20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 27 Aralık 2015 KULTUR EDİTÖR: CEREN ÇIPLAK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN ANAMED günlük sesleri ‘sergileyecek’ Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED), kent yaşamına dair çeşitli seslerin deneyimlenebileceği “Günlük Sesler: Sesi Gündelik Hayat Üzerinden Keşfetmek” sergisini 8 Ocak’ta açıyor. Etkinlik 20 Mart’a kadar izlenebilecek. İçerik geliştirme, sergi tasarımı ve grafik tasarımını PATTU’nun (Cem Kozar, Işıl Ünal) üstlendiği sergide, ses tasarımcıları Mine Erkaya ve Ateş Erkoç’un ses yerleştirmeleri ile ziyaretçilere bir soundscape (ses alanı) vaat ediliyor. G ü n c e l John Lennon ve Yoko Ono, 1969’da ABD New York’ta (eğer istersen) SAVAŞ BİTTİ! adlı işi sundu. Kampanyanın ilk imzacıları Hakan Topal, Didem Yazıcı, Ali Akay, Defne Ayas, Adnan Yıldız, Artspace NZ, AİCATR, Chus Martinez, Charles Esche, Cansu Çakar, Sinem Dişli, İpek Ulusoy, Elif Erkan, Serra Tansel, Özlem Günyol & Mustafa Kunt, Sabine KüperBüsch, Mehtap Baydu, Emek Ulusay, Ferhat Özgür, Aslihan Demirtas, Nermin Saybaşılı, Ege Berensel, Power Ekroth, Hrag Vartanian, Civan Özkanoğlu, Khaled Barakeh, Banu Cennetoglu, Pınar Ögrenci, Fulya Çetin, Mehmet Ulusel, Timur Çelik, Fulya Erdemci, Mirak Jamal, Ceylan Öztürk, İnci Furni, Süreyya Evren, Refik Akyüz, Bonaverture Soh Bejeng Ndikung, Zeynep Direk, Haluk Çobanoğlu, Derya Yücel, Tony Chakar, Öykü Özsoy, Ali İbrahim Öcal, Raziye Kubat, Gonca Sezer, Korhan Erel, Rupali Patil, Metehan Özcan, Caner Aslan, Marwa Arsonias, Kari Conte, Leyla Gediz, Erdem Taşdelen, Önder Özengi, Tuce Silahtarlıoğlu, Mohammad Salemy, Jonas Staal, Asena Günal, Ali Taptık, Aykan Safoğlu, Feza Canlıgil, Ata Kam, Younes Baudi, Renée In der Maur, Hera Büyüktaşçıyan, Demet Ortaköylü, Nalan Yırtmaç, Adam Fearon, Ali Kazma, Gökşin Varan, Lorenzo Sandoval, Zeki Coşkun, Ceren Oykut, Oda Projesi, Özge Açıkkol, Güneş Savaş, Ani Schulze, Nick Wells, Leyla Ustel, Neriman Polat, CANAN, Volkan Aslan, Sanatorium, Marsistanbul, Gülçin Aksoy. Sanat kurumlarının barışa sanatla ses vermesini isteyen pek çok sanatçı ve aydın, kurumların vitrinini barışa açma çağrısı yaptı EVRİM ALTUĞ Sanat savaşa karşı [email protected] [email protected] 19 Yayın emekçileri Barış sözü istiyor Çocuk kitapları alanındaki yayın emekçileri ‘barış sözü’ istiyor ve kampanyalarına destek verilmesini bekliyorlar. Güneydoğu’dan bir çocuk deseni. EZGİ ATABİLEN üncel sanat dünyasından pek çok isim ve kurum, “Güncel Sanat, Güncel Savaşa Karşı” başlıklı ortak bir metinle sanat kurumlarına açık çağrıda bulundu. “Yönettiğimiz, çalıştığımız, içinde yer aldığımız kurumlarının sokağa bakan pencerelerini, vitrinlerini sanata açalım. Savaşa, ayrımcılığa, milliyetçiliğe karşı, mekânın imkânlarına göre; poster, fotoğraf, metin, şiir, kolaj, video, yerleştirme gibi çeşitli formlarda işlere yer verelim” çağrısı yapan sanatçılar barış için başlattıkları bu arayışın karşılık bulmasını hedefliyor. G Başını Hakan Topal (ABD) ile Didem Yazıcı’nın (Almanya) çektiği çağrı metninde, “Doğu’da savaş tüm şiddeti ile devam ediyor. Devlet ayrım gözetmeksizin halka her türlü şiddeti uygulayarak, bölgeyi topyekun ablukaya almış durumda. Batı’daki barış eylemleri baskı ile susturuluyor. Ana akım medya olan biten karşısında sessiz ve susturulmuş. Her güne bitmek bilmeyen devlet şiddeti ve ölüm haberleriyle uyanıyoruz. Bizler sanat kurumlarının barışa sanatla ses vermesini ve barış isteyen sanatçıları desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz” deniliyor. Bilgi: ndidemyazici@ gmail.com, [email protected] ocuk kitapları etrafında toplanan ve son aylarda çocuk hakları konusunda ciddi kaygılar taşıyan yayın emekçileri, okurlarının özgür, eşit, güvenli ve mutlu bir coğrafyada yaşamalarının ivedi koşulları için ‘söz’ istiyor. Ailesi, evi, yurdu, başka insanlara besleyeceği güven ve kardeşlik hissi elinden alınan, çocuk olma hakkı tanınmayan tüm çocuklar adına kaygı duyan yayıncılar, bir bildiri hazırlayarak imza kampanyası başlattılar. “Çocuk haklarının temelinde anne diliyle büyümek, kendi halkıyla mutlu ve özgür yaşamak esastır. Biz, çocuk kitabı etrafında toplanan yayın emekçileri biliyoruz ki, Kürt halkı, Kürt anadili vardır. Aynı ülkenin eşit iki halkı olarak, silahlarla değil, Kürtçe ve Türkçe çocuk kitaplarıyla, ortak bir hayatın özlemini çekiyoruz” sözlerinin yer aldığı bildiride çocuk ve insan haklarının yanı sı Güneydo ğu’dan bir çocuk de ra baseni. sın özgürlüğünün önemine de vurgu yapıldı: “Bir dağın, bir ovanın, var olan bir anadilin, bir geleneğin yıllarca yok sayılmasını izledik, şimdi ev ev yok edilmesine acıyla tanık oluyoruz ve buna rızamız olmadığını dile getiriyoruz. (...) Gece yarısı çıkan yasalara, şafak operasyonlarına, sokağa çıkma yasaklarına, gazetecilerin hapse atılmasına, kitapların toplatılmasına onayımız olmadığını, tüm bunların evrensel insan haklarına aykırı olduğunu bildiriyoruz.” Barış sözü isteyen yayın emekçilerinin Kürtçe ve Türkçe hazırladıkları bildiriye imza atmak isteyenler: www.barisicinsozistiyoruz.wordpress.com’dan bildiriyi okuyarak; barisicinsozistiyoruz@gmail. com adresine ‘evet’ yazarak mail atabilirler. Ç ‘Kürt halkı ve Kürtçe vardır’ Beyoğlu Kumpanya ‘Hafıza’ (Ütopya Müzik Yapım) nce “Tayyip Blues” adlı parçayla duydu pek çoğumuz onları. Bir de bu şarkı yüzünden haklarında dava açılınca iyice dikkat çektiler, neyse ki beraat ettiler. Beyoğlu Kumpanya aslında sadece bir rock müzik topluluğu değildi; 2007 yılında kurulmuş, farklı üniversitelerden gelmiş, ama dünyaya baktıkları pencerelerini birleştirmiş bir öğrenci kolektifiydi ve ajitprop tiyatro oyunları için müzik yapıyordu. İlk albümleri “Hafıza”, “Ülkemizden” ve “Körleme” isimli gösteriler için yazdıkları şarkıların yeniden elden geçirilmiş hallerinden oluşuyor. Tabii birkaç da yeni şarkı var. Şarkıdan şarkıya değişkenlik gösterse Ö Ahmet Aslan ‘Na Mükemmel – Imperfect’ (Kalan Müzik) akın zamanların en sık başvurulan tarifiydi “ezber bozan”. Vara yoğa ikram edilen bu ifade, ezbere konuşanların ezberiydi. Oysa bunu hak eden sadece bir avuç insan vardı, kesinlikle onlardan biriydi Ahmet Aslan müzik dünyamızda. Metin – Kemal Kahraman ve Mikail Aslan’ların geçtiği yollara saykodelik tohumlar ekerek ilerleyen bir mübarek o. Ayazda bir deli yürek; deli ile derviş arasında gezinen, her ikisini de yüzüne yansıyan kutsal bir mutabakatla aynı bedende buluşturan bir modern halk ozanı. 2006’nın “Rüzgâr ve Zaman”ı, 2008’in “Veyvê Mılaketu”sunun ardından uzun bir süre de farklı zaman dilimlerinden etkilenen sert ve değişken bir soundu var topluluğun. Genel olarak senfonikprogresif rock etkili; Marillion’dan Pink Floyd’a, Dream Theater’dan Camel’a uzanıyor. İçerik faslında ise toplumsal hafızalarımızı tazeliyor Beyoğlu Kumpanya; işçi ölümlerinden kadın sorununa, savaştan yabancılaşmaya ve medya eleştirisine... Bazı eksikleri yok değil. Başında kapatılamaz olmamakla birlikte vokal geliyor. Önemli de artıları var; onların başında da rock topluluklarımızda göstermelik olarak çok, ancak gerçek manada nadir rastlanan bir özellik şu geliyor: Politik bilinç. Y sonra çıkardığı üçüncü albümü “Na Mükemmel – Imperfect” ile yine ezberleri bozan Aslan, bu kez kökleri ile şehirli hatta Avrupalı tarafını buluşturuyor. Sesiyle sazıyla uzakları yakın eden, geçmişle bugünü akraba yapan Aslan, diyar diyar geziyor, Avşar ellerinden Trakya’ya geçiyor; Dersim’den İstanbul’a göçüyor; Cemal Süreyya’dan Nâzım Hikmet’e, Nedim’den İlhan Berk’e okuyor. Bu albümde tohumlarını eskiden ektiği şarkıları, şimdi zamanı geldiğine hükmederek biçiyor. İbadet etmek için gözlerini ezbere Tom Waits’lere, Bob Dylan’lara dikenler... Bakın burada bizlerle aynı dertlerden mustarip Ahmet Aslan diye bir adam var. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear