26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Bakanlık örgütlenmiyor, dağılıyor... Prof. Dr. Ayhan FİLAZİ Ankara Bölgesi Veteriner Hekimler Odası Başkanı ilindiği gibi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bozuk ve dağınık yapısı ile mevzuatını biraz da Avrupa Birliği'nin baskısıyla yeniden organize etmek için çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmalardan ilki olan yeniden örgütlenme yasa tasarısı tüm ilgili meslek örgütlerinin katılımıyla bir toplantıda tartışılmış ve görüşler alınarak öğrendiğimize göre sessiz sakin bir şekilde Başbakanlığa sevk edilmiştir. Yasa tasarısının son şeklini henüz görmüş değiliz. İçeriden gizlice edinebilecek bir durumda da değiliz. Buna ilişkin bilgileri ancak Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Sayın Günaydın’ın Tarım ve Hayvancılık Dergisine yazdığı yazılardan edinebiliyoruz. Belli ki Bakanlığımız yine her zamanki gibi bu yapılanmayı "meslek taassubuyla" yapmaktadır. Nasıl ki şu anda 81 ilin Tarım İl Müdüründen sadece 8 tanesi Veteriner Hekimse, nasıl ki veteriner hekimler İl Müdürlüklerine bağlı 7 Şube Müdürlüğünden sadece Hayvan Sağlığı Şubesine müdür olabiliyorsa, nasıl ki kuş gribi afeti süresince bayram, tatil, kar, kış demeden çalışan veteriner hekimlere 17 YTL gibi sadaka gibi bir zam B Türkiye, Cumhuriyet’in ilk döneminde hayvan sağlığını ciddiye almıştı yapılmışsa (imam ve mühendis gibi meslek kuruluşlarına 150 YTL ve üstü zam yapılmıştır), nasıl ki veteriner araştırma enstitülerine hayvan sağlığıyla ilgisi olmayan meslek mensupları atanabiliyorsa yine aynı şey tekrar edilmektedir. Biz bu filmi daha önce de gördük ve hiç şaşırmadık. Yeniden örgütlenme sosyal, ekonomik ve kültürel yapıyı geliştirmenin bir aracıdır. Hiç kuşkusuz başarının sırrı iyi bir örgütlenmeden geçmektedir. Örgütlenme modeli örgütteki her kişiye belirli bir görevin verilmesini gerektirir. Bir araya gelen insanların ortaklaşa çabaları, onların tek başlarına sağlayacakları sonuçların toplamından daha yüksek olmalıdır ki organizasyon başarılı olsun. Ülkemizde tarım ve hayvancılığın ve dolayısıyla da insanın temel gereksinimi olan gıdanın üretimi, dağıtımı ve satışı ile ilgili olan örgütümüz olan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı sosyal bir varlıktır. Her sosyal varlık gibi kurulmuş ve hizmet etmeye çalışmaktadır. Yeniden yapılanma, bu yetersizliği giderici ve varlığın devamında kilit rol oynayan etkili bir araçtır. Örgütlerde reform ve reorganizasyon, onları oluşturan insanlar için yapılır. İnsanlarda bazı yetenek ve niteliklerin var olması gerekeceği gibi, onların arzu ve isteklerinin de gözden uzak tutulmaması gerekmektedir. Değişim ve gelişim karşısında, kurumların veya örgütlerin performanslarını devam ettirebilmeleri için gerek çalışanların eğitimi, gerekse iş yapma yöntemlerinin düzenlenmesi kuşkusuz gözden geçirilmelidir. Örgütler değişim ve gelişimleri adım adım izlemek ve gerekli uyum önlemlerini almak zorundadır. Aksi halde yapıları sağlamlığını, etkinliğini ve verimliliğini kaybedecektir. Yapılacak bu değişme ve gelişmelerde geç kalınması durumunda reorganizasyon ihtiyacı da o kadar artacaktır. Nitekim yapılmaya çalışılan olayı bu şekilde değerlendirmek gerekir. İsme takılıp kalmak bir çözüm sağlamaz. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte bize Osmanlı devletinden miras kalan sığır vebası hastalığının yıllık zararı o zamanın rakamlarıyla 1.700.000 TL ’dir. Bu miktarın Yüksek Ziraat Enstitüsü'nün inşasına ayrılan yıllık bütçenin 3.5 katı olduğu göz önüne alınırsa hayvancılığın ekonomiye katkısı da bu anlamda daha iyi değerlendirilebilecektir. Gelişmiş ülkelerde hayvancılığın tarım içerisindeki payı yüzde 70’lere kadar varmaktadır. Bizde ise bu rakam yüzde 10’ları geçmemektedir. Ne acıdır ki 2. dünya savaşı sonu dış yardımla desteklenen tarımda reorganizasyon çalışmaları, bu teşhis konulamadan başlatılmıştır. Böylece özellikle 195060 arası Türk tarım politikası bitkisel üretime ağırlık vermiş, bitkisel ürünlere taban fiyat ve destekleme sağlamış, kredi ve tohumluk temin edilmiş, en önemlisi de bu gün bir türlü kapatılamayan kaba yem açığına yol açan mera tahribatı yapılmıştır. Aynı yıllarda, yani 1950’lerden sonra dünyadaki gelişme ise tersinedir. WHO ve FAO gibi kuruluşlar tarımda hayvancılığın ağırlığını ön plana almaya başlamışlardır. Bu kuruluşların raporlarına göre yalnız zoonozların kontrolü bile halk sağlığına büyük hizmet yapmakla kalmaz, aynı zamanda hayvan ölümlerini önlemekle ekonomiye katkı sağlar. Aynı kuruluşlara göre veteriner hekimler hem sağlık alanına hem de tarıma hizmet sunmakla toplum refahına katkıda bulunanlar arasında ilk sırada yer alırlar. Günümüzde Türkiye’de yaşayan nüfusun kırmızı et ihtiyacının yüzde 50’sinin kaçak kesim veya yurda kaçak olarak getirilen canlı hayvan veya etlerden karşılandığı artık hükümet kayıtlarına da girmiş olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Hâlbuki 1960’dan 1980’e kadar uygulanan doğru politikalarla Türkiye canlı hayvan ve et ihracatında önemli bir konuma gelmişti. Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin 1982 yılında Türkiye’den talep ettikleri canlı hayvan ve et yaklaşık 600 milyon dolar olmuş, ancak 1982 yılı itibariyle gerçekleşme oranı 494.5 milyon dolar düzeyinde kalmıştır. Genel dışsatımımız 6 milyar dolar ve bunun dışsatım içindeki payı yüzde 8.2 olmuştur. Bu değerler önemli bir gelişmeyi belirtmekle Türkiye ekonomisi açısından sağlıklı bir gelişmeyi simgelemektedir. Çünkü Türkiye hayvancılığı dışa bağımlı olmayan en önemli öz kaynaklarımızdan birisiydi. 24 Ocak 1980 Ekonomik istikrar (sızlık) paketinin yürürlüğe girmesine kadar sürekli bir gelişme ve büyüme eğiliminde olan hayvancılığımız bu olumlu noktaya nasıl mı geldi? Tabii ki Uluslar arası Cenevre anlaşmasıyla birlikte kurduğu örgütlenme modeliyle. Bu çok taraflı anlaşma, Cenevre’de 20 Şubat 1935 tarihinde Avusturya, Belçika, Bulgaristan, İspanya, Fransa, Yunanistan, İtalya, Letonya, Hollanda, Lehistan, Romanya, İsviçre, Çekoslovakya, Türkiye ve Sovyetler Birliği temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilmişti. Anlaşmanın 1. bölümünün 2. maddesi uyarınca, anlaşma tarafları, kendi ülkelerinde mevcut olmadığı halde, 1. maddede yer alan bulaşıcı hastalıkların belirlenmesine ve mücadelesine yönelik önlemlerin uygulanmasını gerçekleştirebilecek resmi bir veteriner teşkilatının kurulmasını kabul etmişlerdi. Birinci bölümde, devlet veteriner hekimliği hizmetlerinin, doğrudan bakana bağlı bir veteriner hekim şefinin idaresi altında yürütülmesi, sınırlardaki veteriner hekimliği kontrollerinin devlet veteriner hekimleri (resmi veteriner hekim) ya da devlet tarafından kabul edilen veteriner hekimlerce (yetkilendirilmiş veteriner hekim) yapılması hükme bağlanmıştı. Anlaşma maddelerinin uygulanabilmesi, 1937’de çıkarılan 3203 sayılı "Ziraat Vekaleti Vazife ve Teşkilat Kanununa" dayanılarak; Tarım Bakanlığının reorganizasyonu çerçevesinde, merkez ve taşra birimlerinin örgüt yapısının oluşturulması ile mümkün olmuştur. Merkez Örgütü "Ziraat İşleri Genel Müdürlüğü", Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü, Pamuk işleri Genel Müdürlüğü ve Orman Genel Müdürlüğü şeklinde yapılandırılmıştır. Veteriner İşleri Genel Müdürlüğünün 13 şubeyi kapsayan Merkez örgütünde görev, yetki ve sorumlulukları yasa ve tüzüklerle belirlenmiş uzmanlardan oluşan "Hayvan Sağlığı Danışma Kurulu" ile "Hayvan Islah Komisyonu" kurulmuştur. İşte bu yapı başarıyı getirmiş, ancak Atatürk’ün ölümü üzerinde başlatılan karşı devrim dalgası sürekli bu yapıyı kırmaya ve ülkeyi dışa bağımlı bir hale getirmeye çalışmıştır. 19501960 yılları arasında başarılı olan karşı devrim dalgası 1960’dan sonra gerilemiş ve ancak 1980’lerde yeniden ortaya çıkarak bu günkü yapıyı meydana getirmiştir. Cumhuriyet tarihi incelenirse merkez ve taşra örgütü ile birlikte bağımsız bir yapıda çalışan veteriner teşkilatının olduğu dönemdeki tarımımız ile şimdiki tarımımızın durumu kıyas götürmez. Şu andaki örgütlenme modelinde kuş gribini kış gribi, şarbonu karbon, şapı cinsel isteği azaltmak için yemeklere katılan bir madde diye anlayan yöneticiler duruma hâkim olduğundan durumumuz düzelmiyor. 26
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear