26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

CHP Hatay Milletvekili Gökhan Durgun: "İsrail kökenli tohum, arazileri bozdu" Mehmet Ali SOLAK A NTAKYA CHP Hatay Milletvekili Gökhan Durgun, Hatay’ın Kırıkhan ilçesine bağlı tarım alanlarının İsrail kökenli tohumdan sonra hastalıklı hale geldiğini öğrendiğini, ancak bunun araştırılması için akademisyen ve uzmanların görüşlerine başvuracağını söyledi. CHP’li Gökhan Durgun, Kırıkhan Çiftçilerin 1998 yılında İsrail kökenli ilçesine bağlı tarım alanlarının İsrail Hayzara firmasına ait kavun ektiklerini ve kökenli tohumdan sonra hastalıklı verimli bir yıl geçirdiklerini, ancak bir yıl hale geldiğini ileri sürdü. sonra ise farklı tohum ektikten sonra randıman alamadıklarına ilişkin şikayetlerini aktaran Gökhan Durgun, "Bu olayın kanıtlanması halinde, konu Türkiye’nin boyutunu aşar. Çünkü bu dünyanın tarımını tek güçte birleştirme gibi ciddi bir tehdit oluşturur" diye konuştu Ziraatçilerin Vercilyum ve Suzaryum diye adlandırdıkları iki toprak hastalığının tohumla toprağa bulaştığının doğrulanması üzerine konuyu akademisyenlere aktaracağını ifade eden Durgun, şunları söyledi: "Bir yıl önce domates ekiyorsunuz, verimi iyi oluyor. Bir yıl sonra İsrail tohumu dışında domates ektiğinizde, verim alamadığınız gibi toprağınız da hastalıklı Bu konuda çok ciddi çalışmaları vardır. Bir çok tohum oluyor. Bunun doğruluğunu söz konusu olduğunda, ve tarım ürünün genetiği ile oynanmıştır. Ve bugün dünyada tarım yapan ülkelerde, İsrail kökenli bu çiftçilerden aldığımız şikayetlere baktığımızda, tohumlar ekildiğinde ve bu söylenen toprak hastaları, gerçekten ciddi bir problemle karşı karşıya kaldığımız o toprağa bulaştığında tüm dünya tarımı büyük ölçüde ortaya çıkmıştır. Bu sadece Türkiye’nin tarım sorunu etkilenmiş olacaktır. Daha açık bir ifadeyle dünyanın değildir. İçinde bulunduğumuz sorunlar da değildir. tarım politikası İsrail’in eline geçmiş olacaktır. Bu ciddi bir problem ve çok ciddi bir sıkıntıdır. Bu konuda titizlikle durmak ve çalışmak durumundayız. Bu, Türkiye tarımını da etkiler, dünya tarımını da. Dünya tarımını bir anda bağımlı hale getirir. Tüm dünyadaki tarım, böyle bir toprak hastalıklarıyla ortaya konduğunda, bir tek ülkenin, bir tek gücün eline geçecektir. Onun dışında başka bir şey ekemeyeceksiniz. İlginç bir olaydır. Şunu da zaten çok iyi biliyoruz ki, İsrail özellikle tohumlar üzerinde genetik oynamalarda önemli bir aşama kaydetmiştir. Bu ne destekleme, ne fiyat politikasıdır. Bunun ötesinde bir hesap olduğunu görüyoruz. Bunun ötesinde ciddi bir problem ile karşı karşıyayız. Bir an önce buna tedbir bulmak, araştırmak, çözüm bulmak, gerekmektedir." Kutsal Kitap Tevrat’ta iki nehir arasındaki sulak, yeşil, verimli arazilerden bahsedildiğini, söz konusu yerlerin de Dicle ile Fırat arasındaki arazilerden oluştuğunu, bu arazilerin de büyük bir bölümünün Türkiye üzerinde yer aldığına işaret eden Durgun, şunları söyledi: "Bu çerçevede İsrail’in bir çalışma içerisinde olduğunu tespit etmek mümkündür. Örnek olarak şunu söylemek isterim ki, İsrail’in hassas olduğu konulardan biri de su sorunudur. Türkiye’de su kaynaklarının bulunduğu yerler, İsrail vatandaşlarının mülk edinmeleri, oralarda yatırım yapmaya çalıştıkları, oralara sahiplenmeye çalıştıkları yolunda ciddi tespitlerimiz vardır. Şu anda Urfa’da tarıma elverişli arazilerin yüzde 50’sini İsrailliler gerçekleştirmektedir. Bu tespiti yapmak ve bu tespiti görmek çok önemli bir olaydır. Urfa gibi bir yerde, tarımın en yoğun olduğu yerlerden birisidir. Tarım yapılan arazilerin yüzde ellisini İsrailli insanlar tarafından işletilmesi çok ilgi çekicidir. Biliyorsunuz, bazı yasalar değişti. Yeni yasalar çerçevesinde Türkiye’de kökeni ne olursa olsun, doğum yapan bir kişinin çocuğu Türkiye vatandaşı sayılmaktadır. Yani yarın bu insanların çocukları Türkiye’de doğduğu takdirde, ki muhtemelen böyle olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak mal mülk edinecektir, dolayısıyla buradaki hakimiyet tamamen farklı bir tabloyu ortaya koyacaktır." Arı, üretimi artırıyor olarak bilinen arıların bal, bal mumu, polen gibi ürünlerinin yanı sıra en önemli katkısının bitkiler arasında döllenmeyi sağlamak olduğunu söyleyen Ecevit, döllenmeyi sağlayan arıların tarımsal verimliliği de artırdıklarını belirtti. Arıların bu özelliği ile ilgili çeşitli araştırmalar yapıldığına değinen Ecevit, şunları kaydetti: ''Yapılan araştırmalara göre bitkiler arasında döllenmeyi sağlayan arılar dünyada tarımsal üretime önemli oranda katkı sağlıyor. Yapılan çalışmalar diyor ki; (biz arıdan ne üretiyoruz? Bal, polen, bal mumu... Dünya üzerinde bütün arıların verdiği ürünlerin değeri diyelim ki 1 milyar dolar, arıların bunun yanında görülmeyen yararı ise 10 milyar dolar. Bize verdiği faydanın 10 katı kadar gıda üretimine katkısı var.'' Arıların bu özelliğinin olmaması durumunda insanlığın açlıkla karşı karşıya kalabileceğini ifade eden Ecevit, organik tarım için de arıların önemli işlevi olduğunu kaydetti. Zirai ilaç kullanılması halinde arıların, ilaç kullanılan alanlara gelmediğini vurgulayan Ecevit, arıların döllenmeyi sağladığı bitkilerde hormon kullanımına da gerek kalmadığını belirtti. Prof. Dr. Ecevit, Amerika'da organik tarım yapılan yerlerin kenarlarına arı kovanlarının yerleştirildiğine işaret ederek, şöyle devam etti: ''Sadece bal arıları değil, bal arıları gibi sosyal yaşayan ama bal üretmeyen arılar da var. Amerika'da bunları da yetiştiriyorlar. Mesela yonca tarlasının yanına bunları da koyuyorlar. Bir meyve bahçesinin yanına bunları koyuyorlar böylelikle üretimi artırıyorlar. Bal vermeyen arıların kolonisine de yapıyorlar.'' Günümüzde özellikle serada domates üretiminde arıların bu özelliğinin kullanıldığına işaret eden Ecevit, bombus cinsi arıların serada, zirai ilaç ve hormona gerek kalmadan domates üretiminde kullanıldığını anımsattı. Ecevit, zirai ilaç kullanılmayan tarlalarda, bitki zararlılarına karşı ise, arılara zarar vermeyecek bazı ilaçların kullanılabileceğini kaydetti. Türkiye'de de arıcılığın sadece bal üretimi ile ele alınmaması gerektiğini söyleyen Ecevit, arıcılığın yaygınlaştırılmasının tarımsal verimliliği de artıracağını vurguladı. Bunun için zirai ilaç kullanımının da önüne geçilebileceğini ifade eden Ecevit, ''Sorun bizim zirai mücadele ilacına bağlı bir tarım sistemimizden kaynaklanıyor. 1940'lı yıllardan sonra, (eğer bir böcek zararlı ise ilacını kullanırsınız, böceği öldürünce bu iş biter) anlayışı var. Şimdi bu anlayışı yıkmak bugün çok zor hale geldi'' diye konuştu. SAMSUN (A.A) Ondokuzmayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölüm Başkanı Prof. Dr. Osman Ecevit, bitkiler arasında döllenmeyi sağlayan arıların dünyada tarımsal üretimine önemli katkı sağladığını söyledi. Ecevit, bitkiler arasında döllenmeyi sağlamada böceklerin, özellikle arıların çok önemli bir rolü olduğunu vurguladı. Genellikle bal yapan bir böcek 31
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear