Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 OCAK 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5
Füsun Onur'un heykelleri
• Kiiltür Servisi —
Füsun Onur"un heykel
sergisi, 2 şubaıta
Garanti Sanat
Galerisi'nde açılacak.
Bazı yapıtları halen
Maçka Sanat
Galerisi'ndeki ortak
sergide de yer alan
Füsun Onur'un Garanti
Sanat Galerisi'ndeki
kişisel sergisi, 23 şubat
gününe kadar açık
kalacak. İlk kişiel
sergisini 1970 yılında
açan Onur, 1971'de
Paris Genç Sanatçılar
Bienali'ne 5 yapiMyla
katıldı. 1972'de heykel
dalmda yılın sanatçısı
seçilen Onur, 1974'te 35.
Devlet Resim ve Heykel
Sergisi ve Hadi Bara Konkuru ödüllerini aldı. Bunları
1975'te Anvers Açıkhava Sergisi, 1975 ve 1976'da
Arkeoloji müzeleri sergilerinde ödüller, 1981'de Yeni
Eğilimler Sergisi gümüş madalyası izledi. Onur bu
sergisinde "lkon" dizisine yer veriyor.
\eni Düşün Dergisi
• Kültnr Servisi — Yeni Düşün Dergisi'nin "Kış '90"
sayısı yayımlandı. Daha önce ayhk olarak yayımlanan ve
yayınına 9 ay ara verilen Yeni Düşün Dergisi, bundan
böyle üç ayda bir yayımlanacak. Yeni Düşün Dergisi'nin
danışma kurulunda Berna Moran, Fethi Naci, Tomris
Uyar, Onat Kutlar ve Cevat Çapan bulunuyor. Derginin
yayın yönetmenliğini ise Bedirhan Toprak yapıyor. Fiyatı
10 bin lira olarak belirlenen Yeni Düşün Dergisi'nin üç
ayhk periyot ve 160 sayfa olarak sürdüreceği yayınında,
özellıkle ve ağırlıklı olarak inceleme, araşürma ve
kapsamlı değerlendirmelere yonelik bir yayın olma
çabasını taşıyacağı belirtiliyor. Yeni Düşün Dergisi'nin
Kış '90 sayısında; Berna Moran, Fethi Naci, Ferid Edgü,
Taner Timur, Murat Belge, Yalçın Yusufoğlu, Erdal Öz,
Sargut Şolçün, Ayşe Davaz ve ömer Bedri Canatan'ın
yazılarınm yanı sıra Ahmet Cemal ve Yakup Şahan'm
çevirileri ve Orhan Pamuk'un onumuzdeki ay Can
Yayınları arasında çıkacak olan "Kara Kitap" adlı
romanından bir bölüm yer alıyor.
Bir yıldız daha kaydı
• UPLAND (AA) —
Hollywood, Ava
Gardner'ın ardından bir
yıldızını daha kaybetti.
Sessiz sinema
dünyasının
kraliçelerinden biri
olarak kabul edilen
Madge Bellamy, 89
yaşında kalp rahatsızhğı
nedeniyle ABD'de öldü.
Bellamy, 20'li yıllardan
itibaren pek çok filmde
rol almış, başrolunü
John Ford ile paylaştığı
"Demir At" (yanda) ve
John Bovvers ile
çevirdiği "Lorna
Doone" ile üne kavuşmuştu. 1928 yılında yabancı basın
tarafından Amerikan güzeli olarak lanse edilen Bellamy,
1932 yılında çevirdiği bir korku filminin başansızlığa
uğramasının ardından sinemadan uzaklaşmıştı.
Van Gogh açık arttırmada
• NEW YORK (AP) — Vincent Von Gogh'un 1984'te
Metropolitan Sanat Müzesi'ne odünç olarak verilen bir
yapıtı mayıs ayında Christie salonlarında açık arttırmaya
çıkanlacak. Siegfried Kramarsky koleksiyonunda
bulunan "Dr. Gachet'nin Portresi" adlı yapıtın 50 milyon
dolara kadar alıcı bulması bekleniyor. Van Gogh'un
tablosu, 1961'de ölen Alman asıllı bir New Yorklu banker
olan Kramarsky'nin vasiyeti üzerine kunılmuş bir vakıf
tarafından müzayedeye çıkarılıyor. Dr. Paul-Ferdinand
Gachet'nin portresini Van Gogh'un 1890'da intihar
etmeden altı hafta önce yaptığı belirtiliyor. Van Gogh'un
1987'de 53.9 milyon dolara satılan "trisler" adlı tablosu
ise halen açık arttırma rekorunu elinde tutuyor.
Alev Ermiş Mavitan
• ICüItiir Servisi — Alev Ermiş Mavitan'ın yapıtlanndan
oluşturulan sergi Teşvikiye'de Galeri Vinci'de görulebilir.
1957 doğumlu olan Mavitan 1979-1985 yıllan arasında
lstanbul De\'let Güzel Sanatlar Galerisi Yüksek Resim
Bölümü Prof. Neşet Günal ve Neşe Erdok atölyelerine
devam etti ve buradan mezun oldu. 1984'te İDGSA 100.
Yıl Karma Resim Sergisi'nde Pamukbank teşvik ödülü ve
1985'te Gençlik Yıh Genç Sanatçılar öğrenci yarışmalı
sergisinde mansiyon alan Alev Ermiş Mavitan, eşi Bihrat
Mavitan ile birlikte sergiler gerçekleştirdi, ayrıca iki
kişisel sergi açtı. Sanatçırun son sergisi 15 şubat tarihine
kadar sürecek.
'Kilimlerde liaşayan Gelenek'
• Kiiltür Servisi — Beyoğlu Belediyesi Sanat
Galerisi'nde açılan "Kilimlerde Yaşayan Gelenek" sergisi,
ay sonuna kadar görülebilecek. Beyoğlu Belediye
Başkanlığı'nın sanat ve kültür etkinlikleri programı
kapsamında düzenlenen sergide yıiz kadar kilim, yaygı,
çuval ve örtülerden oluşan dokumalar yer alıyor. Özgün
örnekleri her geçen gün azalmakta olan kilimlerin
örnekleri, koleksiyonculardan ve halı, kilim ticareti
yapan esnaftan derlenerek bir araya getirildi.
Pozitif Vibrations çağdaş caz ve dans etkinlikleri
STEVE LACY SEXTET
C A Z K O N S E R İ
Fransız Kultur Merkezı Destegı ile
CHRISTINE BRODBECK
MODERN DANS GÖSTERİSİ
Pro Helvetıa Desteğı ile.
Organızasyon POZITIF. 144 33 94. 145 41
Paris'te düzenlenen Yılmaz Güney'i anma toplantısına 7 bin kişi katıldı
Görkemli ve olgun bir anmaEn büyük dileğim, bir
gün ülkemizde bir
Yılmaz Güney Vakfı'nın
kurulması, Güney'e ait
her şeyin bir araya
getirilerek bir Yılmaz
Güney Müzesi
oluşturulması.
Sinemamızın yetiştirdiği
bu büyük sanatçıya
hepimizin birey ve ulus
olarak borcu var.
ATİLLÂ DORSAY
PARİS — Paris'in kuzey kapı-
lanndan birine yakın olan Zenith
Salonu, yakın bir zamanda açıl-
mış. Bir kiiltür kompleksinin par-
çası olan bu dev salon, 7000 kişi
alabiliyor. Geçen haftalarda
Fransızların gözdesi güldürü sa-
natçısı Guy Bedos. bu salonu zar-
zor doldurabilmiş. Vümaz Güney
için anma toplantısı düzenleyen-
lerin başbca kaygısı, Zenith'i dol-
duramamak olmuş. Ama geçen
pazar günü üçte başlayıp bütün
bir gün, akşam sekiz buçuğa dek
suren görkemli toplantı, tüm bu
kaygılan boşa çıkarmış oldu.
Görkemli... Evet, ilk akla ge-
len sözcük bu... Ama bu, yalruz
kalabalığın çağrıştırdığı bir söz-
cük mü? Görkemli olduğu denli
düzeyli, olgun bir anma toplantısı
oldu bu... 20'yi aşkın "fraksi-
yon"un, politik grubun çoğu
genç, ateşli yandaşlanyla doiu bir
salonda. her an yükselmesi olası
ve yükselen "tansiyona", gerili-
me karşın, Yılmaz Güney'i anma
toplantısının bir sloganlar geçidi-
ne, 7000 kişilik bir kitlenin siya-
sal birikimlerinin boşalmasma dö-
nüşmeden, olgun, "vakur" bir
toplantı olarak başlayıp bitmesi,
bence bu olayın en gü2el yanı ol-
du. Tüm düzenleyicilere ve tüm
katılanlara, uzaktan, ama içten
bir teşekkür!..
MELİKE, VERA VE FATOŞ -Yılmaz Güney gecesinde Melike Demirağ (yanda) "Ar-
kadaş" filminin şarkısıyla herkesi 16 yıl öncesine götürdü. Daha sonra Yılmaz Gü -
ney'in eşi Faloş Güney ile Nâzım'ın eşi Vera Tulyakova-Hikmet sahnede buluştular.
Sahnede hareketli bir duzen
sağlanmış. Konuşmacılar, teker
teker değil, meslek gruplanna gö-
re birlikte sahneye çıkıyorlar. tlk
grupta sinemacılar var: Atıf Yıl-
maz, Şerif Gören, Tank Akan..
Özellikle Akan'ın "Sürii" ve
"Yal" üzerine kimi anılan, içten-
Iikleriyle etkileyici oluyor.
Daha sonraki bir grupta yazar-
lar var: Adalet Ağaoglu, Aziz Ne-
sin. Erdal Öz. Server Tanilli. Her-
kes kendi Yılmaz'ını anlatıyor,
kendi Güney'ini söylüyor. Zaten
bu yalnız konuşmacılar duzeyin-
de değil, seyirciler düzeyinde de
öyle: Herkesin, hepimizin bir ken-
di Yılmaz Güney'i var. Tüm an-
ma programı boyunca kendi Yıl-
maz'ımızı anıyoruz. Kimileri
onun sanatçıhğını, kimileri sınıf-
sal savaşımını, kimileri Kürt so-
runundaki savaşımcı, talepkâr ya-
nını öne alıyorlar. Ama bir ara
perdeye (dev boyutlarda) yansı-
yan "Süru" filminin göruntuleri,
tum salonda nefes almadan izle-
niyor: Işte sanatın gücü, birleşti-
rici yanı. Kendi hesabıma gözyaş-
lanmı tutamıyorum, yıllar sonra
"Sürii "nün görüntüleri önünde.
Benım için aslolan sanatçı, si-
nemacı, yaratıcı Yılmaz Güney...
Ama başkalarının onu farklı, de-
ğişik yanlarıyla yorumlamasına
da itirazım yok. Büyük sanatçılar
için bu hep böyle olmuş değil mi-
dir ki?
Daha sonra "gazeteciler" gru-
bunda Nihat Behram, Mustafa
Ekmekçi, Mahmut T.Öngören ve
ben konuşuyoruz, kendi Yılmaz'-
ımızı anlatıyoruz. Son grup ise
politikacılar: tbrahim Aksoy, Sa-
lih Snmer, Ahmet Ttirk, çok kısa
konuşmalaria (herhalde Yılmaz
Güney üzerine söyleyecek fazla
bir şeyleri yok) sözü Fehmi Işık-
lar'a bırakıyorlar. O da özellikle
SHP yönetiminin iyice nasibini al-
dığı bir siyasal konuşma yapıyor.
Ama geceyi yalnız konuşmalar-
dan ibaret sanmayın... Arada mü-
zik de var. Bunca Turk ve Kür-
dü, yalnız Fransa'dan değil, Al-
manya'dan, Belçika'dan, Hollan-
da'dan, Isveç'ten ve başka yerler-
den kaldınp bu salona getiren, bi-
raz da onlann adları, ünleri:
Melike Demirağ, "Şimdi 16 >ü
Yılmaz Güney anıt-mezar'projesiyarışmasını kazanan Erdal Sorgucu:
Mezar değü, sonsuzluk evi
Mimar Erdal Sorgucu,
Yılmaz Güney anıt-
mezarını bir sonsuzluk
evi olarak tasarladı.
Sorgucu, projeyi, keder
ve umutlarla, Yılmaz
Güney'le birlikte^
çoğalan, sonsuzluğu
kuşatan bir yapı olarak
düşündü.
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) — Yılmaz Giiney'in Paris'te-
ki mezarının anıtlaştırüması için
eşi Fatoş Ganey'in açtığı proje ya-
nşmasmı kazanan Mimar Erdal
Sorguco, Güney'in yaratıcılığını,
sanatçılığını en ince noktalarına
değin özümsemiş genç bir mimar.
"Yılmaz Giiney'in yarattıklan-
na ve bize ilettiklerine bir yanıt
vermek istedim" diye söze başla-
yan Sorgucu, "Bir sonsuzluk evi"
yaratma düşüncesini şöyle anlat-
tı:
— Yanşmaya katılmaya nasıl
karar verdiniz?
— Yılmaz Güney'in adıyla bir
yanşma düzenlendiğini duydu-
ğumda çok heyecanlandıra. Yıl-
maz Güney'in yarattıklanna ve
bize verdiklerine bü- cevap vermek
amacıyla bu konuyu düşunmeye
başladım ve kafamdaki taslaklar,
şartnameyi gördükten sonra da-
ha kesinlik kazanmaya başladı.
Sonuçta gördüğünüz proje orta-
ya çıktı.
— Projeyi ne kadar sürede ta-
mamladımz?
— Yarışmanın 2.5 ayhk bir sü-
resi vardı. Sürenin sona ertnesme
ÇELtKTEN BİR YAPI — Erdal Sorgucu, anıt-mezan çelikten bir
yapı olarak tasarlıyor. Yansıtıcı yüzey aracılığıyla da bakanlar hem
kendilerini hem de Giiney'in izdüşümayle o derioliği görecekler.
I ay kala fikir olarak bitmişti. Ge-
ri kalan sürede de diğer detaylar-
la ilgili çalışmalan tamamladım.
— Projeyi nasıl tanımlıyorsn-
naz? Hangi diışünceden yola çık-
tı nız?
— Öncelikle Güney'in sanatçı
ve yaratıcı kişiliğini, mücadelesi-
ni vurgulamak gerekiyordu. Böyle
bir anıtı Paris'te çevresindeki me-
zarlar arasında yapmak gereki-
yor. Bu problemi çözmek konu-
sunda "yansıtmak" olayını temel
aldım, yansıtmak ve çoğaltmak.
Bu bir yansıtıcı yuzeyle gerçekleşti
ve bu yüzey üzerine oluşturulan.
dü>Jemleri yok edilmiş bir yapı.
Bununla birlikçe yansıtmak ve ço-
ğaltmak olayı, "bir sonsuzluK
evi". Dünyamızı ve evreni yansıt-
mak, sonsuzluğu, insanları, ağa-
cı ve ormanı, çiçekleri ve değişe-
ni. Keder ve umutlanmızla, kav-
gamızla ve Yıhnaz Güney adıyla
birlikte çoğalmak. Sonsuzluğu
kuşatan bir yapı.
— Malzeme seçiıni de önemli
sanınm?
— Evet çelik bir yapı, bununla
birlikte yansıtmak ve çoğaltmak
olayını vurgulamak istedim. Ben
mezar yapmak istemedim. Yaşa-
yan ve yaşayacak sonsuziuğu an-
latmak istedim. Yılmaz Güney ise
bu sonsuzlukta bir yiğit, bir gü-
zel ses çoğala.ı. Yapının çevresin-
de yer alan mezar yapılarıyla
farklı bir külturu temsil ediyor ol-
ması da anlam taşıyor.
— Bu ilk anıt-mezar projeniz
mi?
— Evet daha once hiç anıt-me-
zar projesi yapmadım. Zaten şu
sıralarda mezar yarışmaları da
moda oldu. Onlara katılrnıyo
rum. Buna Yılmaz Güney adını
duyduğum için katıldım. Sanatçı
olması, yaratıcı ohnası, hâlâ ya-
şıyor olması, yanşmaya girraemin
en büyük nedeni. Bu proje, Yıl-
maz Guney için duşündüğüm çok
özel bir şey. Bunu kesinlikle me-
zar olarak düşünmüyorum. Me-
zar olacak imgeleri çağnştırmı-
yor.
— Malzemenin seçilmesi, yapı-
nın oluşturulması nasıl olacak?
— Malzemenin yerinde seçil-
mesi uygun. Paris'te gerçekleşe-
cek bir proje bu. Onlann tekno-
lojileri bizden kat kat üstOn. Mal-
zeme ve detaylann yerinde yapıl-
ması gerekir diye bu tür bir ça-
lışmaya girmedim. Fikir olarak
hazırladım.
— Yansıtıcı yüzey ayna mı ola-
cak?
— Evet, bakan kendisini göre-
bilecek, ikincisi de Yılmaz Gü-
ney'in izdüşümüyle o derinliği gö-
recek. Bunun altında toprak yok,
gökyüzü, ağaçlar, sonsuzluk var.
Kişi kendisini ve o derinliği göre-
cek. Bir mezardaki hüznu ve ke-
deri çağnştıracak elemanlardan
ya da ölümü çağnştıracak mesaj-
lardan kaçınmaya çalıştım. Bir
taş, bir mermer... Bütun bunlar
farklı olmalıydı. Güney'i anlata-
cak bir şey olmalıydı.
öncesine dönihoruz" diyerek
"Arkadaş" filminin ünlü şarkısı-
m söylemeye başladığında, gozle-
rimde toplanan yaşları >ine tuta-
mıyorum.
1974: Yılmaz'ın Selimiye'den
çıktığı ve Kıyıkent'te "Arkadaş"ı
çektiği o sıcak yaz... Öylesine ya-
kın, ama öylesine de uzak ki!..
Sağolasın Melike, sesini de, "Ar-
kadaş "taki ince, esmer güzelliği-
nı de, Yılmaz'a bağlılığını da bun-
ca yıl koruduğun için.. Sonra
Edip Akbayram ve grubu, sonra
ilk kez sahnede dinlediğim Abmet
Kaya, sonra buyük Kurt ozanı Şi-
van... Arada Mısırlı Aza Balba,
Fransa Kultur Bakanı Jack
Lang'ın anlam doiu mesajı, Fran-
sız Yönetmenler Derneği, Fransız
PEN'i, Fransa Özgürlükler Vak-
fı adına konuşmalar...
Ve finale döğru, heyecan artı-
yor. Arif Sag'ın konseri buyük bir
tezahüratla başlıyor, sürüyor. Sağ
öylesine kaptırmış ki kendini, sa-
natçılara aynlan sure çoktan dol-
muş. Oysa salonu bir süre sonra
boşaltma gereği var. Töreni baş-
tan sona büyük bir başarıyla su-
nan Tuncel Kurtiz, "Sağolasın
Arif Sağ" deyip öylesine u'talık-
la giriyor ki hem milletvekili-
ozan Arif Sağ'ı incitmeden hem
de kalabalığı öfkelendirmeden, işi
çözumrayor. Ve işte sahnede Fa-
toş Güney'le Moskova'dan gelen
Nâzım Hikmet'in dulu Vera...
Tüm bu organizasyonun ardında-
ki ilk isim olan Fatoş Güney, he-
yecanlı konuşmasmda, geceyi hiç-
bir politik grubun etkisi altında
kalmadan, yalnızca bir Yılmaz
Güney'i anma toplantısı olarak
duzenlediklerini söylüyor. Sonıa
Vera Tulyakova - Hikmet, çok
heyecanlı bir konuşma yapıyor.
Nâzım ve Yılmaz arasındaki ka-
der benzerliğine işaret ediyor,
"Eminim ki Yılmaz Güney de şi-
ir yazsaydı, Nâzım gibi yazardı"
diyor.
Yılmaz Güney'i anma toplan-
tısı, katılanlann çokluğuyla hava-
daki gergin heyecanla, benim için
unutulmaz bir anı oldu. Yılmaz
Güney adındaki büyük sinemacı-
yı kitle olarak anmak, filmlerin-
den gorüntuler, yaşamından ka-
reler izlemek olağanüstü heyecan-
lıydı. Konuşnıamda da belirttığim
gibi, kendi adıma en büyük dile-
ğim, bir gün ülkemizde bir Yılmaz
Güney Vakfı'nın kurularak Yıl-
maz'ın tüm filmlerini, ayrıca ona
ait her şeyi, resimleri, mektupla-
rı, belgeleri, kitaplan, senaryola-
rı, her şeyi yeniden toparlaması ve
bir Yılmaz Güney Müzesi kurma-
sıdır. Sinemamızın yetiştirdiği bu
en büyük sanatçıya, hepimizin bi-
rey ve ulus olarak böyle bir bor-
cu var.
Güney'in dostları
Stockholm'de buluştu
£ _Bılet Satış AKM Gışelerı. Dunya Gertçlık Merkez (Nışantaş'l
YAVUZ BAYDAR
STOCKHOLM — Yılmfu Gü-
ney adına mezar projesi için dü-
zenlenen anma ve kutlama top-
lantılannın ikincisi önceki gece
Stockholm'de yapıldı. Fatoş Gö-
ney, Prof. Server Tanilli, Nazını-
ın eşi Vera lulyakova, gazetemiz
yazan Mustafa Ekmekçi, şair Ni-
hat Behram, SHP eski Milletve-
killerinden Ahmet Türk ile İbra-
him Aksoy, şarkıcı Abmet Kaya,
Gülistan, İnsan Hakları Vakfi
kurucularmdan mimar Yavuz
Önen ve mimar Erdal Sorgucu-
nun katıldığı toplantı, yaklaşık
iki bin kişilik bir topluluk tara-
fından izlendi.
Toplantımn başlangıç bolü-
münde Yılmaz Guney için yapıl-
ması düşünulen anıt mezara iliş-
kin bilgiler verildi. Bunun ardın-
dan Prof. Server Tanilli ile Mus-
tafa Ekmekçi birlikte sahneye
çağrıldılar.
Turkiye'deki siyasal ve yasal
yapıyı sen bir dille eleştiren Ta-
nilli, demokrasinin kunılması yo-
lundaki mücadelenin "gerici
giiçler" tarafından durdurulama-
yacağını söyledi.
Daha sonra söz alan Mustafa
Ekmekçi de Aziz Nesin'in Paris
1
teki toplantıya katılmasına kar-
şın Stockholm'e gelmemesinden
duyduğu uzüntüyü dile getirerek
Nesin'in Paris'te yaptığı konuş-
madan bölümler aktardı.
Toplantımn muzik bölümunde
ise Abmet Kaya ile Kurt sanatçı
Gülistan dinlendi.
Toplantının son bölümunde ise
Fatoş Güney ile Naam Hikmet'in
eşi Vera Tulyakova birer konuş-
ma yaptılar.
Fatoş Güney konuşmasında,
Turkiye'de temel hak ve özgür-
lükler sağlanmadıkça Yılmaz Gü-
ney'in de ozgurlüğune kavuşama-
yacağını belinerek şunlan soyle-
di: "L'mut filmi Damştay kara-
nyla Turkiye'de gösterime yakın-
da girecektir. Ancak diğer film-
lerinin serbest bırakılması Türk-
iye'nin bugünkü şartlarında
mamkıin degildir. Duvar filminin
Turkiye'de gosterilmesi imkânsız-1
dır. çunku yapılan işkence ve bas-
kılan saklayan. yalanlayan. ancak |
bir yandan da sürdürülmesine
hizmet eden bir ahniyet hâkim-
dir. Yol filmi de aynı dunımda-
dır. Çünkü bu filmde Knrtçe ağıt
ve konuşmalar vardır. Yılmaz'ın
sansurden hiç geçmeyen senaryo-
lan bir yana. tutukluluk döne-
minde yazdıgı kitaplan da bugün
Turkiye'de yayunlanamaz. Bu ya-
zılanndan otünı hakkında yüz
seneye yakın verilmiş hapis ceza-
lan sözkonusudur. Bu ceza mad-
deleri hâlâ yünirluktedir. Turki-
ye'de ozgürlükleri kısıtlayıcı ve
demokrasinin onunde engel teş-
kil eden kimi anavasa maddeleri
degişiklige uğramadıkça kökleri
ülkesinin derinliklerinde olan Yıl-
maz da hiçbir zaman tam olarak
ifadesini bulamayacaktır." j
ÖzdemirAltariın 1966-70 arasıyapıtları Lami Sanat Galerisi'nde
70 öncesi Özdemir Altan
Özdemir Altan, "Tepegöz" ve "Sinek
Kralının Oğlu" dizilerini, bir dönemin Türk
sanatındaki "garantili resim" geleneği içinde
özel farklılıkları olan yapıtlar olarak
görüyor. Ona göre bu adlar, çalışma
sürecinin bir parçası gibi kendiliğinden,
yapıtla birlikte geiişiyor ve bir anlamda
yapıtın sürekliliğini oluşturuyor. Altan, bu
işlerini halı çalışmalarına da uygulamıştı.
NUR NİRVEN
Özdemir Altan'ın. 1966-1970
arasma tarihlenen ve sanat yaşa-
mımn önemli bir kesitini belgele-
yen Tepegöz ve Sinek Kralının
Oglu dizisini oluşturan yapıtları,
Lami Sanat Galerisi'nde sergile-
niyor. Sanatçırun 1966'da nokta-
ladığı uluslararası klasik sanatın
izlerini taşıyan Krallar ve Kraliçe-
ler dizisınden sonra görüntüye ge-
len ve birkaçını halı çalışmaları-
na da uyguladığı Tepegöz ve Si-
nek KraJının Oğlu dizisi, daha
sonraki çalışmalannın da haber-
cisi olma gibi bir nitelik taşıyor.
— Sayın Altan, bu dizi nasıl
doğmuştu?
— 1965-1966'da Paris'te yap-
mış olduğum Kral ve Kraliçeler
dizisi uluslararası klasik sanata
olan sevgimin yapıtlarıma yansı-
yan son izleridir. Turkiye'ye gel-
diğimde simetri belirginleşti. İn-
san oranlarına yakın, somut, sim-
gesel dil kullanan bir yaratık çık-
tı. Bunlar da Kral ve Kraliçeler gi-
bi ayakta duruyor ve bana poz ve-
riyor gibiydi. Ancak soyut bir
mekân kavramı içinde ilk kez sı-
metrik biçimlere dönüşüyorlardı.
— Neden simetri?
— Hepsi kendüiğinden. Her za-
manki gibi iş bitince ortaya £ıktı-
ğını gördüm. Sımetrik yapıt gibi
bir niyetim yoktu. Bu dizinin ilk
örnekleri Tepegöz, sonrakier Si-
nek Kralının Oğlu adını taşıyor.
— Bu adların ozel bir anlamı
var mı?
— Bugünkü resimlerimden de
bilirsiniz, çalışmalanma ne bir ko-
nu, ne bir adla başlıyorum, ne de
çalışma bittikten sonra ad koyu-
yorum. Adlar, çalışma sürecinin
bir parçası gibi kendiliğinden, ya-
pıtla birlikte gelişiyor ve bir an-
lamda yapıtın sürekliliğini oluştu-
ruyor.
— Bu dizinin lürk sanatında
yeri nedir?
— Soyut bir mekân geliştirmiş
ilk simetrik örnek olarak özel bir
yerleri bulunabilit. Sanınm, o dö-
nemın Türk sanaıındakı garanu-
SİNEK KRALININ OGLU —
Özdemir Altan'ın 1966 ile 1970
arasında gerçekleştirdiği dizinin
ilk örnekleri "Tepegöz", daha
sonrakiler ise "Sinek Kralının
Oğlu" adlannı taşıyorlar.
li resim geleneği içinde de özel bir
farklılıkları vardır.
— Bu desenleri halılara da uy-
gulamıştınız, değil mi?
— 1967-1968, benim uluslara-
rası klasik sanatla ilintilerimin bü-
tünüyle koptuğu yıllardır. Halı,
bunun izlerini taşır ve daha son-
raki soyut kolaj formlarının da
habercisidir. Bu halılardan 24'er
metrekarelik ikisi, lstanbul Rad-
yoeyi'nde. Biri, "Çağdaş Müzik
ve Üç Antik Anadolu Kralı". di-
ğeri "Tepegozun Dansı".
'Ingiltere'de
yılın kitabı
• LONDRA (AP) — Ünlü
İngiliz ozan Samuel Taylor
Coleridge'in Richard
Holmes tarafından yazılan
biyografisi, İngiltere'de
VVhitbread Yılın Kitabı
Odülü'ne değer görüldü.
Romantik ozan William
Wordsworth'le aynı
dönemde yaşamış olan
Coleridge, bütün dünyada
"Eski Denizci" ve "Kubilay
Han" adlı şiirleriyle
tanınıyor. Coleridge üzerine
kapsamlı bir dizinin ilk
kitabı olan biyografisiyle
Richard Holmes, 22 bin
sterlin tutarındaki
VVhitbread Yılın Kitabı
Ödulu'nü aldı.
Sanat Çevresi
• Kültür Servisi — Sanat
Çevresi adlı derginin
sergiler dizisinin ilki 30
ocâkta Atatürk Kültür
Merkezi Sergi Salonu'nda
açılıyor. Dergi sahibi Hami'
Kınaytürk'ün düzenlediği
sergide Süleyman Velioğlu,
Tangül Akakıncı, Tamer
Akakıncı, Nafı Çil, Güven
Zeyrek, UIu Süngu'dan
oluşan "Akatünvel Sanat
Topluluğu"nun yapıtları yer
alacak. Sergi 14 şubata dek
görülebilecek.
4
Aç Sınıfın
Laneti?
• Kiiltür Servisi — Halen
lstanbul Belediyesi Şehir
Tiyatrosu'nda sergilenmekte
olan Sam Shepard'ın "Aç
Sınıfın Laneti" adlı piyesi
Amerika'da sinemaya
aktarılıyor. Kadıköy Haldun
Taner Sahnesi'nde
sergilenen oyunda Cüneyt
Türel tarafından
canlandınlan baba rolü
filmde George C. Scott,
İpekkaya'nın canlandırdığı
anne rolü ise Olympia
Dukakis tarafından
canlandırılıyor.
Hüsnü Koldaş
resim seı^isi
• Kültür Servisi — Hüsnü
Koldaş resim sergisi 1 şubat
perşembe günu Yapı Kredi
Kazım Taşkent Sanat
Galerisi'nde açılıyor.
Genelde insanın serüvenine
ilgi duyduğunu ve
resimlerinin konusunu kısa
anlarda tanık olduğu
görüntülerin oluşturduğunu
soyleyen Koldaş, MSÜ
Güzel Sanatlar
Fakültesi'nde araştırma
görevlisi olarak çalışıyor.
BUGÜN
• Hint filmleri Hindistan
Filmleri Haftası çerçevesinde
saat 14.00'te "Şehirde Bir
Gece", 17.30'da ise "Yüce
Aşk" adlı Raj Kapoor filmleri
Atatürk Kültür Merkezi
Sinema Salonu'nda
izlenebilir.
BİLSAK'TA
BU HAFTA
29 Ocak Pazartesi:
19.00 Radikaller Basını
Vargılıyor.
Sedef ŞANLI, Muhittin
ERDEN, Aü KÖSE, Şaban
DAYANAN, Ayşe
DÜZKAN.
30 Ocak Salı:
19.00 SEMİNER: Edebiyat,
Tarih, Zaman. Yön: Enis
BATUR.
31 Ocak Çarşamba:
19.00 KONFERANS:
Marmara'da Balık ve
Balıkçılık. Murat Reis.
19.00 DERGt YAZI
KURULLARIYLA
TANIŞMA, SOHBET:
BOMM Muzik Dergisi.
1 Şubat Perşembe:
19.00 SEMİNER: Edebiyat,
Tarih, Zaman. Yön: Enis
BATUR.
19.00 KONFERANS: İnsan
Bedenindeki Enerji
Merkezleri ve Bilinç
Boyutları. Nil GÜN.
2 Şubat Cuma:
19.00 CEMAL SÜREYA.
Tomris UYAR, Muzaffer
BUYRUKÇU, Cengiz
AREN, Ülkü TAMER,
Füsun AKATLI.
19.00 TİYATRO: "İşte Baş,
İşte Govde, İşte Kanatlar".
Yazan: Sevim BURAK,
Oynayan: BILSAK
TlYATRO ATÖLYESİ.
3 Şubat Cumartesi:
14.30 GÜNLERİN
GÖTÜRDÜĞÜ: Dusen Son
Domino. ROMANYA.
Dan IODAÇESKU, Baskın
ORAN. Doğu PERİNÇEK.
19.00 TİYATRO: "İşte Baş,
İşte Gövde, İşte Kanatlar"
Yazan Sevim BURAK,
Oynayan: BILSAK
TİYATRO ATÖLYESİ
GORSEL SANAT
ATÖLYELERİ
Mehmet GÜLERYÜZ'le
Resim Çalışmalan.
Perşembe-Cuma
Ta'i Chı Chu'an
Hareketli Meditasyon
İlhan GÜNGÖREN
Her Sah.
10.00-01.00 arası CAFE-
FOYER-BAR
BİLSAK Herkese Açıktır.
BILSAK SıraselvUer,
Soğancı Sk. No: 7
CİHANGIR
143 28 79-143 28 99