16 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 HAZİRAN 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 Japon prensi evlendi • TOKYO (AA) — Japonya Imparatonı Akihito'nun küçük oğlu Prens Aya, dün sade bir törenle halktan birisiyle evlendi. tmparatorluk Sarayı'ndaki 10 dakikalık törende Prens Aya ve gelin Kiko Kawaşima, Şinto dinine göre bağlılık yemini ettiler. 24 yaşındaki Aya, universiteden arkadaşı 23 yaşındaki Kiko'yla evlenerek imparatorluk ailesinin içinden evlenmek şeklindeki saray geleneğini bozmuş oldu. Aya, veliaht prens olan abisi Nanıhito'dan önce evlenerek bir geleneği daha yıktı. Honecker'e cinayet goruşturmagı • DOCU BERLtN (AA) — Demokratik Almanya'nın geçen yıl kasım ayında görevden uzaklaştınlan eski Devlet Başkanı Erich Honecker hakkında, devlet başkanhğı zamanında iki Almanya'yı ayıran Berlin Duvan'ndan Batı'ya kaçmaya çalışanlarm vurulması politikası nedeniyle cinayet suçundan soruşturma başlatıldığı bildirildi. D.Alman haber ajansı ADN, soruşturmanın 'sınırlarda uygulanan görülenin vurulması ile otomatik silah ve mayın kullanılması' nedeniyle başlatıldığını kaydetti. Çiftçi eylemi bitti • VARŞOVA (AA) — Polonya polisi, hükümetin tarım politikasını protesto eden ve Tanm BakanlığYnı çarşamba gününden bu yana işgal eden yüzlerce çiftçinin eylemine son verdi. Polisin bu akşam bakanlık binasına baskın düzenlediği belirtildi. Bölgedeki AFP muhabiri, bakanlığı işgal eden çiftçilerin bütün giriş kapılannı bloke ettiklerini, eylemlerine son vermeyi de kabul etmediklerini, bunun üzerine yaklaşık 200 polisin binaya baskın yaptığını söyledi. Baskın sırasmda ölen ya da yaralanan olup olmadığı belirtilmedi. Saddam'dan yeni tehdit • Dıs Haberter Servisi — Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin, tsrail'e dönük tehditlerini sürdürüyor. Hüseyin, Irak'a karşı bir saldında bulunması durumunda Israil'e kimyasal silahlarla karşılık vereceklerini yineledi. Irak Devlet Başkanı, ülkesinin nükleer silah teknolojisine sahip olup olmadığı konusunda ise suskunluğunu sürdürüyor. Macaristarfda yerel seçimler • BUDAPEŞTE (AA) — Macaristan geçici Devlet Başkanı Arpad Goencz, yerel seçimlerin 30 eylüjde yapılacağıru acıkladı. Basında yer alan haberlere göre, Goencz dün kırsal kesime yaptığı bir gezi sırasmda, 29 eylül yapüacak devlet başkanlığı seçiminde, başkamn parlamento mu yoksa halk tarafmdan mı seçilmesi konusundaki referandumun da 29 temmuzda gerçekleştirileceğini belirtti. Kırıma dönüş hızlanıyor • MOSKOVA (AA) — Stalin rejiminin 1944 yılında topraklanndan sürdüğü Kınm Türklerinin, 198Tdeki protesto kampanyası sonucunda elde ettikleri izinden sonra başlayan 'yuvaya dönüş' sürecinde, şimdiye dek 85 bin Kınm Türkünün yarımadaya döndüğü bildirildi. Sovyet televizyonunun haberine göre, topraklarına dönen Kınm Türkleri kendi çabalarıyla yerleşim merkezlerini kuruyorlar. NATOzirvesindeAnkara, ittifakın önemininazaltılmasına karşı çıkacak Türkiye ^tutucu' kanattaYASEMİN ÇONGAR ANKARA — NATO'ya üye 16 ülkenin liderleri gelecek hafta perşembe ve cuma günleri Londra'da buluştukian zaman, en önemli tartışma konusu "NATO'nun kaderi" olacak. Liderler resmi gündemi ol- mayan zirvede, Doğu Avrupa ve SSCB'deki son gelişmeleri değerlendirerek ittifakın sa- vunma stratejilerini gözden geçirecekler. Bu yıl sonunda imzalanması beklenen kon- vansiyonel kuvvet indirimi (AKKUM) ant- laşmasma yönelik gelişmelerin de ele alı- nacağı toplantıda, "AKKUMdan sonra ne olacak?" ve "AKKUM sonrasında kısa menzilli nüklecr ffize müzakereleri nasıl ya- pılacak?" sorulanna da yanıt aranacak. Zirvede, Başbakan Yıldınm Akbulut'un temsil edeceği Türkiye, NATO'nun güven- lik işlevinin azalmadığı görüşüyle, ittifakın geleceğine yönelik tartışmalarda "tntncu" konum alan müttefık grubuyla birlikte ha- reket edecek. Kuzey Atlantik tttifakı, Doğu-Batı iliş- kilerinde "soguk savaş"ı sona erdiren hız- lı yumuşama sürecinden doğrudan etkile- niyor. Genel Sekreter Manfred Wörner, 1989 yıl? 9 kasımında yaptığı "ünlü" ko- nuşmasmdan beri NATO'yu Doğu Avru- pa'daki değişimin "ebesT olarak nitelen- diriyor ve Berlin Duvan'nın yıkılmasmdan bu yana da NATO literatüründe "tehdit" kavramının yerini "risk" deyimine bırak- ması gerektiğini savunuyor. Bu tez, ittifak dışişleri bakanlarının mayıs ayında Brük- sel'de yaptıklan toplantıda genel kabul gör- dü ve "risk" deyimi NATO belgelerinde "tehdit" yerine kullanılmaya başladı. An- cak NATO'nun gelecekteki işlevinin ne ola- cağı, güvenlik örgütü olraa rolünü AGtK'e devredip devredemeyeceği gibi konularda ittifak içinde "tutucular" ve "refonncular" olarak nitelendirilebilecek iki ayn grup bu- lerinden Federal Almanya, Ülkesinin De- mokratik Almanya ile birleşme süreci ne- deniyle "reformcular" grubuna katıldı. Bonn dışında Belçika ve ttalya başkentle- ri de NATO'yu savunma rolünden daha fazla anndırma görüşünde ısrarlılar. İşte bu göriişün, Londra'da 16 lider arasında en önemli aynşmalardan birini oluşturması bekleniyor. Federal Almanya'nın başını çektiği grup, örneğin NATO belgelerinde yıllardır kullanılan "deterrence" (caydtrı- 5-6 temmuzda Londra'da yapüacak zirvede, ittifakın gelecekteki rolü tartışılırken Türkiye, "askeri yükümlülüklerin azalmadığı" temeline dayanan görüşü ABD, îngiltere, Norveç ve Hollanda ile birlikte savunacak. lunuyor. Dışişleri Bakannğı'nın konudan sorumlu üst düzey yetkilileri, "tntucn" te- rimini beıümsememekle birlikte, Türkiye 1 - nin, ABD, Îngiltere, Hollanda ve Norveç ile birlikte ittifakın geleneksel askeri rolü- nün önemini yıtirmediği göruşünü savunan grupta olduğunu belirtiyorlar. Dünyadaki değişim, NATO içindeki kla- sik "sahinler" ve "güvercinkr" aynmını da etkiledi. İttifakın "şahinler" olarak bilinen grubunda yer alan Türkiye, benzer bir tu- tum izlemekle birlikte, aynı grubun öncü- cılık) teriminin çok fazla "tehdit" anlamı içerdiği gerekçesiyle Fransızca kökenli ben- zer bir deyim olan "dissuasion" (vazgeçi- ricilik) sözünün yeğlenmesini istiyor. Ay- nı grup, Türkiye'nin de savunduğu "derin- likli savunma" (defence in depth) anlayı- şının yerini "defensive defence" (defansiv savunma) yaklaşımma bırakmasından ya- na tavır alıyor. Türkiye, ASD ve Norveç gibi ülkelerin NATO'nun önemini azaltabilecek adımlar- dan ısrarla uzak dunnasının savunma stra- AKBULUT-MirSOTAKIS ZİRVESİ tejisinden kaynakh nedenlerinin yanı sıra "ulusal çıkariarı" yakından ilgilendiren si- yasi gerekçeleri de var. Ankara'da yapüan üst düzeyli değerlen- dirmeler, NATO'nun Türkiye'nin Avrupa entegrasyonu içinde yer almasının "en sag- lam ayaklanndan" biri olduğu ve ittifakın önemini sürdürmesinin Türkiye'nin çıkar- larına uygun olacağı doğrultusunda. Ar.- kara, yeni Avrupa mimarisı içinde etkin rol alabilmesinin en önemli araçlarından bi- ri nin NATO olacağına inanıyor. Otuz beşli Avıupa'nın içinde NATO'nun "tsm we eşit" bir üyesi olarak yer almasının kendisine "prestij" sağladığını düşünüyor. Zirve MGK'da görüşiildü Türkiye'nin NATO üyeliğini, değişen koşullarda aynı etkinlik ve sorumlulukla surdüreceği ve ittifakın ana ilkelerinin ko- runmasında üzerine düşeni yapacağı bil- dirildi. Milli Güvenlik Kurulu (MGK), Cum- hurbaşkanı Targut Ozai başkanlığında dün toplandı. 5-6 Temmuz 1990 tarihlerinde Londra'da yapılacak NATO zirvesi hazır- lıklarının ve Türkiye'nin zirvede izleyece- ği tutumun görüşüldüğü toplantıdan sonra Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklama- da, ittifakın yeni koşullara kendisini uyar- lama çalışmalannm bir "bütün olarak" ele alınması gerektiği belirtildi. Türk ve Yunan tarafları istekliLondra'daki NATO zirvesi sırasında Türk ve Yunan başbakanlarımn buluşması 'son anda bir değişiklik olmazsa' 6 temmuzda gerçekleşecek. ANKARA (Cumhuriyet Biiro- raası planını değiştirmedi. Dışiş- su) — Avrupa Topluluğu (AT) Dublin zirvesinden Türkiye- Topluluk ilişküerini Kıbrıs soru- nuyla bağlantılı gösteren bir sonuç bildirisi çıkmış olması Türkiye ve Yunanistan başbakanlan arasında Londra'da ikili bir görüşme yapıl- leri Bakanlığı yetkilileri, "Bü kı- sa bir tanışma göriişmesinin ger- çekleşmesinden yana tutumumu- zu surdüriiyonız" derken Yuna- nistan diplomatik kaynakları da "Londra'da en azmdan bir el sı- kışma ve on bes dakikalık baş ba- şa görüşme gerekli" göruşünü dile getirdüer. Yunanistan Başbakanı Kons- lantin Mitsotakis'in ABD'deki te- maslan sırasmda Türkiye'ye bas- kı yapılması için yoğun propagan- da yürütmesi ve daha sonra Dub- lin'de topluluk ülkelerinin Türki- ye"yi rahatsız eden bir bildiriyi onaylamalarını sağlaması, Anka- ra'da "Başbakanlann görüşmesi için doğrn zaman mı" sorusunun tartışılmasına yol açmıştı. Ancak Türk ve Yunan basınında farklı yönde haberler yer aimasına kar- şın her iki ülke başbakanlartnın da görüşme eğilimıni surdürdüğü dün yetkililerce ifade edildi. Bu konuda Cumhuriyet'e görüş akta- ran üst düzeyli bir Turk diploma- tı, "NATO zirvesinde iki lider do- ğal olarak ilk kez bir araya gelmiş olacaklar. Bu fırsatı yalnızca bir tanışma görttşmesi olarak deger- MONtTÖRDE MANDELA — Detroit'i ziyaret eden Mandda'yı Tîger Sudyumu'nda yaklaşık 50.000 kişi izledı. GüneyAfrikalı siyah liderin ABD turu, yarın sona eriyor 6 Bütün iktidar Mandela'ya'ŞEBNEM ATİYAS NEW YORK — Afrika Ulusal Kongresi lideri Ndson Maadela^ nın on gün önce New York'ta baş- layan ABD turu, yann sona eri- yor. Irkçılığa karşı mücadelenin "yılmaz" temsilcisi olarak ABD'ye gelen Mandela'yı, Amerikalı si- vahlann büyük çoğunluğu Martin Luther King ve Malcolm X'ten sonrakı liderleri olarak gördüler ve izlediler. Bu nedenle, Mande- la'nın silahlı mücadele konusun- da ABD'li liberal ve muhafazakâr- lara hiçbir ödün vermemesi, deği- şik bir anlam kazandı. Mandela'mn ABD gezisi Güney Afrika yönetimine karşı desteİc sağlama amacım aştı. Afrika kö- kenli Amerikahlar için yeni bir ha- reketliliği getirdi. Birleşmiş Millet- ler'deki konuşmasında Mandela, ırkçılıktan bütün dünyayı sorum- lu tuttu. Basın toplanülannda yö- neltilen sorular, Afrikalı ve Ame- rikalılar'ın Martin Luther King ve Malcolm X'ten sonra lider ilan et- tikleri Mandela'mn Güney Afri- ka'daki sorunlanndan çok, dün- ya göruşünü sorgular nitelikteydi. Özellikle Harlem ziyareti sırasın- da sokaktaki göstericiler, "Bütün iktidar Mandela'ya" diye bağıra- rak, siyah Amerikaülar'ın duygu- lannı dile getirdüer. Her mesajında Güney Afrika 1 daki ırkçı rejime karşı dayanışma- yı öne çıkaran Mandela, ırkçüığm Güney Afrika ile sınıriı olmadığını vurguladı. Silahlı mücadele konu- sundaki sorulara, Güney Afrika- daki ırkçı beyazlann silahlı olduk- larını hatırlatarak cevap verdi. Bir- leşmiş Milletler'deki basın topian- tısında bu konudaki sorulara "Her topluluk kendi kaderini U- yin hakkı için savaşnıakla yiikümlüdiir" cevabıru vererek bü- tün muhafazakârlan bir kere da- ha rahatsız etmekten kaçınmadı. Washington'da ABD Başkanı George Bush ile birlikte Beyaz Sa- ray'ın bahçesinde yapılan basın toplantısında Mandela "Göney Afrika'da ırk eşitliginuı saglanma- sı için şiddet ve silahlı mncadele- yi ihtünal dışı bırakaraıyacağını" söyledi. "Eğer şiddet ve silahlı mücadeleyi seçmek zonında ka^- yorsak, bn başka hiçbir secenece- ğimiz olmadığındandır" dedi. Televizyonlardaki röportajlarda Mandela, Küba lideri Fidel Cast- ro, Libya lideri Kaddafi ve FKÖ lideri Yaser Arafat'ın dostu oldu- ğunu söyledi. "Irkçılıga karşı Af- rika Ulusal Kongresi'ni destekle- yenleri niçin dostum, yoldaşım olarak nitelendinneyeyim?" şek- linde sorularla, Amerikan televiz- yonunun en hızlı gazetecilerini sessizlik içinde bıraktı. Mandela- nın taviz vermeyen tutumuna karşı durabilmek kolay degildi. • BEŞIKÇI: TEK AT TEK MıZRAK • ALEVILER ÜZERINE POLITIK OYUHLAR • IŞÇIHAREKETIYASAUJK SıNıRıNıZORLUYOR • Ö6RENCI CENÇLIK MERKEZILEŞIYOR • GENEL KURULLAR ONCESINOE HALKEVLERI VE EĞIT-DER • GÖNOMUZDESOSYALİZM • "AŞKÖRGÜTLENMEKTIR BIR OÜŞÖNÖN ABILER" Mehmet Tanju AKAD • Cüneyi AKMAN Q Orhan ALKAYA • Fevzi ARGUN • Tanıl BORA O Savaş BOZDEMİR • Cüneyt CANVER 3 Murat ÇELİKKAN • Selçuk DEMİREL 3 Ayşegül DEVECİOĞLU • Ziya GÜL 3 M.Cengiz GÜLEÇ • Ragıp İNCESAĞIR ü A.Başer KAFAOĞLU • Yaşar KANBUR • Serdar ÖZBİLEN 3 Haldun ÖZEN • Kaan ÖZSARAÇ Q Mustafa ÖZTÜRK • Sedef ÖZTÜRK • Melih PEKDEMİR • iskender SAVAŞIR D • BülentSOMAYJ Ali ŞAHVERDİ • ÜlfetTAYLIÜ H. TULGA • Çetin UYGUR ü Hasan UYSALaMecitÜNAL^l CanYÜCELü Hakkı ZABCI TEMMUZ SAYISI BAYİLERDE lendinnek diyalogdan yana turu- mumnzu göstennek açısından önemli. Son gelişmelerin rahatsız- lık yarattıgı doğrn. Zaten Mitso- Ukis'le gönişmesinde de Sayın Akbulut'un 'Bakın bız diyalogdan yanayız. Bu konuda ciddiyetimi- ri ifade ediyoruz. Ancak sizin bazı uluslararası platformlardaki giri- şim ve tavırlaruuzın diyaloğu güç- leştirdiğini de gözden kaçırmıyoruz' demesi bekleniyor. Bu da gerekli mesajın bem Atina- ya hem tüm dünyaya verilmesini saflar" dedi. Başbakan Akbulut'un Mitsota- kis'le görüşmoi reddetmesi gerek- tiği yolundaki düşünce ise daha çok 1988 Lüksemburg Ortaklık Konseyi'nde yaşanan olayla bağ- lantılandınlmıştı. Dönemin Dışiş- leri Bakanı Mesut Yılmaz, Dublin sonuç bildirisine benzer bir met- nin Yunanlılar tarafından tuta- naklara geçirilmesi üzerine top- lantıyı terk etmiş ve OrtakiıkKon- seyi oturumu yapüamamıştı. An- cak Dışişleri Bakanlığı yetHüileri, Ankara-Atina diyaloğunun Kıbns konusunun dışında ikili bir kap- sama sahip olduğunu ve Dublin sonuç bildirisine gösterilecek tep- kinin muhatabırun > T alnızca Atina değil bir bütün olarak on iki AT ülkesi olduğunu vurguluyorlar. Bir yetkili, "Bizim ilk resmi açık- lamamız da bu doğrultudadır. Yoksa zaten Mitsotakis'Ie görüş- me planlandığı zamanda da Ati- na'nın Kıbns konusunu AT bildi- risine sokmaya calışacağı bilini- yordu. Bu kez bu çabaya boyun egen ve hatalı davranan AT ol- rauştur. Kurumsal düzeyde lek ta- raflı olma hatasına düsmiiştür. Yunanistan'ın kimden taraf oldu- ğunu görmek herhalde şaşııtıcı degil" diye konuştu. EOKA LİDERİ Samson'a lüks odaLEFKOŞA (AA) — Kıbns'ın Yunanistan'a ilhakı (ENOStS) için yüzlerce Türk'ün kamnı akı- tan ve bu amaçla Yunan cuntası- nın 15 Temmuz 1974'te gerçekleş- tirdiği darbede baş rolü oynayan EOKA lideri Nikos Samson'a, halen tutuklu bulunduğu Rum Merkez Cezaevi'nde lüks bir oda tahsis edildi. Sürgün olarak 12 yıl yaşadığı Paris'ten Kıbns Rum kesimine dönen Samson'un, bütün gün ai- lesi ile yakın arkadaşlanm lüks odasında kabul ederek görüştüğü ve dostlarına, "işledigi hata yii- zünden cezasını fazlasıyla cekti- ğini" söylediği bildirüdi. Rum kaynaklara göre, Sam- son, serbest bırakılması için baş- vuruya hazırlamyor. Samson'un, başvurusunda, "Paris'te bulundugn süre içinde sürekli tedavi gördügiinii belgeieyen" raporlan sunacağı belirtildi. Kıbns'a dönüşüyle adada siyasi tansiyonu arttıran ve KKTC'nin sert tepkisine hedef olan Sam- son'un, ortalık durulduktan sonra tedavi için hastaneye götürülece- ği ifade ediliyor. Samson'un avukatı Hristofidis, verdiği demeçte, müvekkilinin kendi isteğiyle Paris'ten dönüp hapse girdigini ve serbest bırakıl- mak için hukuksal mücadele hak- kını saklı tuttuğunu acıkladı. Samson tartışması 20 yıl hapis cezasma çarptm- lan, ancak 3 yıl cezaevinde yattik- tan sonra Paris'e kaçan Samson'- un mahkûmiyeti, Rum kesiminde tartışmalara yol açtı. Komünist Akel, Sosyalist Edek ve Adisok Partileri yayınladıkla- n bildirilerde, "Samson'un geri- ye kalan cezasını çekmesi" gerek- tiğini duyurdular. Akel, Samson'- un geri dönmesinin sadece huku- ki bir mesele olmadığını, aynı za- manda ahlâki bir sorun olduğu- nu belirterek, halkı uyanık olma- ya çağırdı. Liberal parti de "ya- salar ne gerektiriyorsa yapüsın" göruşünü savundu. DTJNILADA BUGUN ALtSİRMEN Kıbrıs'ta Kritik Günler1974 darbecilerinden faşist Nikos Samson'un Güney Kıbrıs'ta EOKA hareketınin canlanmaya başladığı bir sırada adaya dö- nüşünün rastlantı olduğuna kimseyi inandırmak olanağı yoktur. Nikos Samson'u muayene eden doktorların kendisinin sağ- lık durumunun iyj olmadığını söylemeleri de rastlantı değildir; tıpkı Samson'u getıren uçakta Kıbrıs Rum yönetimi Dışişleri Ba- kanı Yorgo Yakovu ile Rum Muhafız Bıriiği Başkanı Banayodis Markopulos'un da bulunması gibi... Her ne kadar Yakovu, Samson ile aynı uçakta bulunduğu- nun ayırdında bile değil gibi görünüyorsa da yavastan yavaştan bir şeylerin hazırlanmakta olduğunu, senaryonun aşama aşa- ma yaşama geçırileceğini görmemek olanaksızdır. Samson'un adaya dönüşü ile AT ve ABD'nin Kıbrıs'ta Rum goruşlerine biraz daha ağırlık verir göründükleri bir dönemin ça- kışmasının da rastlantı olduğu düşünülemez. Dublin doruğunda Türkiye'nin AT üyeliğinin Kıbrıs koşuluna bağlanmasının hemen ertesindeki bu gelişmeler ve artan Ame- rikan desteği, KıbriE Rum kesimi ile Yunanistan'ın Kıbrıs konu- sunda yeni bir atağa hazırlandığını gösteriyor. Bir yandan cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Kostotas'ı Yunamstan'a iade eden ABD, öte yandan Kıbrıs konusundaki desteğini arttırmış görünerek Yunan sağına iç polrtikada bir des- tek sağlıyor ve öyle görünüyor.ki Kıbrıs'ta Yunan-Rum tarafı geç- miştekilerinden çok daha ıçerikli, çok yönlü, çok seçenekli bir atağa hazırlanmaktadırlar. Ne acıdır ki bu sırada Kıbrıs Türk kesiminde muhalefetin boy- kot ettiği bir parlamento ile topai bir siyasal mekanizma yürür- lüktedir. Denktaş'a seçenek arandığı sırada, yapılan genel seçimler- de Ankara'nın çizmeyi aşan tutumlan, ANAP iktidannın, Türki- ye'de de yaptığı gibi TRT'si ve tûm gücüyle işbaşındaki yöne- timden yana ağırlık koyarak seçimi eşitsız koşullara itmesi kuş- ku yok ki büyük bir yanfış olmuştur. Oysa öyle görünüyor ki KKTC halkı, Ankara'nın bu kural dışı davranışı olmasaydı bıle belki de Denktaş'ı ve UBP'yi bu ölçü- de benimsemiş bile olsa, dışa karşı bir yanıt olarak yine bu kişi ve kuruluşu seçecekti. ANAP yönetimi, Kıbrıs seçimlerinde bu gerçeği görmemiştir. Aynı şekilde hem Denktaş hem de UBP, son seçimlerde al- dıkları oyların anlamını iyi değerlendirerek muhalefet ile zorun- lu diyaloğu daha dirençle araytp daha esnek bir tavra girmedik- leri için eleştirılebilirler. "Muhalefet de seçimin hemen ertesinde kural dışı yöntemle- ri eleştirmekte ne denli haklıysa da havayı bu denli gerginleştrr- mekte o denli yanlış içindedir" denebilir. Ama artık olan olmuştur ve KKTC'de iktidar-muhalefet diya- loğunun koptuğu, Ankara'da ise iktidar boşluğuna muhalefet boş- luğunun eklendiği bir dönemde, uluslararası plarformda olduk- ça güçlenmiş bulunan Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafı, atağı başlatma kararı almıştır. Böylesi bol destekli ve çok seçenekli atağın adadaki sorunun çözümüne ne getıreceğini kestirmek ise oldukça güçtür. Tûm elindekı kozlara karşın -ki örneğin AT kozu güçlü değildir, çün- kü Türkiye bilmektedır kı Kıbns'ın tümünü değil, üstüne bir de Kıbrıs kadar toprak bile verse yine şu anda bu koşullarla AT'ye girmesi olanaksızdır- Yunan Rum tarafının şimdiye kadar oldu- ğu gibi bu oyundan fazla bir şey kazanmayacağı ve adadaki bö- lünmüşlük durumunun gıderek pekişmekte olduğu söylenebi- lir. Kıbrıs'ta çözüm ikili görüşmelerde yatıyor. İkili görüşmelere eşit koşullarla oturmayı kabul etmeden ya- pılacak baskılann hiçbiri, en kötü koşullarda da olsa sonuç ve- recek gibi görünmüyor. Ne yazık ki Yunanistan ile Kıbrıs Rum yönetimi de bu gerçeği kavramış görünmüyorlar. KöPENHAG AGIKle yeni 'Avrupa anayasası' Kopenhag'da dün imzalanan AGİK İnsani Boyut Konferansı Sonuç Bildirgesi, 'ceza yasası olmayan' bir Avrupa görünümünde. FERRUH YILMAZ KOPENHAG — Avrupa Gü- venlik ve tşbirliği Konferansı (AGİK) çerçevesinde Kopenhag- da yapılan Insan Hakları Konfe- ransı'nda Türkiye'nin "korktuğn başına gelmedi." Kopenhag'da dün imzalanan sonuç bildirgesin- de azınlıklar konusunda yeni ta- nımlar bulunmazken azınlıklann haklarını koruyacak garantiler de getirihnedi. Bildirgenin azmlıklar- la ilgiü bölümünde azınlık hakla- nnın kullanılması yaşadıkları ül- kenin yasalanyla bağdaşma koşu- luna bağlandı. Kullanımı belli şartlara bağlanmış olsa bile bildir- gede azınlıklara ulusal kimlikleri- ni ve kültürlerini konıma ve geliş- tirme güvencesi veriliyor. Yaklaşık dört hafta süren kon- ferans boyunca ortak bir azınlık tanımı getirilmesi yolunda öneri- lere rağmen önerilerinin tartışma- ya bile açılmaması, Türkiye'nin sorun yaratan ülke olmasım önle- di. Azınlıklar konusundaki tartış- malarda Türkiye'nin sözü bile edilmezken özellikle Bulgaristan ve Yunanistan sorun yaratan ülke- ler olarak öne çıktılar. Azınlık haklarının kullamlmasına getiri- len sımrlamalar da bu ülkelerin itirazlan sonucu bildirgeye alındı. Türk heyeti başkanı Büyükelçi ll- ter Tnrkmen, konferansın kapanış bölümünde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin bildirgenin içeriğin- den memnun olduğunu belirtti, ancak öte yandan Türkiye'nin azınlıklardan yalnızca uluslararası ve ikili anlaşmalarda belirtilen gruplan anladığım tekrarladı. Bulgar heyeti başkanı da konuş- masında bildirgenin azuüıklarla il- gili bölümünu. "Her ülkenin dış müdahale olmadan kendisinin be- liriediği şekilde uygulayacagT şek- linde anladıklanm özellikle belirt- ti. Azınlıklar konusu daha sonra yapılması düşünülen uzmanlar toplantısında tekrar ele alınacak. Daha sonraki AGİK toplantılann- da azınlık kavramına yeni bir ta- nım getirilmesi, Kopenhag Sonuç Bildirgesi'nde yer alan azınlık haklanmn uygulanması açısından Türkiye'ye yeni yükümlülükler ge- tirebilir. Türkiye bu nedenle AGİK'in daha kurumlaşmış bir mekanizmaya kavuşturulmasına karşı çıkıyor. Kopenhag'da imzalanan sonuç bildirgesi konferansa gözlemci sta- tüsüyle katılan Amavutluk dışın- daki bütün Avrupa ülkelerini kap- saması açısından yeni bir Avrupa Anayasası'na benziyor; İNGİLTERE'DEINGILIZCE DÜNYA tLE ARANIZDAKİ DUVARI KALDIRIN Bolu'da üç yılı aşkın süredir faalıyet gösteren, Bilim-Kurs öğretmenleri nezaretınde Ingıltere'de bir dıl okuluna 23 gun sürccek biT gezi düzenlenmıştir. Siz de bize katılıp dilini öğrendiğimiz ülkenin kühürünü, /J yaşam tarzını. gelenek ve göreneklerını. sosya! yaşantılannı ve ınsanlannı yakından tanıma olanağını elde etmek istemez mısıniz İŞTUR TURİZM ve SEYAHAT ACENTALIĞI LTD. Büyükdere Cad Akıncıbayırı Sokak Kesmen Han No 2/1 Mecıdıyeköy-IST. Tel. 175 44 77 - 175 44 78 - 174 09 87 - 174 09 88 Fax 174 66 55 SATILIK DAIRE 80 m 2 38 milyon Fidanlık-BOSTANCI Tel.: 364 61 38 AYDIN SULH CEZA HÂKİMLİĞİ'NDEN 2.6.1987 tarihinde gıda maddeleri tüzüğiine muhalefet suçundan sa- nık Sefer ve Fikriye'den olma 1943 D.lu. Aydın iü merkez Şevketiye köyü nüfusuna kayıtlı ve halen aynı yerde oturur Andan Tosun hak- kında Aydın Sulh Ceza Mahkemesi'nin 23.9.1987 gün ve 1987/2225 esas ve 1987/2979 karar sayılı ilamı ile TCK'nın 3%, 402, 402, 647 S.K.'nın 4 ve 5. maddeleri gereğince neticeden otuz iki bin lira ağır para cezası ile tecziyesine, üç ay müddetle curme vasıta kıldığı mes- lek ve sanatımn tatiline, yedi gün müddetle iş yerinin kapatılmasına karar verildiği ilan olunur. 7.6.1990 Basın: 28286
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle