Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18EKİM1996CUMA
HABERLER
Pir Sultan Abdal
Kültiip Derneği
davası
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) - Pir
Sultan Abdal Kültür
Derneği Ankara Şubesi'nin
2. Olağan Genel
Kurulu'nda yapılan
kanuşmalarda "mezhep
aynmcılığı" yapıldığı
gerekçesiyle dernek
hakkında açılan
"kapatma" da\asına
başlandı. Ankara 22.
Asliye Ceza
Mahkemesi'nde görülen
davanın iddianamesınde.
derneğin kapatılmasının
yani sıra kongredeki
konuşmalarda mezhepsel
farklılık gözetecek içeriğe
yer verildiği ileri sürülerek,
saniklar Kâzım Genç,
Ahmet Akkuş ve Ali
Haydar Elveren hakkında
1 'er yıldan 3'er yıla kadar
hapis cezası isteminde
bulunuldu.
TURBAIVa suç
duyurusu
• ANKAR\
(Cumhuriyet Biirosu) -
TURBANTdaortava
çıkarılan büyük yolsuzluk.
yargıya iletildi. ÂNAP
Istanbul Milletvekili ve
TBMM Yolsuzlukları
Araştırma Komisyonu
Başkanı Halit Dumankaya.
TURBAN Genel
Müdürlüğü'nde ortava
çıkanlan 3.5 trilyon İiralık
yolsuzluk olayı ile ılgilı
olarak Ankara Cumhuriyet
Savcılığı'na dün suç
duyurusunda bulundu.
Yolsuzluk savlanyla ilgıli
102 klasörden oluşan
belgeleri, dün saat 15.00te
Cumhuriyet Sa\cısı Fahri
Artunç"a teslim eden
Dumankaya, ortaya
çıkardıkları yolsuzluklann,
TURBAN Genel
Müdürlüğü'nde şimdıye
kadar yapılan
yolsuzluklann sadece
yüzde 5'i olduğunu
bildirdi.
'Kalemli'nin gözil
Başbakanlıkta'
• ANKARA
(Cumhuriyet Biirosu) - İşçi
Partisi Genel Başkanı
Doğu Pennçek, TBMM
Başkanı Mustafa
Katemli'nin adının olası
bir ANAYOL-SOL
koalisyon hükümetınin
Başbakan adaylan arasında
geçtiği için. kendisine
sunduklan •"ÇillerÖzel
Örgütü" hakkındaki suç
dosyasını gensoru
oylamasından ıkı gün önce
geri gönderdığine dikkat
çekti. Perinçek. dün
düzenledıği basın
toplantısında. "Suç
dosyasını alacak devlet
makamı bulamıyoruz"
dedi.
Demirel
Konya'da
• KONYA (Cumhuriyet) -
Cumhurbaşkanı Sülevman
Demirel. Türkiye"de pek
çok insanın iş. işyerlerinin
ise işçi aradıklannı
belirterek "Bu ikilemi
çözmek lazım. Bunun yolu
insanların beceri. hüner ve
meslek kazanmasıdır"
dedi. Demirel. Konya
Ticaret Vakfı ile Almanya
Dortmunt Meslek Odası
işbirliği ile yaptırılan
Teknoloji Danışmanlık \e
Eğitim Merkezi'nin
açılışında yaptığı
konuşmada. bu gibi
tesislerin ülkede
çoğalmasını temennı
ettiğini sö\ ledi.
1992'den bu yana ikinci büyük ortağı olduğu Sankim şirketine mal bildiriminde yer vermedi
Çiller şirketiıngizLediANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - DYP
Genel Başkanı. Başbakan Yardımcısı \e Dı-
şişleri Bakanı Tansu Çiller'ın. Sankim Kım-
ye\ı Maddeler Satıayi AŞ ile halen süren or-
taklığınıgızlediği ortaya çıktı. Çiller'ın, 1992
v ılından bu yana Sankım'in yüzde 15 hissey-
le ikıncı bü\ük ortağı olduğu belirlenirken.
son 5 y ılda TBMM Başkanlığfna v erdiği mal
bıldınmlerinin hıçbınnde bu ortaklığın gö-
rünmemesi dikkat çektı. Çiller. 15 Mayıs
1995 ile 15 Mavıs 1996 tarihleri arasında da
servetine 7
4 milvar lira daha kattı.
TBMM Komisvonu, dün \aptığı toplantı-
da. Malive Bakanlığı ile Sanayi \e Ticaret
Bakanlığı'ndan Çiller \e aılesinın şirketleri
ile ilgili gelen bilgileri degerlendirdi. Sanayi
Bakanhğı'nın bazı belgeleri komisyona ulaş-
tırmadığı öğrenilirken. komisyon. belgeleri
Yüksek Denetleme Kurulu'ndan bır uzma-
• Maliye ve Sanayi bakanlıklannın komisyona bildirdikleri
belgelere göre Çiller, halen şirketin ortağı. DYP Genel Başkanı, son
1 yılda servetine 74 milyar lira daha kattı.
nın incelemesine \erdi. Maliye ve Sanayi ba-
kanlıklarından gelen belgelere göre. Çiller" in
Sankim Kimyevi Maddeler Sanayi AŞ'ye
yüzde 15 hisseyle ortak olduğu \e halen bu
ortaklığını sürdürdüğübelirlendı. Şirketin 26
Temmuz 1996 tarıhinde yaptığı genel kurul
toplantısı \erilerine göre Çiller'ın 150 bın
adethissesibulunuvor. Çiller'in. 1991.1993.
1995 ve 1996 yıllarında TBMM Başkanlı-
ğı'na ilettığı mal bildınmlerinin ıçinde aile-
nin ortak olduğu YeşıK urt Turızm. Av taş. Mi-
taş. Marso. Markım şirketleri yer almasına
karşm Sankim ortakhğı görünmüyor.
Mert Çiller'ın 1992 vılına kadar ortak ol-
duğu ve daha sonra hisselerini sattığı İnter-
royal ortakhğı da 1993 mal bildirim cetvelin-
de \er almadı.
Servetini arttırdı
Çiller'in 1995-1996 v ıllarını kapsavan kar-
şılaştırmalı mal bevan cetvellerine göre. aile
son 1 \ılda toplam 125 milvar İiralık menkul
ve gayrimenkul alımına gıiierken. 51 milvar
lira değerinde menkul ve ga\rimenkulü elin-
dençıkardı. Buhesaba göre Çiller'ın 1 yıllık
net kârı 74 milvar lira oldu. Çiller ailesinın 15
Mavıs 1995'ten 15 Mavıs I996'ya kadar mal
bildirim listesine venı giren menkul ve ga\-
rımenkullerı ve değerleri ijöyle:
AvtaşTurizm AŞgelırleri 152 miKon. Öz-
er Içuran Çiller'ın Marsan'dan senetsiz ala-
cağındaki artış 5 milyar 382 milyon. Bolu
Gözem ek arazi değeri 2 milvar 378 milyon,
Hazine bonosu 64 milyar 500 milyon. Mi-
taş'tan alacak 141 milyon. Aytaş'tan alacak 17
milvar. zeytınlik 1 milyar. Çamtepe Kuşada-
sı'ndaki arazi bedeli 11 mıhar. Bilkent'te 8
milvarhk daire. Samer'de 10 mı lv ar değerin-
de ahşap ev. 4 milyar değerinde kagir ev. Sa-
rıyer'de 1.5 milyar lira deŞerinde arsa.
'Çiller aılesı 'l995 vılında 51 milyar 202
milyon liradeğerındekı menkul vegavrimen-
kullerıni de elınden çıkardı. 1996 mal bildi-
riminde ver almavan. elden çıkardığı va da
harcama yaptığı kalerr.ierın lısteM ı»e şövle:
Bodrum Akdeniz Tatıl Sitesi. 3 milyarlık
Cumhuriyet Altını. 5~0 bin dolar. 690 bin
mark. Suna Pelister'in borcu. Muğla-Milas'ta
arsa. Bolu Tatarlar mevkii arazısi.
Almanya ziyareti
Demirel geziden
vazgeçebüir
ANKARA (Cumhuriyet
Biirosu) - Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel'in. Baş-
bakan Necmettin Erba-
kan'ın kendisinin resmi zi-
v arette bulunacağı Alman-
ya'ya gitmekte ısrar etme-
si halinde. bu ülkeye yapa-
cağı gezıyi iptal edeceğı
belirtildi. Erbakan'ın, bu
amacını gerçekleştirmesi
durumunda üçüncü dış ge-
zı skandalına neden olaca-
ğı dıle getinliyor. Erbakan,
çok önceden planlanmış
olan Demirel'in Malezya
ziyaretini bilmesine karşın.
bu ülkeve kendisini zorla
davet ertirerek ilk yurtdışı
gezi »kandalını gerçekleş-
tırmişti. De\let Bakanı ve
Hükümet Sözcüsü Abdul-
lah Gül. Erbakan"ın Al-
manya'y a gidıp gitmeyece-
ği yolundaki sorulara. "Za-
manı geldiğinde Sayın Baş-
bakan gerekli açıklamayı
yapar" yanıtını verdi.
Haziran sonunda DYP
ile koalisyon hükümetînı
kurmasından hemen sonra
yurtdışı ziyaretlerini, Tür-
kiye'nin PK.K. terörü sorun-
larını körükleyen Iran ve
Libya gibi ülkelere yapa-
rak Doğu'ya açılan Erba-
kan'ın. Libva skandalını
örtbas etmek ıçin Batı'ya
açılma hazırlığı içinde ol-
duğuna dikkat çekiliyor.
Dev let Bakanı Abdullah
Gül. geçen av Cumhuri-
yet"c yaptığı açıklamada.
Afrika turunun ardından
Erbakan'ın başta Almanya
ve İtalya ile ABD'ye git-
mek için gırışimlerde bu-
lunacağını söylemişti.
Erbakan'ın lısans üstü
eğıtım gördüğü ve lideri ol-
duğu Refah Partisi'nin
uzantısı Milli Görüş/Teşki-
latı'nın yer aldığı Alman-
ya'ya öncelikle gitmek is-
teyebileceğine dikkat çe-
kildi. Yine Almanya eko-
lünden olan ANAP Genel
Başkanı Mesut V ılnıaz. Al-
manya'nın, Erbakan'a.
"kibarcagelme"dedığı yo-
lunda açıklamada bulun-
muştu. REFAHYOL Baş-
bakanı Erbakanın. Demi-
rel'i by-pass ederek bu ül-
keye gitmekte ısrarlı olup
olmayacağı bilinmiyor. Al-
manya, Erbakan'ın henüz
kendilerine ülkelerini res-
men ziyaret etme talebinde
bulunmadığını belirtmekle
birlikte. Bonn'un, ısrarcı
olunmaması için RP'ye tel-
kinde bulunduğu da belir-
tildi.
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
A/SP/RBUr* l
rak Doğu ya açılan brba- kınde bulunduğu da belır- mmmmmaMMMm^MM ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H B I
kan'ın. Libya skandalını tildi.
Tutuklanarak cezaevine konulan sanatçı, 'beraat edeceğime inanıyorum' dedi.
Şanar Yurdatapan tutuldandıANKARA (Cumhuriyet
Biirosu)-PKK'nin vayın
organı Med TV'ye
program yaptığı ye PK.K.
lıden Abdullah Öcalan'a
yönelik suıkast girişiminı
kınadığı suçlamasıyla
ifadesi alınan sanatçı
Şanar Yurdatapan,
Ankara Dev let Güvenlik
Mahkemesı'nce (DGM)
tutuklanarak cezaevine
konuldu. Yurdatapan.
"Beraat edeceğime
inanıyorum. Eğer burada
beraat etmezsem, Avrupa
İnsan Haklan
Mahkemesi'nde
aklanacağım" dedi.
Istanbul Emniyet
Müdürlüğü'ne bağlı
ekıpler tarafından 15
ekimde gözaltına alınarak Ankara'ya
gönderilen Yurdatapan. geceyi Ankara
Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadeie
Şubesi'nde geçirdikten sonra. dün sabah
saatlerinde Ankara DGM Savcısı Nuh
Mete Yüksel'e ifade verdi. Yurdatapan
'Yurdatapan'a tutuklama banşa darbe'
tstanbul Haber Servisi - Demokra-
tik kitle örgütleri, bazı siyasi partiler
ile yazar, sanatçı, gazeteci ve politika-
cılar Şanar Yurdatapan ın gözaltına
ahnıp rutuklanmasını kınadılar. Yazar
Yaşar Kemal, Yurdatapan'ın banş gı-
rişimcisi olduğu için gözaltına alındı-
ğını belirterek "Nijerya'dan Sad-
dam'açok degisik baskı dü/cnleri gör-
dük. Ama bütiin baskı rejimlerinin en
tehükelisi bizimkisi" dedi.
Yurdatapan'ın dün tutuklanınası is-
temiyle Ankara DGM'ye sevk ediidi-
ği saatlerde tHD îstanbul Şubesi'nde
düzentenen basın toplantısına sanatçı-
nın kardeşi Lale Mansur, Yaşar Ke-
maLOrhan Pamuk.Ce/nıi Ersöz, Mu-
rathan Mungan, Orhan Alkaya, \lu-
sa Kart, Oral Çaljşlar, Orhan Aydıa,
Celal Başlangıç. Saruhan Oluç, Suna
Aras. MahirGünşıray katıldı. Toplan-
tıya katılanlar $anar Yurdatapan'ın
banş ve düşünce özgürlüğü için yürüt-
tûğü çalışmalar nedeniyle gözaltına
alındığını vurguladılar. Şanar Yurda-
tapan'ın demokrasi ve insan haklan
için çahştığını vurgulayan Orhan Pa-
muk. sonuna kadar onun yanında ola-
caklannıbelirtti. ErcanKanarıseba-
rolara ve sendikalara bu duruma seyir-
ci kalmamalan için çağnda bulundu.
CHP İçel Milletvekili ve eski Kül-
tür Bakanı Fikri Sağlar, yaptığı yazı-
lı açıklamada. "Yurdatapan'ın kîihü-
ret-sanatsal etkinlikleri nedeniyle gö-
zaltına alınmasını şiddetie kınıyorum"
dedi.
Ozgürlük ve Dayanışma Partisi de
yaptığı açıklamada Yurdatapan'ın tu-
tuklanmasını kınarken İnsan Haklan
Derneği Genel Başkanı Akın Birdal
iseaçıklamasında, "Vurdatapan'ıntu-
tuklanması demokratikleşıne \e banş
mücadelesine karşı kaba bir saldın-
dır" dedi.
kendisine yönelik suçlamalan kabul
etmedi. Yurdatapan'ın özetle şunlan
bÖNİedığı öğrenıldr.
"Bazı röportajlar dolayısıyla bu
tele\iz\onda göriintiim çıktı.
Kurşunkalem adlı program Türkiye'de
çekilmişti, ancak bu programın başka bir
yerde vavınılanmasından ben sorumlu
olamam... 10 Aralık 1995 günü Istanbul
Atatürk Kültür Merkezi'nde bir insan
hakları gecesi hazııianmıştı. Bu gecede
bant çö/ürııürıde bana okumuş olduğunuz
Doğu Ergil. Doğan
Çapaner. Ataol
Behramoğlu. Gülay
Öztürk. Murat Bilgili ve
Leman Sam
konuşmuşlardı. Bu
programda ben sahne
sorumlusu idinı. Bu
programı alıp sonradan
Med T\'de başka bir
program içinde
yay ımlamış olabilirkr.
bundan ben sorumlu
rutulamam.
Tarihini kesin olarak
hatuiamadığım bir gün,
Med TN "den telefon
ederek, sürdürülen
operasyonlarla ilgili
demeç istediler, \erdim.
"Anlaşıldığı kadar bu
devlet bu ışi silahla
çözmeye kararlı görünüyor. Eğer
Türkler ve Kürtler sağduyulu olmasaydı
buyük şehırlenn varo^lannda kan
gövdeyi götürürdü' dedim. Biz. demeç
isteyen televizyonlar arasında ayrım
yapmayız."
ÜZ YAZIl ORHAN BİRGİT
Öykümüzün başlangıcı. eskilere
dayanır. Özgür seçimlerin yapıldığı ül-
kelerde. muhalefette bulunan partiler,
iktidardaki rakibi yıpratmak için elle-
rinden geleni artlarına komazlar ve
bunu yaparken de kamuoyunun ay-
nası görevini üstlenen basın ile içtik-
leri ayrı gitmeyecek şekilde işbirliğini
sürdürürler.
Bu işbirliği, iktidann ilk aylannda
azalarak sürse de, daha sonraları
"uyumsuz evlilerde balayı geçer geç-
mez görüldüğü gibi" bir süre sonra
kavgaya dönüşür. Iktidardakiler, bası-
nı ülkeyi yönetmekten tutun da. art
niyetle hareket etmeye kadar bir sü-
rü suçlama ile hedef tahtasına çevi-
rirter.
Ben, gazetecilikten yetişmiş ve o
yol ile politikaya girmiş olmanın ver-
diği deneyimlerle, bu eskimeyen öy-
künün bütün versiyonlarını adeta ez-
berebiliyorum. Erbakan'lı Refah Par-
tisi'nin öyküdeki yeri. bir ölçüde diğer
partilerden ayndır.
Erbakan, özgür basından öteden
beri hoşlanmayan ve medyayı kendi
görüşleri doğrultusunda çalışması
gereken bir araç olarak gördüğü için,
tarafların çekişmesi eskilere kadar
uzanır. Bunun içindır ki, REFAHYOL
koalisyonunun hükümet programı
okunurken, bu iktidann basın ile bır
hesaplaşma dönemi geçireceğinin
'Bir Kısım Basın'
ipuçları, bizzat Başbakan tarafından
TBMM kürsüsünde verilmişti.
Kendisini Yüce Divan kapısına gö-
türecek dosyaları yayımlamaya baş-
ladıklanndan bu yana Doğru Yol lide-
rinin de medyayı, Pamuk Prenses öy-
küsündeki kraliçenin aynası gibi gör-
düğü bilindiği için, REFAHYOL koalis-
yonunun basınla bir hesaplaşma dö-
nemine girmesi sabah akşam bekle-
niliyordu.
Promosyon gibi, aslında gerçek ga-
zeteciier için sevimli olmayan bir ko-
nu hakkında getirilen önlemler, şayet
Sanayi Bakanlığı kendisini mahkeme-
lerin yerıne koymuş olmasaydı. doğal
karşılanabilirdi.
Bereket, bu yıldınm gibi yasalaşan
tedbir, Çankaya'dan veto ile çevrildi.
Şimdi, iktidar gene sevimli olmayan
bir başka medyatik olayı, gene aca-
yip ve bence anayasaya yüzde yüz
aykırı yöntemlerle sözümona gider-
meye çalışıyor. Sevimli olmayan olay,
baştan aşağı yanlış bir biçimde Tür-
kiye'de gazete ve dergi dağıtımını te-
kelleştırmedir. iktidar, böyle bir tekel-
leştirmeyi. Tansu Çiller'in başbakan-
lığı sırasında ve Türkiye'yi gümrük bir-
lığine sokmak için çıkartılması gere-
ken yasalar arasında bulunan 7 Ara-
lık 1994 tarihli "rekabetin oluşturul-
ması ile ilgili kanun"u çalıştırarak ön-
leyeceğıne. dün TBMM Adalet Ko-
misyonu'ndan alelacele geçirdiği bir
teklif ile olayı "sözleşme ve özel giri-
şim özgürlüklerıne aykırı" bir kördü-
ğüm haline getirmiştir.
Olayın görünen dayanağı, basın
dünyasına abartılı televizyon promos-
yonları ve yüklü devlet bankaları kre-
dıleri ile giren Mehmet Ali llıcak'ın
gazetelerinin dağıtımını önlemek is-
teyen dağıtım tekelini yola getirmek-
tir. Dün komisyonda benimsenen tek-
life göre. bir yayının sahibi, dağıtıcıdan
kendi mevkutesınin de dağıtılmasını
isterse, bu istek karşılanmak zorun-
dadır. Gene yayınlar, en uçtaki dağı-
tım yerlerine ulaştırıldıklan zaman. sa-
tıcı bu yayınları satışa sunmak zorun-
da olacaktır.
Rekabet hukuku üzerinde ihtisas
yapmış DSP Trabzon Milletvekili Prof.
Dr. Hikmet Sami Türk, dün komis-
yonda benimsenen metnin genel ku-
rulda da yasalaşması halinde anaya-
sanın "sözleşme ve özel girişim öz-
gürlüğüne aykın" bir yasa olacağını
söylüyor. Türk'e göre. anayasa kim-
senin zorla çalıştınlmayacağını söy-
lediği için, böyle bir yasa anayasaya
aykırı olacaktır. Oysa tekelleşme pe-
kâlâ biryıldan beri yürürlükteolan "re-
kabetin oluşturulması ile ilgili ka-
nun"\jn öngördüğü "Rekabet Kuru-
/u"nun çalıştırılması ile başka yasalar
gerekmeden önlenebilir.
• • •
Öncekı gün gensoru görüşmelerin-
de Erbakan'ı savunma amacı ile kür-
süye çıkan Abdullah Gül'ün evire çe-
vire söylediklerinden anlaşılan siyasi
ıktidarın parlamentodaki muhalefet-
ten çok. bir kısım gazetelerden şikâ-
yetçi olduğunu ortaya koyuyordu.
Devlet Bakanı ve aslında gerçek Dı-
şişleri Bakanı olan Gül, gensorunun
arkasında o bir kısım basını arıyordu.
Ona göre, icraatın içinden programı
ile Erbakan'ın konuşması televızyon-
laragetirilmeseydi. Başbakan'ın Lib-
ya liderine verdığı yanıtlar kamuoyun-
dan saklanmış olacaktı.
Ekran başında sabırla bekledim. Bir
muhalefet partisi üyesi milletvekili.
kürsüdekı Vişinski edalı bakandan
sorsun dıye:
"İyi de Sayın Bakan, hükümetin
kontrolündeki, TRT ve sizin Kanal 7
televizyonlannız. Başbakan'ın esip
kükrediğini söylediğinız konuşmayı
sakladı mı?"
"Hem Kaddafi o çadırda gerekli
yanıtı aldı ise, zatıaünizin ikide bir dı-
şarı fırlayıp ev sahibine duyduğunuz
hıncı Hasan Hüseyin Ceylan'/ pay-
layarak gidermeye kalkışmanız ney-
di?"
• • •
Öyle anlaşılıyor kı. hükümet "yalan
haber" diye nitelendirdiği haberleri
sansürleönlemenin.yazılırlarsa hapis
cezaları ile karşılayarak yayıncılan
korkutmanın önlemlerini getirmek için
yeni tasarılar hazırlamakla uğraşıyor.
Ben bu filmin siyah beyaz versiyo-
nunu iyi biliyorum. Zaman zaman ba-
zı sahnelerinde itile «akıla rolüm de ol-
muştu. Cezamahkemeleri, adliye ko-
ridorlan ya da polis nezarethaneleri
ile hapishane hücrelerinde çekilmiş
şeritlerde saklıdır. O roller, o siyah be-
yaz filmin senarist'eri. rejisörleri, ka-
meramanlan, sahne amirlerınden ge-
riye birdolu anı kaldı. Kimılerini zaman
zaman hüzünlendiren anılar...
Allah Allah... Herşeyı düşlerdim de.
Necmettin Erbakan ile Tansu Çiller'in.
böyle bir filmi çağdaş stüdyolarda
renkli olarak hazırlatıp başrol oyna-
maya kalkışacakları, Şevket Kazan'ı
senarist, DYP grubunu figüran yapa-
cakları hiç mi hiç aklıma gelmezdi...
BIR BAKIMA
SER\ ER TANILLI
Felsefeye Bir Saldırı
Ne yalan söyleyeyim, okuyunca irkildim!
Cumhuriyeti kuran ilkelerin ayaklar altına alındı-
ğı, insan haklannın adım başında çiğnendiği bir ül-
kede, şimdi söyleyeceğim olay. tek başına bir şey-
miş gibi karşılanıp irkiltici görülmeyebilir. Ama ha-
yır, hem Cumhuriyeti kuran ilkelerle ilgili, hem de in-
san haklanna gelip dayanıyor bir ucu.
Gazetemizin 12 Ekim günlü nüshasında, birinci
sayfada "Akit Hedef Gösterdi" başjığıyla verilen şu
haberi unutmamış olsanız gerek: Üsküdar imam-
Hatip Lisesı felsefe öğretmeni Sevil Akdoğan'ın
dersinde söyledikleri. -elbette öğrencilerince- Akit
gazetesine yetiştirilir. Dinci gericiliğin bu en saldır-
gan organı, öğretmeni. "Kuran-ı Kerim'i çiğnediği
ve Allah 'a hakaret ettiğini" öne sürerek hedef gös-
terir. Bunun üzerıne, lise önünde toplanan bir şeri-
atçı grup. "Islama uzanan elleri kıracağız" diye slo-
gan atar, tekbir getirir ve yürüyüş yapar. Böylesi bir
gösteri yeşil bayraksız olur mu? O da açılır. Ve grup
"Islama saldıranlara karşı mücadeie" andı içtikten
sonra dağılır. il Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri de,
"O/ayda tahrik var" deyip öğretmeni Kandilli Kız Li-
sesı'ne atar.
Olay dinmiş değil.
Okul Müdürü "Oğretmenin kullandığı felsefi te-
rimlerin yanlış anlaşıldığını" söyleyip olayın abartıl-
maması gerektiğini belirtse de. gazetenin yazdığı-
na göre şeriatçı tehditler sürüyor. Bu arada Imam-
Hatip Liseleri Derneği Genel Başkanı, yaptığı açık-
lamada. "Allah'a, dine, Kuran'a sövenin cezasız
kalmayacağını" söyleyip "Öğretmen Sevil Akdo-
ğan'ın derhal görevden alınmasını" ister. Durum o
ki. öğretmenımiz. yakasını "Vurun Kahpeye!" diye
bir linçten şimdilik kurtarmış olsa da, felsefe aşkıy-
la başladığı meslek yaşamından olma tehlikesiyle
burun burunadır.
Neresinden başlamalı olayın?
Akla ilk takılan şu: Sahi, ne anlatmış olabilir Se-
vil Akdoğan dersinde?
Bir felsefe eğitiminden geçtiğine göre. elbette o-
nun ağırbaşhlığı ıçinde, eleştirici aklı rehber edinip
konularına ondan esinlenen ciddilik ve cesaretle
yaklaşmıştır smıfta.
Şunun altını özellikle çizmiştir: Aklın, her şeyi ta-
nıma hakkı vardır; ona ve bilime sırtını dayayan fel-
sefe de her şeyi sorgular.
Öğretmenımiz. o gün smıfta insan konusuna eğil-
miş idiyse. insanın doğada bir evrimin ürünü oldu-
ğunu ve kendi elleriyle kendisini yarattığını söyle-
miştır. Öğrencilerinden, "Ya Adem'leHavva?"diye
soran olmuşsa. bunun bilimsel bir varsayım olma-
yıp bir masal olduğunu belirtmiştir. Belki eklemiştir
de: Bu masalı gerçek diye alırsak, bütün insanlığın,
zina da değit bir fücûr mahsulü olduğunu kabul et-
mek gibi ığrenç bir sonuca varırız.
Özgürlük, ahlak, kadın sorununu ya da başka so-
runlardan birini işliyor idiyse, öğretmenimiz, mutla-
ka çağdaş bakış açılarını sergilemiştir ve konulara
onlardan hareketle yaklaşmıştır. Ve mutlaka hatır-
latmıştır öğrencılerine: Çağımızdan kalkarak bakı-
nız gerçekliğe: dogmalardan, önyargılardan, boş
inançlardan yola çıkarak değiJ.
Her şeyde "bilimsel kuşku''yu rehber edininiz,
demiştir.
Laik, insanca, özgür ve barışçı bir dünyayı kur-
mak, ancak böyle mümkündür; ve gençler olarak
böylesi bır dünyanın kuruluşunda görev alınız, di-
ye bağlamıştır sözlerini.
Başka nasıl konuşabilirdi ki bir felsefe öğretme-
ni?
Ama bütün bunlar, kendi içinde ne denli doğru
olursa olsun, şeriatçı gericinin gözünde, "Allah'a,
dine. Kuran 'a sövgü "dür.
O kafayı değıştıremezsiniz.
Öyle olunca da yapacağınız, o kafanın yetiştiği
bütün fidelikleri kökünden kurutmaktır: Eğitim ve
kültür politikanızla. iktisadivesosyalsiyasetinizle...
Öğretmen Sevil Akdoğan'ın, giderek felsefenin
başına gelenler, ölü gömmede yardımcı olsun, bi-
raz da camide "aydın din adamı" olarak -neyse o?-
ağzı laf yapan insan yetiştirsin diye açılan imam-ha-
tip okullannın nereden nereye geldiğini bir kez da-
ha ve pek güzel gösteriyor.
Hem her şey, baştaki amacı da fersah fersah aş-
mıştır.
Adamlar övüne övüne de söylüyorlar: "RP nesli,
imam-hatipler ile Kuran kurslanndan yetişti."
İlk hedeflerimizden biri "Eğitim Birliği" ilkesini ye-
niden yaşama geçirmek olmalıdır.
Öğretmen Sevil Akdoğan'ın asıl kurtuluşu bura-
dadır.
Ama ona daha bugünden de sahip çıkmak bir gö-
revdir bizim için: Cumhuriyetçiler, aydınlar, eğitim-
ciler, felsefeciler, Sevil Akdoğan'a kol kanat geriniz!..
RP'den basına
kara para tuzağı
A.NK.\R.\ (Cumhuriyet
Bürosu) - Bosna-Hersek
için toplanan bağışlann ye-
ri ne teslim edilmemesi.
Mercümek olayı ve Lib-
ya "dan sağlanan 50ü bin
dolarlık \ ardım gıbı bır di-
zi kuşkulu para tran^fenne
adı karışan RP'liler. kara
para tanımının basına da
uzayacak şekilde düzen-
lenmesi için çaba gösteri-
yor.
Adalet Bakanı Şevket
Kazan'ın. TBMM Plan ve
Bütçe Komisvonu'nda gö-
rüşülmesi süren "Uyuştu-
rucu ve Psikotrop >İadde-
lerin Kaçakçılığı ile Kara
Paranın Aklanmasının Ön-
lenmesine İlişkin Kanun
Tasansı^nda ver alan kara
para tanımının. basını da
kapsav acak şekilde geniş-
letilmesi isteminde bulun-
duğu ortaya çıktı.
RP'Ii Adalet Bakanı Ka-
zan, tasarının havale edildi-
ği alt komısv ona gönderdi-
ği bir yazıda. Türk Ceza
Kanunu'nun (TCK) 192.
maddesinde \er alan ve
"kendisine \eya başkasına
para \e\a diğer bir \arar
sağlamak aıııacıv la gerçek
\eya tüzel bir kişive zarar
verebilecek hususu" vav ın
yoluylaaçıklamanın da ka-
ra para tanımının kapsamı-
na girmesini istedi.
Bakanın istemi kabul
edilirse. bir partinin gelirle-
rine yönelik başında yer
alan haberlere de yasa tasa-
nsında öngörülen cezalar
\e vaptınmlar uygulana-
cak.
Eklenmesi
istenen madde
Adalet Bakanı Kazan'ın
tasarıya eklenmesini iste-
di ği. tCK'nin 192 madde-
sinde. " Kendisinevcya baş-
kasına. para veya diğer bir
yarar sağlamak maksadıy-
la bir gerçek veya tüzel ki-
şiye zarar verebilecek bir
hususu neşir yoluyla veya
her ne suretle olursa olsun
açıklama tehdidinde bulu-
nanlara bir yüdan 3 yıla ka-
dar hapis ve iki milyon lira-
dan 10 mityon liraya kadar
ağır para cezası verilir" de-
niliyor.
Komisyon Üyesi CHP
Istanbul Milletvekili Ali
Topuz. RP'lilerin anlaşıl-
madık biçimde tasarının
kapsamının daraltılmasını
ıstediklerini vegörüşmele-
rin uzamasını ister tavır
sereilediklerini sövledi.