23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 MJkRT 1992 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Terör Yasası haftaya • Cl'MHURİYET (Ankara)-Anayasa Mahkemesi, Terörle Mücadele Yasası'nı esastan incelemeye önümüzdeki hafta devam edecek. Anayasa Mahkemesi, iptal başvurusunu yapan SHP'nin sözlü açıklamalarda bulunma istemini kabul etti. Anayasa Mahkemesi Başkaru Yekta GüngörOzden, SHP'nin başvurusundaki sözlü açıklamalarda bulunma isteminin. konuyu dün görüşen Anayasa Mahkemesi heyetınce uygun bulunduğunu söyledi. Özden. bu nedenle, SHP'nin iptal başvurusuna ilişkin sözlü gerekçelerini 11 mart çarşamba günü açıklamasının kararlaştınldığını kaydetti. SHP'de • CUMHURİYET (Rize)- Rize Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nce cuma günü gözallına alınan öğrenci aileleri ve yakınlan SHP il merkezinde açlık grevine başladılar. Cuma günü yasadışı bır örgüt adına pankart astıklan savıyla gözalüna alınan üçü kız 8 öğrenciden allısı daha sonra serbest bırakılmış, ancak Rize Meslek Yüksekokulu'nda okuyan Nuray Sanmehmetoğlu ile Mehmet Şahözer adlı öğrencilerden 4 günciür haber alınamamıştı. Gözaltına alınanlann işkence gördüklerini. yaşamlanndan kaygı duyduklannı belirten aileleri ve yakınlanndan oluşan I2kişi sorgulamanın bir an önceyapılarak yargı önüne çıkanlmalan istemi ile açlık grevine başladıklanru söylediler. Uçak kavgası • AA (Ankara) - THY'nin pazar akşamı Istanbul-Ankara seferini yapan uçağını beklettiğini zannederek Sağlık Bakanı Yıldınm Aktuna'ya hakaret ettiği öne sürülen Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hakları Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Can Ali Gürgüç'ün olay sırasında alkollü olduğu belirlendi. Bakan Yıldınm Aktuna, "Kimse kimseye hakaret edemez. Eden bedelini öder" dedi. Parlamentoya gelişi sırasında gazetecilerin konuya ilişkin sorulanm yanıtlayan Aktuna, Prof. Gürgüç'ün kanında alkol belirlendiğini kaydederek, "Bir öğretim üyesinin alkollü durumda uçağa binip, sözlerini kontrol edemeyecek şekilde kullanması, acı ve düşündürücü" diye konuştu. Aktuna, böyle bir yaklaşımı hoş göremeyeceğini de ifade ederek, Prof. Gürgüç hakkında yasal işlemlerin başlatılmasını istediğini, bunun sonucunda Adli Tıp tarafından gönderilen raporda öğretim üyesinin kanında alkol belirlendiğini söyledi. İnönü'nön dış gezisi • A.NKA (Ankara) - Erdal İnönü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak ilk y urtdışı gezisini 9-15 mart tarihleri arasında Fransa ve İspanya'ya yapacak. SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, 9 mart günüParis'egideeek. 10 mart günü OECD Bilim ve Teknoloji Bakanlar Komitesi toplantısına katılacak olan Erdal İnönü, 12 mart günü Fransa Cumhurbaşkanı Mitterrand tarafından kabul edilecek. Paris'te Sosyalist Parti Başkanı Laurent Fabius vediğer yetkililerle ikili temaslardan sonra 13 mart günü Madrid'e gececek olan İnönü, Sosyalist Enternasyonal Başkanlar Toplanüsı'na katılacak. Anayasa Mahkemesi . • AA (Ankara)-Anayasa Mahkemesi, seçimlerde, duvar ve aîişle propaganda yasağı geü'ren yasa hükmünün iptali istemini. başvuran mahkemenin yetkisizliğj nedeniyle reddetti. • Amasya'nın Gümüşhacıköy Asliye Ceza • Mahkemesi'nin. Seçimlerin Temel • Hükümleri ve Seçmen Kütükleri 1 Hakkında Kanun'un, seçimlerde duvar - ve afişle propaganda yasağı getiren 60. • maddesinin anayasanın temel hükümlerine ayîcın olduğu iddiasıyla • yaptığı iptal başvurusunu bugün görüşen ' Anayasa Mahkemesi Kurulu. başvuruyu reddetti. Anayasa Mahkemesi, söz - konusu yasa İcuralının başvuran ı mahkemesinin uygulayacağı bir hüküm olmadığı ve bu nedenle başvurma yetkisi .. bulunmadığı gerekçesiyle ret karan verdi. Akyol'un kararnamesi • CUMHURİYET (Ankara) - Güler İleri'nin istifasıyla boşalan Devlet Bakanhğı'na Prof. Dr. Türkân Akyol'un atanmasma ilişkin kararnamenin Cumhurbaşkanı Turgut özal tarafından bugün imzalanması bekleniyor. Akyol'un kadın, aile, çocuk, yaşh ve özürlülerden sorumlu • devlet bakanlığı görevine atanmasına ilişkin kararname geçen cumartesi günü Cumhurbaşkanlığı'na gönderilmiş, ancak Özal'ın, Akyol'un YÖK üyeliğinin devam etmesinin sakıncaîı olduğu doğrultusundaki itirazı önceki gün Başbakanlığa ' bildirilmişti. Bunun üzerine Akyol'un YÖK üyeliğinden çekilmesinden sonra bir üst yazıyla tekrar . Cumhurbaşkanhğı'na gönderilen kararname dün akşam saatlerine kadar imzalanmadı. By-passtehdidi ' • AA (Ankara) - Bayındırlık ve İskân . Bakanı Onur Kumbaracıbaşı. . Karayollan Genel Müdürlüğü'ne Ali Ağaoğlu'nun atmanmasına ilişkin • karann bir aydır Çankaya Köşkü'nde beklediğini belirterek "Eğer bir süre daha ıçıkmazsa. kişisel by-pass yapmaya • başlayacağım" dedi. Kumbaracıbaşı, gazetecilerin konuya ilişkin sorulanm ; yanıtlarken, devletin işlemesini kimsenin durdurmaya hakkı olmadığını kaydetti. Kumbaracıbaşı, "'Bazı şeyleri aşmanın formülü var'" dedi. D emirel, millete karşı bir borç olarak gördüğü ve çok sevdiği heyet kabullerini bile terör yüzünden en aza indirdi. Partiü milletvekillerine ve bakanlarına dün açıkladığına gö- re, gündelik mesaisinin dörtte üçünü terör meselesi'ne ayırmaya başladı. Başbakan, günde en az 15 saatçalışıyor. Çeşitli istihbarat kaynakla- nndan gelen bilgüeri değerlendiriyor, güvenlik konusunda her kesim- den sivil, asker yetkililerle, uzmanlarla uzun görüşmeler yapıyor ve bu konuda hazırlanan her raporu ve dosyayı inceliyor. Terörün iç ve dış bağlantılarını, tırmanmaeğilimini, uluslararası konjonktürle Ilişkilerini gözden geçiriyor. Demirel'in Suriye'nin Ankara Büyükelçisi'ni Başbakanlık'a çağırt- ması da özel terör mesaisinin bir ürünü... Suriye'nin PKK teröristlerine destek ver'diğini, özellikle Bekaa Va- disi'nde kurulan kamplarda teröristlere eğitim yaptırıldığını, bu duru- mun komşuluk ve dostlukla bağdaşmadığını bildirdi. Suriye Büyükelçisi, Bekaa Vadisi'nde hükümetinin kontrolü bulun- madığını belirtecek oldu. Ancak Demirel, Büyükelçiye itiraz ederek, "Suriye'nin Lübnan'da 40 bin askeri bulunduğunu, Türkiye'de terör yapanlarm Suriye toprakla- rında barındırıldığını ve eldeki bilgilerin 'sahih' olduğunu" ifade etti. Uluslararası ilişkiler pratiğinde, bir ülke Başbakanının bir başka ül- kenin büyükelçisini makamına çağırtıp ona bir bildirimde bulunması, BAŞKENTTEN AHMET TAN Dörtte Dört Anti-Terör en ağır "dikkat çekme" biçimi. Türkıye Hükümeti, Suriye Hükümeti'ne bunu yapmıştır. Bundan sonra Türkiye'nin atacağı başka adım olacak mı? Bunu, Şam Hükümeti'nin tutumu ile Ankara'nın kararlılığı belirleye- cek. Bu kararlılık parantezinde, PKK lideri Apo'nun Suriye Hükümeti'n- den istenmesi de yer alıyor mu? Ankara'da Demirel'e yakın kaynaklar ve Dışişleri çevreleri, bu soru- ya çok açık yanıt veremiyorlar Bu soruyu Tahran gezisi sırasında yaptığımız görüşmede Cumhur- başkanı özal'a yöneltmiştik. özal, bu konunun çeşitli yönlerıyle ele alındığını, ancak şimdilik bır karar verilmedığini söyledi. Başbakan Demirel de benzeri bir soruyu geçtiğimiz günlerde, "He- nüz böyle bir karar yok" diye yanıtladı. Uluslararası anlaşmalara göre, PKK liderini terörist-eylemci olduğu için Türkiye'nin istemeye hakkı var. Ancak, bu hakkın kullanılmasında- ki engeHeri aşmak zor. En büyük engel, Suriye'nin kibardeyimle "iyi- nıyet eksikliği" sergilemesi. Şam Hükümeti bir yandan 'Apo 'nun yerini biz nereden bilelim, eğer siz adresini biliyorsanız bize verin, gidip bulup getirelim" derken, öte yandan da Şam'a davet ettıği gazetecilerin Apo ile görüşmelerini dü- zenlemekte ve Apo'nun Şam'daki villasını ziyaret etmeleri için onlara otomobil tahsis etmektedir. Türkiye, PKK liderini Suriye'den resmen isterken çok hesaplı dav- ranmak zorundadır. Çünkü, Apo'nun Türkiye'ye getirilip yargılanması kolay değil. Bu konuda maalesef Güneydoğu'daki yurttaşların tepkilerini hesa- ba katmak gerek. Hatta, dün bir Dışişleri Bakanlığı üst düzey yetkilisi- nin belirttiği gibi, mateessüf, Meclis'teki bazı milletvekillerinin de... Ayrıca, PKK liderinin Türkiye'de yargılanmasının, kendisine ye PKK'ya uluslararası bir reklam olayı sağlayacağı da düşünülmelidir. PKK terörünün önlenmesinin yolu, "başı"nın ezilmesinden geçmi- yor. Gövdenin kontrol altına alınması zorunlu. Ülke sınırlarının içine, dışına yayılan gövdenin kontrol edilmesi için herhalde Demirel'in gündelik mesaisinin dörtte üçünü değil, dörtte dördünü bu işe ayırması gerekiyor. Demirel 100 günlük icraatlannı beğenmeyen Yılmaz'a çattı: ANAP 2920 günü boşa geçirdi CUMHURİYET (Ankara) - Başba- kan Süleyman Demirel, hükü- metin 100 günlük icraatını beğenmeyen ANAP Genel Baş- kanı Mesut Yümaz'a, "2920 gü- nü boşa geçirip 100 günün hesabını soruyorsunuz" diye çattı. Demirel, Yılmaz ile ANAP'hlann eleş- tirilerine yamtı, partisinin dün toplanan TBMM grubunda verdi. Demirel hüküme- te yöneltilen eleştirilerden rahatsız olma- dığını belirterek parlamentonun işletilme- sinde başvurulan yollardan hiçbirisinin, en- gellemeye varsa bile, kendilerini rahatsız et- meyeceğini bildirdi. DYP milletvekillerinin de eleştirilerden rahatsız olmamasını iste- yen Demirel şunları söyledi: "Ben araştırmadan da, soruşturmadan da, soru önergesinden de rahatsız değilim. Yalnız, kişilerin bizi eleştirme hakkı oldu- ğu gibi, bizim de aydınlatma hakkımız var. 'Söz sırası şimdi bende' diyeceğimiz za- manlar var. Bütçe görüşmelerinde, bütün eleştirilere rağmen söz sırası siyasi iktidar- dadır. Bu söz sırasını iyi kullanmanızı ri- ca ediyorum. Aslına bakarsanız 1991 sene- sinin sonundaki Türkiye'yi hatırlamadan 1992 martındaki Türkiye'yi tartışamazsınız. Çünkü 1992 martındaki Türkiye'de varlar veya yoklar, 1992 senesinin aralık, ocak, şu- bat aylannda meydana gelmiş değildir. Eğer nezaket gösterip 1991 senesindeki Türkiye tablosunu, birtakım insanların her gün başına kakmıyorsak ve her gün bu üı- sanlan sorumlu tutmuyorsak, siyaseti ger- ginleştirmeyelim, bir yerden sonra 'bu kı- sır çekişmeleri bırakın' gibi laflara muha- tap olmayahm diye bunu yapmıyorsak, bu, varlarıyla yoklarıyla 1992 martındaki Türkiye'nin bütün olup bitenlerini sırtlan- mamız anlamına gelmez. 1992 martında enflasyon varsa bunun sonımlusu biz de- ğiliz. Biz enflasyonun olması için ne yap- tık ki? Anarşi varsa, bu anarşi de geçen üç ay zarfında meydana gelmiş bir anarşi de- BASIN RESEPSİYONU - Başbakan Süleyman Demirel'in Başbakanlık Konutu'nda dün akşam verdiği resepsiyona yerli-yabancı birçok basın kuruluşunun yönetici ve muhabirleri katıldı. Başbakan, gazetecilerin Azerbaycan, terör ve Güneydoğu ile ilgili sorulanm yanıtladı. Demirel, Türkân Akyol'un devlet bakanhğına atama kararnamesi sorusuna 'Gerekli her şeyi gönderdik, nüfus kâğıdını da isteyebilir 1 şeklinde espirili bir yanıt verdi. (Fotoğraf: RIZA EZER) aldığını, 24 OECD ülkesi arasında en ra- gibi gezinecek. Bunlar yapanın yanına kâr çıktığını vurgulayan Demirel, "Bu, hem hatsız ülke olan Türkiye'nin katsayısının 79 olmasına karşın Türkiye'yi izleyen ülkeler katsayısının 22'yi geçmediğini, bu ülkeler arasında en pahalı olanının Türkiye oldu- ğunu anlattı. Demirel, "Siz bunlardan be- ni sorumlu tutarsanız haksızlık etmiş olur- sunuz. Bunlan üç ayda düzeltmedim diye ben sorumlu olacağım, yapanlar pehlivan kalacak. Bu ne biçim iş! 2920 günü boşa geçirip 100 günün hesabını soracaksınız... Siz kime neyin hesabını soruyorsunuz? He- sap sorulacak olan sizsiniz" biçiminde konuştu. ANAP iktidarının geçen yılın ağustos- eylül aylarındaki savurganlığının sonucu- nun bu yılın ocak-şubat aylannda ortaya suçlu hem güçlü olmaktır" dedi. Enflasyonu 100 günde indirememişiz. Enflasyon fermuar mı; çek aşağı?.. Enflas- yonu aşağı çekmek kolaysa 2920 günde ni- ye çekmediniz? Sorunlann üstesinden, de- mokratik olan ve arkasında yüzde 50 halk çoğunluğu bulunan bu hükümet gelecek- tir!* 'Sütten çıkmış kaşık' Kimsenin, 'anarşi, pahalılık, enflasyon var' diyerek üzerlerine yüklenmeye hakkı bulunmadığını vurgulayan Demirel, "Bun- lar yoktu da biz var yaptıysak sorumlu bi- ziz. Ama bunlar yoktu da biz mi var yap- tık? 1991 yılı sonu itibanyla yüzde 71 enf- lasyonu bırakıp gidenler, şimdi kendinizi sütten çıkmış kaşık gibi mi sayıyorsunuz? Sütten çıkmış kaşık mısınız" diye sordu. ANAP'ın eleştirüerine karşı ses çıkarma- malannın "mahcubiyet" veya "suçluluk psikolojisinden" kaynaklanmadığuu bildi- ren Demirel şöyle dedi: "Biz sadece Türkiye'nin siyasetini germe- yelim ve Türkiye'yi bir uzlaşmaya doğru götürelim diye bu meseleleri her gün sizin başınıza kakmıyoruz. Aslında bunlann si- yaseten sorumlusu sizsiniz. Seçim de bu- nu tescil etti zaten. Etmedi mi? 'Arkadaş, bunları tekrarlamaktan bir şey çıkmaz. Sen çareye bak' diyenler olacakür. İyi ama, ben çareye bakarken de her gün eteğimden çe- kip beni bunlann suçlusu yaparsanız ba- na savunma hakkı, hatta suçlama hakkı doğarî' 'Pehlivan gibi' Demirel, ANAP'ın hükümete bıraktığı tablo hakkında bilgi verirken, devraldık- ları parlamentoda 764 sözlü soru, 63 ge- nel görüşme ve Meclis araştırması önerge- si, 200'e yakıri KHK bulunduğunu anlattı. Sekiz yılda 2 bin 500 anarşi ve terör kur- banı bulunduğunu, bu rakamın yalnızca geçen yıl 450 olduğunu anımsatan Demi- rel, BM'nin 1991'de yaptığı insan hakları sıralamasında Türkiye'nin 66'ncı sırada yer İnönü, değişiklik için SHP grubundan gerekenin yapılmasını istedi ÖzaFakarşı anayasatehdidiCUMHURİYET (Ankara) - Başbakan Yardımcısı ve SHP Genel Başkanı Erdal İnönü Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı eleştirerek "Bu yaklaşımlara karşı anayasa değişikliğinin taze tutulması gerektiğini" söyledi. İnönü, dün partisinin Meclis grup top- lantısında konuşurken Devlet Bakanhğı'- na Güler tleri'nin yerine Prof. Dr. Türkân Akyol'un önerildiğini ve kararnamenin Cumhurbaşkanı'nın onayını beklediğini kaydetti. Bu bakanlığın kadın sorunlan- nı yanrsıra çocuk ve aile konulanyla da ilgileneceğini anlatan İnönü, "Bu açıdan yeni bir atama yapıhrken bir kadın arka- daşımızın bu göreve getirilmesi en sağlık- lı yoldu" diye konuştu. Meclis içinden bir adayın olmadığını Meclis dışından bir par- ti kurucusunun göreve getirildiğini kayde- den İnönü, kadın sorunları bakanlığımn bir reform bakanlığı olarak örgütlendiği- ni belirtti. SHP'nin ilk günden itibarenreformha- reketlerine sahip çıktığını anlatan înönü, ilçelerde genel meclis toplanması konu- sunda başbakanlık genelgesi yayımlandı- ğını söyledi. Bu genelge doğrultusunda ye- rel yönetimlerde reform yapıldığını kay- deden İnönü, ilk olarak Altındağ'da ilçe genel meclisi toplanacağını ve anayasa de- gişikliği yapılana değin bu meclislerin da- nışma görevi yapacağını belirtti. Cumhurbaşkanı'nın reform hazırhkla- rına ters mesajlar yaydığını savunan İnö- nü, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sadece bu maksatla değil, ama ana- yasada istediğimiz değişikliklerin gündem- de tutulması ve gündemde tutularak iler- leme sağlanması için grubumuzun başlat- tığı bir hareket olduğunu biliyoruz. Bu ça- hşmanın da bir an önce ortaya çıkmasmı ve anayasa değişikliği konusunda partimi- zin hazırlığına layık bir biçimde öne çık- masmı, bugün Meclis'te yeterli çoğunluk olmasa da bugünkü çoğunlukla neler ya- pabilirsek onlan öne çıkarmasını ve ko- nuyu titizlikle izlemesini istiyorum!' İnönü, milletvekili heyetinin Güneydo- ğu'da incelemeler yaptığını anımsatarak, bu heyetin değerlendirmelerinin hep bir- likte ele alınacağını söyledi. İnönü, "So- nunda en sağlıklı karan hep birlikte vereceğiz" dedi. Halkın bütün özgürlük- lerinin ve demokratik haklannın en titiz bir şekilde korunacağını belirten İnönü, milletvekillerinin ve Meclis'in görevlerini sorumluluk içinde yapacaklanna inandı- ğını vurguladı. Gürkan, hükümetin SHP milletvekille- rini ciddiye almasını istedi ve "Manzara-i umumiyemiz hiç de parlak değil" dedi. Daha sonra konuşan Uluç Gürkan, SHP'nin Meclis ve hükümetteki görünü- müne ilişkin görüşlerini anlattı. Genel merkezin PlAR'a yaptırdığı kamuoyu araştırmasında itibar kaybının doğrulan- dığını söyleyen Gürkan, Meclis grubunun dağınık ve disiplinsiz bir manzara seıgi- lediğini savunarak vergi affı yasasının Meclis'ten geçişi suasında muhalefet ettik- lerini anımsattı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Moğultay'ın milletvekillerinin bu tavrını eteştirdiğini kaydeden Gürkan, "Milletvekilleri hükümet tasarruflanna sosyal demokrasinin vazgeçilmez ilkeleriy- le bağdaştıramadıklan için karşı çıkmış- lardır" dedi. Milletvekillerinin kişisel bir kaprisle hareket etmediklerini anlatan Gürkan, vergi tasarısında 7 DYP'linin iti- razının Başbakan tarafından ciddiye alın- dığını, ama 30 SHP'linin muhalefetine ise aldırış edilmediğini söyledi. Vergi affının DYP oylanyla kabul edildiğini vurgulayan Gürkan, "DYP oylanyla ezilen bizler de- ğiliz" dedi. DGM'de her 4 davııcla bir mahkûmiyet ANKA (Ankara) - Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdü- rü Mustafa Yücel, DGM'lerde verilen mahkûmiyet kararlannın yüzde 27 gibi düşük oranda gerçekleştiğini belirterek "Bunun nede- ni, DGM cumhuriyet başsavcılıklannca açılan kamu davalanndaki isabet yüzdesinin düşük oluşudur" dedi. Halen sekiz ilde faaliyet gösteren devlet Geçen yıl DGM'lerde 2 bin 760 dava güvenlik mahkemelerinin karnesi Adalet açıldı. Bunlann. ancak yüzde 54.8'i >nl içinde karara bağlanabildi. Bu davalar-Bakanlığı tarafından dolduruldu. Adli Si- cil İstatistik Genel Müdürlüğu'nün verile- rine göre Kuruluş Yasası'nda hızlı yargı- lama yapılacağının öngörülmesine karşı- hk DGM'lerde orlalama yargılama süresi 165 gün. izinsiz toplantı ve gösteri yürüyü- şü düzenleme suçunda ortalama 44 gün olarak belirlenirken TCK'nın 125. mad- desinin uygulandığı bölücü örgüt davala- nnda ortalama yargılama süresi tam yedi kat artışla ortalama 291 güne çıkıyor. Bu oran uyuşturucu suçlannda 145, kaçakçı- lık suçlannda ise 201 gün olarak gcrçek- leşti. dan, ancak yüzde 27.3 gibi oldukça düşük bir bölümde mahkûmiyet karan verirken. davaların yüzde 44.1'i beraatla sonuçlan- dı. DGM'deki davalann geri kalan yüzde 28.6'lık kısmındaysa görevsizlik, yetkisiz- lik ya da birleştirme kararlan verildi. Adalet Bakanlığı Adli Sicil İstatistik Genel Müdürü Yücel, DGM'lerin çalış- masıyla ilgili olarak yaptığı değerlendir- mede, "DGM'lerce verilen mahkûmiyet kararlannın oldukça düşük olduğu göz- lenmektedir. Bunun nedeni, DGM cum- huriyet başsavcılıklannca açılan kamu davalanndaki isabet yüzdesinin düşük oluşudur" dedi. DGM'ler hangi davalaria meşgul? DGM'lerin en çok uyuşturucu suçlan. ardından da düşünce suçu kapsamında değerlendirilen davalan görüştüğü belir- lendi. Uyuşturucu suçlanyla ilgili davala- nn toplam oranı yüzde 22 olurken. TCK'- nın 125. maddesi\le ilgili davalann oranı yüzde 5 düzeyinde kaldı. Kaldınlmadan önceTCK'nın 141-142 ve 163. maddeleri DGM'lerin en çok uğraştıklan davalar ol- du. Bu üç suçtan açılan davalann tüm davalara oranı da önceki yıl içinde yüzde 25.8 oldu. Yasadışı örgüt üyelerine yar- dım ve yataklık suçlamasıyla ilgili açılan davalann oranı da yüzde 15.3 gibi yüksek oranda gerçekleşti. Bir yıl içinde 5ÖO'e ya- kın sanık. toplu kaçakçılık suçlaması>la DGM'lerde yargılanırken 800 kışi izinsiz yûriiyüş suçlamasıyla yargıç önünc çıktı. DGM'lerde en fazla eleştin ise başsavcı- hk mahkemesine yapıhyor. Adalet Bakanlığı genelgelerine karşın gözaltında avukatla görüş uvgulamasına bırkaç örnek dışında geçit tanımayan baş- savcılıklara yöneltilen eleştiriler arasında. işkencelere prim vennesi, işkencedeki sor- gulan temel alarak iddianame hazırlama- sı. da\alan geç açması zaten uzun olan gözaltı süresinin aşılması yer alıyor. DGM'lerde görülen davalann en göze çarpan ortak özelliğinin de sanıklann yüz- de 90'ına yakınının emniyette işkence gör- düklerini belirterek verdikleri ifadeleri reddetmeleri olduğu kaydedildi. DGM'- lerdekı her 100da\adan yalnızca 27'sinde mahkûmiyet karan verilmesini değerlen- diren hukukçular "Bu kararlann en az yansı da Yargıtav tarafından bozulur. O zaman mahkûmi\et oranı yüzde 13.14- lere iner. temelsiz suçlamalarla mağdur edilenlerin sayısı gerçekte yüzde 80-85")ere çıkar" yorumunu yaptılar. BM karan Hükümetin Kürtçe sıkıntısıHAKAN AYGÜN (Ankara) - Baş- bakan Süleyman Demirerin ağzından "Kürt realitesi"ni ta- nıdığını açıklayan hükümetin, eğitim ve kültür alanındaki uy- gulamalan sımrlı kaldı. Rojname ve Welat adlı Kürtçe gazete- lerin yayınına izin verilir, Mem û Zin ad- lı fîlmin Kürtçe gösterimine yeşil ışık ya- kıhrken Kürtçe eğitim konusunda hiçbir adım atılmadı. Hükümetin, hayal kırıkhğı yaratan ilk tavrı, Türkiye'nin ANAP döneminde et- nik azınhk veya yerli ahaliye mensup ço- cuklann kendi dilleriyle eğitim görmele- rine ve kitle iletişim araçlannda bu dille- rin kullanılmasına ilişkin maddelerine çe- kince koyarak imzaladığı Çocuk Hakla- rı Sözleşmesi'ne yaklaşımı oldu. BM ka- ran gereği parlamentolar tarafından onaylanması gereken sözleşme geçen yıl TBMM'den geçirilemedi. Demirel hükü- metinin ilk icraatlarından biri sözleşme- nin ele alınması oldu. Ancak Bakanlar Kurulu sadece "Çocuk düşüncesini öz- gürce açıklamâ hakkına sahiptir" deni- len 13. maddeye konulan çekinceyi kal- dınrken çekinceli diğer üç maddeye do- kunmadı. Üzerlerindeki çekince süren maddeler, etnik azınhk ve yerli ahalinin konuşma dillerinin, televizyon ve radyo gibi kitle iletişim araçlan ile okullarda kullanılmasını öngörüyor. Başbakan Demirel geçen yılın son gün- lerinde, Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin ocak ayı içinde TBMM'de onaylanacağını bildirdi. Ancak bu vaat gerçekleşmedi. Bakanlar Kurulu ile TBMM Adalet ve Dı- şişleri komisyonlarındaıı geçen sözleşme- nin TBMM Genel Kurulu'nda görüşül- mesi sırasında tartışma yaşanması bekle- niyor. özellikle Kürt kökenli milletvekil- lerinde, sözleşmenin çekinceleri kaldın- larak benimsenmesi görüşü ağırlık taşır- ken, hükümetin "Türkiye'de azınhk yoktur" şeklindeki savunusunun da çe- kincelerin kaldınlmaması için yeterü ol- madığı ifade ediliyor. Hükümetin bu gö- rüşüne karşın, sözleşmede "azınlık" söz- cüğü ile birlikte "yerli ahali" tanımlama- sının da kullanıldığına işaret edilerek, Kürtlerin uluslararası anlaşmalar gereğin- ce azınhk sayılmamakla birlikte "yerli ahali" tanımlamasına rahatlıkla girebile- ceklerine dikkat çekiliyor. YDK raporu PTTdeihale ıısulsüzlüğü CUMHURİYET (Ankara) - Başbakan- lık Yüksek Dcnetleme Kurulu (YDK), hükümeı larafından savcılıea verilen TÜRKSAT ihalesınde akladığı PTTyi, İstanbul Posta İşleme Merkezi'nin kuva- yör sistemi alımında usulsüzlükle suçladı. Y DK raporunda. geç sonuçlandınlan iha- lenin kurumun zaranna \ol açtığı belirtile- rck. konunun soruşturulması istendi. Başbakanlık YDK'nın. PTT'ye ilişkin 1990 yılı raporunda. kuvayör sistemi alı- mına ilişkin şu saptamalarda bulunuldu: "- Bina inşaatı hızlandınlan Posta İşle- me Mcrkezi için alımı gerekli olan kuva- \örsibicmininihalesine İ9 Eylül 1990 tari- hinde başlanılmasına rağmen. ihale yakla- şık bir N ıl sonra neticelendirilmiş ve bantın yapım işi de şartnameye g,öre üç ay sürece- ğindcn bahsedilen Posta işleme Merkezi'- nin açılması en az 15 ay gecikmiş olmakta- dır. . - İptal edilen ilk ihalede en ucuz teklif fı- yatı 1 milyar 289 milyon 600 bin lira. ihale- nin verildiği firmanın 20 Haziran 1991 tarihindeki fıyatı 1.7 milyar lira olmasına karşılık. son ihalede döviz kuru esas alına- rak. fıyat belirlendiğindcn. ihale tarihinde hesapl'anan ihale bedeli yaklaşık 2 milyar 269 milyon 300 bin lira olmakta ve kuva- yör sisteminin yapımına müteakip ödene- cek olan ihale bedeli ise döviz kurundaki artışlar kadar daha da artacaktır. - İptal edilen ilk ihalede yetersiz görülen POLSAŞ firmasından diğer ihalelerde de fi\at teklifi alınmıştır. Bahsedilen fırma yapılacak pazarlıkta fıyat teklifıni yüksel- tip avans talebinde bulunması nedeniyle leklifi en ucuz duruma gelen SETA firma- sına ihale verilmemiş. yenrden teklif alın- ması karara bağlanmıştır. Ancak pazarlı- ğa katılmak üzere başMiruda bulunan POLSAŞ firması ycni fiyat teklifinde bu- lunmamışiır. Yaklaşık üç ay sonra ihale tekrar SETA firmasına. döviz kuru ölçü alındığından daha fazla fıyatla ihale cdil- mistir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle