29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
D oğu ve Güneydo- ğu’da sessizliğin sesi kulaklarda çõnlõyor. Korku, kuşku ve çaresizlik yol arkadaşõ... Mezopotamya uygarlõğõ- nõn izlerini taşõyan kültü- rel birikim, kardeşlik, hoş- görü ve anlayõş gibi temel değerleri çağrõştõrõyorken ne yazõk ki bu değerler tü- ketildi, yok edildi. “Harici ve dahili bedhahlar”, kõş- kõrtõcõlõklarõyla gurur du- yuyorlardõr. 30 yõldõr süregelen törör, binlerce şehit ve gazi acõ- yõ ve kederi birlikte getir- di. Yaşanõlan kirli ve is- tenmez düşük düzeyli bir savaş!.. Anadolu sancõlõ, kan kusuyor gözler, ağla- yan analar. Umutsuz bir bekleyiş... Doğu’da, Güneydo- ğu’da hortlayan terör, yur- dumun kanayan yarasõ. Tarihi değerleri, coğrafik yapõsõyla bu topraklarõn insanlarõ sevgiyi, hoşgö- rüyü, barõşõ, kardeşliği hak ediyorlar. Etnik milliyet- çiliğin ileri sürüldüğü, baş- kaldõrõ, şiddet ve karşõ ko- yuşun kanla yoğrulmasõ acõ sonuçlarõ da birlikte getiriyor. Güneydoğulu gençlerin de hayalleri var. Hayalle- rini, düşlerini süsleyen öz- lemleri, tutkularõ, istekle- ri ve sevgileri vardõr. Oku- mak, yarõnlara güvenle, umutla bakmak, iş bul- mak, işe yaramak, yoklu- ğa, yoksulluğa yenik düş- memek. Etnik kimlikleriyle değil başarõ ve becerileriyle bi- linmek... Topluma yarar- lõ olmak. Sevmek, sevil- mek. Bir bütünün parçasõ olmak ve itilmemek gibi... BDP milletvekili Ha- sip Kaplan’õn “Ayrıl- mak istemiyoruz” açõk- lamasõ gerçeği görmenin dõşavurumudur. Kendisini ve açõklamasõnõn içeriğini alkõşlõyorum. Toplumun içine ayrõmcõ düşünceleri, kin, heyecan ve nefret to- humlarõnõ ekmek ülkemi- ze yarar sağlamayacaktõr. Bunun yerine akõl yolunu denemek, olgunlukla, bi- linçle davranmak kaçõnõl- mazdõr. Terörün getirdiği acõyõ dindirmek, çözüm üretmek önemlidir. “Kürtler vatan arayı- şında” mõ?.. Halkõn öyle düşünmediğini sanõyorum. Çünkü, Türkiye coğraf- yasõnõn her yerinde işleri, otel, motel, tesis, fabri- kalarõ ve yerleşik düzenleri var. Her meslekte rahatça çalõşma, kamuda, emniyet ve orduda görev ve so- rumluluklarõ var. Mec- lis’te yüzü aşkõn halk tem- silcileri milletvekilleri, ba- kanlarõ var. Sevgiye, anlayõşa da- yalõ evlilikleri, her dü- zeydeki okullarda huzur- la okuyan çocuklarõ, ta- pulu evleri, arsalarõ, yaz- lõklarõ ve de her şeyleri var. Neden bunlar var, di- yen var mõ? Çünkü biriz, bütünüz. O zaman neden- dir bu ayrõlõk. Dahasõ var!.. Kurtuluş Savaşı’nda, Kore’de, Kıbrıs’taki top- raklarda koyun koyu- na, can cana kardeşçesi- ne yatan onca şehitler var!.. Onlarõn kemikleri sõzlõyordur. Asõrlarõn bu birikim ve birlikteliğini ayõramazsõ- nõz. “Gülü dikenden, da- lı fidandan ayıramazsı- nız”, “Kürt açılımı / Gü- neydoğu açılımı”, sanal- dan gerçeğe dönüşmeli. Emek, yatõrõm, iş, aş, eği- tim, ekonomik katkõ, tu- rizm ve sosyal gelişime ivedilikle gidilmelidir. Halk devletine güven duy- malõ. Topraklarõmõzõ AB’nin, ABD’nin siyasi arenasõna kurban etmeden uzlaşõ kültürümüzle, ortak akõlla yol bulunmalõdõr. CHP, Kemal Kılıçda- roğlu’yla olumlu bir atõ- lõmõn içinde. Güneydo- ğu’ya, Kürt sorununun çö- zümüne yönelik yakla- şõmlarõ ve ekonomik çö- zümle ilgili projeleriyle umut kapõlarõna aydõnlõğõ getireceğine inanõyorum. Yöre halkõ, çözümü si- lahlarõn gölgesinde değil, ekonomik, kültürel, eğitim ve sosyal alanlardaki çö- zümde görüyor. Geçmiş yönetimlerin; 1950 sonrasõ sağcõ yönetimlerin bu yö- renin kalkõnmasõna yöne- lik duraksamayõ, gerile- meyi körüklemeleri bu- günleri doğuran kõvõlcõm- larõn başlangõcõdõr. Sağcõ yönetimler hal- kõn açlõğõnõ, yoksulluğunu görmezden gelip, “ağa- ları, şeyhleri, beyleri bes- leyerek” siyasetlerini ger- çekleştiriyorlardõ. Top- rak ağaları toprağını paylaşmıyor, aşiret reisi huzursuzluğu didikliyor, şeyhler dini-inancı ileri sürüyor ve halkı güdülen sürüye dönüştürüyor- lardı. O nedenle “Köy Enstitüleri”ni istemediler. Halkõn aydõnlanmasõ, oku- masõ, uyanmasõ çõkarlarõ- nõ gölgeleyecekti. Kürt sorununun kökten çözümü, halka iş, aş sun- makla, ekonomik ve ma- li gelişmeyle olabilecektir. Terör, kaynağını cehalet ve yoksulluktan almak- tadır. Töre, bilgisizliğin, çaresizliğin, yokluğun uygulama alanıdır. Kız- lar ve kadınlar örgün ve yaygın eğitimle aydınlı- ğa kavuşturulmalıdır. Terör, can alıp insanla- rı acıya, kedere boğar- ken, tarikatlar, cemaat- ler bu yörede cirit atıp halkın beynine yerleşiyor ve hükümet de onlara çanak tutuyor. Sorunlar yumağını çö- zümlerken; topraksız köylüye toprak, eğitim, tarım ve hayvancılığı ge- liştirme, mali çözüm ve destek sağlanarak top- lum düzlüğe çıkabilecek, huzur ve güven doğa- caktır. T arihte Lozan Antlaşma- sõ’nõn taşõdõğõ değer ka- dar önemli uluslararasõ bir sözleşme enderdir. Hitit ve Mõsõrlõlar ara- sõnda barõş amacõyla yapõlan “Kadeş” Antlaşmasõ’ndan sonraki en geçerli ve uzun ömürlü devletler arasõ yazõlõ uz- laşma Lozan’dõr. Ama Lozan An- tlaşmasõ; sadece iki ülke arasõnda de- ğil, bir ulusun; “yedi düvele” karşõ can pahasõna kazandõğõ utkunun sonundaki evrensel nitelikli hukuk belgesidir. Lo- zan; “mazlum halkların” zulme kar- şõ duruşuna öncülük eden direnç say- fasõ ve “Sevr” alçalõşõnõn 87 yõldõr içi- ne sindiremediği bir yükseliş gururu- dur. 24 Temmuz 1923 günü imzalanan Lozan Antlaşmasõ, kimi çevrelerce tar- tõşõlmak istenilen tarihsel odaktõr. 1923-1950 yõllarõ arasõnõ kapsayan Cumhuriyet dönemini “ret ve inkâr” edenlerin siyasal kazançlar elde etti- ği bu ülkede işi temelinden baltalamak, şaşmaz gündemdir. Oysaki gerçekte Lozan Antlaşmasõ, örneğin; Nâzım Hikmet’in “Kuvayı Milliye” desta- nõnda anlatõmõnõ bulan olağanüstü bir kalkõşma, emperyalist basõn diliyle; “Ateşler içinden yeni bir devlet do- ğuyor” kaygõ ve saptamasõ yapõlan bir diriliş ve dünya savaş tarihinde ay- rõntõlarõyla yer eden bir ihtilal başarõ- sõdõr. Ama önce Kurtuluş Savaşõ’nõ yad- sõyõp sonra da Lozan’a dönerek; “Ol- mayan utkularla dolu birkaç cephe çatışmasının ardındaki ant-laşma niteliğindedir” şeklindeki yaklaşõm, karşõdevrim cephesinin söylemi ola- rak sürmektedir. Bu gerçek dõşõ sap- tõrma; “resmi tarihi ele almak ve de- mokrasiyi yerleştirmek için eleştirel bakış” savõyla ve kasõtlõ bir bilen- mişlikle öne sürülmektedir. İrdeleme: Bu ülke Lozan’da yaşamsallõk bu- lan devrimci ulusal anlayõşõn ürünüdür. “Tam bağımsızlığı” ilke edinerek; ka- pitülasyonlarõ, emperyal sarkmalarõ ve içerideki hõyanetleri silkip atan an- tlaşmanõn adõ; Lozan’dõr. Lozan; yö- netsel ve ekonomik vesayet altõnda ya- şamayõ kökünden kesen ve Ata- türk’ün deyişiyle “Tarihte misli gö- rülmemiş bir hesaplaşmanın” ucun- daki başarõdõr. Lozan’dan sonra ku- rulan devrimci Cumhuriyet; kula kul- luk yapan geleneği, boyun eğicilik ve yaranõcõlõğõ kaldõrmõştõr. Lozan’dan sonra, siyasal erkte tam bağõmsõzlõk, ekonomide kamuya yararlõ atõlõmlar, sosyal ölçekte uygarlaşma ve kültürel anlamda kendi ulusal değerlerini özümsemek vardõr. Kurtuluş ve kuruluşun hangi ko- şullarda olduğunu bilmeyen veya an- lamak istemeyenler, Lozan’dan ya- kõnmaktadõrlar. Çünkü bu ant-laşma- daki tam bağõmsõzlõkçõ ruh, “Sevr” yandaşlarõna yabancõdõr. Lozan’dan sonra getirilen ve ülkemiz anayasala- rõnda korunan devrim yasalarõnõ çe- kiştirmek, tartõşmaya açmak ve hatta tasfiye etmek, amaçlarõdõr. Lozan’da maddi temelleri atõlan Cumhuriyetle karşõdevrimin didişmesi bu yüzdendir. Farklõ siyasal düşüncelere demo- kratik hak ve olanak tanõyan, öncülük eden rejimin adõ; Kemalizmdir. 1925 ve 1930’lu yõllarda. “Terakkiper- ver Cumhuriyet Fırkası” ile “Ser- best Fırka” demokratik bir ortamdan yararlanarak çalõşmalar yapmõşlardõr. Ama Cumhuriyet ve devrim ilkeleri- ni yadsõyan tutumlarõna karşõn rejim elbette yasal önlemler almõştõr. 1945 yõlõnda yeniden ivme kazanan muha- lefet eylemselliklerinin de rejim tara- fõndan tanõnan çok partili tabloda yer almasõ dikkat çekicidir. Kemalist sistem, demokratik yaşa- mõ yasal açõdan hiç yasaklamamõş, ak- sine ardõnda durmuştur. Çünkü Lo- zan’a vaktiyle şanlõ Anadolu İhtila- li’nin direncinden kuvvet alarak giden gücün kaynağõ, en görkemli demo- kratik öğe bulunan ulusal iradenin öz- gürlük inancõndan esinlenmiştir. Ama iç ayaklanma, irtica ödünleri ve çağ- dõşõlõktan nemalanan gelişmelere de isabetle karşõ konulmuştur. Lozan’õn 87. yõldönümünde görünen odur ki; Cumhuriyet’in toplumsal do- kusu bozularak, “sosyal devlete” da- yalõ ekonomik yapõ, liberal keşmeke- şe terk edilmiştir. Kültürel kazanõm- lar çiğnenmiştir. Siyasal arenanõn al- datõcõ ve kandõrõcõ koşullarõnda; dõşa bağõmlõ, emperyalizme tutsak ve ulu- sal coşkularõ köreltilmiş kitleler ya- ratõlmõştõr. Ama öbür yandan Lozan esaslarõna bağlõ devrimci Cumhuriyet yurttaşla- rõnõn ilkesel kararlõlõklarõ, geleceğe iliş- kin güvence değerini asla yitirme- miştir. “Kemalist Aydınlanma” sis- teminin derin kökleri, ülke ve ulusun temellerinde yer eden yaşamsallõğõnõ sürdürmektedir. Demokratik aydõnlanmanõn da adõ olan Kemalizm, Lozan’da yaktõğõ meşaleyi dosta ve düşmana karşõ elin- de tutmaktadõr. Lozan düşmanlarõ, Cumhuriyet ve devrim olgusunun karşõtlarõdõr. Onlar, “Türk’ün makûs talihinin yenildiği” İnönü meydan sa- vaşlarõyla “Sakarya” ve “Dumlupı- nar” utkularõnõ yok sayanlardõr. On- lar, “halk önderliğindeki” var oluşu önemsemeyen, emperyalizmin sö- mürgen yandaşlarõdõr. Onlar, çağcõl- lõk ve toplumculuk kavramlarõnõ içle- rine sõğdõramayanlardõr. Onlar, “saf- sata ve hurafelerle” yoğrularak, yüz- yõllarca süregelen hanedanlõk özlemine kamu zararõna biat ederek iç ve dõş oli- garşiye yanaşan, ülke ve ulus kötü- cülleridir. Sonuç: Lozan’õn yõldönümünde, Atatürk’ün deyişiyle “Büyük işlerin yetenekli ya- pıcısı” İsmet İnönü’yü saygõyla anõ- yor, Sevr’e karşõ Lozan olgusunu ko- ruyup kollamanõn sorumluluğunu ulusça bir kez daha anõmsõyoruz. Ertuğrul KAZANCI Eğitimci/Hukukçu Lozan Antlaşmasõ’nõn kazandõrdõğõ tam bağõmsõzlõk bilinci, emperyalist destekli ‘Sevr’ yandaşõ karşõdevrimcilere yabancõdõr. Lozan’da hukuksal temeli atõlan ilerici ve toplumcu Cumhuriyet, saldõrõ hedefleridir. Ama onurlu Lozan ruhuyla çetin süreçler yine aşõlacaktõr. Lozan’õn Değerini Bilmek... Kürt Sorununda ‘Biz Ayrõlamayõz’ Sentezi İ. Gürşen KAFKAS CMYB C M Y B PENCERE Lozan Zafer mi, Hezimet mi?.. Lozan'ın 83'üncü yıldönümü de dinci kesimlerde bundan öncekiler gibi yaşandı. Allah rahmet eylesin Necip Fazıl sorardı: “- Lozan zafer mi, hezimet mi?..” Yanıtını da verirdi: “- Elbet hezimet!..” Bu yıl da İslamcı gazeteler göreneği bozmadılar!.. “Osmanlı tarihi uzmanı” Mısırlıoğlu diyormuş ki: “Lozan muazzam bir imparatorluk mirasının han-ı yağmasıdır. Türk'ün şahsında İslamdan intikam alınarak, bütün bir İslam dünyasının başsız bırakılmasıdır.” Dincilerin dünkü ve bugünkü hallerine baktıkça insanın yüreğine acıma duyguları doluyor... Birinci Dünya Savaşı’nda Müslüman Osmanlı’yı İngilizlerle birlikte arkadan vuranlar kimlerdi?.. Müslüman Araplar değil mi!.. Lozan zafer mi?.. Hezimet mi?.. Yanıt çok kolay: Yıkılmış Osmanlı İmparatorluğu’nun yok olmuş sınırlarına bakarsan hezimet... Sevr’e bakarsan zafer!.. Lozan’ın 83’üncü yılında bile “Lozan zafer mi hezimet mi” diye sayıklayan zavallı dinciler, Ortadoğu’nun haline bir göz atsalar, yeter... Bugün bile eski Osmanlı sınırları içinde kalan Irak’ta Arap Arap’a Şiilerle Sünnilerin birbirlerini yediklerini, Müslüman Kürtlerin sınır ötesine atlayıp Müslüman Türkleri dişlemeye çalıştıklarını görmeyenlere ne demeli?.. Müslüman Müslümanın kurdudur. Lozan, Mustafa Kemal’in zaferi.. İsmet Paşa’nın zaferi.. Türk’ün zaferi.. Dinci takımının Lozan’a karşı çıkması bir türlü akıllanamadıklarını gösterir... Ortadoğu bugün cehennem... Hezimet hezimet üstüne.. 83 yıl önce varoluşumuzun dünya hukukunda belgeleştiği günü anarken bugünkü rezillik ortamında Lozan’a saldırılması, Türkiye'de kimilerinin Müslümanlığa da layık olmadıklarını vurgular... Lozan Birinci Dünya Savaşı’nın ‘mağlup devletler’ cephesinde ‘tek galip devlet’in imzaladığı biricik antlaşmadır. Bugün dünyaya ve Ortadoğu’ya bakan aklı başında bir Müslümana en çok gerekli olan nedir?.. Akıl!.. Zincirinden boşanmış emperyalizme karşı direnebilmek için Müslümana akıl gerek... Kör inanç öyledir ki Lozan’ı bile ‘hezimet’ sayar... Müslüman şu günlerde hem birbirini yiyiyor, hem de tarihinin en büyük ‘hezimet’ini yaşıyor. (26 Temmuz 2006 tarihli yazısı) SAYFA CUMHURİYET 24 TEMMUZ 2010 CUMARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER www.keyveni.com.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear