NGO Taşkışla 109 no'lu odada saat 16.00"da İstanbul Teknik Üni- \ersitesi De\ let Konser\atu\arı öğrenci- leri, Aytaç Y üksel'in yönetiminde bir klasik Türk müziği konseri veriyor. Ay- nı odada saat I8.00"de Otcayto Ervük- sel'in Anadolu üzerine söyleşıli dia gös- terisi \e saat 20.00'de Fikret Karakaya Topluluğu'nun "500. Yıl Klasik Türk Müziği" konseri izlenebilir. Maçka G- Amfisi'nde saat 20.00'de Bogaziçi Üç- lüsü'nün klasik müzik konseri ve saat 21.30'da ln\ ictus'un senfonik rock kon- seri izlenebilir. Taşkışla Garden Tent'te saat 20.30"da Fatih Kartal Gaziosmanpaşa Kuzey Kaf- kasya Kültürel Birliği'nin "Kafkasya Halk Dansları" gösterisi ve saat 21.30'da Tuncel KurtızTiyatrosu'nun "SonTan- nça'oyunu yer alıyor. HABİTAT II kap- samında yer alan sergilerden Nihal Gü- ret'in "Süslü Kokonalar" adlı resim ser- gisi. Taksim Brıç \e Satranç Merke- zi'nde devam edıvor. 4. Uluslararası Bilkent Tiyatro Festivali başlıyor Kültür Servisi - Bilkent Üni\ ersitesi Müzik ve Sahne Sanatlan Fakültesi Tiyatro Bölümü'nce dü- zenlenen, 8 ülkeden 11 ti- yatro topluluğunun katıla- cağı 4 4. Uluslararası Bil- kent Tivatro Festivali'. 15- 25 haziran tarihleri arasın- da eerçekleştiriliyor. lîki 1993yılındadüzen- lenen festi\ale Türkiye'nin yanı sıra Bulgaristan. Po- lonya. ABD. Gürcistan. Fransa. Arjantin \e Rusya katılırken festival sırasında çeşitli söyleşilerdedüzen- lenecek. Uluslararası Bilkent Ti- yatro Festhali'nin açılışı- nı, 'Küheylan' adlı oyunla 16 haziran günü Bilkent Oni\ ersitesi Müzik \e Sahne Sanatlan Fakültesi Tiyatro Bölümü yapacak. Peter Shaffer'ın yazdığı. Prof. Cüneyt Gökçer'in sahneye koyduğu oyun. üniversitenin tiyatro bölü- mü sahnesinde izlenebile- cek. Festivalde Anadolu Üni- versitesi De\ let Konserva- tuvan Tiyatro Bölümü. 19 haziranda 'OyunNasüOy- nanmair adlı yapıtı. An- kara Üniversitesi Dil Tarih \e Coğrafya Fakültesi Ti- yatro Bölümü, 21 haziran- da Kardeşlik Töreni-Sa- mah' adlı oyunu, Hacette- pe Üniversitesi Devlet Konservatu\ an Tiyatro Bölümü ise 22 haziranda 'İnsandan Kaçan" adlı ya- pıtı tiyatroseverlere suna- cak. Festivale Bulgaris- tan dan katılan Ulusal Ti- yatro ve Film Sanatlan Akademisi. 17 haziranda 'Ayna* adlı" oyunu Şinasi Sahnesi'nde sergileyecek. Polonya'dan Varşova Dev- let Tiyatro Akademisi. 18 haziran günü Bilkent Üni- \ ersitesi Tiyatro Bölümü Sahnesi'nde 'Oyun'u su- narken ABD'den Kuzey Carolina Güzel Sanatlar Okulu Drama Bölümü oyuncuları. Çiğdem Selı- şık'ın rejisiyle "Kendime Ait Bir Ses' adlı oyunla 19 haziranda Bilkent Üniver- sitesi Tiyatro Bölümü Sah- nesi'nde izleyiciyle bulu- şacak. Gürcistan Shota Rusta- vel Devlet Tiyatro \e Si- nema Enstitüsü ise 21 ha- ziranda sergileyeceği 4 Tar- tuffe' ile Ankaralı tiyatro- se\erlerin karşısında ola- cak. Rusya Tiyatro Sanatlan Akademisi'nin sergileye- ceği 'Lvsistrata' 22 hazi- ran günü. Fransa'dan Pro- vence Üniversitesi Tiyatro Bölümü'nün "İnegin Kız- lan Boğanın Oğullan' ad- lı yapıt 23 haziranda izle- nebilir. Festivale Arjan- tin'den katılan Cunill Ca- banelias Ulusal Tiyatrosu Ulusal Dramatik Sanatlar Okulu ise 'Mateo' adlı oyunu sahneleyecek. Oyunlara ilişkin söyleşiler ise Bilkent Üniversitesi Konser Salonu'nda ger- çekleştirilecek. Festival Komitesi Baş- kanı Doç. Lemi Bilgin, fes- tivalin tiyatro eğitimi ve- ren üniversitelerin tiyatro topluluklannı bir araya ge- tirerek tiyatro sanatı yo- luyla kültürler arası bir ile- tişim zemini oluşturma amacı taşıdığını belirtiyor. Bilgin. böyle bir girişimin tiyatro eğitimi veren üni- versitelerin tiyatro sanatı- na yön ve düzen vermesi ilkesini de bir ölçüde yeri- ne getireceğıni söylüyor. Klasik müzikle modern dans Mark Morris Dans Topluluğu, İstanbul Müzik Festivali'nde dört gösteri sunacak SEZASİNANLAR 24. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali bu yıl da zengin bir seçkiv - le oluşturulmuş. Festivalin davetîi- lerinden biri olan Mark Morris Dans Topluluğu ise Türkiy e'ye ılk kez ge- len gruplar arasında bulunuyor. Festivalin ağır toplarından Mark Morris Dans Topluluğunun kuru- cusu ve koreografı Mark Morris ile festival açılış programı öncesinde görüştük. Topluluk 1980y ılında ku- rulmuş ve ilk gösterisinı Nevv York'ta gerçekleştir- miş. Topluluğun oluşma- sında önemli bir payı olan ve gruba ismini veren Mark Morris ise dansa küçük yaşlarda başlamış Önce Seartle'da Perry Brunson ve \era Flo- vvers'dan ders alan Mor- ris. sonraki yıllarda Lar Lubovitch Dans Toplulu- ğu'nda. Hannah Kahn Dans Topluluğu'nda, La- ura Dean Dansçılan \e Müzisvenleri gibi ünlü dans gruplannda dans et- miş.Dansta kendini iyice yetiştiren Morris. bir ara Eliot Feld Balesi, Koleda Balkan Dans Toplulu- ğu'nda yer almış. 1980le- re gelindiğinde dansın ya- nı sıra koreografıde de us- talığını göstermeye başla- yan, dansın yapısının fi- ziksel kanşıkliğını ve mü- ziksel matematiğini kav- rayan Mark Morris. birdi- zi teknik ve biçemden rum. Cünkü müziğin içinde saklı duygular hemen dansa akar ve daha kolay uvum sağlanır. - Buna doğaçlama diyebilir miy iz? MORRİS - Hayır. kesinlikle"do- ğaçlama çalışnııvoruz. Müziği seç- tikten ionra. bir kurgulama yaparak. dansı meydana çıkanyoruz. - Müzik bu durumda dansınıztn en belirleyici öğesi oluvor ve çok önemli bir ver tutuyor. Peki müzik seçiminde nev i dikkate alıvorsunuz? MORRIS"-Müzikleri kendim se- sal Operası La Monnaie Tivatro- su'nda dans direktörlüğü yaptınız. Grubunuzla çalışmalarınız sürdü mü? MORRİS -Benım görevim süre- since grup ta. La Monnaie'de kadro- lu olarak dansa devam ettı. Birlıkte- liğımiz kesilmedı. Projelerimızi bu- lunduğunıuz ortama göre şekillen- dırdik. - İstanbul'a ilk gelişiniz. Festival programınız k;in özel bir şev ler hazır- İadını/ mı? Mark Morris, klasik müzikle modern dansı sunuvor. (Fotosraf: KUBİL.^' TÜNTÜL) (baleden, çağdaş Amerikan dansına. flamenkodan eğitimini gördüğü Bal- kan halk danslanna kadar) ödünç al- dığı unsurlan ustalıkla bir araya ge- tirirken. ortaya çıkan çalışmalara bü- tünüylekişisel öğelerkatmayı daba- şanyordu. 'Son derece müziğeyatkuı bir koreograf" olarak nitelendirilen sanatçı. kurduğu topluluk için yetmi- şin üzerinde koreografi yapmış. - Dansınız neye bağlı olarak oluşu- yor? Önce müzik sonra dans ve ko- reografi mi, yoksa dansın üzerine müzigi mi oturtuyorsunuz? MORRİS - Ilk önce müziği se- çer. ona göre düzenlemeler oluşturu- çiyorum. Genelde klasik müzik ör- neklen oluyor bunlar. Fakat günü- müzün farklı müziklerinden. farklı ritimlerinden de yararlanıyoruz. Mü- zik dansın önemli birparçası. Bizim için de dansımızda kontrastın bir öğesi. Cünkü ağırlıklı olarak klasik müzikle çalışırken. kullandığımız dans dilı modern dans. - Sahnelediğiniz danslar dans ti- vatrosuna \akın mı? MORRİS - Kastettiğiniz Alman Dans Tiyatrosu gibi bir şeyse. hayır değil. Teatral unsurlar var, ama dans tiyatrosu dıyemev iz. MORRİS - Biz çok sık turney e çı- kıyoruz. Sürekli dolaşıyoruz. Daha önce hiç gelmediğimız İstanbul için özel bir program hazırlamadık. Fakat elimizdeki hazırprojelen iyi birele- meden geçirerek geîdik. Yapacağımız dört gösteride iki farklı program sunacağız. Bırinı ilk iki akşamkı gösteride. dığerını son iki akşamda izleyeceksiniz. Brüksel'de geçirdikleri keyıfli günlerden sonra 1993 y ılında Banş- nıkov ile "\Vhite Oak Dans Pro- ject"i kuran Morris. 1 vıl kadar bu projeyi biriikte sürdürmüş. tleride düğünü söv leven sanatçı. geçtiğımiz yılkı Edınburg Film Festivali'negru- buylaberaberıkifilmlekatılmış. Bu filmlerden bıri İngiliz operasının ilk örneğı olan Henrv Purcell'ın Dido ve Aenas'ından. dığerı ise ünlü v iyo- lonselcı \o-YoMa'nın vorumladığı J.S. Bach'ın solo \ iyolonsel için bes- telediğı 3 numaralısuiti eşliğinde ha- zırladıklan programdan oluşuyor. Mark Morrıs'le beraber 17 dans- çıdan oluşan topluluk ilk gösterisıni gerçekle^tirdıği günden bugüne çok sayıda turneye çıkmış. Bun- ların yanı sıra Londra Haf- tasonu Televizyonu'nda ya- > ınlanan South Bank Gös- terisi ve PBS'nin "Ameri- ka'da Dans" serisi gibi tele- \ ızy on y apımlannda yer al- mış. Istanbul'da dört gösteri \ apacak topluluk bu akşam \e 12 haziranda Haydn trompet konçertosu eşligin- Je "Bir GöP, Bach - Hoff- mann'ın müziklerı eşlıgın- de "Güzel Gün". B. \Villis ve Teksas Kovboylan müzi- ği eşliğinde "Veda Partisi" \e son olarak Vivaldi'nin a\nı isimli eserı eşliğinde "Gloria" adlı bölümlerden oluşan bir program suna- caklar. 13 v e 14 haziran ge- cesinde ise J. Ibert'inçeşit- lemelir eşliğinde "Mutlu- luk Tılsunlarr, Dvorak'ın 5. Bagatel'ı eşliğinde "Bü- ro". F.Schubert'in müziği eşliğinde "Yatma Vakti"v e Lou Harrison'ın keman ve piyano için bestelediğı gös- -BirsüreBriikserde, BelçikaUlu- yine Banşnikovileçalışmayı düşün- teriyleaynı ismi taşıy an eseri eşliğin- de "Büyük Düo"adlı bölümlerden oluşan ikinci programlannı sunacak- lar. Mark Morrıs'in koreografisini yaptığı bölümlerin ışık tasarımında james F. Ingalh. Phil Sandström ve Michael Chybovvski İMmleri göze çarparken. kostüm tasarımında da yine bir kaç isim ver alıvor. Bunlar .lune Omura, Susan Ruddie, Martin Pakledinaz \ e Christine N an Loon. Göbteri ler bugün v e 13 haziran gü- nü saat 19.00'da, 12 ve 14 haziran günleri de saat 21.30"da Atatürk Kül- tür Merkezi Büyük Salon'da gerçek- leştirılecek. YAZIODASI SELİM İLERİ Türk Romanım Ne Durdurmuş? Peyami Safa'nın bir romanını okudum. Server Bedi takma adıyla yazdıklarından. Romanın da adı- nı söyleyeyim: Hey Kahpe Dünya. Kaç yılında yazıl- dığını. ilk basımının ne zaman yapıldığını bilmiyorum. 1944 basımı ikinci basımdan okudum. Hey Kahpe Dünya, hayli ilginç bir roman. Bir defa Peyami Safa'nın ne kadar işlek, akıcı bir kalemi ol- dugunu yine kanıtlıyor. Soluk soluğa, saniye ara ver- meksizin okuyorsunuz. Önemsemediği, geçim derdiyle yazdığı romanla- rına Server Bedi adını uygun gören Peyami Safa, ça- lışkanlığıyla şaşırtıyor bugün. Böylesi takma adlı, ki- misi kitap olarak yayımlanmış. kimısi dergilerde, ga- zetelerde tefrika halinde kalmış pek çok eseri var. Okuduklarım. hiç de yabana atılacak verimler değil. Örnekse, Cumbadan Rumbaya, Fatih-Harbiye ro- mancısının, doğu-batı meselesine sevimli bir baba- canlıkla da yaklaşabileceğini belgeler. Fatih-Harbi- ye'de batı ille ölümcül, doğu ille insancılken Cumba- dan Rumbaya'da adeta bir senteze ulaşılır; doğunun da, batının da anlam taşıyan yönlerinden söz açılır. Sonra başka yazılarımda da andığım Selma ve Gölgesi. Selma ve Gölgesi, romanımızın tek gotik roman örneğidir. Selma'nın gölgesi, ikinci ben, aslın- da bir dişi vampir kraliçedir... Bu eserin gerçekte 'uyarlama' olduğu söylenmiş- tir. Akla uzak değil. Romanın sonundaki Venedik, ka- nal, gondol sahneleri biraz yapaylık taşıyor. Ama baş- langıçtaki Boğaziçi yalısı, Selma'yla okurun ilk karşı- laşması büyüleyicidir. Burada usta bir romancı konuJ şur. Hey Kahpe Dünya'da ise kötülük öne çıkıyor. Ro- manın baş kişisi şöyle diyor: "Kötülüğün düşmant gündüzdür. (...) Güneş oda-, ya girerken bu korku da benim içime girdi. Sanki bir keskin ışık beni tehdit ediyordu. Sanki siyah gece- nin derin karanlıkları içinde yaptığım bu korkunç işe ait esranmı taşıyan kalbimi güneş aydınlatacak, bü- tün insanlann gözleri önüne açacak ve benim ne al- çak bir haydut olduğumu herkes anlayacaktır." Yanılmıyorsam, Şerif Mardin ileri sürmüştü: Ede- biyatımızda kötülükseverliğin, iblisliğin olmadığı ka- nısındaydı. Oysa hafif, kolay okunsun amacıyla ya- zılmış Hey Kahpe Dünya'da kötülükseverlik bir slo- gan niteliğinde. Roman bu yönüyle büsbütün ilginç. Dönem, II. Abdülhamid'ın tahttan indirilişinden sonraya rastlıyor. istanbul, bir paşa köşkü, Havuzba- şı'nda. Paşa, müstebitler arasında sayılıyor; ne var ki serveti yerli yerinde kalmış. Paşanın tahakkümü şim- di köşkte, ailesi üzerinde hüküm sürüyor. Paşanın oğ- lu Haldun, baskılar sonucu kötülüğe gönül verecek- tir. O kadar ki babasının, gözü önünde öldürülmesi bile Haldun'da vicdan azabı uyandırmaz. Kötülüğü savunamamak Hey Kahpe Dünya'da Haldun'u yoldan çıkmışlığa götüren toplumsal ve bireysel sebepler hayli yalın dille anlatılmıştır. Haldun, serseriliğin savunusuna bi- le girişir. Şu satırlar, şüphesiz cesur bir gözlemin so- nucu: ( "Mes/eksiz adamıara serseri diyorlar. Bu çokyari- lış; serserilik bir meslektir, usulü ve kaideleri, tarihi ve ananeleri, şerefi ve menfaati vardır." Haldun, "köprünün altında" yatan serserilerin, köşklerde yaşayanlardan daha "şerefli" olduklarını her fırsatta hatırlatıyor, görüşünü inandırıcı kılmaya çahşıyor. Hey Kahpe Dünya, bir bakıma kurulu dü- zenin değer yargılarına anarşizmin manifestolarını getiriyor. Bunu, gitgide bir dünya görüşü olarak sunuyor. Devrin zabıtasından söz açarken günümüzde bile kolay kolay yazılamayacak, olumsuz eleştirilerle do- nanıyor. Yalnız zabıta da değil; dünün siyasası. II. Ab- dülhamid yönetimi de yerin dibine batırılıyor, Ittihat ve Terakki'nin sözümona özgürlükçü tutumu da. Bi- reyin bir kıstırılmışlık içinde yaşadığı vurgulanıyor. İki çıkış yolu var: Ya düzene ayak uyduracaksınız ya da düzen dışı kalacak, bir 'suçlu' olup çıkacaksınız. Hırpalayıcı saptayımlar yüz elliyi aşkın sayfa sür- dükten sonra Haldun. baştan çıkardığını sandığı ev- li bir kadının "Türk polisinin hizmetinde" oldugunu öğrenecek; bu yazdıklannı da zaten hapishanede yazdığını belirtecektir. Tabii iblislik birdenbire çöküyor. Gerçeklikler, natü- ralist anlatım, yine düzenden yana, tırnak içinde ah- lakî bir tutuma yenik düşüyor. Romancının anlattığı müthiş mekânlar var. Tavuk- pazarfndaki esrarkeş kahvelerinden tutun da Ka- sımpaşa'da gizli bir randevuevine kadar, karanlık, yeraltı dünyasına ait bu mekânlar. sonunda yarın öbür gün temizlenip ortadan kalkacaklar sanısına yenik düşüyorlar. Kötülük romanda yenik düşüyor. Işin tuhafı, hayatta düşmüyor, 1944'ten (daha doğ- rusu, yazarın Hey Kahpe Dünya'yı kaleme aldığı asıl günlerden) 1996'ya, kötülük varlığını şiddetle koru- yor. Romancının sezgisini durduran neydi diye bil- mem sormak gerekir mi? Romancı, gördüğu ve göstermek istedığı gerçek- • likten, herhalde bile isteye vazgeçmiyordu. John Berger'in üçlemesi tamamlandı Kültür Servisi- Araştırmacı John Berger'in "Onlann Emeklerine ''adını taşıyan üçlemesi tamamlandı. Yazann daha önce kaleme aldığı "Bir zamanlar Europa'da '" ve "Domuz Toprak" adlı kitaplannın ardından beklenen üçlemenin son kitabı "Leylak ve BavTak" İletişim Yayınlan'ndan çıktı. Taciser Belge ve Murat Belge'nin çev irisiyle dilimize aktanlan kitap, suç ve affetme üstüne modern bir Odysseia olarak tanımlanıyor. Berger kaçınılmaz bulduğu bu gelişmeyi. varoluş tarzının özgün bir kültürel çeşitliliği olmasına rağmen vaşamımızın dışında kalışına hayıflanmasını da gizlemiyor. İlk kitabında henüz köyünde yaşayan köyiüyü. ikinci kitabında şehre taşıyan yazar son kitabında ise bütünüyle şehre yerleşen köyiüyü anlatıyor. 1. Ulusal Fair Play Karikatür Sengisi süpüyop Kültür Servisi-Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Fair Play Konseyi tarafından düzenlenen ve dünyanın bu konudakı ilk yarışması olan I. Ulusal Fair Play Karikatür Yanşmasf nın sergisi. Çemberlitaş'ta bulunan Gazeteciler Cemiyeti Basın Müzesi'nde devam ediyor. Türkiye. Almanya ve Kıbns'tan 70 karikatüristin katıldığı yarışma sergisinin açılışını, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nail Güreli ve Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı Sinan Erdem birlikte yaptılar. Yanşmaya giren eserlerden ilk elemeyi kazanan 67 karikatürün yer aldığı sergi. 26 hazirana kadar görülebilir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle