25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 OCAK 1990 * * • * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17 Sadık Ahmet Olayı. (Baftarafı 1. Sayfada) ilinde, eski bağımsız milletvekili Sadık Ah- met'le bağımsız aday İbrahim Şenf'in birer buçuk yıllık hapis hükümlerinden söz ediyo- ruz. Her ikisi de seçim bildirgelerinde, "Türk" sözcüğünü geçirdikleri "Türk" asıllı olduklarını belirttiklerı için cezalandırılmışlar- dır; vatandaşlar arasında "ikilik çıkarmak" ve "kamu barışını bozmak"\a suçlanmışlardır; bizim daha anlayabileceğimiz bir deyişle, "bölücülük" yapmışlardır mahkeme karan- na göre... Bugünün dünyasında açık bir insan hak- ları ihlalidir bu karar. Olayın altı çizilmesi gereken bir başka cid- di boyutu daha var: Davanın görülmesi sı- rasında, Gümülcine Ceza Mahkemesi'nde esen, adalet anlayışına tümüyle aykırı hava... Geçen perşembe ve cuma günleri Gümül- cine'deki davayı izleyen istanbul Baro Baş- kanı Turgut Kazan'dan dinledik, bu yargıla- ma şovunu: "Duruşma tezahüratla açıldı. Sanki sava- şa çıkılıyordu ve bir grup insan cepheye gi- denleri cesaretlendiriyordu. Savcı ve yargıç- lar alkışlanıyor, böylece kendilerinden 'zafer' beklendiği belirtiliyordu. Savcı bağırıp çağınyordu; Başkan bağırıp çağırıyordu. OzeMkle ikinci üye, kendini tu- tamıyor, ayağa fırlıyordu. Salona getirilmiş amigolar bazen savcıyı, bazen yargıçları çıl- gınca alkışlıyordu. Sanıklara küfür ediliyor ve bu kûfürier savunmayı bastırıyordu. Ama baş- kan manzarayı tebessümle seyrediyordu. Sa- nıkiar Türk olduklarını söyleyince, başkan ve ikinci üye 'o halde niye Türkiye'ye gitmiyor- sunuz' diyordu. Sadık Ahmet savunmasını yaparken, sa- londa bulunan izleyicilerden birbölümü, An- kara'ya, Ankara'ya!' diye bağınyor, başkan hiçbir müdahatede butunmuyordu. Biz, sıkça ara rejimler yaşamış bir ülkenin avukatları olarak gördüğumüz mahkemeyi hemen tanıdık. Hüküm verilmişti. Yalnızca yargılama usulünün biçimsel gerekleri ta- mamlanıyordu.'' * Uzatmaya hiç gerek yok: Yunanistan'da Türk asıllı oldukları için iki Yunan vatandaşı cezalandırılmıştır. İnsan haklarmın hiçe sa- yılmasıdır bu. Avrupa Konseyi'nin, AT'nin ilgili kurumla- nnın, uluslararası insan hakları örgütlerinin bu konuda derhal harekete geçırilmesi ge- rekiyor. Ayrıca, Yunanistan'daki "Türk yok, Müs- lüman Elen var!" safsatasma karşı Türkiye'- nin daha kararlı tavır koyabilmesi için hükü- met uyanlmalı; bu gibı konularda Cumhur- başkanı Özal'ın daha sorumlu davranması ve konuşması ya da konuşmaması sağlan- malıdır. Sonra da bekleyışe geçilebilir: — Acaba Batı, örneğin Azerbaycan'da yaptığı gibi, insan hakları konusunda yine çif- te standartların arkasma sığınacak mı diye... Özal: \forum yok (Baftarafı 1. Sayfada) sozluğünü çok beğendi. 8 avrı dil- de yazıh - sözlu karşılık veren soz- lükten. miızede de gorduğu "Igneus" taşının anlamını \e te- laffuzunu sordu. Masaj yapan büyuk bir deri koltuk çok ilgisini çekti. Üzerine uzanıp tezgâhtar- lardan bilgi aldı. Sonra birlikte uzun süre yuruduk. Oldukça çevik görünuyordu. "Çok formdayım" dedi. "Zaten sağlık raporum bunu ortaya kovuyor. De Bakey, bili- >or musunuz ne dedi? "Cumhur- başkanlığı sana >aramış° di>e la- kıldı. Politikaya atJmadan onceki tesllerden daha iyi çıktı sonuçlar. De Bake> 1983le başbakan ola- cağınıza. cumhurbaşkanı olsaydınız' dedi". Özal, politıkaya atılmadan on- ceki kilosuna duştuğunu. her gun spor yaptığını. evdekı aletler uze- rinde bol bol yurüme egzersizi yaptığını anlattı. "Gunlük politikadan uzaklaş- mak sizi rahatlatmış gibi" divo- rum. "Elbette. Politika insanı tıpra- tıyor. Şimdi beni politikaya çek- mek isteyenler \ar. Ama politika- >a hiç donmeyeceğim" diyor. Gorillerin ortasında yürüyoruz. Çevrede ahşverişe çıkan kalaba- lık, merakla Özal'ı izliyorlar. Grubun arkasından yüruvüp go- rillere. ortada vüruven gozluklu kişinin kim olduğunu soruyorlar. "Başkan, Türkiye'nin başkanı" \anıtı oldukça ilgi çekivor. "Türkiye'de olaylar çok \o- ğun. sizi yuklu bir gundem bekliyor" diyorurn. "Azerbay- can, vurenüsltT. nereden buldun yasası tartışmaları..." Ozal "nereden buldun" yasası ile ilgili goruşlerini şoyle ortaya kovuyor: "Yasanın son durumunu bilmi- \orum. Bu yasanın sakıncah jöıı- leri >ar. Önemli olan şu: Memu- -in bu işleri yapması zalen zor. Bu >asa çıkarsa memur iş >ap- maz. Onur kıncı bir duruma dii- şeceği için kamu hizmetinde çalı- şanlar >elerince %erimli olmazlar. Zalen bu işin tespili de çok zor." "Sadece memurların soruştu- rulması sizce doğru mu?" "Değil tabii. Öteki goretlilerin de kamu ile ilgili, halk ile ilgili alanlarda hizmet \erenleri de kap- saması gerekir. Sendikacılan, ga- zetecileri mesela. Onlar da bu >a- sanın kapsamı içinde olmalılar." Çevredeki, vitrinlerdeki, pırıl pırıl mallan göstererek "Bunlar- dan Türkiye"de hepsi >ar" diyor. "Ama almak zor ve biraz pahalı" diyecek oluyorum. "Şimdi kredi kartı vaygınla^a- cak. Küçuk faizlerle almak müm- kun olacak. Pahalılıgı da bu mal- lardan gümrukte aldığımız >ergi- yi iyice düşurerek >e kaldırarak önleyeceğiz. Mesela kullamlmış bilgisayarlann ithalini serbest bı- rakı\oruz. Bu. piyasada bıiyiik bir ucuzluk sağla>acak. Kredi sis- leminde. kredi kartı sisteminde faiz yuzde 1-2'den fazla olmaz. Bende de kredi kartı >ar. Aslııı- da emekliler için de kredi kartı çı- karmak gerekir. Maaşlarını bö>- le çekerler." Houston'da tedavı gören bazı arkadaşları olduğunu, bunlan zi- yaret etmek istediği için gezıyi kesmek istediğini belirtiyor. "Hasta" dediği arkadaşları eski ANAP Genel Sekreteri Akgun Al- bayrak, müteahhit Ağa Ce>lan ile muteahhit Nureltin Koçak ve Ha- ta> Milletvekili Kâmuran Kara- man'ın eşieri. Özal, hem Galleria'daki gezin- tisini hem de Amerika'daki gezi- sini programdan beş saat önce ke- siyor. 10 gunden bu >ana Turkı- ye'den uzak olan Ozal. GAP uça- ğıvla Türkiye'ye, kendisini bekle- yen vuklu gündem için hazırlıkla- rını havada yaparak donuyor. GOZLE3V1UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) Ve rıcada da bulundu' — Lütfen salonda sigara içmeyin... Kim dınler? Garp Cephesi Komutanı ismet Paşa mezarından kalkıp "sigara içmeyin" komutu verse. emın olun, kimse dinlemez! Kimi komünizme karşıdır, kimi faşizme, kimi ırkçılığa, ki- mı Turancılığa. Ayıp değil ya ben de kapalı salonlarda böy- le fosur fosur sigara içilmesine karşıyım. inönü, parti yönetimine kadınların seçimi ile ilgili Sosya- lıst Enternasyonal kararından söz ederken iki sandalye Ü2e- rinde sığıştığımız Oktay Akbal ve Cüneyt Arcayürek'e dö- nüp, "Sosyalist Enternasyonal'in kapalı yerlerde sigara içi- mı konusunda da bir kararı olacak mı" diye sormaktan ken- dimı alamadım. Salonda havalandırma aygıtları da pek çalışmıyordu. Bu yüzden dumanı dağıtmak için sağlı sollu bir hava akımı ge- rekmekteydi. Bu duman ancak bir "aşın cereyan" ile dağılabilirdi. Yenilikçi sosyal demokrat kanadın öncülerinden Ertuğrul Günay'ın yaptığı bu konuşma gıbı gerçekçi gözlemlere da- yanan eleştiri ve özeleştiri.. Gerekli olan budur. Bu dumanı ancak bu gibi konuşmalar dağıtabilir. Duman yalnızca kurultay salonunu mu kaplamış? Yooo. Öyle olsa yine de ıyı. Son yıllarda bu duman sosyal demokrat kesimin içini, dı- şını, her yenni kapladı. Bu dumandan kimse önünü görmü- yor, göremiyor. Sosyal demokrat kesimi bir partide toplamadan iktidarol- mak çok güç. Belki de olanaksız. Görülmeyen gerçeklerin en somutu, en elletutulanı bu. En kanlı savaşlar iç savaşlardır. DSP-SHP arasındaki bu- BASAK SIGORTA A.S T.C. ZİRAAT BANKAS1 DESTEK K HAYAT SİGORTA POLİÇES ; Kredi No. Adı - Soyadı Doğum Tarihi Kredi Tutarı Kredi Tarihi ALİ ÇİFTÇI 5.5.1955 5.000.000.- 30.11.1989 Türk Çiftçi Ailesinin Gelecek Güvencesi ZİRAAT HAYAT SİGORTASI Çiftçiler, artık bankanız Ziraat' ten alacağınız tarım kredisi için U ZİRAAT-HAYAT SİGORTASI" yaptırabilirsiniz. T.C. Ziraat Bankası bu hayat sigor- tasıyla Türk Çiftçisine çifte güvence veriyor. Krediniz ürününüzün güven- cesi, hayat sigortanız ise kredinizin güvencesi olacak. Bu sigortayla,zor gündeaileniz,yakınlarınız borç yükü çekmeyecek. "ZİRAAT-HAYAT SİGORTASF, T.C. Ziraat Bankası ve Başak Sigorta' nın size uzanan güçlü dost elidir. Ailenizin gelecek güvencesidir. Onlara bu güvenceyi sağlayın. TC ZİRAAT BANKASI BAŞAK SİGORTA günkü çelişkiler, ilk genel se- çimde atışmalara, sataşmala- ra ve kavgalara dönüşecek. Sosyal demokrat kesimdeki bu iç savaşa yeni kurulacak partı de katılacak. Bir üçgen çizin, üçgenin bir köşesine inönü, bir köşe- sine Ecevıt, bir başka köşe- sine de Gürkan adını yazın. Sosyal demokrasinin kısır- döngüsü bu üçgenin içinde dönecek! Peki bu koşullarda nasıl ik- tidar olunacak? Çarpma, bölme, çıkartma ve toplama gibi aritmetiğin dört işlemı yıllardır CHP ve SHP'de yaşanıyor. Bir farkla; CHP'den ayrı- lanlar hep partınin sağ kanat- ları olurdu; SHP'den ayrılan- lar ise sol kanat! Sosyal demokrat kesimin üzerine çöken bu duman bir- leşmeden ıktidar olunmaya- cağı gerçeğinin görülmesini herhalde engelliyor. SHP daha önce de bu du- man yüzünden önünü göre- memişti. Görse; görebilse, seçim yasası bir geceyarısı TBMM'den geçirilirken DYP ile anlaşıp "seçimleri boykot edeceğini" açıklayabilirdi. Bunu yapsaydı, Özal, bu adaletsiz seçim yasasını TBMM'den geçıremezdi. Di- yelim ki aldırmaz, yasayı yi- ne geçirirdı. SHP ve DYP'nin katılma- yacakları bir seçim "genel seçim" sayılabilir miydi? SHP yönetimi bu seçim ya- sası ile gelen Meclisin cum- hurbaşkanını seçeceğini o günden bilmelıydi. Yine diyelım kı o gün yan- lış yapıldı ya da gerekli cesa- ret gösterilemedi. Peki cumhurbaşkanlığı se- çimınde? SHP, Özal'ın cumhurbaş- kanlığı seçımini önlemek için DYP ile anlaşıp TBMM'den çekilebilirdı. SHP bunu da yapmadı; ya- pamadı. Bu konularda ne SHP DYP'ye güvenebıldi, ne DYP, SHP'ye... Ne de SHP, DSP'ye. Bugün yakınmanın, Özal'ı sert sözcüklerle eleştirmenin bir yararı var mı? Belli ki yok. Olan oldu, atı alan Üsküdar'ı geçti. Dumanlı SHP kurultayın- dan çıkarken düşünuyordum, "Kurt dumanlı havayı sever" derler. Derler, ama SHP'de bu anlamda pek kurt da yok. Kurt varsa da o kurt dı- şarıda! Sosyal demokratlar kendi aralarındaki yapay duvarları yıkıp birleşmezlerse ilk se- çimde hep birlikte duman olacaklar! Kimler mi seçilecek? Çok mu önemli? Ben, sen, o. Siz, biz, onlar! KKTC temasları LEFKOŞA (A.\) — KKTCdetci temaslarıru sürdüren Devlet Baka- nı Mehmet Vazar. dun Cumhuri- yetçi Turk Partisi (CTP)dışındaki siyasi panileri ziyaret ederek lider- lerlegoruştu. Devlet Bakanı Yazar, iktidarda- ki Ulusal Birlik Partisi'ni ziyaret ederek Genel Başkan ve Başbakan Derviş Eroğlu ve parti yöneticileri ile bir göruşme yaptı. Bakan Yazar, daha sonra Top- luracu Kurtuluş Partisi lideri Mus- tafa Akıncı \ e Yeni Doğuş Partisi Genei Başkanı Orhan L'çok'u ziya- ret etti. Toplumcu Kurîuluş Partisi Ge- nel Başkanı.YlusrafaAkıncı ile Ye- ni Doğuş Partisi Genel Başkanı Or- han Üçok da Mehmet Yazar'a ikti- dar partisinin seçime üç ay kala se- çim kanununda yapmak istediği değışikliğin antidemokratik bir sis- tem getireceğini anlattılar. Muhalefet liderleri, bu değişik- likle milli iradenin parlamentoya çarptırılmışşekildeyansıyacağını, bugunku gerginliğin kaynağını bu antidemokratik yasa tasarısının oluşturduğunu bildirdiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle