26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Zeki Yağcı Ulusal fıstık politikası gerekiyor Güneydoğu Tarım Satış Kooperatifleri Birliği, Fıstık Araştırma Enstitüsü, Ziraat Odaları, Gaziantep Üniversitesi, Nizip Ticaret Odası ve Gaziantep Milletvekilleri, Büyükşehir Belediyesi ile valiliğin öncülüğünde Antep Fıstığı Tanıtım Grubu oluşturulmuştur. Tüm kuruluşlar arasında konsensusun sağlanarak oluşturulan Tanıtım Grubu tarafından Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’den Antep fıstığına destek sözü alınmıştır. Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğü’nde Antep Fıstığı İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu kurulması çalışmaları başlamıştır. Bu durum Antep Fıstığı’nın ihracatı açısından önemli bir adımdır. Tanıtım Grubunun amacı, ulusal fıstık politikasının oluşturulması yanında ulusal, uluslar arası arenada tanıtımının yapılmasıdır. Antep Fıstığı Tanıtım Grubu çalışmalarını sürdürmektedir. Dünya’da önemli yeri olan ANUGA Gıda Fuarına iştirak edilerek Antep Fıstığı tanıtımı çalışmalarına başlanmıştır. Biz sorunları da çözüm önerilerini de biliyoruz. Antep Fıstığı ile ilgili olarak yurt içi ve dışında yoğun lobi, bilgilendirme ve promosyon faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi, Antep fıstığının dış pazarlardaki prestijini hedef alan girişimlerin önlenmesi, Ülkemiz için önemli ekonomik değere sahip Antep fıstığı’nın Dededen ya da babadan duyma bilgilerde ısrarcı olmak yerine, bilimsel veriler ve yöntemlerle yapılması. Antep Fıstığı ile ilgili veri tabanı oluşturulması. Fıstık Üreticilerinin kayıt altına alınması ve destek uygulamalarında sektörde önemli bir üretici örgüt olan Güneydoğu Birliğin daha etkin bir şekilde görev almasının sağlanması. Fıstık sektörünün bileşenleri üretici, tüccar, ihracatçı ve tüketiciler ile fıstık üzerine çalışan tüm kamu ve kuruluşların katılımı ile ulusal fıstık politikası belirlenerek, sürekli ve tavizsiz uygulanması. İşlenmiş ürünlerde Antep Fıstığı’nı öne çıkararak markalaşma yoluna gidilmesi. Gaziantep yoğunlukta olmak üzere ülkemizde Antep fıstığı işleme tesislerinde farklılaşmaya gidilmeli, küçük aile şirketlerine yerine çok ortaklı lobiler desteklenerek kurumlaşma sağlanmalı. Antep fıstığı üreticileri prim sistemiyle desteklenmelidir. Bu durumu sektör açısından çok önemli görüyoruz. Bu yöndeki çalışmalara devam ediyoruz. Antep Fıstığında yeni ürün çeşitleri geliştirilmelidir. Antep fıstığı kalitesi yanında içerdiği besin değeri ile de sağlık açısından da büyük önem taşımaktadır. Antep fıstığı içeriğindeki fosfor ve demir mineralleri sebebiyle çocukların zeka ve gelişimine katkı sağlamaktadır. Antep fıstığında kolesterol yoktur. 100 gram fıstığı vücudun günlük protein vitamin B1 ve E ile fosfor ihtiyacının yüzde 35’ini karşılamaktadır. Fıstıkta bulunan arginin maddesinin verem hastalığını önlediği, bağırsakların çalışmasına iyi geldiği, posa yönünden pirinç, patates ve buğdaydan daha üstün olduğu, ince bağırsakta glikoz emilimini azalttığı, kan şekerinin yükselmesini önlediği, Karaciğerde yağlanmayı önlediği bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır. Böylesine kaliteli ve değerli olan Antep Fıstığının dünyada hak ettiği yeri alması için çalışmalarımızı aralıksız sürdüreceğiz. Zeki YAĞCI Gaziantep Ticaret Odası Meclis Başkanı H erhalde dünyada adı kentle özdeşleşmiş bir ürün söyleyin dense ilk akla gelecek olan adı Gaziantep’le özdeşleşmiş "Antep Fıstığı"dır. Gaziantep’in geleneksel ve simgesel ürünü Antep Fıstığı ile ilgili bugüne kadar değişik araştırma ve çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Araştırmacılar, Antep Fıstığı’nın ülkemizde Eti’lerden beri yetiştirildiğini, kültüre alınış bölgesi olarak da Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni göstermektedirler. Bu bölgede de Gaziantep, Nizip, Araban ve Arıl yöresi ön plana çıkarken, aynı zamanda Adıyaman, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Siirt gibi illerde de fıstık üretimi yapılmaktadır. Fıstığın işleme ve ihraç merkezi Gaziantep’tir. Gaziantep’i yurt dışında en iyi şekilde temsil eden simgesel ürün Antep fıstığı yıllarca ülkemizin en önemli ihraç ürünlerinden biri olmuştur. Ülkemiz 1980’li yıllara kadar dünyada birinci üretici ülke konumundayken, bugün üretimde dünyada üçüncü konumda bulunuyoruz. Antep fıstığı ağacı 2 yılda bir ürün veren bir bitkidir. Gaziantep’in ortalama yıllık üretim kapasitesi 50 bin ton civarındadır. Geçtiğimiz yıllarda üretimimizin büyük kısmını ihraç ederken, son yıllarda ihracatımız neredeyse durma noktasına gelmiştir. Bugünlerde ancak üretimin % 5’i civarında bir ihracatımız mümkün olmaktadır. Eski teknolojilerle üretim yapılması, üreticilerimizin yeterince eğitilememesi, çıtlatma ve kırımda yaşanan zorluklar, yeni ürün çeşitlerinin geliştirilememesi en önemli sorunlarımız olarak karşımızda duruyor. Antep fıstığı ekonomik getirisi yüksek olup, ekonomiye ve istihdama önemli katkı sağlamaktadır. Bölgemizde 200 civarında insan Antep fıstığı üretimi ve ticaretiyle uğraşmaktadır. Gaziantep’in en önemli tarımsal ürünü Antep fıstığı Gaziantep ve ülkemiz ekonomisine sağladığı katkılardan dolayı Gaziantep’teki tüm kurum ve kuruluşlar önemli çalışmalar yapmışlardır. Antep fıstığının ismi Gaziantep Ticaret Odası tarafından tecil ettirilmiştir. Fıstıkla ilgili olarak Gaziantep Ticaret Odası, Sanayi Odası, Ticaret Borsası, İhracatçı Birlikleri, Tuzlanma, tarımı tehdit ediyor KONYA (A.A) Türkiye'deki tarıma elverişli ovaların yüzde 40'ının bulunduğu Konya'da, su kalitesindeki azalmaya bağlı oluşan tuzlanmanın, bölge tarımı için tehdit oluşturduğu bildirildi. Selçuk Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Jeoloji Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Yrd. Doç. Dr. Tahir Nalbantçılar, Konya ovalarında tarımsal sulamanın, ağırlıklı olarak yer altından çekilen sularla yapıldığını belirtti. Nalbantçılar, henüz damla sulama gibi modern sulama tekniklerinin yaygınlaşmaması nedeniyle yer altı suyu kaynaklarının cömertçe harcandığını, bu durumun ise Konya Kapalı Havzası'nda yer altı suyu seviyesinin hızla azalmasına neden olduğunu vurguladı. Su seviyesindeki bu azalmanın, tuzlanma gibi çok daha ciddi tehlikeleri beraberinde getirdiğini ifade eden Nalbantçılar, ''Yer altı su seviyesi ve tuzlanma derecesiyle ilgili, kısıtlı akademik olanaklarla yaptığımız çalışmalarda, su kalitesinin gitgide azaldığını belirledik. Ayrıca ovanın doğu ve kuzey kesimlerindeki daha yüksekteki, sülfat zenginleşmesi meydana gelerek tuzlanmış suların, tarım alanlarına doğru akıntı halinde olduğunu tespit ettik'' dedi. Suyun bu hareketinin, daha önce tuzlu olmayan tarım alanlarındaki yer altı su rezervinde de tuzlanma sürecinin başlamasına neden olduğunu ifade eden Nalbantçılar, Türkiye'deki tarıma elverişli ovaların yüzde 40'nın bulunduğu Konya'da, su kalitesinin azalmasının toprakta tuzlanmaya yol açtığını, bunun da tarım için tehdit oluşturmaya başladığını söyledi. Söz konusu tuzlanmanın, toprak verimini her yıl biraz daha düşürdüğünün altını çizen Nalbantçılar, şunları kaydetti: ''Bu tehlikeye rağmen, yer altı sularının tuzlanma oranıyla ilgili halen ciddi bir çalışma yapılmıyor. Sadece su seviyesini ölçen ve alanında en yetkin kurum olan DSİ'nin bu konuda adım atması gerekir. Biz ise ancak akademik çalışma yapabiliriz. Şu an elimizde net veriler olmadığı için, en sonunda tarım yapmayı imkansız hale getirecek tuzlanma süreci hakkında bir tarih veremiyoruz. Bu nedenle, ne kadar zamanımız olduğunu da bilemiyoruz. Ancak kesin olan şey, bu verimli ovalarda tuzlanma tehlikesinin ortadan kaldırılması için havza dışından gelecek suya ihtiyaç duyulduğu...'' 19
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear