Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 TEMMUZ1992 PERŞEMBE
8 DIŞHABERLER
Başkent Saraybosna önceki gece son haftalann en şiddetli bombardımanıyla sarsıldı, çaüşmalar sürüyor
ar Bosna'ya solukaldımııyor
Yakovas'tan
çatlak sesler
• ATtNA (AA) - Atina'yı
ziyaret etmekte olan ABD ve
Kanada Başpiskoposu
Yakovas, haftahk Ena
dergisine verdiği demeçte,
"Türklerin iyi niyeti sözlerde
ve vaatlerdedir. lş
uygulamaya geldi mi hiçbir
iyi niyetlerini görmedik.
Türkıye ile Yunanistan
arasında gelecekte dostane
ilişkilerin sağlanacağından
şüphebyim"dedi.
Demecinde 'Partürkızm'
iddialanna da yer veren
Yakovas, Lozan
Anlaşması'na da "şiddetle
karşı olduğunu" söyledi.
Yakovas, Kıbns konusunda
"Kıbns'ta insan haklanna ve
anlaşmalara saygı
göstermeyen Türkler tavİ2
vereceklerine taleplerde
bulunuyorlar. Bu nedenle bir
çözüme ulaşılacağından
şüpheliyim"dedi.
Litvanya'da
yeni başbakan
• VtLNtUS (AA) - Litvanya
Parlamentosu'nda önceki
gün güvensizlik önerisi için
yapılan oylamada, Başbakan
Gedimınas Vagnorius
düşürülerek, genç devlet
adamı Aleksandras Abisala
(37) başbakan seçildi. Yenı
başbakarun belirlenmesini de
içeren güvensizlik
oylamasmda, Vagnorius
ancak 5 oy saglarken.
Abisala 67 milletvekilinin
oyunu kazandı, 22
parlamento üyesi ise
çekimser kaldı" dedi.
30 bîn mülteciye
sınırdışı
•STOCKHOLM (AA)-
İsveç hükümeti eski
Yugoslavya'dan gelen 30 bin
Kosovalı Amavutu sınırdışı
ctme karannı uygulamaya
koydu. İsveçGöcmen
Daircsi'nden yapılan
açıklamada, alınan karar
doğrultusunda, Kosovalı
Arnavutlann bir bölümünün
kara. bir bölümünün deniz
ve bir bölümünün dc hava
ulaşım araçları ile iade
edilecekleri açıklandı.
A*çıklamada. İsveç"eeski
Yugoslavya'dan şu ana
kadar 50 bin mültecinin
geldiğı ve bunlardan 30
bıninin Kosovalı
Arnavutlann oluşturduğu
kaydedildi. Açıklamada.
Kosovalı Arnavutlann
sınırdışı edilme karannın,
geldikleri bölgede savaşın
olmaması gösterilerek
alındığıbildirildi.
BM-Kamboçya
•NEW YORK (AA) - BM
Güvenlik Konseyi,
Kamboçya'daki Kızıl
Kmerler'e yapılan
uluslararası yardımın askıya
ahnmasını öngören bir karar
aldı. Konsey üyelerinin
oybirliği ile aldığı karar,
Kamboçya'da başlaülan
banş sürecini engellemeye
devam etmeleri halinde, Kıal
Kmerler'in, ülkenin
kalkınması ve yeniden inşası
için gönderilen uluslararası
yardımdan
yararlanmamalannı
öngörüyor. Karar, genel
sekreterden, bu ülkeye
verilen yardımdan bundan
böyle sadece Kamboçya'da
banş sürecini başlatan Paris
anlaşmalanna uyan ve
ülkede geçici olarak yönetimi
üstlenen BM yetkilileri ile
işbirliği yapan taraflann
yararlanması için denetim
yapmasını istiyor.
İspanya meclisi
Maastricht'i
onayladı
• IVIADRİD(AA)- İspanya
Millet Meclisi, anayasayı
Maastricht Anlaşmasfna
uyarlayan reform tasansmı
oybirliği ile kabuletti.
Değişiklik uyannca. ülkede
oturan>abancı uyruklular
yerel seçimkrde secme ve
seçilme hakkına kavuşuyor.
