28 Mart 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 HAZİRAN 1990 + *** HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/17 Nadir Nadi ve Özgüriük Düşmanları... (Baştarafı 1. Sayfada) lanmaktan yoksun bırakılmışlardır. Çünkü Hodri Meydan programına çıkmaları hükü- metin başvurusu üstüne son anda TRT Yö- netim Kurulu tarafından yasakianmıştır. Geçelim. ANAP iktidarı demokrasiden nasibini al- mamıştır. • Köşemizi bugün Nadir Nadi'nin 4 Eylül 1958 tarihli başyazısına bırakıyoruz. 32 yil önce özgüriük düşmanlarını anlatırken tari- he şu notu düşmüş Başyazanmız: Napoleon'un bir sözü vardır: Basın mese- lesi yanm tedbirlerle çözülemez, der. Bu, şu demektir: Bir yandan fikir hürriyetini kabul et- miş görûnüp de öte yandan hoşa gitmeyen yayınlara engel olmaya çalışmak boşuna ça- badır. İstediğiniz kadar yeni kanunlar çıkara- rak temel hürriyetteri kısınız, ya da ekonomik güçlükler attında gazeteleri inim inim inletiniz, bu yoldan basının dizginlerini ele almanıza imkân yoktur. Basın meselesini çözmek isti- yorsanız, tam tedbire başvurmanız, yani fıkir hürriyetini tekeliniz altına almanız, bir başka deyimle fikir hürriyetini toptan yasak etmeniz gerekir. Napoieon, ayağına kadar çağırdığı Papa- nın eiiyle imparatoriuk tacını başına geçirdi- ği 1804'ten Waterloo'da hezimete uğradığı 1814 tarihine kadar yukanki düşüncesini harfi harfine yürûtmüş, Fransa 'da kendininkinden başka irade tanımadığı gibi, kendininkilerden başka fikirierin yayılıp dağılmasına da imkân vermemiştir. Daha sonralan, Napoieon 'u taklit etmege kalkışan büyüklü küçüklü birçok şefter, dik- tatörler görüldü. Uzaklara gitmeye ne hacet, son çeyrek yüzyıl içinde, yanm tedbirierin ye- tersizliğini anlayıp yarattığı kukla bir basınla halk efkânnı kendi fikirlerine inandırmak isti- yen az diktatör mü yetişti?.. Bunlann âkıbetlerini gözönüne getirdiğimiz zaman, hemen hepsinin feci bir yenilgiyle te- rih uçurumuna yuvariandıklarını görmemez- lik edemeyiz. Napoleon'un yarattığı gazete- ler, on yıl müddetle muzaffer komutanı alkış- lamışlar, fakat VVaterloo'ya engel olamamış- lardır. Mussolini'nin sıkı bir kontrol attında tut- tuğu faşist gazeteler, onu yan Tanrı haline yükseftmek uğrvna biribirleriyle yanşmışlar, fakat sonunda Duçe'nin bir hakaret yağmu- ru ortasında başaşağı ipe çekilmesini önliye- memişlerdir. Nazi gazetelerine göre Hitler, Al- manya'nın kayıtsız şartsız Führer'iidi. Bunu yıllar yılı yazmaktan bıkmadılar. Sonunda ne oldu? Beriin'in harabeleri attında koca Füh- rer kendi kendini bir avuç kül haline getirmek zorunda kalmadı mı? Kıral Faruk yalnız bası- nı değil, özel mektuplan bile kontrol ediyor- du. Hiç ummadığı bir anda palas pandıras ka- pı dışan edilmekten kurtuldu mu? Ya Peron? Ya Nuri Said? Ya başkaları? Bu müşterek âkıbetlerin bir bilânçosunu ya- pacak olursak, şu sonuca varınz: Napoieon '• dan Nuri Said'e kadar basın hürriyetini zarariı gören, hür basını düşman bilen devlet adam- lannın uğradığı felâketlerden namuslu gaze- teler zerrece sorumlu değillerdir. Nasıl olabi- lirler, ki bunlar uzun müddet zoria susturul- muşJar, keyfi karariaria ortadan kaldınlmışlar, lâğvedilmişlerdir. Oysa, basın hürriyetini zarariı bulmıyan, ya da hür basının rahatsız edici gürültüsüne ce- saretle tahammül etmesini bilen devlet adam- ları kendilerini feci yenilgilere karşı âdeta si- gortalamış gibidirier. Birinci Cihan Harbi kah- ramanlanndan Clemenceau'yu gözönüne ge- tiriniz. 1870 Paris muhasarasından beripoli- tikaya atrian ihtiyar kaplan, ömrü boyunca bir- çok -hem de önemli- gazetelerin hûcumuna uğradığı halde, basın hürriyetini savunmak- tan bir an yılmamış, harb içinde, düşmanın kapıya dayandığı tehlike anlannda bile fikrin- den caymamış, gazetelere baskı yapmak im- kânı Meclis tarafından eline verilmişken, fikir hürriyetine dokunmamıştır. Bugün Paris'in en sevimli bir yerinde Clemenceau'nun heykeli dikilidir. İkinci Cihan Harbi'nin kahramanla- rından Churchill, zaman zaman kendi parti- sine mensup gazeteler tarafından bile acı ten- kidlere uğramış, bunları daima tebessümle karşılamıştır. Bugün Churchill bir sevgi çem- beri ortasında hayatının son baharını vicdan rahatlığı içinde yaşıyor. Hür dünyanın bütün memleketlerinde tenkit edilmeyen devlet ada- mı yok gibidir. Hücumların sertliği yüzünden bunlann zaman zaman işlerini bırakmak zo- runda kaldıkları da olur. Fakat basın hürriye- tine saygı duyan devlet adamları, inandıklan fikrin doğruluğu anlaşıldıkça ileride daha da kuvvetlenmiş olarak işbaşına gelirier. Evet, basın meselesini yanm tedbirlerle çözmeğe imkân yoktur. Tam tedbir ise, so- nunda hürriyet düşmanlannın başını yemek- ten başka bir işe yaramaz. VELJEFENDİ HJPODROlVfU'NDAN FÎKRETDAĞUOĞLI Bankobatur^Bııse mücadelesi KEMAL AKYER 1. AYAK: Perşembe sabahı galobunu iyi gördüğüm Zeytin, en şanslı isim. Cuma sabahı sprintinde diri görünen Hatıralar tıternational yarışlar Türkiye'de Türkiye Jokey Kulübü tarafın- dan organize edilen Asya Atçılık ve Yanşçılık Konferansı 1-8 tem- muz tarıhleri arasında Istanbul'- da yapılacak. Konferansa 18 ülkeye mensup 400 delege ve 9 yabancı jokey katılacak. Bu sü- re içinde yabancı jokeyler de at binecek. ve Malibu rakipleridir. 2. AYAK: Affanbey çok iyi durumu ile en şanslısı. Progay ve Young Elite'i sürprizde öneririz. 3. AYAK: Bankobatur ve Bu- se arasındaki çetin mücadele ya- rışın birincisini belirleyecek. Cu- ma sabahı sprintinde iyi görünen Birsen 12 sürprizde. 4. AYAK: Cuma sabahı sprin- tinde diri görünen Emiroğlu'yu başta tutuyoruz. Akgün rakıbi- dir. 5. AYAK: Eküriler Yurdabak ve Kuruşbey günün en şanslı at- ları. Perşembe sabahı galobu iyi olan Melike 13, Asuman, Kemal- bey daha sonra düşünülebilir. 6. AYAK: Varol iyi durumunu koruyor. Cariye 1 ve Tunçpınar sert rakipleridir. Nurşo'yu sürp- rizde öneririz. TAHMÎVLER 1. KOŞU: F.Atik (2), Taybatur (1), Dinçsoy (3). 2. KOŞU:F.Zeytin (7), P. Hatı- ralar (3), P. Malibu (4), S. Av- rupa (1) 3. KOŞU: F. Affanbey (1), P. Progay (3), S. Young Elite (5) 4. KOŞU: F. Bankobatur (1), P. Buse (8), P. Birsen 12 (7), S. Bo- ğaziçi (3) 5. KOŞU: F. Emirojlu (6), P. Akgün (2), S. Akifbey (3) 6. KOŞU: F. Kuruşbey (2), P. Melike 13 (4), Asuman (7), Ke- malbey (6), Yurdabak (3) 7. KOŞU: F. Varol 1 (10), P. Ca- riye 1 (11), P. Tunçpınar (5), S. Nurşo (4) OTORİTELERİN GÖRÜŞLER1 F. Dağlıoğlu K. Akyer Naip Yılmaz Ortıan özau Ender Yılmaz 7 7-3-4 7-3 7-1-3-4 7 1 1 1-3-5 1 1 8-1-5-7 1-8 8-1 1-8-7 1-8-7-3 6-2-5 6-2 6 6-2 6-2 [ 2-6-7-9 2 24 2 2 10-11-4 10-11-5 10-11-9 10 10-11-5-4 5 ' & G4 GUNUN PROGRAMI 2. KOŞU: Saat: 15.00 (Satış) 4 ve Yk. lngilizler 4.000.000 TL. (ÇIM) 1700 M. 17») (90) (80) (»5) (70) (50) (40) (100) l.Avnaa 3.Halıralar 4Maltt» 5. Prognsivc 6.Prcascsaar T.Ztytia 58 Akıo M 58 Aytaı 56.3 Ekftn M 54.3 S.Fakada 53.3 CMIUUÇ 52.5 S.Boyru 52.5 K.Mclikf IBy kopriı ikUt tehfe var) 1440) (000) (000) (000) (0301 (0401 (002) (M) IM0) 3 Alufbt? 4Sİ4MİU 5 B 6 E 60 Akın 58.5 l.Kok! 58.5 Şerif 58 A.AIçi M (Bu ko?v4* ikili baaiss var) (Içta taayaı ba kopMİa başhv) (0*2) (1001 (•00) (140) 6. KOŞU: Saat: 17.05 (H.Şartlı) A Gr. Araplar 7.000.000 TL. (ÇIM) 1900 M. 3. KOŞU: Saat: 15.30 (K.Vade) 3 ve Yk. lngilizler (ÇİM) 20.000.000 TL. 1400 M. 1100) (60) (95) (80) (90) (BM H I.Afflnbe) ; Mr Robin 3Pro«l> 4Sadua<k S.Yoang Elitt 6.H0I. Societ> 60 60 60 Tıaay J.Bnmn Ekran 60 Aykul 60 Kadir 60 S.Akdı 5 (312) 1 (002) 2 (243) 3 (114) 4 (200) 6 (030) (70) (100) (95) (90) (50) (55 ı (80) (60ı (401 (45) (65) I AHa» IV 2Kon*bt) 3 Yurdabak 4 Mdlıc XIII l 6 Kemalbe> 7.Asaman SBtrtaç 9 Arkıdıs I lOKılıçhın II A?B»lur I.ÇdUk S.Akdı M Akm Ştrif S.Bojru T.GüliO H.karatı; M.Barranı Avkül M M.Yaksri R.Maı (KancjtK) <e Yurdalnk tkaridir) (Bu kotada ikili bakis v< Dortlo bahn - (0211 (IO4| (003) (214) (040) (000) (003) (040) (000) ((.•01 (000) 4. KOŞU: Saat: 16.00 (Maiden) 3 Yş. Araplar 4.500.000 TL. (ÇİM) 1100 M. 7. KOŞU: Saat: 17.40 (Açık) B Gr. Araplar 11.000.000 TL. (KUM) 1700 M. (100) (70) (90) (60) 180) (40) (65) (95) (40) I.Bukobalar 2.Btybaba 56 56 56 56 56 52 S.Bo>raz Tıaay Deo> A.Alçı A.AIke; XII 54 } M.Yliksrl IBK 50.5 E.Yıfcın 9.E» 52 5 E.A(t? (Yotafiçu ve Enc ckaridir) (Ba kosada İUN baais re Üfit bahıs var) (-33) (220) (-0) l—) (-40) (•00) (-04) (323) (000) (65) (40) (50) (80) (95) (60) P0) (45) (75) (100) (90) 5. KOŞU: (Şarth) Saat: 16.30 A Gr. Araplar 8.000.000 TL. (ÇİM) 1600 M. (50) (»5) 1 ll 2 Akpıa 63 S.KıraCoz 60 Caakıh« (113) (121) I Talaca 2.tlqizaa> 3 Ytaiçtn I 4N.no 5.Tuaçpınar 6 Akrtp "Anm Balım 8Oktrl»r 9Sabur lO.Varol I II.Cariye I (VçuziiAi ve (Bu ko?a4a ikiU bahis > (Lçuıum, Yeaieeri (Varat 60 A.\lçı M 60 K.Çrlik 60 S«Ul M 58.5 Kadir 58-5 Muaıin M 5B .' 58 58 II 4 I A.KdK M Malatyalı Dede Saiaı 7 Tıaay 3 56.5 H.Karala; M 9 Cariye I ekuridir) ve Suah yeai açla baais >ar) 1. Vurjo. Saaıır I'IDCİ) II 1.. 2nciı 1040) (000) (000) II10) (002) 1004) (000) (200) 1040) (231) (0011 (laaçpınar 1.. 2.. 3. ohırs» A Gr. |eferl Barolar Birligi'ne \arçıtay sansürü ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — Yargıtay Başkanlar Kuru- lu, Yarıtay'da yapılacak adli yı- hn açılış töreninde Türkiye Ba- rolar Birliği (TBB) Başkaru Önder S«v'ın yapacağı konuşmayı tören gundeminden çıkardı. Baro Yöne- tim Kurulu ve eski baro başkan- larını olağanüstü toplantıya çağıran TBB Başkanı Önder Sav, Yargıtay'ın karanyla güzel ve an- lgmlı bir geleneğin yıkıldığını bil- dirdi. Karardan dolayı Yargıtay Başkanı tsraet Ocakçıoghı'nu suç- layan Sav, "Yiiıütıneııin, Yargıtay tzerinde etkin oldugu söylentile- ri yayılmaya başladı. Bağımsız Yargıtay'ın başında bugün maale- sef bağımsızlığı tartışılan Ismet Ocakçıoglu var" değerlendirmesi- ni yaptı. Sav, dün yaptığı yazılı açıkla- mada, Yargıtay Başkanlar Kuru- lu'nun Yargıtay'ın 6 eylülde yapılacak adli yıhn açılış törenin- de kendilerine konuşma hakkı vermemesini sert bir dille kınadı. Yargıtay ile barolann bağlanmn koparılmak istendiğini belirten Sav, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: "Biz bonu yaratanlan ve körük- leyenleri çok iyi tanıyoruz. Bağım- sız Yargıtay'ın başında bugün maalesef bagımsızlığı tartışılan ts- met Ocakçıoğlu var. Yürütmenin de Yargıtay üzerinde etkin oldu- ğn söylentileri yayılmaya başladı. Ben, lsmet Ocakçıoğlu'nun örse- lenmesine, yok olmasına üzalmii- yornm. Yiice Yargıtay'ın şanlı geçmişi zedeleniyor, vara alıyor, örsekniyor; ona uzülüyorum. Biz Yargıtay'a olan saygımızı koruyo- nız. Çünkü Yargıtay sadece tsraet Ocakçıoğlu'nun değil hepimizin- dir, bütün ulusundur." Yargıtay'ın Türk insanının gü- ^cr.cc^; uiuugunu, ancak Yargıtay yönetiminin bu güveni sarsmaya başladığına işaret eden Sav, "Biz Yargıtay'ın başına anz olan has- talıktan kolayca kurtulacağına olan inancımızı ayakta tutuyoroz. Kavgamız, Yargıtay'ın başındaki çağdışı, hukukdtşı düsünce iledir" dedi. Açıklamasında barolann ba- ğımsız yargırun vazgeçilmez öge- leri olduğuna dikkat çeken Sav, barolan susturulan bir ülkede sa- vunma hakkının özgürce kullanıl- dığından ve yargının bağımsızlığmdan söz edilemeyece- ğini kaydetti. Barolar Birliği'nin tek başına da kalsa yargının, ba- rolann bağımsızlığı yolundaki mücadelesinden ödün vermeden ilerleyeceğini belirten Sav, açıkla- masını şöyle sürdürdü: "Barolar, Adalet Bakanlığı'nın emrindeki daireler olmadığı gibi Yargıtay Başkanı'nın da kapıkul- ları değillerdir. Bağımsızhk uğra- şımızda gelecek günlerdeki yöntemimizi, eylem ve davranış stratejimizi saptamak için bayra- mı izleyen ilk tatil günü olan 14 Temmuz 1990 Cumartesi günü Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu'nu geçmiş dönemlerde bir- liği mizin başkanlığını yapmış olan değerli üstatlarımızı ve Türkiye^ deki bütün barolann başkanları- nı Ankara'da birlik toplantısında olağanüstü toplantıya çağınyo- ruz." 'Hodri Meydan'a yasakANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — DYP Genel Başkanı Süky- man Demirel ile SHP Genel Sek- reteri Deniz Baykal'ın katılacağı dün akşamki "Hodri Meydan" programı, "seçim yasaklan" ge- rekçe gösterilerek yayından çıka- rıldı. Programın, "seçim dönemi sonuna ertelendiği" yayına 3.S sa- at kala açıklandı. Televizyonun 1. kanalında dün saat 2O.5O'de başlaması program- lanan "Hodri Meydan"ın yayın- dan çıkarüdığına ilişkin karar TRT Genel Müdür Vekili Kenan Vomralı imzasıyla DYP ve SHP genel merkezlerine faksla bildiril- di. Kararda, "Başbakanlıktan tl- ginize Bilginize" programımn "seçim yasaklan" nedeniyle ya- yımlanmadığı, bunun üzerine Devlet Bakanlığı'nın "Hodri Meydan" programımn da aynı kapsamda değerlendirilmesi yö- nünde başvuruda bulunduğu be- lirtildi. TRT'de toplantı Devlet Bakanı Kemal Akkaya' run önceki gün TRT Genel Mü- dürlüğü'ne Hodri Meydan prog- ramının yayımlanmaması için yap- tığı başvunı dün genel müdürlük üst yönetimince değerlendirildi. Genel Müdür Vekili Kenan Yonı- ralı ile TRT Hukuk Müşaviri Akın Beşiroglu TRT Yönetirn Ku- rulu toplantı salonunda saat 15.30 sıralarında toplandı. Toplantı 17.00'ye kadar sürdü. Toplantı sı- rasında Kenan Yomralı'mn TRT Genel Müdürü Kerim Aydın Er- dem ile Avnıpa Yayın Birliği (EBU) Toplantısı için gittiği Pa- ris'ten telefonla görüştüğü öğ- renildi. Toplantı sonrasmda Yomralı ve Beşiroglu' nun hazırladığı metin Özel Kalem Müdürlüğü'nün 313 ve 314 sayılı resnıi yazısıyla saat 17.27'de SHP Genel Merkezi'ne, daha sonra DYP Genel Merkezi'- ne faksla iletildi. Parti genel merkezlerine gönde- rilen ve TRT haber bültenlerinde de yayımlanan açıklama şöyle: "22 Haziran 1990 günü televiz- yonun birinci programında saat 22.00'de yayınlanan Hodri Mey- dan programında yapılan sohbe- tin kamuoyu tarafından yanbş de- geriendirildiği Ueri sürülerek Dog- ru Yol Partisi Genel Başkanlığın- ca 23.6.1990 tarihinde Kurumu- muzdan cevap hakkı talep edil- miştir. Yapılan başvunı üzerine, 'Hod- ri Meydan' programımn mütea- kip yayinlarında Sayın Başbakan, Sayın Sosyal Demokrat Halkçı Parti ve Doğnı Yol Partisi Genel Başkanlan ile de benzer nitelikte program yapılmasının karariaşb- nldığı, program sornmlulannın program aktyna uygun olarak ge- rekli temaslarda bnlnnacaklan bildirilmiş ve bu partilerin ilgili- leri ile yapılan görüşmeler sonun- da Sayın Sosyal Demokrat Halkçı Parti Genel Sekreteri Deniz Bay- kal ile Sayın Doğru Y'ol Partisi Genel Başkanı Siileyman Demi- rd'in 'Hodri Meydan' programı- na katılmaları ve yayının 29.6.1990 tarihinde yapdması ka- rariaştinlmışbr. Ancak bu arada hükümetçe 27.6.1990 tarihinde kurumumuza başvnrularak, 2954 sayılı yasanın 19'uncu maddesi bükümlerine uy- gnn şekilde 'Başbakanlık'tan tl- ginize Bilginize' programımn ya- yınlanması talep edilmiş, bu talep kunımumuzca, yapılacak yayımn Ynksek Seçim Kurulu kararian- na uygun şekilde 24.5.1990 tari- hinde başlayan seçim döneminde yayınlanmasının miimkün olma- dığı şeklinde cevaplandınlmışür. Kurum cevabınm bildirilmesi- ni takiben, Devlet Bakanlığı 28.6.1990 tarihinde kurumurauza, 29.6.1990 tarihinde iki siyasi parti genel başkanı veya parti temsilci- lerinin iştiraki ile canlı olarak ya- yınlanacak 'Hodri Meydan' prog- ramının da aynı gerekçelerie ya- yınlanmaması yolunda bir itiraz- da bulunmaşrur. Yapılan değerlendirme sonu- cnnda Yüksek Seçim Kurnlu'nun 331 sayılı karannda TRT Kunı- mn'nca seçim dönemi içiDde siyasi partilerle ilgili olarak yayınlana- cak haber ve programlarda eşit- lik esasımn getirilmesinin zornn- lu bulunduğu, eşitlik ilkesinin se- çimlere kaulan bütün siyasi par- tilere eşit muameie yapdması esa- sını öngördüğü, dolayısıyla 29.6.1990 tarihinde iki siyasi parti temsilcisinin katılması ile düzen- lenecek programın, içinde bulun- duğumuz seçim dönemi içerisin- de çeşitli komplikasyonlara ve ce- vap haklanna sebebiyet verebiie- cegi dikkate ahnarak, daha önce yayınlanacağını duyurdnğumuz 'Hodri Meydan' programımn ya- yınlanmasının seçim dönemi so- nuna ertelenmiş olduğunun ka- muoyuna duyunılması ve bn er- teleme dolayısıyla sayın parti li- derierimizden ve kamuoyundan özür dilenmesi karariaştınlmış- tir." Karardan sonra konuya ilişkin görüşünü aldığımız bir TRT üst düzey yetkilisi, sorulanmızı şöy- le yanıtladı: " — tptal karannm ahnmasın- da hükümetin baskısı oldu mn? YETKİLİ — Her türlü değer- lendirme yapüabilir. — Bu karann dayandınldığı gerekçeleri onaylıyor musunoz? YETKİLİ — Ben siyasi parti- lerin yetkililerinin yerinde olsam, TRT'nin yakasına yapışırdım. Çünkü gerekçeler dayanaktan yoksun. — Cumhurbaşkanlığı'nın her- hangi bir etkisi var mı? YETKİLİ — İstediğiniz spekü- lasyonu yapabilirsiniz. Her şey ortada. — Gerekçede seçim dönemine girildiği anımsatılarak, tüm siya- si partilere eşit olanak tanınma- sının gerekliliginden söz ediliyor. TRT bunu aygulayacak mı? YETKİLİ — Ortada TRT filan kalmadı. Buna yanıt vermek g U — Genel Müdür Ue bu konu Paris'ten görüşüldü mü? YETKtLİ — Görüşüldü. Paris'te Avnıpa Yayın Birliği (EBU) toplantısı için bulunan TRT Genel Müdürii Kerim Aydın Erdem, Cumhuriyet muhabirinin yasakiama karan ile ilgili sorusu- nu "Ben de şu an gelişmeleri Türkiye'den öğrenmeye çalışıyo- rum" diye yanıtladı. Yayından kaldınlması konusunda kendisi- nin direktif verip vermediği yo- lundaki soruyu yanıtsız bırakan Erdem, "Yasakiama karanndan haberdar değil miydiniz" sorusu- na da "Gelişmeleri öğrenmeye çalışıyorum" demekle yetindi. TRT Genel Müdür Vekili Ke- nan Yomrah, Cumhuriyet'e kara- nn alınmasında Erdem'in hiçbir etkisi olmadığuu söyledi. Yomra- lı, Erdem'in kendisini arayarak "Programın yayından p»"Hınnffi direktifı verdiği" iddialannın doğnı olmadığını savundu. Özal: "Yayımlansaydı" Cumhurbaşkanı Turgut özal, Akbulut'un kızının düğün töre- ninde gazetecilerin Hodri Meydan programıyla ilgili sorusuna, "Be- nimle alakası yok. Yayımlansay- dı daha iyi olurdu, ama seçim ya- saklan falan diyoriar" karşılığı- nı verdi. özal sözlerini, "Hodri Meydan programımn propagan- dasına neden olacak bu karar. Ba- na kalsa yayımlansaydı bilakis memnun olnrdum" şeklinde sür- dürdu. Akbulut, Akkaya Başbakan Yıldınm Akbulut, "Hodri Meydan" programırun ertelenmesi konusunda, "Hodri Meydan'ı bedef almadık. İcraaün tçinden programını ia yayın için verdik. 'Seçim var' diye yayımlamadılar" dedi. Devlet Bakanı Kemal Akkaya da "Hodri Meydan"ın yayını ko- nusunun değerlendirilmesi için TRT'ye yazı gönderildiğini belir- terek, "Yüksek Seçim Kurulu ile TRT'nin görevi TRT'ye hatıriaülmıştır" dedi. .Akkaya, "Ben sadece TRT'ye konnnun de- ğerlendirilmesi şeklinde bir yazı intikal ettirdim. Fakat, itiraz şek- linde değildir, dikkat çekmek ola- rak da değil" diye konuştu. HODRİ MEYDAN'IN ERTELENMESİNE SERT TEPKİ Bu bir skandaldırlç Politika Servisi — SHP Genel Sekreteri De- niz Baykal ile DYP Genel Başkanı Süleyman De- mirel'in katılacaklan Hodri Meydan programımn TRT tarafından son anda, "seçim yasağı kapsamı- na girdiği" gerekçesiyle, seçim dönemi sonuna er- telenmesi siyasi partilerce "skandal" olarak değer- lendirildi. SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, "Hiç- bir dayanaklan kalmadığını görüyorlar. Acınacak haldeier" dedi. Programın çekimi için tstanbul'a ge- len DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel ise "Bu bir skandaldır" diye konuştu. Hodri Meydan'da "Özal'ın yalanlannı teşhir edecektim" diyen Demi- rel, erteleme karannı "hilekâriık" olarak niteledi. Programın iptal edildiğini öğrenmesine karşın TRT'nin Kuruçeşme'deki stüdyosuna giden Demi- rel, "Yanlanna bırakmayacağım" biçiminde konuş- tu. Partisi adına programın çekimi için Istanbul'a gelen SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal ise "aldı- gı karan uygulayamayan bir TRT yönetimi bulundugunu" belirterek, "Haysiyetli bir TRT yö- netiminin hemen istifa etmesi gerekir" dedi. SHP cephesi ~ Sel felaketine uğrayan bölgede incelemelerde bu- lunan İnönü, TRT Yönetim Kurulu'nun karannı öğ- rendiği Trabzon'un Çarşıbaşı ilçesinde yaptığı açık- lamada, "Hiçbir dayanaklan kaimadığını göriiyor- lar. Acınacak haldeier. Bu dunım, ne kadar aciz ol- duklanm gösteriyor. Kendileri çıkhlar, Hodri Mey- dan dediler. Konuşmalannın karşılığında muhale- fetin çıkması en doğal haktır. Bunu göze alamıyorlar" diye konuştu. İnönü, artık seçimden başka bir şey yapılamayacağını kaydederek, "Böy- le devam edilemez, bir an evvel seçim olmalı" de- di. Hodri Meydan programında partisi adına konuş- mak üzere İstanbul'a gelen SHP Genel Sekreteri De- niz Baykal da Istanbul'da öğrendiği erteleme kara- nnı "tam bir siirpriz" şeklinde karşıladı. "Türki- ye'de devlet yaşamının bu kadar çığnndan çıktığı- nı itiraf edeyim tahmin etmiyordum" diyen Baykal, şöyle konuştu: "Tam bir iktidar kişisellesmesiyle karşı karşıya- yız. Artık hukuk devletinden, anayasal kuruluşlar- dan değil, keyfi yönetimden söz edilebilir. Aldığı karan uygulayamayan bir TRT yönetimi var. Hay- siyetli bir TRT yönetiminin hemen istifa etmesi ge- rekir. Sabahleyin karann gözden geçirilmesi bir ba- kan aracılığıyla isteniyor. Göniş reddediliyor. Öğ- leden sonra TRT yönetimi, iktidann talebine boy- nunu eğiyor. Özal konuşurken seçim yasaklan ih- lal edilmiyor, ama bu haksızlığı telafi etmeyi amaç- layan, Özal'ın süresinin altinda iki siyasi parti yö- netiminin konuşması önleniyor. Hem kim tarafın- dan? Yargı değil, yetkili organ değil, taraf olan ik- tidar tarafından. İktidann yüreğine korku düşmüş- tür." SHP Genel Sekreter Yardımcısı Adnan Keskin de TRT'nin kararı partiye iletildikten sonra düzenle- diği basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Hodri Meydan programında hukuki statü- sü ile bağdaşmayan bir konuşma yaptığını belirte- rek, "Bir Başbakan gibi, hatta bir parti genel baş- kanı gibi konuşmuştur. Programın tümii bu haliy- le TRT'yi TRT olmaktan çıkararak. Turgut ve Sem- ra'nın kutusu haline dönüştürmüştür" dedi. Keskin, daha sonra siyah beyaz Grundig marka bir televizyonu çekiçle kırarken de, "Bütün Tiirki- ye'deki insanlan Semra'nın kutusunu seyretmeme- ye çağınyoruz. Aynca protestolanmız kademdi ola- rak gündeme gelecektir" şeklinde konuştu. DYP cephesi DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, Hodri Meydan programının ertelenmesini "skandal" ola- rak nitelendirdi. Atatürk Havalimanı'nda yaptığı açıklamada, bu akşam (dün) yayımlanacak Hodri Meydan'ın iptal karannı Ankara'da uçağa binerken öğrendiğini belirten Demirel, böyle olmasına kar- şın, Hodri Meydan'ın çekimlerinin yapılacağı TRT Kuruçeşme stüdyolanna zamanında gideceğini söy- ledi. Demirel şöyle dedi: "Bu bir skandaldır. Bizim ekrana çıkma gibi bir hevesimiz yok. Biz bu ekrandan söz talebinde bu- lunurken, Sayın Özal'ı Cumhurbaşkanı kabul ede- rek, onun söylediklerine cevap verecek diye ekrana çıkıyor değil miydik. Halkımızın yanıltıldığını dü- şünerek, ifa etmekte olduğumuz görevin icabı ola- rak geldik." Demirel, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın 22 ha- ziranda Hodri Meydan programında konuşmasının da seçim yasağı kapsamına girmesi gerektiğini söy- ledi. Demirel şöyle devam etti: "Bizi evvela meydanlara sokmadılar. Ülkenin meydanlanna. Bu meydanlan aştık. 7 sene, bizi, be- nirn getirdiğim bu televizyona, ben getirdim bu te- levizyonu, 1%8'de benim getirdiğim bu teievizyo- na 7 sene beni sokmadılar. Şimdi Çankaya her gün bunlara talimat veriyor. 'Bir buçuk dakikadan faz- la Demirel'i göstermeyin' diye. Hepsini inkâr ede- ceklerdir, benim söylediklerimin. Şu karan TRT Yüksek Kurulu kendiliğinden verebilir mi? Verebi- lir mi? Bu programın yapıldıgı, vesairesi. TRT ida- resinin talebi üzerine biz buraya geldik." Salt Hodri Meydan'ın çekimi için İstanbul'a gel- diğini kaydeden Demirel, bir soru üzerine şöyle dedi: "Sayın Özal'ın yalanlannı teşhir edecektim. Ve Çankaya'ya haksız yere oturup, yalanla dolanla mil- leti aldatmaya devam etmesinin ne olduğunu, ne- reden kaynaklandığım, söyleyecektim. Bizim hak- kımızdan gelmeleri mümkün değildir. Bizim bile- ğimizdeki giiç hak davasından gelir. Biz çank, de- mir asa gideriz. Biz darbeleri aştık geliyonız. Böy- le hilekârlıklan mı aşamayacağız? Bu hilekârlıktir. Devlete falan vakışmaz. Devletime toz kondurt- mam. ama devletim fevkâlade küçük ellerdedir." Demirel, basın toplantısı sonunda, TRT mensup- larına yönelik olarak, "Bunu alıp da ne )"apacaksı- nız? Ben sizi severim, şahsınıza söylemiyonım. Alın, alın da Çankaya'ya gösterin" dedi. Demirel, daha sonra çekimin yapılacağı TRT'nin Kuruçeşme stüdyolanna gitti. DYP Genel Başka- nı'nı, burada TRT Istanbul Bölge Müdürü Şükrü Demirci ile programın sunucusu Uğur Dündar kar- şıladı. Yanında bulunan DYP Genel Başkan Yar- dımcısı Mehmet Dülger ve milletvekili Cavit Çağ- lar ile Şükrü Demirci'nin odasına alınan Demirel, 20.00 haber bültenini izledi. Demirel, daha sonra fuayeye inerek gazetecilere açıklamalarda bulundu. Demirel, "Aslında bu bir kılıf hazırlamaktır. Prog- ramı yasaklayan kaynak Çankaya'dır. 25 haziran gü- nü TRT'nin, bize bu cevaplan verirken seçim ya- saklarından haberi yok muydu" diye konuştu. De- mirel, "Ben yine de geldim. Ama ekranı kapalı bul- dum. Bunu, yapanlann yanlanna bırakmam" de- di. Hodri Meydan programının hazırlayıcısı ve su- nucusu Uğur Dündar, programın iptal edildiğini sa- at 18.00'de TRT'nin Kuruçeşme stüdyosunda öğren- diğini bildirerek, "Bu program yeniden vayımlanın- caya kadar, artık TRT'ye program yapmama kara- n aldığım" açıkladı. Bu arada dün Hodri Meydan programının erte- lendiğinin TRT'nin 20.00 haberlerinde duyurulma- sından sonra gazetelere tepki telefonları yağdı. Ga- zetemizin bürolarını arayan yurttaşlar, kararı kına- yarak, "Asıl seçim >-asağına giren Özal'ın konuşma- sıydı", "Elimize taş alıp TRT'yi taşlayaiım mı?", "Kamuoyunu boşuna oyaladılar" şeklinde eleştiri- lerde bulundular. GOZLEM UGURMUMCU (Haştarafı I. Sayfada) telendi! Arkalarında milynnlarca yurttaş oyu bulunan bu iki mu- halefet partisinin sesi hükümetin başvurusu üzerine bir bü- rokrat tarafından kesiliverdi. Gerekçe de pek inandırıcı doğrusu: — İçinde bulunduğumuz seçim dönemi içerisinde çeşitli komplikasyonlara ve cevap haklanna sebebiyet verilebileceği dikkate alınarak.. Yüksek Seçim Kurulu, daha önce aldığı bir kararda se- çim dönemi içinde "eşitlik ilkesi"n\n gözetilmesi gerektiği yolunda bir karar almış.. Bu karar gereğince "bütün siyasi partilere eşit muameie yapılması" zorunluymuş, ANAP "Hod- ri Meydan" programına çıkmayınca ne olurmuş? Eşitlik ilkesi bozulurmuş.. Bozulunca ne olurmuş? Komp- likasyon olurmuş! Yıllardır, muhalefet partileri adına yapılan konuşmalarda akla hlç gelmeyen bu eşitlik ilkesi, demek şimdi birden bi- re anımsandı. Hazır, eşitlik ilkesi incelenirken bir siyasal partinin "Ha- nımefendi Vakfı" kadar söz hakkı olup olmadığı da incele- me konusu yapılsa diyoruz. Türkiye'de bunca vakıf varken "Hanımefendi VöAft"na TRT haberlerinde bu kadar yer ayrılmasının anayasada ve TRT Yasası'ndaki dayanaklan açıklansa diyoruz. Bu sorulara, TRT yönetimi şimdiden hazıriıklı olmalıdır. Günün birinde, birileri bu soruları kendilerinden sorar na- sıl olsa. "Komplikasyon" dedikleri de işte ilerde bu sorulann ya- nttı alınmadığı zaman çıkar! İlk Yasak... • • • İçişleri Bakanlığı, "2000'e Doğru" ve "Halkın GerçeğT der- gılerinı süresiz, bu dergileri basan "llıcak Matbaası"n\ da 10 gün süreyle kapattı. Kapatma kararlannın gerekçesi şu: — Türkiye Cumhuriyeti'nin ülkesi ve milletiyle bütünlûğü aleyhine ve milli duyguları zayıflatıcı nitelikte yayın yapmayı şiar edindikleri... , ' Demokratik ülkelerde bu tür suçlar ceza yasalarında apa- çık tanımlanır. Böyle bir suçun işlenip işlenmediğine de ba- gımsız mahkemeler karar verir. Bakanlık işlemleri ile suç oluşturulmaz; hak ve özgürlükler de bir çırpıda yok edile- mez. Güneydoğu olayları ile ilgili KKK çıkarılırken bu olağan üstü düzenlemenin böyle uygulamalara yol açacağını ileri sürenler yanılmadıiar. Bu ilk ömektir. Hiç kuşkusuz, bu ilk uygulamayı başka uygulamalar da izleyecektir. Bu dergiler, gerçekten ileri sürülen suçları işlemişlerse Ceza Yasası açıktır. İlgililer hakkında dava açılır; bu dava- lar sonunda yaptırım neyse bu yaptırım uygulanır. KKK yoluyla yeni suç tanımları yaratmak ve bu suçlar için yaptırım getirip bu yaptırımları uygulamak çözüm yoiu de- ğildir. Kitle iletişim araçlarının bu kadar geliştiği bir dünyada ya- şıyoruz. Böyle bir dünyada yayın organlarını kapatmakla or- taya çıkacak sakıncalar, bu yayın organlarında yazılanlann yaratacağı düşünülen sakıncalardan çok daha büyük olur. "Ne olur?" diyeceksiniz. Şunlar olur: PKK gibi terör örgütleri, bu olayı propaganda amacıyla kullanırlar. Hadi bu önemli değil diyelim.. Yeraltı örgütleri gizli yayınlarla düşüncelerini yaymaya çalışırlar. Batı bası- nında gerçek dışı ve abartılı yayınlara rastlanır Bölgeye dö- nük radyo ve televizyon yayınları yapmaya çalışanlar bile çıkabilir. Yasak, hiçbir zaman çözüm yolu değildir. Türkiye bu nok- taya hep yasakçı kafalarla geldi. Bugün yaşanan sorunla- rın kökeninde bu yasakçı kafaların da payı var. Çözüm demokrasidedir; çözüm halka bütün gerçekleri anlatmaktadır; çözüm, basın özgürlüğünü daha genişlet- mektedir. Aynı yasaklann çıkmaz sokaklarında dolaşıp duruyoruz. Tarih düşelim; 1990 yılındayız, 2000 yılına 10 yıl kakjı. Du- varlar yıkılıyor, rejimler değişiyor, ıdeolojiler yok oluyor. Biz ise tek parti yasalannı aratan kararnameler ile yasak üzeri- ne yasak koyuyoruz. Bu mudur "sivil demokrasi"? CÛNEYT ARCAYÜREK yaz.yor (Boftarafı 1. Sayfada) sıyla TRT yöneticilerinin olumlu adım attığım yazrnaya hazırlanı- yorduk. Bir de döndük ki, günûmüze egemen göstermelik demokratik kurallar hançer olmuş, arkamızdan vuruyor. Boyundan büyüK sözler edenler, Konfıçyus'un kötü düşün- ce sahibinin kötü kişi olduğunu öne süren sözleriyle TO'lü söyleşi- ye yöneien eleştırilerı kınayan Uğur Dündar acaba şimdi ne diyecek? TÖ'den sonra iki muhalefet lıde- rini dün gece ekrana çıkarma ka- rarı kamuoyu baskısıyia gerçekle- şiyordu. Yapımcı meslektaşımız ise, marifeti kendinde gorüyor, san- ki TÖ'den sonra muhalefet liderle- rini ekrana çıkarmayı daha önce- den planlamış gibi birtakım de- mecjer veriyordu. Ya şimdi? TÖ'den asağı kademelere gelen buyruklar, hükümetin TRT nezdin- de yeni ve ANAP iktidanna özgü bir siyasal oyun tezgâhlamasına dayandı. Sonuçta 19 ağustosta ANAP'a kamuoyu önünde yapay güce kavuşturacak yerel seçımler bahane edilerek Hodri Meydan'a muhalefetin çıkması engellendi. TRTnin dün akşam üzeri iki par- ti merkezine faksla<*ğı yazılı metin, muhalefetin Hodri Meydan'dan na- sıl dışlandığını baştan aşağrya bel- geliyor. Yazılı metinlerdeki tarihler muhalefete karşı girişilen yeni oyu- KATILANLAR (Baştarafı 1. Sayfada) Nusret Avcı, Plastik Sanatlar Der- neği Başkanı Mehmet Güieryüz, yazar Cevdet Kudret, Vedat Gün- yol, Nezihe Meriç, Şükran Kurda- kul, Müştak Erenus, Bilge Erenus, Tomris Üyar, Murathan Mungan, Pınar Kür, Özdemir Ince, Cevat Çapan, Bekir Yıldız, Tuncer Cü- cenoğlu, Naim Tirali, Arif Da- mar, Tarık Günersel, Kemal Özer, Işıl Özgentürk, Leyla ErbU, Orhan Pamuk, Demirtaş Ceyhun, Fatih Özgüven, Cevat Çapan, Panayot Abacı, Ataol Behramoğlu, Mü- zehher Vâ-Nû, Salih Şengil, Ra- sih Nuri İleri, Kerim Korcan, Zih- ni Anadol, Erdal Öz, Duygu Ase- na, Tektaş Ağaoğlu, lsmet Kemal Karadayı, Hasan Kıyafet, Adnan Özyalçıner, Sennur Sezer, Sezer Duru, Leyla Iraar, Mehmet Ba- şaran, Cengiz Gündoğdu, Şule Pe- rinçek ve Muazzez Menemencioğ- lu, sinema sanatçısı Tank Akan, Ali Özgentürk, Nur Sürer ve Ya- vuzer Çetinkaya, ressam Hiisa- mettin Koçan, Yusuf Taktak, Bed- ri Baykam ve Alaaddin Aksoy, ti- yatro sanatçısı Genco Erkal, ya- yına Erol Erduran, ANKA İstan- bul temsilcisi Oktay Kurtböke, SHP eski parti ıneclisi üyesi Ayla Akbal. nu olduğu gibi açıklıyor. TD. 22 haziranda ekranda 70 da- kika boyunca ve de boylu boyun- ca göründû. Program öylesine ta- raflı, öylesine TO^ye ve kottuğunu kurtarmaya yönelik manevraianna hizmet ediyordu ki, yapımcı ve TRT ağır eleştirilere neden oldu. TÖIû Hodri Meydan'a tepki giderek bû- yüyordu. Yapımcı Uğur Dündar 23 haziranda ortaya çıktı. Asıl amacm TÖ'den sonra iki muhalefeti de ek- rana getirmek olduğunu söyteye- rek Baykal ve Demirel ile görüşme- ler yaptı. Buraya kadar her şey yû- zeyde normal görünüyordu. Dün geceki Hodri Meydan artık kesinleşmişti. Oysa o sırada yeni tezgâh açılıyormuş meğer Başba- kanlık artık her şeyin olgunlaştığı 27 haziranda "Başbakanlıktan llgi- nize ve Bilginize" adli ızleyici but- mayan programın yayımlanmasını TRT'den istemişti. TRT yasalara çok, ama pek çok saygılı, çok ama çok fazla demok- ratik bir kurum. Hemen yasalara bakmış, sağa sola sormuş, 19 ağustos seçim propagandası bas- ladığı için Başbakanlık'ı hem de yüce iktidarımızı geri çevirmişti. Oyun da buradan başlıyordu. Akıl satanlann işaretiyle Basbakanlık zaten TRT'den böyle bir yanıt bek- liyor olmalıydı. Bu kez hükümet, öyleyse muhalefetli Hodri Meydan programının yayımlanmasını iste- di. TRT'miz çok, ama çok fazla de- mokratik bir kurumdu. Koskoca hü- kümeti geri çevirdikten sonra, he- le yasalar önünde muhalefetin lafı mı olurdu? Onu da bir özürte ek- ranın dışına atıverdi. Oysa dün ge- ceki Hodri Meydan'ın secimle ilgi- si yoktu. TÖ'nün işine geleni söy- lediği, bal gibi parti, hükümet, at- le, kendine özgü rejim propagan- dasına muhalefetin cevap haktanın doğal sonucuydu. ANAP iktidannda bu türden oyunlar sürekli görüldü. Muhalefeti engelleme yolunun yazılarda gö- rüldüğü gibi ayniyle vaki olduğun- dan hiç kimsenin kuşkusu olma- malı. TRT hangi kumaşın eseri, bi- liniyor. Ama bir ders gerekryorsa devietin kimi tepe noktalannda otu- ranlara fazla güvenrnemek gerek- tiğini herhalde şimdi yakışıklı Uğur Dündar kardeşimiz sanınz anlamtş bulunuyor. Asıl ders TÖ ile ANAP ile demok- rasinin rayına oturacağını hayal edenlere verildi. TÖ'nün asağı In- dirileceğini hemen her gün halka vurgulamanın zorunlu hale geldi- ği bir kez daha anlaşıldı. Bu cyun- ların ve oyunları tezgâhlayanlann ipliğini her gün pazara çıkarmanın bir rejim görevi olduğunu herhal- de nazik, kibar, terbiyeli kimi siya- sal lıderler de anlayacaklardır artık. Demokrasiye inananlann tek gö- revi TÖ'yü ister bu yıl, ama mutla- ka ve mutlaka 1992'de asağı Indir- mek. Türklye'nin tek sorunu TÖ ve yarattığı bugünkû alelacayip rejim.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle