19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25ARALIK1992CUMA 8 DIŞHABERLER Bosna'yaTöPk yardımı sürüyor •ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bosna-Hersek e yapılan insani ve sağlık yardımının sürdüğü bildirildi. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait iki nakliye uçağıyla, dün 18 ton ilaç ve pansuman malzemesi, 5 bin adct serum, BM hava köprûsünden yararlanarak Saray bosna'ya gönderildi. Dışişleri Bakanhğı'ndan yapılan açıklamada, ekim ayında tedavi edilmek ûzere Türkiye'yegetirilen Boşnak yaralılardan 13'ününde tedavileri lamarnlandığı için ülkelerine dönecekleri belirtildi. Bosna-Hersek için Diyanet İşleri Başkanlığı ve Kıalay Derneği tarafından sağlanan 6.4 milyar lira . değerindeki yardım malzemeleri, Bosna-Hersek hükümetinin kontrolü altındaki yardım komitesine tcslimedilecek. Bushaffetti •WASHINGTON (AA)- ABD Başkanı George Bush, aralannda eski Savunma Bakanı Caspar VVeınberger'ın da bulunduğu İran-Gate skandalı sanıklannı affetti. Bush, Noel öncesinde yaptığı açıklamada, İran-Contra soruşturmasına kanşan eski Savunma Bakanı VVeinberger ve diğer 18 kişiyi aflettiğini açıkladı. ABD Başkanı açıklamasında, "Caspar Weinberger gerçek bir Amerikan yurttaşıdır. Ülkemize uzun yıllar olağanüstü hizmetlerde bulunmuştur" ifadesini kullandı. VVeinberger'le beraber ABD eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Elliot Abrams.CIA görevlilerinden Alan Fiers, Clair George ve Duane Clarridge ile eski L'lusal Güvenlik Danışmanı Robert Mcfarlaneın da afTedildiği bildirildi. Brezilya: Collor istifa etmiyop • BREZİLYA (AA)- Brezilya'nın rüşvet almakla suçlanarak geçici olarak görevinden alınan Devlet Başkanı Fernando Collor De Mello, istifa etmeyeceğini tekrarladı. Collor, r düzenlediği basın toplantısında, "Suçsuzluğumu kanıtlamak için sonuna kadar direneceğim. Beni üstünkörü bir yargılamaya, bir infaza tabi kılmak istiyorlar" dedi. Brezilya Devlet Başkanlığı'na yeniden döneceğinden emin olduğunu belirten Collor, ülkeyi terk etmeye hazırlandığı yolundaki söylentileri de yalanladı. Aydınlık Yol saldırdı: 4 ölü • LİMA(AA)-Peru'da yönelime karşı savaşan Aydınlık Yol Örgütü'ne bağlı militanlar, düzenledikleri çeşitli ' saldınlar sırasında ilk belirlemelere göre dört kişiyi öldürdüler. Polis, başkent Lima'da bir grup gerillanın, örgütleri larafından geçen ay ilan edilen "silahlı greve" uymayan birbelediye otobüsünün şoforü ile kontrolörünü öldürdüklerini, bir başka grubun silahlı saldınsı sonucuise bir polis memurunun öldüğünü. üçünün de yaralandığmı belirtti. Angola'dan acil yardım çagmsı • NEWYORK(AA)- Angola, uluslararası topluma acil çağnda bulunarak tıbbi yardım gönderilmesini istedi. AngolanınBM'deki Büyükelçisi Alfonso Van Dunem Wbinba. düzenlediği basın tophntısmda kuraklık ve iç savaştan büyük zarar gören ûlkesinde gıda stokunun da yetersiz olduğunu belirtti. Polonyalı madencilepin gpevisöpöyop •Varşova(AA)- Polonya'da maden işçileri 14 aralıkta başlattıklan grevi, yıl başmdan sonra da sürdürme karan aldılar. Polonya haber ajansına göre grevi sürdürme karan, hükümetle grevi destekleyen dayanışma sendikası arasında yapılan görüşmelerin önceki gün anlaşma sağlanamadan kcsilmesi üzerine alındı. Maliye Bakanı Jerzy Osiatynski, görüşmeleri "zor" olarak niielerken, dayanışma lidcri Marian Kazaklevvskı isc, "görüşmclerde iyi bir başlangıç yapılnuştır' şcklindc konuştu. ABD'nin yeni başkanı, devlet memurlannın yabancı devletler ve şirketler için lobicilik yapmasını yasakladı Clinton'danlobiciliğe ağırdarbe• "Ahlaki Değer ve Ku- rallar" başlığj altında toplanan düzenlemelere göre bakanlar gibi en üst düzey görevliler de ya- şam boyu lobicilik yapa- mayacaklar. FUATKOZLUKLU WASHINGTON - ABD'de başkanjık görevini 20 ocakta devralacak olan Bill Clinton, bu ülkede çok yaygın olarak sür- dürülen lobicilik faaliyetlerine çekidüzen vermek için bir dizi yeni kural getirdi. Lobiciliğin ahlaki değer ve kurallannı yeni- den tanımlayan düzenlemeler bu alanda bir "devrim" olarak niteleniyor. Clinton'ın getırdiği yeni kurallara göre devlet me- murlannın lobicilik yapmalan. bu memurlann derecelerine ko- şut olarak çeşitli süreler için ya- saklanıyor. Secım kampanyası dönemin- de ilk olarak bağjmsız aday Ross Perot'un ortaya attığı, yeni Başkan Demokrat Bill Clinton'- ın da "aynı şeyleri savunuyo- ruz" diyerek kaüldığı "yabancı ülkeler adı- na lobicilik yapan devlet memurlan" tartı- şması Amerika başkentini çalkalıyor. Türk lobisibaşarılıTürkiye adına ABD'de lobicilik yapan en önemli şirket Hill Knovvlton. Bu şirkete Türkiye'nin yıldayaklaşık 1 milyondolar ödeme yaptığı sanıtıyor. Hill Knovvlton'm, Kongre'de Türkiye adına "boy gösterrne"nin yanı sıra yaptığı en önemli işlerden biri, Türkiye'nin ABD'deki imajını düzeltmek!... Kadrosu. Cumhuriyetçilerledolu. Türkiye ABD'deki lobi şirketleriyle ilk ilişkisi Büyükelçi Melih Esenbey döneminde Kıbns ambargosunun kaldınlmasını sağlayabilmek amacıyla Edelman adlı lobicilik firmasıyla bağlanü kurulmasıyla başladı. Ardından 1982 yılında Richard Perle'nin teşvikiyle I milyon dolara Internaüonal Advisors adlı bir şirketle anlaşma sağlandı. Anlaşmanın sona. erdirilmesi üzerine bu firma ile Yunanistan anlaştı. Türkiye. Reagan döneminde GrayCo. ile de anlaşü. Bu şirket, Bush döneminde etkinliğini yitirince uzaklaştmldı. Türkiye'in soğuk savaş döneminde stratejik ağırlık ve önemi bir hayli fazlaydı. Lobicilik fırmalan Türkiye'yi müşterileri arasına katabilmek için özellikle Turgut Özal ve çevresi ile çok yakın ilişki icerisinegirdiler. Bugün Türkiye'nin eski SSCB'ye yönelik stratejik ağırlığı yok. Türkiye'nin sürekli Ortaasya'daki cumhuriyetlerin kendisine baktığını söylemesi, bölgesel etkinliğinin arttığı havasının Kongre'de pazarlanması açısından yeterli görülmüyor. ABD son iki yıldırdış yardımlannı yeniden gözden geçirmeye ve iyice kısmaya başladı. ABD, Türkiye'yi farkb ilişkilerde kullanmak istediğini de ifade ediyor. Türkiye'nin Batı'ya karşı elinde tuttuğu kozlar var. Ancak gücünün ve gelecekteki konumunun ne denli önem kazanabileceğinin açıklık kazanmaması, sorun oluşturuyor. Özal'ın "dostum" dediğı Bush döneminde "belımizi büken" Ermeni Soykınm Tasansı'nın Kongre'den geçmesini "engelleme başansı"' Türk lobiciliği için bir örnek olarak gösteriliyor. Türkiye'nin, Rum ve Ermeni lobileri dikkate alındığında "başanlı" ve "etkili" olduğu görüşü de yaygın. Lobi çevreleri "Son beş altı yıl bunun en iyi gözlendiği, gerçekleştiği yıllar oldu" diyorlar. Rum ve Ermeni toplumlannın gücü, Washington'da "para"dan çok ikili ilişkilere dayanıyor. Çok say ıda yan resmi kuruluşun desteğindeki Rumlar ile Ermeniler, medya çev relerine yaptıklan harcamalar ile dikkat çekiyor. yetçi veya Demokrat pek önemli değjl. Şu ya da bu parti- nin damgasını yemektense, her iki partiden de adamlarla iş gö- rüyorlar. Kadrolannda,*Kong- re'deki Demokrat ağırlığa karşın Cumhuriyetçileri de bu- lunduruyorlar. Milyarlan olan çokuluslu şirketler ile yabana devletlerin yanı sıra akla hayale gelebilecek her kesimin temsil- cilerini bünyelerinde banndı- ran lobi fırmalan, ABD'nin ka- rar mekanizmalannın "direksi- yonunu" ellerinde tutuyorlar. Clinton lobiciliğe "çekidü- zen" gelireceğini acıklayıp or- talığı birbirine katarken lobi dünyasınm yıldızlanndan De- mokrat Parti'nin Başkanı Ro- nald Brovvn'ı Ticaret Ba- kanlığı'na atayınca kaygılar bi- raz azaldı. Clinton açıkladı Kurallar Clinton lobi faalıyetlerini düzenlemek için şu kurallar getiriyor: • • Beyaz Saray'da görev yapacak olanlar, bu görevlerinin bittiği günden başlayarak 5 yıl süresince sorumluluk aldıklan devlet gö- revleri çerçevesinde hukuk ve danışmanlık hizmetleri veren lobi kunıluşlannda görev alamayacaklar. • Bakanlar gibi en üst düzey görevliler yabana ülke hükümetleri için yaşam boyu lobicilik yapamayacaklar. fc; Üst düzey ticaret temsilcilerinin. görev- lerinin bitmesinden sonra* ömürboyu çok uluslu şirketler ve yabana hükümetleri tem- sil etmeleri yasaklanacak. • Kurallan çiğneyenler hakkında kamu davası açılacak. "Ahlaki Değer \e Kurallar" başlığı al- tında toplanan ve lobiciliğe son yıllarda geti- rilmiş en kapsamlı ve ağır kurallar olarak ni- telenen söz konusu düzenlemeler. Clinton'ın tayin edeceği 3 bin 500 dolayındaki görevli- den yaklaşık olarak 1100'ünü ilgilendiriyor. Kamuoyunun tepkisi ile de karşı karşıya bulunan lobiler ve lobiciler, ABD siyaset ta- rihinin "en önemli ve ilginç isimleri" arasına giren bağımsız aday Ross Perot'la gündeme geldi. Perot "Kendimizi birtakım yabancı çıkar gruplannın, lobicilerinin esiri yapma- yalım. NVashington'da bir alay insan var. Her şeyde onlar etkin oluyorlar. VVashing- ton dışındaki insanın mesajlan da önemli- dir" diye çıkışmış. Demokratlar bu düşünce- nin secrnen çevrelerindeki etkisini fark ede- rek "Biz de aynı düşüncedeyiz" demişlerdi. Clinton lobiciliğin "ahlaki değer ve kural- lan"nda yapmayı vaat ettiği düzenlemenin ilk işaretlerini "geçiş dönemi" isimlerininin belirlenmesinde verdi. Ya lobicilik ya kabine... Secimden iki hafta sonra "geçiş ekibi"nin yönetici kadrolannı acıklayan Bill Clinton, bu ekibe, tütün şirketi RJR Nabisco'da danışman ve hissedar olan siyahlann "ön- der" isimlerinden Vernon Jordan ile Jimmy Carter döneminin ulusal güvenlik danı- şmanı VVarren Christopher'ı da seçti. Bu iki avukat da lobiciliğin önde gelen isimleriydi. Clinton'ın Little Rock'daki valilik karar- gahında yapılan anlaşma uyannca. her ikisi de şirketlerinden süresiz olarak izin aldılar. Basının boy hedefı olan Jordan ve Christop- her, şirketlerin idare toplantılanna da katı- lmayacaklannı açıklamak zonında kaldılar. Bir anlamda "milyonlarca dolar"a geçiş dö- nemi çahşmalan dolayısıyla geçici olarak veda ettiler. Şeytanla nikâh ABD'de Kongre'nin çatısını bile lobicilik örtüyoradeta. Lobi fırmalan "şeytanla bile" nikah kıyabiliyorlar. Onlar için Cumhuri- ABD BaşkanlığYna seçilen Bill Clinton. dün 20 ocakta kendisiyle birlikte göreve başla- yacak tüm kabinesini açıkladı. Clinton, Adalet Bakanlığı'na Zoe Baird'i ve İçişleri Bakan- lığı'na Bruce Babbitt'i, Tanm Bakanlığı na Mike Espy'yı ve Ulaştırma Ba- kanlığı'na da Federico Pena'yı atadı. Clinton, kabinesinin son halini açıklamak üzere dün düzenlediği basın toplanüsında. Adalet Bakanhğı'na atadığı bayan Baird için, "ABD'nin ilk bayan Adalet Bakanı'- run, aynı zamanda ülke tarihindeki en iyi adalet bakanlanndan bir olacağına inanıyo- rum" şeklinde konuştu. Bill Clinton, İçişleri Bakanlığı için belirlediği eski Arizona Valisi Babbitt için ise "Eğer bir kişi içişleri bakanlı- ğı için yaratılmışsa, bu, Bruce Babbitt'tir" ifadesini kullandı. Clinton, basın toplanf sında, eski Denver Belediye Başkanı Feden- co Pena'yı Ulaştırma. Temsilciler Meclisi'- ndeki Missıssippi Milletvekili Mike Espy'yi de Tanm Bakanlığı'na atadığını söyledi. ATINA Cliııtoıı^m kabinesi beğenilmedi ATİNA (AA) - ABD'nin yeni Başkanı Bill Clinton'ın Güvenlik, Savunma ve Dı- şişleri kurmaylan Atina'yı memnun et- medi. Yunan başkentinde verilen haber- lerde bu memnuniyetsizliğin. Clinton'ın Dışişleri Bakan Yardımcılığı'na Thomas Pickering. ABD'nin BM'deki Daımi Temsilcilıği'ne ise Madeleine Albright'i aıamasından kaynaklandığı belirtildi. Atina'nın kendisine "büyük umutlar" bağladığı Yunan asıllı Yorgo Stefanopu- los'un Aüna'ya "yardım edebilecek" bir göreve getirilmeyişinin ise bütün bunlann üzerine tuz-biber ektiği öğrenildi. Pickering'in Kıbns sorununu yakın- dan bildiği, adada Rumlarla Türklerin artık birlikte yaşayabilmelerinin çok zor olduğuna inandığı ve Kıbns konusunda BM'nin daha önce aldığı "Türk yanlısı kararlarda" büyük rol oynadığı kaydedil- di. FİLİPİNLER'DE MLBAŞI - Dünvanın her yerinde olduğu gibi Filipinler'in başkenti Manıia'da da insanlar >eni yüı karşılamanın heyecanı içinde. Yüzlerce insan, sevdiklerine yeni yıl hediyesi almak için sokaklara dökülmüş, onları se>in- direcek birşeyler anyor. (Fotoğraf: ASSOCIATED PRESS)' SURİYE KONUK YAZAR Şam'dan Türkiye aleylıtarı girişim • Suriye, Türkiye'nin Dicle ve Fırat nehirleri üze- rindeki yatınmlanna Arap ülkeleri tarafından eko- nomik destek sağlanmamasını istedi. KAHİRE (AA) - Suriye, Tür- kiye'nin Dicle ve Fırat nehirleri üzerindeki yatınmlan ile "banş suyu" projesine Arap ülkeleri tarafından mali destek sağlan- mamasını istedi. Merkezi Londra'da bulunan ve çeşitli Arap ülkelerinde ya- yımlanan "El-Hayat" gazetesi- nin habcrine göre Suriye. Arap Birliği örgütü nezdınde ginşim- dc bulunarak Dicle ve Fırat üzerindeki herhangi bir yatın- ma Arap ülkelerinin mali des- tek vermesinin. Suriye ve Irak'a büvük bir baskı nedenı olacağı- nı öne sürdü. İsrairiesu Türkiye'nin banş suyu proje- sinin İsrail'e büyük miktarlarda su verilmesini öngördüğü iddia eden Suriye, Türkiye ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerin, Ankara'nın Dicle ve Fırat ko- nusundaki tutumuna bağlan- ması gerektiğini savundu. Suriye, Arap ülkelerinin, iki nehrin sulannın paylaşımı ko- nusunda Şam ve Bağdat ile açık bir anlaşmaya varması için An- kara'ya baskı yapmalannı is- terken Türkiye'nin, Suriye ve Irak'ın hayati çıkarlanna zarar verdiğini de iddia etti. Su kavnakları n ve gıda güvenliği konulannda kararlar almasını talep eden Suriye. "Türkiye'nin, kuzey ve baü komşulan Rusya, Bulga- ristan ve Yunanistan ile ortak sular konusunda anlaşmalar imzalamasına karşın Arap komşulanyla adil ve makul bir anlaşma imzalamamakta di- rendiği" görüşünü savundu. Sunye, Arap Birliği'ne sun- duğu metinde, Türkiye'ye karşı aldığı sert tutumun gerekçeleri- ni şöyle sıraladı: Şam'ın gerekçeleri "1- Türkiye, Suriye ve Irak arasında 1962 yılında başlayan görüşmelere rağmen Dicle ve Fırat sulannın paylaşımı konu- sunda Türk tarafının ısrarlı tu- tumu yüzünden olumlu bir sonuca ulaşılamadı. 2- Türkiye, uluslararası hu- kuk ve adetlere aykın bir tutum içinde, iki nehrin ortak su değil, sınır aşan su olduğu gerekcesiy- le hakkı olmayan konularda hak iddia ediyor ve bu nehirle- rin Türk topraklannda doğdu- ğu bahanesiyle, bu nehirlerin sulanyla ilgili olarak kendisin- de tam tasarruf hakkı görüvor. 3- Türkiye, Suriye ve Irak'a su vermeyi bir lütuf olarak mü- talaa ediyor. 4- Türkiye, sulama konusun- da son tekniklerin kullanılması- ArapBırlığıninsukaynakla- nışartkoşarak,suyukısıyor. NAZMİ AKIMAN Emekli Büyükelçi Dışişlerininişleri B ir devletin yaptığı işler hakkında dışa ve içe yönelik bilgi vermesi hem doğal hem zorunludur. Devletler bu yolla iç ve dış kamuoyunu aydınlatı- rken aynı zamanda tanıtımlannı da gerçekleştirmiş olurlar. Söz konusu bilgi verme işlemini ^n itinalı bir biçı'mde yerine getirmek zorunlulu- ğunda bulunan devlet organlanndan biri de kuşkusuz dışişleri bakanhklandır. Ülkelerin en yüksek ulusal çıkarlannı korumakla görevli bu- lunan dışişleri bakanlıklan yaptığı işler ve do- layısıyla gözettiği çıkarlar hakkında iç ve dış kamuoylannı aydınlatırken. uğraşı alanlannın özelliği nedeniyle belki de diğer devlet organ- lanndan daha ziyade hassas ve dikkatli hareket etmek, bilgileri aktanrken ke- — ^ — ^ — ı — limelerini iyi şeçmek ve ver- mek istedikleri mesajlan hem gerçeklere dayalı hem de milli menfaatlen hıçbir şekilde ze- delemeyecek tarzda kullan- mak durumundadır. Bu yüz- den bırçok Batılı ülkenin dı- şişleri bakanlıklan günlük (veya haftalık) resmi bültenler yayımlayarak gerek gördük- İeri açıkîamalan kendi üslup- lan doğrultusunda yaparlar Bir devletin yaptığı işler hakkında dışa ve içe bilgi vermesi doğal ve zorunludur. Komşumuz Yunanistan ile ilgili bir hususa değineceğimden bilgi verme konusunda Yunan Dışişleri Bakanlığı'nca izlenen yöntemden kısa- ca söz etmek istiyorum. Yunanistan Dışişleri Bakanlığı her gün resmi bir bülten yayımlar. Özellikle yabancı kamuo- yunu hedef alan ve bu nedenle Ingilizce ve Fransızca olarak iki dilde yayımlanan bu bül- tenlerde Yunanistan Dışişleri resmi açıklama- lanna yer verirken dış ilişkileri ilgilendiren ko- nularda da (resmi dış ziyaretler, dıştan Yuna- nistan'a yapılan ziyarctler, uluslararası kuru- luşlarda savunulan Yuna"n tezleri vb.) bilgi ulaştınr. Özellikle dış ilişkileri ilgilendiren gelişmeleri aktanrken bunlann dilediği bölümüne dılediği ışığı tutmak suretiyle bır anlamda algılamayı yönlendırir. Böylece örneğin Atina'daki ya- bancı büyükelçilikler, basın yayın organlannda yer alan haberlerin yanı sıra olaylar hakkında dışişlerinin resmi bakışını -ister istemez- öğren- miş olurlar. Türk Dışişleri Bakanlığı'nın mensuplan mes- lekleri gereği dış ülkelerde bulunduklan sıralar- da bu ve benzeri yöntemlerle iç içe yaşadıklan halde Bakanlığımız -eleman azlığı ve mali kısıntılar yüzünden- bır günlük bülten yayımla- ma yöntemini benimsememiştir. Bakanlığın yaptığı resmi açıklamalar ise çok zaman gazete- lerimizin yer darlığına veya önceliklerine kur- ban edilerek kamuoyumuza (dolayısı ile ya- bancı kamuoyuna) kısmen duyurulur. Bütün bu nedenlerden dolayı. örneğin şu sı- ralarda ve özellikle Kıbns konusunun kamuo- yumuzda oldukça aynntılı biçimde izlendiği bir sırada Türk-Yunan ilişkileri konusunda hükü- metimizin neler yaptığını veya düşündüğünü —•^^—^—• biîmeye imkan yoktur. Halbuki Dışişleri Bakanhğımız'daki ilgili dairelerimizin ve Atina'daki Türkiye Büyükdçiliğimizin ko- nunun sürekli güncelliği do- layısıyla yoğun bir çalışma için- deki bulunduklan muhak- kaktır. Nitekim henüz 6-7 ay geçmemiştir ki Yunanistan Baş- bakanı Mitsotakis ülkemize 2 kez ziyarette bulunmuş ve bu vesileyle Türk karşıtlan ile baa — — ^ ^ ^ ^ ^ temaslarda bulunmuştur. Sorunlanmızın çözümlenmesi açısından çok önemli sayılması gereken bir dostluk ve işbirliği anlaşmasının gündemde bulunduğu resmi yol- larla duyurulmuştur. Bu arada Başbakan Mit- sotakis'in adı geçen anlaşma konusunda Kıbns sorunundaki gelişmelere göre hareket edeceğini beyan ettiği kamuoylannca algılanmıştır. Arada geçen süre boyunca Dışişlerimizden ses seda çıkmadığına göre biz de şimdiye dek ısrarla sürdürdüğümüz tezden vazgeçerek Yu- nanistan gibi Kıbns sorunu ile Türk-Yunan iliş- kileri arasında doğrudan bir bağ mı kurduk? Tezimiz değişmedi ise Yunanistan'ın hareketsiz kalması karşısında bir girişimde bulunmadık mı? Bulunduysak sonuç ne oldu? Bu sorunlann yanıtlannın açıklanması sa- kıncalı görülebilir. Ancak sürekli olarak pasif davranmakla suçlanan dışişlerinin yann mu- hakkak ki desteğine gerek duyacağı kamuoyu- nu yeterince aydınlatmakta geç kalması da isa- betji sayılamaz. DIŞ BASIN SUddcutscncZeitung Lsrail'in jesti bekleniyor Geç olsun da güç olmasın. » İsrail hükümeti, Filisün Kurtuluş Örgütüyie (FKÖ) doğrudan resmi diyalog başlatmak konusunu ele alacağını açıkladı.Bu tarihi birdönüm noktası olabilir. Daha yakın zamana kadar İsrail vatandaşlannın FKÖ temsilcileriyle özel temasa geçmesi bile kesinlikleyasaktı ve ceza kapsamına giriyordu. Kudüs hükümetinin Arafat ve adamlanyla görüşmelere başlamaktan başka bir şansı zaten yoktur. Ortadoğu Banş Görüşmeleri başka türlü ilerleyemez. Kudüs Yüksek Mahkemesi'nin 400 Filistinlinin Güney Lübnan'a yollanmasını onaylayışı gerçi İsrail halkındaki genel havaya uygun bir karardı; ama cephelerin bu denli katılaşması kimsenin işine yaramayacaktır. Ortadoğu'da sorunlar bir kez daha en yalın ve öz haliyle karşımıza çıkıyor: Mesele, kimsenin 'tükürdüğünü yalamak' istemeyişinde düğümleruyor. Ne İsrail sürgün karannı geri almaya yanaşıyor ne Lübnan Filistinlılere kapılannı açıyor. Oysa geçen kırk yıllık tecrübenin öğrettiği şudun Çözüme ancak büyük bir jestle ulaşılabileceİctir. Bunun en ünlü örneği, Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat'ın İsrail ziyaretiydi.- Bugünjesti beklenen devlet İsraij'in kendisidir. Israil, FKÖ'yle diyaloğa girmek zorundadır. Ancak bu şekilde Hamas harekeünin önü kesilebilir. Ne İsrail'in nede Filistinliler'in artık oyalanacak zamanı kalmadı. Hele Lübnan'la İsrail arasında bir yerde 418 kişi kaderine terk edilmişken. International HeraM Tribune'den Noel Baba gecikti Noel Baba yolda, ama geç gelecek. Bosnahlar, kendilerine gelecek uluslararası bir ardunun tereddüdünü belki de bu şekilde özetliyor. Fakat sorun, Bosna'daki halkın, Noel Babanın gelip gelmeyeceğini tartışmak değjl. sırtında taşıdığı küfede neler getirebileceğidir. Yugoslavya'ya müdahale derhal bir savaş boyutlanna ulaşacaktır. Bu müdahalenin sebepleri "savaş nedenleri" nelerdir? Müttefıkler bu konuda bölünmüş durumdalar. Sonuna ilişkin belırgin bir tutum sergileyemiyorlar. Irak'taki KörfezSavaşı sırasında "savaş nedenı". gayet açıktı: Son askerine kadar Iraklılan Kuveyt'ten çıkarmak. Oysa Yugoslavya'da böylesine basit bir durum yoktur şimdilik. Yine Körfez Savaşı sırasında başlıca başan, çatışmanın bölgede yayılmasının engellenmiş olmasıydı. Şunu da belirtmeli ki yayılma tehlikesi Yugoslavya bunahmı içinde gecerlidir. Noel Baba, Bosna'da gecikmiştir, ama belki Makedonya ile Kosova'ya vaktinde varacaktır. Ancak buna karar vermek ve de bunu söylemek . gerekir. Çünkü bu gibi durumlarda. söylemek, aynı zamanda yapmak da demeklir.(24Aralık)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle