Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
'Cumhuriyet
Sahıbı: Cumhuriyet Maıbaacılık ve Gazetecıhk Turk Anonım Şirketi adına Beria N«di
• Cene! Yayın Yönetmeni: Özgea Acar • Cenel Yayın Koordınalörü: Hikmel Çelinkayı
• Yazı Işleri Mudurlen: Fusun Ozbilgca (Sorumlu). CelaJ Başlaogıç (Haber) • Yazı
Işlerı Mudur Yardımcısı. Salim Alpaslan # Gorsel Yönelmen: Ali Acar 9 Duzenleme:
Mustafa SagUmer • Ankara Temsılcısı. Cuneyl Arcayurek, Haber Mudurlen: Muslaf»
Balba.v Işık Kansu, Izmır Temsılcı V.: Serdar Kızık, Adana Temsilcısi: Çclia Yigenoglu
tstanbul Haberleri- Ş«nay kalkan, Dış Haberler: ErgnB Bafcı, tş-Ekonomi: Şakran Ketenci. Yurt Basan ve Yayarv Cumhuriyet Matbaacıuk ve Gazetecilik T.A.Ş. Türkocağı Ca<
Haberleri: Mebmtl Saraç, Kulıur: CtlâJ l'sler, Makaieler Sami Kanorvn, Spor Abdulkadir 39/41 Cagaloğlu 34334 lst. PK: 246 lstanbul. Tel: 512 05 05 (20 hat), Tele
Vucdmaa, Düzeltme: Abdullah Yazıcı • Müessese Mudur V' Ero) Erkut • Koordınatör: 22246, Fax: (1) 526 60 72 • Bumlar Aakan: Z. Gökalp Blv. lnkılap S. Nc
Ahmet Koralsan • Muhasebe. Bulcnt \fcow • Bütçe-Planlama: Sevgi Osmanbeşeoglu • Idare: 19/4, Tel: 433 11 41-47, Telex: 42344, Fax: (4) 433 05 65 • lzmin H. Zjya BJ<
Hııserin G«rer • İşletme: Önder ÇeHk • Bılgı-işiem: Nail laal Bılgısayar Sıstem. M«nı»e( 1352 S. 2/3, Tel: 83 12 30, Telec: 52359, Fax: (51) 89 53 60 • Adana: İnön
Çiler • Personel: Sevgi Bostaacıotfıı • Reklam: Reka Işıtmaa • Dış th$kıler: Hulya Akyol Cd. 119 S. No: I Kaı 1, Tel: 19 37 52 (4 hat), Telex: 62155, Fax: (71) 19 25 7
TAKVİM 2f HAZİRAN1992 İmsak:3.24 Güneş: 5.25 Öğle: 13.10 İkindi: 17.10 Akşam: 20.46 Yatsı. 22.37
'Boğaz'da
şenlik var
• İSTANBUL (AA) -
Sanyer Belediyesi
tarafından bu yıl üçüncüsü
düzenlenen "Boğaziçi...
Boğaziçi... Sarıyer'92 Çevre
ve KüJtür Günleri", çeşitli
etkiniikierle devam ediyor.
Etkinlikler çerçevesinde,
bugün 10.00-11.00 saatleri
arasında, halk koşusu
yapılacak. Daha sonra da
11.30-12.30 arasında, Erkin
Koray'ın orman içinde
vereceği konser
gerçekleştirilecek. öğle
saatlerinde ise, Belgrad
Ormanlan'nda piknik
yemeği yenecek. Şenlik
kapsamında aynca, bu gece
Rumelihisan'nda, "Piano...
Piano... Bacaksız" adlı film
de gösterilecek.
Plastik
sanatlar pazarı
• İSTANBUL (AA) -
Bakırköy Belediye Baskanı
Ali Talip özdemir,
Bakırköy Kenedi
Caddesi'ndeki Belediye
Parkı'nda düzenlenen
Plastik Sanatlar Pazan'nı
törenle hizmete açtı. Ali
Talip özdemir, törende
yaptığı konuşmada, giderek
önemi artan el sanatlarının
ekonomik açıdan
değerlendirilmesinin
gerektiğine işaret ederek,
belediyenin bu alanda
üreticilere yardımcı olmaya
çalıştığını söyledi. özdemir,
Plastik Sanatlar Pazarı'nda
çeşitli el sanatlan
ürünlerinin ucuz fiyatlarla
üreticiden tüketiciye
ulasacağını kaydetti.
Çopler
toplanmadı
• İSTANBUL (AA) -
lstanbul Buyukşehir
Beiediyesi ile Belediye-lş
Sendikası arasında yapılan
toplusözleşme
görüşmelerinin
anlaşmazlıkla sonuçlanması
yüzünden Istanbul'da
bugün çöpler toplanmadı.
Kartal Belediyesi'nin bir
süre önce özel bir şirkete
devrettiği çöp toplama işi,
bugün işbaşı yapmayan
Kartal Beiediyesi işçileri
tarafından engellendi.
Belediye yetkilileri, çöp
topiamayla görevli taşaron
şîrket çalışanlarına, belediye
isçileri tarafından manevi
baskı yapıldığını belirterek,
çöplerin bu yiizden
toplanamadığını söylediler.
Reıık, fantezi, çılgın bir orijiııallik
Kenzo'nun
yeniüği,
arkası
bağcıklı
tayyörler.
NECLÂ SEYHUN
Aynalar hepaynı görüntöyü yansıtıyordu vitrinlerde. Ufacık
tefecik, san benizli, çekik gözlü, gülünç giyimli bir genç
adamj, Kenzo'yu.
Altmışlı yıllann sonuydu. Kazandığı parayı biriktirip moda
başkentinin yolunu tutmuş genç bir Japon modacıydı o
zamanlar.
Kendısıne, "Avrupaı" olduğunu sandığı şık(!) bir
gardrop hazırlamıştı bu amaçla. Daracık pantolontar ve
kısacık ceketler.
Paris'i fethetmeye gelmişti ve Paris'i keşfetmeye çıkmıştı işte,
iki dirhem bırçekirdek. Caddeleri turluyordu.
"'Ne kadar da çoktu aynalar, hepsinde de ne kadar gülünç
olduğumu görüyordum" diyor Kenzo.
Modanın başkentinde, daha ilk adımda değeryargılan
değişmişti. Fethetmek istediği ve fethedeceği Paris!..
Kenzo 1939'da, Japonya'da Kyoto'da doğdu. Tereciye tere
satmaya kalkan ilk Japon odur.
Japonya'da okulundan
büyük bir başan ile mezun olduktan sonra "Soen" adlı bir
Japon moda dergisinin hazırladığı bir yanşmaya katıldı.
Kazandığı parayla da Paris'i fetheçıktı. Şık gardrobu ile!..
Daha ilk adımda Paris'in kendisini nasıl gördüğünü
aynalarda anladı. Ama her şey değişecekti çabucak. Teknik
öğrendi, dokuma sanatmın inceliklerini öğrendi, desenlerini
sağda solda satmaya başladı sonra. En çok modacı Louis
Feraud alıyordu desenlerini.
1970'te, minnacık bir butik açtı Paris'te. "Jungle Jap".
Dekoru bir orman dekoruydu. Adını buradan alıyordu butik.
Çabucak defiielere geçti. Çılgın birorijinalite ile sunuyordu
modellerini. Renk dolu, fantezi dolu modellerdi bunlar. Biraz
Doğu, biraz Batı.
Mankenler de bayılıyordu bu modelleri sunmayı. Seyirciler de
buyepyeni havadan mutJuyduJar. Modadünyasında
bambaşka, alışılmamış bir soluk vardı aıiık.
Kenzo, geleneksel Japon modasını A vrupa'nın modem
havası ile ustaca bağdaştırdı. Biraz da folklor serpti araya.
Biraz da Doğunun tuzunu, biberini, şiirinı, rüyasını.
Bu, bazan Japon havası oldu, bazan İran, bazen Hint. Bir ara
defıne adasının korsanlannı da kattı modaya. Ne sükseydi
o!...
Yiımi yılı aşkın bir süredir bu işi yapıyor Kenzo. Başansının
ardından Japon modaalan çorap söküğü gibi geidiier moda
basjcentine. Bugün bir sürü ünlü Japon modacı var Paris'te.
İssey Miyake, Hanae Mori, Kimijima, Kansai Yamamato,
Yohi Yamamato.. vedaha başkalan...
Ama Kenzo ilktir. İlk çılgın sükseyi o kazandı bu yabancı
diyarda, yolu o açü. Modelleri dört bir yandan kopya edilir.
Ama onun dozunu kimse tutturamaz. Hani "Herkes kaşık
yapar ama, sapını ortaya getiremez" ya... Başkalan da
kaşıkta Kenzo'nun yerini tutamıyorlar.
Çılgınlık devrini kapadı Kenzo. Artık durmuş oturmuş bir
havası var.
Stilini buldu. Kabulettirdi. Yeri sağlam. Rahat,
genç, kullanışlı bir moda sunuyor her zaman. Canlı, neşelı...
Kareler, çiçekler, taze taptaze bir moda.
Şimdi bir erkek modası ve bir çocuk modası da var
Kenzo'nun. Birdeparfümü.
Bu yılkı modası da aynı. Bir yerde aynı. Genç, aydmlık ve
rahat. Önü uzun arkası kısa ya da önü kısa arkası uzun
ceketler sunuyor arkası bağaklı. Etek boylan uzun,
yırtmaçlan denn.
Çıçek motifleri sağda solda koleksiyonunu
bezıyorgene. Rahat pantolontakımlaryapıyoryelekli,atkılı.
Amaana ulaştı. Paris'e kabul ettirdi kendini. Aynalar, o
şaşkm, o toy, o gülünç adamı yansıtmıyor artık!...
t.
Keozo, üst üste giyilen
ceketn", pantotonlu,
eşarpuspor
takmüan seviyor.
Taş yüreklf baba
Prens Charles
Rio Zirvesi'nin ardından... Çevre Bakam Akyürek:
LONDRA (AA) - İngiltere'-
de, dört gün içinde 90 bin adet
satan ve altına baskısı yapüan
'Diana: Gerçek Hikâyesi' kita-
bında, Prens Charles'ın bir ka-
za sonucu kafatası kınlan oğlu
Prens VVilliam'ın gecirdiği
önemli ve hayati ameüyat
gecesi operaya gitmesi, 'Ev-
ladına karşı ilgisiz, duygusuz
ve bencil' bir davranış olarak
nitelendirildi. Ülkede büyük
yankılar uyandıran kitapta, 9
yaşındaki küçük Prens VVilli-
am'ın gecirdiği bir kazanın,
Prenses Dıana'nın eşinden
daha da soğumasına ve uzak-
laşmasına neden olduğu belir-
tildi.
Kitabm, 'Onlan rahatsız et-
miyorum, onlar da beni rahat-
sız etrnesın' başlığı altındaki
bölümünde, Prens Charles'ın
nasıl 'taş yürekli" bir baba
olduğu şöyle anlatıldı:
Moral verdi. Londra'daki has-
tanede çekilen röntgen fılmleri
Prens'in kafatasının çat-
ladığını, bir çökme meydana
geldiğini saptadılar ve derhal
ameliyata aldılar. Prens Char-
les da hastaneye geldi. Doktor-
larla konuştu ve oğlunun emin
ellerde olduğuna inanmış ola-
rak hastaneden aynldı. Pren-
ses Diana, tekerlekli sedye üze-
rindeki oğlunun elini ameli-
yathanenin kapısına kadar bı-
rakmadı. Küçük Prens Willi-
am ameliyat olurken, babası
Prens Charles da Covent Gar-
den'dakı Kraliyet Opera bi-
nasında Brüksel'den gelen AT
yetkilileriyle Tosca' operasıru
seyrediyordu. Prenses, gözyaş-
lan içinde oğlunun amelı-
yatının başanh gecmesi için
dua etti. Oğlu ameliyattan
çıktıktan sonra sabaha kadar
başından aynlmadı. Basın da
Çevre politikanuzda değişiklik olmayacak
• İngiltere'de şu
günlerde altıncı baskısı
yapılan 'Diana: Gerçek
Hikâyesi' kitabında
Prens Charles'ın oğlu
beyin ameliyatı gecirdiği
gece operaya gittiği
anlatılıyor.
ANKARA (AA) - Çevre Ba-
kanı Doğancan Akyürek, ge-
çen hafta sona eren Rio Zır-
vesi'nde, gelişmiş ülkelerin,
özellikle de ABD'nin çifte stan-
dart uyguladığıru söyledi. Ak-
yürek, Rio Zirvesi'nin, Türki-
ye'nin uyguladığı çevre politi-
kasında bir değişikliğe yol aç-
mayacağını, ancak gelişmiş ül-
kelerden yardım alınacağjnı bil-
dirdi.
Bakan Akyürek, Rio De Ja-
neiro'da yapılan Dünya Zir-
vesi'ni değerlendirdi. Zirvenir.
dünyaya kalkınma ve çevrenin.
birbirinden aynlmaz bir bütün
olduğunu gösterdiğini belirten
Akyürek şunlan söyledi:
"Çevreyi dışlayan bir kal-
kınma da olmayacak, koyu
çevrecilik anlayışıyla kalkınma
da engellenmeyecek. Yani dün-
ya mutlaka bir miktar kirlene-
cek, ama ekolpjik dengeler de
korunacak. Bu kirlilik de do-
ğanın kendı kendini temizleye-
bilme dozunu aşmayacak şekil-
de olacak. Eğer bu doz aşıhrsa
doğa kendi sermayesinden ye-
meye başlayacak. Oysa ekolo-
jik dengede sermayeden değil
kârdan yenmelidir.
Dünyada artık hiçbir ülke-
nin, "Burası benim ülkem, kim-
se kanşamaz" diyemeyeceğini
kaydeden Akyürek, "Çünkü
global kirlenme öyle bir nokta-
ya gelmiş ki MaJezyalılar or-
manı kesse Avrupahlar etkile-
niyor" diye konuştu.
Türkiye'nin zirvede iki global
sözleşmeden bir tanesini imza-
ladığmı hatırlatan Akyürek,
imzalanan Biyolojik Çeşitlilik
Sözleşmesi'nin, uluslararası dü-
zeyde biyolojik kaynaklann
korunmasını, bunlara yönelik
tehlikelerin bertaraf ediimesini
amaçladığını söyledi.
Türkiye'de 3 bin adet ende-
mik (sadece Türkiyede yetişen)
bitki türii, 300-400 adet de hay-
van türii bulunduğunu, erozyo-
nun da büyük boyutlara
ulaştığmı hatırlatan Bakan Ak-
yürek, '"İmzalanan bu sözleş-
meyle, gelişmiş ülkeler, gelişme
yolundaki ülkelere fınansman
ve teknolojı transferi yapacak.
Dolayısıyla Türkiye de 1993
başından itibaren gelişmiş ülke-
lerden, bu konuda yardım al-
maya başlayacak ur" şeklinde
konuştu.
Bakan Akyürek, İklim De-
ğişikliği Sözleşmesi'ni Türkiye'-
nin imzalamamasıru da şöyle
açıkladı:
"Türkiye eski iküdarlar dö-
neminde, nasıl olmuşsa, Paris'-
te yapılan uluslararası bir top-
lanuda, 'gelişmiş ülkeler listesi'-
ne alınmış. Zirvede de bu liste
yardıma ihtiyacı var. Bu neden-
le biz bu sözleşmeyi imzala-
madık ve Iisteden çıkardmamızı
talep ettik. Almanya ve İngilte-
re çeyre bakanlan bu konuda
Türkiye'yi destekleyeceklerini
söylediler. Bu Iisteden
çıktığırruz zaman, sözleşmeyi
her zaman imzalama hakkımız
«y Çevre Bakanı Doğancan Akyürek, Ri-
o'da yapılan Dünya Zirvesi'ni değerlendir-
di. Zirvenin dünyaya kalkınma ve çevre-
nin birbirinden aynlmaz bir bütün oldu-
ğunu gösterdiğini belirtti. Akyürek, Tür-
kiye'nin zirvede iki global sözleşmeden bir
tanesini imzaladığını bildirdi.
göz önüne alındı. Ancak bu lis-
tedeki ülkelerin, her yd
GSMH'nin binde 7'sini, gelış-
mekte olan ülkelere verme zo-
runluluğu var. Yani bu listede-
ki ülkeler yalnız vericiler, hiç
yardım alarruyorlar. Biz bu söz-
leşmeyi imzalasaydık, yardım
yapmak durumunda kala-
caktık. Halbuki Türkiye'nin
var."
Zirvede, ABD'nin radikal
davrandığını, Almanya'nın teş-
vik edici rol oynayarak ABD'-
nin önünden gittiğini anlatan
Bakan Akyürek, "Gelişmiş ül-
kelerin, özellikle ABD'nin çifte
standart uyguladığını gözledik.
Dünyanın bu derecede kirlen-
mesinde sorumlu olan kendileri
olduğu halde, bunun faturasını
gelişmekte olan ülkelere ödet-
tirmek istiyorlar" diye konuştu.
Doğancan Akyürek, zirvede
ençok tarüşılan konulardan bi-
risinin sera gazlan ve karbondi-
oksit emisyonunun azaltılması
olduğunu ifade ederek sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Zirvede imzalanan Ajenda
21'e göre gelişmekte olan ülke-
ler sera gazlan ve karbondiok-
sit emisyonlannı gelecek 8 yıl
içinde 1990 yılı seviyesine indir-
mek zorundalar. Bu karar, ge-
lişmekte olan ülkeler için ada-
letsizlik doğuruyor. Çünkü, ge-
lişmiş ülkeler sanayileşmelerini
zaten tamamlamışlar, 1990
yüında pek farklan yok. Oysa
gelişmekte olan ülkelerin yatın-
ma, sanayiye ihtiyaçlan var. Bu
karan uyguladığı takdirde,
Türkiye'nin bundan sonra hiç-
bir termik santral yapmaması,
çok pahalı teknolojiler seçmesi,
büyük yaünmlar yapması gere-
kiyor.
•Ben zirvedeki konuşmada
1990'm değil, 1990 yılı seviye-
sinin baz alınmasını istedim.
1900'de dünyadaki karbondi-
oksit emisyonu yılda 5-6 milyar
ton iken, 1992'de 21 milyar
tona çıkmış. Bunun 15 milyar
tonu 5-6 gelişmiş ülkeden, geri
kalanı ise 170 ülkeden kaynak-
lanmış. Madem dünya karbon-
dioksit emisyonundan bu ka-
dar rahatsız oluyor, o zaman
1900 seviyesi baz alınsın. An-
cak bu tarih, işlerine gelmiyor.
Türkiye bu açıdan havayı biraz
daha kırletme hakkına sahip.
Çünkü gelişmesinı tamamla-
mamış."
Karbondioksit kotalannda
dünya ülkeleri arasında adalet-
sizlik olduğunu da vurgulayan
Bakan Akyürek, nüfus, yüzöl-
çümü, sulak alan miktannın da
kota belirlenirken göz önüne
aknması gerektiğinı bildirdi.
Akyürek, sulak aJanı, ormanı
fazla olan ülkelerin oksijen ve-
rerek dünyaya yardım ettiğini,
bu ülkelere prim bile verilrnesi
gerektiğiru kaydederek. Türki-
ye'nin karbondioksit kotasının
arttınlması gerektiğini söyledi.
ABD'nin Biyolojik Çeşjtlüik
Sözleşmesi'ni imzalamak yeri-
ne, ormanlann korunması ko-
nusunda yardım etmeyi ta-
ahhüt ederek "Bir taşla iki kuş
vurmak istediğini" kaydetti.
"Geçen yıl haziran aymda
Galler Prensesi, Londra'daki
San Lorenzo lokantasında ar-
kadaşlanyla yemekteydi. Ko-
nıma görevlisi bir ara Pren-
ses'in yanına gelerek, büyük
oğlu Prens VVilliamın yatıb
okuduğu Benkshire'daki
Ludgrove okulunda bir kaza
geçirdiğini ve hastaneye
kaldınldığını söyledi. Dokuz
yaşındaki Prens VVilliam tenef-
füste arkadaşlanyla bahçede
oynarken bir arkadaşı elindeki
golf sopasıyla kazayla Wili-
am'ın başına vurmuştu.
Çılgınlar gibi Berkshire'daki
hastaneye koşan Prenses'e
doktorlar, Prens Wüliam'ın
derhal Londra'daki Great Or-
mond Street Çocuk Hastane-
si'ne kaldınlması gerektiğini
bildirdiler. Prenses, oğlunu
taşıyan cankurtarana bindi ve
yol boyunca oğlunun elini etin-
den tnrakmadı, öpüp kokladı.
Prens Charies'ın ilgisizliğinın
farkmdaydı. Nitekim The Sun
gazetesi manşetten verdiği ha-
berine, 'Sen ne biçim babasın'
başlığını atmaktan çekinme-
mişti. Prens Charles, basının
oğluna ilgisizliganden ve
kayıtsızlığından ötürü kendisi-
ni suçlamasına fena halde bo-
zulmüştu.
Oysa gelecekte İngiltere
tahtının başına gececek oğlu-
nun beyinsel özürlü olabilece-
ğini hiç düşünmemişti. İşte bu
olay, Prens Charles ile Prenses
Diana'nın evliliklerinin tama-
men çökmüş olduğunun bir
kanıtı oldu."
Gazeteci-yazar Andrew
Morton'ın kaleme aldığı "Dia-
na: Gerçek Hikâyesi adû kitap-
ta, kraliyet çiftinin ikinci oğul-
ları Prens Harry'nin 1984 yı-
lında dünyaya gelmesinden bu
yana aynı yatağı paylaşmadık-
lan anlatılıyor.
Su altmda doğıun yaygmlaşıyor d H T A R O T
-ai
Dünyada en çok su altmda doğum Belcika'da gerçekkşiyor.
BRÜKSEL (AA) - Dünyada
su altında doğan bebeklerin sa-
yısı giderek artıyor. Belçika'da
da doğum yapan kadınlann ar-
tan bir şekilde bu metodu tercih
ettiklerini bildiren doktorlar,
asırlar önce Çin'de ve Uzak-
doğu'da aynı yönteme başvu-
rulduğunu haürlattılar.
Belçıka'nın Oostende kentin-
deki "Semıys" hastanesinin uz-
man kadın doktoru Herman
Ponette ve "Aquarius Ensti-
tüsü"nün su içinde doğum eği-
tim uzmanı Dr.De Smedt şun-
lan söylediler:
"Su altında doğum yapmak
doğal bir yöntemdir. Su içinde
doğum yapan anne, normal
sancının yüzde yirmi beşini his-
sediyor, doğum sancısı ve aa
geniş ölçüde azahyor. Uyuştu-
rucu veya ilaç kullanılrnıyor.
Doğum çabuk oluyor. Bu yön-
temi bir kez deneyen anneler,
diğer doğumlannı da başka tür-
lü yapmak istemiyorlar."
Su içinde yapılan doğumlar-
da anne ve bebek açısından teh-
like oranının normal doğum şe-
killerine göre çok azaldığını da
kaydeden uzmanlar şöyle dedi-
ler "Bebek anne karnından ay-
nldığında kendini 37 dereceısılı
su içinde buluyor. Göbek bağı
kopmamış olduğundan, aynı
anne karnındaki gibi nefes alı-
yor. Neticede, bebek, anne kar-
rundaki ortamdan dünyaya ge-
lişte şok yaşamıyor. Ciğerleri
zorianmıyor, organlan ani de-
ğişikliğin yarattığı gerilimi ya-
şamıyor. Psikolojik ve Tıziksel
açıdan bu yöntemin son derece
farkh ve olumlu sonuçlan tec-
rübe ve deneyler sonucu belir-
lendi."
Uzmanlar Belçika'da iki bi-
rün üzerinde bebeğin su içinde
dünyaya geldiğini belirtüler.
Tarot
Sıradan bir fal
değil...
İnsanlığın
tanıdıgı
eski
kehari
yönterr
ATA Nİ
sizi Tarot
kehanetleri
tanıştırıyor...
Arayın.
900 900 150