Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURtYET 25ARAUK1992CUMA
12 DIZIYAZI
A L M A N Y A
T ARİ Hİ YLE
HESAPLAŞIYOR
O R A L Ç A L I S L A R
Ne Nazfler ne Neonazikr ne de yabancı dostu Abnaıüar unutaWli>or onu. Marlene Dietrich, sav a^
strasında Hitler'in, 'Ülkeye dön' çağnsını reddetmiş ve bu yüzden ailesi baskı altına ahnmıştı.
Marlene Dietrich'in mezanm tahrip edenler kazanabilir mi?
AhııaııyaiimviedaıııbüyukAhnanlar
Hepimiz Almanlara kızıyoruz. Al-
manya'da yaşayan Türklerin önemli
bir kısmı daha da çok kızıyor. Kıznıa-
lan için çok sebep var. Zeynep Ergin
tepküerini şöyle dıle getiriyor. "18 yıl-
dır buradayım. Yuva öğrcimenıyim.
Gerilim içinde yaşıyorum. Gecen gün
eşim Ankara'va gitmış,ti. 5 yıl sonra
dönmeye karar vermiştik. Bana ora-
dan telefon edıp belki 6yıl sonra döne-
biliriz dediği zaman hüngür hüngûr
ağlamaya başladım... Burayi sevdıkle-
rini söyleyen Türk kadın arkadaşlan-
mı bile bazen görmek ıstemiyorum.
Eşimin bana en büyük müjdesi. 'Hay-
di yann dönüyoruz' cümlesi olacakur.
Benimki sinır hastası olacak düzeyde
bırtepki."
Bir uçakşirketindeçalışan
Asuman Aldag:
"Almanya'ya bir yaşında
iken gelmişim. Burada
doğdum, burada büyüdüm.
Ama burada yaşamaya
artık dayanamıyorum.
Almanlarla neredeyse hiç
ilişkimkalmadı.
Havaalanındaher gün
insanlanmıza yapılan
muameleyigördükçe öfkem
artıyor."
Batı Alman Televızyonu Türkçe
Yayınlan'nda uzun yıllardır çahşan
gazeteci Ayşim Alpman'ın tepkîsi da-
ha yumuşak: "Günlük yaşamımızda
fazla bir şey hissetmiyoruz. Üst dûzey
bir fanus içinde yaşıyoruz. Alman en-
telektüelleriyle bir anlamda olumsuz
bir ilişki içinde değiHz. Arada bir Ya-
hudilerin düştüğü hatayı tekrar tru
ediyoruz dediğjm oluyor. Aynı şekilde
Alman Yahudileri zengındıler. Kendi-
lerine bir şey yöneleceğinı fark etmedı-
ler. Biz de boyle bir geüşmenin farkın-
da değil miyız'î Yahudilerin haline mı
düşüyoruzendişesi içindeyira.
Köln Radyosu Türkçe Yayınlar So-
rumlusu Yüksel Pazarkaya'nm duy-
gulan da farklı değıl: "Birleşmeden
önceki olaylar bu boyutla değildi. Irk-
çılık Almanya'da yıllardır var. Burada
yaşayan Türkler bunun aasını hepyü-
reklerinde duymuşlardır. Ancak son
bir yıl içinde bu ırkçılık güçlü bir eyle-
me dönüştü. Yılbaşmdan bu yana
4000 ırkçı saldın saptanmış durum-
da."
Bir uçak şirketinde çakşan Asuman
Aldag tepkilerini şöyle dile getirdi.
'"Almanya'ya bir yaşında iken gelmi-
şim. Burada doğdum, burada büyü-
düm. Ama burada yaşamaya attık
dayanamıyorum. Almanlarla nere-
deyse hiç îlişkim kalmadı. Havaala-
nında her gün insanlanmıza yapılan
muameleyi gördükçe öfkem artıyor.
Polisleriyle kavga etmedığım gün yok.
Kültürlerimiz uyuşmuyor. Ben bura-
nn yabanciM değilim. Eğiümimı de
burada yaptım. Ama bana hcr gün ya-
bancı olduğumu hissetüriyorlar."
Günlükyaşamveşiddet
Yıllarca Almanya'da yaşarruş, öğre-
tim üyelıği yapmış Fatma Artunkal
ilginç yorumlar yapıyor. Fatma Ar-
tunkal, 12 Eylül dönernındeyurldışma
siyasi mülteci olarak gjtınek yerine ce-
zaevinde yatmayı yeğlemiş ınsanlar-
dan birisı. Şöyle anlaiıyor duygulannı:
"Almanya'da bir ceza hukukçusu
'Kırmızı Başlıklı Kız' ismli bir kitap
yazmış. Bu kiıapla bir eline Grimm
MasallarTru, bir eline Alman .Ceza
Yasas'nı almış. Diyelim kı cadı. pren-
sesin saçını kesiyor ve onu çirkin hale
geürmeye çalışıyor. Bunun yasadaki
cezası şu kadar sene diyor. Eğlenceli
anlatmış. Bu kitap beni düşündürdü.
Şiddet, günlük hayatta ne kadar nor-
mal kabul edilebiliyor. Bu yönüyle ir-
kiltici. Başkasına yapılan kötülüğe
insan yabancüaşabÛiyor. Bunlan dü-
şünürken Claude Lanzmann'ın 'Sho-
ah' fılmınden baa sahnelen haurla-
dım. Nazi toplama kamplanndaki
insanlardan bir kısrrunm başka bir ye-
re nakli üzerine yapılan bir tartışma
var. Bir yönüyle Alman Nazizminin
mantığı göstermesi bakımından çok
çarpıa, bir yönüyle irkiltici. Toplama
kamplannın sorumlusu. Alman De-
miryolu idaresinin sorumlusu ile kur-
banlann nakli konusunda pazariık
yapıyorlar. Kamp sorumlusu. çocuk
indirimi isüyor. toplu nakil olduğu
için indirim istiyor ve bunu Demiryoru
sorumlusuna kabul ettiriyor. Masal-
larla, bu pazarhk arasmda kafamda
hemen bir çağnşım oluşuverdi. Al-
manlara bu yönüyle de bakmak gerek.
Ama Almanlan 40 yıldır tanıyan bir
insan olarak fazla haksızlık da etmek
istemem. Çok değerli insanlan, Alman
ırkçıbğı nedeniyle utanan, Alman ol-
duğunu söylemekten çekineninsanlan
tanıyorum."
Sinema vönetmeni Tevfık Başer,
"Son saldırilardan sonra neler düşü-
•nüyorsun" soruma şu cevabı verdi:
"İlk aklıma gelen şey, çocuklanm olu-
yor. Silah alsam diyorum. Peki o za-
"man ne olacak? Çözüm değil. Yaşadı-
ğımız semt, Türklerin ve yabanalann
yoğun olduğu bir semt diyerek avunu-
yorum. Şimdi Berün'deyim, Doğu
Berlin'e araba ile gidiyorum ve buna
rağmen korkuyorum. Yaya dolaş-
maktan kaçınıyorum."
Almanya'da hemen tüm yabancı-
lardan benzer sözleri duymak münv
kün. O zaman insanın akbna hemen,
peki bu Almanya'nın düzgün insanlan
re oev
AIrnan Sosyal Demokrat Partiâ
(SPD) eskibaşkanı,}u anda
ParlamentoGrubu Başkaıu Hans
Joachim Vogel'la Thomas Mann'ın
ailesininyaşadığı ünlü
Buddenbrooklarm Eviönûnde. Bu
evin müze olması için İkinci Dünya
Savaşı'nın üzgrinden 50 yügeçmesi
gerekti. Halen Lübeckükrin
yarısınayakını Buddenbrooklarut
Eri'nin müzeobnasına karşı.
yok mu, bu Almanya'mn tarihinde
Hitler ve Naziler dışında, bu ülkenin
başka bir tarihi daha yok mu sorusu
geliyor.
Marlene Dietrich
Mölln katliammdan bu yana Al-
manya neredevse ayakta denecek ka-
dar harekeüi. Akşamlan mumlan elle-
rine alan Alman yurttaşlan sokaklara
dökülerek ırkçılığı lanetliyorlar. Mü-
nih'teki 400 bin kişilik yûrüyüşon ar-
•dmdan Hamburg'da 300 bin, Frank-
furt. Stuttgart'ta toplam 500 bin kişi,
çeşitli şehirlerde milyonlar, Alman vic-
danını dile geürdiler. Berün'de kasım
"ayında Sihio Meier isimli Alman yurt-
seven ırkçüara kafa tutmak uğruna
canmdan olmuştu.
Geçen günlerde gazetelerde küçük
bir haber yayımlandı. Haberde ünlü
Alman sinema vüdızı Marlene Ehet-
rich'in Berlin'deki mezannm tahrip
edildiği beliniliyordu. Hitler yöneümi-
ne kafa tutan, İkinci Dünya Savaşı-
nda antifaşist saflarda aktif görev
yapan Dietnch, Alman vicdanırim en
güçlü örneklerinden biri olarak hafı-
zalardan hiç çıkmıyor. Ne Naziler ne
Neonaziler ne de yabana dostu Al-
manlar onu unutabiliyor. Marlene
Dietrich İkinci Dünya Savaşı'nda Hit-
ler'in ülkeye dön cağnsmı reddetmiş
ve bu yüzden ailesi baskı aluna alın-
mıştı. Marlene, îkinci Dünya Savaşf-
nın sonunda kızkardeşini Bergen-Bel-
sen toplama kampında bulmuştu.
1960'h yıllarda Almanya'ya bir tur-
ne yapan Dietrich, Alman milliyetçili-
ği ile yenıden yüz yüze geldi. lrkçılar
ona "Go Home", "Vatan Haini Dışa-
n" diye bağjnyorlardı. Marlene, bu
tepkiye çok üzülmüş ve "Bir daha Al-
manya'ya ayak .basmayacağım" de-
mişti. Gerçektendeölünceyekadar bir
daha Almanya'ya getmedi.
Kınlanmezartaşı
Ölümü Almanya'da yeniden olay
oldu. Berline gömülmesini istemişti.
Çünkü annesi orada yatıyordu. Al-
man yönetimi ve Berlin eyalet yöneti-
mi, bu ünlü sanatçısıru bağnna bas-
mak üzere harekete geçti. Büyük bir
devlet töreni hazırlamak üzere Berün
yönetimi kollan sıvadı. Marlene Diet-
rich'in ünlü sanatçı dostlan da törene
çağnidılar. Fakat bu cenaze töreni ya-
pılamadı. Gazeteleri telefon've mek-
tup yağmuruna tutan Almanlar,
"Odediğimiz vergjler bu vatan hainine
mi harcanacak? O, Almanya'ya en zor
günlerinde sırt çevirmişti. Onu affet-
miyoruz" diyorlardı. Bununla da kal-
madılar gelip açık mezanm tükrük
yağmuruna tuttular. Sonunda Diet-
rich için basıt bir tören yapıldı Al-
manlar hükümet düzeyinde hiç bir
yetkiliyi göndermediler. Berlin Beledi-
yesi'nin düzenleyeceğini belirttiği gör-
kemli tören iptal edildi.
Töreni izlemeye gelen Amerikah ga-
zeteciler, Marlene Dietrich'in raezan-
na tükürübnesini ve Almanya'run ona
yaraşan bir karşüama yapmamasıru,
'felaket' olarak yorumladılar. Onlann
kanaatine göre Almanlar iflah olmaz-
dı.
ThomasMann
Almanlar gerçekten iflah olmazlar
mıydı? Çünkü büyük yazar Thomas
Mann'a da benzer şekilde davranıruş-
lardı. Lübeck'te yaşadığı ev hâlâ müze
haline getirilmemişti. Lübeck, Tho-
mas Mann'ın doğup büyûdüğü şehır-
dir. Sonradah bu ülkedeki ırkçılığı
protesto için Almanya'yı terk etmiş,
önce tsviçre'ye ardından Amerika'ya
yerleşmişti. Bir daha da ne doğduğu
kente ne de Almanya'ya dönmüştü.
Lübeck'te Buddenbrooklann Evi ola-
rak anılan ve Mann'ın romanlanna
konu olan vaşadığı ev var. Bu şehre
gjttim ve buevi buldum. Fakat, şehnn
hiç bir yerinde bu evin Thomas
Mann'a ait olduğunu belirten bir işa-
rete rastlamadım. Turisük ışaretlerde
yalnızca Buddenbrooklann Evi yaa-
yordu. Evi ararken kapı önünde sos-
yal demokratlann tatunmış Uderlerin-
den Hans Joahim Vogel'a rastladım.
Sanınm o da Thomas Mann'ın evinin
müze haline getinlmesiyle ilgili geliş-
meleri yerinde izlemeye gelmişti. Ev
MarkleneDietrich,
Thomas Mann, Albert
Einstein, Kurt Tucholsky,
KarlMarks, Goethe gibi
büyük nice Alman var.
Toplama kamplannda
ırkçıhğa karşı dö.vüşürken
canvetmiş büyük insanlar
var. Bugün yabancılarla
birlikte mücadeleeden
milyonlar var. Türk dostu
Cornelius BischofTlar, Ilona
Joerdenlervar.
kapah şekilde duruyordu. Mayısta
müze olacağıru belirten küçük bir lev-
ha dışında bir ız görmek mümkün
değıl. Lübeckü hemşerileri Alman ırk-
çıbğına kafa tutanThomas Mann'ı bir
türlü affetmıyorlardı.
Afledilmeyen buyûkAlmanlar
Marlene Dietrich, Thomas Mann,
Albert Einstein, KurtTucholsky, Karl
Marx, Goethe gibi büyük nice Alman
var. Toplama kamplannda ırkçılıga
karşı dövûşürken can vermiş büyük
insanlar var. Bugün yabancılarla bir-
likte mücadele eden milyonlar var.
Türk dostu Cornelius Bischofflar, îlo-
na Joerdenler var. Geleceş, Hitler'm
kanlı mirasını sürdürmek isteyen ırk-
çılar değil Marlene Dietrichlerin fa-
şizme olan tepkileri ve bıraküklan
miras belirleyecek.
BİTTİ
TARİHÇİ, SOSYOLOGCHRISTIAN PETRY GÖRÜŞLERİNİ CUMHURÎYET^E AÇIKLADI:
Doğu'dagençler,Batı'dayaşlılardahaırkçıChristıan Petry, yabanalann
sorunlanyla ilgili çeşitli
\ akıflarda ve kuruluşlarda
yöneücilik, danışmanhk
yapıyor. Tarihçı, sosyologve
Freudenberg Vakfı Yönetim
Kurum Sözcüsü
olan Petry'nin
görüşleri şöyle: Hoyerswerda ve Rostock
gibi şiddet eylemlerinin başka bir tehlikesi daha
var. Olaylara katılan gençler daha soora kendi
kendilerine veçevrelerine karşı eylemlerini
haklıçıkarabilecek açıklamalar getirmek ve
feylemlerini ideolojik olarakbir yerlere
bturtmak durumunda kalı>orlar. Sonuçta
düşünsel olarak vardıklan nokta onlandaha
kemikleşmiş kıbyor. Daha önce yüzeyselkimi
düşünceler onun kişiliğinin birparçası haline
gelmeye başlıyor. Bu türeylemlere anlayışla
vaklaşmak mümkündeğildir. Diğerinsanlan
yaralayabilecek hiçbireylemin gerekçesi ve
hakhbğı olamaz. Bugerçek gençlere sadece
büyüklerinin ilettiği biröğûtie değil, devleün
kararb tutumuyla anlatılmahdır.
Doğu ve Batı Almanya'da yaşayanlann
yabanalara yönelik tutumu konusunda
Mannheım'dekı "Seçim Araştırma Grubu
Enstitüsû" çeşitliaraştırmalar yapmıştır.
Şiddeteylemlerinin ardından gerekDoğu'da
gerekse Batı'da insanlann. yabancılann
Almanya'ya gelmesi konusunadaha olumlu
yaklaşüklan, gerçekleştirilen şiddet eylemlerine
karşıçıktıklannı ortaya koyuyordu. Ancak son
eylemkrle birlikte Doğu ve Batı arasında bir
makas oluşmaya başladı. Son araştırmalar
Doğu'da yabancüarayönelik olumsuz
yaklaşımlann belirgin olarak arttığıru, buna
karşıbk Batı'da azaldığmı gösteriyor. Daha da
ılginci. Batı'da daha yaşh kesim yabancılara
karşı olumsuz yaklaşırken, gençlerin
yabancılan anlayışla karşıladıklan saptandı.
Doğu'da durum bunun tam tersi. Yani yabana
düşmanlığı Doğu'da özellikle gençler arasmda
yaygın. Bu, önemli birbulgudur. Yanı gençleri
eyleme iten, kenardaki alkış tutan büyükler
değildir.
Neyaprtmalı?
1. Hükümet ve mahkemeler, artık olaya
seyirci kalmaktanvazgeçmelidirler. Çünkü
onlann bu tutumu Almanya'da yabana
düşmaı\bğjnı ve aşın sağı güçlendirecek
niteliktedir.
Buradakigençlerirlhatta tüm
insanlannyaşadığı kötükoşullara karşın,
kimin kurban, kimin saldırgan olduğu açıkbkla
ortaya konmabdır. Bunu da eyaletyöneumleri
etkin birşekilde gerçekleştirebüir. Sosyal ve
psikolpjik sorunlar, şiddeteylemlerinin
gerekçesi olarakortaya konmamah, bu yolla
şiddeteylemlenne prim verilmemelidir. Devlet,
gücünüortaya koymabdır.
Burada kıtleileüşım araçlannınkonumu
büyük önem taşıyor. Kitle iletişim araçlan,
poliükaalann suçlu ve kurban arasmdaki
aynmıbeUrsizleşüren demeçlerini
eleştirmeksizin v ansıttığı, yüzeysel
yaklaşımlarla eylemcileri güçlendirdiği sürece
ciddibirdeğişim beklenemez.
Devteteçokışdûşiiyor
2. Yabana düşmanbğı ile mücadelede strateji
geUştirmeyeçabşanlar Baü Almanya'daki
yöntemlerden farklı yöntemler kullanmak
zorundadırlar. Bununbiüncinevarmak gerek
Doğu Aknanya, Batı'davar olan sivil toplum
Henüzyeniyeni oluşum sürecindedir.
Dolayisıyla bu üp örgütlenmelenn yabana
düşmanlığına karşı tutum almalan ve toplum
içindebircephe oluşturmalan sözkonusu
oUnayacakür. Devletin en önemli
görevlerinden biri debu tip örgütlenmelenn
oluşumunusağlamak olmahdır.
3..Gençlere yönelik etkili eğitim programlan
oluşturubnalı ve buprogramlar parasal olarak
desteklenmelidir.
ANKARAANKA
MÜSERKEF HEKİMOCLU
BaşkentIşıkları».
Yeni yıla doğru başkent geceleri parladı. Yollar, bina-
lar, vitrinler pırıl pırıt, ağaçlarda ışıktan çiçekler, baş-
kentliler gülümsüyor, aydmlık yarınlara çağrı mı diye
umutlanıyorlar. Işıklar güzel de imzalar göze batıyor!
Yerel yöneticilerın imzatarını ışıklarda değil. çabaların-
da görmek daha güzel kuşkusuz. imzaları değil, çabala-
rı parlatmak gerekir. Çağdaş bir başkent oluşturmak,
başkentlilere güzel soluklar vermek, yaşama sevincini
yeşertmek gerekir. Başka bir deyişle köykent yaşamını
değıştiren çabalar ve eylemler bekleniyor yerel yöneti-
cilerden.
Yeni yıla doğru böyle bir başkente yönelmenin sevin-
cini de kutluyorum ben. Anakent Belediye Başkanı Mu-
rat Karayalçın, sanat ve kültür etkinliklerine de metro
kadar önem veriyor. Çağdaş bir başkent için tüm ola-
nakları zorluyor. Sanatçıları sevgiyle destekliyor her
zaman. Bu davranışı beğenenler var, eleştirenler var.
Örneğın bir sanat olayını, bir heykeli, bir alana öngörü-
len sanatsal bir yapıt öncelikler açısından ters buluyor-
lar. Galıba yanılıyorlar, başkenti köykentlikten kurtar-
mak için güzel yapıtların, çiçekli parkların, ağaçlı yolla-
nn, müzelerın, sanat galerilerinin, konser salonlarının,
heykellerin de önceliği var bence. Bir kentin güzelliği
onlarla oluşur. Çirkin bir kent yaşayanlara mutsuzluk
verir ancak; yaşama sevincini yeşertmez, soldurur. Çar-
pık kentleşmeden önce herkes daha mutlu değil miydi
acaba?
Geçen hatta Inönü'yü anma konserini izlerken düşün-
düm. inönü müzik devrimini gerçekleştiren ve uygula-
yan bir devlet adamı. Yıllar boyunca CSO salonunda
hiçbir konseri kaçırmadı. Orkestrayı, solistleri, yönetici-
leri sevgiyle selamladı her zaman. Ancak anısına bir
konser hâlâ çağdışı bir salonda veriliyori O gece salon-
daki kalabalık ve coşku, konseri izleyen bakanları uyar-
dı mı acaba? Yeni projeyi bir an önce uygulamak için
gereken çabayı gösterecekler mi? ûdenekleri kesıntisiz
verecekler mi? Başkentimizin bir değil, birkaç konser
salonuna ihtiyacı var bugün. Çoksesli müzik sevgısi gi-
derek gelişiyor, yeni orkestralar kuruyor gençler. Çal-
mak istiyorlar, dinlemek istiyorlar. Bu isteği güzel de-
ğerlendirmek gerekir.
CSO bu kez Beethoven ile selamladı müziksever dev-
let adamını. Keman konçertosu ve Beşinci Senfoni'yle.
Bence Ismet Paşa da dinledi bu konseri. Suna Kan'ı da
nasıl kutladı kimbilir. Birlikte izlediğimiz konserlerde
sahnedeki kadın sanatçıları gözleri parlayarak seyretti-
ğini anımsarım her zaman. Ne güzel gülümserdi. Kon-
ser sonunda ne güzel kutlar kucaklardı onlan... Ben de
her zaman umutlanır, onurlanırım kadın çalgıctlanmtz-
la. Müzik devriminin uzantıları, laik cumhuriyetimizin
ürünleri olarak selamlanm onlan. Meclis'te hâlâ imam-
hatip okullan açılmıyor diye sızlananlar var, oysa kon-
servatuvar açılmamasınt eleştirmeleri gerekir. Müzik
eğıtimine, çoksesli muziğe önem verilmesıni önermele-
ri gerekir. Bir imam-hatip okulu sayısına bakın, bir kon-
servatuvar sayısına! Zorunlu din derslerinin kaldınlma-
sını da ıçtenlikle destekliyorum ben. SHP'li ve CHP'Iİ
milletvekilleri geç de olsa bu konuya değindiler. Uygula-
madaki terslikler zqrunlu din derslerinin kaldınlması
için yeterli bir uyarı bence. Ne ılginç olaylar yaşf^ı son
yıllarda!
"Yetmiş yıllıkCHP eğitim sisteminin devletin temeline
dinamit yerleştiren insanlar yetiştirdiğini" öne süren bir
mıiletvekilinin görüşünü de hayli yadırgıyorum. Ben o
eğitim gören kuşaktanım, devletime bakışım, halkıma
sevgim, görev ve sorumluluk duygularım. banşseverli-
ğim, yaşama sevincim o eğitimle gelişti... Genç kuşakla-
nn özgür bir eğitimle yetişeceğine inancım da o eğitim-
den kaynaklanıyor. Özgür eğitim temel ilkemiz olmalı.»
Susan değil; konusan, tartışan, düşünen kuşaklar öngö-
rülmeli eğitim yolunda...
Beethoven'in keman konçertosunu başörtülü bir çal-
gıcıdan dinlemek olanağı var mı? Hangi Islam ülkesinde
var kadın sotistler, çalgıcılar? Ülkemizi onuriandıran ka-
dın çalgıcılar da laik bir eğitimin uzantısı değil mi? Suna
Kan, yılların birikimiyle düzeyine, kişiliğine yaraşır bir
yorumla çaldı konçertoyu. Sahnede heyke! gıbı dıkiliyor,
topraklarımızdaki uygarlıkların tanrıçalarına benziyor.
Amakemanı, insanı simgeliyor Çalışarak onca yıllıkde-
neye, birikime karşın çalışmaktan geri kalmayarak varı-
!an düzeyi, emekle üretilen bir güzelliği kanıtlıyor. Yete-
nek bir vergi kuşkusuz, çaiışarak boyutlanıyor. Çalışma-
yanlar da boyut yitiriyor değil mi? Gürer Aykal yönettiği
zaman CSO'nun güzel bir düzeye varması da çalışmak-
tan kaynaklanıyor. Çalışmayanlar, çalgısını provalarda
ele alanlar da Aykal'ı üzüyorlar kimi zaman! Başarılı bir
olay alınteriyle yaşanıyor.
Konserden sonra Gürer Aykal'ın odasında şarap ve
peynirle ağırlandı konuklar. SHP Genel Başkanı ve Baş-
bakan Yardımcısı Erdal inönü, kimi SHP'li bakanlar, İnö-
nü Vakfı'nın Başkanı özden Toker ve tnönü ailesinin
genç kuşaklan. Gece söyleşilerle uzadı. Sanatçılardan
inönü'ye güzel bir teşekkür bu. Paşayı Beethoven'in
müziğiyle selamlıyor, ailesiyle paşasal anılarını payla-
şıyorlar. özden Toker'in sahneye uzatarak sunduğu çi-
çekler de geçmişten geleceğe bir köprü kuruyor 19. yıl-
dönümünde. Güzel bir olay, müziksever bir devlet
adamına yaraşır bir anma töreni. Başkentimiz gerçek-
ten parlak saatler yaşadı o gece.
Tarihimize, coğrafyamıza imza atanların ışığı sönmü-
yor hiç!
BUIMACA
SOLDANSAĞA 1 2 3 4 5 6 7 8 9
1/ Albert Caramsnün ta-
nınmış bir romanı, 2)
Ücretle çalışan kımse...
Bir şeyın özünü oluştu-
ran ana öğe. 3) Futbolda
topa sen vuruş... Ekin bi-
çildikten sonra toprakta
kalan köklü sap. 4) Ni-
şan... Ağn Dağı'na veri- 6
len b« başka ad 5) Çok -j
in ve kaba şey. 6) Kahve-
rengi lekelerle belirgin bir 8
bitki hastahğj... Cılve. 7) «
Bilinç... Pasifık yerlıleri-
nın çiçeklerden yaptıklan kolyeye
verilen ad... Bircetvel türü. 8) Vakıf
gelirinderrgörevlilere verilen ayhk.
9) Kütahya'nın bir ilçesi... Babkçı
kayıklannın balıklan çevirmek
için denıze fırdolayı ağ salmalan.
YL'KARIDAN AŞAGIYA
1) Reşat Nuri Güntekin'ın bir ro-
manı. 2) Huysuz. çirkin ve yaşlı
kadın... Çölden esen rüzgar. 3)
Asalak bir böcek... Neptünyum
elementinın simgesi... Kuzu sesi. 4)
Utanç duyma... Hak ve hukuka uygunluk. 5) Bezekçılıkte kul-
lanılan yeşil ve pembe dalgalı bir çeşit sedef, 6) Savaş düzerun-
dekı ordunun ıki yanından her bm... Bir vidada iki diş arasındî
kalan çukur bölüm. 7) Fmnda ekmek, börek, çörek çevirmey*
varavan bir tür kürek... "Hayır" anlamında kullarulan söz. 8
l)ye... Kınk kemiklen bır arada tutmakiçm kullarulan tahta gi
bi duz nesne. 9) Bir görevin yürütülebilmesi için merkez olaral
seçilen yer... Hukuk.