Daha önceki maddeye göre
yabancılann bu hakkı
kazanması, bağlı olduklan
ülke ile karşılıklılık ilkesi
halinde mümkün oluyordu.
Meclisten sonra İspanya
Senatosu da tasanyı ay
sonunda görüşecek. Tasan.
meclis ve senato üyelerinin
beşte üçlük çoğunluğu
tarafından kabul edildiği
•aktirde kesinlesecek.
• Bosna-Hersek'te geçen hafta başında imzalan ateşkese rağmen, Sa-
raybosna'da önceki gece şiddetli çatışmalar meydana geldi. Alia İzzetbe-
goviç ve Franjo Tudjman, Sırplara karşı askeri işbirliği yapmak üzere
anlaşma imzaladı. Bosna-Hersek Banş Gücü komutanı Mackenzie, sa-
vaşın sona ermesi için 40 bin banş gücü askeri gerektiğini söyledi.
Dış Haberkr Servisi - Bosna-Hersek'in
başkenti Saraybosna'da önceki gece, son üç
haftanın en şiddetli çaüşmasının meydana
geldiği bildırildi. Hırvatistan Devlet Başkanı
Franjo Tudjman ile Bosna-Hersek Cumhur-
başkanı Alia Izzetbegoviç, Sırp kuvvetlenne
karşı ortak mücadeleye yönelik, askeri
ağirukh bir anlaşma imzaladı.
Önceki geceyansı BM askeri güçlerinin
yaklaşık üç hafta önce aal yardım için açüğı
uluslarası Saraybosna Havaalanı'run yakı-
nlannda meydana gelen çatışmalarda önce
makineli tüfek sesleri duyulduğu, ardından
da havan toplan ve ağır topçu ateşinin de
eklenmesiyle çatışmalann şiddetlendiği
ajanslarca bildirildi. Çatışmalann yaklaşık
iki saat boyunca şiddeünı koruduğu ve dün
sabaha karşı hafıfledığı kaydedildi. Silah-
lann gökyüzünde çizdiği izlerden, bom-
bardımarun havaalaru yakırundaki Dobrin-
ja banliyösü yakınlanndan geldiğının göz-
lemlendigi bebrtildi. Bosna savunma birlik-
lerinin kentin batı yakasından Sırp kuşat-
masını yarma girişimi ve Saraybosna'nın gü-
neybatısında kontrolü sağlamak için baş-
lattıklan çatışmalann daha da şiddetlenebi-
leceğinden kaygı duyulduğu beürtiliyor.
40 bin barış gücüne ihtiyaç var
Bosna-Hersek'teki banş gücü komutanı
Lewis Mackenzie, yalnız Saraybosna'da
banşın sağlanabilmesi için en az 40 bin banş
gücü askerine ihtiyaç olduğunu belirtti.
Mackenzie Saraybosna Radyosu ve televiz-
yonundan yayımlanan basın toplantısında.
Bosna-Hersek'teki savaşı, "hayatımda gör-
düğüm en garip durum" diye nitelendirir-
ken. sivillere yönelik misilleme saldınlann
yanhş olduğunu söyledi.
Saraybosna'da savaşan taraflann topçu
ve havan bataryalannı okul ve hastane ya-
kınlanna yerleştirdiklerini belirten Macken-
zie, ambülanslann silah taşıdığına dikkat
çekti.
Bosna-Hersek'e banşın gelmesi için çatı-
şan taraflann görüşme masasına oturması
gerektiğini vurgulayan Mackenzie, "'Sırplar,
Müslümanlar ve Hırvatlar bir masaya otur-
mazsa, savaş bir tarafın kazanması diğer ta-
rafın kaybetmesi gibi trajik bir sonla bitecek-
tir" dedi.
Bu arada Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı
Alia Izzetbegoviç ile Hırvatistan Devlet Baş-
kanı Franjo Tudjman, önceki gece Zagreb'-
te Sırp birliklerine karşı brtak mücadeleye
yönelik askeri ağırbklı bir işbirliği anlaşması
imzaladı.
Sırp saldırganhğına karşı askeri işbirliği
içeren anlaşmada, uluslararası kuruluşlann
bölgedeki savaşı durdurma girişimlerinin
sonuç vermediği ve sürmekte olan mevcut
durumda Bosna-Hersek ve Hırvatistan'ın
askeri sahada tüm imkanlara başvurarak
tehlikeler ortadan kaldınlana kadar, askeri
harekat eşgüdümü sağlanacağı maddesi esas
alındı.
Anlaşmada, Bosna-Hersek'te radikal
Hırvat Mate Boban tarafından ilan edilen,
"Hersek-Bosna' özerk bölgesi için, "Şavaş
hali geçici statüsü" tanınırken ülkede iç sa-
vaşın çıkmasıyla kurulan Hırvat Savunma
Konseyi'ne bağlı ordu birliklerinin, Bosna-
Hersek ordusunun entegre unsuru olduğu
kabul edildi. Bu durumun, "mümkün olan
en kısa zamanda Bosna-Hersek'in anayasal,
meşru düzenine çekilmesi" ilkesi de taraflar-
ca kabul edildi.
Zagreb'de imzalanan bu anlaşma, Bosna-
Hersek Müslümanlan ile Hırvatlann 29 şu-
batta ilan ettikleri bağımsızhklanndan bu
yana, iki devlet arasında vanlan ilk resmi an-
laşma niteliğini taşıyor.
Öte yandan BM Genel Sekreteri Butros
Gali. Bosna-Hersek'te ağır silahlann BM
denetimine verilmesı için gerekli koşullann
oluşmadığını belirtti. Gali, geçen cuma günü
bu yönde karar alan Güvenlik Konseyi'ne
böyle bir girişimde bulunmasını önermediği-
ni bildirdi.
Bosna-Hersek Dışişleri Bakanı Haris Si-
lajdziç, uluslararası topluluğun Kuveyt ko-
nusunda gösterdiği duyarhlığı Bosna-Her-
sek'te göstermemesini eleştirdi. Washing-
ton'a Sırp saldınlann durdurulması için BM
ve ABD yönetiminden müdahale etmelerini
istemek için giden Silajdziç, Bosna'da petrol
olsa, her şeyin çok daha farklı olacağına
inandığını açıkladı. ABD yönetiminin tutu-
mundan memnun olduğunu söyleyen Silajd-
ziç, "sözde uygar Avrupa'dan" hiçbir destek
jöremediklerini de sözlerine ekledj.
Saraybosna 'da savaşyaşam biçimi olmuş, insanların ne umudu kalmış ne degeleceğe güveni
Yaşamak pahaluölümisebedava• Saraybosna'da bir ki-
lo et alabilmek için bir
maaş ödemek gerekiyor.
BM yardımına karşın yi-
yeceîc yetersiz. İnsanlar
yaşamlannın olağan bir
parçası haline gelen top
ve silah seslerine aldınş
etmiyor. Normal bir ya-
şama geri dönülebilece-
ğine inanılmıyor.
SARAYBOSNA (AA) - Yu-
goslavya'nın dağılmasından
sonra cumhuriyetler arasında
patlak veren savaşın Bosna-
Hersek'e sıçramasının ardın-
dan dört ay geçti. Bu acı ve
ölümle geçen dört ay içinde
başkent Saraybosna başta ol-
mak üzere bütün Bosna-Her-
sek halkı iki şeyi çok iyi öğren-
di: Savaşı ve savaşla iç içe yaşa-
mayı.
Savaş 1984 KJŞ Olimpiyat-
lan'nın yapıldığı güzel şehır Sa-
raybosna'yı tam bir harabeye
cevirdi. Tamamen yıkılmış ve
yanmış binalann yanı sıra,
koca kentte camı kınlmamış.
hasar görmemiş tek bina bile
kalmamış gibi.
Uzun süredir Sırp milisleri-
nin ablukası alündaki Saray-
bosna'da gıda maddesi satan
dükkanlar bomboş. Gıda mad-
deleri ancak karaborsadan te-
min edilebiliyor. Fiyatlar ise ay-
lardır maaş alamayan ya da el-
lerine çok az para geçen insan-
lar için çok yüksek. 10-20
markın yüksek maaş kabul
edildiği Saraybosna'da bir kilo
etin fiyatı 20 mark, bir paket si-
gara 2 mark, bir kilo patates ise
3-4 mark. Diğer gıda maddele-
rinin yanı sıra, bu kadar pahab
olmasına rağmen et bile her za-
man bulunamazken, yumurta
ve süt gibi temel gıda maddeleri
artık 'lüks' tüketime gjriyor.
Büyük zorluklarla karşı karşıya
olan Saraybosna Büyükşehir
Belediyesi ise nihayet, ayda bir
kez karne ile iki kişiye bir kilo
makarna, 4 kilo un ve bir kilo
şeker dağıtmaya başlayabildi.
Birleşmiş Milletler'in insani
yardım faaliyetlerinin ise bu sı-
kınünın giderümesine çok bü-
yük bır katkısı olmadığı gözle-
niyor.
Saraybosna halkı aralıksız süren Snp bombardmıanı karşısıoda her gün ölum tehlikesiyk karşı
karşıya yaşıyor. Anneler, adeta"Bugün vanm yann yokum" diyerek, çocuklarma yalnız kalma-
lan durumunda neler yapacaklanru anlatıyoıiar.(Fotoğraf:AP)
îki çocuk annesi, 36 yaşında- sonra ve özellikle akşamlan Vaş bile olsa insanlann çiçeklere
ki Latife Zembot ise eşi ve ken- kenti çevreleyen tepelerde mev-
disinin savaştan sonra ışsiz
kaldıklannı, gelen gıda yardım-
lannın yetersiz olduğunu ve BM
yardımından ancak bir kez ya-
rarlanabildiklerini söylüyor.
Yağmalardan ve bombardı-
mandan kurtulabilmiş dükkan-
lar, ellerindeki tek tük tüketim
mallannı sabahlan birkaç saat-
liğine sergiliyorlar. Öğleden
zilenmiş Sırplann her türlü si-
lahla yoğun bir ateşe tuttuklan CenazeCİfer
Saraybosna'da sabahlar. günün
diğer saatalerine göre daha ha-
reketli geçiyor. Kent merkezin-
deki çarşıda kurulan tezgahlar-
da çok az sayıda mala rastla-
nırken, taze çiçeklerin hiçbir za-
man eksik olmadığı dikkati çe-
kiyor.Çiçekçi MünirKapo, "Sa-
savaştan sonra bile, hatta daha
çok. çabşmaya devam eden iki
kesün var Cenaze işleriyle uğra-
şanlar ve doktorlar.
Münevver Karoviç, savaştan
önce şimdi Sırplann işgal ettiği
Saraybosna'nın Pale semtinde-
ki ağır makine üreten bir fabri-
kada calıştığını, ancak savaşın
başlamasından sonra ışsiz kal-
dığını, oysa devlete ait bir cena-
ze işleri İcurumunda çalışan eşi-
nin işlerinin çok yoğun bir bi-
çimde devam ettiğini anlattı.
Doktorlar da normal zaman-
larla kıyaslanamayacak oranda
çok çahşıyorlar. Koşevo Hasta-
nesi'nde, yaralılara ilk müdaha-
lenin yapıldığı travmatoloji kli-
niği doktorlanndan Müfıt La-
zoviç, kliniğe her gün ortalama
60-80 yaralı geldiğini ve 85 ya-
tak kapasiteli serviste 200'den
fazla hastayı tedavi etmekte ol-
duklannı belirterek, savaş baş-
ladıktan sonra gönüllülerin de
hastanede çahşmaya başla-
dığıru kaydetti.
Güven kalmadı
İnsanlar aruk yaşamlannın
"olağan" bir parçası haline ge-
len top ve silah seslerine pek
aldınş etmiyorlar. özellikle
mermiler çok yakına düşmedik-
çe top seslerine kimse aldır-
mıyor. Gündüz uzaktan gelen
çatışma sesleri devam ederken,
çocuklar oyunlannı, kadınlar
ve erkekler işlerini ve söyleşile-
rini sürdürüyor.
Saraybosnahlar arasında sa-
vaştan sonrası için büyük bir
umutsuzluk hakim. İnsanlar,
eğer biterse, "savaştan sonra
kendilerini nasıl bir hayatın
beklediğini hayal bile edeme-
diklerini" belirtiyorlar. İki ço-
cuk annesi Latife Zembot, sa-
vaştan önce Sırplarla birlikte
yaşadıklannı ve şu anda başla-
nna gelenleri aklının bir türlü
almadığını belirterek, "Her şe-
yin normal olduğu bir hayatın
geri geleceğine inanamıyor. ar-
ük insanlara güvenemiyorum"
Öğleden sonra sokaklardaki dedi.
Amra Silayiç de umutsuzlu-
ğunu şu sözlerle ifade etti: "Hiç-
bir şey eskisi gibi olmayacak.
Savaş bitse bile bu yıkıntılardan
yeni bir ülke kurmak için çok
zor yıllar bizi bekliyor."
ihtiyacı vardır" diyor.
küçük kalabahklar da dağılınca
şehır yeniden ölüm sessizliğine
bürünüyor. İnsanlann büyük
çoğunluğu işlerini kaybetmiş
durumda. Bu yüzden de hemen
herkesevlerineçekiliyor. Ancak
YUIVAN HÜKÜMETt ZORDA
Âtina
9
nın beş
başağrısı
• Kıbns sorunu, Makedon-
ya Cumhuriyeti ile ad anlaş-
mazlığı, Belgrad'la iyi ilişki-
lerden dolayı Balkanlar'da
yalnızlık, Maastricht belirsiz-
İiği ve terör, Başbakan Kons-
tantin Mitsotakis hükümetini
zorluyor. Yunanistan'ın hu-
zurunu bozan konular, için-
de bulunduğumuz yaz aylannda yoğunlaşırken 17
Kasım örgütünün terörü hükümeti düşündürüyor.
STELYO BERBERAKİS
ATİNA - Yunanistan'ın si-
yasi huzurunu bozan konular.
bu yaz aylannda yoğunlaşma-
ya başladı. Yunanistan'ın en
büyük baş ağnlan arasında
Kıbns, Makedonya, Belgrad'-
la ilişkiler, Maastricht ve 17
Kasım terörü yer alıyör.
Atina, Yunanistan'ın en bü-
yük baş ağnsını oluşturan ve
Türkiye başta olmak üzere,
Avrupa Topluluğu(AT) ve
ABD ile ilişkilerini. saptayan
Kıbns sorunu, günümüzde en
kritik dönemine girmiş bulu-
nuyor. Atina, Kıbns sorunu-
nun çözüldüğü andan itibaren
Türk-Yunan ilişkilerinde kök-
lü değişiklikler olacağını
açıkhyor. Aynı zamanda Tür-
kiye'nin AT ile ilişkilerine
koyduğu engelleri de kaldıra-
cağından söz ediyor. Do-
layısıyla Kıbns müzakerele-
rinin sürdürüldüğü New
York'tan Atina'ya ulaşan ve
bugüne kadar Atina için pek iç
açıcı olmayan haberler, Yu-
nan liderlerin her zamankin-
den daha çok "tetikte" bulun-
masına neden oluyor. Kıbns
sorununun 1974harekaündan
tam 18 yıl sonra bu temrnuz
ayında da yine en sıcak günle-
rini yaşamaya başladığı gözle-
niyor.
Yunaniatn'ın dış siyasetin-
de ikinci baş ağnsını oluşturan
Makedonva Cumhuriyeti ile
arasındaki ad anlaşmazlıklan
şimdilik bir bekleme sürecine
girmiş bulunuyor. Yunanis-
tan. bu cumhuriyetin adını de-
ğiştinnesi için AT liderlerini
ikna etmeyi başardıktan son-
ra, şimdi Üsküp'ün alacağı
karan beklemeye koyuldu.
Yugoslavya'nın dağılmaya
başlamasıyla Atina yeni bir
baş ağnsı daha edinmiş oldu.
Yunanistan'ın Sırbistan ile iyi
ilişkiler içinde bulunması
yalnız Balkanlar'da degil;
uluslararası düzeyde de zor bir
durumda kalmasına yol açı-
yor.
Atina bir yandan Belgrad ile
olan bu iyi ibşkilenni sürdür-
meye çabşırken; diğer yandan
üyesi olduğu ve her bir alanda
gereksinim duyduğu ATnin
Sırbistan'a karşı aldığı
yaptınm kararlanna uymak
zorunda kalıyor.
Yunanistan bu arada AT-
nin bütünleşmesjni öngören
Maastricht kararlannı önü-
müzdeki hafta parlamento-
nun onayına sunacak.
Ne var ki Maastricht karar-
lannın uygulanması için Yu-
nan halkı, çalışma alışkanlık-
lannı kökunden değiştirmek
zorunda kalacak.
Yunanistan'ı 17 yıldan bu
yana kara kara düşündüren
diğer bir konu da "17 kasım"
adlı terör örgütünün faaliyet-
leri. 17 kasım örgütü, bugüne
kadar 17 siyasi cinayeti işle-
miş, son olarak da Maliye Ba-
kanı Yannis Varvıtsioattis'e
kent merkezinde roketle
saldırmışü. örgütün bu cüre-
ti ve üstüne üstlük yayımladığı
bidirilerde güvenlik kuvvetle-
rinin acizliğini vurgulaması,
kamu düzeni bakanlıgını çile-
den çıkanyor.
KIBRIS ANLAŞMAZLIĞININ GERÇEK YÜZÜ VE BAZISENARYOLAR
KONUK
YAZAR Kıbrıs'tatoprak ödünleri aslıııda ikinci plandadır• Kıbns anlaşmazlığında Türk ve Rum taraflannın yaklaşımlanndaki
temel farklar, Türk kamuoyunda tam olarak bilinmediği için uyuşmazlı-
ğın çözümünün temelinde toprak ödünlerinin bulunduğu sanılmakta-
dır. Türk tarafı toprak verse bile Rumlann uyuşmazlığa uzun vadeli
yaklaşımlan, Türk tarafının "yaşama ve özgürlük sınınnı aştığı için"
uyuşmazlık çözümsüz hale gelmektedir.
PROF. EROL MANİSALI
Kıbns uyuşmazkğında Türk ve Rum ta-
raflannın yaklaşımlanndaki temel farklar
Türk kamuoyunda tam olarak bilinmediği
için, uyuşmazhğm çözümünün temelinde,
toprak ödünlerinin bulunduğu zannedil-
mektedir. Toprak ödünleri ikinci plandadır
ve Rumlar açısııylan bu konu, kısa vadeli
hedeftir. Türk tarafı toprak konusunda
ödün verse bile Rumlann uyuşmazbğa uzun
vadeli yaklaşımlan Türk tarafının "yaşama
ve özgürlük sınırlannı aştığı için" uyuşmaz-
lık çözümsüz hale gelmektedir.
Türk kamuoyundaki tartışmalar, Rumla-
nn federasyon istedikleri varsayımına da-
yanmaktadır. Ancak Rum tarafında böyle
bir "siyasi irade" bulunmamaktadır. Sadece
Rum yönetiminde ve etkili odaklannda de-
ğil, Rum halkında da, siyasal eşitliğe dayalı,
iki bölgeli bir çözüme karşı bir tuturn vardır.
Hele Türkiye'nin etkin garantörlüğünü de
katüğmız zaman buna evet diyecek Rum
çok azdır. Rum tarafında yapılan kamuoyu
araştırmalan bunu ortaya koymuştur.
Toprak konusunda iki tarafın birleştiği
bir nokta bulunsa bile, diğer temel konular-
da çok büyük yaklaşım farklan bulunmak-
tadır.
Atina ve Rumlara, Türkiye hükümetleri-
nin Kıbns sorununa "önceb'k vermeyen" tu-
tumlan cesaret vermiş ve vermektedir. AT
ve ABD kartlan yolu ile Atina ve Kıbns
Rumlan, "Ankara hükümetlerinin Kıbns
konusuna gereken önem ve ağırlığı verme-
meleri dolayısıyla" daha etkiü olabiknişler-
dir.
Eğer Ankara hükümetleri, aynen Atina'-
nın yapüğı gibi, Kıbns konusuna dış ibşki-
lerde ve iç politikada gereken önceliği vermiş
olsalardı, Atina ve Rumlar, AT ve ABD çev-
relerinde, kendilerine destek vermeleri için
bu kadar yüklenip çaba gösteremezlerdi.
Ancak, çaba gösterdikleri takdirde önemli
sonuçlar elde edebilecekleri konusunda sin-
yaller abnaya başlayınca, uluslararası fo-
rumlardaki çabalannı sürekb artürmışlar-
dır. Ankara'da, 1986 sonrasında, Sayın Tur-
gut Özal'ın bazı gereksiz çıkışlan da Rum-
lan ve Atina'yı cesaretlendiren bir unsur
o(du.
Ankarahükümetleri. 1974'ten sonra.genel-
bkle, Kıbns sorununun. fıilen çözüldüğü dü-
şüncesi içinde obnuşlardır. Kıbns konusunu
iç ve dış politikada gündemden düşürmek
temel pobtika olmuştur. Zaten bu yüzden
de, 1983'te kurulan KKTC'nin tanınması
konusunda, gereken çabalar ağırlıkb bir bi-
cimde gösterilmemiştir.
Türkler ne istiyor?
Rumlar ne istiyor?
Kıbns Türklerinin % 90 dolayında bir bö-
lümü, Rumlardan ayn, kendi smırlan içinde
yaşamak istiyor. Yine % 50 kadan, adil gibi
görünen bir federasyon olsa bile, bunun işle-
yeceğine inanmıyor. % 90'a yakını Türkiye'-
nin etkin ve fıili güvencesini istiyor. Kuzey
Kıbns'ta halkın sadece % 10'u Rumlarla içi-
çe yaşayabileceğine inanıvor. Son yapılan
CÖMAR kamuoyu eğilimleri bunu yansıtı-
yor.
Kıbns Türk halkı. Rumlardan ayn, kendi
idareleri ve Türkiye'nin güvencesi altında
yaşamak isterken. Rum halkının % 56'sı da
federasyon fikrini desteklemiyor.
O halde federasyon için bütün bu çabalar
neden? Birincisi, kısa vadede Türklerden
toprak almak, ikincisi ise, uzun vadede ada-
nın kontrolünün Rumlann eline geçmesine
ortam hazırlayarak adayı yeniden Rumlann
hâkim olacağı bir duruma sokmak. Bu ara-
da, adadaki iki büyük tngiliz üssü,
ancak federasyon formülü içinde rahat
çabşır. Çünkü federasyon, sürekb sürtüşme
ortamı yarattığı için üsler, dolayısıyla İngi-
bzlere karşı yeni taleplerde bulunmaya Türk
ve Rum tarafı cesaret edemez. Bu husus,
hem ABD'nin hem de İngiltere'nin işine gel-
mektedir.
Ada nasıl Rumlann denetimi
altına girer?
Mutlak siyasal eşitüğe dayanmayan, iki
bölgebliği bir takvim içinde yumuşatan,
Türkiye'nin etkin ye fıib garantisi yerine,
BM. AT veya AGİK gibi bir kuruluşa ga-
rantörlük veren bir federasyon zaman içinde
Rumlann pobtik, ekonomik ve askeri hâki-
miyetlerinin ada içinde artmasına yol acar.
Bu eşyanın tabiatı icabı böyledir. Politik.
ekonomik v e askeri ıdarede daha güçlü olan,
daha büyük nüfusa ve ekonomik güce sahip
olan topluluk, diğerini yavaş yavaş kontrolü
altma abr. Hele diğer halk 170.000 gibi
küçük bir sayıdan oluşuyorsa, bu kontrolün
sağlanması için uzun yıllar beklemelerine de
gerek kalmaz.
Üstelik bunlann arkasmda, ABD ve AT
gibi çok güçlü destekler ve dostlar varsa du-
rum daha da vahimdir. Çünkü, BM, AT gibi
kurumlann garantörlüğü tek yanlı çabşır.
Makedonya, Bosna-Hersek ve Karabağ ko-
nulannda BM, AT ve ABDnin tutumlan
ortadadır.
Bunun Kıbns'ta farkb olmasını gerektiren
hiçbir neden yoktur. Üstelik Kıbns uyuş-
mazlığı Batı tarafından Müslüman-Hıristi-
yan çekişmesinin bir cephesi ve odak nokta-
lanndan birisi olarak algılanıyorsa, durum
Türk tarafı için daha da zordur. Aynen bu-
gün Bosna-Hersek'te olduğu gibi.
Bunun yanında, kurulacak federasyonun
AT'ye üye yapılarak, AT içinde eritilmesi
cokkolayolacakür.
Çünkü federasyon AT'ye tam üye olduk-
tan sonra, "AT hukukunun, AT güvence-
sinin" hâkim olduğu bir şemsiye alünda
Kıbns Türkleri yavaş yavaş bugün Batı
Trakya Türklerinin durumuna getirilmiş
olacaklardır. AT'nin Kıbns Türklerine ve
KKTCye karşı 1963-1974 ve 1974'ten bu-
güne kadar uyguladıklan tek yanb polıtika-
lar ve ambargolar gözler önünde iken, yann
bunun değişeceğini sanmak hayaldir.
Bugün vardıği noktada, çok karmaşık gibi
görünen Kıbns uyuşmazlığı hadisenin özü-
ne inildiğinde oldukça basittir. Türkler ada-
nın bir bölümünde kendi kendilerini, Rum-
lardan bağımsız olarak yönetmek istiyorlar.
Rumlar ise, adanın bir bölümünde bile
Türklerin kendi kendilerini yönetemeyeceği-
ni söylüyorlar ve gebn Kıbns Cumhuriyeti'-
nin bir parçası, bir eyaleti olun diyorlar. An-
cak bunu dediklerinde, her bakımdan eşit ve
bu eşitliğjn fıili güvencelerini sağlayan me-
kanizmalann işletiknesini istemiyorlar.
Çünkü Rumlar için önemb olan, uzun vade-
de, adada Rum yönetimini sağlayacak bir
federal yapı oluşturmaktır.
ABD ve AT de Rumlann bu görüşlerini
destekleyerek adanın uzun vadede bir Rum
adası olması için her türlü baskıyı yapıyor-
lar. Johnson'un mektubundan Baker'in
mektubuna kadar yüzlerce uygulama ve
yaklaşım son 28 yılda bunu doğrulamıştır.
Dünyada hızla gebşen federasyonlann da-
ğıbna sürecine karşı Kıbns'ta dış zorlama ve
Rum baskısı ile yaratılmak istenen birleşme-
nin_nedeni budur.
Şimdi. uyuşmazbk böyle iken nasıl bir çö-
züme gidilebibr? Toprak ödünü verüse bile
Rumlar mutlak politik eşitliğe, iki Bölgeliliğe
ve Türkiye'nin etkin garantörlüğüne dayab
bir çözümü kesinbkle kabul etmiyorlar.
Türk tarafının bu ilkelerden bir ya da ikisin-
de ödün vermesine imkân yoktur. Çünkü o
zaman Kıbns Türkleri. eninde sonunda
Rumlann denetimi altına girerler. Böyle bir
çözüme ne Kıbns Türkleri razıdır ne de An-
kara'da herhangi bir hükümet bu sonuca
götürebilecek bir anlaşmanın altına imza
atabibr veya attırabibr.
Tıkanma ve çözümsüzlüğü yaratan Rum
tarafı ve Rum görüşlerine direkt veya dolayb
destek veren ABD ve AT'dir. Eğer Rumlar
adada Türklenn de kendilerine eşit bir halk
olarak >aşamaya haklannın olduğunu, ken-
dilenni yönetme haklannın bulunduğunu
içlerine sindirip kabul etseler, bazı toprak
düzenlcmelen ile çözüme rahatlıkla gidilebi-
lır.
SCfRECEK