Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 TEMMUZ1992 CUMARTESİ
12 DIZIYAZI
Devleti belli bir ideoloji ile yükleme mekanizmasının çarklan artık kendi kendine dönmektedir
Devletin ideoloji üretimi ve partîler
EKONOMİKOZELLEŞTIRME
İDEOLOJİK DEVLETLEŞTİRME
IYURDAKULFİMCANCI
• Günümüz muhafazakâr partileri, çağın başındaki Sovyet Komünist
Partisi gibi devletin parçası haline dönüşme çabasındadır. Bu
çabayı izleyen doğal adım, kendi ideolojisini, serbest piyasa fanatizmini
devlete aşılamak, devlet malı resmi ideoloji yaratmaktır. Günümüz
toplumlannı tek sesliliğe doğru sessizce sürükleyen tehlike budur.
— 1 -
Günümüz muhafazakâr partılen.
çağın başındaki Sovyet Komunısl
Partısı gıbı devletin parçası haline do-
nüşme çabasındadır Bu çabayı izle-
yen doğal adım, kendi ideolojisini,
serbest piyasa fanatızmını devlete aşı-
lamak, devlet malı resmı ideoloji ya-
ratmaktır Günümüz toplumlannı tek
sesbbğe doğru sessizce sürükleyen teh-
like budur
Türkıye, bır yandan ekonomık dev-
leu özelleşürme hummasıyla sarsıbr-
ken, bır yandan da muhafazakâr " Ye-
ru Sağ" ıdeolojının devletleşünldığı bır
süreçten geçıyor Yüzune lıberallık
maskesı takan statukocu muhafaza-
kâr eğılım, kendını, 1983'ten ben dev-
let malı ideoloji haline dönuştürmeye
çalışıyor
Toplumsal sınıflardan sadece bın-
run, sermaye sahıbı büyuk burjuvaa-
nm dunyagörüşu, seçeneksız tek ıdeo-
lojı, resmı devlet ıdeolojısı konumuna
sokulmak ıstenıyor Bu ıdeolojının
ötekı adı serbest piyasa düzenıdır
Ne ANAP'ın ekım 1991 genel se-
çımlenndekı yerulgısı, ne ıkı hden de
devletçı olan DYP-SHP karma huku-
metının ışbaşına gelışı, 1980'lenn ılk
yıllannda Turgut Ozal'ın başlattığı bu
sürecı durdurabılmış değıldır Devleti
belh bır ideoloji ıle yukleme mekaniz-
masının çarklan, artık kendi kendine
dönmektedir Ustehk karma Demırel
hukümetının her ıkı ortağı ıçvnde de
"Yenı Sağ" ıdeolojının örtulü yandaş-
lan etkın konuma gelmışlerdır
Yontem farkıru bır yana koyarsak
Çarlık Rusyası'nda, 1917 sonrasında,
egemen ıdeolojıyı resmıleşürmek ıçın,
ışçı sınıfı adına Marksıst solun yaptığı-
nı, bır zarnan var kı Batı'da, Türkıye'-
de ve -ışın ganbı- eskı Sovyet toprakla-
nnda sermaye sınıfı adına muhafaza-
kâr "Yenı Sağ" akım yapıyor
Sovyet Marksızmı resmıleşmek ıçın
zorlamaya başvurmuştu Yenı Sağ
akımı ıse Baü'da ve bızde aynı şeyı,
devleti kullanarak beyın yıkayarak de-
mokratık(') bıçımde yapıyor Ne var
kı egemen ideoloji yaratma gınşımın-
de bızzat devlet kullanıldığı ıçın yapi-
lan ış, enınde sonunda bır tur örtülu
zorlamadır
M arksist Sol ile Yeni Sağ'ın
araç ve amaç birliği
Yontemlen farklı görunse de Mark-
sıst Sol ıle Yenı Sağ akımın amaçlan
arasında fark yoktur İşçı sınıfı ideolo-
jisini Rusya'da tek doğru ideoloji ola-
rak kabul eturmek Marksıst Sol'un
amaaydı, kapıtalıst büyuk burjuvaa-
nın serbest piyasa ideolojisini çağdaş
tek ideoloji olarak benımsetmek ıse
Yenı Sağ akımın amaadır
Her ıkı ıdeolojının, resmı devlet
ıdeolojısı haline gelmek ıçın kullandığı
araçlar arasında da tam bır benzerbk
vardır Bu araçlar sıyasal partı, partı
dışındakı dığer sıvıl toplum orgutlen
ve devlet organlandır
Hûkümet mi. iktidar mı?
Bugünun dunyasında artık bırer sı-
vıl toplum örgütü olarak algılanması
gereken sıyasal parülenn, kendi ıdeo-
lojılennı topluma benımsetmek ıçın
çahşmalan. eşyanın tabıatı gereğıdır
Bunun, yadırganacak bır yanı yoktur
önemlı olan, partılenn, kendı ıdeolojı-
lennı kabul ettırme yöntemlen ve ıçın-
de çahşüklan sıyasal duzendır
Sıyasal partılen, kendı ıdeolojılennı
gönûl nzasma dayah olarak benımset-
meye çalışma çızgısınde tutabılen du-
zen, demokratık duzendır Demokra-
ük düzenın ışlerhğını yıtırdığı ya da
var olmadığı toplumlarda sıyasal par-
tıler, kendı «ieolojılennı benımsetebıl-
mek ıçın zorlama yoluna başvurabılır-
ler Faşist ya da şer'ı partılenn ayın
edıcı ozelhğı budur Zorlayıcıbk, o tur
partılenn hamurunda vardır
Doğal olmayanı, kurulurken bırer
sıvıl toplum örgutü olan partılenn
sonradan, örtulu ya da açık zorlama
yoluna başvurmalandır Komunıst
parülerle muhafazakâr parüler, bu
ıkıncı gruba sokulması gereken partı-
lerdır
Komünist partılenn, daha ışın ba-
şından devnm partısı olarak kuruldu-
ğu, yanı şıddeü benımsedığı ve devletle
ozdeş olduğu, o nedenle sıvıl toplum
orgutu sayilamayacağı one sürulebılır
Bu, yanlışür Çunku devnm tehdıdı,
yerleşık düzenın zora başvurması ola-
sıbğına karşı, komünist partılenn ye-
dekte tuttuğu bır savunma sılahıdır,
kullanılması mutlaka zorunlu bır sılah
değıldır Lerun, bunu bırçok kez be-
brtmıştır Komunıst parüler bır yana,
devnm tehdıdını, geçen yuzyıhn sosyal
demokrat partılen bıle kullanmışür
llkelen arasında devnmın de yer al-
masına rağmen, gerçekte komünist
parüler katılımcı demokrasının, re-
formcu muhafazakâr partîler ıse -on-
jınlenndekı fıkır başka olmakla bırlık-
te- lıberal duzenlerdekı çoğulcu
demokrasının bırer sıvıl toplum orgu-
tüdür
Sıvıl toplum örgütü olan sıyasal
parülenn hukumet olması ya da mu-
halefette kahnası, fark etmez Çunku
çağdaş bakışla, hukumetlenn ışlevı,
devlet kudreünın demokraük olçuler
ıçınde ve yasalara uygun kullanılıp
kullamlmadığını denetlemek olmalı-
dır Muhalefetın gorevı de bu deneü-
mın etkın bıçımde yapıbp yapılmadı-
ğını kollamakür Hıçbır sıyasal partı-
nın ışlevı, hükumet olunca devlet
kudreünın parçası hahne gelmek de-
ğıldır
Yasama erkıru ebnde bulunduran
parlamentolann sıyasal partılerde olu-
şuyor olması, hukumeün de o parla-
mentodan çıkması, sıyasal parülenn
-hukumet olmasalar bıle- devlet kud-
reünı temsıl etmedıklen gerçeğını goz-
lerden gızler Çünkü parlamento da
devlet kudreünın bır parçası sayılmak-
tadır Oysa parlamento, vasama teke-
bnı ebnde bulunduruşuyla, gerçı dev-
let kudreünın bır parçası görunumun-
dedır Ama bu erkı, sıvıl toplum
orgutlen toplamı olarak kullanan bır
kurum olma nıtebğıyle de yasama ışı-
nı, temsılı yoldan sıvıl toplumun ustle-
nışının sımgesıdır DolayısıyJa sıvıl
toplum, parlamento aracıbğıyla devle-
ün denetçısıdır
Sıvıl toplum kuramlannın gehşünl-
mesınden oncekı donemde -Hegel on-
cesınde- klasık sıyaset duşunurlen
hem parlamentoyu, hem hükumetı,
kesınbkle devlet kudreünın parçası sa-
yarlardı Yargıyla bırbkte yasama ve
yurutme devleün, zor gucunun tn-
yumvırasıydı
Oysa gunumuzde, toplumsal ve de-
mokratık yapının orgunleşmesıne ko-
şut olarak, devlet kudretı kavramının
ıçenğı de artık değışmelıdır Bugun, sı-
vıl toplum kuramcılannın buyuk ço-
ğunluğu, sıyasal partılen, bır sıvıl top-
lum kategonsı saymaktadır Gerçek-
ten de bellı sıyasal goruşkr taşıyan
ınsanlar, bır sıyasal partı şeklınde ör-
gutlenırken, devletin parçası olmayı
değıl, devlet kudreünın kullanıbşını
denetleme konumuna gelmeyı amaç-
larlar Bu nıtebklennden ötüru, sıyasal
partılenn, devlet organlanndan farklı
bır orgutlenme olarak algılanması ge-
rekır
Gerek devlet kudreü, gerek devlet,
asbnda soyut kavramlardır O soyut
kavramlan somuta getıren şey. zor
kullanma tekeb ıle donaülmış devlet
organlandır, yargıdır, jandarmadır,
pobstır, ordudur, benzen devlet or-
ganlandır Bu organlar arasında sıya-
sal parüler yoktur Çunku partılen
ortaya çıkaran neden, zor kullanma
tekelıne sahıp sıvıl toplum orgutlen
yaratma ıhüyacı değıldır, tam tersıne,
zor kullanma tekebnın, sıvıl toplum
tarafından denetlenebılmesı ıhüyacı-
dır
Partikr, kendi varlıklannı
yadsıyor
Parlamentolan ortaya çıkaran ne-
denler de asbnda bu duşünceyı doğru-
layıa nıtelıktedır Parlamentolar bır
yandan devleün (başlangıçta hüküm-
dann) zor kullanma tekebnı keyfibk-
ten kurtarmak ve Sıvurlamak ıçın orta-
ya çıkmışür, bır yandan da zor kullan-
ma tekebnın yanı devleün gereksındığı
parasal gıderlen, toplum katmanlan
arasında hakkanıyetle boluşturme sa-
vaşımının urunüdür
Zamanla hukumdarlann yetkılen
ve dolayısıyla onlann emnndekı zor
gucü mekanizmasının keyfılığı sınırla-
nıp parlamentolann otontesı artınca,
parlamentolar ve sıyasal partîler esas
ışlevlennı unutmuşlardîr Hukundar-
lann yennı, her şeye muktedır parla-
mentolar almıştır Bunun doğal sonu-
cu olarak da hûkumdar temsılcısı olan
hukumetın yennı, parlamentonun ıc-
raası hukumet almıştır Sıyasal partî-
ler, bu yoldan ıktıdara donuşmuşler-
dır, başka deyışle sıyasal parüler,
parlamentolu demokrasıyı çarpıtarak,
devlet kudreünın parçası haline gel-
mışlerdır
Deyış yenndeyse, hükümdar oton-
tesme dırenerek demokraükleşmenın
yolunu açan sıyasal parüler, demokra-
tıkleşmeyle ters duşen bır konuma ge-
nlemışlerdır Çağdaş sıvıl toplum
kuramlannın yadırgaması gereken ge-
lışme budur Bu açmazdan kurtul-
mak, ancak sıyasal partılenn gerçek
sıvıl toplum orgutü kımlıklennı ka-
zanmasıyla mumkün olacakür
Sıvıl toplum orgütu kımhğıru be-
nımsesınler ya da benımsemesınler,
sıyasal parülenn oluşturduğu parla-
mentolar, zor kullanma tekebyle do-
naülmış devletin ışleyış koşullannı ve
gıderlenru, onceden yasalaria bebrler-
ler Artık devleün, ışlevlennı yenne
geürebıbnesı ıçın, her bıreysel olayda,
hukumetlenn emır ve yasa tazelemesı-
ne gerek yoktur Örneğın terorle sava-
şım, devleün ışlevlen arasındadır Bır
teror yuvası tespıt edıldığı zaman po-
bs, hukumetten emır beklemeksızın
harekete geçer, sanıklan yakalar Hü-
kumeün gorevı de ondan sonra başlar
Pobsın, yasalara uygun davranıp dav-
ranmadığı, zor kullanma yetkısının
meşru sınırlan dışına taşıp taşmadığı,
artık hukumeün deneümındedır Baş-
ka deyışle, önce devlet kudreü kullanı-
br, sonra denetlenır
Nazır, bakan, komisar,vekil vb.
Bu açıdan bakıldığı zaman hüku-
metler, devlet çarkının bır dışbsı değıl-
dır, monarşıde hukumdar adına,
demokrasıde sıvıl toplum adma denet-
leyıcısıdır
Hukumet uyelennın unvanlan da
bunu göstenr 1917'den sonra Sovyet-
ler BırbğYnde kurulan hukumetlenn
üyelenne komısar denmesı, bu açıdan
ılgınçür Komısar, nezaret görevını,
kaühmcı demokrasının sıvıl toplum
örgutu olan komünıst panı adına yen-
ne geürecek kışıdır
Osmanlı devleünde hukumet uyele-
nne nazır denmesının nedenı de aynı-
dır Tek farkla Osmanb naarlan,
devlet kudreünın kullanıbşına, halk
adına değıl, padışah adına nezaret
ederlerdı Anglo Sakson toplumlarda
hukumet üyelenne secretary denmesı
de aynı nedene dayanır Secretary,
monarşılerde hukumdar adına, de-
mokrasılerde halk adına, devlet kud-
reünın nezaretçısıdır Turkçe'de vekıl
ya da bakan unvanlan da aynı çerçe-
vede duşunulmebdır Esas nezaretçı
(hukumdar ya da sıyasal parü) adına,
devlete nezaret eden kışı anlamında-
dır
Sıyasal partı hukümetlennın, mo-
narşıden demokrasıye geçıldıkten son-
ra eskı abşkanbklannı sürdurecek ıktı-
dar habne gelmelen ve devleün parçası
olmalan olgusu ıle bu unvanlar ara-
sındakı çebşkı. temsılı demokrasının
gızlı hastabğıdır
Klasık sıyaset düşünurlen, huküm-
dann temsılası olan hukumete karşı,
denetım mekanızması olarak parla-
mentoyu öngörmuşlerdır Monarşı-
nın sınırlanmasında. bu ılen bır aşa-
maydı Daha sonralan hukumetlenn,
hukumdara karşı sorumlu olmaktan
çıkarak parlamentoya karşısorumlu
hale gelmesı. daha da ılen bır aşama
olmuştur
Hükümeün parlamento ıçınden çık-
masının zorunlu olmadığı ve sadece
hükümdara karşı sorumlu olduğu do-
nemlerde, yasama ve yurutme erklen,
hemhukuken hem fıılen aynydı Ama
hukumetlenn parlamento ıçınden çık-
mağa başlamasından sonra, yasama
ve yurutme erklen. hukuken ayn gjbı
gorunse de fıılen, çoğunluk partısınde
ve onun hukumetınde bırleşmışür Bu
çerçevede. parlamentolar da deneüm
ışlevını sağlıklı bıçımde yenne geüre-
mez olmuştur
Gizli tehlike
Demokraükleşme surecının gırdığı
bu anü-demokraük doğrultudan kur-
tulabılmek hem parlamentoya, hem
hukumete daha değışık bır gozle bak-
mayı gerektırmektedır Demokraük-
leşmedekı ükanıkbğı asabıbnek ıçın
sıyasal partılenn ancak devleti denetle-
mekle yukumlu hukumet olabılecekle-
n, ama devlet kudreünın yanı ıküda-
nn kendısı olmamalan gereküğı
sonucuna varmak kacınılmazdır
Baü'da sıvıl toplum kurallan, bu
doğrultuda gebşme eğıbmındedır Ne
yazık kı prauğın ıbresı henuz tam ters
yonü gostenyor Nıtekım faşıst ve şer'ı
partılen bır yana bırakırsak, bu yüz-
yılda kaübma ve çoğulcu demokrası
modellennın koşe taşı olan ıkı grup
partı, komunıst parülerle muhafaza-
kâr parüler, yanı ıkı buyük ideoloji,
kuramın ongörduğu modelı yadsıyan
bır praük ıçıne gırmışür
Artık tanh olan Sovyet Komünist
Partısı, 1917'den kısa sure sonra kım-
lık değıştırmış, devlet kudretuıın par-
çası otaıuştur Gunumuzde Yenı Sağ
ıdeolojıyı berumseyen bırçok muhafa-
zakâr partı de 18'ıncı ve İ9'uncu yüz-
yıldakı abşkanbğına dönerek, ıkudar
ohnaya yonelmışür
Devlet kudreü olmayı izleyen ıkıncı
adım, kendı ıdeâlojısını, serbest piyasa
duzenı denen fanaük akımı devlete
aşılamak,devlet mab resmı ideoloji ya-
ratmaktır Gunumuz toplumlanru,
tek sesbbğe doğru sessizce sürükleyen
tehlike budur
StRECEK
Kendinpişîr kendinye yöntemiyle 2001'e doğru
• Kısaca dönersermaye sisteminde yapılan işlenn yüzde
9O'ı, bilimsel olmayan sıradan işler olup yine genelde
kamu kaynaklan tarafından fınanse edilerek kısmen araç
gerece vebüyük çapta yönetimde olan ve yönetime yakın
kişilereiki aylık gelirleri kadar ek geürsağlamr.
Orladoğu Teknık Boğazıçı unıversı-
tclerı ıleozei vakıf ünıversnesı Bılkent le,
kuruluşlanndan ben Ingılızceeğıtım ya-
pılmaktadır Bunun nedenlennı ve ge-
reklennı ^ımdılık bır larafa bırakalım
Yabancı dılde eğıtım vapan unıversı-
iclcr ıçın ılgılı vonetmelıkıe oğrencıkre
bilimsel \e teknolojık gelışmelerle, ya-
ban^ dıldckı bu tur yayınlan ızleyebıl-
me uluslararası loplantı ve lartışmalar-
da katkıda bulunabılme guç ve >eteneğı-
nı kazdndırmdktır' denılmektedır
Turkçe eğıtımde ıse bu amaçlar belırtıl-
memıştır Bu ıkılığı anlamak olanağı
yokıur Ikı grubun amaçlan farklı ıse
YÖK ıçın ıkı sınıt unıversıte vardır
Aynı yonetrnelıkte, kısmen yabancı
dılde, kısmen Türkçe eğıtım vapan ku-
rumlarddn bahsedılmektedır Bunun
ıçın aranan ko^ullann ne derece >enne
getınldığı tartışılacak konudur Şımdı
uygulamalarda YOK yonetımmın ünı-
versıtelcnmızı nereye getırdığını göre-
lım
Bır ulke, kendı dılınde eğıtım yapma
şartıvla bazı araç gereç ve bırkaç lane
burs (Turkıye'ye venlen burslann bır
kısmı)vermeyıtekbfeder Hemenbırkaç
bılgısayarla bır laboratuvar kurulur ve
cğftıme başlanır Eğıtımın başlamasın-
dan bır buçuk av sonra ' yetkılı 'şu şu
derslerı bırleştınp şu adla bu dılde ders
.u,m (akademık kurulda filan değıl) oğ-
rencılere yeterlı ders açamadık' der Oğ-
rctım uvesı ogrencılenn mağdur olma
ması i(,ın kabul eder Fakal ders veren
vabancılann. yuksek lısanslarını yenı bı-
tırmış, askerlık gorevı yapan ve bu dıplo-
ınası ıle kendı ulkesınde lıse ogretmenlıgı
\apma hakkı bıle bulunmavanlar olması
vc Turkıye'de bır unıversıtede >uksek lı-
sans dersı vernıekte olduklan goruldu-
ğunde durum ılgılılere onemle duyuru-
lur Yan >ılın sonunda oğretım uyesı
ünıversıtesıne ve kendısıne saygısı oldu
ğunu so>ler \e bu eğıtımden çekılır Ço-
zum olarak bu ülkeden araştırma ıçın
gelen, genelde tatıllerde uçan ogretım
n\esı ıle "yoğun eğıtım" yapıldığı sovle
nır Bu uçan oğretım uyelennın kaç gun
unıversıledc kaı, gun araştırma yaptık-
lan vorelcrde ve>a tatıl verlennde kal-
dıklan pasaport ve otel' kavıtlanndan
çıkartılırsa bu eğıtımın cıddıyetı anlaşı-
lır
Dunyanın hıçbır yennde somurgeler-
de bıle yuksek hsansmı \cnı bıtıren bır
kışıye yuksek lısans derslen verdınldığı
gorulmemıştır Fakat YOK "bıhmsel ve
ıdan deneümı" bunu Turkıye'de mum-
TÜRKİYE'DE ÜNİVERSİTE VE
YÜKSEKÖĞRETİM 1870-1991
ITUNCER GÜVENÇ
kun kılmıştır Fakat hi(,bır sorumlu bu
genı, vabancılann unıversıtelenmız hak-
kında neler duşunebıleceğını bır an bıle
duşunmemıştır
1
Doner sermaye YÖK sisteminde bır
yonetmebkie, amaç behrtılmeden faalı-
yet alanlan behrtılerek duzenlenmış ve
genelleştınlmışür Yasada doner serma-
ye gelırlennden oğretım elemanlan av-
hklan + yan odemelen + odeneklen +
her turlu tazmınatlar toplamının ıkı kau
kadar yuzde 200 ve 657 sayıb yasava
bağb memurlar ıse katkılan ne olursa ol-
sun yuzde 50 kadar faydalarurlar de-
mektedır İlgılı yonetmehkte ıse sadece
öğretım uye ve elemanlannın faydalana-
bıleceklen belırtılmıştır
Yonetmehkte fıyatlann saptanması
ıçın konulan ölçütler oldukca gorecelı-
dır Sonuçta doner sermayede vapılan
işlenn fıyatlannı rektörler saptar Uygu-
lamada ıse ışın mabyetı (malzeme, per-
sonel gıderlen, yolluk ve yovmıyeler vd )
gorecelı olarak hesaplarür ve bunun ıkı
katı, fıyat olarak belırlenır Sonuçta elde
edılen "kâr'ın yuzde 30'u ılgılı bınm ıçın
(araç, gereç mefruşat vd ), gen kalanı-
nın bır kısmı en fazla yuzde 20'sı (kânn
yuzde 14'u kadan) unıversıte araşurma
fonuna ve gensı de oğretım üye ve ele-
manlanna dağıtıbr
Sağlık bınmlennde nasıl hesaplandığı
pek bıbnmeyen mabyetteraynı yontemle
fıyatlandınbr Faturalan odeyenler ıse
Emekb Sandığı, Sosyal Sıgortalar, Bağ-
Kur ve sıradan vatandaşiardır Varbklı
vatandaşlar ıstedığı ogretım uyesıne has-
tane ucretı dışında ozel muayenehane-
lerde olduğu gıbı ayn bır ücret ödeyerek
muayene olurlar Varbklı olmayanlar ıse
evını, traktorunu satarak öder veya ga-
zetelerde gorulduğu gıbı çocuğunu veya
cenazesını rehın bırakmak zorunda ka-
lır Kısaca tek taraflı saptanan ve kamu
mallan kuHanılarak, devletten maaş ala-
rak yüzde 100 kâr eklenerek abnan bu
ucretlenn büyük bır kısmı öğretım üye-
lenne ek gehr olarak odenır Kımın ne
kadar aldığı ve ozelbkle yonetıcılenn al-
dıklannın açıklandığı görülmemıştır
Bu, devlet sırlanndan daha da sırdır
Muhendıshk dallannda da durum
farklı değıldır Burada ozel sektor ve va-
tandaş pek araya gınnez Kamu kuru-
luşlanndan proje alınarak doner serma-
ye sıstemı ışletılır Sonuçta gerek sağlık
gerek muhendıshk bılımknnde doner
sermaye kamu tarafından finanse edılır
Bunlar Emekb Sandığı, Sosyal Sıgorta-
lar veya bakanhklara bağh kuruluşlar-
dır YOK'un genelleştırdığı bu sıstemde
bütçeden elde edılemeyen ek gebr, do-
laylı yoldan bebrb öğretım üye ve yar-
dımalanna, yönetıcılere sağlanır ve
mıktannın açıklanmasından daıma ka-
çınılır Neden açıklanmaktan çekınılır''
Sağlık kuruluşlannda dunyanın hıçbır
yennde gorülmeyen, aynı unıversıterun
oğretım uyesıne ek muayene ücreü odet-
meden muayene etmeyen oğreüm uyele-
n de vardır
Kısaca doner sermaye sisteminde ya-
pılan işlenn yuzde 9O'ı, buımsel olmayan
sıradan ışler olup yıne genelde kamu
ka>Tiaklan tarafından fmanse edilerek
kısmen araç gerece ve buyuk çapta yone-
tımde olan ve yonetıme yakın kjşılere ıkı
aylık gehrlen kadar ek gebr sağlanır
Döner sermayeden araştirma fonuna
aynlan mıktar da yıne bınmlenn doner
seımayeden kazandıklan oranda. genel-
de tez çahşmalan ıçın bınm elemanlan-
na kısmen destek olarak venbr
Boylece ünıversıteler, araştırma ıçın
kendin pışır kendın ye ıikesıne terk edıl-
mışlerdır Bu arada devlet. bütçeden kes-
üğını yıne pek kontrol edemedığı bır
şekılde genelde belırlı bır sınıfa ek gelır
olarak sağlamakta ve kuçuk bır kısmı-
nın araştırmaya venlmesıne razı olmak-
tadır Bu ek gebr de yıne kamu kaynak-
lanndan ve kısmen de sağlık bınmlenn-
de sıradan vatandaşlardan alınmakta-
dır Vebu şekılde Türkıye 2l'ıncıyuzyıla
hazırlanmaktadır
—BİTTİ—
POUTIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Gençliğin Eylemi Bitmez...
Gençlık eylemlerı her donemde var
Osmanlıda Suhte ısyanları olmuş, bunlar ılk medre-
selı ayaklanmalarıdır Fatıh donemındeyız Tanzımat-
tan sonra da ayaklanmalar oluyor Sonra Kulelı vaka-
sına ve otekılerıne gelıyoruz Meşrutıyet oncesıdır
ikıncı Meşrutıyet'te de ayaklanmalar oluyor Bunlara
eylem/ayaklanma denıyor Çunku her eylem padışaha
karşı bırayaklanmadır
Çalışkan ve verımlı yazar Alpay Kabacalı'nın "Tur-
kıye'de Gençlık Hareketlerı adlı kıtabını (Altın Kıtap-
lar) okuyorum Gençlık eylemlerını başından almış,
gunumuze değın getırıyor Kıcnı yerde özetlıyor, kımı
yerde konuyu genışletıyor Bu t?elge yetersızlığın-
den gelıyor
Herkes genç olmuştur Unıversıte oğrervcısı ıse her-
kes ucundan kıyısından oğrencı eylemlerıne bulaş-
mıştır Kıtabı okurken gozum geçmış yıllara kaydı
Zaten Alpay da kıtabını bana ımzalarken ustune, "Tür-
kıye Gençler Derneğı nın yonetıcılerınden dıye yaz-
mış
Türkıye Gençler Derneğı, yılların otesınden gunu-
muze uzanan bır anıdır Ellı yıla yakın bır sure geçmış
Şımdı dernekten kımler var, kımler yok' Içımızde en
ateşlımız en heyecanlimız Şevkı Akşıt'tı, onun olumu
ustunden kaç yıl geçtı?
Tek partı yonetımıne karşı çıkıyorduk Gücumuzu ve
tek partının gucunu bılıyor muyduk? Bugun buna cesa-
ret denır, o gun bır gençlık eylemıydı tkıncı Dunya
Savaşı bıtmış, çok partılı bır sıyasal yasama geçer gı-
bıydık Kendımızı solcu sayıyorduk Bırkaç dergı, bır-
kaç orgut çevresınde toplanmıştık
Dergıler Adımlar Yurt ve Dunya, Ant'tı Dernekler
ıse Dıl-Tarıh'te oğrencı derneğı, dışında Turkıye Genç-
ler Derneğı Kurucuları Nabı Dtnçer, Mumtaz Gok-
turk Şevkı Akşıt Orhan Çutay, Melahat Turksal, Celal
Arazdı
Denızcıler Caddesı'nde bır yer tutmuştuk Öğrencı-
lerden Muammerın evı Derneğın oturma odası ve kı-
taplığı vardı Ruhı Su turkuler oğretır, odada edebıyat
tartışmaları yapardık Ahmet Muhıp Dıranas, Cahıt Sıt-
kı Tarancı derneğe yakınlık gosterıyordu ilerde mo-
dern edebıyatımızın onculerı olacak genç şaırler de
derneğe gelır gıderlerdı
Tan gazetesının yakılıp yağma edıldığı haberlerı ge-
lınce faşıst gençler derneğı yıkmak ıstemışler adresı-
nı tam alamadıkları ıçın Gertçlerbırlığı Spor Kulubu'ne
saldırmışlardı Kulup de derneğın bıraz otesınde ıdı
Eylemler duzenlenıyordu Bunlar 'Ankara'dan Istan-
bul'a yaya yuruyuş' 'Yoksul koylunun ekınını bıçme
kampanyası 'Altındağ'da polıklınık açarak hastaları
parasız muayene etmek'tı Mamak ustunde Bayındır
koyde koylulerle ekın bıçıyorduk Muhtar geldı, tepele-
rı gosterdı "Bunların hepsı candarma dedı "Sız var-
sınız dıye geldıler, sız gıdersenız gıdecekler Tavuk ve
yumurta yetıştıremıyoruz ' Bız gıttık, candarma da gıt-
tı
Bakanlık emrıne alınan hocalarm yenıden ışlerıne
donmelerı ıçın ımza toplandı Dernek uye ve yonetıcı-
lerınden Şevkı Akşıt, Enver Gokçe, Mehmed KemaK
Wlelahat Tursal ve Nuran Ertan, Nazım Hıkmetın hak-
sız yere yattığını soyledıklerı ıçın komunızm propa-
gandası yaptıklan
1
gerekçesıyle yargılandılar Bırkaç
ay suren dava sonunda aklandılar Ağır baskılar sonu-
cu Turkıye Gençler Derneğı fesıh kararı aldı (1949)
Karar alınabılmek ıçın salon gerekıyordu Ankara Hal-
kevı Salonu'nu Fent Celal Guven verdı Bır cesaret
orneğı
Alpay Kabacalı, kıtabında hemen hemen butun
gençlık hareketlenne yer vermış Bır roman gıbı oku-
nuyor Ben Gençlık Derneğı ustunde durduysam, o
gunlerı anmak ıstedım Özgürluk barış, demokrası
ıçın savaşan gençler yılların ıçınde bırbırıne uluna ula-
na uzuyor Özgürluk, barış demokrası ıçın savaş bıt-
mıyor Bakın bugun bıle suruyor
BULMACA
SOLDAN SAGA: 1 2 3 4 5
1/Burdur ılınde,
Anadolu'nun Yenı-
taş ve Bakırtaş dö-
nemlennı aydınlatan
en önemlı merkez
olan höyuk 2/ Os-
manblarda gece bek-
çısı. Nışastalı tane-
lenn su ıle kaynatıla-
rak bulamaç kıvamı-
na getırılmış duru-
mu 3/ Hayvanı av-
cılığa ahştırma ışı
Kısa saplı odun bal-
tası 4/ Turk muzı-
ğmde 'usuP anla-
mında kullanılan sözcuk Oylum-
lu 5/ Zırhlı araçlara karşı yakın sa-
vaş suasında kuUanılan hafif sılah
Hıcap 6/ Hububat tozu Ergıme
durumundakı madenlenn yuzeyınde
toplanan madde. 7/ Gülünç bır bı-
çımde gıyınıp suslenen kadın. Iran-
da tarıhı bır kent 8/ Makıne yağı
Şnrde ıkı ya da daha çok dızeden
oluşan bınm 9/ Dahıl Kızlık za-
n
YUKARIDAN AŞAGrVA: 1/1278-1918 yıllan arasında Avru-
pa'da, özellıkle Avusturya'da saltanat suren krallık hanedanı
2/ Baston Tıp dılınde ıdrar salgısının azalmasına venlen ad.
3/ Bır meyve... Çıft dırekb ve yelkenh bır gemı. 4/ Sahıp... Dun-
yanın en eskı ve en kutsal sayılan kentlerınden bırı 5/ Kumaş
uzerıne yapılan ışleme. 6/ Karışık renklı Yemek Bır bağlaç,
7/ Yalvaran, rıca eden Orta Asya'da yaşayan Şamanıst Turk-
ler arasında çeşıtlı seylerden anlam çıİcartarak bakılan fal 8/
Gemınm saattekı hızım anlamak ıçın kullanılan aygıt 9/ "—
olduysa mıllet şaruna noksan gelır sanma / Yere duşmekle cev-
her sâkıt olmaz kadr u kıymetten" (Namık Kemal) Taraf
İLAN
BODRUM ASLİYE HUKUK
MAHKEMESt
1987/712 1991/265
Davacı Hazıne vekılı Bodrum Yahşı köyu Yalı mevkunde 59 par-
sebn tapularaa tespıtı sırasında devleün hukum ve tasarrufu altında
bulunan kumsal alanında tapuya bağlandığını, bu nedenle kumsal
alana aıt kısmın tapu kaydmm ıptahne ve tesal dışı bırakılmasına,
üzerındekı yapının kal uıe karar venlmesı ıçın davalı Lütfîye Değer,
Cavıdan Tüfekçı, Lutfı Batış, Nejat Aydın Çağkan, Penev Ennç öz-
bılen, Ahmet Hulusı Azgezer, Emıne Leyla Tanış, Huseyın Morah
aleyhıne açılan davanın yapılan yargılaması sonunda Yahşı Köyu
Hortma mevkn 3 pafta 59 parselde kayıth gayrıraenkulun14 3 1991
tanhlı bıhrkışı krokısınde behrtılen 270 m"hk kısmın kumsal alan
olarak tescıl dışı bırakılmasına, ıptal edılen kumsal alan ıçensınde
kaldığı behrtJdıgınden tapusunun ıptah ıle kumsal alan ıçersınde kalan
baraka tıph 15 nV'hk bınanın ve önündekı beton kaplı 85 m2
'hk Çar-
dak'ın kal ıne karar venldığınden davalılardan Lütfıye Değer, Cavı-
dan Tûfekçı, Lutfı Bakış, Penev Ennç özbılen, Ahtnet Hulusı
Azgezer ve Emıne Leyla Tanış'ın bütun aramalara rağmen adreslerı
tespıt edılemedığınden ılanen (karann) teblıgıne karar venlmış
olmakla
Mahkememızden venlen 20 6 1991 tanh ve 1987/712 esas, 1991/265
karar sayılı ılanın gazetede yayımlanmasından ıtıbaren 15 gun ıçın-
de temvız edebıleceğınız aksı takdırde hukmun teblığ edılmış sayıla-
cağı ılan olunur 25 5 1992