Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 28 OCAK 1990
İranlı gazeteciyazarAmir Taheri, Gorbaçov'un Avrupa veAsya politikalan arasındakifarkı Cumhuriyefe anlattı
Litvanya'yaöpticük, Bakü'ye tank— ı —
SABETAY VAROL
PARlS — Sovyetler Birliği'ndeki Müslüman cum-
huriyetleri konusunda yazdığı "Kızıl Gökte Hilal" adlı
kiîabı büyük ilgi uyandıran İranlı gazieteci yazar Amir
Tıkeri ile Azerbaycan'daki son olayları görüştuk.
Taheri, "Azerbaycan Halk Cephesi'nin Azerbaycan
Pırlamentosu'ndan farklı olarak, özgiin bir slralejisi
olduğunu, pariamentonun aynltna karannın siyasi bir
blof anlamına geldigini" söyledi.
— Son kitabınız dolayısıyla Azerbaycan'ı ve Miislü-
manJann çoğunlukta oldugu diğerSovyelcumhuriyetleri-
ni daha yakından incelediniz. Bugünkü gelişmeleri an-
lamak için isterseniz biraz geriye gidelinı. Sovyetler re-
jiminin çevre curahuriyeüerde çok zayıf oldugu kısa sü-
rede ortaya çıktı. Nasıl oluyor da bu kadar az zamaıı-
da Moskova'nın tum bağlantılan bir anda yok oluver-
di?
TAHERt — Sovyet rejimi; daha önce de Rus çarlı-
ğı, Müslüman ulkelerde hiçbir zaman güçlü olmadı.
Rusların Bakii'yü ilk işgal tarihi 1808.. Otarihten beri
Bakiı kentinj 6 kez işgal ettiler. Sonuncu istila Bakü'-
deki altmcı kan banyosudur.
Unutulmaması gereken diğer bir gerçek de şu: Ha-
len SSCB'deki siyasi tutuklulann yüzde 80'i Müslıiman.
Bu çok önemli bir olgu. Zira bunların büyük çoğunlu-
ğu aynı zamanda Türkçe konuşan insaniar. Yüzde 80
çok buyük bir sayı. Öte yandan Sayın Gorbaçov ikti-
dara geldiğinden beri infaz edilen idanı cezalarının ta-
mamının kurbanlan Muslümanlar.
Özetleyecek olursak, yerine göre farklı kıstaslar kul-
lanılıyor.. Sayın Gorbaçov'un Baltık cumhuriyetleri ya
da Avrupa devletleri konusunda bir politikası var. Müs-
lüman cumhuriyetleri için ise başka bir politikası. Lit-
vanya'yagidiyor, bebekleri öpüyor. Yöneticilerle mü-
zakerelere girişiyor. Bakü'ye tank gönderiyor. Litvan-
ya'da yörenin halk cephesini lanıyor, Azerbaycan'da
halk cephesini tanımayı reddediyor. Olan şu ki Gor-
baçov iktidara geldiginden beri, ülke üst düzey yöne-
ticileri arasında tek bir Musluman yok. Tek göze çar-
pan şahsiyet özbekisianlı Refik Nişanof, o da KGB'nin
çok eski bir uyesi... İşga) ettiği görev, daha zıyade bi-
çimsel bir görev.
Gorbaçov öncesinde siyasi büroda iki Müslüman var-
dı. Şimdi lek bir tane yok. Gorbaçov'un SSCB'nin
Müslüman cumhuriyetleri konusunda hiçbir deneyimi
yok. Slalin Gürcüydü. Kruşçev bölgedegörev yapmış-
tı. Brejnev Kazakistan'daki bir Türk boyunun onur üye-
si olmuştu. Yani kardeş olarak benimsenmişti. Bütün
bu faktörler rol oynadı. Bugün Azerbaycan'da bir ko-
munist parti mevcut değil. Diğer Müslüman cumhuri-
yetlerde durum aynı, yani parti buharlaştı.. Çünkü bu
partiler yapay partilerdi.. Şimdi yeni yöneticiler var.
Sovyetler Birliği'ndeki son seçimlerde: Avrupa cumhu-
riyetlerindekiler nispeten özgürce geçti fakat Müslüman
'cumhuriyetlerde seçime hile katıldı. Bu alanda da iki
farklı kıslas kullanıldı diyebiliriz.
— Bu cumhuriyetlerde seçimler ne şekilde cereyan
elti? Biraz daha aynntılı oiarak anlatabilir misiniz?
TAHERt — Ekim ayında Dağıstanlı milletvekilleri
tarafından bir akşam yemeğine davet edildim. Bunlar-
dan bir milletvekili, kendi seçim bölgesine gitmeye ce-
saret dahi edemediğini bana itiraf etti. İleri sürdüğii ge-
rekçe sözümona teröristlerin kendisini öldürmek iste-
yebileceği idi. Neden? Çünkü bu miilelvekili bir Rus.
Müslümanlann seçtiği bir Rus (!). Vatikan'da bir Mus-
lüman'ın milletvekili seçilmesi gibi bir şey. Kesinlikle
düşünülemeyecek bir durum. Olan şu: Komünist Par-
PORTRE TAHERİ
İran'dan Fransa'ya
İranlı gazeteci-
yazar Amir
Taheri.
İran'da Şah
döneminde
ülkenin en
yüksek tirajlı
gazetesi
Kayhan'ın
genel yayın
yonetmeni idi.
İran
devriminden
sonra ülkeyi
terk eden
Taheri,
1982'den bu
yana Fransa'da Kızıl Gökte Hilal (1989)
yasıyor. Taheri bu dönemde The Sunday Times.
International Herald Tribune ve Jeune Afrique gibi
gazetelerde çalıştı. Dünyanın önde gelen liderleri ile
mülakatlar yaptı. The Washington Post, The Los
Angeles Times, The Guardian gibi gazetelerde
makaleleri çıktı.
Taheri Iran'da iken yazdığı Öksüz Yunanlı adlı
kitapta felsefi yazılarmı topladı.
Taheri'nin son yıllarda yazdığı kitaplar arasında
"Humeyni ve İslam Devrimi" (1985), "Kutsal
Terör" (1987), "Casuslar Şebekesi" (1988) ve
Amir Taheri (solda), Sabetay Varol'a Azerbaycan'daki son gelişmeleri anlattı. (Fotograf: tbrahira Öğretmen) "Kızıl Gökte Hilal" (1989) bulunuyor.
Amir TaheriAzerbaycan Halk Cephesi'nin taleplerini özetledû
1 - Hükümranlık Sovyet Azerbaycanı'nda Bagunsızlık 'Elbette son olaylarla
Azeri halkının hükümranlığının tanınması. bağımsızlık meselesi de masanın üstüne
-IMI Azeri dilinin tek resmi dil olması.
y a t ı r ı l d L I n k â r e d i l m e s i i m k â n s ı z
-
N e
-Parti kadroları Cumhuriyet
içindeki kadrolann Azerileştirilmesi.
istiyorsunuz? Evinizde oturuyorsunuz ve
tanklar üstünüze geliyor. Yerel hükümete
bile soran olmadı!
ti ortadan kayboldu ve bir boşluk ortaya çıktı. Gorba-
çov karşısında muhatap alacağı kimse bulamıyor. Azer-
baycan istilasının hazırlık aşamasında, Brejnev'in Af-
ganistan için yaptığını bile yapmadı. Brejnev Afganis-
tan'da kukla bir hükümet yerleştirmişti. Bu garip hü-
kemet Sovyetler'in istilasını talep etmişti. Bakü'de her-
kes karşı. Komünist Parti bile, hükümet bile, Azeri
cumhurbaşkanı bile, başbakan bile. Dolayısıyla aynı
zamanda bir anayasa ihlali söz konusudur.
— Batı basınına yansıdığı kadarıyla. ortaya atılan
önemli tezlerden biri perestroyka adına bu partilerden
temizlik yapılırken Leonid Brejnev yanlılannın da tas-
fiye edildigi ve Moskova'nın bağlantılannın koptuğu..
Bunun en çarpıcı örneklerinden biri Geydar Aliyev'in
siyasi büro üyeliğinden atılması. Öte varKİan Brejvnev'-
in damadıyla işbirliği içinde oian ve Özbek mafyası adı
verilen gnıp lemizlendi.
TAHERİ — Bunlar hayal mahsulu iddialar. Aliyev,
Brejnev'in bir yakını değildi. Aliyev Andropov'un ar-
kadaşıydı, KGB sorumlusuydu ve Andropov tarafın-
dan terfi ettirilmişti. Andropov'un yönetimi sırasında
iki göz bebeği vardı. Biri Aliyev, diğeri Gorbaçov. Ali-
yev Azerbaycan'da temizlik hareketini gerçekleştiren
adamdı. Hatta bazı Azerbaycanlı bakanları biJe kur-
şuna dizdirmişti.
— Hangi nedenlerle bakanları kurşuna dizdirdi?
TAHERİ — Rüşvet suçundan. Azerbaycan mafya-
sına karşı temizlik harekannın şampiyonu idi. Rüşve-
te karşı çok sert bir insan olan Andropov, bu yüzden
Aliyev'i yanına almıştı. Gorbaçov ve Aliyev'in politik
kökenleri tamamen aynıdır. Aynlması Azerbaycan'la
ilgili değildir. Başka siyasi buro uyeleri neden aynldıysa,
o da benzer nedenlerle aynldı.
Gorbaçov, yönetime kendi arkada-.lannı yerleştirmek
istediği için gitti. Sovyet propagandası şu sıra Azerbay-
can'da mucadeleedenlerin gançster, terörist ve haydut
olduğunu yayıyor. Afgan mücahitlerine karşı kullan-
dıkları ifadelerin aynıları. Sonra şunu da söylüyorlar:
"Gorbaçov çok iyi birisi. Bu yüzden de mafyalann
komplosuna maruz kahyor". Oysa şoyle bir durum var;
şimdiye kadar rüşvetten ötürü mahkûm olanlar Müs-
lüman değil, Brejvnev 'in damadı ya da Sovyet Komü-
nist Partisi üyeleri. Gerçi Özbek, Kırgız, Azeri ya da
Tacik isimleri geçiyor. Ama şimdiye kadar mahkûm
edilen olmadı.
— Bu mafyalar ne ifade ediyor. Kısacası ne tiiriaa-
liyetler gösteriyor?
TAHERİ — Bu mafya her şeyi parayla satıyordu.
Bakan koltuğu da buna dahil. Azerbaycan'da ticaret
bakanı olmak isteseniz, 150 bin dolar ödemeniz gere-
kiyordu. Oğlunuzu universiteye sokmak isteseniz, fa-
kültesine göre 20 bin dolar vs. gibi fiyatlara mal olu-
yordu. Gençlik kollanna katılmadan bu anda parti üye-
si olmak isteseniz, bunu parayla satın alabilirdiniz. Parti
kartlan satılıktı, her şey satılıktı. Çünkü ortada yapay
bir durum söz konusu, toplum ikiye bölünmüş. Bir ta-
rafta resmi toplum var, Komünist Partisi, Sovyet vs.
altta gerçek toplum var, İslami bir toplum. Bu bağnaz
dinci. softa bir topluluk demek değil. Tamamen farklı
bir Müslüman toplum. Bu toplum diğeriyle sürekli ola-
rak bir soğuk savaş yaşıyor.
— Peki Halk Cephesi'ni oluşturan insaniar kiraler,
islekleri neler?
TAHERİ — Birincisi Azerbaycan'da çok sayıda parti
var. Bu partiler Bolşevik Partisi'nden önce de vardı.
Azerbaycan'ın kendi tarihi vardı. Kalkınması iyiydi ya
da kötüydü. Bu farklı bir olay. Bir anda komünistler
geldi. Bolşevikler Bakü'ye gangster gibi girdi. Kaldı ki
gerçekten gangsterdiler. Örneğin Sergey Kirov, binlerce
Azeriyi öldürdü ya da sürdü. Yakın zamana kadar
Azerbaycan'ın her yerinde Kirov'un adı vardı. Neyse
ki artık Kirov ya da Lenin gibi isimler yok. Kirov ve
Orjenikidzegibi kişiler Bakü'ye gelerek katliam yaptı.
Bu toprağı işgal ederek Bolşevizmi dayattılar. An-
cak Bolşevizm buralarda kökleşemedi. Öyle ki ekjm
devrimi öncesi partiler yeniden ortaya çıktı. Musavvat
Partisi, Adalet Partisi, tctimaıyun Amiyun yani sos-
yal demokrat parti gibi partiler var. Himmet, yani Gay-
ret Partisi var. Nakşibendilik ve Kadirilik gibi tarikat-
lar da yaygın. Bütün bunlar şimdi yer altından çıka-
rak kulüpler şeklinde örgütleniyorlar. Aynca Hallc Cep-
hesi var ki o da iki eğilim arasında bölünmüş bulunu-
yor.
— Halk Cephesi'nin temel talepleri neler?
TAHERt — Birincisi Sovyet Azerbaycanf nın tama-
mında Azeri halkının hükümranlığının tanınmasını is-
tiyorlar. Bu çok önemli. İkincisi, Azeri dilinin tek res-
mi dil olmasını istiyorlar. Litvanya ile tamamen aynı
doğrultuda bir isteİc. Gorbaçov orada kabul etti. Bu-
raya tank gönderiyor. Üçüncüsü, cumhuriyet içindeki
kadrolann Azerileştirilmesini istiyorlar. Çünkü haliha-
zırda parti lideri olan kişi bir Ukraynalı. Azeriler bu-
nu kabul etmiyor. Neden kabul etsinler? Bir Azeri hiç-
bir zaman Ukrayna'da parti lideri olamaz..
— Azerbaycan Yüksek Sovyeti 48 saat sıire vererek,
Moskova birliklerini çekmediği takdirde aynlacağını
duyurdu.
TAHERİ — Bunun Halk Cephesi programıyla hiç-
bir ilişkisi yok. Bunlar halk tarafından benimsenmek
isteyen ve bunu bekleyen milletvekillerinin girişimi.
— Yani Halk Cephesi liderlerinin aynlma, bağım-
sız bir ülke olma talepleri yok mu?
TAHERİ — Halk Cephesi'nin istekleri bu sıraladığım
istekler. Elbette bu olaylarla birlikte bağımsızlık me-
selesi de masanın ustüne yatırıldı. İnkâr edilmesi im-
kânsız.. Ne istiyorsunuz? Evinizde oturuyorsunuz ve
tanklar üstünüze geliyor. Yerel hükümete bile soran ol-
madı. Ama şunu ısrarla belirtirim ki Bakü Meclisi'nin
karan halk cephesinin karan değil. Halk Cephesi'nin,
çatışmanın şerefli biçimde çozüme ulaşması için kendi
özgün stratejisi var. Azerbaycan Sovyeti'nin karan si-
yasi bir bloftu. İstilaya gerçekten karşı çıkma niyetleri
olsaydı. aynlma talebini ileri sürme niyeti olsaydı, Sov-
yet Anayasası'nda buna ilişkin geçerli maddeler var.
O maddelere başvururlardı.
StİRECEK
HABERLER
Notlar
Sayılar
kurultayı
VECDİ SEVİĞ
ANKARA — SHP'nin 977
delegeli 5. olağanüstü kurulta-
ymda sayılann hâkimiyeti var-
dı. Tüzük değişikliğinin delege-
ler için en önemli özelliklerinden
biri yetkili kurullarda kadınlann
yüzde 25 oranmda temsiline ola-
nak sağlanmasıydı. Bu nedenle
de hanımlar Selim Sırrı Tarcan
Spor Salonu'nun en hareketlile-
riydi.
Genel Başkan F.rdal lnönü,
salonda tansiyonu, "Kurtuluşu
Ankara'nın yüksek tepelerine
kaçmakla bulanlar iyi bilsinler
ki, halkın desteği olmadan hiç-
bir yerde duramayacaklardır"
sözleriyle yükseltti ve coşku ile
alkışiandı. Alkışlar yavaşlarken
salonu yeni bir heyecan dalgası
daha sardı. fnönü, hareketlenen
delegelere doğru baktığında ya-
bancısı olmadığı bir çift gözle
karşılaştı: Fatma Girik salona
gjrmişti; delegeler Şişli Belediye
Başkanı için ayaktaydılar.
Sayılar kurultayında ilk saat-
lerde bir formül dolaştı kuiak-
tan kulağa: 24 + 9 + 11. 24 par-
ti meclisine girecek "Baykal kon-
tenjanı", 9 genel başkanın öne-
receği adlar, 11 de "doğal olarak
kadın iiyeler" biçiminde açıkla-
nıyordu.
Baskanlık divanı olusunca bir
başka oran çıktı ortaya: 1/9.
Yüzlerce imzanın yer aldığı ve
parti yetkili organlarında kadın
üyelerin en az yüzde 25 temsili-
ni destekleyen dilekçenin salona
doğru uzandığı baskanlık diva-
nında sekizi erkek dokuz üye
vardı.
Salondaki organizasyon bo-
zukluğu en fazla sigara içmeyen-
leri etkiledi. Divan Başkanı Ha-
san Fenmi Günes'in önergelere
dayalı "sigara içmeyin lütfen"
uyarıları etkili olmadı. Ankara
Anakent Belediye Başkanı Mu-
rat Karayaiçın, yoğunlaşan du-
manı görup "İl Hıfzıssıhha Ku-
rulu tatil karan alır raı acaba"
diye duşündü bir ara...
Dışanda bazılan "Mamak İl-
çe Kadın Komisyonu" gibi du-
yurular taşıyan köfteciler ve lah-
macun tezgâhlarıyla çevrili salo-
nun içinde kadın izleyirilerin do-
ğal çoğunluğu ve hareketliliği
dikkatten kaçmıyordu.
Salonda ilk bakışta belirgin
oian bir başka iiginçlik, basket
maçiarında yedeklere ayrılan bö-
lümde parti meclisi üyeleri için
konulan masaydı. Masanın çıkı-
şa en yakın ucunda ise yeni gö-
revine artık kesin gozüyle bakı-
lan Hikmet Çetin oturuyordu.
lnönü: Güven vermelîyiz
ANKARA (Cumhuriyet Buro-
su) — SHP'nin dün başlayan se-
çimli olağanüstü tüzük kurultayı
bugün genel başkan ve ll'i kadın
44 parti meclisi üyesinin seçimiy-
le sona erecek. Seçimde tnönü ve
Baykal'ın üzerinde anlaşma sağ-
ladığı adlar ileyenilikçi sosyal de-
mokratların listesinin oylanması
bekleniyor.
SHP Genel Başkanı Erdal lnö-
nü kurultayda yaptığı konuşmada
Türkiye'de durumun iç açıcı olma-
dığını belirterek, delegelerden par-
tinin üye tabanında ve toplumda-
ki saygınhğını arttıracak, devam
ettirecek bir kadroyu seçmelerini
istedi. fnönü, yeni yönetimin ni-
teliklerinin, dinamizm, liderleri ve
deneyimiyie güven verici, parti içi
demokrasi ve hukuk ilkelerine
bağlı olması gerektiğini söyledi.
lnönü, Cumhurbaşkanı Turgul
Özal'ı eleştirerek, mezhep ayrılık-
larını körükleyen, "Anayasa bir
kez çiğnenirse bir şey olmaz" di-
yen, cuma namazlarını siyasi gö-
rüşlerine alet eden, devlet kesesin-
den Amerika'ya giden bir kişinin
Çankaya'da olmaması gerektiğini
söyiedi.
SHP'nin seçimli olağanıistü tü-
zük kurultayı dün Selim Sırrı Tar-
can Spor Salonu'nda başladı.
Hıncahınç dolu salona Genel Baş-
kan Erdal tnönü ve Genel Sekre-
ter Deniz Baykal girmeden önce
Ankara Anakent Belediye Bando-
su marşlar çaldı, halk oyunları
gösterileri düzenlendi. İnönü ve
Baykal saat 10.15'de birlikte salo-
na büyük sevgi gösterileri arasın-
da girdiler. Inönü ve Başkal salon-
da bir tur atarken, delegelerin ve
konukların kendilerim ayakta al-
kışladıkları, sürekli çiçek ve kon-
feti attıkları gözlendi.
Yapılan seçimle kurultay baş-
kanlığına TBMM Grup Başkan-
vekili Hasan Fehrai Güneş seçil-
di. Kurultay ikinci başkanlıkları-
na da Abdurrahman Keskin ve
Fevzi Ciritçi getirildiler.
Kurultay Başkanı Hasan Fehmi
Güneş yaptığı kısa konuşmada
kadın kotasından söz ederek, tü-
zükte yapılacak bu değişiklikle
partiye bir üstünlük ve kalite ge-
leceğini ifade etti.
İnönü'nün konuşması
İnönü, saat 11.00 sıralarında
büyük sevinç gösterileri arasında
başladığı konuşmasında, halkın
uyumlu ve güçlu bir kadroyla
SHP'nin iktidar olmasını istediği-
ni belirterek, "Yurdumoza ve hal-
kımıza ümit ve güven vermeliyiz.
Kurultayımızda oluşacak jönelim
kadromuz, SHP'nin uyumlu bir
birlik içinde olduğunu gösterme-
l'dir. Bu kurultay, SHP'nin birlik
anlayışının, demokrasi ile hiçbir
şekilde çelişmediğini, eleştiriye ve
tartışmaya açık demokratik ıneka-
nizmalardan güç aldığını
göstermelidir" dedi.
Özal'ın uzaktan kumandalarla
partisini kurtarmaya çaiıştığını,
ama bu arada devlet düzeninin al-
tüst olduğunu da savunan lnönü,
199O'lı yıllara girildiğinde dünya-
da demokrasi dalgası yayılırkeıı,
Turkiye'deki görünümün içaçıcı
olmadığını, düşünce üzerindeki
yasakların halen sürdüğünü, ga-
zete ve dergi kapatıldığıru hatırlat-
tı. Anayasa Mahkemesi'nin hayat
kadınlarına tecavüzü diğer kadın-
lara oranla daha hafıf suç sayma-
sını eleştiren Jnönü, ana dili Türk-
çe olmay^anlara farklı davranılma-
sınm, sendika ve dernekler üzerin-
de kısıtlamalann surmesinin
"Tiirkiye'ye yakışmadıgım" kay-
detti. tnönü, "Dünyada yıkılmaz
sanılan duvarlar bir günde yıkılı-
yor. Yıkılmaz sanılan iktidarlar bir
günde devriliyor. Dünyadaki gö-
rünüm boyle iken Turkiye'deki
durum hiç de iç açıcı değil" dedi.
İnönü. Paris'te yapılan "Knrt
Konferansı"na kauldıklan gerek-
çesiyle 7 miletvekilini partiden ih-
raç ettiklerini hatııiatarak, bu du-
rumun "SHP'nin halkın bir kesi-
mine karşı oldugu" şeklinde de-
ğerlendirilemeyeceğini yineledi.
lnönü "Ana dili farklı" diye ay-
rım yapılamayacağını, yapanların
her zaman karşısında olduklarım,
tarihten gelen kultürel farklılıkla-
rın korunması gerektiğini söyledi.
Özal'ın "toplumsal uzlaşma"
önerisini eleştirirken "Hangi yuzle
bunu söylüyorlar. Halkın iradesin-
den alacağıraız güçle bu anayasa-
yı değiştirerek Özal'ı oradan indi-
receğiz. İktidara geldiğimizde ilk
isimiz Çankaya'ya saygın, halkın
istediği bir kişiyi yerleştirmek
olacaktır" dedi. İnönü şöyle
konuştu:
"Mezhep ayrılıklarını körükle-
yen, 'Anayasayı bir defa ihlal et-
mekle bir şey olmaz' diyen, cuma
namazlannı siyasi gösteriye do-
nüslüren, her sağlık kontrolu için
devlet bütçesinden Amerika'ya gi-
den bir kişi Çankaya'da oturamaz.
Yıllarca halkı bir limon gibi sıkan
bu kişi halktan gelecek yumruğun
korkusuyla Çankaya'ya sığındı."
Azerbaycan olaylarına da deği-
nen SHP lideri, Özal'ın ABD'de-
ki konuşmasımn ülke barışına za-
rar verecek boyutlarda olduğunu,
bunun çaresinin Özal'ın konuşma-
sını engellemek olduğunu söyledi.
İnönü, Özal'ın "kişisel maksallı"
bu gezisinin parasının nereden
çıktığını sordu ve "Sorulanmızın
cevabım alıncaya kadar bu işin pe-
şini bırakmayacağız" dedi.
ANAP'tan bir an once kurtul-
manın bir zorunluluk olduğunu
anlatan İnönu, "24 Ocak Karar-
larıyla çağ atladık diyenlere kar-
galar bile güler" diye konuştu.
ANAP'lı bir üyenin verdiği "ne-
reden buldun" yasa önerisine de-
ğinen lnönü, "Sayın Özal'ın mal
bildiriminde bulunmasım" istedi.
İnönü, Azerbaycan'daki olaylara
da değinerek, katliamda yaşamla-
nnı yitirenlere "kurullay adına
rahmet ve bassağlığı" dileğindc
bulundu. Dünyadaki Türklerin
haklannın gözetilmesi ve sürekli
izlenmesinin Türkiye'nin görevi
ofduğunu da belirten İnönü, bu
yapılırken anlaşma ve uluslarara-
sı hukuk kurallarına bağlı kalııı-
ması, içişlerine kanşılmaması ge-
rektiğini hatırlattı. İnönü, Yuna-
nistan'la ilişkilerde "Davos ruhu-
nun tarihe kanştığım" Bulgaris-
tan konusunda da hükümetin tu-
tarsız poü'tıka izlediğini, Kıbns so-
runu için KKTC'ye baskı yapılma-
sının sorunu çözmeyeceğini,
Ermeni tasansının geri çekilmesi
gerektiğini kaydetti.
SHP lideri konuşmasımn son
bölümünde delegelere çağrıda bu-
lunarak, yeni yönetim konusunda-
ki bazı düşuncelerine de yer ver-
di. İnönü, öncelikle SHP'yi birinci
parti durumuna getiren, Parti
Meclisi, Genel Sekreter ve tüm yö-
netici kadrolara şükranlarını sun-
du ve şöyle konuştu:
"ANAP'la geçirilecek her gü-
nün kayıp olduğunu, inanarak
söyledim. Bir an önce erken seçi-
me gidilmeli. Ülkemiz için tek çare
budur. Seçim kendiliğinden su-
runlan çözraez. Biz seçimi, Türk-
iye'de sosyal demokrai iktidann
kurulmasının başiangıcı olarak
göriiyonız. Seçimlere ne kadar ha-
zırlıklı girersek, seçimi ne kadar
yüksek bir oy oranıyla kazanırsak,
sosyal demokrasinin önündeki en-
gelleri o kadar kolaylıkla aşanz.
Türkiye'de sosyal demokrasinin
başaniı olraasının birinci koşulu
SHP'nin başaniı olmasıdır.
SHFnin başanh ofanasımn birinci
koşulu da parti yönetimimizin,
üye üye kitlemizin ve toplumun
güvenini ka/anmaktır. Parti yöne-
timimiz hem dinamizmi ile, lider-
leri ile, deneyimiyie güven verme-
lidir, hem de parti içi demokrasi-
ye, hukuk ilkelerine baglılıgı ile
güven vermelidir. Parti yönetimi,
eleştiri ve ozeleştiri kavramlannı
işletmelidir. Parti içi demokrasi-
yi geliştirmelidir. Ben, bu kurnl-
tayda, partideki farklı görüşlerin
dengeli bir biçimde yansıdığı yö-
netimin seçilmesi gerektigi inan-
cındayım. Kumltayımızın konula-
ra, dar açılardan yaklaşmay^cağı-
na enıinim. Kurultayda yapılacak
tartışmalarda olumlu ve yapıcı
yaklaşımlann egemen olacağına
inanıyorum. Tüm arkadaşlanm-
dan dileğim, parti içindeki de-
mokrasiyi ve aynı zamanda birli-
gi gerçeklestirecek bir biçimde
davranmalandır. Sosyal demokrat
partilerde gruplar ve kanatlar olu-
yor, olabilir. Yeter ki tartışmalar
demokratik bir zeminde yapılsın,
parti içi davanışma. karşıJıklı sevgi
ve saygı zedelenmesin. Parti or-
ganlan için ovumu/u kullanırken,
partimizin, üye tabanımızın gö-
zünde, toplumdaki saygınlığım art-
tıracak, devam ettirecek bir kad-
royu seçmenizi bekliyorum."
İnönü konuşmasından sonra
kurultay delegelerinden seçilen bir
heyetle Anıtkabir'e giderek Ata-
türk'ün mozelesine çelenk koyup
saygı duruşunda bulundu. Çelen-
gin getirilmesi unutulunca İnönü,
Anıtkabir'de 25 dakika kadar
bekledi. SHP heyeti aynca, İsmet
İnönü'nün de kabrini ziyaret etti.
Katılanlar
SHP kurultayını protokol bö-
lümünde DYP Başkan Yardımcısı
Mehmet Dülger, CDGP Genel
Başkanı Gökhan Evliyaoğlu, Al-
man SPD Türkiye masası sorunı-
lusu Ludwig FeHermaier, aynı
partinin Türk asıllı milletvekili
Leyla Onur, KKTC'den milletve-
kilieri Ergun Vehbi, Atay Cafer
ve Fadıl Çağda, çok sayıda ülke-
nin Ankara'daki misyon şefleri,
Türk-İş Başkanı Şevkel Yılmaz,
TZOB Başkanı Osman Özbek de
izledi.
Başbakan Yıldınm Akbulut da
kurultaya bir telgraf göndererek
başarılar dileğinde bulundu.
Kurultayda delegelerin konuş-
ması sırasında Sincan Belediyesi'-
nden bir süre önce işten çıkanlan
çoğu kadın yaklaşık 15 kişi "Sin-
can'da isçi kıyunına son" pankar-
tı açarak korsan gösteride bulun-
dular. Olaya salon görevlilerinin
engel olması üzerine başkan Gü-
neş, pankartı baskanlık divamna
getirerek salondakilerin görmesini
sağladı.
Günay'ın konuşması
Kurultayın son siyasi gelişmeleri
değerlendirmeye ayrılan bölümün-
de söz alan Yenilikçi Sosyalde-
mokratlann önde gelen isimlerin-
den Ertuğrul Günay, "Biz olayla-
Ortak adlar farklı lîsteler
ÜMİT ASLANBAY
ANKARA — Önceki gece başlayan bek-
leyiş, dün gün boyu sürdü. Gece geç saat-
lerde ise "dengeler belirlendi", adların ke-
sinleşmesi ise sabaha karşı gerçekleşti. For-
mül suydu: 14+9+11+10= 44 yani 14
MYK üyesi, 9 Genel Başkan İnönü'nün
önerdlği ad, 11 kadın aday ve 10 tane de
Baykal'a yakın il başkanlannın belirleye-
ceği ad. Yani İnönü'nün önerdiği adları
Baykal ve çevresi tamamlayacaktı.
Formül tutacak mıydı? "Yenilikçilerin"
bu kurultayda iyice sivrilen adayı Ertug-
rul Günay, öğle saatlerine kadar umutluy-
du. Istanbul İl Başkanı Ercan Karakaş ile
parti meclisi üyesi Yakup Kepenek ise
umutsuz. Telaş içinde Genel Başkan ile
"lemas" olanağı arıyorlardı. Ancak, gelen
haberler, "formülü" doğruluyordu. Bunun
uzerine Günay da arkadaşlarına benzer
duygularla kürsüye çıkarak, Baykal'a ya-
kın kesimce "ayn liste çıkanyorlar" değer-
lendirmelerine yol açan, "parlak" diye ni-
telenen konuşmasını yaptı.
Genel merkez yönetecileri ise daha ra-
hat görünüyorlardı. "14 kişinin listede
kalacağı" guvencesi kendilerine iletilmiş-
ti. Sadece Günay'ın, getireceği eleştirileri
yanıtlamayı düşunduler. Baykal, bu işle
yardımcılan Tufan Dogu, Adnan Keskin ve
Nail Gürman'ı görevlendirdi. Üç MYK uye-
si Günay'ın konuşmasından sonra genel
merkez binasına giderek, Gürman"ın ko-
nuşmasını hazırladılar.
Konuşmalar bitti, Baykal'a yakın il baş-
kanlan, genel merkez yöneticilerine göre
10 adı belirlemek için, bizzat Baykal baş-
kanlığında parti meclisi üyesi Nizameltin
Çoban'ın Cinnah Caddesi'ndeki burosuna,
"Venilikçiler" de ayn liste için Genel Mer-
kez'in bulunduğu Necatibey'deki bir büro-
ya hareketlendiler.
Ama, formül tutacak mıydı? Çok kurul-
tay geçirmişlere göre bunun yanıtı "hayır"
idi. Dengeler, belki korunacaktı, ama lis-
te "muhakkak delinecekti." .
Formülün açılımı şöyle: Halen mevcut
14 MYK üyesi ortak listede yer alacak. An-
cak, genel sekreter yardımcıları ile "uyum"
içinde çalışmayan "yenilikçi" kanattanCev-
det Selvi'nin adı "delegelerce listeden çizi-
lebilecekti..."
İnönü'nün adayları ise biraz'tanışmahy-
dı Hikmet Çetin, İstemihan Talay, Güneş
Gürseler, Abdülkadir Ateş, Kemal Akar.
Turhan Hirfanoğlu, İbrahim Tez. Cevdel
Selvi. Belki İsmail Cem, belki Ertuğrul Gu-
nay ya da ikisi de değil.
11 kadın aday ise "en bilinmeyen" idi:
Turkân Akyol, Birgen Keleş, Önay Alpa-
go. Türkan Bayazıt. Nilgün Suzer. Yüksel
Aybar, Güler Tanyolaç (aynı zamanda
MYK üyesi), Tülay Öney, Bahriye Üçok,
Pakize Oner, Perihan Ergun, Jale Candan,
Ay la Akbal, Üstün Küsefoğlu, Berat San-
car ilk akla gelenlerdi. Ama Inonu'nün
ODTÜ'den Feyzan Pamuk'a öneri götür-
düğü geç saatlerde oğreniliyordu. Genel
başkanın kadın aday adları üzerinde ol-
dukça etkili olacağı da biliniyordu. Nite-
kim Tülay Öney istediği adlardandı. Bay-
kal'a yakın il başkanlannın işi daha kolay-
dı:
Diyarbakır Milletvekili Fuat Atalay, do-
ğu ve güneydoğudan hareketlenen Hasip
Kaplan, Fuat Öncel, Orhan Veli Yıldınm
yeni adlar olarak ortaya çıkıyordu. Mah-
mut Keçeli. Abdülkerim Zilan diğerlerini
oluşturuyordu. Ama mevcut parti meclisi
üyelerinden bir seçim yapılacaktı. Şanslı-
lar şöyle sıralanabilirdi: Suat Binici, Niza-
meltin Çoban. Ayhan Arifağaoğulları, Eş-
ref Erdem, Önder Kırlı, Erdoğan Yetenç,
Cemal Seymen. Beşer Baydar ile Enis Tü-
tüncü, Rıza Sirman daha az bir şansla bun-
ları izliyordu.
Bunlardan fazla gelen adları Baykal'ın
başkanlığındaki il başkanlan 70'e yakın ad
arasından sabaha karşı eleyecekler ve ku-
rultaya hazır edecekler.
"YeniJikçiler"inki de aşağı yukarı
şöyleydi:
"Bir kere Baykal dahil, sekter olmayan
her Baykalcıya yer vardı" ve diğerleri Gü-
nay'ın anlatııruyla:
Ahmet Isvan, Ayla Akbal, Yakup Kepe-
nek, Ertuğrul Günay, Mehmet Moğultay,
Orhan Veli Yıldınm, Cevdet Selvi, Uğur
Bahnaz. İsmail Cem, Ömer Tiirkçakal, Ta-
hir Köse, Mustafa Kul, Metin Şahin, Yiğit
Gülöksüz, Hikmet Çetin, Kamer Genç, ka-
bul ederse kaydıyla Necdet Uğur.
Bu listede, İnönü'ye yakın diye tanınan
milletvekilleri de yer alacaktı Bütün bun-
lar olurken, tüzük komisyonu toplanıp il
ilçe başkanlarının belediye meclislerine
baskanlık etmesini, disiplin cezalarının ge-
rektiğinde parti meclisince kaldırılması, ke-
sin ihraç cezalarının merkez disiplin kuru-
lunda üçte iki çoğunlukla alınması ve ku-
rultayın ilk amacı olan kadınlara yüzde 25
kontenjanı bugun kurultay iradesine sun-
mayı kararlaştırmıştı.
Bu arada Fuat Atalay ve doğulu delege-
ler de "partiden ihraç edilen vc afılan kad-
rolann geri döndüriilmesi için" bugun ku-
rultaya sunacakları oneriyi hazırlamışlar-
dı.
ra hizip. kanat diye bakmıyonı/.
Bu kurultay bu sorunlan aşmamu
gereken bir kurultaydır. Gücümü-
zü birleşlirmeli, iç lartışmalanmızı
durdurmalı, partinin tumünu kav-
rayıcı dengeli bir yönetim,
oluşturmaayız" dive başladığı ko-
nuşmasma şöyle devam etti:
"Kamuoyu araştırmalan bizi 1.
parti olarak gösteriyor, ancak oyu-
muz sadece yüzde 28. Kendi iç so-
runlannı tartışan partimiz, maa-
lesef oylannı arttıramamış, top-
lumdaki hareketliliği kucaklaya-
mamıştır. Son seçimlerde oy umuz
sadece 500 bin arttı. Partimizin
üyeleri DYP liderini dinliyorsa bir
eksikiik var demektir."
Günay, Baykal'a yönelik
"Özal'ın aday olamayacagı keha-
netini gerçekleştiremediniz, şimdi
de genel başkanımız hemen erken
seçim isterken, seçimin ertelenece-
gini söylüyorsunuz. Umutsuduk
ve karamsarlığa yol açarsanız hiç-
bir şey olamazsınız" dedi.
Baykal'ın "parti koalisyooJa
yönetilemez" sözlerine değinen
Gunay, "Biz ayn parti değiliz. Biz
bu partinin özüyüz. Nasıl koalis-
yon diye niteienebilir? Biz bu par-
tinin programına saygılıyız" diye
konuştu. Baykal'a da ihtiyaçlan
olduğunu söyleyen Günay, "dele-
gelerin kimsenin askeri olmadığı-
nı, özgür iradelerine göre parti ve
Türkiye için ne gerekliyse onu
seçeceklerini" sözlerine ekledi.
Mustafa Timisi de konuşmasın-
da "demokrasinin en basit kura-
lının çoğunluğun karannın geçerli
sayılması olduğunu, kuroltayda
çoğunluğun karannın geçerli
olacagım" söyledi.
Bu arada bazı milletvekillerinin
imzaladıkları Cumhurbaşkanı
Özal'ı din ve mezhep ayrımcılığı
yapmakla suçlayan bir protesto
önerisi divan başkanlığına verildi.
Parti meclisi üyesi Yakup Kepe-
nek, "SHP'nin örgüüe biriikte po-
litika üretmesi gerektiğini, parti-
den uzaklaşbrılanlann ve aynlan-
ların bir an önce partiye kazandj-
nlmasımn zornnlu olduğunu"
sovledi.
Nail Gürman, ihraçlar ko-
nusunda "Bir genel başkan olur,
yedi genel başkan olmaz" dedi.
Gürman, Yenilikçi Sosyal Demok-
ratları "Genel başkanı sahipsiz bı-
rakmaya çahşıp ardından sahip çı-
kar görünmekle" suçlaması üze-
rine bazı delegeler tarafından yu-
halandı.
İstanbul İl Başkanı Ercan Ka-
rakas da herkesin birliktelikten
soz ettiğini anımsatarak "Seçim-
le gelenler görevden alınıyorsa bu
parlide birliktelik nasıl gerçekle-
şebilir" diye sordu. İsmail
Cem ise Yenilikçi Sosyal De-
mokıatların cıddi insaniar oldu-
ğunu, Gürman ile en başta uslüp
farkları bulunduğunu kaydetti.