25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 HAZÎRAN 1990 CUMHURÎYET/17 HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGUN Meteorotoji Gene) Mûdûriûğu'n- den aJınan bigîye göre yurdun ku- zey kesimleri parçalı yer yer çok bulutlu, Karadeniz, İç Anadolu- nun kuzeydoğusu ile Doğu Ana- dolu'nun kuzeyi sağanak yağışlı. öteki yerler az bulutlu ve açık ge- çecek. HAVA SICAKLIĞ1: Yağıs alan yerlerde değişmeyecek, ötekı yerlerde artacak. RÛZGÂR: Kuzey • ve batı yönlerden hafif, ara sıra dolayında bulunacak. van Gölü'nde hava parçalı ve az bu- orta kuvvette ve yağış anında kuv- lutlikgeçecek. ftûzgâr gûney ve bat yönlerden hafif, ara vetlice esecek Demzienmızde sıra orta kuvvette esecek. Göl küçük dalgalı olacak. günbatjsı ve lodostan 2-4 kuvve- tinde saatte 4-16 deniz mili hızJa esecek. Deniz hafif çalkantılı ola- __ cak. Dakja yüteekliği 05-15 m * * " " • ouıu ° u J A 30° 1-4° Dıyartator B 24° 11° Edıme A 28° 12° Erancan A 24° (PErzurum Y 21° 3° Esta$efw Y 20° 6°Gaziankt> A 28" 18° Giresun A 28°13 c> GûmüshafieY Y 20°11°Hal*Sn A 29° 17° Isparta B 26° 13° Istantnji B 24° 13° Izmr B 24° 8°Kars B 29° 7° Kasömonu Y Bokı Bursa ÇanaMtafc Conım Denzü Y 18° 6°Kays«n B 25° 13° KifMaret' A 28°14°Ko(iya Y 18° 6°KDtariya A 26° 11° MalaJya 28° 9°Manısa 25° 14° K Maraş 23° 8°Mersm 20° 2°Mu0la 23° 7»Muş 28°13°Nığ(le 18°12°0rtu 20° 9°Roe 28° 17» Samsun 24° 8°Siırt 21° 11° Sinop 2S°16°Sıws 21° 3°1ekınlaO 28° e°TıatBDn 18° 3°Turvcelı Helsinki J m k Lenıngrad J Moskova. ş 23° 6°Van 25" 7"Ya2gat 23° 7°Zonguldak 'yaflmuriıj ısst A-aç* B-tHikjOu G-güneşt K-Urt S-sst Y^jjmurtu Sam Kahire • DUNYA'DA BUGUN 4mstentam B 19° Amman A 30° Aftna Bağdat Bvc&tona arBoraı Brtjkseı Budapeşle Cenevre fcay» OMe Dubaj Frsridurt Gıme rteısirtc Kahire Kopenlug KAIn Leftoşa A 25' A 35° Y 26° Y 17° A 25° Y W Y 18° B 21° Y 17° B 19° Y 27° A 36° A 40° B 22° A 26° Y 20° A 28° Y 17° Y 18° A 30° Lenıngrad Lonüra Msdnd «Mano Moskova Müratı NmYoct Oslo Pans Prag ftyad Homa Sotya Sam telAviv Tunus Varşova V*n«t* Viyana A 22° Y 18° Y 28° A 25° A27° B 21° Y 19° Y 29° Y 17° B 19° Y 18° A 39° A 26° B 21° A 31° A 25° A 30° A 18° Y 21° A Was!»nglonY 30° Züntı A 19° BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Genellikle ince bezden yapılmış, uç- kurluk böliimü dar, kurdele biçiminde bayrak. 2/ Briçte ka- zanılan her ele verilen ad... Yunanlılara veri- len bir başka ad. 3/ Özsu... Balıkesir ilin- deki Kaz Dağı'nın mi- tolojik dönemlerdeki adı. 4/ Eski özel oto- mobillerin karoseri biçimi. 5/ Seryum elementinin simgesi... Balık yumurtası ile yapılan bir tür meze. 6/ Hac zamaııı dışında Kâbe ve dığer kutsal yerleri zi- yaret etme... Bir yüzey ölçüsü birimi. 7/ Sebk-i hindi akımının öncüsü olan XVII. yüzyıl Divan şairi... Dahil. 8/ Radon elementinin simgesi... Hücre ce- kirdeğinde bulunan ve kromatin tane- lerini taşıyan ağ biçimindeki ipliksi ya- pı. 9/ Mükeınmel... Uzakhk işareti. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kocabaş da denilen, ıspinozgiller- den bir kuş türü. 2/ Kil ve kum karışımı verimli balçık... Belirti. 3/ Bir ticaret senedinin üzerine yazılan kerdlik... Hoşgörüsü geniş, kalender kimse. 4/ Denizlerin çekilmesiyle oluşan ve yurtlanmaya elverişli olan bölge. 5/ Bağırsaklar... Asya'da bir ırmak. 6/ Bir no- ta... Sıntr nişanı... Küçük mağara. 7/ Bitki köklerinden elde edilen kırmızımsı san boya. 8/ Fiil... Pamuktan dokunmuş basma. 9/ Mak- bul bir sıcak ülke meyvesi... Olurasuzluk belirten bir önek. 60 YİL ÖNCE Cumhuriyet Turizm kongresi bitti S HAZİRAN 1930 Beynelmilel Turing kulüpler ittihadı kongresinin son celsesi dün Galatasaray Lisesi konferans salonunda aktedilmiştir. Kongrede mevzuu bahsolan mes'eleleı kaıara raptedilmiştir. Londra'dan tstanbul'a otomobille seyahat yapılabilmesi için alâkadar memleketler tarafından teshilât icrasırun temini için teşebbüsatta bulunulması, el'an Turing kulüp ve triptik usullerini kabul etmiyen bazı Balkan hukümetleri nezdinde teminatta bulunulması kararlaştırılmıstır. Otomobil seyahatlerine gösterilen teshilâtm bisiklet seyyahlarına da teşmili takarrür etmiştir. Kongrenin son celsesi dağıldıktan sonra bir muharririmiz lngiliz murahhası ile görüşerek Türkiye hakkında ihtisasatıru sormuştur. lngiliz murahhası şu cevabı vermiştir: " — Türkiye'de gördüğümüz hüsnü kabulden ve Türkiye'deki terakkiyattan çok memnunuz. Bilhassa Türkiye'de inkılâbın azametini kongre münasebetile daha yakında gördüm." Murahhaslar öğleden sonra otomobillerle Perapalas'tan hareket etmişler ve Kapalıçarşı'ya gelmişlerdir. Turistler Kapalıçarşı'yı Sandal bedestenini ve Beyant camiini ziyaret etnüşler, oradan Darülfünuna gitmişlerdir. FOIRE •• 30 YIL ONCE Cumhuriyet Gürserin beyanatı 5 HAZİRAN 1960 Devlet ve Hükümet Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel, bugün saat 16.30 da gazetecileri makamında kabul etmiş ve kendilerine kısa bir beyanat vermişür. Gürsel, hayli kalabalık olan gazetecileri görünce, "Oooo... Çok kalabahksınız, ben sizi ^ ^ — nereye oturtayım? Halbuki uzun O r 8- Cemal Garstl uzun konuşmak istiyordum sizlerle, şimdi siz birçok soru sorarsınız" demiştir. Gazeteciler soru sorrruyacaklannı söyleyince: "Allah sizden razı olsun" "Şu halde ayakta konuşacağız" dedikten sonra, şu kısa beyanatı vermiştir: "En büyük kuvvetimizin matbuatımız olduğuna benim kati kanaatim vardır. Matbuat idarelere ışık tutan, yol gösteren büyük bir fıkir kudretini temsil eder. Bu kudretin tam kemaliyle vazifesini yapabilmesi için tek şart, hürriyettir. Gazetecinin ve matbuatın hürriyeti kesilirse, idarecilere ışık tutan bu müessese kararır, idare de karanlıkta kalır ve yolunu şaşırır. Eski iktidar bu bâdireye düşraüş ve nihayet bugünkü akıbetini bulmuştur. Ben, idaremin devam ettiği müddetce matbuatın sizlerin bu kudretinizden istifade etrneyi bir gaye biliyorum. Bütün hakikatleri gördüğünüz gibi yazacak, yanlış hareketlerimizi açığa vuracak ve kötü işlerimizi tenkid etmek suretiyle bize ışık tutacaksınız. Beni de tenkid edeceksiniz. Vazife şuurunun mükemmel olduğuna inandığım sizler, bize temiz ve iyi yoUan göstereceksiniz. Bütün Türk matbuatını sizlerin şahsında saygı ile anıyorum:' Orgeneral Gürsel bu kısa beyanatından sonra gazetecilerle fotoğraf çektirmiştir. GEÇEN YİL BUGÜN CumhuriY et Humeyni'siz dönem 5 HAZİRAN 1989 Dün sabah 07.00'de (TSİ 06.00) öldüğü bildirilen îran'ın dini lideri Humeyni için ülkede 40 gün yas ilan edildi. Ayetullah Humeyni'nin cenazesinin bugün kaldırılacağı resmen açıklandı. îran'ın önde gelen ve araJarında iktidar çekişmesi olan dört liderin ortak açıklamalannda, ordu birliklerinin her türlü komploya karşı koymak üzere kesin talimat almış olduğu vurgulandı ve Irtn hallu "safları sıklaştırmaya, komplolara karşı uyamk olmaya" çağnldı. Dini liderin öldüğünün duyurulmasından sonraki ilk saatlerde halkta gözlemlenen heyecan ve telaşın da sonraki saatlerde geçtiği ve dunımun sakin olduğu bildiriliyor. Humeyni'nin yerini alacak dini lideri seçecek Uzmanlar Meclisi'nin de önümüzdeki günlerde toplanacağı ve bu toplantıda Humeyni'nin oğlu Ahmet'in, babasının vasiyetini okuyacağı belirtildi. AA'nın Tahran'dan geçtiği habere göre Tahran Radyosu, Humeyni'nin ölümünü dün sabah 07.00'deki haber bülteninde duyurdu. "Biz Allah'tan geldik ve Allah'a döneceğiz" mealindeki ayetin okunmasının ardından verilen ölüm haberiyle birlikte günlerdir uluslararası kamuoyunu da yakından meşgul eden bir olay kesinleşmiş oldu. Bilindiği gibi 23 mayıs günü sindirim sisteminden kanama geçiren ve aynı gün ameliyat olan Humeyni hakkında önceki günlerde birkaç kere öldüğü şeklinde iddialar ortaya atılmıştı. Cenaze törenini düzenlemek için oluşturulan merkezin yayımladığı ilk bildiride, Humeyni'nin cesedinin önceki gece yıkanıp kefenlendiği ve daha sonra morga kaldırıldığı açıklandı. Söz konusu merkez, cenaze töreninin de bugün yapılacağını bildirdi. TARTISMA tçerideki Gazeteciler ve Açhk Grevi Eğer baskıcı bir toplum olmaktan çıkmak isteniyorsa siyasal baskı aracı olarak uygulanan işkenceye son verilmek isteniyorsa düşüncelerin serbest açıklanmasının ve örgütlenmesinin güvenilir ortamı sağlanmak isteniyorsa kısacası, demokratikleşme ve özgürleşme doğnıltusunda ciddi adımlar atılmak isteniyorsa, 141 ve 142 kaldırılmahdır. Çanakkale ve Bartın cezaevlerindeki gaze- tecüerin başlattığı açlık direnişi, 141 ve 142'nin tartışılmasını yeniden gündeme getiriyor. Kimi yetkili çevrelerin, bunlann "gerçek" anlamda gazeteci olmadığını, kimi illegal ör- gütlerin yayın organlannın yan müdürleri ol- duklannı, kulaklara fısıldadıkları biliniyor. Bununla duyumsatılmak istenen şu: "Bu ör- gurJer siddet örgütleri. Bunlar da düşünce SBÇ- lnsu defil.' Eskilerin deyişiyle neşteri, tam da buraya vurmak gerekiyor. Türkiye, bugün, niçin insan hakları ve de- mokrasi açısından "geri" bir ülke olarak "ge- Kşiyor"? Çünkü 141 ve 142, yalnızca sosyaliz- min öğrenilmesini engellemedi, ülkenin de- mokratik olmayan yapılanmasının medyasım oluşturdu. Toplumu, sınıfsal ve düşünsel ola- rak sürekli kutuplaştırmakla kalmadı, baskı- cı bir sistemi de "demokratik" yasamın aynl- maz öğesine dönüştürdü. Solun özgürleşme- si, yani gerçek anlamda demokratik bir top- lum olmak, topluma, sürekli olarak bir "tehlike" olarak algılatıldı. 141 ve 142, Türkiye*nin karabasamdır. De- mokratikleşmenin önündeki belirleyici engel dir. özgurleşmenin engelidir. Baskıcı bir top- lum olmanın dayanağıdır. Ülkenin, bağımlı ekonomik yapalanmaya sürüklenişinin ardın- da 141 ve 142'nin olumsuzlukları gizlidir. Dış sermayenin bir eklentisi ve tamamlayaru ola- rak bağımlı ekonomik yapüanmadan özerk bir yapılanmaya yönelememenin ardında, 141 ve 142'nin neden olduğu bilimsel erozyon gizli- dir. Çağını kavramaktan yoksun düşünce cü- celiğinin, fıkir kısırlığımn ardında, gene bu maddelerin baskıcı etkisini aramak yanlış olmaz. Gazetecilerin açlık grevi, kişisel değil top- lumsal sorunlardan kaynaklaruyor. Demokra- tikleşme özlemlerinin ağır bastığı bir dönem- de demokratik olmayan, faşist kökenli ve kim- likli bir baskılanmayı, yeni bir boyutta dile ge- tiriyor. Zamanlaması da haklılığını pekiştiriyor. TBKP yöneticilerinin 141 ve 142'nin kaldınl- raası amacıyla başlattıklan ölüm orucu, bü maddelerin ilgili bakanlıkça gündeme alındı- ğına ilişkin haberler nedeniyle sona erdirildi. Ne var ki siyasal iktidar, 141 ve 142'yi gün- demden uzaklaştırmaya, yani yeniden bu mad- delerin bulundurulduğu soğutucuyu çalıştır- maya basladı. Oysa, 141 ve 142 açısından, gün demde bulunan "acil" iki sorun daha vardı: Birincisi, on yılı aşkın bir süredir içeride bu- lunan 141 ya da 142'den hükümlü olanlann, bu maddelerin kaldırılmasıyla birlikte tahli- yeleri; ikincisi, giderek anan gözaltı, işkence ve tutuklamalarla kendini duyumsatan baskı- nın, gene bu maddelerin kaldırılmasıyla önem- li ölçüde sona ereceği beklentisi. örneğin İHD Ankara Şubesi'nde toplanan 18 Mayıs 1990 günlü bilgilere göre Ankara Merkez Cezaevi'nde, sol siyasal tutuklu sayı- sı, sıkıyönetimin kalkmasmdan bu yana ilk kez 50 sayısını aşıyor ve 174'e yükseliyordu. Nev- ruz günü Gösteri ve Yürüyüş Yasası'na aykırı etkinlikten tutuklu bulunan 21 kişinin dışın- dakilerin tümü 141, 142'den tutukluydular. Bu baskılama, 141 ve 142'nin vaılığından kaynaklanıyor. Kaldınnız 141 ve 142'yi, ille- gallikle suçlanan nice kişi, ya legal-yasal bir konumda olacak ya da yasal örgütlerden biri icinde yw alacak. Bu, tümünün yasallaşaca- ğmı ya da tümünün yöntem olarak şiddeti bı- rakacağını söylediğimiz anlamına gelmemeli. Ama şiddeti olduğu kadar, örgütlü şiddeti mahkum edecek yeteri kadar yasa maddesi var. Tüm ilerici devinimleri (hareketleri), ör- güt olarak ve bu örgütleri de şiddet örgütü ola- rak niteleyerek baskıyı, istendiği ölçüde yay- gınlaştırıp yoğunlaştırmak demokratik bir yöntem olamaz. Bir başka deyişle 141 ve 142, ülkede, ilerici emekciler üzerindeki baskıyı, gü- nün değişen koşullarına göre öznel ve keyfi olarak arttırmanın olanağıru sağlamıştır. Böy- le bir hukuk devleti olamaz. Eğer baskıcı bir toplum olmaktan çıkmak isteniyorsa siyasal baskı aracı olarak uygula- nan işkenceye son verilmek isteniyorsa düşün- celerin serbestçe açıklanmasının ve örgütlen- mesinin güvenilir ortamı sağlanmak isteniyor- sa, kısacası, demokratikleşme ve özgürleşme doğnıltusunda ciddi adımlar atılmak isteni- yorsa 141 ve 142 kaldınlmalıdır. Bu yasalann kaldınlmasmdan boşluklar doğması olası de- ğildir. Ancak geleneksel olarak ülkeyi, baskı- cı yöntemlerle yönetmeye alışmış olanlar, 141 ve 142'nin kaldınlmasmdan doğacak boşluk- lann baskı yapma özgürlüğünü sınırlayacağını düşünerek tedirgin olabilirler. Ama, kendisi gibi düşünmçyeni gece yarısı yatağından al- mak, gözlerini bağlayıp işkencehaneye atmak, en iğrenç işkencelerden geçirmek özgürlüğü dönemi kapanmahdır. Yeni düsüncelere yakın- lık duyan ortaokul öğrencisinin saçını kazıyıp bileklerini zincirleyip zindana tıkamak, fark- lı şeyler düşünebilmesi için "kaçık" olması ge- rekir anlayışıyla tımarhaneye göndermek öz- gürlüğü de tarihe gömülmelidir. Bütün bun- lar için de 141 ve 142 kaldırılmalıdır. Cezaevindeki gazeteciler, açlık grevleriyle kulaklara üflenen ünletn ve sorulan açığa çı- karmaktadırlar. Sorumlu müdürlüklerini yaptıkları yayınlar, şu ya da bu örgütün yayın organı olsa da ga- zetedir ya da dergidir. Şiddetin değil düşün- cenin aracıdırlar. Hüküm, yani 101 yıl, 74 yıl, 141 yıl, bu nedenle yani düşüncelerden dolayı verilmiştir. Soru ve ünlem yan yanadır: Birincisi, Özellikle bugün varsa bu örgütler niçin legal değil? 141 ve 142 kalknuş olsa bun- lann yasal olmayan bir yönü olmayacak! ikincisi: madem ki bu dergiler-gazeteler, ya- sal olmayan şu ya da bu örgütün organı. Yazı müdürü, örgütün üyesi ya da yöneticisi ola- rak yargüanabilirdi. Böyle bir karut yok ise bu- gün, hükmü kesinleşmiş davalar için bu tür yorumlar yapmak doğru bir yaklaşım değil- dir. Ama bundan önemli olan, bu insanlar, ör- güt üyesi ya da yöneticisi olarak yargılanmış olsalardı, hepsinin cezası tamamlanmış ola- caktı. İllegal bir örgütün yöneticisi olsalar 8-1S yıl, üyesi olsalar 5-12 yıl hapis cezası alacak- lardı. Bir örgüt üyesine, on kez örgüte üye ol- maktan ceza verilemez, çünkü bir insan, bir örgüte on kez giremez. Ama bir insana, on ya- ndan on kez aynı ceza yinelenerek verilebilir. Ceza verilirken bu insanlar gazeteci ve ya- zar olarak kabul edilmiştir; ne var ki cezalar taıtışılırken örgüt üyesi olarak düşünülmek- tedirler. Olmaz öyle şe>-. Binlerce insan bu maddelerden gözaltına alındı. Binlerce insan bu maddelerden işkence gördü. Nice insan işkencede yaşamını yitirdi. Nice insan onlarca yıldır bu maddelerden içeride. Lütfen beyler, gercekten "iş bitirid" iseniz, yıllardır elinizde evirip çevirdiğiniz şu işi biti- riverin. MUZAFFER İLHA.N ERDOST İHD Ankara Şube Başkanı TEŞEKKÜR 27 Mayıs 1990 günü kaybettiğimiz, değerli varlığımız, aile büyüğümüz EMEKLt VETERÎNER ALBAY SÜLEYMAN İLHAMİ ÖZMAN'ın Ebediyete intikalinden sonra büyük acımızı paylaşmak üzere evimize gelen, telefon, telgraf ve mektupla başsağhğı dileyen, cenaze törenine katılan, çiçek yollayan ve Eğitim Vakıfları'na bağışta bulunan bütün akraba ve dostlarımız ile yerli ve yabancı kuruluşlara içtenlikle teşekkür ederiz. AİLESİ TJC İSTANBUL BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYESİ İSKİ İSTANBUL SU VE KANALİZASYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İHALE DUYURUSU Aşağ.da özeliıklen belirtilsn kapalı zarf ıle teklil alma yûntemındekı ıhale ile ılgilenenler, irtale dosyasını İSKİ GENEL MÜOÜRLÜĞÜ TİCARET İŞLERİ DAİRE BAŞKANLIĞCNDA göfebılir ve dosya bedelini İSKİ GENEL MÜ- DURLUGU mertoz veznesıne yatırarak alabılirier. İstetclilenn şannameye uygun hazıtiayaçaklan kapalı tetdif mektuplannı thale tahhinde saat 11.00'e kadar aşa- ğtda belirtilen adreste GENEL EVRAK MÛOÜRLÜGÜ'na girış. tarih ve numarasını içeren alındı makbuzu.karf>b- ğmda toslim «meteri gerskmektedir. Tekltf rarfları saat 14.00te İhale Kbntisyon Başkanlıöınca açdacaktır. tSKİNO: \A7S16 \A7406 V7512 KEfİF İŞİNADI İHALE BEOEÜ OEÇld TARİHİ OOSYA TEMİNAT BEDELJ VL731B 1977 Model RenauH Station 0(0 yedek parçalan J 9 Psugaot mimbüs y«dek parçalan Fbrd oto yedek parçalan 19X240 Man araçları • yedek parçatan Ranault oto yedek parçalan 12A9903000000f>- 30000000- 13O00(M)0a- 14A990 io2.9eaooor- is«990 25.000000- 19«590 1500.00IV- 1.8S0.00O- 5.149.00r>- 1.250000- aoorv- lOOOOr- 39.00TA- 3i.oor>- 7500ı- Not: 1) Postadakı gecıkmeler dikkate alınmaz. 2) İSKİ2886sayılı Devt«t İhale Kanununatabiotmayıpihaloyiyapıpyapmamakta, Aledığkıe kısmenveya ta- mamen yapmakta uygur bedelin tespit ve takoirinde serbeattir. ADHESİ : İSKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Aksaray Meydanı 34410 AkaarayiSTANBUL TEL . 583 38 00 (35 Hat) TELEX : 23923 ISU-tr FAX : 5883883 OZEL BORA SURUCU KURSU LÜTFEN, bana uzak- pahalı demeyin. DERSANEMİZİ ve pistlerimizi görun. KARAR1N1ZI ona göre verin. Üskûdar: 343 67 82 Kozyatağı: 361 81 63 Tarabya: 162 08 18 BELGELERLE KURTULUŞ SAVAŞI ANILARI Ebubekir H.Tepeyrao 2000 lira (KDV icinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad 39-41 Cağaloğlu-htanbul ödemtU gönderilmez. NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Sıvaslıyan'ın Mektubu... "Ermeni Sorununa Çözüm mü?" başlıklı Ankara Notları'nın üçü, 29 nisanla, 3 mayıs günleri arastnda çıktı. Bu, dördüncüsü oluyor. Yazarlardan Sami Kohen, Teoman Erel köşelerinde ko- nuya eğilen yazılar yazdılar. Ermeni asıllı, gazeteci-yazar Hagop Sıvaslıyan, İstanbul'dan yazdığı mektupta, Ermeni sorununa çözüm arıyor İki dededen yetim olduğunu, bana telefonda açıklayan Hagop Sıvaslıyan, şöy- le diyor mektubunda: "Sayın Mustafa Ekmekçi, Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan "Ermeni Sorununa Çö- züm mü?" ana başlıklı üç yazınızı, konuya çok yakın biri olarak itgi ile izledim. Bu konuya şimdiye kadar yazarlanmız tarafından ifade edilenlerin birçok profesör ve tarihçilerimiz tarafından şim- diye kadar söylenenterin dışında, bir şey bulup bulamayacağım merakı ile dikkatle okudum ve en azından yazılarınızda konuya objektif bir yaklaşım, içtenlik, hoşgörü ve medeni cesaret bul- dum. Bu konuya yaklaşımda önemli olan ne George Bush'un söz- leridir, ne de ona yanıt verilip verilmemesidir. Önemli olan, ko- nuyu ele alırken taraf olmak değil, gerçekleri bulup çıkar yol aramak, inatla davayı sürdürmek değil, çözüme yardım etmek- tir. Eğer geçmiş günlerin bu kahredici davasının hepimize huzur- suzluk verdiği, çözümlenmesı için ortak anlayış noktalarına ge- linmesinde yarar olduğu kanısındaysak, davayı ele alırken ilk yapılacak iş, koyu bir millıyetçilik ve tutuculuk duygularından kar- şılıklı sıyrılıp günümüzde var olmasını istediğimiz ve yolunda ne denli fedakârlıklara katlandığımız özgür ve gerçekçi bir anlayış icinde, yüzyıllar boyu aynı topraklar üzerinde kardeş gibi yaşa- yan bu insanlan, bir gün, bu kadar kötü şartlar icinde karşı kar- şıya getiren düşmanlığın kökenindeki nedenleri doğru ve sağlam bir temel üzerine oturtmamız gerekir. Olaya bu açıdan bakılınca ne kadar doğru Sayın Prof. AkşirV in sözieri: — Ermeni sorununa bir savunman (avukat) gibi yaklaşmak yanlış. Buna çözüm yolları aramak gerek. Ben, yıllar önce Sayın Akşin'i iik tanıdığımda ve bir derginin sırt sırta iki sayfasında Ermeni sorununu beraberce yorumlar- ken sevgili dostum doçentti. Şimdi profesör oldu. Kuttar daha nice başarılar dilerim. Ancak acaba tartıştığımız o sorunda, bu- güne kadar ne gibi ilerlemeler oldu, Türk ve Ermeni insanlan nereye varabildiler? Dürüst araştırmacıların, toplumbilimdlerin, insancıl düşünceli kimselerin çalışmalan ortaya çıkmadı ve bu acı olayların gerçek yüzleri, dokunulması yasak bir konuymuş gibi karanhklarda kaldı yıllardır. Olumlu ve geçerli olabilecek, bir çıkış yolu ve soruna esaslı bir çözüm bulunamadı. Olayların bazı aynntılarına hiç do- kunmadan geciştirilmek istenmesi ve hele tarafları dün olduğu gibi bugün de büyüklü küçüklü bazı devletlerin nasıl sömürdük- lerini görmeden ve hesaba katmadan konuya isabetli bir yakla- şım olanaksızdır. Öncelikle belirtmekte fayda vardır ki son 60-70 yıl icinde Türk- Ermeni ilişkilerine ait belgesel ve bilimsel araştırmalarımız, ko- nuya yararlı olacak şekilde yaklaşan çalışmalar, yurdumuzda yok denecek kadar sınırlı oldu. Oysa toplumlanmızı içte ve dışta, olumlu ve doğru yolda uyarabilmek için, özel yorumlar yertne, karşılıklı olarak duygu karışımlarından uzak, kişisel gözlemler- den arınmış, kitlelere konuşan, tarihi ve bilimsel sağlam verile- re dayalı araştırmalann yapılmış olması gerekirdi. Bunca zaman geçtikten sonra ancak geçen yıl, devlet güdü- münde ortaya konan Osmanlı arşivleri konusunun ne derece inandırtcı olduğunu, sözü edilen arşivlerin bugüne kadar bir tek yabancı bilim adamı tarafından bile ilgi görmemesı ilginçtir. Gerçekte, bu soruna politik değil, insancıl bir çözüm bulma- mız gerekmektedir. Sayın Sina Akşin'ın şu sözleri de çok ilginç: , — Tehcir (göç ettirme) sırasında birçok Ermeni öldü. Ama 1914-1923 yılları arasında 2.5 milyon Anadolu Müslümanı da öl- dü. Çok doğru, ama hiç kuşkusuz Prof. Akşin bu cümlenin ilk an- daki çağrışımı gibi, bu 25 milyon Anadolu Müslümanının, yani Anadolu Türkünün herhalde Ermeniler tarafından öldürüldüğü- nü söylemek istemiyordur. Buna benzer bir sözü, geçenlerde yük- sek düzeydeki bir bürokratımız da Bush'un 24 Nisan mesajına cevap olarak söylemiş ve şöyle demişti: — Bush.Ermenilerin öldüğünü hatırlatıyor, ama aynı dönem- de 2.5 milyon Türkün öldüğünden hiç söz etmiyor. Gercekten bu 2.5 milyon Türkün neden ve nerede ölmüş ol- dukları hususu üzerinde durmak ve nedenini ortaya koymak bi- zi bir yerlere götürecek ve bazı şeylerin ortaya konmasında yardımcı olacaktır. Ne oldu bu insanlara? Neden bu ölüme sü- rüklendi milyonlarca vatandaşımız? Yanıt çok basit ve açık. Yanlış bir politika ile Osmanlı impara- torluğu'nun Almanların güdümünde I. Dünya Savaşı'na sokul- ması sonucu, vatanı düşmanlardan kurtarmak uğruna öldü bu insanlanmız ve büyük bir toprak kaybı da cabası. Tarih bunu açık açık yazıyor. Sorumluları ise zamanın İttihat ve Terakki yönetiminin başında bulunan ve sonra tası tarağı top- layıp yurttan kaçan birkaç kişi. Bu nokta üzerinde dikkatle du- rup biraz daha gerisine indiğimizde, Ermeni tehcir ve sorununun da nedenleri yavaş yavaş ışığa çıkarılabilir. Hele o günlerdeki Almanların sömürge politikası, siyonizmle olan ilişkileri, Musul petrollerine iniş planları, Bağdat demiryolunun yapılmast neden- leri bir sözle, Almanların meşhur "Drang nach Osten" (Doğuya yöneliş) politikası göz önünde bulundurulduğunda ortalık epey- ce aydınlanacaktır. Arkadaşlar, tarih, bir zaman öyküsüdür ve bu zaman içindeki olayların gerçek ve kronolojik dizisini anlatır. Yani, değişik bir deyişle tarih, olayların oluşturduğu bir zaman zinciridir. Bizler canımız istediğinde bu zincirin bir halkasını istediğimiz şekilde çıkanp bir tarafa atamaz veya istediğimiz zaman, istediğimiz yere yeni bir halka takamayız. Tarih belli bir noktada başlar, devam eder ve günümüze gelir. Tarihin yazılmış olan defterinden sayfa koparılamaz ve sayfa ilave edilemez. Türk-Ermeni ilişkilerinde de bu geçerlidir elbet..." Hagop Sıvaslıyan'ın mektubu daha uzun. Mektubun kalanı- nı, gelecek Ankara Notlan'nda vereceğim. DÜzeltme: Son "Nazın\Ruhi, Sümeyra, H.Hüseyin" başlıklı Ankara Notları'nda Oya Baydar adı, Oya Haydar olarak çıkmış. Düzeltir, özür dilerim. BU HARF "KONFOR" SİMGESİDİR. HALtD ZİYA UŞAKLIGİL NESL-İ AHÎR buyük romancımız Halid Ziya UfakügiJ'ın bugüne kadar gazctc sanıfclenndc kalınif romajıı ilk kez kıtapla^arak gun mğına ç;ku Bu bûvük romını >%iylc okuyacaksıntz. Başmda bu romanı giınumüz dtlıyle basıma tuzırUyan Şcoıtettin Kutlu'nun gcniş bir tanıtnu ve açıklamaJarını da bulacaksınız. ÎNKILAP KİTABEVt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle