Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5AYFA CUMHURİYET 4 TEMMUZ 1992 CUMARTESt
16 HABERLERIN DEVAMI
DÜŞ İŞLERİBÜLTENİ
NAZLI ERAY
Karadeniz OteHeri ve Rus
Kızlapı
Geçen hafta sizlerle birlikte Ünyedeydik. O güzelim Ürv
ye ıskelesinin üstünde dolaştık, sonra yaşlıiarın gölgede
çay içtikleri çamlı kıyı parkını geride btraktık. Karadeniz
gezimize devam ediyoruz. Perşembe'ye varınca Ote)
Vona'da konakladık. Vona' adının Perşembe'nin eski tsmi
olduğunu öğrendim. Ordu'nun sokaklannı sizler için gez-
dim. Ne güzel giyim eşyaları satan dükkânlar, ekmek fınrv
ları ve kıyı boyunca oturup Karadeniz i seyretmek için
banklar vardı. Gençlerin devam ettiği bir iki şık "cafe" gö-
züme çarptı kordon boyunda. Sonra geceyi geçireceğimiz
Otel Vona'ya döndük. Ne iştir, her yer masmavi ve yemye-
şil Karadeniz'de. Rus pazarlarındaki Rus kızları, Cosmo-
politan dergisinin kapak kızları kadar alımlı! (Aklıma geldi,
mavi ve Cosmopolitan deyince bir okurun çok arayıp da
hemen tükendigi için bulamadığı Cosmopolitan'ın mavi
kapakiı sayısı Kuğulu Park'ın oradaki gazetecide bir tane
var!)
Karadeniz gezim sırasında gecelediğim oteller çok ilgi-
mi çekti. Bunlar taşra otelleriydi, ama hemen hepsinin
kendine özgü bir kişiliği, bir dili vardı sanki. Bu mavili ye-
şilli, insansız kıyılar ve onların otelleri, güneyde alışık ot-
duğumuz otellerden çok farklıydılar. Konforsuz, fakat
atmosferli Lüks değil, ama kişilikli. Yasamımın uzunca
bölümlerini otellerde geçirdim. Otelleri severim. Bir iki ki-
tabımı Bodrum'da birkaç ay kaldığım ufacık bir otel oda-
sında yazmıştım. Otel odalarında duyulan yalnızlık... Otel
odalarında duyulan özgürlük.. Sıcakta pikenin altına kıvnl-
mak . Duvarda sivrisinek öldürmek. Canın isteyince kaptyı
çekip çıkmak. Odaya hiçbir şey katmak gereği duymamak.
Bir otel odasında insanın bağlanacağı hiçbir seyin olma-
ması Kentleri seven bir insan için bir otel odası yazı yaz-
mak için bulunmaz bir yer benim için.
... Gelelim Otel Vona'ya Çıkar çıkmaz odaya, seviver-
dim orayı! Ortadaki masada bir saksı çiçeği vardı. Dalları
dört bir yana kol atmıştı. Perdeleri açınca, ufak biryüzme
havuzunun ardında, büyüleyıci. sonsuz Karadeniz uzanı-
yordu. Yan taraftaki bataklıktaki kurbağalar sabaha değln
bağırdılar. Çoktandır duymadığım bu sesler beni rahatsız
etmedi. Ertesi sabah oradan ayrılırken, çiçekli perdenin
ardından gene gri mavi datgaları ile kıyıyla oynayan Kara-
deniz e baktım. Bir gece önce Ordulu bıçkınlar otelin lobi-
sinde toplanmışlardı. Masadan masaya laf atıyorlar; kimi
çay, kimi viski içiyor; bir mafyafilmi kişileri gibi aralarında
konuşuyorlardı. Gece rakı sofrası kurdurdular bu bıçkın-
lar. Bir iki kalantor köşe masada demleniyorlardı. Bu gü-
zelim "erkek dünyası"nın kişileri besbelli Ordu veya
Ünye'den gelmiş yerel kişilerdi.
Otel Vona'da arkadaşlarla birkaç el poker oynadım. En
sevdiğim veya tek bildiğim kâğıt oyunu! On yıldır oynama-
mıştım. Oyunun hızı hoşuma gidiyor. Hızı ve sırf şansa
dayanması. Ah aslar... birliler! O gece hiç gelmediler ba-
na. Elli bin lira kaybettim! Çok eğlendim. Sonra kurbağala-
rın senfonisi.. Odamın ortasında bana kollarını uzatmış
çiçek.. Nasıl unuturum Otel Vona'yı ben? Unutamam.
Ertesi gece, Trabzon'a vardığımızda tüm oteller dolu ol-
duğu için Of'ta, Çayeli Oteli'nde konakladık. Burası da
bambaşka bir dünyaydı. Beyazlı, yeşilli bir yemek salonu..
Tüm masalar dolu. Bir yerde bir müzik çalıyor. Masalarda;
bizim esmer, kaytan bıyıklı Türk erkeklerinin karşısında
Rus kızları. Sarışın, bembeyaz tenli, mavi gözlü kızlar. Ki-
misi bebek gibi güzeldi. Omuzlarını açık bırakan giysiler
giymışler, sarkıntılı küpeler takmışlardı. Değişik bir dün-
yaydı bu Çayeli Oteli'nin yemekhanesi. Ertesi sabah Trab-
zon'u gezip Rus pazarını ve limanı görünce kentin yapıstnı
daha iyi anladım.
Trabzon'daki Rus pazarı akılalmaz bir yerdi. Hıncahınç
bir kalabalık. Omuz omuza insanlar. Ruslar, Gürcüler,
Kırgızlar, Tatarlar yerlere oturmuşlar.. Her şey çok ucuz.
Baltalar, bıçak takımları, bebekler, tahta Rus kutuları; iç
içe geçen tahta bebekler, şallar, örtüler.. Aracılar; halılar,
kilimler.. Çay takımları..
Trabzon beni birden sarmalayıverdi. Yükseklerinde şa-
hane bir doğanın içinde Sümela Manastın'nı barındıran bu
kent, kolay kolay akıldan silinmez. Manastıra trmanırfcen,
bembeyaz köpüklerle akan şelale, gittikçe insanı ürküten
doğa ve beni çok etkileyen Maçka'daki heyelan bölgesini
gördüm. Çılgın yeşilliğin arasından akan azgın bir su ve
gökyüzüne uzanan kayalıklar.. O kayaların yuvarlanıp in-
sanları nasıl yutabileceğini hissettim.
Yazımı, Trabzon'dan aklımda kalan birkaç tabela adı ile
bitiriyorum: Foto Rüya.. Leydi Market.. Zindan Restoran..
Hacıdayı Pastanesi ve Gizli Çiçek Berberi..
Ne güzeldiler.. Hele, bir yolun başındaki o "Gizli Çiçek
Berberi."
60 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Ingiliz Lirası düşüyor
Son günlerde tngiliz lirasının kambiyo fiatlannda mahsus bir
tenezül görülmektedir. Bundan bir ay evvelki kur 780 kuruş
üzerinde oynamakta iken son bir hafta zarfında yirmi beş
kuruş kadar bir tenezzül koydolunmuştur.
VEFAT VE TEŞEKKUR
Partimizin eski tlçe Başkanı, 19. döncm miUetvekili
adayı ve tl Genel Meclisi üyemiz
S.SÎRET ALPER'in
vefatı dolayısıyla taziyetlerini bildiren SHP Genel
Başkanı, Devlet Bakanı, Başbakan Yardımcısı Sayın
Erdal İNÖNÜ, SHP Genel Sekreteri Sayın Cevdet
SELVt, Dışişleri Bakanı Sayın Hikmet ÇETtN,
Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Tahir KÖSE,
Çalışma ve Sosyal Guvenlik Bakanı Sayın Mehmet
MOĞULTAY, Kûltür Bakanı Sayın Fikri
SAĞLAR, SHP Grup Başkanvekili Sayın Aydın
Güven GÜRKAN, SHP Genel Sekreter Yardımcılan
Sayın Üstün KÜSEFOGLU, Sayın Mustafa KUL,
Sayın Mustafa GAZALCI, Sayın Etem
CANKURTARAN, Sayın Rıza YILMAZ, Sayın
Ercan KARAKAŞ, SHP Genel Saymanı ve Sıvas
MiUetvekili Sayın Ziya HALİS, Batman Milletvekili
Sayın A.Kerim ZtLAN, Ankara Milletvekili Sayın
Ali DİNÇER, Ordu Milletvekili Sayın M. Bahri
KÎBAR, Sanayi ve Ticaret Bakanı Baş Danışmanı
Sayın Varnık TEKtN, Ordu Valisi Sayın Sami
SEÇKÎN, kaza sonrası cenazelerimize en büyük
ilgiyi gösteren Sungurlu Belediye Başkanı Sayın
llhan SARIALTUN, Mecitözü Belediye Başkanı
Sayın Seiçuk AKSOY, Turhal Belediye Başkanı
Sayın Muhsin PEHLİVAN ve aynca cenazeye
katılan tüm bölge belediye başkanlarına, acımızı
bizlerle paylaşan, cenaze törenimize katılan, gerek
telefon eden ve gerekse çelenk gönderen, acılı
günümuzde bizi yalnız bırakmayan tüm halkımıza
teşekkür ederiz.
SHP FATSA İLÇE ÖRGÜTÜ
Cıuııa hutbeleriHaber Merkezi - Islamda,
özellıkle cuma ve bayram na-
mazlannda, minberden cemaa-
tc yapılan konuşmalar olan
hutbe. dün Türkiye'de birbirin-
dcn ilginç sözlere sahne oldu.
Rize Merkez Camii'ndeki cu-
ma hutbesinde, içinde bulundu-
ğumuz ayın mübarek bir ay ol-
duğu hatırlatılarak tüm Müslü-
manlar birlik ve beraberlik ice-
risinde olmaya çağnldı. Hutbe-
de herkesin nefsine, iradesine
hikim olması, bölgedcki fuhuş
olaylan nedeniyle Rus hayat ka-
dınlanndan nyir dumlması is-
tendi.
Ünye Müftüsü Mehmet Çe-
lcn. Merkez Büyük Camii'nde
"Din ve Takva" konulu hutbe-
sini Arapça verdi. Ordu Müftü-
sü Halil Elitek Arapça okunan
hutbeler konusunda Cumhuri-
yet muhabirinin sorulanna şu
yanıü verdi:
"İki metin vardır. Birisi
Arapça ikincisi de Türkçe'dir.
Sadece Arapça okunmasının
bir sakıncası oimaz. Zaman za-
man kışın bazı camilerde hava
çok soğuksa, dışanda da cema-
at var, hutbenin uzun sürme-
mesi için sadece Arapça bölü-
münü okuyoruz, cemaaıi bek-
letmemek açısından. Yazın da
fazla sıcaktan aynı uygulamayı
yapabiliyoruz."
Amasya Gümûşlû Camii
lmamı Sefer Sekmen okullann
tatil olması nedeniyle müminle-
rin çocuklannı Kuranı Kerim
öğrenmeleri için camilere gön-
denmeleri istcminde bulundu.
Samsun Yıldınm Gazi Camii
İmamı Rafet Tan. namaz önce-
si Bakara süresinden açıklama-
larda bulunarak, cennet meyve-
leri ile dünya meyveleri arasın-
da sadece ısını benzerliği
bulunduğunu tat benzerliğinin
bulunmadığını söyledi.
Trabzon Çarşı Camii Ziya
Habiboğlu cuma hutbesinde,
sosyal adaletten söz ederek tü-
keticinin korunmasını istedi.
Habiboğlu'nun sözleri şöyle:
"özellikle okullann tatil ol-
duğu şu sıralarda çocuklanmı-
za Kuranı öğretirken, aynı
zamanda da onlann, yanrun ül-
kesine yararlı gençler yetişmesi-
ne de imkan tanımaİıyız. Hu-
zurlu ve rahat bir toplum yarat-
manın yolu budur. Kuran'ın
134. ayetinde huzurlu bir top-
tum yaratmanın üç ana koşulu
bulunmakıadır. Bunlardan bi-
risi sosyal adeleti sağlamak.
Sadece kendi hayatımızı ailemi-
zin hayatını değil bizimle birlik-
te yaşayanlan da düşünmeliyiz.
Bunun yolu da zenginlerin yar-
dıma muhtaç olanlara yardım-
da bulunmasıdır. tkinci ana
koşul tüketiciyi korumak. Biz
esnaf, tüccar, sanayici olarak
para kazanacağız ama fahiş fi-
yatla bozuk, çürük, hileli mal-
lar satmak yerine yeterli kar
oranında mallanmızı satmalı-
yız."
Çarşamba Abdullahpaşa
Camii "lmamı Yüksel Kökten
Müslümanlann dünü ve bugü-
nünden söz etti.
Adana'da Çifte Minare lma-
mı Veli Temel, hutbesini nefıs
muhasebesi üzerine verdi.
Temel insanoğlunun ölmeden
önce Tann tarafından hesaba
çekileceğini bunun için önceden
kişinin kendi oto kriüğıni yap-
ması gerektiğini anlattı.
Şanlıurfa'da Şehbendenye
Camisi'nde cuma hutbesinin
konusu "Islam ve düğünleri-
miz" idi. tmam tsmail Aktaş
evliliğin Allah ve Peygamberin
emri olduğunu anlatarak şun-
lan söyledi:
"Düğünlerini tslama göre'
yapmayanlar ahirette ve dün-
yada rahat olmayacaklardır.
Günümuzde yabanalara öze-
nilerek yapılan düğünlerde içki
alemleri düzenleniyor, dansöz-
ler oynatıhyor. Bu, ahlakta cü-
rümeye neden oluyor. İslama
aykın, İslamın yasak saydığı iç-
kili dansözlü, cazlı, kadınlı şar-
kıb düğünlerden uzak durun.
Şehveti artünci şarkılar söyle-
meyin. Ama ne yazık ki günü-
müzdeki düğünlerde şeytana
uyulmakta, geleneklerimiz rafa
kaldınlmakta, düğünlerimizde
yabana adetler hakim kılın-
makladır. Gelin duvağıyla mi-
safırlere takdim edilmekte
damatla dans etmektedir."
Mersin Ulucami'deki cuma
hutbesinde "Müslümanlık
inanmışlık memleketimizin kal-
kınmasının önünde bir engel
değildir. Mesela Istanbul'a
köprü yapıhrken Müslümanlar
mı karşı çıktı veya kampanya
açu?" denildi.
Gaziantep'te Akyol Camii'n-
deki hutbete, "kadmlann ayın
bazı günlerinde özürlü halde ol-
duklan için ibadet edemedikleri
bunun günah olmadığı" söy-
lendi. tmam, "Erkekler böyle
özürleri olmadığı halde beş va-
kit namaza gelmiyorlar. Kadın-
lardan da mı kötüler" dedi.
tstanbul Suitanahmet Ca-
mii'nde vaaz veren Hüseyin
Kaplan Hoca cuma hutbesinde
daha çok politik sorunlara de-
ğindi. Müslüman ülkelerde
Batı'nın yoğun baskısıyla İs-
lam'ı önleme çabalan olduğu-
nu söyleyen Hüseyin Kaplan
Hoca, "Afganistan'da fslami
devlet kurmaya yakın olan mü-
cahitlerin arasında ırki aynlık-
lar yaratarak bunu önlemeye
calışan Batı, Cezayır'de de 'Ben
Allah'ın kuluyum. O zaman
Allah'ın istediği gibi yaşamalı-
yım' diyerek şuurlu bir davra-
nış gösteren halka zulmettir-
mektedir" dedi. Bosna-Her-
sek'teki Müslümanlann Batı
tarafindan kıyıma uğratıldıkla-
nnı söyleyen Kaplan Hoca,
"Batı korkuyor. Çünkü, ortala-
nnda Müslüman bir devlet on-
lar için en büyük tehlikedir.
Bunun için oradaki Müslü-
manlara, kadın-erkek, genç-
yaşlı, çoluk-çocuk demeden kı-
yıyorlar. Biz, dualanmızla on-
lann yanında olmalıyız. Hatta
fiilen yardım etmeliyiz" diye
konuştu.
Faüh Camisi'ne cuma nama-
zı kilmak için gelenler faiz ko-
nusunda bir yaaz dinlediler.
Ankara'da Ülkealan Pasajı
içinde oluşturulan esnaf cami-
sînde, cuma namazı öncesi veri-
len hutbede imam, İslami takvi-
me göre yılbaşı olan Hicret'in
yıldönümüne değindi.
1991
Aytar
Ocak
Şubat
Mart
Nisan
Mayıs
Haziran
Temmuz
Afiustos
Eylûl
Ekim
Kastm
Aralık
Toplam
Toplamaoranı
GELİR VERGİSİ
(•HyMTl)
IcnMbr MM
I
1.714.037 .
1.450.382
1.420.277
1.467.333
2.368.218
1.741.721
2.048.923
2.363.069
2.361.012
2.835.013
3.057.853
2.646.649
25.474.487
Yûzde68.2— m > — • • — _ — _ — _ ^ — — M I M ^ — _ — — a ı
RAKAMLARI
95.347
90.869
60.927 -
117.979
142.674
118.288
87.601
305.858
54.395
242.918
141.581
140.939
1.599.376
Yûzde4.3
ranW
4.216.085
2.085.950
1.869.106
2.177.743
3.818.915
2.409.498
2.737.562
3.451.311
3.067.387
3.783.357
4.107.940
3.624.370
37.349.224
Devletîn gerçek babası
UBaftarafil.Sayfada
Geçen yıl tahakkuk eden
37.4 trilyon liralık geür vergisi-
nin yüzde 68.2'si, diğer bir ifa-
deyle üçte ikiden fazlası ücretli-
lerden sağlandı. Geçici sonuçla-
ra göre ücretliler geçen yıl 25.5
trilyon lira gelir vergisi ödedi.
Buna karşılık öncekı yılki ka-
zançlan üzerinden sadece 1.6
trilyon lira gelir vergisi ödeyen
serbest meslek kazana elde
edenlerin gelir vergisi icindeki
payı ise, yüzde 4.3 gibi düşük
bir düzeyde bulunuyor.
Devlet lstatistik Enstitüsü'-
nün ve Sosyal Sigortalar Ku-
rumu'nun ücret verileri ve gayri
safi yurtiçi hasıla verilerine da-
yandınlarak yapılan hesapla-
malara göre ücretlilerin milli
gelirden aldıklan pay 1987 yı-
hnda21.3, 1988'de yüzde 18.1,
1989'da yüzde 20.6 oldu. Süle> -
man özmucur'un hesaplama-
lanna göre ise 1990'da yüzde
21.7.1991'de de kesinleşmemiş
rakamlara göre yüzde 23.6. Bu-
na karşılık ücretlilerin gelir ver-
gisindeki paylan 1987'de yüzde
38.2, 1988'de yüzde 49.9, 1989
ise yüzde 54.9 oldu. Ücretlilerin
gelir vergisi icindeki paylan
1991 'de ise iyice yükselerek
yüzde 68.2'ye çıktı.
Marmara Üniversitesi öğre-
tim üyelerinden Prof. Örner
Faruk Baturel de ücretlilerin
milli gelirden aldıklan paya
oranla gelir vergisi icindeki
paylannın büyük eşitsizlik gös-
terdiğini belirtti. Baturel, "Ücret-
hler milli gelirin de üçte ikisini
alıyor olsalar gelir vergisindeki
paylan nornıal sayılabilirdi.
Ancak durum tam tersi" dedi.
SSK'dan
ıera
mBaştarafi 1. Sayfada
sel mallanna. başında bulun-
duklan kurumun borcuna kar-
şıhk icra yoluyla el konularak
tahsil edileceğini açıkladı. SSK
Genel Müdürü Kemal Kılıçda-
roğlu, prim borçlannı ödeme-
yen kurum ve özel sektör yöne-
ticilerinin icraya verilmesini
öngören uygulamayı, yayımla-
dığı bir genelge ile başlattı.
"Primlerini süresi içerisinde
ödememekte ısrar eden tüm iş-
verenler (özellikle borç miktan
yükse^olanlar) yakından taki-
be alınacak, borç ihtarlan çeki-
lecek, börcun ödenmemesi ha-
linde bekletilmeksizin en geç 5
ay içerisinde hukuk servisine in-
tikal ettirilecektir" denilen ge-
nelgede, hukuk servisinin bu
konuda yapacağı işler şöyle sı-
ralandı:
"Tahsilatın arttınlması için
icra takıplerinin bekletilmeksi-
zin açılması. mal beyanında
bulunmama ve taahhüdü ihlal
hallerinde mutlaka icrai ceza
yoluna başvurulması, avukat
ve takip memurlannın haciz,
muhafaza ve satışlarda hazır
bulunmasının sağlanması, git-
meyen ve gitmemekte direnen-
ler hakkında gerekli uyanlann
yapılması. ısrar edenler olduğu
takdirde gereği yapılmak üzere
genel müdürlüğümüze bildiril-
mesi, mahcuz mallann tevdii
için gerekli önlemlerin sigorta
müdürlüklerimizce alınması ge- •
rekmektedir."
Prim borcu kişisel
sorumluluk
Genelgede, SSK Yasası'nın
80. maddesinin, "sigorta prim-
lerini haklı sebepleri olmaksızın
belirtilen süre içerisinde tahak-
kuk ve tediye etmeyen kamu
kurum ve kuruluşlann, tahak-
kuk ve tediye ile görevli kamu
görevlileri, mesul ve muhasip,
sayman ile tttzel kişiliği haiz di-
ğer işverenlerin üşt düzeydeki
yönetici ve yetkilileri kuruma
karşı işverenleri ile birlikte müş-
tereken ve müteselsilen sorum-
ludur" hükmü anımsatıldı.
Gerçelgede, borç miktarlan
100 milyon liranın üzerinde
olan işverenlerin durumlannın
üçer ay aralıkla SSK'ya bildiril-
mesi de istendi.
SSK'nın verilerine göre, 31
Aralık 1991 tarihi itibanyla.
kuruma prim borcu olan kimi
kamu kuruluşlan ile borç mik-
tarlan şöyle:
"MKEK (60 milyar 377 mil-
yon), Demir-Çelik İşletmeleri
(211 milyar 627 milyon), TEK
(27 milyar 944 milyon), Petkim
(7 milyar_666 milyon), Türkiye
Kömür İşletmeleri (5 milyar
372 milyon), Türkiye Taşİcö-
mürü Kurumu (683 milyar 762
milyon), Çay-Kur (243 mil-
yon), TCDD (417 milyar 513
milyon), belediyeler (1 trilyon
185 milyar 818 milyon), Kara-
yollan Genel Müdürlüğü (40
milyar 529 milyon lira.)"
SHP GENEL
SEKRETERLİĞİ'NDEN
AÇIKDAVET
Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı ve
SHP Genel Başkanı Sayın Erdal İNÖNÜ ile
Sayın Sevinç İNÖNÜ, 4 Temmuz 1992 gün,
saat 19.00 - 21.00 arası TBMM bahçesinde
Eski CHP - Halkçı Parti - SHP milletvekille-
ri, SODEP kuruculan, SHP milletvekilleri,
parti meclisi üyeleri ve merkez disiplin kuru-
lu üyelerine bir kokteyl verecektir.
Kokteyl davetiyeleri posta ile gönderilmiş-
tir.
Davetiyelerin adres değişikliği nedeniyle
ulaşamama olasılığına karşı, duyurumuz il-
gililere açık davet niteliğindedir.
Saygıyla duyurulur.
HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE DUNYA'DA
Ç BrtanltOı Meteoro-
lofi Genel MûdûrUOü'nden
abnan Mgiye glm yurdun
takitoikb
Jutk», Marmrarnm doflusu.
Batı ve Orta Karadeniz, iç
Anadolu'nun kuzeybateı ile
Myon, Kütatya çevreleri yer
yer gökgûrultülû saûanak
yafltslı, öteM yerter az bu-
IUDU ve açık geçecek. Hwa Sttakfcgmda önen* bir değişikfik olmayacak. Rfe-
gac taaty ve ban yonlenten hafif, yunjun kuzsybatı kesimlerinde orta, yaflış
snsmda laıvveöice esecek. van Gûtt'nde hava, az buJuttu ve açık geçecek.
Myon
AOn
Artara
V*l
Bıra
Otywtalor
Edime
Enunım
q
Isanbul
tanır
Kars
Konya
U
A 29°
Y 2T>
A 27°
Y 23°
A 30°
B 30°
Y ö°
A 34°
B 25°
A 25°
Y 21°
Y 22»
8 28°
A 26°
B 26°
A 28°
Sansun Y 24»
B 25°
Zonguktak Y 20°
18°
13°
9°
11°
19°
16°
14°
16°
1«°
16°
7°
11°
15°
16°
W°
11°
22°
16°
19°
14°
' C «»an
Arnsttfdirn
Arnntsn
Aftna
Baûdıt
Brûleel
Ctngnra
Fmkfuft
Lefloşa
Umdra
Madrid
Mbm
Y
A
8
A
Y
8
Y
A
Y
Y
A
B
19°
33°
26°
34°
23°
23°
26°
30°
25°
19°
30°
25°
Moston
Münh
Osk)
Pans
Prag
Zûfih
Y 25°
Y 26°
Y 26°
Y 21°
Y 26°
A 42°
B 25°
B 28°
B 22°
GUNCEL
CÜNEYT AKCAYÜREK
• Baştarafi I. Sayfada
SHP diyormuş ki olmazzzz! Terörist ayrımı yapılmamalı,
gözaltı süresi en fazla sekiz güne indirilmeliymiş.
Çatlak meraklısı kimi gazeteler, haberi bu içerikle yaz-
maya başladığı saatlerde, koalisyon ortakları arasındaki
"meşveret"tatlı sonuca bağlanıyor; hazırladığı yasadadi-
renen Adalet Bakanı Seyfi Oktay'ın inadı kırılıyor, DYP'liler
de SHP'yi çileden çıkaracak -YOK Yasası'nda olduğu gibi-
yeni girişimlerde bulunmayı düşünmediklerini açıklıyor-
lardı.
Demirel, önceki gün saat 19.00 dolaylarında topladığı
DYP grubuna, "Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda
'karşı tarafla' anlaşın, lütfen yeni bir 'sorun'çıkartmayın"
diyordu.'
Başbakan, "terörle büyük bir mücadele yaparken
adamlann' elinden yetkiyi almamalarını" salık veriyordu.
Yetki dediği, örneğin Güneydogu'da 15 gün gözaltı,
"adamlar" ise sivil-asker guvenlik kuvvetleriydi.
Koalisyon içi gelişmelerden ötürü sinirli, gergin olduğu
söylenen İnönü, dün sabahki söyleşimizde, öyiesine ra-
hattı ki açıkça, "Ben bir 'mesele' görmüyorum" diyebili-
yordu.
İnönü, elbette gönül rahatlığıyla ortada bir "sorun" ol-
madığını söyleyecekti. Çeşitli görüşleri içeren tartışmalar,
ortaklar.arasında bir gece önce anlayış birliğine dönüş-
müştü.
Ortaklar, iki tarafı rahatsız eden çeşitli önergelerin geri
çekilmesine, sadece "DGM'yiilgilendiren suçlarda gözal-
tının eski yasadaki süreyle belirlenmesine, bu uygulama-
nın bir yıl yürürlükte kalmasına" karar vermişti.
Kuşkusuz genelde Türkiye'yi kapsamayan, ancak PKK'-
ya karşı bir önlem alınıyordu.
Bazenönde bazen geride
İnönü, "kimi gelişmelere çatlak gözüyle bakmamak"
gerektiğine değiniyordu. Partisinden kimilerinin "ikna edi-
lip edilmediği" sorusunu içtenlikle, "Edildi, edildi" diye
yanıtlıyordu. inönü, haklı olarak önemli konularda çeşitli
fikirlerin söylenmesine ve üzerinde tartışma açılmasına
"çatlak" damgası vuranları yadırgıyordu. Bu nedenle,
"Basın, olayların bazen önünde gidiyor bazen gerisinde"
diyordu.
Demokratik ülkelerdeki çağdaş adalet mekanizmasının
bizde de yerleşeceğinden söz ediyor, "Bazı insanlara suç-
lu diye bakmayan, hiçbir insanı rahatsız etmeyen; ama
suçluları da arayan bir düzenin oluşacağını" söylüyordu.
Ne var ki Batılı ülkelerde; Ingiltere'de, Almanya'da terö-
re karşı dün de bugün de "ayrı usuller" uygulanıyordu.
Terör suçlarını ayırmak gerekiyordu. "Eğer aynlmazsa,
sanki ülkenin her yerinde terör varmış gibi insanları suçlu
görmek, yanlışlıklara yol açabilir"d\.
Şöyle düşünüyordu İnönü: "Toplumun hem bütünlüğü-
nü korumak hem de teröre karşı çıkmak gerekiyor."
Başbakan Yardımcısı, arkadaşlarına söylediğini bizede
yineliyordu: "Teröre ayrı uygulamayı 'mesele' yapmaya-
cağız."
Ve basının çatlaktan söz etmeye hazırlandığı sıralarda
koalisyon ortakları; Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'-
ndaki çeşitli görüşteri, "meseleye" dönüştürmemeyi ka-
rarlaştırıyorlardı.
Yazıya yetişsin diye, bir ara Başbakan'a da, "Hükümette
çatlak var mı, yok mu" diye sorduk.
"Daha dün Bakanlar Kurulu yaptık, pazartesi memur
zammını görüşeceğiz. Yine dün, hükümet; tek parti hükü-
meti gibi diyen de benim. Bugün Sayın İnönü ile görüşece-
ğiz. Ne diyeyim bilemiyorum " dedi.
Dün Başbakanlık Konutu'nda, Demirel-lnönü arasında
haftalık "durum değerlendirmesi" toplantısı yapıldı.
Çatlakları basına bırakmışlar, önümüzdeki günlerin ça-
lışma programını saptıyorlardı.
Bilginve Mengi'nin
basın kartları iptal
ANKARA (Cumhuriyet Bû-
rosu) - Basın
Kartlan Komisyonu, Sabah
Gazetesi imtiyaz sahibi Dinç
Bilgin ile Sabah Gazetesi mu-
rahhas üyesi ve başyazan Gün-
gör Mengi'nin sürekli basın
kartlannı, "basın mesleğiyle
bağdaşmayan ve mesleğin onu-
runu zedelmeyen işler
yaptıklan" gerekçesiyle iptal et-
ti. Ankara'da önceki
gün top-lanan ve çalışmalannı
dün tamamlayan Basın Kartlan
Komisyonu, 31 gazeteciye sü-
rekli basın kartı, 72 gazeteciye
de san basın kartı verilmesini
kabuletti.
Merkezi Ankara'da bulunan
gazeteciler Cemiyeti Başkanı
Nazmi Bilgin, toplantıda bir
önerge vererek, yasa hükmüne
rağmen Dinç Bilgin ve Güngör
Mengi'nin Sabah Grubu'ndaki
gazeteleri, başlıklannda yapük-
lan küçük degişikliklerle kur-
ban bayramında yayınladıkla-
nnı bıldırdi. Nazmi Bilgin
önergesinde, Basın Kartlan
Yönetmeliği'nin 42. ve 71.
maddeleri uyannca Djnç Bilgin
ve Güngör Mengi'nin sürekli
kartlannın iptal edilmesini iste-
di.
Dinç Bilgin'in sürekli basın
kartı, 9 evet, iki hayır oyu ile ip-
tal edildi. Güngör Mengi'nin
sürekli basın kartırun iptali ise
4'e karşı 7 oyla kârarlaştmldı.
Basın Kartlan Yönetmeliği'-
nin 71. maddesi şu hükmü içeri-
yor
"Sürekli nitelikteki san basın
kartı sahiplerinin, basın mesle-
ğiyle bağdaşmayan ve mesleğin
onurunu zedeleyen işler yaptıgı,
hal ve davranışlar edındiğı veya
altıncı maddenin B ve C fıkrala-
nna aykın duruma düştüğü tes-
pit edildiği takdirde, durumlan
44. madde uyannca kurulan
Basın Karü Komisyonu'nca in-
celenir ve kartın muhafazaa
veya iptali konusunda. karara
vanhr."
Sürekli kart alaniar
Komisyon toplantısında, şu
gazetecilerin de sürekli basın
kartı alması kararlaştınldı;
Aykut Sağanak, Oktay Özes-
kici, Kamil Turan, M. Altan
Varol, Yüksel Arslan, Nuri öz-
tuğ, Yılari Atamer, Mehmet
Benli. Tülay Eratalay, H. Sami
Bolak, Bengül Erdamar, Sel-
cuk Sodan, Doğan Tamar,
Tahir Uslu, Nevzer Coşkunde-
re, Özcan Atamer, Orhan Çeli-
ker, M. Ali Birand, Sonat
Konar, İlker Ateş, Berke Ar-
may, Erdoğan Sevgin, S. Oktay
Ünsal, Sedat Sertoğlu, Engin
Akyüz, Mazlum Göknel, M.
Vala Somalı, Ertuğrul Kale,
Aykut Poturoğlu, Nesrin
Tunçbilek ve Güray Soysal.
YAŞAYAN
KOSTA
Atena Deponte
10.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu- tstanbul
Ödemeli gönderiimez.
GİZKOKAN
SÜSKUNLUK
Mehmet Başaran
10.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-lstanbul
Ödemett göBderflmez.
*•** B » A * R-gunes
ÖZEL BORA 1
SURUCÜ KURSU
86. DÖNEM KAYITLARI
DEVAM EDİYOfil
Hafta sonu-Hafta içi ve
AKşam kursları devam ediyor.
Dershane
ÛSKÜDAR: 343 17 82-310 92 86
KOZYATAĞI: 3«2 47 33
TARABYA: 262 08 18
Niifus cüzdanımı yitirdim.
Hükümsüzdür.
ZÜBEYİR ZEYBEK
Her an bizimle olan
CEMİL
ÇAKIR'ı
sevgi ve özlemle
anıyoruz.
EŞİ ve
ÇOCUKLARI