23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
İPAZARI Fotoğraf: Vedat Arık Kadınlar için hayatın her alanında olduğu gibi trafik de erkek egemenliğiyle mücadele etmeleri gereken bir alan. Fakat örnek alıp örnek gösterebilecekleri iki isim var. Burcu Çetinkaya ve Çiçek Güney dört yıldır ralli sporunun içindeler. Biz daha çok magazin programlarında kendilerini görsek de başanları sayesinde ünleri dünya çapında yayıldı. SERGİ adından şoför olur..vdevamı D'den (Dünya Ralli Şampiyonası) ir yapıya sahip. inkaya: Rekabet çok yüksek. oen ve Ford ön planda. IRC'deyse ana girebilecek otomobiller jgeot 207, Ford Fiesta, Skoda, Evo ;alarvar. adına yanşmak sizin için baskı nu?. _ ya: Oeçen yıl şampiyonayı Dmobille yarışmak tabii ki baskı Otomobil kendini kanıtlamış, bizim de kendimizi kanıtlamamız gerekiyor, ama bu bizim sevdiğimiz bir baskı. - işin magazin kısmında sizi rahatsız eden durumlar oldu mu? B. Çetinkaya: Karşı değiliz, yaptığımız işi tanıtmak istiyoruz. Ancak bunu yapacağız diye yalan haberler ya da farklı konularla gündeme rıeyiz. Bir keresinde "Erkek lyılırım" başlığıyla bir haber ti: Erkek geçmek gibi bir zevkimiz înlı otmak istiyoruz, bu sporu izdedoksanı da erkek, dolayısyla :memiz gerekiyor. urtdışında daha çok JZ. ^4: Tüıkiye'de daha çok ıma gittiğimiz yerler ve yaptıgımız öre kıyaslarsak gördügümüz ilgi z. Burada magazin yönüyle daha rtdışında yaptıgımız işle Burada ilgi biraz daha yüzeysel "iki |yaı:ışıyorlarmış" şeklinde. rtız nasıl başladı? a:'Aslında Uludag'la başladı. Tüm |ımızda Çiçek de ben de Uludağ'a ard yapardık, bir süre sonra ı sık kesişmeye başladı ve I. Başta rakiplik vardı, ama şimdi ştü. tınıza girdi? |urcu ralliye geçince co-pilot , Bir gün konuşuyorduk, dedi ki fyarışsak". Ben de "Neden Î sorayım" diye cevap verdim. naz" dediler ama annem Idöneminde birkaç kez co- ptı. Onu kandırmak daha ko/ay B. Çetinkaya: Babam otomotiv sektörünün içinde bir insandı. Ancak "bu işi yapacağım" dedigimde çok hoşuna gitmedi. "Ne olacak herkes yapıyor, sadece haftasonları" diye ikna etmeye çalıştığımda. "Ben seni biliyorum, sen bir işi kafaya koydugunda sırf hobi olarak yapmazsın. işi gücü de bırakırsın o yüzden istemiyorum" dedi. Ben yine de yapmaya başladım, sonunda o da destek vermeye başladı. Beni hep bu işi profesyonel yapmaya yöneltti. Maddi destek vermedi, bu da çok önemli. Bugün bu işe dört kolla sarıldıysam, çok ugraştıgım için. Yoksa işin profesyonelce nasıl yapılacağını öğrenemezdim. • EVLENMEK BU İŞE ENGEL DEĞİL - "Motorsporlan erkek işidir" gibi bir önyargıyla karşılaştınız mı? B. Çetinkaya: Bu önyargı hep var. Erkek ve kadın pilot arasında seçim yapma durumu olduğunda genelde erkek pilot tercih ediliyor. "Bunlar nereye kadar gidecek ki zaten" diye düşünülüyor. Fakat evlenmek bu işe engel degil. - Belki çocuk yapmak biraz sorun olabllir. B. Çetinkaya: O konuya hiç girmeyelim. Sezon sonunda evlenip, eylül ayında hamile kalıp, nisan ayına kadar çocugu dogurmak, sonra da sezonu kurtarmak gibi planlarım oldu. - Ilerde çocugunuz olsun Istiyorsunuz ama değilmi? ' B. Çetinkaya: Tabii ki ama henüz degil. - Yılın kaç günü seyahatte oluyorsunuz? Ç. Güney: Damarımıza basma lütfen. B. Çetinkaya: Mayıs başından eylül ortasına kadar ayın on beş günü yurtdışındayız. Geçen gün uçakta bir hostes kim oldugumuzu bilmeden "sizi on beş gün önceki Milano uçağında da görmüştüm" dedi. - Erkek arkadaşlannıza yeterince vaklt ayırabiliyor musunuz? B. Çetinkaya: Yok ve olamıyor bu sebepten dolayı. Pilot filan olabilir, erkek arkadaşımla şu an en çok uçakta görüşebilirim heralde. • - Yansa hazırlanmaya kaç gün önceden başlıyorsunuz? B. Çetinkaya: Yarıştan önceki hafta çok önemli. Geç yatmak performansı çok etkiliyor. Gece çıkmıyoıum, zaten dört yıldır alkol ve sigara kullanmıyorum. Erken yatıp, erken kalkıp sabah dinç olmamız çok önemli. - Aranızdaki iletişim nasıl? Hanginiz daha gergin oluyor? B. Çetinkaya: Ben; aslında antrenmanda Çiçek, yarışlaıda ben gergin oluyorum. Ç. Güney: Ve geri kalan zamanlarda. Antrenmanda geçtiği tüm viraj ve tepeleri yazdırıyor. İkinci geçişte okuyorum ve Burcu kontrol ediyor. Yarış esnasında ben Burcu'nun gözleri oluyorum. Senkronizasyon çok önemli, bir hata kaza demek. - Yanş sırasında tartışma oluyor mu? B. Çetinkaya: Mutlaka oluyor, çok gergin ve mücadeleci bir ortamın içindeyiz. Son istanbul'daki WRC yarışında bir araba virajda yarış dışına çıkmıştı. Rallide karşınıza araba çıkması çok ekstra bir durum. Bize işaret verdiler ama ben yanlış anladım ve hızlanınca arabaya halifçe vurdum. Devamında Çiçek notunu okumaya devam etti ama onu çok iyi tanıdıgım için gülmemek için kendini zor tuttuğunu anladım ve "konsantre olsana" dedim. O da haklı olarak "konsantre olması gereken sensin" diye cevap verdi. - Arabanın içinde sırf notlar mı okunur? B. Çetinkaya: Öyle sohbet tilan yok. En fazla yanan bir otomobil gördüğümüzde "duralım mı" diye konuşuyoruz. Ya da arabanın içine biryaratık girmişken Çiçek onu öldürmeye çalıştığında ben "o ne" diye sorabiliyorum. • NVE ARABA - Trafikte kadınlara karşı önyargılan ne kadar kırdınız? B. Çetinkaya: Görmeleri lazım, sadece yarışçı oldugumuzu bilmeleri önyargılan kırmıyor. "Ben daha iyi kullanırım" diyorlar. Görüntüler ya da aksiyon fotoğrafları daha etkili oluyor. Ç. Güney: Ben kadınların da erkekler kadar iyi araba kullandıgına inanıyorum. Tek fark kadınların otomobille geç tanışması ve tedirgin olması. - Hâlâ trafikte "kadından da sürücü olur mu" tarzı tepkiler alıyor musunuz? B. Çetinkaya: Her zaman. Daha bu sabah bir rampadan geri geri çıkmam gerekiyordu. Ben tam tekerleri rampalara getirmek üzereyken görevli arkadaş rampanın tekini sağa kaldırdı. Ben de ileri almak zorunda kaldım. O sırada arkada bekleyenlerin homurdandıgını fark ettim. Ç. Güney: Otoparkta arabayı dar bir yere park etmişler. Arabaya yürürken görevli "Hanımfendi zahmet etmeyin, ben çıkarırım" dedi. "Yok ben çıkarırım" diye karşılık verdim. "Çok dar ben çıkarayım" dedi. Ben de sertçe dedim ki "Ben çıkarırım!" Girdim, arabayı çıkardım, gözleri faltaşı gibi açıldı. • Günseli Kato performansıyla Bakû'yu fethetti İPEK ÖZBEY B ir grup gazeteciyle birlikte Günseli Kato'nun Bakû'da açacağı sergi ve öncesindeki performansı izlemek üzere Azerbaycan'a yol aldık. Bakû Havalimanı'ndan çıktığımız andaki şaşkınlığımız üç gün boyunca hiç azalmadı, yanı başımızdaki Bakû'yu bu kadar az ve yanlış bildiğimiz için biraz da utandık. Havalimanından şehir merkezine giden yolda birileri oyun oynuyor gibiydi. Sessiz sokaklarda oynanan ışık oyununu tenis maçı izler gibi izledik. Bir sağa, bir sola, bir sağa, bir sola... Sonradan öğrendik ki, yol kenarına sur misali dikilmiş ve üstelik ışıklandırılmış bu duvarlar şehrin yoksulluğunu örtermiş. Serginin yapılacağı İçerişehir'e vardığımızda ise bambaşka biryerdeydik artık. Sovyet izini sonuna kadar taşıyan binalar yan yana dizilmiş. Bu arada Azerbaycanlılar arasında hâlâ Rusça'nın yaygın olarak kullanıldığını söyleyebiliriz. Kent küllerinden doğuyor adeta. Bütün binalar soyuluyor, üstühe yeni kıyafetler giydiriliyor. Ama tarzını asla kaybetmiyor. Yani kimsenin aklına 1800'lerde yapılan binanın yerine plaza dikmek gelmiyor. Ne müthiş değil mi? Müzeleri gezdiğinizde sanatçının, özellikle de müzisyenlerin Azeriler için ne kadar kıymetli olduğunu anlıyorsunuz. Çünkü müzeler onların portreleriyle donatılmış. Biz oradayken kaç okul tarafından ziyaret edildiğini saymaktan vazgeçip, kendimizi müzisyenin ruhuna teslim ettik. Her şey harikaydı. Hepimiz günde en az bir kez, "Paris gibi, Paris gibi" diye başlayan cümleler kurduk. Asgari ücretin 120, herkesin ya çok zengin, ya çok fakir olduğu, sokakta ya cip ya da tedavülden çoktan kalkmış Murat 124 tipi otomobillerin bulunduğu bu siyah-beyaz ülkede bir şeylerin değişmeye başladıgı kesin. Petrolden gelen dolarların yakında sokaklara yansıdığı gibi yoksullara da refahı getirebileceği konuşulur olmuş bile. BAKÛVESANAT Bakû'da heryerde Haydar Aliyev'in fotoğraflarını ve geçmişte verdiği mesajları görmek mümkün. Sosyal hayata gelince, Bakû'da iyi restoran ve kafe bulmak neredeyse imkânsız. Ancak öğrendiğimize göre operalar, konser salonları bileti erken tükeniyor. Sanata bunca önemin verildiği Zerdüşt, Sasani, Arap, Farsi, Shirvani, Osmanlı ve Rus varlığının izlerini taşıyan Bakû'nun kalbi içerişehir'de sanatseverler bu kez Günseli Kato için sahnenin karşısında yerlerini aldı. Kato, UNESCO tarafından Dünya Mirası listesine alınan içerişehir'de bir ay boyunca izlenebilecek sergisini açtı. Küçük Kervansaray-Art Garden'daki sergi açılışına yine farklı bir imza atan Kato, performansıyla Azerbaycanlıları büyüledi. Bir ressamın, sergi öncesi performansları türkiye'de hatta belki de dünyada alışıldık bir şey değil. Ancak Kato kendini resmin bir parçası olarak görüyor. Tamamen spontane sergilediği performanslarda kendinden geçiyor. Resmin içine doğru bir yolculuğa başlıyor. Bunu yaparken sizi de beraberinde götürüyor. Bu kez de öyle oldu. Tablodaki altın varaklar saçlarında, ayaklarındaydı. Safiyeti anlatan beyaz kostümü, elinde ışık olarak kullandığı bendiri ile kapıdan girdiğinde herkes konuşmayı kesti, müzik başladı, Günseii Kato ise ışığıyla yürümeye. Sonra herkesi beraberinde "Cennef'e götürdü. "Cennet" ressamın Bakû'daki sergisinin konsepti. Bu adı seçti, çünkü içerişehrin sakinliğini, saflığını ancak cennetle ifade edebileceğini düşündü. Dostlarının "Yürüyen Sanat Eseri" dedikleri Kato'nun Bakû'daki sergisi biray boyunca izlenebilir. • i
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear