27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 EKİM 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Vakıflar Bankası, geniş kapsamlı bir rapor hazırlayarak Başbakan Necmettin Erbakan'a sundu Erbakan'ın havuz projesi hazır • Havuz projesinin yönetimine soyunan ve bu konuda sayfalar dolusu rapor hazırlayan Vakıflar Bankası, yönetimde en güçlü aday konumuna yerleşti. HACERGEMİCİ Vakıfbank Genel Müdürii Fehmi Cültekin. Birinci kaynak paketinde ortaya atılan "ha^uzprojesi1 " için Vakıflar Bankasfnın hazırladığı rapor Başbakan Necmettin Erbakan'da bekliyor. Havuz projesinin yönetimine .soyunan \e bu konuda sayfalar dolusu rapor hazırlayan Vakıflar Bankası. kaynak yönetimi için en güçlü aday konumuna yerleşti. Daha önce Emlak Bankası ve Vakıflar Bankası tarafından da kısa süreli denenen ancak başanlı olamayan havuz projesinin mevcut yasalara takılmaması için de gereklı hazırlıkların yapıldığı ileri sürülüyor. KİT'lerin gelirlerini birarada toplayarak harcamalann aynı kanaldan yapılmasını öngören havuz projesinin olabilirliği tartışılırken kamu bankalan arasında kaynak yönetimini ele geçirme yanşı da sürüyor. Erbakan'ın geçen haftalarda görüşlerine başvurduğu kamu bankalan genel müdürleri proje ile ilgili hazırlıklarını yaparken Vakıfbank'ın bu konuda en güçlü aday olduğu gözleniyor. Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz Vakıfİar Bankası Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür Fehmi Cültekin, havuz projesi ile ilgili tüm çalışmalann tamamlandığını ifade ederek, "Başbakan Erbakan'a hazırladığımız raporu verdik. Bu sırada kendilerine bir birifıng de sunduk" derken. raporun içeriği hakkında bilgi vermekten kaçındı. "Bunu açıklamak raporun gerçek sahibi olan başbakanuğa aittir" diyen Gültekin. bazı çevrelerin havuz projesinin me\cut yasalara aykın olduğu konusundaki uyanlan konusunda da şunları söyledi: "Yaptığımız çalışmada tüm aynntılara değindik. Yasal düzenleme gereken yerleri belirlerdik. Hiçbir ayrıntı gözden kaçırılmadı. Bu nedenle herhangi bir boşluğun olduğunu sanmıvorum." llk uygulama başansız Öte yandan daha önce Emlak Bankası tarafından da denen ancak başarıya ulaşılamayan projeyi Vakıfbank'ta çok kısa süreli uygulamış ancak ekonomik krize yenik düşmüştü. 1994 yılı başında benzer bir proje uyguladıklarını belirten Fehmi Gültekin. Makine Kimya, Tüpraş. Çitosan. Şeker Fabrikaları gıbi kurumların paralarının bir havuzda değerlendirildiğini ifade ederek. "Bu proje kapsamında parası olanlann parasını değerlendirdik, Krediye ihtiyacı olanlara da bu kaynakların üzerine bir kaç puan koyarak değerlendirdik. 1994 yılının başında haşlatildı ve çok kısa bir sürv sonra krize patlayıp faizler olağanüstü yükselince o protokol öylece kaldı" diye konuştu. Projenin sadece bir ay kadar bir süre uygulanabildiğini belirten Gültekin. yeni projelerinin krize kurban gitme olasılığının olmadığını söyledi. Türkiye'de bugün kriz beklemenin doğru olamayacağını ifade eden Gültekin. "Kriz beklemiyorum. Hiçbir zaman hiçbir dönemde kriz söz konusu olmayacaktır. Türkiye 1994'ten çok farklı bir süreç içinde. O zaman Türkiye'nin döviz rezen leri yoktu. Hazine borçlanmakta zorluk çekiyordu. ihracat girdiğimiz çok düşük düzeyde idi \e bankalann açık pozisyonu önemli boyutlardaydı. Şimdi ise hemen hemen bunların hiçbiri \ok. Bu nedenle de kriz olur da proje uygtılanmaz dhe de bir endisem bulunmuyor." Türk firmalarmm Libya'ya minnet borcu olduğuna inanıyorlar Müteahhitler ağız değiştirdi ANKARA (AA) -Libya liden .Muammer Kaddafı'nin Türkiye'ye yönelik suçlamalarından sonra "150 miyon dolar için onurumuz ayaklar altına almmaınalıvdı" şeklinde konuşan Türk müteahhitler. alacaklan garanti edilince agız değiştirdiler. Libya'ya ilk giren Türk müteahhitlerinden biri olan Cevahirler Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Cevahir, Başbakan'ın gezinin son derece yararlı olduğunu söyledi. Türkiye'nin 1974'deki Kıbns Harekâtı'ndan dolayı Libya'ya minnet borcu bulundugunıı ileri süren Cevahir. "Kaddafi'nin ileri-geri söz etmesi nedenivle Libya milletine sırt çevirmek, geleceğimiz açısından da iyi olmaz" görüşünü savundu. Cevahir, Lıbya'da 300 milyon dolarlık iş yaptığım. 12 milyon dolarlık alacak sorununun ise 7 yıldır sürdüğünü belirterek. "Görüşmeler olumlu. Rahatsı/ edici kelimeler ortalıkta var ama, alış eriş \e para hareketi konusunda olumlu hareket kabul edi>orum" dedi. Türkiye'nin Libya milîetine "minnet borcu" bulunduğunu savunan Cevahir. şöyle konuştu: "Türkiye'nin. Libya milletine minnet borcu var. Yani birtakım çirkin konuşmaiardan dolayı, bir milleti silmenin doğru olacağına inanmıvorum. 1974'te, Kıbns Savaşı sırasında, bütün dünyanın bize ambargo kovduğu dönemde, Libya'dan 3 uçak dolusu uçak parçaları alındı. Bunun en doğrusunu, dönemin Malive Bakanı Deniz Bavkal bilir. Bu parçalar için Malive Bakanı çek \erdi. Libva'nın bu çeki tahsil edip edemediği belii değil. Ayrıca. geçmişimizde hiç pürüz yok. Erbakan, a\nı şeyleri konuşsaydı, Libyalılar bunu Türk milletine mi mal edeceklerdi. 20 vıldır kaddafi. bu tür sözler sövler. Biz, bunları kaale almayız. Bugün ortalığın ayağa kalkmasında, sanıyorum Savın Başbakan1 ! yıpratmak, saldırmak için kullanılmasının da payı var." 1970'lerde uluslararası statüde Türk inşaat firması bulunmadığını. Türk firmalarının Libya sayesinde uluslararası firma olduöunu anlatan ibrahim Cevahir, şu anda 65 bin konut yapımı için Türk müteahhitlerine teklif olduğunu. ödemeler dengesinde bozukluk olduğu için üstlenmek istemediklerini belirtti. Valilik, milletvekilleri ve işadamlarına kilim satmayı planlıyor Batı Hakkâri'ye destek olacak SEDAOĞIZ Hakkâri Yaliliği. politikacılar ile Türki- ye'nin batı illerindeki işadamlarına kılıın sat- mak için kollan sıvadı. Hakkân Valısi Kemal Çelik, yakında Türkiye Büyük Millet Mec- lısi'nde bütün milletvekillerine Hakkâri ki- limleri satacaklannı; aynca Türkiye Odalar ve Borsalar Birligı'yle. (TOBB) önümüzde- ki yıl yapılacak genel kurulunda bini aşkın sanayici ve işadamına dağıtılmak üzere kilım siparişı anlaşması yaptıklannı söyledi. Güneydoğu Anadolu'daki terör nedenıy- le civardakı köylerden ve Saddam Hüse- yin'in baskısıyla Kuzey Irak'tan il merkezı- ne göç eden vatandaşlara yardımcı olmak amacıyla, bugüne kadar 17 kilim atöly esin- de 1300 kişiye iş imkânı yaratan Hakkâri Va- lıliği. ilin sımgesi olan kilimlerin Türkiye'nin zengin illerinde ve yurtdışı pazarlarda satı- şı için yoğun girişimlerde bulunuyor. Bu çerçevede. işe 700 bini aşkın üyesi olan TOBB'den başlayan Hakkâri Yaliliği. geçen Türkçe \e Ingilizce bastırılmış "Hakkâri Kilimleri" kataloğuyla beraber gönderdiği mektupta. kendileri veya işyerleri için saf yün ve kök boya iplikten dokunmuş kılım- İerden alarak. doğunun yoksul ili Hakkâri'ye katkıda bulunmalannı istedi. TOBB'ye gönderdikleri destek mektubu- na çok olumlu yanıt aldıklan ve bugüne ka- dar TOBB üvesi işadamlarına 150 kilım sa- tışı gerçekleştirdiklerini kaydeden Hakkâri Va- lısı Çelik "TOBB'yle önümüzdeki \ıl >a- pılacak Genel Kurulu'na katılan bini aş- kın delegeye çanta yerine Hakkâri kilimi dağıtacak. Türkiye çapındaki odalardan YASED'in eylül bültenindeki araştırmaya göre Yabancı yatınmcı otomotivi tercih ediyor Ekonomi Servisi-Yabancı yatı- nmcılar Türkiye cle en fazla otomo- tıv sektörünü tercih ediyor. Yabancı Sermaye Koordinasyon Derneğı'nin (YASED) Eylül ayı bül- teninde yer alan araştırmaya göre. Türkiye'de kay ıtlı sermayesi 100 mil- yar lıranın üzerinde 175 yabancı yatınmcı kuruluş bulunurken. bu ku- ruluşların toplam sermayesi 84 tril- yon İiraya ulaştı. Araştırmaya göre bu oran Türkiye'de yapılan toplam yabancı yatırımların yüzde 72'sine karşılık geliyor. Bu arada yabancı sermayenin. en fazla yatırımı otomotiv sektörüne yaptığı belirtilirken. Türkiye"de ya- bancı kuruluşlann sayısının 1995 yı- lı sonu itıbariv le 3 bin 171 "e. vatır- dıkları sermaye toplamının ise 116.8 trilyon İiraya ulaştığı ifade edildi. Kayıtlı sermayesi 100 milyar lira- nın üzerindeki 175kuruluşun yatı- nmlannın yansı. 6 sektöre yayılır- ken, bu yatınmlann beşte biri oto- motiv sektörüne yapıldı. Otomotiv sektörünü yüzde 10.4 ile bankacılık ve yüzde 8.6 ile tica- ret ızliyor. Öte yandan Türkiye'deki en büyük yatınmcı yabancı firma Japon Toyo- ta Mo. Corp. olurken. şirketin ser- mayesi 5.4 trilyon lira olarak açık- landı. Ikinci sırada da bir diğer oto- mobil yatınmcısı. Fransız Renault S.A. yer alırken. üçüncü sırada ise. Pirellı Tyre Hold.N.V şirketinin las- tik vatırımı uelivor. ANAP İzmir Milletvekili Rüsdü saracoğlu 'Ekonomi bürokratlan siyasi baskı altında' Hakkâri Valiliği TOBB ve TBMM sayesinde yüksek gelir elde etmeyi hedefliyor. yoğun talepler alıyoruz. TOBB dışında TL'SİAD'a da mektup yazacağız. Ayrıca, önümüzdeki günlerde Vleclis'teki millet- vekilleri de kilimlerimizden alarak bize destek \erecekler" dedi. Vali Çelik. Hakkârili vatandaşlara parasal yardım y apmak yerine kilim dokuma tezgah- İannda istihdam etmeyi tercih ettiklerinı ve bir süre sonra tezgâhlan işçilere vererek, ye- ni üretime geçen fabrikayia iplik ihtiyaçlan- nı da karşılayacaklarını bıldirdi. Valilığin sadece kilimlerin yurtiçi v e yurt- dışında pazarlanmasıyla ilgileneceğıni kay- deden Kemal Çelik; lstanbul. İzmir. Antalya gibı illerde mağaza açmayı planladıklannı aynca Almanya'ya ihracat konusunda bağ- lantılarının son aşamaya geldiğini söyledi. Kilim dokuyan Hakkârili kadınlann eline ayda 6-9 milyon lira geçtığini. kaydeden Va- li Çelik. ihracat konusunda şu bılgıleri ver- di: "Almanya ve Japonya'da fuarlara ka- tılacağız. Siparişleri yetiştirebilmek için sosyalyardımlaşma destek fonunun katkı- şıyla kilim tezgahları say ısını arttınyoruz. İç piyasada metrekaresini 3 milyon liradan sattığımız kilimlerin ihraç fiy atı daha y ük- sek olacağı için böy lece işçilerin ücretlerini de arttırma imkânımız olacak." KöNUK YAZARI ŞEVKET SAITLGAN R u < i d üK U 5 ° U Ekonomi Servisi - Siyasilerin bürokratla- n kıskaç altına aldığı ileri sürülüyor. RE- FAHYOLkoalisyonu ile birlikte bürokrasi- ninkapılannınmuha- lif partilere kapatıl- mak istendiğinı belir- ten ANAP izmir Mil- letvekili Rüşdü Sara- coğlu. bürokratların üzerinde yogun bir baskı olduğunu ifade ederek "Biz anavasal göroimizikullanarak bilgi almak istiyoruz. Ancak bu koalisyon partileri tarafın- dan engellenmek istiyor" dedi. Muhalefet kanadı"REFAHYOL'u bürokratlara baskı yapmakla suçlu- yorlar. Daha önce Merkez Bankası Başkanı olarak da görev yapan ANAP İzmir Milletvekili Rüştü Saracoğlu. bürokratlann çalışmalannı överken iktidann bürokratlan yıprattığını söy- ledi. Saracoğlu, bürokrasinın üze- rinde çok büyük bir baskının oldu- ğunu ifade ederek "O kadar entere- san şe> ler duvuyoruzki inanmak çok zor. Birtakım bürokratlann görev- denalınmanedenieri olarak ANAP'a bilgi vermeleri gösteriliyor. Böyle bir zihniyet olanıaz" diye konuştu. ANAP'ın bürokratlardan bilgi al- masının anavasal bir gö- rev olduğunu ifade eden Saracoğlu, "Bu bilgiyi bürokrattan alamaya- cagız da kimden alaca- ğız" diyerek bürokratlar üzerinde baskı kurarak hiçbir yere vanlamaya- cağını İcaydetti. Öte y an- dan bürokratlan v e özel- likle Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel'i de öven Saracoğlu. Erçel'e Euromoney dergısi ta- rafından D notu veril- mesıni ise "Oderginin densizliği" olarak nit- lendirdi. Merkez Bankasf nın başa- n ile yönetildiğini ifade eden Sara- coğlu. "Erçel'e D notu verilmesi çok yanlış. O derginin densizliğinden baş- ka bir şey değil. Kendisini tenkit et- tiğim bir husus \ ar, o da döv i/li borç- lanma ve enflasyona endeksli tah\ il- ler konusunda fazla mülayim bulu- yorum. Kendisi ile bu konuda görüş- rüm. Bana söylediği çok ciddi bir is- tikrar progranunın v ürürlüğe konma- sını takiben bu gibi ensrrümanlan önerdiği \olunda. .Ancako da zaman- la ögrenecek ki politikacılara. şunla- rı şunlan \apin. ardından da şunu ger- çekleştirirsiniz dediğinizde politika- cılar işlerine geleni alır. diğerlerini görmezlikten gelir" dedi. İgÇİNİN EVREMNDEN ŞÜKRAN SONER Pişkin Hükümet kurulmadan, aylar önce bu köşede Refah için "düzenin en büyükpartisi" Başbakan Necmettin Erbakan'ı da "en iyi temsilcisi" ola- rak tanımlamamı yadsıyanların sayısının az ol- mayacağını biliyordum. Ancak söylemi "düzen karşıtı" olan parti ve lider kimliğinin görünmeyen, çok iyi gizlenen, "hak ve değerler" adına aslın- da sadece "çıkarları" gözeten ve sonuç olarak "tüm değerleri satabilecek, kaypaklığın zirve- sindeki" öteki yüzünü anlatmaya çalışmıştım. Önceki geceyarısından sonra, Afrika seferin- den dönen Necmettin Erbakan'ın, yanındaTansu Çiller olarak açıklamalarını, pişkinliğini, akı ka- raya çevirebilme, her şeyi ters yüz edebilme ye- teneğini izledikçe, bir kez daha birbirlerine ne ka- dar benzeyip, yakıştıklarını düşündüm. Sezebildiğimden çok daha ağır bir deformas- yonla ve tehditle karşı karşıya olduğumuzu, bi- raz içim ürpererek gözledim. Günümüzde siya- si, sendikal, yaşamın heralanındaki liderleri, ba- şarı için çok geçerli olan ölçülerin; pişkinliğin, er- demsizliğin, çıkarlar adına dönekliğin, heryolun mübah sayılması yanşmasında. bildik, tanıdık yüzler arasında birinciliği Erbakan'a vetabii ikin- ciliği Çiller'e vererek onlarla kıyasladığımda da- ha önce çok başarılı olduklarını düşündüğüm kimilerini sınıfta bile bıraktım. • • • Yıllar önce Ingiltere'de izlediğim bir parlamen- to toplantısındaki tartışmalar gözümün önüne gel- di. Ingiliz İşçi Partisi sözcüleri, dönemin Başba- kan'ı Thacher'ın o dönemin ırkçı Güney Afrika yönetimine ambargoyu uygulamamasını eleşti- riyortardı. Thacher pervasız, ırkçı, diktatör, gaddar Gü- ney Afrika yönetimi ile yaptığı ticari ilişkilerden, sağladığı ekonomik yaran rakamlarla açıkayarak övünüyordu. Thatcher, Erbakan'ın deyişi ile "haktan, insan- lıktan payını alamamış, batıl maddiyatçı düze- nin, dünya sömürü düzeninin simgesel, önde li- derlerinden biri." Ya Erbakan? Neyin, hangi de- ğerierin temsilcisi? Thatcher'ı gölgede bırakacak bir ustalıkla, Türk bayrağına hakaret edilmesi, Türkiye Cumhuriye- ti'nin tüm değerleri ile alay edilmesi ve dünya- nın teröre en yakın, insan haklanna en aykırı uy- gulama içindeki en zalim diktatörlerine prim ve- rilmesini "sonucuna değerdi" diye açıklıyor. Af- rika seferinden sağladığını söylediği ekonomik çıkar ilişkilerini, ballandıra ballandıra anlatırken -ki büyük çoğunluğunun palavra olduğunu, as- lında ciddi hiçbir anlam taşımadığını hepimiz bi- liyoruz-, hangi dünya görüşünün, değerlerin tem- silciliğini yapıyor? • • • Evet; iktidar, yıllarca halkı aldatan Erbakan ve Refah'ı gerçek yüzü ile tanımamızda çok yarar- lı oluyor. Ama doğrusu "iyikiiktidara geldiler, ger- çek yüzleri ortaya çıktı, halkımızgördü" iyimser görüşlerine, hiç mi hiç katılamıyorum. Erbakan'ın ülkemize, çoğunluk yoksul kesimlere, ezilenle- re Thatcher'la kıyaslanmayacak zararlar verebi- leceğine inanıyorum. Ne de olsa Thatcher, demokrasi rejimi içinde, yeni dünya sömürü düzeni ve ideolojisinin, de- ğerferinin önemli bir temsilcisi. Ülkesinde uygu- ladığı ve topluma benimsettiği düzen ve değer- leri ile çoğunluk kitlelerin yoksullaşmasını getir- di. Sömürünün katlanmasını, dünya tekellerinin ve rantiyecilerin, vurgunculann karlarının patlama- sını, sosyal devlet düzeninin zayıflatılmasını, iş- sizlerin ve sendikasız çalışanların katlanarak art- masını sağladı. Erbakan ve Refah'ın iktidarının ise bu anlam- da ülkemize ve kitlelere vereceği zararlar en ha- fif olarak kabul ediliyor. Ideoloji ve hedefleri ve attıkları her adım ile asıl Türkiye'deki demokratik düzeni, insan hakları- nı, laikliği, Atatürk devrim ve ilkeleri ile Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığını tehdit ediyorlar. Bütün bunlara güçlerinin yetmesi söz konusu olmasa da iktidarda kaldıklan her gün, kimi değerlerin aşın- ması ve ülkenin yönünün değişmesini getirdiği için çok fazla zararlı oluyor. Sınai Vatırun ve Kredi Bankası İktisat Lzmam Günümüzün toplumsal sorunlannın ekonomik gerçeği 7 0 yıldır toplumsal üretimi kişi başına üç bin dolan aşamayacak bir zavallı- lıkta tutan köylülüğün. hâlâ nüfusun ya- rısını oluşturuyor olmasından gocun- mayan ve üstelik bunlan tartışmayı abes gö- ren v urdumduymazlık. yaşanılan birçok top- lumsal olaya rağmen ortadan kalkmış deail- dir. Köylülüğü bitirmediği için sanayileşme- y i tamamlay amay an Ankara, aynı zamanda da demokratikleşenıediği için milyonlarca insa- nın büyük kentlerin etrafinda varoş kültürü için- de kalmasına neden olmuştur. Ankara'da otu- rarak Türkiye'yi yönetenler. büyük Türkiye hayali ile yaşayarak sadece kendi kendisiyle kıyaslamayı tercih etmiş dünya ölçeğindeki değişmeleregözlerinı kapatmıştır. Sonucun- da da bugün karşılaşılan birçok toplumsal so- run. bu anlayışın bir izdüşümü olarak karşı- mıza çıkmıştır. Türkiye'de kişi başına milli gelir. 1980-1993 arasında reel olarak yüzde 2.4 arrmıştır. Aynı dönemde Güney Kore ve Çin. yüzde 8.2. Tayland yüzde 6.4. Endonez- ya yüzde 4.2. Şili yüzde 3.6 ve Malezy a yüz- de 3.5 bir büyüme gerçekleştırmışlerdir. 1980 ile 1993 yıllan arasında Türkiye'de- ki ortalama enflasyon oranı yüzde, 53.5 ol- muştur. Bu oran Malezya'da yüzde 2.2. Tay- land'da yüzde 4.3. Güney Kore'de yüzde 6.3. Çin'de yüzde 7.0. Şıli'de ise yüzde 20.1 ol- muştur. Bu yetersiz büyümenin getirdiği so- runları yaşadığımız birçok toplumsal sorun- da en şiddetli şekilde yaşamaktay ız. Yaşanılan bu toplumsal sorunlann ekono- mik boyutunu vurgulamak için şu bilgileri verebiliriz: Türkiye'de gerçek işsizlik oranj- nın yüzde 19.8 olduğunu. gelir dağıhmının du- rumunu gösteren en önemli bilimsel veriler- den olan Lorenz eğirisinin artık bir yelkenli- yi andıracak şekilde şiştiğini. bir kilo ekmek için 2 saat 18 dakika çalışmak gerektiğini, dört kişilik ailenin mutfak masrafı 18 milyon iken asgari ücretin yeni brüt 17 milyon olduğunu. milli gelirin yüzde 60'ını kâr-faiz-rant geliri sahiplerinin aldıgını. ücretlilerin milli gelir- den aldıklan payın yüzde 15 olduğunu. yüz- de 20"lik en yüksek gelir grubunun milli ge- lirin yüzde 50'sıni aldıgını. dolaylı vergilerin milli gelir içindeki payının yüzde 51 'e ulaş- tığını. son on yılda ücretlilerin gelir vergisi payınm yüzde 38'den yüzde 54"e yükseldiği- ni, ücretdışı gelir sahiplerinin gelir vergisi pay- lannın aynı dönemde yüzde 61'den yüzde 45'e düştüğünü. bankalann üç milyon lira- nın altındaki vadeli mevduat hesaplannın top- lam hesapların yüzde 91'ini oluşturduğunu. üç milyon lirayı aşan vadeli hesaplann top- lam hesaplann yüzde 9'u düzeyinde bulun- duğunu vebaşvuran her 100 gençten 83'ünün üniversiteye giremediğinı bilmemiz gerekir. Aynca bilinmelidirki Türkiye'nin yeterin- ce sağlıklı ve istikrarlı büyüme hızlannı ya- kalayamamasının sebebi. sermaye birikimi- ni sağlayacak gerçekçi programların hayata geçirilememesidir. Yaşanılan süreçte tanm toplumundan sanayi toplumuna geçiş için uy- gulanan temelsız şok politikalar. bugünkü so- runlann temelini oluştunmuştur. Gelişme sa- nayi toplumuna geçmekle mümkündür, ancak bu geçiş teknik ve sosyal alryapıların da sağ- lanması ile kalkınmanın dinamiğini oluştu- rur, yoksa bu gelişme kalkınmanın önünde bir takoz görev ini görür. Bugün yaşanılan iç göç ve beraberindeki sosyal gerginlikler. tarım toplumundan sana- yi toplumuna geçiştekı plansizlığm ve günü birlik politikalann sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Nüfusun yüzde 50'si tanmdaça- lışırken tanmın milli gelir içindeki pay ının ol- ması gereken düzeylere indirilmeyeçalışılma- sı. yaşadığımız sosyal sorunlann temelini oluştururken gelirdağılımı bozukluğunun da kaynağıdır. Böylesi bir gelişme de tasarruf oranının bugünkü düşük halini almasına ne- den ohcaktır. 1996 yılı itibarıyla maü siste- min milli gelire oranı yüzde 18 gibi çok dü- şük bir oran olmasına. en çarpıcı ise bu sığ mali sistem yüzünden de kamu borçlannın ma- li sisteme oranı yüzde 323 gibi trajik bir ha- le gelmesi sonucunu çıkarır. Bugün mevcut bankacılık sisteminin top- lam aktifleri 69 milyar dolar iken bu miktar Aîmanva'da 3 trilyon 151 milyar dolar. Fran- sa'da ise 2 trilyon 834 milyar dolar gibi dev rakamlara ulaşmaktadır. 1993 yılında Çin'de yurtiçi tasarruflann milli gelire oranı yüzde 40.2. Malezya'da yüzde 38.1. Tayland "da yüz- de 35.9. Güney Kore'de yüzde 34.7, Endonez- ya'da yüzde 30.5. Şili'de y üzde 26.5 iken Tür- kiye'de bu oran yüzde 22.2 olmuştur. Bu ara- da Türkiye'nin nüfus artışının yüzde 2.1 ol- duğunu da unutmamak gerekir. DİE rakamlan da olayı daha açık bir şe- kilde vurgulamaktadır. DlE'nin son olarak geçen ay açıkladığı 1987-1994 dönemi Gay- ri Safi Milli Hasıla araştırmasının sonuçlan aradan geçen sürede biriktirilen sorunlann Türkiye'nin ekonomik. sosyal ve toplumsal yapısını nasıl kökünden sarstığını resmi ra- kamlarla gözler önüne sererken iller ve böl- geler arasında ulusal gelirden alınan pay açı- sından kişi başına 11 kata ulaşan uçurumlar belgelenmiş olmaktadır. İller arasında 6 bin dolarla. 500 dolar arasında değişen kişi başı- na ulusal gelirdağılımı yanında. sadece bu yı- Iın3.2 katrilyonluk bütçesinde 190trilvonluk yatınm payı. işsizliğın boyutlannın ürkütücü- îüğünün teşv ikçisi olarak ortaya çıkmaktadır. DPT'nin Temel Ekonomik Göstergelerra- poruna göre kentlerde yüzde 10.7'ye tırma- nan işsizlik oranı. kırsal kesimde yüzde 4.5 "ler- de gezinirken ülke genelinde yüzde 8'e yak- laşan ve sayısal olarak da 5 milyonun üzeri- ne çıkan işsizler ordusu, yine istismara açık tablonun gerçek yüzünü ortaya koymaktadır. Türkiye'de geliri dağılımındaeşitsizliğinvar- lığı artık her kesim tarafından kabul edilmek- tedir. Bu eşitsizlik. sadece sosyal sorunlann değil. beraberinde kendisi de çözülmesi ge- reken bir sorun olmakla birlikte. yeni ekono- mik sorunlann da hazırlayıcısı olmaktadır. Türkiye'nin 1995 yılı ulusal geliri 165 mil- yar dolardır. Bu gelir. başka ülkelerle karşı- îaştınldığında acı gerçek bütün çıplaklığı ile karşımıza çıkmaktadır. Türkiye ile aynı nü- fusa sahip Fransa'nın 1.300 milyar, ltalya'nın 1.250 milyar. Ingiltere'nin 1.100 milyar do- lar olmuştur. 7 milyonluk Isviçre'nin ise 250 milyar dolarlık üretim yapması. sosyal ve toplumsal sorunlanmızın ekonomik sebeple- rini nerelerde aramamız gerektiğini ve dış güçler nedenine fazla sığınmamızın gerekti- ğinin en güzel örneğini vurgulaması açısın- dan çarpıcıdır. Üretimin arttınlmasının konu- şulmadığı birülkede. büyük hedeflerden bah- setmek pek sağlıklı olmasa gerek. Sonuçta Türkiye'nin bir sistem ve anlayış değışikliğineacilen ihtiyacı vardır. Anlayışde- ğişmedikten sonra sorunların sadece amba- lajı değişmiş olacaktır. Ve bu ülkede bir ya- şına gelmeden ölen bebek sayısı dünya sıra- lamasında en önlerde. Ve bu ülkede sağlık sigortasından yoksun otuz milyon insan var. Sorunlar sadece ciddi ve dürüsüt nitelik- lerdeki politikacılarla değil. demokrasinin tümkurunnekurallan ileişlediği. insan hak- lanna saygılı vepiyasa sisteminin heryönüy- le işletildiği bir anlayışlaçözüm mümkündür. Son söz düşmanın en tehlıkelısi kendı içinde olan, görünmeyenidir. GENEL-İŞ SENDİKASI 11. OLAĞAN GENEL KURULU'NDA SENDİKA ZORUNLU ORGANLARINA SEÇİLEN ÜYELERİN İLANI GENEL YÖNETİM KURULU ASİL ÜYELERİ GENEL DENETİM KURULU ASİL ÜYELERİ GENEL DİSİPLİN KURULU ASİL ÜYELERİ AdıSovadı Atılla Öngel Muharrem Kurt Nurettın Dınçer Cemal Arslan AMülkerim Timur Erol Ekıcı Şukrû Ercan Sefa Sert Haydar Budak Hüseyin Yaman Ahmet Selçuk Aşur Kurgen Bedrettın Çevık Yusuf Demır Yakup Ören Unvanı Genel Başkan Genel Sekreter Malı Işl.Dai.Bşk. Eğt.Daı.Bşk. TİS Daı.Bşk. Örg.Daı.Bşk. Araş.Daı.Bşk. G.D.K. Üyesı G.D.K. Ûyesı G.D.K. Üyesı G.D.K. Üyesı G.D.K. Uyesı G.D.K. Üyesı G.D.K. Uyesı G.D.K. Uyesı Mesleo/'San. İşçı işçı işçı İşçı İşçı işçı İşçı İşçı İşçı İşçı İŞÇI İşçı işçı İşçı İşçı Adresi Akarbası Mah. Ege Sok. 44/8 Eskışehır Inkılap Mah. Orta Sok. No:23Altındağ/Ankara Omek Mah. llker Sok. No:11/2 Altındafr Ankara Yeni Batı Mah. 286 Sok. No: 75 Batıkent Ankara Turgırt Özal Bulvarı Çağla Apt. No.85D:V1 Adana Uğur Mumcu Mah. Köprüler Srt. 4. Blok D.14 Kartal/lst. llkyerleşım Mah. Saygınlar Sıt. A-19 BatkentAnk Beyazıt Mah. Vatan Cad. ÖztekinApt. 41'6 Selçukiu/Konya Umut Mah. Sembol Sok. No. 34/22 Çankaya/Ankara Yıldınm Mah. Barutluk Cad. 48/9 Bursa Işık Mah. 2. Dıbek Sok. No: 4 Usak Mustafa Kemal Paşa Mah. Çetın Sok No: 94/9 Avcılar.'lst. inönû Mah. Mehmet Turkmen Sok. No: 38 Şahinbey 'Gazıantep Yumurtacı Abdıbey Cad. Nur Sok. 17/2 Merdıvenkoy/lstanbul Çokekler Koyu Adapazan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle