Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Dünya, Malatya kayısısı yiyor Zeynep ŞAHİN A NKARA – Kuru kayısı ihracatında dünya pazarının yüzde 59’unu elinde bulundurarak ilk sırada yer alan Türkiye, bu ihtiyacının yüzde 90'ından fazlasını ise Malatya'dan karşılıyor. Aralarında Avrupa Birliği (AB) üyelerinin de bulunduğu 60'ı aşkın ülke, Malatya kayısısı tüketiyor. Türkiye’de kurutulmuş, konserve, reçel, marmelat, meyve suyu, şekerleme ve pestil halinde de tüketilen kayısı, en çok yaş halde yeniyor. Üretilen kayısının yüzde 5055'i taze olarak tüketiliyor. Elazığ ve Erzincan'ın da kurutmalık kayısı üretiminde ilk sıralarda yer aldığı belirtiliyor. Toplam kayısı üretiminin yüzde 60’ı Malatya’dan karşılanırken, bu ildeki üretiminin yüzde 90’lık kısmını kurutmalık kayısı oluşturuyor. Kayısı üretimini karşılayan diğer yerler ise Kars, Iğdır, İçel, Akdeniz ve Ege Bölgesi ile Sakarya Vadisi olarak Toplam kayısı üretiminin yüzde 60’ı Malatya’dan karşılanıyor. Kayısı, farklı iklim özelliklerinin bir arada görülmesinden dolayı pek çok ilde yetiştirilebilirken, Tarım Bakanlığı tarafından, üretimi sınırlayan en önemli neden olarak; ilkbaharın geç donları gösteriliyor. Bu nedenle kayısı üretiminin, daha çok geçit bölgelerinde ve sahil şeridine yakın yerlerde yapıldığına dikkat çekiliyor. Bakanlık rakamları, kurutmalık kayısı üretiminde ilk sırayı, kayısı ile birlikte anılan il Malatya'nın aldığını gösteriyor. sıralanıyor. Malatya’nın aksine Kars ve Iğdır’da, mikroklimatik iklimin de etkisiyle, sofralık kayısı yetiştirilirken, Akdeniz ve Ege Bölgesi’nde ise erkenci sofralık kayısı üretimi yapılıyor. Öte yandan İç Anadolu Bölgesi’nde, düşük sıcaklık nedeniyle, daha dayanıklı tohumdan üretilen zerdali yetiştiriliyor. Zerdali üretiminde Ankara, Konya ve Sıvas ilk sıraları paylaşıyor. Tarım Bakanlığı, kayısının az üretildiği yıllarda kapasitenin tam olarak kullanılabildiğini ancak hasat fazlası olması durumunda, kuru kayısıda stok oluştuğunu belirtiyor. Ağaç başına verimin 3640 kg arasında değiştiği ifade edilirken, dekar veriminin ise bin 600bin 800 kg arasında seyrettiği kaydediliyor. Kayısının üretim ve dağıtımında yaşanan sıkıntılar ise "İlkbahar geç donları, doğal afetler, girdi fiyatlarının yüksek olması, fidan temininde karşılaşılan güçlükler, gübreleme, sulama, hasat, kükürtleme, koruyucu kültürel tedbirler, hijyen ve depolama" olarak sıralanıyor. Üründe fiyat dalgalanmalarının önünün kesilmesi ve istikrarlı bir fiyat politikası ortaya koyulmasının önemini koruduğuna dikkat çekilirken, toprak tahlillerinin zamanında ve belli aralıklarla yapılması, tahlil sonuçları ışığında da doğru araçlar ve teknikler kullanılarak gübrelemeye geçilmesi gerektiğinin altı çiziliyor. Hasatta, kayısının özelliklerine uygun tekniklerden yararlanılmasına işaret edilerek, üretim alanlarında depo sayısı ve kapasitesinin artırılması hedefleniyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verileri, dünyada 399 bin 805 hektarlık alanda kayısı üretimi yapıldığını gösteriyor. Elde edilen ürün miktarı ise 2 milyon 685 bin 486 ton olarak gerçekleşiyor. Türkiye ise taze kayısı üretimi açısından yüzde 11.7'lik payla ilk sırada yer alıyor, ancak söz konusu seviyenin istenen düzeyin çok altında olduğuna dikkat çekiliyor. Türkiye'yi İran, İtalya, Fransa ve Pakistan izliyor. Türkiye'nin kayısı üretiminin yüzde 60'ı Malatya'dan karşılanıyor. İl, ihraç edilen kuru kayısıdan yüzde 90 gibi büyük bir pay alıyor. Dünya kuru kayısı pazarında da yüzde 59'luk payı ile birinci sırada bulunan Türkiye, yüzde 90'dan fazlasını Malatya'dan karşıladığı kuru kayısısını yaklaşık 60 ülkeye satıyor. Buralar arasında birçok AB üyesi ülke de bulunuyor. Söz konusu yerler dışında en çok kuru kayısı satılan ülkeler ise ABD, Kanada, Meksika, Avusturalya, Yeni Zellanda, Orta Doğu ülkeleri, Avusturya, Finlandiya, İzlanda, Linchenstein, Norveç, İsveç ve İsviçre. Ayrıca son yıllarda, Rusya Federasyonu, Mısır ve Arap ülkelerine ihraç artışı sağlandığı kaydediliyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) rakamları, 2002'den bu yana kayısı ekilen alanın arttığını gösteriyor. Üretimde istikrar söz konusu olmazken, son beş yılın en yüksek üretim miktarının 600 ton ile geçen yıl gerçekleştiği görülüyor. İZMİR (A.A) Türkiye'de organik tarımda ilk projeyi uygulayan ve halen en yüksek ihracatı yapan Rapunzel Organik Tarım şirketi Genel Müdürü Atila Ertem, fındıkta olduğu gibi organik tarımda da bir tanıtma fonu oluşturulması gerektiğini belirtti. Ertem, Türk organik tarım ürünlerinin iç ve dış piyasada tanıtımı için ihracatçılar olarak çalışma başlattıklarını bildirdi. Ege İhracatçı Birlikleri bünyesinde organik tarım grubu oluşturduklarını aktaran Ertem, şöyle konuştu: ''Organik tarımda Türkiye'nin potansiyelini değerlendirebilmesi için çaba gösteriyoruz. Bu konuda iç ve dış piyasalarda bilinçlendirme Organik tarıma fon istemi yapmak istiyoruz. Fındıkta olduğu gibi bir tanıtma fonu kurulması için Dış Ticaret Müsteşarlığı'na yazı yazdık. Yapılan ihracattan belli oranda payın kesilip Organik Tarım Fonu kurulmasını önerdik. Gerekli izin gelirse, yıllık 1 milyon dolarlık fon oluşturmayı planlıyoruz. Bununla fındıkta olduğu gibi iç piyasada organik ürünlerin sağlık üzerindeki etkileriyle ilgili tanıtım çalışmaları yapacağız. Potansiyel pazarlar için de reklam çalışması planlıyoruz.'' Türkiye'nin 1986 yılında başladığı organik tarım macerasında ilk yıllarda büyük atılım yaptığını, ancak bunu devam ettiremediği için gerilere düştüğünü söyleyen Ertem, ''1989 yılında organik tarımda dünyada 5. olan Türkiye, gerekli atılımları yapamadığı için bugün bazı Afrika ülkelerinden geriye düşerek 35. sıraya geldi. Bu potansiyeli değerlendirerek eski konuma gelmek mümkün'' dedi.Organik tarımla ilgili yasal düzenlemeler öncesi üretim ve ihracatın AB ülkelerindeki standart kuruluşlarının denetimiyle yapıldığını, bu sistemin sona ermesi için kendilerinin de çaba gösterdiğini aktaran Ertem, yasanın çıkması sonrası kurulan sistemin iyi işlemediğini öne sürdü. 12