15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 MART1992 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR SANAT 13 'CandanKalp'ABD'de • Kültür Servisi- Yönetmenliğini Fehmi Yaşar'ın üstlendiği. başlıca rollerini Genco Erkal ve Şerif Sezer'in paylaştığı film "Camdan Kalp", New Yorİc Modern Sanatlar Müzcsindedüzenlenen "New Films, New Authors" (Yeni Filmler, Yeni Yazarlar) film fesüvaline çağnldı. Macar ressamlar • Kültür Servisi-Atatürk Kültür Merkea'ndebirsüreönceaçılan "Macar Resim Sanatından Bir Kesit" başlıklı sergi, 8 marttan itıbaren Horhor Sanat Galerisi'nde izlenebilecek. 22 ressamın 50'den fazlaresimlekatıldığı sergi, 30 mart tarihine dek açık kalacak. Öykü yarışması • Kültür Servisi-3.ÖınerSeyfetün Öykü Yanşması sonuçlan açıklandı.Gönen Belediyesi ve Kaplıcalar İşletmesı'nce ücüncüsü düzenlenen Ömer Seyfettin Öykü Yanşması'nda, Sami Karaören, Ayla Kutlu, Talip Apaydın, Erhan Bener, Emin Özdemir, Sevgi Özel ve Kaya Uzer'den oluşan seçici kurul, Osman Şahin'in Selam Ateşleri öyküsünü birinci. AfTan Muhlis Bahadıroğlu'nun Bir Şey Makinesi öyküsünü ikinci, Lütfüye Aydm'ın Senginsemai Bır Ölüm öyküsünü ise üçüncü seçti.Gönen Özel Ödülü'ne değer bulunan öyküler ve yazarlan ise şöyle: Feyzullah Ölgün(Aşk ve Şarap), Aydoğar Yavaşlı (Her İnsan Bir Mağaradır) ve Haluk Cengız (Gönüllü Tutsaklıgım). Güner'in fotoğrafları • Kültür Servisi- Gcçen yıl yitirdiğimiz fotoğraf sanatçısı Sami Gûner'in fotoğraf sergisi yann Sandoz Sanat Ga- lerisi'nde açılacak. MimarSinan Üniversitesi Fotoğraf Bölümü, İFSAK, Türk Tanıtma Vakfı, Yıldız Sarayı Vakfi, Photograph Society of Japan'da onur üyesi olan Sami Güner. yaşamı süresince birçok ödül de almıştı. Toklucu'nun resimleri • Kültür Servisi - Ragıp Toklucu'nun resim sergısı cuma günü Yapı Kredı Beyoğlu Sanat Galerisi'nde açılıyor. Sanatçırun sergisi 26 mart tarihine dek izlenebilecek. 1955 Ordudoğumlu olan Ragıp Toklucu, 1987yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü Hüsamettin Koçan Atölyesi'nden mezunoldu. Bugünedek birçok karma sergiye katılan Toklucu, çaüşmalannı kendi atölyesinde sürdürüyor. E.J.Keats ödülü • Kültür Servisi - Bu yıl ıkıncisi verilecek olan Unicef Ezra Jack Keats Uluslararası Ödülü Türkiye adayı belirlendi.İki yılda bir verilen.5OOO dolar tutanndaki ödül için Prof. Meral Alpay. Fatih Erdoğan.Can Göknil, AlanorOlalı ve Reha Yanlızcık'tan oluşan seçici kurul tsmail Kaya'yı Hollanda'da basılan "Sadece Mor Rengi Seven Kral' adlı kitabıyla ödül için Türkiye adayı belirledi. Kaya'nın bu kitaptaki resimleri New York'taki uluslararası seçici kurula sunulacak ve ödülü kazanan çizer eylül ayı içinde belirlenecek. Argos'ta bu ay • Kültür Servisi- Argos dergisinin mart sayısında doğmunun 100. yılı çeşitli etkinliklerle anılan Muhsin Ertuğrul için sanatçının gençliğinden ölümüne dek tiyatro yaşamını belgeleyen çok sayıda fotoğrafın yer aldığı bir albüm hazırlanmış. Albümün giriş yaası Gökhan Akçura'ya ait. Derginin şiir bölümünde Atılla İlhan'ın yeni şiirlerinin yanı sıra Erendiz Atasü'nün Katherine Mansfield'den çevirdiği şiirleryerabyor.Bu bölümündiğer isimleri Esra Zeynep ve Cum Uzungüneş. HikâyebölümündeiseNa- lan Barbarasoğlu var. Avusturyalı yazar Stefan Zvveig'ın 1912-1940yıllan arasında tuttuğu günceden savaşa ve yaşama ilişkin düş Lrcelerinin ağırlıkh olduğu bölümleri Ah ne f Cemal dilimize çevirmiş. Derginin edeb:\at tarihi bölümünde Rahim Tarım'ın 'Memet Rauf ve Mensur Şiirleri' .ıd'' ıncelemesi yer alıyor.Emre Gönen'in sc şvûlog Ajdın Uğur ile yaptığı bir konuşmaya da yer veren derginin bu sayısında aynca Ahmet Oktay'ın'Cumhuriyetin Söylemi' başlıklı metni Piyanist Gülsin Onay, kalitenin yanı sıra medyanın gerekliliğine de inanıyor Nabız dinle ii i nı anda atmalı EVÎN İLYASOĞLU Piyanist Gülsin Onay, her gjttiği kentten anısal bir şeyler alırmış. Yıldız Parkı'nda, Malta Köşkü'n- de oturup konuşahm dedik. Sü- merbank ın seramiklerini görme7 mi? Önce kocaman seramik biı sehpaya takıldı. Sonra küçük bir pakete yönelip minık. gül kapaklı bir lokumlukta karar kıldı. He- le bu yılki Amerika'dan Meksika'ya. İngil- tere'den Japonya'va kadar uzanan çeşitli tumelerinı düşününce eve ne çok anısal eş- ya taşıdığını merak etmemek elde değil. Onay, bu hafta İstanbul'da, gelecek hafta Ankara'da Schumann'ın Piyano Konçer- tosu'nu seslendirecek. Sonra da Cumhur- başkanlığı Senfonı Orkestrası ile on günde dokuz konser vermek üzere Almanya tur- nesine çıkacak. Sanatçı, Gürer Aykal yö- netiminde Rachmaninofun (ikinci) ve Schumann'ın konçertolannı seslendirecek. Günümüzde sanatçının reklam yapma- sını bilmesınin, basın-yayınla iyi ilişkiler içinde olmasının önemini konuşuyoruz. "Yalnız sanatta değil, politikada, ticarette, sporda. her konu gehşen iletişim teknoloji- si sayesinde çabucak yayılıyor. Dünyanın bir köşesinde üreyen fikir. parlayan yıldız. anında bır başka köşede fark edıliyor. Ger- çekten büyük bır değer taşıyorsa kendisini kabul ettiriyor, çığ gibi davetler alıyor. Du- yurmadan, kendi köşende hiçbir faaliyet yapamazsın. Ama parlayanlann çoğu da sonradan yok oluyor. Dinleyici ile aynı coşkuyu bir kez bile yaşamazsan davetlerin ardı arkası kesilir. İstediğın kadar reklam yap, satamazsın. Nabız dinleyici ile aynı anda atmalı" dıyor ve ekliyor: "Müziğin kendi gücü o kadar büyük ki artık kişilerin özellıkleri aradan çıkıyor. Orkestra senin solıst olarak sesıni kristal gibi duymalı. Müzikalite her şeyin önünde. İyi hoş gö- rünmek bir yana. kendine olan saygından ötürü müziğı en kusursuz halde sunmalı- bin. Seyirciye birkaç saniye ayınp sıcak bir selam verirsin, hoşgeldiniz dersın. Piyano- Gülsin Onay bu hafta İstanbul'da, Schumann'ın piyano konçertosunu seslendirecek nun başına oturunca artık kendi işinı düşü- nürsün." "Bu rekabet ortamında kendini nasıl ay- nı düzeyde tutuyorsun, nasıl bir savaş veri- yorsun" deyince, "Rekabet! Hiçbir zaman kimseyle rekabet düşünemem. Vakit kaybı bunu düşünmek. Ben kendi yaptığım işin hacmi ile ilgili>im. Kendimi yenilemem söz konusudur, aynı düzeyde kalmak gerile- mektir. Her gün değişik bir şeyler bulmalı- sın. Hırs. benim için stres değil. huzur ve- ren bır duygu. Her çahşımda yeni bir şey keşfediyorum: Duate. pedal. nüans, her se- fer bir şeyler katıyorum. Mesele insanın her adımda kendi tatmini" diyor. Gülsin Onay bu yıl o kadar çok turne yaptı, o kadar çok şehir dolaştı ki doğal olarak her orkestradan, her şeften mem- nun kalmayabilirdi. Eski bir konuşmamızı hatırlatıyorum, "Bir daha hiç bu orkest- rayla çalışmam dediğın oldu mu" demiş- tim. bir Jtalyan orkestrasından söz etmişti. Şimdilerde böyle orkestralar çıkmıyormuş artık karşısına: "Belirli birdüzeyden sonra çok kötü orkestralara rastlamıyorsun. Üs- telik orkestra ne kadar kötü olsa yine solis- tin etkisindedir. Çalgı topluluğu ile birlikte nefes almaya koyulursan seni izlediklerini, bir işbirliği içinde olduğunuzu heyecanla yaşarsın." Bir de hocalıktan söz ediyoruz. Kendi ekolünü akıaracak, kendi tekniğini sürdü- recek öğrenciler yeüştirmek konusuna de- ğiniyoruz. Pek çok solist gibi Gülsin Onay'dan da aynı yanıtı alıyorum: "Gali- ba öğretmenlik başka bır şey. Her bır öğ- renciyle onun psikolojısine girip ona göre bir şeyler katmalısın. Basmakalıp, sıradan bir davranış gösteremezsın." Woody Allen yenifilmi'Gölge ve Sis'te starlara yardımcı roller verdi Seyircisini terk etti, karavanda oturuyor BERLtN (Cumhuriyet) - Yeni fılmi "Göl ve ve Sis"in vizyona girmesinden sonra Federal Aİmanya'da yayımlanan Süddeutsche Zeitung, ünlü yö- netmen Woody Allen ile bir söyleşi yaptı. Woody Allen yeni filminin çekim aralarında dinlendiği karavanını minik bir ev haline dönüştürmüş. Dikiz aynasının üstündeki basketbol potası ise çocukları için. Muhabir, Woody Allen'ı yeni filminin çekimleri sırasında dinlendiği karavanda buldu. İçi değiştirilip yerlerdeki halılardan şoför mahallindeki koltuklara kadar rahat bir oturma odasına dönüştürülmüş olan karavan, New York'ta. \Voody Allen'ın filmlerinde anlatmaktan vazgeçemediği Manhattan'da. bir köşeye park edilmiş du- ruyor ve yoldan geçenlerin şaşkın bakışla- nnı üzerine çekiyor. Yönetmcn dikiz ayna- sının üstüne astı'ğı basketbol potası, bir kö- şeye yerleştirdiğj elektrikli trenle aynı za- manda çekim aralannda kendisini ziyarete gelen çocuklanyla oynayabileceği ideal bir ortam yaratmış. Süddeutsche Zeitung'un Woody Allen ile mülakatından bir özet yayımlıyoruz. -Sayın NVoody Allen, şimdiye kadarki hiçbirfilminizdehava, yeni fılminiz "Gölge ve Sis"teki gjbi berbat değildi. Nemli, so- ğuk, karanlık, sisli bu korkunç havaya as- lında mecazi bir anlam yüklediğiruz doğru mu? NVOODY ALLEN - Elbette. Bütün film mecazi anlamiarla yuklü zaten. İnsanlar birdenbire sisin içinden çıkıp tekrar sisler arasında kayboluyor. Filmin asıl yıldızı sis. -Yardımcı rollerde hep ünlüler var: Mia Farrovv, Madonna, John Malkovich, Jo- die Foster, Kathy Bates vs. Neden yardım- cı rollere starlan yerleştirdiniz? NVOODY ALLEN - Bana sürekli yıldız- lar telefon edip.filmlerimdenbirinde ken- dilerini de oynatmamı istiyorlar. Küçük bir rol olsa dahi. -Ve siz de buna "hayır" diyemiyorsunuz. öyle mi? NVOODY ALLEN - Eğer oyuncu role yakışmayacaksa "hayır" derim. Ama bu filmimde birçok küçük rol vardı. Bir sirk topluluğu küçük bir kente geliyor, tam randımanla işleyen bir genelev söz konusu. Madonna arayınca. onun trapezci kız rolü- ne yakışacağını düşündüm, Jodie Foster ise genelev kadınlanndan bırini oynadı. Bu, bazen tehlikelidir. Ünlü biryüzdıkkati rolden dağıtabilir. doğru. Ama benriskise- viyorum. Yüksek oynuyorum. -Bu, mazoşistlerin ılkesidir. Hayal kınk- Uluslararası Müzik Yaz Okulu bu yıl temmuzda açılacak Genişdinleyici kitlesinelüaşacak Kültür Servisi - Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatlan Fa- kültesi'nce beş yıldır düzenlenen Uluslararası Müzik Yaz Okulu, Temmuz 1992'de açılacak. Önceki yıllarda, yirmi ülkenin tanınmış müzik eğitim kurumlanndan beş yüz sanatçı-öğrencinin katıldığı yaz okulu ve orkestra çahşmalannda. Prof. Ersin Onay. şu bilgileri venyor: "Her yıl yaz okuluna katılan genç sanatçılar arasından seçilen 120 kişiden oluşturulan Bilkent Uluslararası Gençlik Orkestrası, dört yıldır, Ankara Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Salonu'nda, Hipodrom'da Golf Kulübü ve Altınpark gibi geniş alanlarda; İstanbul'da Aya lrini. Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salonu'nda; İzmir'de Efes Antik Tiyatro'da ve Izmit'te Yanmca Açıkhava Tiyatrosu'nda verdiği konserlerle yaklaşık 60.000 dinleyiciye ve televizyon yayını yoluyla da daha geniş dinleyici kitlesine ulaştı. Bu konserlerde icra edilen, evrensel nitelikli Türk ve yabancı sanat eserlerinin uluslararası nitelikli yorumlan, büyük bir heyecan ve ilgi uyandırmıştır." Bilkent Uluslararası Gençlik Orkest- rası'ru bu yıl yine Prof. Gürer Aykal yönc- tecek. Prof. Suna Kan (keman) ve genç sa- natçı Ada Alpaslan (çello), konserlerin so- listleri olacak. Programda Faure'nin Ele- gie'si (çello için); Beethoven'in keman için Romanslan; Saint-Saens'in keman için Introduction ve Rondo Capriccioso'su ve Moussorgky'nin "Bır Sergiden Tablolar" başlıklı eseri yer alacak. 1 -31 temmuz tarihleri arasında gerçekle- şecek olan Bilkent Yaz Okulu'na katılmak ve Bilkent Uluslararası Gençlik Senfoni Orkestrası'nın üyesi olabilmeye namzet ol- mak için başvuru tarih 1 Mayıs 1992'de sona eriyor. Başvurmak isteyenler, Bilkent Üniversi- tesi, Müzik ve Sahne Sanatlan Fakültesi 06533 Bilkent-Ankara adresine yazabilir- ler. lığına uğrama tehlikesini de beraberinde getirir. öyle değil mi? NVOODY ALLEN - Elbette. Ama öte yandan her şeyi garanliye almak da sıkıcı oluyor. Ne çok kazanabiliyorsunuz ne de çok kaybetme tehlikeniz var. Ben kazan- mayı umarak büyük riskegiriyorum, kaza- nınca da tam kazanmayı sevıyorum. -Bu sadece kamera arkasındaki çalışma- nız için mi geçerli. yoksa hayatta da aynı il- keyi uygulu>or musunuz? NVOODY ALLEN - Galiba hayatta bi- raz daha temkinliyim. Daha büyük güven- ce uğruna küçük zaferleri yeğliyorum. Ama hayat, sanattan daha ürİcütücü. Ha- yatta başansızlık tehlikeli olabilir, sanatta ise sadece utanç verir. -Mia Farrow'la evlendiğinizde o eve yedi çocuk getirdi. sonra bir çocuğu daha evlat edinip ortak bir çocuk yaptınız. Yine de bütün bunlar NVoody Alİen'ı mutlu etmişe benzemiyor? NVOODY ALLEN - Hayır. Hatta daha hüzünlü bır insan oldum. -Neden? NVOODY ALLEN - Daha dünyada kendilerini nelerin bekledığini bilmeyen bu küçük çocuklara bakuğımda hüzünleniyo- rum. -Onlann çocukça iyimserliği size moral vermiyor mu? N\'OODY ALLEN - Hayır. tersine mo- ralimi bozuyor. Bilmemekten gelen bir iyimserlik onlannki. Ama çocuklar da bir gün akıllanacaklar. -Yine düzenli olarak psikanaliz yaptın- yor musunuz? NVOODY ALLEN - Eskisi kadar yoğun değil. Ama bir ayağım hâlâ doktorun mua- yenehanesinde diyebilirim. Psikanaliz mu- cizeler yaratmıyor. Belki insana yardım ediyor. ama asıf hüner insanın kendisinde. Bana yaşlanmak ve başan yardımcı oldu- lar, özgüvenime kavuştum bu sayede. -Havatta neyi amaçlıyorsunuz? NVOODY ALLEN - Ben ne yöne gittiği- mi bilmiyorum. Büdigim tek şey. daha iyi filmier yapmak istediğjm. Beni iten güç. gerçek özü olan bir şey yaratmak için duy- duğum sonsuzistek. -Sadece tek bir fılminiz, "Kahire'nin Mor Gülü" hakkında. "Bu film düşlerime en çok yaklaşan yapıt oldu" diyedüşündü- ğünüz doğru mu? NVOODY ALLEN - Evet. O gerçekten de. işe başlarken kafamda yarattığım tasa- nnın en büyük ölçüde yansıdığı yapıtımdır. -Ya son filminiz "Gölge ve Sis?" NVOODY ALLEN - O film benim için bambaşka bir açıdan olağandışı karakter taşıyor. Büyük ölçüde dış mckanlarda ge- çen birfilmiilk kez tümüyle stüdyoda cek- miş oldum. -Hayaünızda fılmlerinizden çok önem verdiğiniz bir şey var mı? NVOODY ALLEN - Evet. Çocuklanm. -Ama çocuklar henüzfilmlerinizeyansı- madı. Oysa aile hayatını odak noktasına koyduğunuz bir çalışma ile tekrar komedi- ye dönüş yapabilirsıniz. Komediden çok uzaklaştınız son filmlerinizle. NVOODY ALLEN - Evet. birçok seyir- cımin komediye dönmemi beklediğini bili- yorum. Seyircimin beni terk ettıği doğru değil. Ben seyircimi terk ettim. Bu genç sopranoyu tanıyor musunuz: Ayşe Sezerman Lirik, ama hep genç kız Ayşe Sezerman 1964'te doğmuş. Üsküdar Amerikan Kpleji'ni, Bogaziçi Üniversitesi .İsletme Börümü'nü ve İstanbul Üniver- sitesi Konservatuvan'nın Şan Bölümü'nü bitirmiş. Indiana'ya giderek Bloomington Üni- versitesi'nden "Master of Music" diplo- ması almış. Bu okulda Virginia Zeani ve Rossi-Lemaru gibi ünlü şan hocalanyla çalışma fırsatı bulmuş. Sonra okul ope- rasında (Aşk İksiri, Romeo Juliet) gibi operalarda oynamış ve ABD'de birkaç resital vermış. İstanbul'daki ilk resitalirri AKM'de 27 şubat günü vcrdi. Sezer- man'a önce neden Amerika'da kalıp ka- riyerine devam etmediğini soruyorum: SEZERMAN - Avrupa'nın opera dünyasına yaklaşımı bana daha uygun geliyor. Hemdeevimeyakın. İstanbul'a. Onun için A\ nıpa'daki imkânlan araştı- nyorum. - Profesyonel olarak ilk kez nerede oy- nadın? SEZERMAN - Bremen operasında, Rossmi'nin "Italya'da Bir Türk" adh operasında baş kadın oyuncu olarak haftada dört temsil olmak üzere beş haf- ta oynadım. - Bugüne kadar seni eğiten hocalann et- kisini ne kadar taşıyorsun. SEZERMAN - İstanbulda Gül Sa- bar'la, Amerika'da Zeani ve eşi Rossi- Lemeni ile çalışmak benim için büyük şanstı. Sırf ses değil, giyimimden davra- nışıma. şan felsefesinden. şarkırun şiirine kadar öğrettiler. Ama insan kendi yolu- nu buluyor sonunda. - Gecen yıl Leyla Gencer de sana bazı şeyler öğütlemişti sanıyorum. SEZERMAN - Sesini daha öne al, çe- ne kemiğirH kapatma, dedi. Benim öğ- rendiğim teknik çene kemıği kapalı, se- sin alnın ortasında iki kaş arasında yo- ğunlaşacağı bir yöntemdi. Şu sıralar hiç kimseyle çalışmıyorum, korepetitör Gavrilov dışında. Şımdi doğama uyguı\ olanı, bıraz daha açık söylcıneyi seçtim: Tek doğru diye bir şey yok. Güzel şarkr söylemeye ulaşüran değişik yollar var. '. - Sesini nasıl sınıflandınyorlar? 3 SEZERMAN - Lirik koloratur. Ama" hep genç kız, zavallı kız rollerinin sesij Susanna, Narina, Gilda gibi. Hiçbir za- man kahraman kadın olamam, örneğin Nabucco'daki Abigail veya Aida benirri sesim değil. - Resitalinde ilk börümü "lied'Mere ikin- ci bölümü "arya"lara ayırmış^ın. Üstelık lied'leri daha teatrikal söyledin, neden? SEZERMAN - İstanbul'daki ilk resi- talim olduğu için mutlaka arya koyma- mı söyiediler. Lied'lere daha yoğun bir anlam katmak gerek. Oysa aryada zaten büyük duygular belirgin. fazla gösteriye gerek kalmıyor. Ama bundan sonraki resitallenmi belli konular altında topla- mayı isterim. bir dönem, bir besteci gibi. - Kaç dil biliyorsun? SEZERMAN - Çokivi îngilizceveAl- manca. Fransızca ve ftalyanca anhyo- rum. Rusça'ya sözlükten bakıyorum. Anlamını bilmedişm hiçbir şarkıyı söy- lemem. Şarkıda şiirin yeri. anlamı çok büyük! - Yurtdışına sık sık gjdip oralarda ope- ra izleme fırsaünı buluyorsun. Müzikali- tesini en beğendiğin sanatçılar kim? SEZERMAN - Maria Callas'm yoru- mu üstüne daha kimse gelmedi. Kirite Kanawa ve Placido Domingo diyebili- rim. - Şu anda amaçlann arasında neler var, nelere hazırlanıyorsun? SEZERMAN - Repertuar çalışması yapıyorum. Mayısta Cemal Reşit Rey Salonu'nda vereceğim resitalin hazırhk- lan var, bir de yanşmalara hazırlanıyo- rum. -Yurtdışmdan bir teklif gelebilir mi? SEZERMAN- Menajerlerden bir şeyler geliyor. Sanaümı geliştirecek, SÇSİT me uygun roller gelirse kabul ederim. Amacım uluslararası bir kariyer yap-. mak. - Konsertist olmakla opera sanatçısı ol- manın senin için ayncalıklan nedir? SEZERMAN - Ikisi de ayn önemde" şeyler. Konser. benim secimim, tek başı- ma benim yorumum ve bütün ruh halimi ortaya dökme olayı. Bilinçaltırun derin- liklerini seyirciyle paylaşmak! leniyi diym \ bılgı edinmelc P.K.451ile ilgili titersentz: y â J » İSTAN6U4 Askeri saglık lcartımı kaybettim. Geçersizdir. CA VtDAN YAN1K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle