26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Merdiven altı üretim sektörün en önemli sorunu Eşref HARMANDAR HasortaK A.Ş. Başkanı K uruyemiş denilince fındık, fıstık, çekirdek, leblebi gibi ürünler hemen ilk aklımıza gelenlerdir. Evet doğru. Fakat, kuruyemiş sadece bunlardan ibaret değildir. Dut, kuru incir, kuru kayısı, kuru üzüm, kuru erik, ceviz, bademi de unutmamak gerekir. Bu kadar mı? Sayacak bir o kadar daha kuruyemiş çeşidi var. Tabii asıl olan bunların isimleri değil, faydaları ve yeterince tüketilip tüketilmediğidir. Kuruyemişi bilimsel olarak değerlendirip besin değerlerini vermek benim haddime değil. Bu, üniversitelerin, kuruyemişçiler odalarının, ticaret odalarındaki kuruyemişçi temsilcilerinin işi. Ya da bu kurumların işi olmalı. Cevizin, bademin, üzümün ve diğerlerinin faydaları alabildiğine fazla. Peki biz yeterince tüketiyor muyuz? Çocuklarımızın tüketmelerine yardımcı oluyor muyuz? Hayır. Şekerli, cipsli, çikolatalı ürünlerin zararları saymakla bitmez. Fakat buna rağmen tüketimi her geçen gün artıyor. Biz tüketicilerin sağlığımıza daha fazla önem vermesi gerekiyor. Kuruyemişin kilo aldırdığını söyleyenler olur. Her şeyin fazlası ne kadar kilo yaparsa kuruyemiş de en fazla o kadar kilo yapar. Asla daha fazlası değil. Kuruyemiş nasıl üretiliyor? Ülkemizde tarım nasıl yapılıyorsa maalesef kuruyemiş de öyle üretiliyor. Tarım Bakanlığımızın tarımı profesyonelleştirmesi, sanayileştirmesi köylünün geçim kaynağı gibi görmemesi kuruyemiş üretiminde hem kaliteyi, hem de rekolteyi artıracaktır ve tabii toprak bütünlemesinin de diğer tarım ürünlerinde olduğu gibi kuruyemiş üretimi içinde gerekli olduğu unutulmamalı, tarım arazileri miras yoluyla bölünmemeli ki istikrarlı rekolte artışı ve kalite süreklilik kazansın. Kuruyemişi nasıl tüketiyoruz? Üzülerek görüyorum ki, 35 yıldır sektörün içerisinde olan ben dahil aklımıza geldikçe, misafir geldiği zaman vakit geçirmek için kuruyemiş tüketiyoruz. Beslenmemiz için ne kadar gerekli olduğunu düşünmüyoruz. Ve en önemlisi de işte kuruyemiş sektörünün sorunları da burada başlıyor. Uygun koşullarda işlenmeyen, uygun koşullarda depolanmayan, merdiven altı tabir edilen kayıt dışı üretim yapılan yerlerde üretilen, depolanan ürünler sektörün en önemli sorunu ve tabii tüketicinin de. Tüketicileri direkt olarak ilgilendiriyor. Tüketilen kuruyemiş ürünlerinin meyve gibi temizlenmesi, yıkanması mümkün değildir. Biz tüketiciler kuruyemişi nereden temin ettiğimize özen göstermeliyiz. Sağlıksız koşullarda üretilen ürünleri pazarlardan ya da seyyar satıcılardan satın alarak üreticilerine destek vermemeliyiz. Pazarlarda, seyyar satıcılarda satılan kuruyemişlerin sağlığımızı ne kadar tehdit ettiğini unutmamalıyız. Kalifiye eleman bulunamaması, merdiven altı üretim ve dolayısıyla haksız rekabet, ilkel koşullarda yapılan tarımdan dolayı ürün teminindeki zorluklar sektörün en önemli sorunlarıdır. Tarımın geniş bir kesiminde olduğu gibi kayıt dışılık ve merdiven altı üretimin önüne geçilmesi insan sağlığına, ülke ekonomisine, sektöre büyük yararlar sağlayacaktır. AB'ye girme gayretleri gösteren ülkemiz yöneticilerinin alt yapı oluşturmadan AB’ye giremeyeceğimizi bilmeleri ne kadar önemli ise, bizim sektörümüzün ilgilileri de alt yapılarını güçlendirmeden, sorunların bitmeyeceğini, artarak süreceğini bilmeleri, görmeleri gerekmektedir. Sektörün temsilcileri ziraat odalarından tutun da kuruyemişçi esnaf odaları, ticaret odalarındaki sektörün temsilcileri bu işin eğitimine önem vermeleri gerekiyor. Sevgili Cumhuriyet okurları, tarımda kendi kendine yetebilen dünyadaki yedi ülkeden birisiydik. Biz böyle öğrendik. Ya bugün? Ben sadece kuruyemiş sektörünün neler ithal ettiğini sizlerle paylaşmak istiyorum. Badem, ceviz, yer fıstığı, üzüm, ay çekirdeği, kabak çekirdeği, mısır, çam fıstığı. Peki biz ne satabiliyoruz? Üzüm, kayısı, incir, fındık, leblebi. Ve tabii alırken değerli, satarken değersiz, horlanarak. Fındıkta oynanan oyunları düşünürseniz ( Fındık üreticilerinin örgütlü olduğunu unutmayalım) Kuruyemişin, kuruyemişçinin sıkıntıları bu kadar mı? İnanın yüzeysel ve özet bir anlatım bu. 1940 yılından beri ailece sektörün içerisinde olan ve 1990 yılında 99 perakendeci kuruyemişçi esnafı tarafından kurulan HasortaK A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı olan şahsımın düşündükçe sektörün sıkıntılarının canlandığını görüyorum .Kısacası bir vur bin ah işit. tonu kuruyemiş, 140 tonu kuru kahve, 600 tonu da şekerleme olmak üzere toplam 4.740 tona ulaşmış durumda. Avşarlar Kuruyemiş bugün yurt içinde seçkin zincir marketlerde bulunabileceği gibi İngiltere, Danimarka, Belçika, Avusturya, Hollanda, Almanya, Fransa, İsviçre, Avustralya, İtalya Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve bazı Orta Doğu ülkelerine de gönderiliyor. Avşarlar, dünyaya yemiş gönderiyor ADANA (Cumhuriyet Güney İlleri Bürosu)İkisi öğretmen kökenli, üç kardeşin başarı öyküsü insanda umut yaratan türden... Bu üç kardeşin geçmişini bilenler, yaklaşık otuz beş yıl önce küçük bir tablada fındık satarak başlayan mücadelede bugünkü dorukları zorlayacaklarını tahmin bile edemezdi. Sabırlı ve özverili çalışma önce 20 metrekarelik bir dükkanla günümüzde ise dünyanın her yerine kuruyemiş satabilecek noktaya gelmeyle ödüllendi. Yokluk ve yoksunluk karşısında yılmaz bir azmin temsilcileri olan Avşar kardeşler kimi zaman kamyonla yolculuk yaptılar, kimi zaman sınıf dışı otellerde tanımadıkları kişilerle konakladılar, kimi zaman açsusuz kaldılar, ama sonunda başardılar. İlk dükkânlarını 1981 yılında Tarsus’ta açtıkları zaman haklı bir gururun sevincini yaşayıp paylaştılar. Biriktirdikleri parayı dünyasal tutkuları bastırmaya harcamak yerine küçük bir kavurma makinesine yatırdılar. Böylece ürün çeşitlerini arttırdılar. Ürün alımını Avşar kardeşlerin en büyüğü olan Ramazan'ın bizzat yapması, Cumali'nin o ürünleri gece gündüz demeden satma çabası bugünkü Avşarlar Kuruyemiş'in temellerini attı. Sürekli çalışarak, kazandıklarını tekrar işe yatırarak sürekli bir büyüyen Avşarlar için büyümenin sınırı yoktu. Derken, Tarsus’ta büyük bir depo kiralayarak yeni makineler aldılar ve iş gücünü artırdılar. Satış potansiyeline artık dükkân yanıt vermemeye başlayınca Tarsus ve Mersin’e servis araçlarıyla satışa başladılar. Bakkallara ve büfelere kuruyemiş sattılar. Yıllar yılları kovaladıkça Avşar kardeşlerin çalışması daha da arttı ve yeni yatırımlar yeni planlar yapmaya başladılar. Her geçen gün hedeflerini daha da arttırdılar. 1992 yılına geldiklerinde dört bin metrekaresi kapalı toplam on bin metrekare alana ilk fabrikalarını kurarak ve en son teknoloji ürünü makinelerle üretim hacimlerini arttırdılar. Böylece Avşarlar hammadde durumundaki malın özelliklerine göre elenmesinden başlayarak, ayıklama, sınıflandırma, kavurma, paketleme ve ambalajlama işlemlerinin tümünü kendi fabrikalarında gerçekleştirdiler. Ürün yelpazesini yıllar içinde genişleterek kuruyemişin yanı sıra kuru kahve, cezerye ve lokum da üretmeye başladılar. Kaliteyi yaşam tarzı olarak benimsediklerini belirten Cumali Avşar ISO 9001–2000 belgesi ile yaptıkları işin kalitesini belgelediklerini söyledi. Cumali Avşar'ın verdiği bilgiye göre Avşarlar Kuruyemiş'in bugün yıllık üretim kapasitesi 4 bin Avşarlar Kuruyemiş'in yıllık üretim kapasitesi toplam 4 bin 740 tona ulaştı 5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear