Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22MART1992PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR SANAT 13
TEB'in açıklaması
• Kültür Servisi - Tiyatro
Eleştirmenleri Birliği Tiyatro Yasası
çalışmalannı desteklediğini açıkladı.
TEB'in açıklaması şöyle: "Tiyatro
Eleştirmenleri Birliği (TEB) olarak
Kûltür Bakanı Fikri Saglar'm Türk
tiyatrosunun yeniden yapılanması
yolunda öneri ve eleştirilere açık
olduguna inandığımız girişimlerini
destekliyor ve çağdaş bir tiyatro yasası
ûstüne sürdürulen çahşmaların en kısa
sürede nygulamaya geçmesini diliyoruz.
Bugüne dek yürürlüğe konmamış olan
böyle bir yasanın tiyatromuzun
yaşamsal sorunlanna köklü çözümler
getireceği, katılımcı ve demokratik
içeriğiyle de kalıcı olacağı görüşüne
katılıyoruz."
Kitapmüzayedesi
• Kültür Servisi -Alaattin Eser Kitabevi
ve Yayınevi'nin 5. kitap müzayedesi
bugün The Marmara Oteli Balo
Salonu'nda,saat 12.00'debaşlayaclak.
170 sıra numarası altında 237 kalem
kitap, yazma, gravür, harita, kartpostal,
hat ve tebrikname ve eski satışa
sunulacağı müzayedeyi, Şair ve Yazar
Hilmi Yavuz ile Sahaflar Derneği
Başkanı İbrahim Manav birlikte
yönetecekler. Müzayedenin en önemli
eseri Cihannüma eski basın tarihi ve
kitap dünyasının şaheserlerinden olan
Cihannüma, Katip Çeleb tarafından
1645-1610 yıllan arasında yazılmış ve
İbrahim Müteferrika Matbaasında
1733'te yalnızca 500 adet basılmıştır. EUe
renklendirilmiş 36 adet harita ve şekil
içeren Cihannüma Türkiye'de kitap
müzayedelerinde ilk defa satışa
sunuluyor.
Toplu film gösterisi
• AA (Ankara) - Gölbaşı Sineması,
geçen yılın sonlanna doğru başlayıp
birkaç aydır ara verdiği toplu
gösterileri sürdürüyor. Komedi türü
filmlerin toplu gösterisi kapsamında
Gölbaşı Sineması'nda 26 marta dek
gösterilecek filmler ile yönetmenleri
şöyle: Bugün "Evde Tek Başına", Chris
Columbus; yann "Büyük Big", Penny
Marshall; 24 mart: "Arizona Junior",
Joel Coen; 25 mart: "Şeytan Çıkaran",
Bob Logan; 26 mart: "Suç Dalgası"
Sam Raimi. Sinemada toplu gösterilere
26 marttan sonra da değişik fılmlerle
devam edileceği bildirildi.
Hititler ve gitar
• AA (Antalya) • Gitar sanatçısı
Ahmet Kanneci, gitarın başka
ülkelerden ithal edilerek Türkiye'ye
getirilmediğini, gitarın anavatanının
Anadolu olduğunu söyledi. Kanneci
şöyle konuştu: "Inanmayan varsa Hitit
kabartmalanna baksın. Gitar Hititlerce
yaratıldı. O, Akdeniz kanının yarattığı
bir enstrümandır. Anadolu'dan çıkıp
Mısır, Cezayir, Fas'ı dolaştıktan sonra
lspanya'ya gelmiş ve gelişünini
tamamlamıştır. Şimdi bize geri
dönüyorT
İyi Geceler Anne
• AA (lzmir) - Izmir Devlet Tiyatrosu
(ÎDT). Amerikalı kadın yazar Marsha
Norma'nm "İyi Geceler Anne" adlı
oyununu, 24 marttan itibaren
Karşıyaka Sahnesi'nde sergileyecek.
IDT Müdürü Erol Aksoy, oyun
hakkında bilgi verirken "Norma'nın
eseri, günümüz kadınlannın,
kendilerini kuşatan çaresizlikleri
aşamayışlannın acıklı bir öyküsüdür"
dedi. Yaşar Ürük'ün yönettiği eserde
anne-kızı, Mediha Köroğlu ile Yıldız
Kültür oynuyorlar. 29 marta kadar
sahnede kalacak olan "İyi Geceler
Anne"nin dekor ve kostümlerini Yıldız
Ipeklioğlu hazırladı.
'Anadolu Dağlan'
• Kültör Servisi - Anatolia'da bugün
sat 16.30'da Muhittin Köroğlu'nun
dinletisi yer alacak. Saat 18.00'de ise
Erhan Sermet'in 'Anadolu
Dağlan'ndan adlı dia gösterisi
izlenebilir.
Tablo hırsızlığı
• AA (Grenoble) - Ü nlü ressam Pablo
Picasso'nun, Fransa'nın Grenoble
kentindeki resim müzayedesinde
bulunan bir tablosunun çalındığı
öğrenildi. Grenoble Müzesi'nde
sergilenmekte olan "oyuncak bebekli
çocuk" isimü yağlı boya tablonun dün
akşam üzeri çalındığı belirtildi. Grenoble
resim müzesi, Paris müzelerinden sonra
Fransa'nın en zengin resim
koleksiyonlannı içeriyor.
ÜçPicassoresmi
• AA (Paris) -1990 yıhnda çalınan ünlü
ressaml Pablo Picasso'ya ait üç resmin
Paris'te bulunduğu bildirildi. Fransa
Kûltür BakanlığYndan bugün yapılan
açıklamaya göre 1990 yılında Marsilya
kentinde bir müzeden çahnan Picasso'ya
aitüç resim, hırsızlara vataklık eden
kişKİebulundu. 1955yılınduşeflafkâğn
üzenne mürekkeple çizilen resimlerde
ressamın imzası bulunmuyor. Çalınan
resimler "kadın başı", "yüz incelemesi"
•ve "kır tannsı başı" isimlerinı laşıyr.
Vera Tulyakova'nın anılanndan oyunlaştınlan 'Mutlu Ol Nazım' 25 mart günü Karaca Tiyatro'da sahnelenecek
Nazım Hikmet özel yaşamıyla sahnede
FATMA ORAN (tstanbul)- Mutlu Ol Nazım/ Vera Tulyakova 'nın
anılanndan oyunlaştıran: A taolBehramoğlul Yöneten: Murat
Somayi Oynayan: Dilek TürkerjMüzik:Sarper
ÖzsanjDekor:SühaÖztartarlKostüm:GünnurÇaras.
"Veracığım. yaz benim hakkımda. Senin
yalan söylemeyeceğine eminim. Gerçeği
yaz benim hakkımda; çünkü şair, oyun ya-
zan. toplum adamı, her ne isem yine de en
ilginç yanım, ınsan oluşumdur.'"
Vera. Günlük güneşlik rüzgan Nazım'-
ın; saçlan saman sansı, kirpikleri mavi
kansı. Aşk vegençlik taşıyıcısı. Hapislikte,
on yedi yıl gözlerinin önünde canlandırdığı
bir kadın imgesinin, 1955'in ayazlı bir
aralık ayında (gecikmiş de olsa) gerçekleş-
mesinin adı: Vera. Vera. Vera...
Aşktan önce Nazım'ı özlemeyi öğreni-
yor Vera ve evet, bununla başlıyor her şey:
"Özlenfle. Özlem, Nazım'ın vasiyeti nite-
liğindeki sözleriyle birleşip bir kor gibi
yakınca Vera'nın yüreğini, anılar. hani şu
panlüsı uzaklaştıkça artan yıldızlar, beş yüz
sayfalık bir tekste dönüşüyor ve önce Rus-
ya'da, sonra da ülkemizde edebiyat-kültür
üzerine yazılan ve şiirleriyle yaşamın her
alanını kucaklamaya calışan Âtaol Behra-
moğlu'nun titiz çevirisiyle yayımlanıyor
(Nazım'la Söyleşi-Vera Tulyakova Hik-
met / Cem Yayınevi, 1989).
Nazım Hikmet'i yoğun, ateşli duygular-
la, yapmacıksız ve içtenlikli bir dille bizlere
anl'atan Vera Tulyakova Hikmet'in anılan
ne büyük mutluluktur ki sahneye çıkıyor
şimdi de.
Tiyatro Ayna. Nazım Hikmet'in dok-
sanjna yıldönümünde eşi Vera Tulya-
kova'nın anılanndan Ataol Behramoğlu'-
nun oyunlaştırdığı "Mutlu Ol. Nazım"
adlı oyunun dünya prömiyerini, Vera
Tulyakova'nın da katılımıyla 25 mart çar-
şamba akşamı 21.15'te Beyoğlu Karaca Ti-
yatro'da gerçekleştirmeye hazırlanıyor.
İlk gösterimi Istanbul Yardımseverler
Derneği yaranna sergilenecek olan 'tek ki-
şilik' oyunu. otuz altı yıl Amerika'da ya-
şadıktan sonra artık ülkesine dönen tiyatro
adamımız Murat Somay yönetiyor. Dilek
Türker'in yorumlayacağı "Mutlu Ol,
Nazım"ın müzikleri Sarper özsan'ın. de-
korlan Süha Öztatar'ın, kostümleri ise
Günnür Çaras'ın imzasını taşıyor.
Nazım Hikmet'in özel vaşamının ve ken-
disinin sahneiendiği 'ilk' oyun diyebiliriz
"Mutlu Ol, Nazım" için. Nazım'ın son on
yılıntn; vatan hasretinin. acılannın, korku-
lannın, sevinçlerinin. üzüntülerinin, Rus-
'Mutlu Ol Nazım'ı Dilek Türker yorumluyor. (Fotoğraf: İsa Çelik)
ya'da uğradığı düş kınklıklannın. kavga-
lannın, öfkelcrinin \e Nazım'la Vera'nın
birbirlerinc duvdukları o büyük aşktn hiç
çekinilmeden dile getırildıği bu iki bölüm-
lük oyun, onu, 'giderek' sevmeyi öğrenen
Vera'nın trajedisi aslında. Nazım'ı on yıl
sonra sevmeyi öğrcncn Vcra'nın trajedisi...
Dekor: Kocaman bir masanın bulun-
Canan Gerede'nin yönettiği Robert's Movie'nin Gogo'su Aslı Altan:
Sıradan ama göıüümce yaşıyorumCUMHUR CANBAZOĞLU (İstanbul)-Yeşilçam'da herkes otururken o
durmadan film çeviriyor. Filmlerinin hepsi yabancı festivallere katılı-
yor. Magazin basınının "marjinal kadını" Aslı Altan artık adımlannı
iddialı atıyor.
Aslı Altan'ın son rolü, Robert's Movie'-
de savaş fotoğrafçısı Robert'ın İstanbul'da
yaşadığı beş günlük aşkın ortağı Gogo'yu
canlandırmak. Gogo; ikinci sınıf barda
şarkı söyleyen, Robert'ın sıradışı yaşamın-
danetkilenen genç bir kadın. Ankara
Film Festivali'nde açıhş fılmi seçilen. İstan-
bul Film Festivalı'ne yanşma dışı katılan
Robert's Movie ve kadın kahramanı Gogo
sinemaseverlerden hayli ilgi gördü. Canan
Gerede'nin ilk yönetmenlik ürünü Ro-
bert's Movie genelde olumsuz eleştiri top-
larken Gogo, yani Aslı Altan'a tepkinin
iyisi de kötüsü de ulaştı. Robert's Movıe'-
deki performansı dış basında övülen, Tür-
kiye'de aynı ilgiyi bulamayan Aslı Altan,
rıûn ve kısa sinema serüvenini Cumhuri-
yet'e değerlendirdi:
-Robert's Movie, Avrupa Konseyi Des-
tekleme Fonu'ndan (EUERIMAGE) pa-
rasal destek görürken "Türk fılmi' olmadığı
gerekçesiyle Kültür Bakanhğı'n-
dan yardım alarnadı. Siz fılmi 'yerli' bulu-
yor musunuz? Örneğin Türkiye'de böyle
hayatlar var mı? Gogo'ya burada rastladı-
nız mı?
ALTAN- Gogo gerçek biri, burjuva
kökenli. Hiçbir zaman para sıkıntısı
çekmemiş. Cihangir yakınlannda bir yerde
oturuyor. Gene lüksü var, ama yalnız başı-
na kendi kafasına göre yaşıyor.
-Filme nasıl tepkiler geliyor?
ALTAN- Zor film. sıra dışı. Sinemaya
gelenlerin çoğu üniversiteli. Film savaş
muhabirinin, günlük yaşayan birinin öy-
küsü. Birçok şey normal değil. uç
noktalarda. Adamın sevişmesi duygusuz
ve sert. Projede başta planlanandan hayli
sapmalar oldu. Süre 2 saatti, yapımcılar İcı-
saltrnamızı istediler. Birçok sahne Urfa'da
çekilecekti. Körfez savaşı patladı. iptal
edildi.
- Robert's Movie'nin son sahnesinde
Robert'ın çantasından Amerikan bayra-
ğıriı çıkartıp dalgalandırması, Gogonun
oranın Türkiye olduğunu bağırarak tepki
göstermesi dikkat çekiyor. Belki de seyirci
için fllmin en sürpriz sahnesi. Gogo'ya
Türk olduğunu anımsatan o sahneyi anla-
tır mısınız biraz?
ALTAN- Bayrağın iki anlamı var. Kız.
adamın sürekli prokove eden davranışlan-
na tepki olarak bağınyor. Adam ise ülkesiz
geçen bir yaşama son verirken hiç olmazsa
son dakikada öleceği yere bayrağını
dikiyor.
-Filmlerinizden deneyimli yönetmen
Memduh Ün'ün Bütün Kapılar Kapalıydı
ve Livaneli'nin 2. yapıtı Sis dışındakiler
Dolunay (Ş. Kaygun). Düğün (İ. Elçı),
Kurt Kanunu (E. Pertan) ve Robert's Mo-
vie ilk yönetmenlik denemeleri. Neden ilk
fılmleri seçiyorsunuz?
ALTAN- Yenı yönetmcnlenn heyecanı-
ndan olağanüstü he\ecanlanıyorum.
Artistik_ endişenin sıkıntısı da harika bir
duygu. İlk fılmlerde üstelik şartlanma yok,
klişeler yok.
-Yeşilçam kan ağlarken siz boş durmu-
yorsunuz. Bu talebi neye bağlıyorsunuz?
ALTAN- Birincisi kötü oyuncu değilım.
Çok iyi olduğumu iddia etmiyorum. ama
uyumluyum. Fizik avantajım var, klasik
tiplere benzemiyorum. Dil bildiğimden ya-
bancılarla anlaşabiliyorum, onlann derdi-
ni algılayabiliyorum.
-Aslı Altan'a marjinal kadın etiketi nasıl
verildi? Siz kendinizi bu sınıfa sokuyor mu-
sunuz?
ALTAN- Kesinlikle bu yakıştırma
benden kaynaklanmıyor. tnsana etiket
yapıştırmayı o kadar. seviyorlar ki. Bana
marjinal, free fılan diyorlar. Kavram yanlış
kullanılıyor bir kere. Ben sıradan, ama
gönlünce yaşayan biriyim. Beni erişilmez,
soğuk kadın gibi gösteriyorlar. Alakası
yok. Oyuncuyum diye her yerde sempatik
görünmeye çalışmıyorum, o kadar. Altan: Kötü o\ uncu değilim, çok iyi de değilim, ama uyumluyum ,fîzik avantajım var.
duğu. yan boş büyük bir oda. Masada
Nazım'ın açık duran "Türk klavyeli' yazı
makinesi, kitaplan. kalcmliğı, gözlüğü ve
bir paket sigarası. Mavi kadifeden rahat,
görmüş geçirmiş bir koltuk, bir kanepe,
sandalye, radyo. Fonda, Kremlin'le Bo-
ğaz'ın iç içe olduğu gerçekçi ve gerçeküstü-
cü bir 'üslup.' Duvarlann sıvalan yer yer
dökülmüş, çatlak. Duvarlarda Dino'nun.
Arbaş'ın orijinal tablolan. Duvarlann ren-
gi hüznün. özlemin ve özgürlüğün tonun-
da. San. Vincent sansı değil, Nazım sansı...
Işık oyunlanyla aydtnlatılmış sahnede,
ortak yaşamlannın on sekizinci ayında ilk
kez başkaldıran, ağlayan, bağıran Vera:
"Yaşanmaz bucvde! Yol geçen hanı. Kilo-
larca kahve öğütüyorum. Yemeğe kaç kişi
gelecek bellı değil, beş kişi mi, on kişi mi?
Haşla, kızart. kaynat. Dağ gibi bulaşık
vığılsın önünc ve sonunun geleceği de yok
bunun. Üstelik bir de okumam, yazmam
ve de güzel görünmem gerek. Yeteeeer."
Saniyenin onda birinden daha kısa süren
bu başkaldın acıtıcı bir yoksulluğa aslında,
Nazım'a değil, hiç değil. Ama Nazım'ın da"
Vera'nın yorgunluğunabirccvabı var:" Yo-
ruldun ağırlığımı taşımaktan (
ellerimdcn
yoruldun gözlerimden, gölgemden / söz-
lerim yangınlardı kuyulardı sözlerim ' bir
gün gelecek, ansızın gelecek bir gün ayak
izlerimin ağırhğını duyacaksın icınde
uzaklaşan ayak izlerimin ve hepsindcn
dayanılmazı bu ağırlık olacak."
Nazıa'a aşık WP ayuocu
Dilek Türker, Vera'da Nazım'ı, Naam'-
da Vera'yı yaşarken: böyle ikisini birden
hissederek, acı çekerek ve üç boyutlu bir
zamanı şizofreniyle iç içe sarmaş dolaş ya-
şamak... Aaa. o da ne? Tombul popolu
küçük melek, oklanndan bırini Dilek Tür-
ker'in kalbıne nişanlamıyor mu? Tam isa-
Vı.
Ve yazmadan edemeyeceğim. çünkü
bcn de etkilendim: Dilek. Nazım'a 'tuhaf
bir biçimde" aşık oluyor.
Hayatı insanlarla, olaylarla, haberlcrle,
çalışmayla, hapislikle. tüm dünyanm geç-
mişiyle. geleceğiyle ve şimdiki zamanıyla
bütünlcşmiş Nazım'a aşık oluyor, sahi söy-
lüyorum.
Tek 'süs'ü özenle lıraş edilmiş saçlan. te-
miz elleri, temiz pabucu ve her gün onu
bekleyen kar beyazı iki gömlek olan
Nazım'a; ellerin birbirine dokunamayışını
herkesten iyi bilen. en iyi bilen Nazım'a
aşık oluyor Dilek Türker.
Sevmek altı harfli bir fîil değil Nazım'la
Vera'nın yaşamında. bunu öğreniyor bu
arada. Yaşam şiirinin mutlak yüreğiyle,
güneşten de sıcak bir tutkuyla sevmiş
Nazım Vcra'yı, bunu da öğreniyor ve
Nazım'da Vera. Vera'da Nazım olurken
Dilek Türker, öyle bir san yürütüyor ki
gözlerinin mavisine...
Kurgusunda şiirlerin de yer aldığı"Mut-
lu Ol, Nazım"ın önemli bir özelliğı de epik
j dramatik tiyatronun aynı anda bir ara-
laolması.
Hani, dramatik tiyatroda "insan" her yö-
nüyle önceden bilmen, değişmesi imkansız
bir varlık olarak sunulur, epik tiyatro da
"insan'ı araştırma konusu yapıp onu değiş-
kenliği içinde ele alır ya, her ikisini de göre
Dilek Türker. Vera'yı oynuyor: Bulutsuz
sabahlar gibi yüzü.
Nazım oluyor sonra: Suyun yüreği
çarpıyor, güneşin, salkım söğütlerin.
Yürüyor: omzunda şalı, yürümekten
çok sevişmeye yakın. Bir eli eski günlerin
avcunda, bir eli düşlerin.
Ve Dilek Türker, oyuna emeği geçen
tüm arkadaşlanyla birlikte Vera'nın söyle-
diği "Büyük insanlık. scni doğuran ülkenin
önünde saygıyla eğilecek ve geleceğe doğru
taşıyıp götürecck seni" sözüne tüm benli-
ğıyle. yüreğiyle inanıyor.
Hepimiz, hepimiz inanıyoruz. Ziyade-
siyle gecikmiş olarak TC hükümeli de...
Dr.Nejat Eczacıbaşı Çağdaş Sanat Müzesi'nin proje sorumlusu İtalyan mimar Gae Aulenti:
Müze eserlerin saklandığı kasa değildirASLI
KAYABAL(İstan-
bujKağdaş
müzecihk mimarisi
konusunda uzman
İtalyan mimar Gae
Aulenti
aeçen hatta
İstanbul'daydı.
Paris'teki d'Orsay
Müzesi ve
Pompıdou Sanat Merkezi.Venedik'teki
Palazzo Grassi ve Barselona'daki
Katalonya Sanat Müzesi'nin proje
uygulayıcısı ve fıkir üreticisi Aulenti
A>r
vansaray'da kurulan İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Dr. Nejat
Eczaabaşı Çağdaş Sanat Müzesi'nin de
proje sorumlusu.
İtalyan mimar geçen yıl kasım ayında
yine İstanbul'daydı. Bir konferans için da-
vet edilmişti.Aulenti bu kez tarihi Fesha-
ne'nin çağdaş sanat müzesine dönüştürül-
mesi çalışmalannın takibi için geldi İstan-
bul'a. Çalışmalar hızla sürüyor .Hedef,
müzeyi 3.fstanbul Bienali'nin başlangıç ta-
rihi olarak belirlenen 16 ekim gününe yetiş-
tirmek.Gae Aulenti'yle oldukça yoğun
İstanbul ziyaretinde.Ayvansaray dönüşü,
müzede yürütülen çabşmalar,geleceğe dö-
nük perspektifler ve uzmanlık alanına gi-
ren çağdaş müzecilik mimarisi üzerine ko-
nuştuk.
- Saym Gae Aulenti,'çağdaş müzecilik
mimarisi' kavramı üzerindeki düşünceleri-
niz neler?
AULENTİ- Çağdaş sanat galerilerde
doğdu.Galeri iledoğrudan bir ilişkiye giren
sanatçı,müze ve sanat galerisi arasındaki
farkblığı görebilmeli.Çünkü müze geçmi-
şin yapıtlannı banndınr.Oysa çağdaş bir
sergi tek bir sanatçının ya da bir grup sa-
natçının yapıtlan ile şekillenir.Çağdaş sa-
nat müzesinin geçmişin sanat müzelerin-
den farklı olması doğaldır.Bu müzelergeç-
miş yerine geleceğe ait objeleri topla-
Eyüp'teki Feshane binasının 150 yıilık bir ö> küsü >ar.I9. yüzyıluı fabrikası 1990'larda çağdaş sanat müzesi olarak hizmet verecek.
(Fotograf:İbrahim Günel)
malıdır.
-Müzeler ne tür işlevler yüklenmeli sizce?
AULENTİ- Müzelerin bir işlevi içerdik-
leri eserleri sergilemekse bir diğer işlevi de
diğer müzelerle dönüşümlü biçimde çağ-
daş sergiler düzenlemek olmalı.Bu halka
sunulan bir hizmet yönünde düşünülürse
çok önemli.Bir eserin yeraldığı yapının mi-
marisi ile olan ilişkisinin incelenmesi kadar
önemli.Müzeler kapalı yapılar değil.Bu bi-
nalan eserlerin saklandığı kasalar gibi gör-
memek gerek.Müzeler,halkın gittiği^iya-
ret ettiği,düşündüğü yapılar.Ziyaretçi kit-
le,çocuklardan uzmanlara dek uzanıyor.
Müzeleri pedagojik düze>i yüksek binalar
olarak düşünmeli.
-A>"vansarav'dakı tanhi Feshane'nin
Çağdaş Sanat Müzesi'ne dönüştürülmesi-
ne yönelik çalışma takvimi netleşti mi?
AULENTİ- Tasarladığımız müze bina-
sında ışlevsel boyutlu her konu kesinlik ka-
zandı.Müze çcşıtlı boşluklardan oluşuyor.
(Aulenti geçen yıl yaptığımız sö>leşidemü-
zelen mıman yöndcn tanımlanmış uzaysal
boşluklar bütünü olarak nitelemişti).Binn-
ci boşluk müze binasının kendisi.İkinci
boşluk çağdaş sergjlerc aynlacak mekanla-
n içerecek.Üçüncü boşluk Tekstil Müzesi
şeklindc düzenlenecek.Dördüncü boşluk.
resim vc foiograf scrgilcrinin \er alacağı
küçük bir galcri nileliği taşıyacak.Bu me-
kanlar dışında.bir kafeterya.kaset disk ve
kitap satış standlan. kitaplık.toplantı salo-
nu.'özel eserler'in sergilenmesine aynlacak
bir mekan.çocuklar ve gençlere yönelik sa-
nat kurslannın düzenleneccği sınıflar ve la-
boratuvarlar.teknik vc mckanik bölümler
diğer birimler olarak oluştıırulacak.
-Feshane I9.yüzyılda tekstil uygarlığının
ürünü bir fabrika.I99O'larda Çağdaş Sa-
nat Müzesi'ne dönüştürülcrck yeni bir
kimlik kazanacak.Bu süreçtc müze ziya-
rctçısi için ne düşünülüyor?
AULENTİ- Feshane çok eski bir yapı
değil.Varolan kimliğe sa>gı gösteriyoruz.
Projede gerçekleşen modern bölüm kendi
kimliğine sah-p.Ama her iki bölüm de bir-
biriyle ilişkide çünkü eski yapının kurallan
(ölçü, yüEseklik, perspektif, derirîinc vs.)
modern bina ile benzer noktaialar taşıyor.
Bizim ıçeri kattığımız 'çağdaş bir dil*.
-Siz Barselona'da Ulusal Saray Roma ve
Gotik Sanat Müzesi'nin de proje sorumlu-
susunuz.İtalyan La Stampa gazetesi.söz-
konusu müzeyle ilgıli yürüttûğünüz proje
kapsamında.Katalan sanatçı Antoni Tapi-
es'le birlikte önerdiğiniz "Dev delik çorap
heykeli'nin tanışmalara neden olduğunu
yazdı.Gazetenin.'Yeni Sanat 18 melre
Yüksekliğinde Delik Bir Çorap' başlığı ile
verdiği haberde.Tapies'in müzenin 36 met-
re yüksekliğinde.8O metre uzunluğundaki
giriş kısmına,bu dev çorap heykelini oturt-
mak istcdiği sizin de Tapies'i destekledi-
ğınız ve bunun neden olduğu tartışmalar
yer aldı.Bu konuda ne söylemek istersiniz?
AULENTİ- Evet Barselona'daki müze-
ye sözünü ettiğıniz "delik çorap heykeli'ni
dikmek önerisini getirdik.İçinde bulundu-
ğumuz salon oldukça büyüktü..Heykelin
ölçüsü dev boyutlu salonla orantılı tutul-
du.Gerisi tartışmalar... Sanat yapıtlan he-
men her çağda benzer tartışmalara neden
olmuştur.
Feshane'nin öyküsü
Eyüp'teki Feshane binası I5O yıl boyun-
ca üretim yapan ve modern Türk sanayine
okul görevi yapmış bir fabrikaydı.Eyüp-
Ayvansaraydaki bu fabrika, I835'de Os-
manlı Devleti için çok önemli olan.çuha ve
fes üretimi için kurulmuştu.
Uzun yıllar askeri ve sivil giyim en-
düstrisinedamgasını vurdu. Feshane 1939'-
da Sümerbank'a devredildi ve 'Defterdar
Fabrikası" adını aldı.I985'de son günlerine
geldi Feshane.O dönem Haliç'teki sanayi
kuruluşlannın kaldınlması sırasında bu
yapı da yıkıldı.gelecekte müze olarak
kullanılması amaayla atölye bölümü
korundu.