Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 EYLÜL1995PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Yayıncılar Birliği Başkanı Atıl Ant, yasal yollarla ve yayıncılann birlikteliğiyle mücadeleden yana:
Da\aıusıııa^ korsan belasmı teıııizler
Yayınevlerinin
dağıtım şirketi: DaDa
Yedi yayınevi, Afa, Altıkırkbeş. Cem,
Düşiin, Hü, Kavram ve Oglak,
yaklaşik bır buçuk yıldır üzennde
çalışılan birprojeyi yaşama
geçirdıler ve dağıtım çalışmalannı
tek elde topladıfar. "DaDa" adıyla
kurulan bu şırket üzenne Türkiye
Yayıncılar Birlığı Başkanı. Afa
Yayınlan sahibi Atıl Ant ile görüştük.
DaDa'yı. kısaca. "Dağıtımcılara
dağınm yapmak amacıyia kurulan
bir şirket" olarak özetliyor Ant.
Yayın sektörünün çoktandır
bozulmuş olan. yayınevi-dağıtım-
kitapçı-okurbağını yenıden kurmayı
amaçlayan DaDa gibi bir oluşumun
sektör içın taşıdığı önem, yayıncıları
ılk kez bir araya getirerek tüm satış
ve dağıtım yetkilerini kendi
bünyesınde toplamasından
kaynaklanıjor. "Bu yedi yayınevi
yalnızca ilk adımı atrnış, oldular, bu
çaJışmaya kahlacak yayınevleri ile asıl
amaç doğrultusunda hızlı adımlar
aölahilecek. dağıtım şirketlerinin
gerçekten dağıum yapar hale geunesi,
kitapçılarda kitaplann
bulunabilmesi. okunın kitaba
kitapçıdan istedigi anda ulaşabilmesi
için taşlar yerine konulabilecek"
dı>or Ant. Yaymcılık sektörünün
artık. geleneksel yapısını kırmasının
kaçınılmaz bir gereksinim olduğunu
vurgulayan Ant, sektörün '80
sonrasında kitap türü seçme. basım
kalitesi gibi konularda müthiş bir
gelışme gösterdiğini, ancak kitap
dağıtımı ve satışında geri kaldığını
belirtiyor. Yayıncılann. yaşamlannın
büyük bır kısmını kitap dağıtmak ve
kazanılan paranın tahsilatı peşinde
koşmakla harcadığını savunan Ant'a
göre DaDa. bu sorunlann üstesınden
gelmek ve yayıncıyı asıl amacı olan
kitap basmaya yöneltmek amacından
yola çıkıyor. "DaDa. yayınevleri
yerine rûm dağıtım, satış, tahsilat ve
ödeme işlerini üstlcnince, yayıncılann
kafalannda rakamlann yerini
Idtaplar alacak" dıyen Ant, başlangıç
noktası olarak piyasanın dengelerini
belirlemek ve ciddi bir düzene sahip
bir sektör yaratmak amacından
hareket ettiklennı belirtiyor.
"DaDa'nın 1 eyliilde çakşmaya
başlamasının ardından. bu flkre en
başından oiumlu yaklaşan kimi
yayınevlerin de DaDa'da >er alacağını
bifiyoruz. ama bu gelişme olmadan da
1000 kadar kitabın tek merkezden
dağıtıldığı, bu kadar kitap için belli
periyotlarda katalog yayımlandığı,
khap fiyatlannın yine bu periyotlara
göre disiplinc edildiği, giderek bir
kitap dergisini çıkaran. büyük
merkezler dışındaki kitapcılara da
hıziı ve geniş biçimde ulaşmayı
amaçlayan bir yapı oluşturma
umudundayız" diyen Atıl Ant.
şirketin, yayıncılık sektörünün
geleneksel kalıplannı yıkacağını ve
sektörü, günümüz piyasa koşullan
çerçevesinde bir adım daha ileriye
taşıyacağını düşünüyor.
DL'YGU DLRGUN
"Korsan yayıncılık" Türkiye içın yenı
birkavramdeğil. Yayınevlerinin kimi ki-
taplannı gizli yollardan basarak pıyasa-
ya süren ve çok büyük paralar kazanan
korsan yayıncılar. yayıncılık dünyasının
belini yıllardır büküyor. Okullann açıl-
maya hazırlandığı şu günlerde. bu kez
ders kitaplannın korsan baskılan günde-
me geldi.
Geçen günlerde. Ankara'da Millı Eğı-
tim Bakanlığı'nın ders kitaplannı basan
bir korsan şebeke ele geçirildi. Istanbul.
Ankara ve Izmir'de de konuyla ilgili yet-
kililer alarmda...
Yayınevleri için yaşamsal bir tehlike
oluşturan korsan yayıncılığın önü nasıl
alınabilir?Yayınevlerı korsanlarla nası)
mücadele edebilir? Okur, korsan yayın-
lar hakkında nasıl uyanlabilir? Bu ve
benzen soruların yanıtını Yayıncılar Bir-
liği Başkanı Atıl Ant'tan alıyoruz: "Zaten
zor şartlarda yüriiyen ve bü> ük sıkıntılar
yaşayan yayıncılık sektörünün sırtına bir
de bu korsan belası bindi. Korsan yayın-
cılığı. yasal düzenlemelerdeki eksiklik \e
kitabın kitapçılardan başka yollarla satıl-
ması teş^ik ediyor. Buna bir de indirimli
khap satma alışkanlığını eklemek zorun-
dayız."
Korsan yayınlann indirimli satış nok-
talannda bol miktarda bulunduğuna di-
kat çeken Atıl Ant. belediyelerin bu ko-
nuda dikkatli davranmasından yana. Kor-
san yayıncılığın tümüyle kayıt dışı eko-
nomının bir ürünü olduğunu söyleyen
Ant. yasal boşluklann korsan yayıncılı-
ğı beslediğini vurguluyor:
"Bu sene yürürlüğe giren Fikir ve Sa-
nat Eserleri Kanunu'nda korsanla ilgili
açık yasal düzenlemeler gerektiği konu-
sunda yetkililere taleplerimizi defalarca
ilettik. Yasada korsan y ay ıncılığın açık ta-
rifi yok. Re'sen takip ve korsanlara hı/lı
baskıniar yapmamızı sağfayacak düzen-
Ant "Korsan y avıncılıkla mücadelede okura güveniyoruz" diyor.
lemekr de yasaya konulmadı."
Ancak bunun yanı sıra kanunun 71.
maddesı "Bir eseriizinsb olarak umuma
arz eden ve yayımlayanlara" 3 aydan bır
yıla kadar hapis ve 300- 600 mılyon ara-
sı para cezası getiriyor. Yine 1995 Hazı-
ran ayında yürürlüğe giren "markalar,
patent ve lisans haklan*". yayınevlerine
yenı imkânlartanıyor. Atıl Ant, bu geliş-
melenn korsan yayıncılarla mücadelede
yayınevlerine önemli fırsatlar sağladığı-
nı düşünüyor.
"Bütün yayınevleri kısa zamanda mar-
ka tescillerini yaptınp bu yeni yasadan
yararianma \e böylece yasanın getirdiği
cezaları korsanlara uy gulatma imkânına
ka\ uşacaklardır" dıyen Ant. yasada, kor-
san kitabın üretıldiğı makınelerın imha-
sına olanak veren cezalann da bulundu-
ğunu ekliyor.
Atıl Anfa göre korsan yaytncılıkla
mücadelede yayıncılann önünde uzanan
iki yol var: "Yasal yollar \e yayıncılann
kendi aralannda gerçekleştirecekleri da-
yanısma" Bu dayanışma kapsamında ne-
ler yapılabilır sorusuna, Atıl Ant'ın ver-
diği yanıt çok net: "Korsan kitap ve indi-
rimli kitap satan yertere hiçbir yayıncı ki-
tabını vermeyeeek. Bu noktalara khap ve-
ren dağıtıcılara da hiçbir sekilde kitap ve-
rilmeyecek. Türkiye Yayıncılar Birliği
korsan kitap satmayan kitapcılara' Bu ki-
tabevinde korsan kitap satılmaz" yaztsi
bulunan bir plaket asacak ve bu kitabev-
k-rini okura duyuracak."
Bütün bu önlemler yanında en bûyük
yardımı okurlardan beklediklerini söyle-
yen Ant, okurlara. satın alınan her korsan
kitabın yayıncının ve yazann emeğinden
çalma anlamına geldiğini anlatacaklan-
nı belirtiyor ve ekliyor: "Yayıncu yazar,
kitapçı ve okur dayanışmasının bu beiayı
sektörümüzden temizleyeceğine inanıyo-
ruz."
Komet'in sergisi, Sunny Murray'la açılıyor
Kültfir Servisi- Avant-garde cazın
temsilcilennden Sunny Murray, ressam
Komet'in bugün Esma Sultan Yalısı'nda
gerçekleştırilecek sergi açılışına katılmak için
Fstanbul'a geliyor. Bu gece, dostu Komet için
bir konser verecek olan Murray, yann akşam
da Armada Oteli'nde sahne alacak
Komet'in The Marmara tstanbul'un
düzenlediği Esma Sultan Yalısf ndaki özel
sergisınde boyadığı halılar. Galeri Nev'in
5.Sanat Fuan'ndaki standında da tuvalleri
sergilenecek. Sergi boyunca lyi Şeyler
Yayınlan \e Galeri Ne\ tarafından hazırlanan
ve sanatçının 30 yıllık sanat yaşamını
belgeleyen "Komet veöteki Komet" adlı
kitabın ilk sunumu da gerçekleşecek.
Sanatçı aileden olan Sunny Murray 1936 -
Oklahoma doğumlu. Susquehana Güzel
Sanatlar Okulu'nda, daha sonra da Hornet
Müzik Okulu'nda eğitım gördü. Bu sıralarda
Kenny Clarke, .\rt Blakey, Art Taylor, PhiIK
Jonesgibi müzisyenlerden etkilendi. 1956'da
• 'Cazda
avangard davulun
babası' olarak
tanımlanan Sunny
Murray, dostu
Komet'in bu
akşam Esma
Suîtan Yalısrndaki
sergisinin
açılışında bir
konser verecek.
New York'a gitti. Oradaki ilk üç yılında davul
çalışarak 1959'daprofesyoneloldu. Murray'ın
elliii yıllann sonunda avant-garde cazın
yaratıcısı ve ustası Cecil Taylor'la buluşması
ile Amerikan sistemi içinde yeni bir gelışme
başladı. Sunny Murray, profesyonel müzik
hayatına başladıgı günden bugüne birçok
büyük organizasyona katıldı, birçok da ödül
aldı.
Amerika'da New Port. New Orleans,
Woodstock caz festivallerinde ve Lıncoln
Filarmoni Center. Carnegie Hall, Town Hall ve
Shakespeare Konser Tiyatrosu gibi mekânlarda
ve dünyanın bır çok ünlü müzik merkezinde
çalan sanatçı lluslararası Eleştirmenler Jürisi"
(1966). 'En İyi Da\ulcu '(Fransal970).' En lyi
Davulcu' (Japonya-1971) ve 'VV'inner of Letters
of Batchdor Degree'(Oxford-1971) ödüllerini
aldı.
1960'larda caz davulunu "Beat"ten azat eden
adam olarak bilinen Sunny Murray. artık avant-
garttan vazgeçmiş görünüyor, artık yeni bir
şeyler yapmak ıstediğini belirten usta
davulcu:"Ben bütün müzjklere açığım, blues'un
içinde doğdum ve her zaman "bop" yaprım.
Şûndilerde müziğim daha eglenceli, sanırım
avant-garde artık anlamsızlaştı. Sayfay ı
çevirmek gerek. Rap, biues, reggea, daha fazla
mizahla, daha farklı bir reggea yapabilirim"
divor.
Yenî sanatçılar ne olacak?
ÖZDEMİRALTAN
Sanat yapma eyleminin arkasından ge-
len ilk gereksinme. yapılanı diğer insan-
lara sunmak ve onlann beğenısini kazan-
maktır. Kendini beğendirmek için göste-
rilen çabanın altında, aynı zamanda yaşa-
mak ve üretmek içın gerekli olanı depo-
lama zorunluluğu yatmaktadır. Maddi
olanak. geçim. para... Moral.
Plastık sanatlar alanında galeriler pa-
zannın yarattığı ortamda dikkatlen üzeri-
ne toplamanın ıse en etkili çaresi yazık kı
gışe yapan bayağı film örneği. işi ucuza
dökmek, şıklaştınp süslemek. gizemli kıl-
mak, yani bir çaresıni bulup kötü sanat
yapmaktır. Böylece sanatçı. daha yaşamı-
nın başında dürüstlügünü kaybetmekte.
sonra da bu iJginç yalana kendini de inan-
dırmaktadır. Zira bütün sanatlar bilinen-
leri yıkmakiçinyıkma veya kurumlaşmış-
lan değiştirme işlemı anında ancak kendi
doğallıgını ve yaşamsallığını kazanabil-
ortada olduğu örneklere rastlanmaktadır.
Sanat dünyasının saygınlığını kazanmış
olan bu kurumlann yetkilileri her yeni sa-
tın aldıklan ve sergilediklen için "Aeaba
geleceğe kalabüecek mi?" endişesini taşı-
maktadırlar. "Alt tarafi depoya kaldınr-
sın, olur bıter" bağlamında kolayca çö-
zümlenemeyecek kadar ciddi bir konudur
bu.
Bütün bu gerçekler ortada iken Türki-
ye'de genç sanatçılar ne yapacaklardır?
Galerilerin ne onlann idealist avant-gar-
de zımbırtılanyla uğraşacak zamanlan,
anlayışlan ne de isteseler de destekleye-
cek ekonomik dirençleri vardır. İlk akla
gelen devletin ilgili kurumlannın bu işi
üstlenmesi gereğidir. Nitekim Akademi
(MSÜ) Yeni Eğilimler Sergisi'yle Türki-
ye"de ilk kez böyle bir hareket başlatmış-
tı. Kurumun o zamanki kadro ve konumu
böyle birhareketi yaratabiliyor. kaldırabi-
liyordu. Resim bölümünün içine düştüğü
durumdan sonra bu serginin ilgisiz bır eki-
mektedir. Sanatçı çoğu kez enşılmesı ko-
lay olmayan bu durum yerine bir yapma-
cığını. tam tabiriyle sulandınlmışını koy-
ma çıkmazındadır. Dolayısıyla çeşitli ola-
naksızlaklarve sapma nedenleri, sanatçı-
nın daha baştan ışıni bitirmeye hazırdır-
lar.
Bütün bu sorunlar, temelinde sanatçının
tek hedefi olan dünyada en büyük olma
ilişkilerinin etrafında dönmektedir. Ya en
büyük olacaksınız veya hiç. Yoksa bir iki
derece aşağısında gerisi pek fark etmez.
Dünya müzelerinde spekülatif nedenlerle
serçılenmeye alınmış. ancak büyüklenn
yanı başında durmak gibi bir talıhsızlik
hesaba katılmadığından tatsız sonuçlann
bin elinde son nefesini verdiğini kendile-
ri ve onlara bu işi yapma görevini veren-
ler de iyice görünce genye sadece MSÜ
Müze Derneği'nin Günümüz Sanatçı lan
Jstanbul Sergisi başlıkh etkinlik kalmak-
tadır.
Bu serginin geçen yıl, içinde benim de
olduğum ve diğer jüri üyeleri genç sanat-
çılar olan jürisi benzeri sergi ve yanşma-
lara seçimler konusunda ilk kez farklı bir
tutum izledi. Çok amatörce olanlar dışın-
da ciddi olduğunu saptadığımız her katı-
lımcıyı sergiye aldık. Basılmış olan kata-
log iyi bir tanık. Eğer temel prensip insa-
na saygı, daha doğrusu temel anlamıyla
saygı olursa, yani dürüstçe ve demokratik
olunuyorsa gerisini hiç düşünmeyin. o iş
iyi oluyor. Sanınm bugüne kadar Türki-
ye'de gerçekleştirilmiş en çok sayıda fark-
lı seçenekleri kapsayan çoksesli bir sergi
oldu. Genelliklejürilerin akademikleşmiş,
eti kemiği çekilmış. perdahlanmış temcit
pilavı eğilim ve tercihlerinin yenne belki
de henüz geleceğı belırsız. ama gençliğin
ve tazeliğin nefesini soluyan içtenlıklere
salonlar açılıyordu. "Siz çocuğunuza oia-
naklar sunun. ona saygı duyun. onu ciddt-
ye alın,seçimi sonunda ona bırakın" örne-
ğinde olduğu gibi davrandık. Sanatçılar
da çok mutlu oldular. Coşkulu bir açılış ol-
du. Bir de aksıni düşünün, geleceğin en
büyüğü mü yoksa değil mi. hiç bilinme-
yen gençlerin kendini beğenmış jün uka-
lalığından veya "Satonumuz dar, yerimiz
yok" baskısı yapan sergi düzenleyicilen-
nin sorumsuzluğundan dışlanmış olduk-
lannı...
Sonucu ailelennden bile gizleyip utan-
dıklarını, ıçlerine kapandıklannı... Ka-
nımca insana yapılacak en büyük kötülük
ve aşağılama, onun bütün iyi niyet ve coş-
kuyla inançla yarattığını, ürettiğini hiç sı-
kılmadan abuk subuk gerekçelerle "tşe
yaramaz" diye bir kalemde hiçe saymak-
tır. Heie gençler söz konusu ıse.
Ancak bız seçici kurul olarak bu çalış-
mayı yaparken demeğin görevlileri ece!
terleri döküyor. bız bir sanatçıyı gelecek
için yüreklendırirken onlann gittikçe sa-
bırlan taşıyordu. Yeni sanatçılar, yapıtla-
nnı başka biryerde sergileme olanağından
yoksundular ve bu sergi. onlar için tek
şanstı. lyi. ama dernek yönetkrilerinin ka-
falannda çeşitli cins ve boyutta sınırlar
vardı. Önce. sergileme alanlan yetersizdir.
O halde eser sayısı azaltılmalıdır. Siz ha-
le bakınız. çaiışması reddedilen genç
"Acaba niçİB beğenilmedim?" dı ve dert-
lenedursun. sergiye giremeyışinın nedenı-
ni bıröğrensebelki deteselli olacak. Ama
bu gerçek. kendisınden gizlenmektedir.
Sonra derneğin eğitim atölyelerinde yıl-
lardır en iyi hocalarla çalışmış ve çok ge-
lışmiş sanatçılar. eğıtımci olmayan, sanat
formasyonlan da bulunmayan dernek yö-
neticilerinin gözünde tarih boyu öğrenci-
dirler ve öğrencı kalmalıdırlar. İlk günün
çekinginlıgıni korumalıdırlar. Öğrenci.
öğrencıliğinı bilmelidır. Üstelik kendi
cınslerinden olan bu hanım yöneticılenn
boyunu aşamazlar... Hem görev vermek
üzere bırjün seçeceksin hem de ondan ka-
fanın içindekini tıpa tıp uygulamasını is-
teyeceksin.
Sonunda bı^ yılki sergide dernek ilgili-
leri muratlanna erdiler. Bizim geçen yıl
yarattığımız 'rezalete!' karşı bir şeyler ya-
pılmalıydı. Jüri dediğin öyle her aklına
estiğini ciddiye alan, adama saygılı, söz
dınlemezlerden oluşmamalıydı. Hemen
bir liste yapıldı. Bilirsiniz. bu gibi durum-
larda kendine verilmiş görevin sorumlu-
luğunu müdnk tipler kolay ve de bolca
bulunur.
Aynca çoğunlukla sanat jürilerinın
meslekten olan üyelen kötü sanat yapma-
yı kendilerinden başkasına pek uygun gör-
mez. ızın vermezler. Eleştirmen, yazar vs.
olanlan da sanatçıdan daha üst bir konu-
ma oturmuşken bunun tadını çıkarmaktan
geri durmazlar.
Böylece birjüri kuruldu. Bu saygideger
seçici kurul içinde hocasını dövemediği
için öğrencisini döven nefret küpü ressam
mı ararsınız. Geçen yılki duruma fena si-
nirlenenlerden bir yönetici hanımın mes-
leğimızle hiç ilgisi kalmamış kocası mı...
Derneği yöneticileri, kendilerinin başlat-
mış olduklan birhareketin öneminı anım-
sasınlar. Türkiye'de kendi yaptığı işin öne-
mini bizzat kendisinin anlamadığına daır
örnek çoktur. Derneğin bütün etkinlıkle-
rine egemen olan "Bir şeyler yapılsm da
ne olursa olsun" tavırlannı fark ederler ve
büyük kalite düşüşünü durdururlarsa es-
ki saygınlıklannı da yenıden kazanırlar.
Yaklaşik aynı tarihlerde Uluslararası
Plastık Sanatlar Dernegf nın TÜYAP sa-
lonlannda düzenlediği herkese açık sergi
bu sefer de zamanında duyurulmadığın-
dan. çoğunlukla Dernek Başkanı Sayın
Koçan'ın bulunduğu ve başından bu yana
uygulamalı sanatlar formasyonu veren
okulun henüz hiç gelişmemiş sanat hak-
kında fikirleri olmayan kızlanmızın mü-
samere salonuna dönüşmüş. Koçan'ı ya-
kından tanıdığım için. genç sanatçılara
büyük fırsatlar verecek olan bu serginin
gelecek yıl işlevini yerine getirebileceğin-
den eminim.
Gensinı hiç sormayın. Bu jüride olan bı-
tenden habersız, böyle bir yerde bulun-
manın tadını çıkaran üyelermi istersiniz...
"Jüri, Sırplar gibi da\randı" diyece-
ğim, ama pek dilim varmıyor. Ama inanı-
nız, onlara yakın asıp kestiler. alay ettiler,
neşelendiler... Sergiyegirmek için başvu-
ranlann çoğunluğunu elediler. 258 yapıt-
tan da 200'ünü sahiplerinin kolunun altı-
na sıkıştırdılar. Hangi hakla, hangı ölçüy-
le... Maalesef günümüzde kendinden kat
kat üstün öğrenciye sınav yapan hocalar,
enşemeyeceği kadar gerisinde olduğu sa-
natçıyı sergiden atan seçici kurul üyeleri-
nin zamanını yaşıyoruz.
Dilerim ki Resim ve Heykel Müzeleri
Yazının baş tarafında açıklanan haksız-
lık ve hoşgörüsüzlük örnegi ile söz konu-
su TÜYAP sergisindeki düzeysızliğin çe-
lişkilerini birarada sunuyorum. Daha Tür-
kiye"deki beş on ressamın adını duyma-
dan. çok yüksek rakamlarla ödeme yapıl-
mış koskoca fiıarstandlannın kendilerine
teslim edildiği isteksizleri de bu kadar cid-
diye alalım demek istemıyorum.
Her halde her şeyde olduğu gibi sınır-
sız hoşgörü ile başıboşluğun sınırlannın
iyi saptanması gerekiyor.
Yeni ınsanlara olanaklar sunan ve iyi
düzenlenmiş sergilerin, akademikleşmiş
ve yorgun Türk sanatını yenileyeceğine
inancımı sürdürüyorum.
BUAŞAMADA
ŞÜKRAN KLRDAKUL
Bu 9 Eyliil Karşıyaka'da
9 Eylül'ün benım tarihimde yarattığı duyartıklan bu
yıl Karşıyaka'da yaşadım.
Benim tarihım sözcükleriyle vurgulamaya çalıştı-
ğım, yaşam serüvenımin ilk sayfalannda yeralan Kur-
tuluş Savaşı kültürüdür kuşkusuz.
Özellikle de ilk kez, 1943'lenn istanbul dergisinde
karşılaştığım şu satırlar:
Bız, bizi mahvetmek isteyen kapıtalizme ve bizi
yutmak isteyen emperyalizme karşı savaşmayı gerek-
li gören bir mesleği (öğreti) takip eden insanlarız."
Içeriğinde yeninin tükenmediği eskı, tarihtir.
Kurtuluş Savaşımızı örgütleyen Meclis'in bildirge-
sinden anımsatma gereğini duyduğum bu ilkelerin,
günümüz Türkiyesi'nde geçerli olmadığını savunmak,
dünü de bugünü de gerçeğinden soyutlamaktır ben-
ce.
Yıllar yılı Kurtuluş Savaşımızın temel felsefesinı sim-
geleyen bu ilkelere, tarih kitaplannda bile yer verilmi-
yordu. Dünün sansürcü kafası, bugün saldınya geç-
miştir.
Saldınnın amacı belli: Savaşarak yaratılan bir kültü-
rün ana damarlanndan kopanlması.
Yarı sömürge durumuna getirilmiş bir imparatorlu-
ğun enkazında, uluslararası kapitalızme boyun eğ-
mek miydi doğru olan.
Karşı koymak mı?..
II. Meşrutiyet dönemi aydınları, çoğunlukla, bu so-
runun doğru yanıtını bulduklan için bireysel güçlerini
toplumsal güce ulaştırarak örgütlenme başansı gös-
terdiler. Krtaptan öğrendiklerini yaşama geçırme yo-
lunda esirgemediler kendilerini.
Bu gerçeği göz önünde tutarak 9 Eylül utkusunu
hem bir başlangıç, hem de bır sonuç olarak düşüne-
biliriz.
İşlevini yitiren medrese ve saltanata bağlı kurumla-
nn emperyalizme teslimıyeti açısından sonuç..
Tarih sahnesine çıkan ulusalcı güçlerin kazanımla-
n açısından başlangıç..
Bu sürecin içinde de aykın toplum güçlerinin var ol-
duğunu, var olageldiğini biliyoruz. Mütareke dönemi
"Milli Mücadele" karşıtlarının uzantıları emperyalizm
kavramını, ellennden gelse sozlüklerden çıkaracaklar
günümüzde.
Kuşkusuz, toplumsal/sıyasal nedenleri var bu du-
rumun.
Yeniyetme kapitalizmin, uluslararası kaptalizmeya-
taklık etmesi.
Bu çıkar ilişkilerine yeni kuramlar arama amacıyia
okumuşlardan yeni kuramcılar üretme hevesi.
•
Karşıyaka'da ilk 9 Eylül törenlerine 1941 'de ortaokul
öğrencisiyken katılmıştım. Dede Remzi, Tahir Bor,
Sıtkı Şükrü, Bombacı Ali Çavuş vb. kurtuluş savaş-
çılan, Kuvayı Milliyeciler, elli yaşlarına varmamışlardt
belki. Birdirenmenin utkusunu yeni kuşaklarataşıma-
nın mutluluğu içindeydiler.
O yetim çocuk, kaç kurtuluş günü, İnönü'lerde, Sa-
karya'larda savaşan babası Binbaşı Mehmet Salih'in
direnç adamı kimliğini gördü o Ege yiğitlerınin bakış-
lannda.
Bu 9 Eylül Karşıyaka'da "Bombacı Ali Çavuş" adı-
na Ekin Erman'ın yaratısı anıtın açılış töreninde, bel-
leğımin kuytu köşyelerinden duyurdular varlıklarını.
Yaşıyor onlar.
Bıraktıklan kültür mirasıyla yaşıyorlar. Araştınmacı
Yaşar Aksoy gibi bu mirasa sahip çıkan aydınların bi-
lincinde yaşıyoıiar.
Bombalcı Ali Çavuş'un kimliğinde "Kuvayı Millıye
ruhu"r\a saygısını somutlayan Karşıyaka Belediye-
si'ne teşekkür ediyorum.
Leyla Gencer
Şan Yanşması
galası bu akşam
Kültür Servisi-Yapı
Kredi Bankası'nm
düzenlediği "Lluslararası
Leyla Gencer Şan
Yanşması"cumartesi
gecesi Cemal Reşit Rey
Konser Salonu'nda
gerçekleştirilen final
gecesiyle son buldu.
Heyecanlı geçen final
gecesinin ardından.
dereceye giren sanatçılar
sırasıyla şöyle oldu : 1.
Arnavutluk'tan katılan
Enkelejda Shkosa (mezzo
soprano), 2. Arjantin'den
katılan Marcelo Raoul
Atvarezltenor), 3.
Türkiye'den Birgül Su
(soprano). Türkiye'den
katılan Tuncay Kurtoğlu
(bas) da mansıyon
ödülüne layık bulundu.
Dünyanın tanınmış artıstik
direktörlerinin bulunduğu
jüri şu isimlerden
oluşuyordu : Doretha
Glatt,'Leyla Gencer, Aydın
Gün, Nicholas JoeL Helga
Schmidt, \ incento de
VTvo. Roman Viad ise
jüriye özel bir nedenden
örürü katılamadı. 80'i
aşkın yanşmacının
başvurusu sonunda, 3-9
eylül tanhleri arasında
jürinin karşısma çıkan 55
yarışmacıdan elemeleri
geçen 12 sanatçı dereceye
girmek için yanşrı. Yapı
Kredi Bankası Genel
Müdür Yardımcısı Ömer
Kayalıoğlu'nun. böyle bir
yarışma düzenlemiş
olmanın gururunu
duyduklannı belirten
açılış konuşmasının
ardından, her
yanşmacının üçer arya
seslendirdiği yanşma
bölümüne geçildı.
Yaklaşik yanm saatlik
bekleyişten sonra jüri. ilk
oiarak mansiyon ödülünü
alan sanatçıyı açıkiadı.
Tuncay Kurtoglu(bas),
ödülünü. Rengin
Gökmen'den aldı Opera
ve Bale Sanatını
Geliştirme Vakfı adına
katılan Gökmen,
sanatçılan kutlarken bu
yarışmanın yepyeni Leyla
Gencerler yaratması
dıleğinde bulundu.
Üçüncülük ödülünü,
Birgül Su (soprano) Aydın
Gûn'den aldı. Yapı Kredi
Bankası Genel Müdür
Yardımcısı Ömer
Kayalıoğlu da Marcelo
Raoul Alvarez (tenor)'e
ikincilik ödülünü verdi.
Birincılik ödülünü ise
Arnavutluk'tan katılan
Enkelejda Shkosa (mezzo
soprano)"ya Leyla Gencer
verdi. Aydın Gün'ün
kapanış konuşmasının
ardından söz alan Leyla
Gencer. konuşmasına
Atatürk'ün sözleriyle
başladı. Sanatçı, "Âtatürk
der ki: Sanatsız kalan bir
milletin hayat
damarlanndan biri
kopmuştur. Vine Atatürk
der ki: Hepiniz mebus
olabilirsiniz, vekil
olabilirsiniz, hatta
cumhurreisi olabilirsiniz.
Fakat sanatçı olamazsınız.
Hayatlannı büyük bir
sanata vakfeden bu
çocuklan sevelim" dedi.
Gencer. ilk defa yapılan
bu yanşmanın amacının
gençlere yeni ufuklar
açmak olduğunu
belirtırken bu anlamda,
gençlere her türlü
yardımın yapılması
gerektığını söyledi.
Gencer. yarışmadan çok
memnun kaldığını.
yanşmacılann yüksek bir
seviyeye sahip olduğunu
söylerken Türkiye'nin
diğer ülkelerden farklı
olmadığını.
konservatuvarlanmızın iyi
bır eğitim verdiğini ve iyi
bir sese sahip olduğumuzu
sözlerine ekledi. Leyla
Gencer. yanşmada emeği
geçen herkese teşekkür
ederken "Basın bana
gönül borcu olduğunu
söylüyor. Basın bana gönül
borcunu ödedi. Ben de
basına gönül verdim"
sözleri dinleyicilerden
büyük alkış aldı. Program,
bu gece Bilkent
Ulusiararası Akademi
Orkestrası'nın da
katılacağı gala gecesiyle
sona erivor