15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 TEMMUZ1992 PERŞEMBE 8 DIŞHABERLER Başkent Saraybosna önceki gece son haftalann en şiddetli bombardımanıyla sarsıldı, çaüşmalar sürüyor ar Bosna'ya solukaldımııyor Yakovas'tan çatlak sesler • ATtNA (AA) - Atina'yı ziyaret etmekte olan ABD ve Kanada Başpiskoposu Yakovas, haftahk Ena dergisine verdiği demeçte, "Türklerin iyi niyeti sözlerde ve vaatlerdedir. lş uygulamaya geldi mi hiçbir iyi niyetlerini görmedik. Türkıye ile Yunanistan arasında gelecekte dostane ilişkilerin sağlanacağından şüphebyim"dedi. Demecinde 'Partürkızm' iddialanna da yer veren Yakovas, Lozan Anlaşması'na da "şiddetle karşı olduğunu" söyledi. Yakovas, Kıbns konusunda "Kıbns'ta insan haklanna ve anlaşmalara saygı göstermeyen Türkler tavİ2 vereceklerine taleplerde bulunuyorlar. Bu nedenle bir çözüme ulaşılacağından şüpheliyim"dedi. Litvanya'da yeni başbakan • VtLNtUS (AA) - Litvanya Parlamentosu'nda önceki gün güvensizlik önerisi için yapılan oylamada, Başbakan Gedimınas Vagnorius düşürülerek, genç devlet adamı Aleksandras Abisala (37) başbakan seçildi. Yenı başbakarun belirlenmesini de içeren güvensizlik oylamasmda, Vagnorius ancak 5 oy saglarken. Abisala 67 milletvekilinin oyunu kazandı, 22 parlamento üyesi ise çekimser kaldı" dedi. 30 bîn mülteciye sınırdışı •STOCKHOLM (AA)- İsveç hükümeti eski Yugoslavya'dan gelen 30 bin Kosovalı Amavutu sınırdışı ctme karannı uygulamaya koydu. İsveçGöcmen Daircsi'nden yapılan açıklamada, alınan karar doğrultusunda, Kosovalı Arnavutlann bir bölümünün kara. bir bölümünün deniz ve bir bölümünün dc hava ulaşım araçları ile iade edilecekleri açıklandı. A*çıklamada. İsveç"eeski Yugoslavya'dan şu ana kadar 50 bin mültecinin geldiğı ve bunlardan 30 bıninin Kosovalı Arnavutlann oluşturduğu kaydedildi. Açıklamada. Kosovalı Arnavutlann sınırdışı edilme karannın, geldikleri bölgede savaşın olmaması gösterilerek alındığıbildirildi. BM-Kamboçya •NEW YORK (AA) - BM Güvenlik Konseyi, Kamboçya'daki Kızıl Kmerler'e yapılan uluslararası yardımın askıya ahnmasını öngören bir karar aldı. Konsey üyelerinin oybirliği ile aldığı karar, Kamboçya'da başlaülan banş sürecini engellemeye devam etmeleri halinde, Kıal Kmerler'in, ülkenin kalkınması ve yeniden inşası için gönderilen uluslararası yardımdan yararlanmamalannı öngörüyor. Karar, genel sekreterden, bu ülkeye verilen yardımdan bundan böyle sadece Kamboçya'da banş sürecini başlatan Paris anlaşmalanna uyan ve ülkede geçici olarak yönetimi üstlenen BM yetkilileri ile işbirliği yapan taraflann yararlanması için denetim yapmasını istiyor. İspanya meclisi Maastricht'i onayladı • IVIADRİD(AA)- İspanya Millet Meclisi, anayasayı Maastricht Anlaşmasfna uyarlayan reform tasansmı oybirliği ile kabuletti. Değişiklik uyannca. ülkede oturan>abancı uyruklular yerel seçimkrde secme ve seçilme hakkına kavuşuyor. Daha önceki maddeye göre yabancılann bu hakkı kazanması, bağlı olduklan ülke ile karşılıklılık ilkesi halinde mümkün oluyordu. Meclisten sonra İspanya Senatosu da tasanyı ay sonunda görüşecek. Tasan. meclis ve senato üyelerinin beşte üçlük çoğunluğu tarafından kabul edildiği •aktirde kesinlesecek. • Bosna-Hersek'te geçen hafta başında imzalan ateşkese rağmen, Sa- raybosna'da önceki gece şiddetli çatışmalar meydana geldi. Alia İzzetbe- goviç ve Franjo Tudjman, Sırplara karşı askeri işbirliği yapmak üzere anlaşma imzaladı. Bosna-Hersek Banş Gücü komutanı Mackenzie, sa- vaşın sona ermesi için 40 bin banş gücü askeri gerektiğini söyledi. Dış Haberkr Servisi - Bosna-Hersek'in başkenti Saraybosna'da önceki gece, son üç haftanın en şiddetli çaüşmasının meydana geldiği bildırildi. Hırvatistan Devlet Başkanı Franjo Tudjman ile Bosna-Hersek Cumhur- başkanı Alia Izzetbegoviç, Sırp kuvvetlenne karşı ortak mücadeleye yönelik, askeri ağirukh bir anlaşma imzaladı. Önceki geceyansı BM askeri güçlerinin yaklaşık üç hafta önce aal yardım için açüğı uluslarası Saraybosna Havaalanı'run yakı- nlannda meydana gelen çatışmalarda önce makineli tüfek sesleri duyulduğu, ardından da havan toplan ve ağır topçu ateşinin de eklenmesiyle çatışmalann şiddetlendiği ajanslarca bildirildi. Çatışmalann yaklaşık iki saat boyunca şiddeünı koruduğu ve dün sabaha karşı hafıfledığı kaydedildi. Silah- lann gökyüzünde çizdiği izlerden, bom- bardımarun havaalaru yakırundaki Dobrin- ja banliyösü yakınlanndan geldiğının göz- lemlendigi bebrtildi. Bosna savunma birlik- lerinin kentin batı yakasından Sırp kuşat- masını yarma girişimi ve Saraybosna'nın gü- neybatısında kontrolü sağlamak için baş- lattıklan çatışmalann daha da şiddetlenebi- leceğinden kaygı duyulduğu beürtiliyor. 40 bin barış gücüne ihtiyaç var Bosna-Hersek'teki banş gücü komutanı Lewis Mackenzie, yalnız Saraybosna'da banşın sağlanabilmesi için en az 40 bin banş gücü askerine ihtiyaç olduğunu belirtti. Mackenzie Saraybosna Radyosu ve televiz- yonundan yayımlanan basın toplantısında. Bosna-Hersek'teki savaşı, "hayatımda gör- düğüm en garip durum" diye nitelendirir- ken. sivillere yönelik misilleme saldınlann yanhş olduğunu söyledi. Saraybosna'da savaşan taraflann topçu ve havan bataryalannı okul ve hastane ya- kınlanna yerleştirdiklerini belirten Macken- zie, ambülanslann silah taşıdığına dikkat çekti. Bosna-Hersek'e banşın gelmesi için çatı- şan taraflann görüşme masasına oturması gerektiğini vurgulayan Mackenzie, "'Sırplar, Müslümanlar ve Hırvatlar bir masaya otur- mazsa, savaş bir tarafın kazanması diğer ta- rafın kaybetmesi gibi trajik bir sonla bitecek- tir" dedi. Bu arada Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Alia Izzetbegoviç ile Hırvatistan Devlet Baş- kanı Franjo Tudjman, önceki gece Zagreb'- te Sırp birliklerine karşı brtak mücadeleye yönelik askeri ağırbklı bir işbirliği anlaşması imzaladı. Sırp saldırganhğına karşı askeri işbirliği içeren anlaşmada, uluslararası kuruluşlann bölgedeki savaşı durdurma girişimlerinin sonuç vermediği ve sürmekte olan mevcut durumda Bosna-Hersek ve Hırvatistan'ın askeri sahada tüm imkanlara başvurarak tehlikeler ortadan kaldınlana kadar, askeri harekat eşgüdümü sağlanacağı maddesi esas alındı. Anlaşmada, Bosna-Hersek'te radikal Hırvat Mate Boban tarafından ilan edilen, "Hersek-Bosna' özerk bölgesi için, "Şavaş hali geçici statüsü" tanınırken ülkede iç sa- vaşın çıkmasıyla kurulan Hırvat Savunma Konseyi'ne bağlı ordu birliklerinin, Bosna- Hersek ordusunun entegre unsuru olduğu kabul edildi. Bu durumun, "mümkün olan en kısa zamanda Bosna-Hersek'in anayasal, meşru düzenine çekilmesi" ilkesi de taraflar- ca kabul edildi. Zagreb'de imzalanan bu anlaşma, Bosna- Hersek Müslümanlan ile Hırvatlann 29 şu- batta ilan ettikleri bağımsızhklanndan bu yana, iki devlet arasında vanlan ilk resmi an- laşma niteliğini taşıyor. Öte yandan BM Genel Sekreteri Butros Gali. Bosna-Hersek'te ağır silahlann BM denetimine verilmesı için gerekli koşullann oluşmadığını belirtti. Gali, geçen cuma günü bu yönde karar alan Güvenlik Konseyi'ne böyle bir girişimde bulunmasını önermediği- ni bildirdi. Bosna-Hersek Dışişleri Bakanı Haris Si- lajdziç, uluslararası topluluğun Kuveyt ko- nusunda gösterdiği duyarhlığı Bosna-Her- sek'te göstermemesini eleştirdi. Washing- ton'a Sırp saldınlann durdurulması için BM ve ABD yönetiminden müdahale etmelerini istemek için giden Silajdziç, Bosna'da petrol olsa, her şeyin çok daha farklı olacağına inandığını açıkladı. ABD yönetiminin tutu- mundan memnun olduğunu söyleyen Silajd- ziç, "sözde uygar Avrupa'dan" hiçbir destek jöremediklerini de sözlerine ekledj. Saraybosna 'da savaşyaşam biçimi olmuş, insanların ne umudu kalmış ne degeleceğe güveni Yaşamak pahaluölümisebedava• Saraybosna'da bir ki- lo et alabilmek için bir maaş ödemek gerekiyor. BM yardımına karşın yi- yeceîc yetersiz. İnsanlar yaşamlannın olağan bir parçası haline gelen top ve silah seslerine aldınş etmiyor. Normal bir ya- şama geri dönülebilece- ğine inanılmıyor. SARAYBOSNA (AA) - Yu- goslavya'nın dağılmasından sonra cumhuriyetler arasında patlak veren savaşın Bosna- Hersek'e sıçramasının ardın- dan dört ay geçti. Bu acı ve ölümle geçen dört ay içinde başkent Saraybosna başta ol- mak üzere bütün Bosna-Her- sek halkı iki şeyi çok iyi öğren- di: Savaşı ve savaşla iç içe yaşa- mayı. Savaş 1984 KJŞ Olimpiyat- lan'nın yapıldığı güzel şehır Sa- raybosna'yı tam bir harabeye cevirdi. Tamamen yıkılmış ve yanmış binalann yanı sıra, koca kentte camı kınlmamış. hasar görmemiş tek bina bile kalmamış gibi. Uzun süredir Sırp milisleri- nin ablukası alündaki Saray- bosna'da gıda maddesi satan dükkanlar bomboş. Gıda mad- deleri ancak karaborsadan te- min edilebiliyor. Fiyatlar ise ay- lardır maaş alamayan ya da el- lerine çok az para geçen insan- lar için çok yüksek. 10-20 markın yüksek maaş kabul edildiği Saraybosna'da bir kilo etin fiyatı 20 mark, bir paket si- gara 2 mark, bir kilo patates ise 3-4 mark. Diğer gıda maddele- rinin yanı sıra, bu kadar pahab olmasına rağmen et bile her za- man bulunamazken, yumurta ve süt gibi temel gıda maddeleri artık 'lüks' tüketime gjriyor. Büyük zorluklarla karşı karşıya olan Saraybosna Büyükşehir Belediyesi ise nihayet, ayda bir kez karne ile iki kişiye bir kilo makarna, 4 kilo un ve bir kilo şeker dağıtmaya başlayabildi. Birleşmiş Milletler'in insani yardım faaliyetlerinin ise bu sı- kınünın giderümesine çok bü- yük bır katkısı olmadığı gözle- niyor. Saraybosna halkı aralıksız süren Snp bombardmıanı karşısıoda her gün ölum tehlikesiyk karşı karşıya yaşıyor. Anneler, adeta"Bugün vanm yann yokum" diyerek, çocuklarma yalnız kalma- lan durumunda neler yapacaklanru anlatıyoıiar.(Fotoğraf:AP) îki çocuk annesi, 36 yaşında- sonra ve özellikle akşamlan Vaş bile olsa insanlann çiçeklere ki Latife Zembot ise eşi ve ken- kenti çevreleyen tepelerde mev- disinin savaştan sonra ışsiz kaldıklannı, gelen gıda yardım- lannın yetersiz olduğunu ve BM yardımından ancak bir kez ya- rarlanabildiklerini söylüyor. Yağmalardan ve bombardı- mandan kurtulabilmiş dükkan- lar, ellerindeki tek tük tüketim mallannı sabahlan birkaç saat- liğine sergiliyorlar. Öğleden zilenmiş Sırplann her türlü si- lahla yoğun bir ateşe tuttuklan CenazeCİfer Saraybosna'da sabahlar. günün diğer saatalerine göre daha ha- reketli geçiyor. Kent merkezin- deki çarşıda kurulan tezgahlar- da çok az sayıda mala rastla- nırken, taze çiçeklerin hiçbir za- man eksik olmadığı dikkati çe- kiyor.Çiçekçi MünirKapo, "Sa- savaştan sonra bile, hatta daha çok. çabşmaya devam eden iki kesün var Cenaze işleriyle uğra- şanlar ve doktorlar. Münevver Karoviç, savaştan önce şimdi Sırplann işgal ettiği Saraybosna'nın Pale semtinde- ki ağır makine üreten bir fabri- kada calıştığını, ancak savaşın başlamasından sonra ışsiz kal- dığını, oysa devlete ait bir cena- ze işleri İcurumunda çalışan eşi- nin işlerinin çok yoğun bir bi- çimde devam ettiğini anlattı. Doktorlar da normal zaman- larla kıyaslanamayacak oranda çok çahşıyorlar. Koşevo Hasta- nesi'nde, yaralılara ilk müdaha- lenin yapıldığı travmatoloji kli- niği doktorlanndan Müfıt La- zoviç, kliniğe her gün ortalama 60-80 yaralı geldiğini ve 85 ya- tak kapasiteli serviste 200'den fazla hastayı tedavi etmekte ol- duklannı belirterek, savaş baş- ladıktan sonra gönüllülerin de hastanede çahşmaya başla- dığıru kaydetti. Güven kalmadı İnsanlar aruk yaşamlannın "olağan" bir parçası haline ge- len top ve silah seslerine pek aldınş etmiyorlar. özellikle mermiler çok yakına düşmedik- çe top seslerine kimse aldır- mıyor. Gündüz uzaktan gelen çatışma sesleri devam ederken, çocuklar oyunlannı, kadınlar ve erkekler işlerini ve söyleşile- rini sürdürüyor. Saraybosnahlar arasında sa- vaştan sonrası için büyük bir umutsuzluk hakim. İnsanlar, eğer biterse, "savaştan sonra kendilerini nasıl bir hayatın beklediğini hayal bile edeme- diklerini" belirtiyorlar. İki ço- cuk annesi Latife Zembot, sa- vaştan önce Sırplarla birlikte yaşadıklannı ve şu anda başla- nna gelenleri aklının bir türlü almadığını belirterek, "Her şe- yin normal olduğu bir hayatın geri geleceğine inanamıyor. ar- ük insanlara güvenemiyorum" Öğleden sonra sokaklardaki dedi. Amra Silayiç de umutsuzlu- ğunu şu sözlerle ifade etti: "Hiç- bir şey eskisi gibi olmayacak. Savaş bitse bile bu yıkıntılardan yeni bir ülke kurmak için çok zor yıllar bizi bekliyor." ihtiyacı vardır" diyor. küçük kalabahklar da dağılınca şehır yeniden ölüm sessizliğine bürünüyor. İnsanlann büyük çoğunluğu işlerini kaybetmiş durumda. Bu yüzden de hemen herkesevlerineçekiliyor. Ancak YUIVAN HÜKÜMETt ZORDA Âtina 9 nın beş başağrısı • Kıbns sorunu, Makedon- ya Cumhuriyeti ile ad anlaş- mazlığı, Belgrad'la iyi ilişki- lerden dolayı Balkanlar'da yalnızlık, Maastricht belirsiz- İiği ve terör, Başbakan Kons- tantin Mitsotakis hükümetini zorluyor. Yunanistan'ın hu- zurunu bozan konular, için- de bulunduğumuz yaz aylannda yoğunlaşırken 17 Kasım örgütünün terörü hükümeti düşündürüyor. STELYO BERBERAKİS ATİNA - Yunanistan'ın si- yasi huzurunu bozan konular. bu yaz aylannda yoğunlaşma- ya başladı. Yunanistan'ın en büyük baş ağnlan arasında Kıbns, Makedonya, Belgrad'- la ilişkiler, Maastricht ve 17 Kasım terörü yer alıyör. Atina, Yunanistan'ın en bü- yük baş ağnsını oluşturan ve Türkiye başta olmak üzere, Avrupa Topluluğu(AT) ve ABD ile ilişkilerini. saptayan Kıbns sorunu, günümüzde en kritik dönemine girmiş bulu- nuyor. Atina, Kıbns sorunu- nun çözüldüğü andan itibaren Türk-Yunan ilişkilerinde kök- lü değişiklikler olacağını açıkhyor. Aynı zamanda Tür- kiye'nin AT ile ilişkilerine koyduğu engelleri de kaldıra- cağından söz ediyor. Do- layısıyla Kıbns müzakerele- rinin sürdürüldüğü New York'tan Atina'ya ulaşan ve bugüne kadar Atina için pek iç açıcı olmayan haberler, Yu- nan liderlerin her zamankin- den daha çok "tetikte" bulun- masına neden oluyor. Kıbns sorununun 1974harekaündan tam 18 yıl sonra bu temrnuz ayında da yine en sıcak günle- rini yaşamaya başladığı gözle- niyor. Yunaniatn'ın dış siyasetin- de ikinci baş ağnsını oluşturan Makedonva Cumhuriyeti ile arasındaki ad anlaşmazlıklan şimdilik bir bekleme sürecine girmiş bulunuyor. Yunanis- tan. bu cumhuriyetin adını de- ğiştinnesi için AT liderlerini ikna etmeyi başardıktan son- ra, şimdi Üsküp'ün alacağı karan beklemeye koyuldu. Yugoslavya'nın dağılmaya başlamasıyla Atina yeni bir baş ağnsı daha edinmiş oldu. Yunanistan'ın Sırbistan ile iyi ilişkiler içinde bulunması yalnız Balkanlar'da degil; uluslararası düzeyde de zor bir durumda kalmasına yol açı- yor. Atina bir yandan Belgrad ile olan bu iyi ibşkilenni sürdür- meye çabşırken; diğer yandan üyesi olduğu ve her bir alanda gereksinim duyduğu ATnin Sırbistan'a karşı aldığı yaptınm kararlanna uymak zorunda kalıyor. Yunanistan bu arada AT- nin bütünleşmesjni öngören Maastricht kararlannı önü- müzdeki hafta parlamento- nun onayına sunacak. Ne var ki Maastricht karar- lannın uygulanması için Yu- nan halkı, çalışma alışkanlık- lannı kökunden değiştirmek zorunda kalacak. Yunanistan'ı 17 yıldan bu yana kara kara düşündüren diğer bir konu da "17 kasım" adlı terör örgütünün faaliyet- leri. 17 kasım örgütü, bugüne kadar 17 siyasi cinayeti işle- miş, son olarak da Maliye Ba- kanı Yannis Varvıtsioattis'e kent merkezinde roketle saldırmışü. örgütün bu cüre- ti ve üstüne üstlük yayımladığı bidirilerde güvenlik kuvvetle- rinin acizliğini vurgulaması, kamu düzeni bakanlıgını çile- den çıkanyor. KIBRIS ANLAŞMAZLIĞININ GERÇEK YÜZÜ VE BAZISENARYOLAR KONUK YAZAR Kıbrıs'tatoprak ödünleri aslıııda ikinci plandadır• Kıbns anlaşmazlığında Türk ve Rum taraflannın yaklaşımlanndaki temel farklar, Türk kamuoyunda tam olarak bilinmediği için uyuşmazlı- ğın çözümünün temelinde toprak ödünlerinin bulunduğu sanılmakta- dır. Türk tarafı toprak verse bile Rumlann uyuşmazlığa uzun vadeli yaklaşımlan, Türk tarafının "yaşama ve özgürlük sınınnı aştığı için" uyuşmazlık çözümsüz hale gelmektedir. PROF. EROL MANİSALI Kıbns uyuşmazkğında Türk ve Rum ta- raflannın yaklaşımlanndaki temel farklar Türk kamuoyunda tam olarak bilinmediği için, uyuşmazhğm çözümünün temelinde, toprak ödünlerinin bulunduğu zannedil- mektedir. Toprak ödünleri ikinci plandadır ve Rumlar açısııylan bu konu, kısa vadeli hedeftir. Türk tarafı toprak konusunda ödün verse bile Rumlann uyuşmazbğa uzun vadeli yaklaşımlan Türk tarafının "yaşama ve özgürlük sınırlannı aştığı için" uyuşmaz- lık çözümsüz hale gelmektedir. Türk kamuoyundaki tartışmalar, Rumla- nn federasyon istedikleri varsayımına da- yanmaktadır. Ancak Rum tarafında böyle bir "siyasi irade" bulunmamaktadır. Sadece Rum yönetiminde ve etkili odaklannda de- ğil, Rum halkında da, siyasal eşitliğe dayalı, iki bölgeli bir çözüme karşı bir tuturn vardır. Hele Türkiye'nin etkin garantörlüğünü de katüğmız zaman buna evet diyecek Rum çok azdır. Rum tarafında yapılan kamuoyu araştırmalan bunu ortaya koymuştur. Toprak konusunda iki tarafın birleştiği bir nokta bulunsa bile, diğer temel konular- da çok büyük yaklaşım farklan bulunmak- tadır. Atina ve Rumlara, Türkiye hükümetleri- nin Kıbns sorununa "önceb'k vermeyen" tu- tumlan cesaret vermiş ve vermektedir. AT ve ABD kartlan yolu ile Atina ve Kıbns Rumlan, "Ankara hükümetlerinin Kıbns konusuna gereken önem ve ağırlığı verme- meleri dolayısıyla" daha etkiü olabiknişler- dir. Eğer Ankara hükümetleri, aynen Atina'- nın yapüğı gibi, Kıbns konusuna dış ibşki- lerde ve iç politikada gereken önceliği vermiş olsalardı, Atina ve Rumlar, AT ve ABD çev- relerinde, kendilerine destek vermeleri için bu kadar yüklenip çaba gösteremezlerdi. Ancak, çaba gösterdikleri takdirde önemli sonuçlar elde edebilecekleri konusunda sin- yaller abnaya başlayınca, uluslararası fo- rumlardaki çabalannı sürekb artürmışlar- dır. Ankara'da, 1986 sonrasında, Sayın Tur- gut Özal'ın bazı gereksiz çıkışlan da Rum- lan ve Atina'yı cesaretlendiren bir unsur o(du. Ankarahükümetleri. 1974'ten sonra.genel- bkle, Kıbns sorununun. fıilen çözüldüğü dü- şüncesi içinde obnuşlardır. Kıbns konusunu iç ve dış politikada gündemden düşürmek temel pobtika olmuştur. Zaten bu yüzden de, 1983'te kurulan KKTC'nin tanınması konusunda, gereken çabalar ağırlıkb bir bi- cimde gösterilmemiştir. Türkler ne istiyor? Rumlar ne istiyor? Kıbns Türklerinin % 90 dolayında bir bö- lümü, Rumlardan ayn, kendi smırlan içinde yaşamak istiyor. Yine % 50 kadan, adil gibi görünen bir federasyon olsa bile, bunun işle- yeceğine inanmıyor. % 90'a yakını Türkiye'- nin etkin ve fıili güvencesini istiyor. Kuzey Kıbns'ta halkın sadece % 10'u Rumlarla içi- çe yaşayabileceğine inanıvor. Son yapılan CÖMAR kamuoyu eğilimleri bunu yansıtı- yor. Kıbns Türk halkı. Rumlardan ayn, kendi idareleri ve Türkiye'nin güvencesi altında yaşamak isterken. Rum halkının % 56'sı da federasyon fikrini desteklemiyor. O halde federasyon için bütün bu çabalar neden? Birincisi, kısa vadede Türklerden toprak almak, ikincisi ise, uzun vadede ada- nın kontrolünün Rumlann eline geçmesine ortam hazırlayarak adayı yeniden Rumlann hâkim olacağı bir duruma sokmak. Bu ara- da, adadaki iki büyük tngiliz üssü, ancak federasyon formülü içinde rahat çabşır. Çünkü federasyon, sürekb sürtüşme ortamı yarattığı için üsler, dolayısıyla İngi- bzlere karşı yeni taleplerde bulunmaya Türk ve Rum tarafı cesaret edemez. Bu husus, hem ABD'nin hem de İngiltere'nin işine gel- mektedir. Ada nasıl Rumlann denetimi altına girer? Mutlak siyasal eşitüğe dayanmayan, iki bölgebliği bir takvim içinde yumuşatan, Türkiye'nin etkin ye fıib garantisi yerine, BM. AT veya AGİK gibi bir kuruluşa ga- rantörlük veren bir federasyon zaman içinde Rumlann pobtik, ekonomik ve askeri hâki- miyetlerinin ada içinde artmasına yol acar. Bu eşyanın tabiatı icabı böyledir. Politik. ekonomik v e askeri ıdarede daha güçlü olan, daha büyük nüfusa ve ekonomik güce sahip olan topluluk, diğerini yavaş yavaş kontrolü altma abr. Hele diğer halk 170.000 gibi küçük bir sayıdan oluşuyorsa, bu kontrolün sağlanması için uzun yıllar beklemelerine de gerek kalmaz. Üstelik bunlann arkasmda, ABD ve AT gibi çok güçlü destekler ve dostlar varsa du- rum daha da vahimdir. Çünkü, BM, AT gibi kurumlann garantörlüğü tek yanlı çabşır. Makedonya, Bosna-Hersek ve Karabağ ko- nulannda BM, AT ve ABDnin tutumlan ortadadır. Bunun Kıbns'ta farkb olmasını gerektiren hiçbir neden yoktur. Üstelik Kıbns uyuş- mazlığı Batı tarafından Müslüman-Hıristi- yan çekişmesinin bir cephesi ve odak nokta- lanndan birisi olarak algılanıyorsa, durum Türk tarafı için daha da zordur. Aynen bu- gün Bosna-Hersek'te olduğu gibi. Bunun yanında, kurulacak federasyonun AT'ye üye yapılarak, AT içinde eritilmesi cokkolayolacakür. Çünkü federasyon AT'ye tam üye olduk- tan sonra, "AT hukukunun, AT güvence- sinin" hâkim olduğu bir şemsiye alünda Kıbns Türkleri yavaş yavaş bugün Batı Trakya Türklerinin durumuna getirilmiş olacaklardır. AT'nin Kıbns Türklerine ve KKTCye karşı 1963-1974 ve 1974'ten bu- güne kadar uyguladıklan tek yanb polıtika- lar ve ambargolar gözler önünde iken, yann bunun değişeceğini sanmak hayaldir. Bugün vardıği noktada, çok karmaşık gibi görünen Kıbns uyuşmazlığı hadisenin özü- ne inildiğinde oldukça basittir. Türkler ada- nın bir bölümünde kendi kendilerini, Rum- lardan bağımsız olarak yönetmek istiyorlar. Rumlar ise, adanın bir bölümünde bile Türklerin kendi kendilerini yönetemeyeceği- ni söylüyorlar ve gebn Kıbns Cumhuriyeti'- nin bir parçası, bir eyaleti olun diyorlar. An- cak bunu dediklerinde, her bakımdan eşit ve bu eşitliğjn fıili güvencelerini sağlayan me- kanizmalann işletiknesini istemiyorlar. Çünkü Rumlar için önemb olan, uzun vade- de, adada Rum yönetimini sağlayacak bir federal yapı oluşturmaktır. ABD ve AT de Rumlann bu görüşlerini destekleyerek adanın uzun vadede bir Rum adası olması için her türlü baskıyı yapıyor- lar. Johnson'un mektubundan Baker'in mektubuna kadar yüzlerce uygulama ve yaklaşım son 28 yılda bunu doğrulamıştır. Dünyada hızla gebşen federasyonlann da- ğıbna sürecine karşı Kıbns'ta dış zorlama ve Rum baskısı ile yaratılmak istenen birleşme- nin_nedeni budur. Şimdi. uyuşmazbk böyle iken nasıl bir çö- züme gidilebibr? Toprak ödünü verüse bile Rumlar mutlak politik eşitliğe, iki Bölgeliliğe ve Türkiye'nin etkin garantörlüğüne dayab bir çözümü kesinbkle kabul etmiyorlar. Türk tarafının bu ilkelerden bir ya da ikisin- de ödün vermesine imkân yoktur. Çünkü o zaman Kıbns Türkleri. eninde sonunda Rumlann denetimi altına girerler. Böyle bir çözüme ne Kıbns Türkleri razıdır ne de An- kara'da herhangi bir hükümet bu sonuca götürebilecek bir anlaşmanın altına imza atabibr veya attırabibr. Tıkanma ve çözümsüzlüğü yaratan Rum tarafı ve Rum görüşlerine direkt veya dolayb destek veren ABD ve AT'dir. Eğer Rumlar adada Türklenn de kendilerine eşit bir halk olarak >aşamaya haklannın olduğunu, ken- dilenni yönetme haklannın bulunduğunu içlerine sindirip kabul etseler, bazı toprak düzenlcmelen ile çözüme rahatlıkla gidilebi- lır. SCfRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle