15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22MART1992PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR SANAT 13 TEB'in açıklaması • Kültür Servisi - Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Tiyatro Yasası çalışmalannı desteklediğini açıkladı. TEB'in açıklaması şöyle: "Tiyatro Eleştirmenleri Birliği (TEB) olarak Kûltür Bakanı Fikri Saglar'm Türk tiyatrosunun yeniden yapılanması yolunda öneri ve eleştirilere açık olduguna inandığımız girişimlerini destekliyor ve çağdaş bir tiyatro yasası ûstüne sürdürulen çahşmaların en kısa sürede nygulamaya geçmesini diliyoruz. Bugüne dek yürürlüğe konmamış olan böyle bir yasanın tiyatromuzun yaşamsal sorunlanna köklü çözümler getireceği, katılımcı ve demokratik içeriğiyle de kalıcı olacağı görüşüne katılıyoruz." Kitapmüzayedesi • Kültür Servisi -Alaattin Eser Kitabevi ve Yayınevi'nin 5. kitap müzayedesi bugün The Marmara Oteli Balo Salonu'nda,saat 12.00'debaşlayaclak. 170 sıra numarası altında 237 kalem kitap, yazma, gravür, harita, kartpostal, hat ve tebrikname ve eski satışa sunulacağı müzayedeyi, Şair ve Yazar Hilmi Yavuz ile Sahaflar Derneği Başkanı İbrahim Manav birlikte yönetecekler. Müzayedenin en önemli eseri Cihannüma eski basın tarihi ve kitap dünyasının şaheserlerinden olan Cihannüma, Katip Çeleb tarafından 1645-1610 yıllan arasında yazılmış ve İbrahim Müteferrika Matbaasında 1733'te yalnızca 500 adet basılmıştır. EUe renklendirilmiş 36 adet harita ve şekil içeren Cihannüma Türkiye'de kitap müzayedelerinde ilk defa satışa sunuluyor. Toplu film gösterisi • AA (Ankara) - Gölbaşı Sineması, geçen yılın sonlanna doğru başlayıp birkaç aydır ara verdiği toplu gösterileri sürdürüyor. Komedi türü filmlerin toplu gösterisi kapsamında Gölbaşı Sineması'nda 26 marta dek gösterilecek filmler ile yönetmenleri şöyle: Bugün "Evde Tek Başına", Chris Columbus; yann "Büyük Big", Penny Marshall; 24 mart: "Arizona Junior", Joel Coen; 25 mart: "Şeytan Çıkaran", Bob Logan; 26 mart: "Suç Dalgası" Sam Raimi. Sinemada toplu gösterilere 26 marttan sonra da değişik fılmlerle devam edileceği bildirildi. Hititler ve gitar • AA (Antalya) • Gitar sanatçısı Ahmet Kanneci, gitarın başka ülkelerden ithal edilerek Türkiye'ye getirilmediğini, gitarın anavatanının Anadolu olduğunu söyledi. Kanneci şöyle konuştu: "Inanmayan varsa Hitit kabartmalanna baksın. Gitar Hititlerce yaratıldı. O, Akdeniz kanının yarattığı bir enstrümandır. Anadolu'dan çıkıp Mısır, Cezayir, Fas'ı dolaştıktan sonra lspanya'ya gelmiş ve gelişünini tamamlamıştır. Şimdi bize geri dönüyorT İyi Geceler Anne • AA (lzmir) - Izmir Devlet Tiyatrosu (ÎDT). Amerikalı kadın yazar Marsha Norma'nm "İyi Geceler Anne" adlı oyununu, 24 marttan itibaren Karşıyaka Sahnesi'nde sergileyecek. IDT Müdürü Erol Aksoy, oyun hakkında bilgi verirken "Norma'nın eseri, günümüz kadınlannın, kendilerini kuşatan çaresizlikleri aşamayışlannın acıklı bir öyküsüdür" dedi. Yaşar Ürük'ün yönettiği eserde anne-kızı, Mediha Köroğlu ile Yıldız Kültür oynuyorlar. 29 marta kadar sahnede kalacak olan "İyi Geceler Anne"nin dekor ve kostümlerini Yıldız Ipeklioğlu hazırladı. 'Anadolu Dağlan' • Kültör Servisi - Anatolia'da bugün sat 16.30'da Muhittin Köroğlu'nun dinletisi yer alacak. Saat 18.00'de ise Erhan Sermet'in 'Anadolu Dağlan'ndan adlı dia gösterisi izlenebilir. Tablo hırsızlığı • AA (Grenoble) - Ü nlü ressam Pablo Picasso'nun, Fransa'nın Grenoble kentindeki resim müzayedesinde bulunan bir tablosunun çalındığı öğrenildi. Grenoble Müzesi'nde sergilenmekte olan "oyuncak bebekli çocuk" isimü yağlı boya tablonun dün akşam üzeri çalındığı belirtildi. Grenoble resim müzesi, Paris müzelerinden sonra Fransa'nın en zengin resim koleksiyonlannı içeriyor. ÜçPicassoresmi • AA (Paris) -1990 yıhnda çalınan ünlü ressaml Pablo Picasso'ya ait üç resmin Paris'te bulunduğu bildirildi. Fransa Kûltür BakanlığYndan bugün yapılan açıklamaya göre 1990 yılında Marsilya kentinde bir müzeden çahnan Picasso'ya aitüç resim, hırsızlara vataklık eden kişKİebulundu. 1955yılınduşeflafkâğn üzenne mürekkeple çizilen resimlerde ressamın imzası bulunmuyor. Çalınan resimler "kadın başı", "yüz incelemesi" •ve "kır tannsı başı" isimlerinı laşıyr. Vera Tulyakova'nın anılanndan oyunlaştınlan 'Mutlu Ol Nazım' 25 mart günü Karaca Tiyatro'da sahnelenecek Nazım Hikmet özel yaşamıyla sahnede FATMA ORAN (tstanbul)- Mutlu Ol Nazım/ Vera Tulyakova 'nın anılanndan oyunlaştıran: A taolBehramoğlul Yöneten: Murat Somayi Oynayan: Dilek TürkerjMüzik:Sarper ÖzsanjDekor:SühaÖztartarlKostüm:GünnurÇaras. "Veracığım. yaz benim hakkımda. Senin yalan söylemeyeceğine eminim. Gerçeği yaz benim hakkımda; çünkü şair, oyun ya- zan. toplum adamı, her ne isem yine de en ilginç yanım, ınsan oluşumdur.'" Vera. Günlük güneşlik rüzgan Nazım'- ın; saçlan saman sansı, kirpikleri mavi kansı. Aşk vegençlik taşıyıcısı. Hapislikte, on yedi yıl gözlerinin önünde canlandırdığı bir kadın imgesinin, 1955'in ayazlı bir aralık ayında (gecikmiş de olsa) gerçekleş- mesinin adı: Vera. Vera. Vera... Aşktan önce Nazım'ı özlemeyi öğreni- yor Vera ve evet, bununla başlıyor her şey: "Özlenfle. Özlem, Nazım'ın vasiyeti nite- liğindeki sözleriyle birleşip bir kor gibi yakınca Vera'nın yüreğini, anılar. hani şu panlüsı uzaklaştıkça artan yıldızlar, beş yüz sayfalık bir tekste dönüşüyor ve önce Rus- ya'da, sonra da ülkemizde edebiyat-kültür üzerine yazılan ve şiirleriyle yaşamın her alanını kucaklamaya calışan Âtaol Behra- moğlu'nun titiz çevirisiyle yayımlanıyor (Nazım'la Söyleşi-Vera Tulyakova Hik- met / Cem Yayınevi, 1989). Nazım Hikmet'i yoğun, ateşli duygular- la, yapmacıksız ve içtenlikli bir dille bizlere anl'atan Vera Tulyakova Hikmet'in anılan ne büyük mutluluktur ki sahneye çıkıyor şimdi de. Tiyatro Ayna. Nazım Hikmet'in dok- sanjna yıldönümünde eşi Vera Tulya- kova'nın anılanndan Ataol Behramoğlu'- nun oyunlaştırdığı "Mutlu Ol. Nazım" adlı oyunun dünya prömiyerini, Vera Tulyakova'nın da katılımıyla 25 mart çar- şamba akşamı 21.15'te Beyoğlu Karaca Ti- yatro'da gerçekleştirmeye hazırlanıyor. İlk gösterimi Istanbul Yardımseverler Derneği yaranna sergilenecek olan 'tek ki- şilik' oyunu. otuz altı yıl Amerika'da ya- şadıktan sonra artık ülkesine dönen tiyatro adamımız Murat Somay yönetiyor. Dilek Türker'in yorumlayacağı "Mutlu Ol, Nazım"ın müzikleri Sarper özsan'ın. de- korlan Süha Öztatar'ın, kostümleri ise Günnür Çaras'ın imzasını taşıyor. Nazım Hikmet'in özel vaşamının ve ken- disinin sahneiendiği 'ilk' oyun diyebiliriz "Mutlu Ol, Nazım" için. Nazım'ın son on yılıntn; vatan hasretinin. acılannın, korku- lannın, sevinçlerinin. üzüntülerinin, Rus- 'Mutlu Ol Nazım'ı Dilek Türker yorumluyor. (Fotoğraf: İsa Çelik) ya'da uğradığı düş kınklıklannın. kavga- lannın, öfkelcrinin \e Nazım'la Vera'nın birbirlerinc duvdukları o büyük aşktn hiç çekinilmeden dile getırildıği bu iki bölüm- lük oyun, onu, 'giderek' sevmeyi öğrenen Vera'nın trajedisi aslında. Nazım'ı on yıl sonra sevmeyi öğrcncn Vcra'nın trajedisi... Dekor: Kocaman bir masanın bulun- Canan Gerede'nin yönettiği Robert's Movie'nin Gogo'su Aslı Altan: Sıradan ama göıüümce yaşıyorumCUMHUR CANBAZOĞLU (İstanbul)-Yeşilçam'da herkes otururken o durmadan film çeviriyor. Filmlerinin hepsi yabancı festivallere katılı- yor. Magazin basınının "marjinal kadını" Aslı Altan artık adımlannı iddialı atıyor. Aslı Altan'ın son rolü, Robert's Movie'- de savaş fotoğrafçısı Robert'ın İstanbul'da yaşadığı beş günlük aşkın ortağı Gogo'yu canlandırmak. Gogo; ikinci sınıf barda şarkı söyleyen, Robert'ın sıradışı yaşamın- danetkilenen genç bir kadın. Ankara Film Festivali'nde açıhş fılmi seçilen. İstan- bul Film Festivalı'ne yanşma dışı katılan Robert's Movie ve kadın kahramanı Gogo sinemaseverlerden hayli ilgi gördü. Canan Gerede'nin ilk yönetmenlik ürünü Ro- bert's Movie genelde olumsuz eleştiri top- larken Gogo, yani Aslı Altan'a tepkinin iyisi de kötüsü de ulaştı. Robert's Movıe'- deki performansı dış basında övülen, Tür- kiye'de aynı ilgiyi bulamayan Aslı Altan, rıûn ve kısa sinema serüvenini Cumhuri- yet'e değerlendirdi: -Robert's Movie, Avrupa Konseyi Des- tekleme Fonu'ndan (EUERIMAGE) pa- rasal destek görürken "Türk fılmi' olmadığı gerekçesiyle Kültür Bakanhğı'n- dan yardım alarnadı. Siz fılmi 'yerli' bulu- yor musunuz? Örneğin Türkiye'de böyle hayatlar var mı? Gogo'ya burada rastladı- nız mı? ALTAN- Gogo gerçek biri, burjuva kökenli. Hiçbir zaman para sıkıntısı çekmemiş. Cihangir yakınlannda bir yerde oturuyor. Gene lüksü var, ama yalnız başı- na kendi kafasına göre yaşıyor. -Filme nasıl tepkiler geliyor? ALTAN- Zor film. sıra dışı. Sinemaya gelenlerin çoğu üniversiteli. Film savaş muhabirinin, günlük yaşayan birinin öy- küsü. Birçok şey normal değil. uç noktalarda. Adamın sevişmesi duygusuz ve sert. Projede başta planlanandan hayli sapmalar oldu. Süre 2 saatti, yapımcılar İcı- saltrnamızı istediler. Birçok sahne Urfa'da çekilecekti. Körfez savaşı patladı. iptal edildi. - Robert's Movie'nin son sahnesinde Robert'ın çantasından Amerikan bayra- ğıriı çıkartıp dalgalandırması, Gogonun oranın Türkiye olduğunu bağırarak tepki göstermesi dikkat çekiyor. Belki de seyirci için fllmin en sürpriz sahnesi. Gogo'ya Türk olduğunu anımsatan o sahneyi anla- tır mısınız biraz? ALTAN- Bayrağın iki anlamı var. Kız. adamın sürekli prokove eden davranışlan- na tepki olarak bağınyor. Adam ise ülkesiz geçen bir yaşama son verirken hiç olmazsa son dakikada öleceği yere bayrağını dikiyor. -Filmlerinizden deneyimli yönetmen Memduh Ün'ün Bütün Kapılar Kapalıydı ve Livaneli'nin 2. yapıtı Sis dışındakiler Dolunay (Ş. Kaygun). Düğün (İ. Elçı), Kurt Kanunu (E. Pertan) ve Robert's Mo- vie ilk yönetmenlik denemeleri. Neden ilk fılmleri seçiyorsunuz? ALTAN- Yenı yönetmcnlenn heyecanı- ndan olağanüstü he\ecanlanıyorum. Artistik_ endişenin sıkıntısı da harika bir duygu. İlk fılmlerde üstelik şartlanma yok, klişeler yok. -Yeşilçam kan ağlarken siz boş durmu- yorsunuz. Bu talebi neye bağlıyorsunuz? ALTAN- Birincisi kötü oyuncu değilım. Çok iyi olduğumu iddia etmiyorum. ama uyumluyum. Fizik avantajım var, klasik tiplere benzemiyorum. Dil bildiğimden ya- bancılarla anlaşabiliyorum, onlann derdi- ni algılayabiliyorum. -Aslı Altan'a marjinal kadın etiketi nasıl verildi? Siz kendinizi bu sınıfa sokuyor mu- sunuz? ALTAN- Kesinlikle bu yakıştırma benden kaynaklanmıyor. tnsana etiket yapıştırmayı o kadar. seviyorlar ki. Bana marjinal, free fılan diyorlar. Kavram yanlış kullanılıyor bir kere. Ben sıradan, ama gönlünce yaşayan biriyim. Beni erişilmez, soğuk kadın gibi gösteriyorlar. Alakası yok. Oyuncuyum diye her yerde sempatik görünmeye çalışmıyorum, o kadar. Altan: Kötü o\ uncu değilim, çok iyi de değilim, ama uyumluyum ,fîzik avantajım var. duğu. yan boş büyük bir oda. Masada Nazım'ın açık duran "Türk klavyeli' yazı makinesi, kitaplan. kalcmliğı, gözlüğü ve bir paket sigarası. Mavi kadifeden rahat, görmüş geçirmiş bir koltuk, bir kanepe, sandalye, radyo. Fonda, Kremlin'le Bo- ğaz'ın iç içe olduğu gerçekçi ve gerçeküstü- cü bir 'üslup.' Duvarlann sıvalan yer yer dökülmüş, çatlak. Duvarlarda Dino'nun. Arbaş'ın orijinal tablolan. Duvarlann ren- gi hüznün. özlemin ve özgürlüğün tonun- da. San. Vincent sansı değil, Nazım sansı... Işık oyunlanyla aydtnlatılmış sahnede, ortak yaşamlannın on sekizinci ayında ilk kez başkaldıran, ağlayan, bağıran Vera: "Yaşanmaz bucvde! Yol geçen hanı. Kilo- larca kahve öğütüyorum. Yemeğe kaç kişi gelecek bellı değil, beş kişi mi, on kişi mi? Haşla, kızart. kaynat. Dağ gibi bulaşık vığılsın önünc ve sonunun geleceği de yok bunun. Üstelik bir de okumam, yazmam ve de güzel görünmem gerek. Yeteeeer." Saniyenin onda birinden daha kısa süren bu başkaldın acıtıcı bir yoksulluğa aslında, Nazım'a değil, hiç değil. Ama Nazım'ın da" Vera'nın yorgunluğunabirccvabı var:" Yo- ruldun ağırlığımı taşımaktan ( ellerimdcn yoruldun gözlerimden, gölgemden / söz- lerim yangınlardı kuyulardı sözlerim ' bir gün gelecek, ansızın gelecek bir gün ayak izlerimin ağırhğını duyacaksın icınde uzaklaşan ayak izlerimin ve hepsindcn dayanılmazı bu ağırlık olacak." Nazıa'a aşık WP ayuocu Dilek Türker, Vera'da Nazım'ı, Naam'- da Vera'yı yaşarken: böyle ikisini birden hissederek, acı çekerek ve üç boyutlu bir zamanı şizofreniyle iç içe sarmaş dolaş ya- şamak... Aaa. o da ne? Tombul popolu küçük melek, oklanndan bırini Dilek Tür- ker'in kalbıne nişanlamıyor mu? Tam isa- Vı. Ve yazmadan edemeyeceğim. çünkü bcn de etkilendim: Dilek. Nazım'a 'tuhaf bir biçimde" aşık oluyor. Hayatı insanlarla, olaylarla, haberlcrle, çalışmayla, hapislikle. tüm dünyanm geç- mişiyle. geleceğiyle ve şimdiki zamanıyla bütünlcşmiş Nazım'a aşık oluyor, sahi söy- lüyorum. Tek 'süs'ü özenle lıraş edilmiş saçlan. te- miz elleri, temiz pabucu ve her gün onu bekleyen kar beyazı iki gömlek olan Nazım'a; ellerin birbirine dokunamayışını herkesten iyi bilen. en iyi bilen Nazım'a aşık oluyor Dilek Türker. Sevmek altı harfli bir fîil değil Nazım'la Vera'nın yaşamında. bunu öğreniyor bu arada. Yaşam şiirinin mutlak yüreğiyle, güneşten de sıcak bir tutkuyla sevmiş Nazım Vcra'yı, bunu da öğreniyor ve Nazım'da Vera. Vera'da Nazım olurken Dilek Türker, öyle bir san yürütüyor ki gözlerinin mavisine... Kurgusunda şiirlerin de yer aldığı"Mut- lu Ol, Nazım"ın önemli bir özelliğı de epik j dramatik tiyatronun aynı anda bir ara- laolması. Hani, dramatik tiyatroda "insan" her yö- nüyle önceden bilmen, değişmesi imkansız bir varlık olarak sunulur, epik tiyatro da "insan'ı araştırma konusu yapıp onu değiş- kenliği içinde ele alır ya, her ikisini de göre Dilek Türker. Vera'yı oynuyor: Bulutsuz sabahlar gibi yüzü. Nazım oluyor sonra: Suyun yüreği çarpıyor, güneşin, salkım söğütlerin. Yürüyor: omzunda şalı, yürümekten çok sevişmeye yakın. Bir eli eski günlerin avcunda, bir eli düşlerin. Ve Dilek Türker, oyuna emeği geçen tüm arkadaşlanyla birlikte Vera'nın söyle- diği "Büyük insanlık. scni doğuran ülkenin önünde saygıyla eğilecek ve geleceğe doğru taşıyıp götürecck seni" sözüne tüm benli- ğıyle. yüreğiyle inanıyor. Hepimiz, hepimiz inanıyoruz. Ziyade- siyle gecikmiş olarak TC hükümeli de... Dr.Nejat Eczacıbaşı Çağdaş Sanat Müzesi'nin proje sorumlusu İtalyan mimar Gae Aulenti: Müze eserlerin saklandığı kasa değildirASLI KAYABAL(İstan- bujKağdaş müzecihk mimarisi konusunda uzman İtalyan mimar Gae Aulenti aeçen hatta İstanbul'daydı. Paris'teki d'Orsay Müzesi ve Pompıdou Sanat Merkezi.Venedik'teki Palazzo Grassi ve Barselona'daki Katalonya Sanat Müzesi'nin proje uygulayıcısı ve fıkir üreticisi Aulenti A>r vansaray'da kurulan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Dr. Nejat Eczaabaşı Çağdaş Sanat Müzesi'nin de proje sorumlusu. İtalyan mimar geçen yıl kasım ayında yine İstanbul'daydı. Bir konferans için da- vet edilmişti.Aulenti bu kez tarihi Fesha- ne'nin çağdaş sanat müzesine dönüştürül- mesi çalışmalannın takibi için geldi İstan- bul'a. Çalışmalar hızla sürüyor .Hedef, müzeyi 3.fstanbul Bienali'nin başlangıç ta- rihi olarak belirlenen 16 ekim gününe yetiş- tirmek.Gae Aulenti'yle oldukça yoğun İstanbul ziyaretinde.Ayvansaray dönüşü, müzede yürütülen çabşmalar,geleceğe dö- nük perspektifler ve uzmanlık alanına gi- ren çağdaş müzecilik mimarisi üzerine ko- nuştuk. - Saym Gae Aulenti,'çağdaş müzecilik mimarisi' kavramı üzerindeki düşünceleri- niz neler? AULENTİ- Çağdaş sanat galerilerde doğdu.Galeri iledoğrudan bir ilişkiye giren sanatçı,müze ve sanat galerisi arasındaki farkblığı görebilmeli.Çünkü müze geçmi- şin yapıtlannı banndınr.Oysa çağdaş bir sergi tek bir sanatçının ya da bir grup sa- natçının yapıtlan ile şekillenir.Çağdaş sa- nat müzesinin geçmişin sanat müzelerin- den farklı olması doğaldır.Bu müzelergeç- miş yerine geleceğe ait objeleri topla- Eyüp'teki Feshane binasının 150 yıilık bir ö> küsü >ar.I9. yüzyıluı fabrikası 1990'larda çağdaş sanat müzesi olarak hizmet verecek. (Fotograf:İbrahim Günel) malıdır. -Müzeler ne tür işlevler yüklenmeli sizce? AULENTİ- Müzelerin bir işlevi içerdik- leri eserleri sergilemekse bir diğer işlevi de diğer müzelerle dönüşümlü biçimde çağ- daş sergiler düzenlemek olmalı.Bu halka sunulan bir hizmet yönünde düşünülürse çok önemli.Bir eserin yeraldığı yapının mi- marisi ile olan ilişkisinin incelenmesi kadar önemli.Müzeler kapalı yapılar değil.Bu bi- nalan eserlerin saklandığı kasalar gibi gör- memek gerek.Müzeler,halkın gittiği^iya- ret ettiği,düşündüğü yapılar.Ziyaretçi kit- le,çocuklardan uzmanlara dek uzanıyor. Müzeleri pedagojik düze>i yüksek binalar olarak düşünmeli. -A>"vansarav'dakı tanhi Feshane'nin Çağdaş Sanat Müzesi'ne dönüştürülmesi- ne yönelik çalışma takvimi netleşti mi? AULENTİ- Tasarladığımız müze bina- sında ışlevsel boyutlu her konu kesinlik ka- zandı.Müze çcşıtlı boşluklardan oluşuyor. (Aulenti geçen yıl yaptığımız sö>leşidemü- zelen mıman yöndcn tanımlanmış uzaysal boşluklar bütünü olarak nitelemişti).Binn- ci boşluk müze binasının kendisi.İkinci boşluk çağdaş sergjlerc aynlacak mekanla- n içerecek.Üçüncü boşluk Tekstil Müzesi şeklindc düzenlenecek.Dördüncü boşluk. resim vc foiograf scrgilcrinin \er alacağı küçük bir galcri nileliği taşıyacak.Bu me- kanlar dışında.bir kafeterya.kaset disk ve kitap satış standlan. kitaplık.toplantı salo- nu.'özel eserler'in sergilenmesine aynlacak bir mekan.çocuklar ve gençlere yönelik sa- nat kurslannın düzenleneccği sınıflar ve la- boratuvarlar.teknik vc mckanik bölümler diğer birimler olarak oluştıırulacak. -Feshane I9.yüzyılda tekstil uygarlığının ürünü bir fabrika.I99O'larda Çağdaş Sa- nat Müzesi'ne dönüştürülcrck yeni bir kimlik kazanacak.Bu süreçtc müze ziya- rctçısi için ne düşünülüyor? AULENTİ- Feshane çok eski bir yapı değil.Varolan kimliğe sa>gı gösteriyoruz. Projede gerçekleşen modern bölüm kendi kimliğine sah-p.Ama her iki bölüm de bir- biriyle ilişkide çünkü eski yapının kurallan (ölçü, yüEseklik, perspektif, derirîinc vs.) modern bina ile benzer noktaialar taşıyor. Bizim ıçeri kattığımız 'çağdaş bir dil*. -Siz Barselona'da Ulusal Saray Roma ve Gotik Sanat Müzesi'nin de proje sorumlu- susunuz.İtalyan La Stampa gazetesi.söz- konusu müzeyle ilgıli yürüttûğünüz proje kapsamında.Katalan sanatçı Antoni Tapi- es'le birlikte önerdiğiniz "Dev delik çorap heykeli'nin tanışmalara neden olduğunu yazdı.Gazetenin.'Yeni Sanat 18 melre Yüksekliğinde Delik Bir Çorap' başlığı ile verdiği haberde.Tapies'in müzenin 36 met- re yüksekliğinde.8O metre uzunluğundaki giriş kısmına,bu dev çorap heykelini oturt- mak istcdiği sizin de Tapies'i destekledi- ğınız ve bunun neden olduğu tartışmalar yer aldı.Bu konuda ne söylemek istersiniz? AULENTİ- Evet Barselona'daki müze- ye sözünü ettiğıniz "delik çorap heykeli'ni dikmek önerisini getirdik.İçinde bulundu- ğumuz salon oldukça büyüktü..Heykelin ölçüsü dev boyutlu salonla orantılı tutul- du.Gerisi tartışmalar... Sanat yapıtlan he- men her çağda benzer tartışmalara neden olmuştur. Feshane'nin öyküsü Eyüp'teki Feshane binası I5O yıl boyun- ca üretim yapan ve modern Türk sanayine okul görevi yapmış bir fabrikaydı.Eyüp- Ayvansaraydaki bu fabrika, I835'de Os- manlı Devleti için çok önemli olan.çuha ve fes üretimi için kurulmuştu. Uzun yıllar askeri ve sivil giyim en- düstrisinedamgasını vurdu. Feshane 1939'- da Sümerbank'a devredildi ve 'Defterdar Fabrikası" adını aldı.I985'de son günlerine geldi Feshane.O dönem Haliç'teki sanayi kuruluşlannın kaldınlması sırasında bu yapı da yıkıldı.gelecekte müze olarak kullanılması amaayla atölye bölümü korundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle