25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
B aşarõya ulaşmak kolay ol- madõ. Yunan (cunta) hükü- meti önce Tür- kiye’nin müdahale olasõ- lõğõnõ blöf diye yorumla- dõ. Hatta “Bırakın yola çıksınlar, dönerler” diye alaylõ yorumlar da yapõ- yordu. 21 Temmuz günü Tür- kiye’nin uyarõlarõna karşõn Atina, Yunan savaş gemi- lerini Kõbrõs’a doğru yola çõkardõ. Ankara bu gelişmeyi öğ- rendi. Bu bir Türk-Yunan savaşõnõn başlamasõna neden olabi- lirdi. Ecevit, -gece yarõsõ- Ameri- ka’da iken öğrencisi olduğu Kissen- ger’i aradõ. Bu konuşmayõ Başbakanlõk kayda aldõ. Başbakanlõk’ta basõn danõş- manlõğõ yapan gazeteci Cenap Çe- tinel, bana bu konuşmanõn ses kay- dõnõn teybini verdi, “En iyi sen kul- lanırsın” diye. Ne yazõk ki mesleğin yüz aklarõn- dan Çetinel bu konuşmamõzdan bir süre sonra kanserden vefat etti. De- ğerli, namuslu bir dost, bir gazeteci idi. Onu rahmetle anarken verdiği emaneti, Ecevit-Kissinger arasõnda- ki tarihi telefon konuşmasõnõn Cenap Çetinel’in bana verdiği kaset kay- dõndan deşifre edilmiş tam metnini ilk kez aşağõda sunuyorum: (Kayõt kasedindeki konuşmalarda bazõ bölümler anlaşõlamamõştõr) 21 Temmuz 1974 “KISSINGER: ...söz konusu ola- maz. ECEVİT: Evet... K: Teknik olarak söz konusu ola- maz. E: Evet, tabii ki... K: Aynõ zamanda NATO’dan ay- rõlmak ve donanma unsurlarõnõ iler- letmeye devam etmek ile tehdit edi- yorlar. E: Evet, anlõyorum... K: Bence bir ateşkes düzenleyebi- liriz. Eğer siz bir müdahalede bulun- mayabilirseniz. ‘Tabii ki geç olmayacak’ E: Bay Kissinger; prensip olarak biz, Güvenlik Konseyi kararõ doğ- rultusundaki ateşkesi kabul etmeyi ta- bii ki istiyoruz. Biz kendimizi buna uymakla yükümlü hissediyoruz. Ve ben derhal bunu kabinemle görüş- meliyim. Bunu ne zaman yürürlüğe koyacağõmõz ile ilgili sizi haberdar edeceğim. Bu tabii ki çok geç olma- yacak. K: Bunun ne kadar çabuk olacağõ ile ilgili bana bir fikir verebilir misi- niz? E: Tabii ki öncelikle bizim duru- mumuzu görmeliyim. Sizi bir saat içe- risinde haberdar edeceğim. Uygun mudur? Onlarõ Kõbrõs’a yaklaşan do- nanma gemileri ile ilgili olarak uyar- dõnõz mõ? K: Donanma gemileri ile ilgili ola- rak uyardõk ve savaş alanõna girme- yeceklerini söylediler. İlerlemeyi kesmeyecekler. E: Zaten savaş alanõnõn içerisinde- ler... K: Üzerlerine ateş açmamanõzõ tavsiye ediyorum (tam anlaşõlamadõ). E: Anlõyor musunuz bay Kissinger? O gemiler ile birlikte birçok askeri materyal getirildiğinden eminiz. Bu nedenle ateşkes herhangi bir anlam ta- şõmayacak. Bay Sisco’ya açõklamaya çalõştõğõm problemimiz işte bu... On- lara güvenemeyiz. Bir müttefik ve sözlerini tutan bir ülke olarak size gü- veniyoruz. Ama Yunanlõlara güve- nemeyiz. Ateşkesi kabul ettiklerini söylüyorlar fakat aynõ zamanda NA- TO’dan ayrõlmak ile tehdit ediyorlar ve askeri materyal ile dolu 11 do- nanma gemisini Kõbrõs’a gönderi- yorlar. Bu yüzden, ateşkes ile ilgili sözlerini ciddiye alamayõz. ‘Çatışmayı sonlandırmak istiyorlar’ K: Çatõşmayõ sonlandõrmak isti- yorlar ve 11... E: Peki, görüyorsunuz bay Kissin- ger... Konu şu, bence bay Sisco bu noktadaki problemimizi anladõ. Yu- nanlõlar bizimle Kõbrõs konusunda kendi lehlerine olan askeri koşullar içinde görüşmek istiyorlar. Bizim bu güce sahip olmadõğõmõzõ söyledim ve bay Sisco bunu mantõklõ buldu. Şimdi bize bu askeri güce aşağõ yu- karõ ulaştõğõmõzõ söylüyor. Bu bay Sis- co’nun bakõş açõsõyla bakõldõğõnda tam olarak doğru değil. Fakat aşağõ yukarõ 48 saat içinde bir şeyler yaptõk. Bizim ana sorunumuz şuydu; tecrübeleri- mize göre mantõğõn dilinden değil sa- dece gücün dilinden anlayan Yu- nanlõlar ile görüşebilmek, tartõşabil- mek... Bu 11 gemi ile Kõbrõs’a çõka- racaklarõ materyal ile hâlâ askeri açõ- dan üstün pozisyonda olacaklar. Bu nedenle, eğer söylememi uygun gö- rürseniz Yunanlõlar size karşõ dürüst davranmõyorlar. Bir saat K: Eğer ateşkes için bir saat vere- bilirseniz biz... E: Anlayabiliyor musunuz? Hâlâ gemileri göndererek... K: Ateşkesin koşullarõ ne olacak? E: Biz ateşkesi kabul etmeyi isti- yoruz. Fakat, tabii ki bunu kabine ile görüşmem gerekiyor. Ancak kabine bir karar verene kadar, ki 1 saatten fazla bir zamana ihtiyaç yok, gemi- ler orada olacak. Problem bu... Ve Yu- nanlõlar tarafõndan oynanan oyun da bu... Eminim anlõyorsunuz... K: Kaygõlarõnõzõ anlõyorum fakat si- ze bir cevap veremiyorum çünkü ce- vabõ ben de bilmiyorum. E: Evet, anlõyorum... Gemiler ile il- gili çok geç olabilir hatta belki de çok geç olmuştur. Çünkü uzun zaman ön- ce komuta kademesi tarafõndan ope- rasyon alanõ olarak belirlenen alanõn çoktan içerisine girmiş durumdalar... Ve notham için -ne dediklerini tam bilmiyorum ama- bazõ sinyaller yol- landõ... Örneğin, İngilizler, buna çok sõkõ bir şekilde uymaktadõrlar. Yu- nanlõlar uymuyorlar. Havadan uçak- larla uyarõldõlar, uymadõlar. Adanõn çok yakõnõna zaten geldiler. Ve tam bu anda ateşkese hazõr olduklarõnõ söylüyorlar. Bu süre içerisinde, bütün gemiler adada olacak. Bu nedenle, bay Kissinger, bence şu iki konuyu bir- birinden ayõrmamõz kaçõnõlmazdõr. Yunanlõlar tarafõndan yollanan ge- miler ve sizin de katõldõğõnõz güven- lik konseyinin oybirliği ile alõnan ateşkes kararõ... Ve biz buna uymak istiyoruz. Ne zaman, saat kaçta ateşkes için hazõr olacağõmõzõ size bir saat içinde bildirebilirim. Ve ke- sinlikle bunu mümkün olduğun- ca çabuk yapmaya çalõşaca- ğõm. K: Hemen Yunanlõlar ile irtibata geçeceğim ve sizin kesin cevabõnõzõ alana ka- dar gemilerini durdur- malarõnõ söyleyeceğim. E: Tamam, çok teşek- kürler... Bay Kissinger, onlara uzun zaman önce, saatler önce bay Sisco ara- cõlõğõ ile... K: Doğrudur... Fakat tüm bu iletişim başarõsõz oldu. Bu yüzden sizi aradõm. E: Fakat onlardan istediğimiz ge- milerini geri döndürmeleri ve hiçbir şekilde geçmemeleri gereken sõnõrdan gitmeleriydi. Gemilere hiçbir şey ya- põlmamasõnõn sorumluluğunu kabul etmemiz imkânsõz hale gelmiştir. Çoktan sõnõrlarõ geçtiler. Uyarõldõlar. Değişik alternatifler teklif edildi, ve- saire... Bizim konuştuğumuz sõrada, artõk çok geç olabilir. Henüz bilmi- yorum. Eğer çok geç değilse ve bu arada eğer gemileri geri döndürme- lerini sağlayabilirseniz çok memnun oluruz. Eğer başka bir şey... HÜKÜMET SÖZCÜSÜ ORHAN BİRGİT ANLATIYOR 24 TEMMUZ 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 HAYAL ve GERÇEK KÜRŞAT BAŞAR Issızlığın Ortasında Yıllar önce bir programıma gelip Bayburt’a bir müze açacağını anlatan Hüsamettin Koçan’ı keyifle dinlemiştim. Kendi kendime, onun böyle bir hayal kurmasından büyük keyif almıştım ama ne kadar inanmıştım bilemiyorum. Belki beklenenden uzun sürdü ama sonunda müze açıldı. Önce müzenin inşası için çevre köylerden gelip çalışanlar, sonra müzenin içindeki atölyelerde çalışıp üretecek olanlar... Müze sayesinde bölgeye gelecek ziyaretçiler ve artacak olan ilgi... Prof. Hüsamettin Koçan, on yıl süren bir çalışma sonunda, Bayburt’a 45 km. uzaklıktaki Bayraktar köyünde açtı Baksı Müzesi’ni... 30 bin metrekarelik alana kurulu müzenin içinde çalışma atölyeleri, konferans salonu, konuk evi ve 1500 metrekarelik sergi alanı bulunuyor. Baksı yani Bayraktar köyünün eski adı, Kırgız dilinde şaman anlamına geliyormuş. Bir aydının, sanatçının yapabileceği en güzel şeylerden biri değil mi bu? Yıllardan beri, özellikle akademisyenlerin, üniversitelerin, bulundukları bölgelerle ilgili çalışmalarının, sanatçıların farklı bölgelerde yapacakları işlerin ne kadar önemli olduğunu yazıp dururum. Bir ülkenin okur yazarlarının hele ki gelişmekte olan bir ülkede yapması gereken şeylerin başında bunlar gelmez mi? Koçan doğduğu topraklara deyim yerindeyse sürrealist ama ilginç bir biçimde son derece gerçekçi bir tavırla dönmüş. Sürrealist dedim, çünkü Bayburt’un gidilebilen son köyünde, deyim yerindeyse ıssızlığın ortasında mimarisiyle bile özel bir tavır ortaya koyan, benzerlerine büyük kentlerde bile zor rastlanan bir müze var artık. Aynı zamanda gerçekçi dedim, çünkü aslında belki de bu tavrın Anadolu’ya yansıtılması çoktan yapılması gerekenlerin başında geliyordu. Koçan, çocukluğunda kendi babasının da gurbete çalışmaya gittiğini, Anadolu’da gurbetin yıllardır değişmez bir gerçek haline geldiğini, kalanların da ancak gitmekle mutlu olunacağına inanmaya başladığını söylüyor ve bu olguyu değiştirmek için bir şeyler yapmak gerektiği inancıyla işe koyuluyor. “Yoğun göç nedeniyle parçalanmış bir kültürel ortama yeniden hayat verebilmek ve kültürel belleğin sürdürülebilirliğine katkıda bulunmak istedim” diyor Hüsamettin Koçan. Başta eşi Oya Koçan olmak üzere pek çok gönüllü de bu projede kendisiyle birlikte çalışıyor. 2005 yılında ilk bölümü açılan müze, uluslararası etkinliklerle geleneksel sanatları birleştirmeyi, çok kültürlülüğe vurguyu amaçlıyor. Bunun yanında burslar, çalışma atölyeleri ve bölgenin turizmine yönelik çalışmalar ve geleneksel sanatların, kültürel mirasın korunup yüceltilmesi de vakfın amaçları arasında yer alıyor. Hüsamettin Koçan büyük bir hayali gerçekleştirmiş. Belki kendisinin çocukluk hayalini, belki uzak ülkelerde çalışıp aldığı Mercedes’le köyüne dönmeyi değil, geldiği yerdeki birikim ve zenginlikle doğduğu topraklara bir eser bırakma hayalini gerçekleştirmiş ama aynı zamanda hepimizin hayalini ölümsüz bir yapı olarak oraya yerleştirmiş. Bu yüzden onu ve bu hayalin gerçekleştirilmesi için özveriyle çalışanları büyük bir saygıyla kutluyorum. kursatbasar63@gmail.com Türk birlikleri Kıbrıslı soydaşlarımızın yaşadıkları bölgeleri güvenceye aldıktan sonra BM’nin isteğine uyan Türkiye, ateşkes kararı aldı. Dar bir bölgede sıkışık kalan birlikleri rahatlatmak için ikinci bir harekâta kadar... Barış harekâtı Türk askerinin deniz aşırı zor bir harekâtı başarıyla sonuçlandırmaktaki becerisini kanıtladığı gibi... Baştan sona özenle yürüttüğü politikalar Ecevit’in uluslararası alanda ününün daha da büyümesine neden oldu. ATEŞKES Ecevit-Kissinger arasõndaki tarihi telefon konuşmasõnõn deşifre edilmiş tam metni ilk kez yayõmlanõyor ‘Savaşgemileriniengelleyin’ Yunan savaş gemilerinin Kıbrıs’a doğru yola çıktığını öğrenen Ecevit Amerika’da öğrencisi olduğu Kissinger’i aradı. Bu konuşmayı Başbakanlık kayda aldı. Kissinger bu tarihi telefon konuşmasında bir müdahalede bulunulmadıysa, ateşkes düzenleyebileceklerini belirtti. Genelkurmay Başkanõ sõkõyönetim ilanõnõ istiyordu. Öylelikle olağanüstü bir durum karşõsõnda olağanüstü önlemler alõnabilecekti ‘Bundan öncekilere benzemeyecek’ T am aksine biz gözdağõ vermek için bu tür haberlerin yayõlmasõnõ isti- yoruz dedim. Çõkarmanõn cuma sa- bahõ saat 6.30’da gemilerin sahile yanaşma- sõ ile başlamasõ planlanmõştõ. O akşam Ba- kanlar Kurulu bir kez daha toplandõ ve Baş- bakan bakanlara her olasõlõğa karşõ gece Ankara televizyonunun yayõn yapacak du- rumda olduğunu bildirdi. Genelkurmay Başkanõ sõkõyönetim ilanõnõ istiyordu. Öylelikle olağanüstü bir durum karşõsõnda olağanüstü önlemler alõnabile- cekti. Asker, daha çok batõ sahillerindeki kasabalara bir Yunan hava saldõrõsõ olabile- ceğini düşünüyordu. Bu nedenle de karart- ma yapõlmalõydõ. O görüşmeler sõrasõnda sõ- kõyönetim ilanõndan en fazla memnun olan MSP’li Adalet Bakanõ Şevket Kazan yanõ- ma geldi. Günaydõn gazetesinin müstehcen yayõn yaptõğõ için kapatõlmasõnõ düşündüğü- nü söyledi. Durumu hemen Başbakan’a ilet- tim. Ecevit, “Arkadaşlar bu sıkıyönetim bundan öncekilere benzemeyecek, vatan- daşa sert davranılmayacak. Bunu Sayın Genelkurmay Başkanı’na da söyledim” dedi. Akşam saatlerinde dağõldõk. Başbakan makamõndaki küçük dinlenme odasõna bir seyyar asker karyolasõ getirtmişti. Gecele- rini orada geçirecek ve öylelikle Amerika ile saat farkõnõ kapatma imkânõ sağlanabi- lecekti. Odasõna Kissinger ile telefon görüşmele- rini kaydedebilmek için teyp gerekecekti. O günün Ankarasõ’nda öyle bir cihazõ bulmak adeta imkânsõz olmuştu. MİT her nedense kendilerinde bu tür bir makine olmadõğõnõ ileri sürüyordu. Çözümü TSK’de aradõk ve kocaman bir cihazõn gelmesini sağlayabil- dik. Masadaki özel telefon çaldõğõ zaman Ecevit, ABD Dõşişleri Bakanõ’nõn aradõğõnõ bilecek ve cihazõ çalõştõracaktõ. Sabaha karşõ Genelkurmay’dan filonun planlanan şekilde yol aldõğõ haberi geldi. Adana ve Kayseri hava üslerinde de alarm verildiği bildirildi. Hükümet Akdeniz’de “notham”, uçak ve gemi seferlerinin ya- saklanmõş olduğunu ilan edecekti. İsmail Cem zarfı aldı ve... O yazõ hazõrlandõ ve saat 3’ü gösteriyor- du. Yazõyõ bizzat ben TRT’ye verecek, öy- lelikle zamanõndan önce bir sõzma olmasõnõ önlemiş olacaktõm. Gecenin sessizliğinde Mithatpaşa’da bu- lunan TRT merkezine gittim. İsmail Cem’in evinden gelmesinin sağlanmasõnõ söyledim. Rahmetli Cem kõsa bir süre sonra geldi ve zarfõ kendisine verdim. Bir şey sor- madõ. Tamam, ben görevimi anladõm dedi. Basõn Yayõn Genel Müdürlüğü’nün en üst katõnda bulunan dinleme merkezinde izinle- ri kaldõrõlmõş olan arkadaşlarõn yanõna git- tim ve Lefkoşa’da çok zor koşullarda yayõn yapan Mukavemet Örgütü radyosunda bir hareket olup olmadõğõnõ sordum. Zira hesa- ba göre Büyükelçimiz Asaf İnhan belirli saatte Denktaş’õ uyandõrarak çõkarmanõn başladõğõnõ söyleyecek, radyonun çalõştõrõl- masõnõ isteyecekti. O saat gelmiş olmalõydõ. Ama büyükelçimiz ve Denktaş, yerel saa- te göre hareket etmişler ve 06.30 olarak he- sap edilen çõkarmanõn başlangõç saatinden bir saat önce alarma geçilmiş. Kulağõ Anka- ra Radyosu’nda olan Rauf Bey beklediği haberi alamayõnca da haklõ olarak telaşlan- mõş. Bu kez de anavatan caydõ diye düşün- müş. O sõrada da ada üstünde gecenin sessizli- ğini delen uçaklarõmõzõn sesi duyulmuş. CMYB C M Y B YARIN: KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI’NDA BİR GAZETECİNİN SERÜVENLERİ İsmail Cem Kissinger YARIN:DENKTAŞ’LAOGÜN CHP Kadın Kolları MYK oluşturuldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Kadõn Kollarõ’nõn Genel Başkan Asuman Çak- makçõ’nõn başkanlõğõnda Kadõn Kollarõ Merkez Yönetim Kurulu (MYK) oluşturuldu. Kadõn Kol- larõ MYK sekreterliğine Seniye Nazik Işõk, say- manlõğa Canan Sarõtaş oybirliği ile seçildi. Kolluk Gözetim Komisyonu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İktida- rõn “demokratik açõlõm” düzenlemeleri arasõnda yer alan ve kolluk görevlilerinin işledikleri iddia edilen suçlar ve disiplin cezasõ gerektiren eylem ve davranõşlarõyla ilgili Kolluk Gözetim Komis- yonu kurulmasõnõ öngören tasarõ TBMM Başkan- lõğõ’na sunuldu. Tasarõ ile kolluk şikâyet sistemi- nin daha etkili ve hõzlõ işlemesi amaçlanõyor. Durak davası Danıştay’a taşındı ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - İçişleri Bakanlõğõ’nca görevden uzaklaştõrõldõktan sonra Adana 1. İdare Mahkemesi’ne yürütmenin durdu- rulmasõ için başvuran ve itirazõ reddedilen Bü- yükşehir Belediye Başkanõ Aytaç Durak’õn Bölge İdare Mahkemesi’ne yaptõğõ itirazõn da esastan görüşülerek reddedildiği bildirildi. Bu gelişme üzerine Durak, Danõştay’a başvurdu. ‘Erişim yasağı kabul edilemez’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İnter- nette Sansüre Karşõ Ortak Platformu’nun AKP, CHP, MHP ve BDP gruplarõnõ ziyaretlerinin ar- dõndan basõn toplantõsõ düzenlendi. Platform üye- si CHP’li Emrehan Halõcõ, “Bazõ şirketler Türki- ye’nin kurallarõna uymuyorsa, onlarõ takip etme- nin değişik yollarõ olabilir. Ama erişim hakkõnõn engellenmesi kabul edilemez” dedi. ‘Şike’de 34 kişi serbest bırakıldı İstanbul Haber Servisi - Beyoğlu 3. Ağõr Ceza Mahkemesi, şike iddialarõna ilişkin olarak 71 kişi hakkõnda açõlan davada eski ulusal takõm oyuncusu Fatih Akyel’in de aralarõnda 34 tutuklu sanõğõn tahliyesine karar verdi. İddianamede, bazõ futbolcular hakkõnda “suç işlemek amacõyla oluş- turulan örgüte üye olmak” ve “kamu kurum ve kuruluşlarõnõn zararõna dolandõrõcõlõk yapmak”tan 3 ile 10 yõl arasõnda hapis cezasõ isteniyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear