Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 MART1992 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR SANAT 13
'CandanKalp'ABD'de
• Kültür Servisi- Yönetmenliğini Fehmi
Yaşar'ın üstlendiği. başlıca rollerini
Genco Erkal ve Şerif Sezer'in paylaştığı
film "Camdan Kalp", New Yorİc
Modern Sanatlar Müzcsindedüzenlenen
"New Films, New Authors" (Yeni
Filmler, Yeni Yazarlar) film fesüvaline
çağnldı.
Macar ressamlar
• Kültür Servisi-Atatürk Kültür
Merkea'ndebirsüreönceaçılan "Macar
Resim Sanatından Bir Kesit" başlıklı
sergi, 8 marttan itıbaren Horhor Sanat
Galerisi'nde izlenebilecek. 22 ressamın
50'den fazlaresimlekatıldığı sergi, 30
mart tarihine dek açık kalacak.
Öykü yarışması
• Kültür Servisi-3.ÖınerSeyfetün Öykü
Yanşması sonuçlan açıklandı.Gönen
Belediyesi ve Kaplıcalar İşletmesı'nce
ücüncüsü düzenlenen Ömer Seyfettin
Öykü Yanşması'nda, Sami Karaören,
Ayla Kutlu, Talip Apaydın, Erhan
Bener, Emin Özdemir, Sevgi Özel ve
Kaya Uzer'den oluşan seçici kurul,
Osman Şahin'in Selam Ateşleri
öyküsünü birinci. AfTan Muhlis
Bahadıroğlu'nun Bir Şey Makinesi
öyküsünü ikinci, Lütfüye Aydm'ın
Senginsemai Bır Ölüm öyküsünü ise
üçüncü seçti.Gönen Özel Ödülü'ne değer
bulunan öyküler ve yazarlan ise şöyle:
Feyzullah Ölgün(Aşk ve Şarap),
Aydoğar Yavaşlı (Her İnsan Bir
Mağaradır) ve Haluk Cengız (Gönüllü
Tutsaklıgım).
Güner'in fotoğrafları
• Kültür Servisi- Gcçen yıl yitirdiğimiz
fotoğraf sanatçısı Sami Gûner'in
fotoğraf sergisi yann Sandoz Sanat Ga-
lerisi'nde açılacak. MimarSinan
Üniversitesi Fotoğraf Bölümü, İFSAK,
Türk Tanıtma Vakfı, Yıldız Sarayı
Vakfi, Photograph Society of Japan'da
onur üyesi olan Sami Güner. yaşamı
süresince birçok ödül de almıştı.
Toklucu'nun resimleri
• Kültür Servisi - Ragıp Toklucu'nun
resim sergısı cuma günü Yapı Kredı
Beyoğlu Sanat Galerisi'nde açılıyor.
Sanatçırun sergisi 26 mart tarihine dek
izlenebilecek. 1955 Ordudoğumlu olan
Ragıp Toklucu, 1987yılında Marmara
Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi
Resim Bölümü Hüsamettin Koçan
Atölyesi'nden mezunoldu. Bugünedek
birçok karma sergiye katılan Toklucu,
çaüşmalannı kendi atölyesinde
sürdürüyor.
E.J.Keats ödülü
• Kültür Servisi - Bu yıl ıkıncisi verilecek
olan Unicef Ezra Jack Keats Uluslararası
Ödülü Türkiye adayı belirlendi.İki yılda
bir verilen.5OOO dolar tutanndaki ödül
için Prof. Meral Alpay. Fatih
Erdoğan.Can Göknil, AlanorOlalı ve
Reha Yanlızcık'tan oluşan seçici kurul
tsmail Kaya'yı Hollanda'da basılan
"Sadece Mor Rengi Seven Kral' adlı
kitabıyla ödül için Türkiye adayı
belirledi. Kaya'nın bu kitaptaki resimleri
New York'taki uluslararası seçici kurula
sunulacak ve ödülü kazanan çizer eylül
ayı içinde belirlenecek.
Argos'ta bu ay
• Kültür Servisi- Argos dergisinin mart
sayısında doğmunun 100. yılı çeşitli
etkinliklerle anılan Muhsin Ertuğrul için
sanatçının gençliğinden ölümüne dek
tiyatro yaşamını belgeleyen çok sayıda
fotoğrafın yer aldığı bir albüm
hazırlanmış. Albümün giriş yaası
Gökhan Akçura'ya ait. Derginin şiir
bölümünde Atılla İlhan'ın yeni
şiirlerinin yanı sıra Erendiz Atasü'nün
Katherine Mansfield'den çevirdiği
şiirleryerabyor.Bu bölümündiğer
isimleri Esra Zeynep ve Cum
Uzungüneş. HikâyebölümündeiseNa-
lan Barbarasoğlu var. Avusturyalı yazar
Stefan Zvveig'ın 1912-1940yıllan
arasında tuttuğu günceden savaşa ve
yaşama ilişkin düş Lrcelerinin ağırlıkh
olduğu bölümleri Ah ne
f
Cemal dilimize
çevirmiş. Derginin edeb:\at tarihi
bölümünde Rahim Tarım'ın 'Memet
Rauf ve Mensur Şiirleri' .ıd'' ıncelemesi
yer alıyor.Emre Gönen'in sc şvûlog
Ajdın Uğur ile yaptığı bir konuşmaya
da yer veren derginin bu sayısında aynca
Ahmet Oktay'ın'Cumhuriyetin
Söylemi' başlıklı metni
Piyanist Gülsin Onay, kalitenin yanı sıra medyanın gerekliliğine de inanıyor
Nabız dinle ii i nı anda atmalı
EVÎN
İLYASOĞLU
Piyanist Gülsin Onay, her gjttiği
kentten anısal bir şeyler alırmış.
Yıldız Parkı'nda, Malta Köşkü'n-
de oturup konuşahm dedik. Sü-
merbank ın seramiklerini görme7
mi? Önce kocaman seramik biı
sehpaya takıldı.
Sonra küçük bir pakete yönelip minık.
gül kapaklı bir lokumlukta karar kıldı. He-
le bu yılki Amerika'dan Meksika'ya. İngil-
tere'den Japonya'va kadar uzanan çeşitli
tumelerinı düşününce eve ne çok anısal eş-
ya taşıdığını merak etmemek elde değil.
Onay, bu hafta İstanbul'da, gelecek hafta
Ankara'da Schumann'ın Piyano Konçer-
tosu'nu seslendirecek. Sonra da Cumhur-
başkanlığı Senfonı Orkestrası ile on günde
dokuz konser vermek üzere Almanya tur-
nesine çıkacak. Sanatçı, Gürer Aykal yö-
netiminde Rachmaninofun (ikinci) ve
Schumann'ın konçertolannı seslendirecek.
Günümüzde sanatçının reklam yapma-
sını bilmesınin, basın-yayınla iyi ilişkiler
içinde olmasının önemini konuşuyoruz.
"Yalnız sanatta değil, politikada, ticarette,
sporda. her konu gehşen iletişim teknoloji-
si sayesinde çabucak yayılıyor. Dünyanın
bir köşesinde üreyen fikir. parlayan yıldız.
anında bır başka köşede fark edıliyor. Ger-
çekten büyük bır değer taşıyorsa kendisini
kabul ettiriyor, çığ gibi davetler alıyor. Du-
yurmadan, kendi köşende hiçbir faaliyet
yapamazsın. Ama parlayanlann çoğu da
sonradan yok oluyor. Dinleyici ile aynı
coşkuyu bir kez bile yaşamazsan davetlerin
ardı arkası kesilir. İstediğın kadar reklam
yap, satamazsın. Nabız dinleyici ile aynı
anda atmalı" dıyor ve ekliyor: "Müziğin
kendi gücü o kadar büyük ki artık kişilerin
özellıkleri aradan çıkıyor. Orkestra senin
solıst olarak sesıni kristal gibi duymalı.
Müzikalite her şeyin önünde. İyi hoş gö-
rünmek bir yana. kendine olan saygından
ötürü müziğı en kusursuz halde sunmalı-
bin. Seyirciye birkaç saniye ayınp sıcak bir
selam verirsin, hoşgeldiniz dersın. Piyano-
Gülsin Onay bu hafta İstanbul'da, Schumann'ın piyano konçertosunu seslendirecek
nun başına oturunca artık kendi işinı düşü-
nürsün."
"Bu rekabet ortamında kendini nasıl ay-
nı düzeyde tutuyorsun, nasıl bir savaş veri-
yorsun" deyince, "Rekabet! Hiçbir zaman
kimseyle rekabet düşünemem. Vakit kaybı
bunu düşünmek. Ben kendi yaptığım işin
hacmi ile ilgili>im. Kendimi yenilemem söz
konusudur, aynı düzeyde kalmak gerile-
mektir. Her gün değişik bir şeyler bulmalı-
sın. Hırs. benim için stres değil. huzur ve-
ren bır duygu. Her çahşımda yeni bir şey
keşfediyorum: Duate. pedal. nüans, her se-
fer bir şeyler katıyorum. Mesele insanın
her adımda kendi tatmini" diyor.
Gülsin Onay bu yıl o kadar çok turne
yaptı, o kadar çok şehir dolaştı ki doğal
olarak her orkestradan, her şeften mem-
nun kalmayabilirdi. Eski bir konuşmamızı
hatırlatıyorum, "Bir daha hiç bu orkest-
rayla çalışmam dediğın oldu mu" demiş-
tim. bir Jtalyan orkestrasından söz etmişti.
Şimdilerde böyle orkestralar çıkmıyormuş
artık karşısına: "Belirli birdüzeyden sonra
çok kötü orkestralara rastlamıyorsun. Üs-
telik orkestra ne kadar kötü olsa yine solis-
tin etkisindedir. Çalgı topluluğu ile birlikte
nefes almaya koyulursan seni izlediklerini,
bir işbirliği içinde olduğunuzu heyecanla
yaşarsın."
Bir de hocalıktan söz ediyoruz. Kendi
ekolünü akıaracak, kendi tekniğini sürdü-
recek öğrenciler yeüştirmek konusuna de-
ğiniyoruz. Pek çok solist gibi Gülsin
Onay'dan da aynı yanıtı alıyorum: "Gali-
ba öğretmenlik başka bır şey. Her bır öğ-
renciyle onun psikolojısine girip ona göre
bir şeyler katmalısın. Basmakalıp, sıradan
bir davranış gösteremezsın."
Woody Allen yenifilmi'Gölge ve Sis'te starlara yardımcı roller verdi
Seyircisini terk etti, karavanda oturuyor
BERLtN (Cumhuriyet) - Yeni fılmi "Göl ve ve Sis"in vizyona girmesinden
sonra Federal Aİmanya'da yayımlanan Süddeutsche Zeitung, ünlü yö-
netmen Woody Allen ile bir söyleşi yaptı.
Woody Allen yeni filminin çekim aralarında dinlendiği karavanını minik bir ev haline
dönüştürmüş. Dikiz aynasının üstündeki basketbol potası ise çocukları için.
Muhabir, Woody Allen'ı yeni filminin
çekimleri sırasında dinlendiği karavanda
buldu. İçi değiştirilip yerlerdeki halılardan
şoför mahallindeki koltuklara kadar rahat
bir oturma odasına dönüştürülmüş olan
karavan, New York'ta. \Voody Allen'ın
filmlerinde anlatmaktan vazgeçemediği
Manhattan'da. bir köşeye park edilmiş du-
ruyor ve yoldan geçenlerin şaşkın bakışla-
nnı üzerine çekiyor. Yönetmcn dikiz ayna-
sının üstüne astı'ğı basketbol potası, bir kö-
şeye yerleştirdiğj elektrikli trenle aynı za-
manda çekim aralannda kendisini ziyarete
gelen çocuklanyla oynayabileceği ideal bir
ortam yaratmış.
Süddeutsche Zeitung'un Woody Allen
ile mülakatından bir özet yayımlıyoruz.
-Sayın NVoody Allen, şimdiye kadarki
hiçbirfilminizdehava, yeni fılminiz "Gölge
ve Sis"teki gjbi berbat değildi. Nemli, so-
ğuk, karanlık, sisli bu korkunç havaya as-
lında mecazi bir anlam yüklediğiruz doğru
mu?
NVOODY ALLEN - Elbette. Bütün film
mecazi anlamiarla yuklü zaten. İnsanlar
birdenbire sisin içinden çıkıp tekrar sisler
arasında kayboluyor. Filmin asıl yıldızı sis.
-Yardımcı rollerde hep ünlüler var: Mia
Farrovv, Madonna, John Malkovich, Jo-
die Foster, Kathy Bates vs. Neden yardım-
cı rollere starlan yerleştirdiniz?
NVOODY ALLEN - Bana sürekli yıldız-
lar telefon edip.filmlerimdenbirinde ken-
dilerini de oynatmamı istiyorlar. Küçük
bir rol olsa dahi.
-Ve siz de buna "hayır" diyemiyorsunuz.
öyle mi?
NVOODY ALLEN - Eğer oyuncu role
yakışmayacaksa "hayır" derim. Ama bu
filmimde birçok küçük rol vardı. Bir sirk
topluluğu küçük bir kente geliyor, tam
randımanla işleyen bir genelev söz konusu.
Madonna arayınca. onun trapezci kız rolü-
ne yakışacağını düşündüm, Jodie Foster
ise genelev kadınlanndan bırini oynadı.
Bu, bazen tehlikelidir. Ünlü biryüzdıkkati
rolden dağıtabilir. doğru. Ama benriskise-
viyorum. Yüksek oynuyorum.
-Bu, mazoşistlerin ılkesidir. Hayal kınk-
Uluslararası Müzik Yaz Okulu bu yıl temmuzda açılacak
Genişdinleyici kitlesinelüaşacak
Kültür Servisi - Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatlan Fa-
kültesi'nce beş yıldır düzenlenen Uluslararası Müzik Yaz Okulu,
Temmuz 1992'de açılacak.
Önceki yıllarda, yirmi ülkenin tanınmış
müzik eğitim kurumlanndan beş yüz
sanatçı-öğrencinin katıldığı yaz okulu ve
orkestra çahşmalannda. Prof. Ersin
Onay. şu bilgileri venyor: "Her yıl yaz
okuluna katılan genç sanatçılar arasından
seçilen 120 kişiden oluşturulan Bilkent
Uluslararası Gençlik Orkestrası, dört
yıldır, Ankara Cumhurbaşkanlığı
Senfoni Orkestrası Salonu'nda,
Hipodrom'da Golf Kulübü ve Altınpark
gibi geniş alanlarda; İstanbul'da Aya
lrini. Atatürk Kültür Merkezi Büyük
Salonu'nda; İzmir'de Efes Antik
Tiyatro'da ve Izmit'te Yanmca Açıkhava
Tiyatrosu'nda verdiği konserlerle yaklaşık
60.000 dinleyiciye ve televizyon yayını
yoluyla da daha geniş dinleyici kitlesine
ulaştı.
Bu konserlerde icra edilen, evrensel
nitelikli Türk ve yabancı sanat eserlerinin
uluslararası nitelikli yorumlan, büyük bir
heyecan ve ilgi uyandırmıştır."
Bilkent Uluslararası Gençlik Orkest-
rası'ru bu yıl yine Prof. Gürer Aykal yönc-
tecek. Prof. Suna Kan (keman) ve genç sa-
natçı Ada Alpaslan (çello), konserlerin so-
listleri olacak. Programda Faure'nin Ele-
gie'si (çello için); Beethoven'in keman için
Romanslan; Saint-Saens'in keman için
Introduction ve Rondo Capriccioso'su ve
Moussorgky'nin "Bır Sergiden Tablolar"
başlıklı eseri yer alacak.
1 -31 temmuz tarihleri arasında gerçekle-
şecek olan Bilkent Yaz Okulu'na katılmak
ve Bilkent Uluslararası Gençlik Senfoni
Orkestrası'nın üyesi olabilmeye namzet ol-
mak için başvuru tarih 1 Mayıs 1992'de
sona eriyor.
Başvurmak isteyenler, Bilkent Üniversi-
tesi, Müzik ve Sahne Sanatlan Fakültesi
06533 Bilkent-Ankara adresine yazabilir-
ler.
lığına uğrama tehlikesini de beraberinde
getirir. öyle değil mi?
NVOODY ALLEN - Elbette. Ama öte
yandan her şeyi garanliye almak da sıkıcı
oluyor. Ne çok kazanabiliyorsunuz ne de
çok kaybetme tehlikeniz var. Ben kazan-
mayı umarak büyük riskegiriyorum, kaza-
nınca da tam kazanmayı sevıyorum.
-Bu sadece kamera arkasındaki çalışma-
nız için mi geçerli. yoksa hayatta da aynı il-
keyi uygulu>or musunuz?
NVOODY ALLEN - Galiba hayatta bi-
raz daha temkinliyim. Daha büyük güven-
ce uğruna küçük zaferleri yeğliyorum.
Ama hayat, sanattan daha ürİcütücü. Ha-
yatta başansızlık tehlikeli olabilir, sanatta
ise sadece utanç verir.
-Mia Farrow'la evlendiğinizde o eve yedi
çocuk getirdi. sonra bir çocuğu daha evlat
edinip ortak bir çocuk yaptınız. Yine de
bütün bunlar NVoody Alİen'ı mutlu etmişe
benzemiyor?
NVOODY ALLEN - Hayır. Hatta daha
hüzünlü bır insan oldum.
-Neden?
NVOODY ALLEN - Daha dünyada
kendilerini nelerin bekledığini bilmeyen bu
küçük çocuklara bakuğımda hüzünleniyo-
rum.
-Onlann çocukça iyimserliği size moral
vermiyor mu?
N\'OODY ALLEN - Hayır. tersine mo-
ralimi bozuyor. Bilmemekten gelen bir
iyimserlik onlannki. Ama çocuklar da bir
gün akıllanacaklar.
-Yine düzenli olarak psikanaliz yaptın-
yor musunuz?
NVOODY ALLEN - Eskisi kadar yoğun
değil. Ama bir ayağım hâlâ doktorun mua-
yenehanesinde diyebilirim. Psikanaliz mu-
cizeler yaratmıyor. Belki insana yardım
ediyor. ama asıf hüner insanın kendisinde.
Bana yaşlanmak ve başan yardımcı oldu-
lar, özgüvenime kavuştum bu sayede.
-Havatta neyi amaçlıyorsunuz?
NVOODY ALLEN - Ben ne yöne gittiği-
mi bilmiyorum. Büdigim tek şey. daha iyi
filmier yapmak istediğjm. Beni iten güç.
gerçek özü olan bir şey yaratmak için duy-
duğum sonsuzistek.
-Sadece tek bir fılminiz, "Kahire'nin
Mor Gülü" hakkında. "Bu film düşlerime
en çok yaklaşan yapıt oldu" diyedüşündü-
ğünüz doğru mu?
NVOODY ALLEN - Evet. O gerçekten
de. işe başlarken kafamda yarattığım tasa-
nnın en büyük ölçüde yansıdığı yapıtımdır.
-Ya son filminiz "Gölge ve Sis?"
NVOODY ALLEN - O film benim için
bambaşka bir açıdan olağandışı karakter
taşıyor. Büyük ölçüde dış mckanlarda ge-
çen birfilmiilk kez tümüyle stüdyoda cek-
miş oldum.
-Hayaünızda fılmlerinizden çok önem
verdiğiniz bir şey var mı?
NVOODY ALLEN - Evet. Çocuklanm.
-Ama çocuklar henüzfilmlerinizeyansı-
madı. Oysa aile hayatını odak noktasına
koyduğunuz bir çalışma ile tekrar komedi-
ye dönüş yapabilirsıniz. Komediden çok
uzaklaştınız son filmlerinizle.
NVOODY ALLEN - Evet. birçok seyir-
cımin komediye dönmemi beklediğini bili-
yorum. Seyircimin beni terk ettıği doğru
değil. Ben seyircimi terk ettim.
Bu genç sopranoyu
tanıyor musunuz:
Ayşe Sezerman
Lirik, ama
hep genç kız
Ayşe Sezerman 1964'te doğmuş.
Üsküdar Amerikan Kpleji'ni,
Bogaziçi Üniversitesi .İsletme
Börümü'nü ve İstanbul Üniver-
sitesi Konservatuvan'nın Şan
Bölümü'nü bitirmiş.
Indiana'ya giderek Bloomington Üni-
versitesi'nden "Master of Music" diplo-
ması almış. Bu okulda Virginia Zeani ve
Rossi-Lemaru gibi ünlü şan hocalanyla
çalışma fırsatı bulmuş. Sonra okul ope-
rasında (Aşk İksiri, Romeo Juliet) gibi
operalarda oynamış ve ABD'de birkaç
resital vermış. İstanbul'daki ilk resitalirri
AKM'de 27 şubat günü vcrdi. Sezer-
man'a önce neden Amerika'da kalıp ka-
riyerine devam etmediğini soruyorum:
SEZERMAN - Avrupa'nın opera
dünyasına yaklaşımı bana daha uygun
geliyor. Hemdeevimeyakın. İstanbul'a.
Onun için A\ nıpa'daki imkânlan araştı-
nyorum.
- Profesyonel olarak ilk kez nerede oy-
nadın?
SEZERMAN - Bremen operasında,
Rossmi'nin "Italya'da Bir Türk" adh
operasında baş kadın oyuncu olarak
haftada dört temsil olmak üzere beş haf-
ta oynadım.
- Bugüne kadar seni eğiten hocalann et-
kisini ne kadar taşıyorsun.
SEZERMAN - İstanbulda Gül Sa-
bar'la, Amerika'da Zeani ve eşi Rossi-
Lemeni ile çalışmak benim için büyük
şanstı. Sırf ses değil, giyimimden davra-
nışıma. şan felsefesinden. şarkırun şiirine
kadar öğrettiler. Ama insan kendi yolu-
nu buluyor sonunda.
- Gecen yıl Leyla Gencer de sana bazı
şeyler öğütlemişti sanıyorum.
SEZERMAN - Sesini daha öne al, çe-
ne kemiğirH kapatma, dedi. Benim öğ-
rendiğim teknik çene kemıği kapalı, se-
sin alnın ortasında iki kaş arasında yo-
ğunlaşacağı bir yöntemdi. Şu sıralar hiç
kimseyle çalışmıyorum, korepetitör
Gavrilov dışında. Şımdi doğama uyguı\
olanı, bıraz daha açık söylcıneyi seçtim:
Tek doğru diye bir şey yok. Güzel şarkr
söylemeye ulaşüran değişik yollar var. '.
- Sesini nasıl sınıflandınyorlar? 3
SEZERMAN - Lirik koloratur. Ama"
hep genç kız, zavallı kız rollerinin sesij
Susanna, Narina, Gilda gibi. Hiçbir za-
man kahraman kadın olamam, örneğin
Nabucco'daki Abigail veya Aida benirri
sesim değil.
- Resitalinde ilk börümü "lied'Mere ikin-
ci bölümü "arya"lara ayırmış^ın. Üstelık
lied'leri daha teatrikal söyledin, neden?
SEZERMAN - İstanbul'daki ilk resi-
talim olduğu için mutlaka arya koyma-
mı söyiediler. Lied'lere daha yoğun bir
anlam katmak gerek. Oysa aryada zaten
büyük duygular belirgin. fazla gösteriye
gerek kalmıyor. Ama bundan sonraki
resitallenmi belli konular altında topla-
mayı isterim. bir dönem, bir besteci gibi.
- Kaç dil biliyorsun?
SEZERMAN - Çokivi îngilizceveAl-
manca. Fransızca ve ftalyanca anhyo-
rum. Rusça'ya sözlükten bakıyorum.
Anlamını bilmedişm hiçbir şarkıyı söy-
lemem. Şarkıda şiirin yeri. anlamı çok
büyük!
- Yurtdışına sık sık gjdip oralarda ope-
ra izleme fırsaünı buluyorsun. Müzikali-
tesini en beğendiğin sanatçılar kim?
SEZERMAN - Maria Callas'm yoru-
mu üstüne daha kimse gelmedi. Kirite
Kanawa ve Placido Domingo diyebili-
rim.
- Şu anda amaçlann arasında neler var,
nelere hazırlanıyorsun?
SEZERMAN - Repertuar çalışması
yapıyorum. Mayısta Cemal Reşit Rey
Salonu'nda vereceğim resitalin hazırhk-
lan var, bir de yanşmalara hazırlanıyo-
rum.
-Yurtdışmdan bir teklif gelebilir mi?
SEZERMAN- Menajerlerden bir
şeyler geliyor. Sanaümı geliştirecek, SÇSİT
me uygun roller gelirse kabul ederim.
Amacım uluslararası bir kariyer yap-.
mak.
- Konsertist olmakla opera sanatçısı ol-
manın senin için ayncalıklan nedir?
SEZERMAN - Ikisi de ayn önemde"
şeyler. Konser. benim secimim, tek başı-
ma benim yorumum ve bütün ruh halimi
ortaya dökme olayı. Bilinçaltırun derin-
liklerini seyirciyle paylaşmak!
leniyi
diym \
bılgı edinmelc
P.K.451ile ilgili
titersentz:
y â J »
İSTAN6U4
Askeri saglık lcartımı
kaybettim. Geçersizdir.
CA VtDAN YAN1K