23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 30 MAYIS 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 21 ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Muhteşem İdil Biret, Acınası İstanbul... Chopin Yılı’nda, İstanbul Uluslararası Müzik Festivali’nde İdil Biret’ten bir Chopin konçertosu dinleyemeyeceğiz diye hayıflanan birçok insandan biri de bendim... Neyse ki Boğaziçi Üniversitesi imdadıma yetişti. Yale Üniversitesi’yle birlikte düzenledikleri “İstanbul’da 2010 Yale Haftası” etkinlikleri çerçevesinde bana bu fırsatı verdi. Konser, önceki akşam, ağzına dek tıklım tıklım dolu Aya İrini’deydi. (Hep söylüyorum: Fatih Sultan Mehmet nur içinde yatsın! Ne büyük nimet ki, Bizans’tan kalma şu Aya İrini Kilisesi’ne dokunmamış... Böylelikle 21. yüzyılda, 18 milyonluk İstanbul şehri, hiç olmazsa konser dinlenecek tek salona sahip olabildi!) İdil Biret, şef Toshiyuki Shimada yönetimindeki Yale Senfoni Orkestrası eşliğinde Chopin’in 2. Piyano Konçertosu’nu soluk alıp verir gibi yorumlarken onu dinlemenin ne müthiş bir olay olduğunu kendime tekrarlıyordum. İdil Biret’in kendiyle barışıklığını, dünyaya ve çevresine ilgiyle merakla bakışını, yaptığı işe sonsuz saygısını, aradığı mükemmelliği ve uyumu bilen ve bu özelliklerine hayran biri olarak... İdil Biret’in Chopin üzerine yazdıklarını okumuş, söylediklerini dinlemiş biri olarak... Konser boyunca kendi kendime şöyle mırıldanıyordum: “Chopin ve İdil Biret, bu ikili tam bir suç ortağı!” “Romantiklerin en romantiği”, “Anlaşılması en güç besteci” olarak bilinen Chopin’le İdil arasındaki uyumu ya da “suç ortaklığını” izlemek biz ölümlü dinleyicilerin mutluluğu olup çıkıyor! Yale Senfoni Orkestrası’na gelince: Toshiyuki Shimada gibi bir usta şefin önünde gençlikleri, enerjileri ve disiplinleriyle harikaydılar. Önemli olan içlerinde çok azı belki dördü beşi müzik bölümü öğrencileriydi. Çoğu ekonomiden tarihe, siyasal bilgilerden edebiyata üniversitenin farklı fakültelerinde okuyan gençlerdi. Farklı ülkelerden, farklı köklerden gelmiş, aynı üniversitede müzik tutkusuyla buluşmuşlardı... Yale Üniversitesi Dekan Yardımcısı, konser öncesinde yaptığı kısa konuşmada İdil Biret’e teşekkür edecekti. İstanbul’daki olsun, daha sonra Ankara’da (30 Mayıs) ve İzmir’de (2 Haziran) tekrarlanacak olan konserlerde olsun, İdil Biret ücret almıyor, yeteneğini, birikimini, mükemmelliğini gençlere, gelecek kuşağa armağan ediyordu. Ankara ve İzmirliler kaçırmayın bu konserleri! Zavallı AKM İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti!? Hadi canım siz de! İnsanın “Oha!” diyeceği geliyor! Aya İrini’ye ulaşabilmek insanı kahredebilir! İki saat trafikte öldükten sonra, sahil yolundan Topkapı Sarayı’na ulaşmak için bomba patlatılmış gibi yollarda bata çıka yürüyorsunuz. 200 metrelik yolu kapamışlar, oymuşlar, parke taşlarını değiştiriyorlar. Kim bilir yine kim ne “götürecek”! Tam da konserler ve turizm mevsiminde taşları değiştirme kararı! Tam isabet!.. Bir koca “hayır duası” da bir türlü bir araya gelemeyen İstanbul 2010 ile Kültür Bakanlığı’na... Ayıptır! Tam iki yıldır Atatürk Kültür Merkezi, AKM kapalı! Kültür Bakanlığı da, 2010 Ajansı da verdikleri sözlerin hiçbirini tutmadılar! Kültür Bakanlığı suçu 2010 Ajansı’na, 2010 Ajansı ise Kültür Bakanlığı’na atıyor... İkisinden biri yalan söylüyor! Ortalıkta dolaşan rivayet, Başbakan’ın bu işi engellediği... Hürriyet’te Doğan Hızlan, Sabah’ta Hıncal Uluç, her fırsatta AKM’nin akıbetini sorup duruyorlar ve hiçbir yanıt alamıyorlar! AKM’nin onarımı için hiçbir yasal engel yok. Daha önce Kültür-Sen tarafından açılmış olan mahkeme çoktan sonuçlandı, plan programda gerekli değişimler yapıldı, tüm izinler alındı, ihaleler yapıldı... Ama hâlâ tık yok! Ayıptır, utanın! Bugün saat 17.00’de AKM’nin önünde müzikseverler, sanatseverler buluşuyor. Bilginize... zeynep@zeyneporal.com faks: 0212 257 16 50 kultur@cumhuriyet.com.tr Malt / Arıza / Pasaj Müzik Malt’õn müziğinde alkol var; duman var, aşk var, meşk var; kaybetmek var, yok olmak var. Kõsacasõ rock’n roll’da ne varsa o var. Malt’õn müziğinde tepeden tõrnağa rock’n roll var. Üç yõl önce çõkardõklarõ “Ken- di Adını Taşıyan İlk Albüm” ile bar kültürü ile barõşõk ve kendine has bir dinleyici profili yaratan Malt, ikinci albümü “Arıza” ile rock’n roll duruşunu bozmamõş, kafasõna göre takõlmak konusunda taviz vermemiş. Malt’õn doğru bildiğinden şaşmamasõ, zamana ayak uydurmaya çalõşma hatasõna düşmemesini övgüyle karşõlamak ge- rek. Başta sözleri yazan şarkõcõ Cenk Durmazel olmak üzere Malt üyeleri inatla bir dönemi, bir kuşağõ ve bir yaşam felsefesini sürdürüyorlar. Sürdürmekle iyi de ediyorlar. Her halleriyle, tek tek no- talarõ ve satõrlarõyla yetmişlerden sek- senlerden klasik hard rock, doksanlardan da grunge topluluklarõnõn ruhunu sada- katle yeniden yaşatõyorlar. Aradaki uzun zamanõ konser vererek ve kayõt yaparak geçiren Malt, küçük bir de- ğişiklik sonucu, gitarda Barış Ertunç ve basta Cenk Turanlı ile bu kez üç kişilik bir topluluk olarak karşõ- mõza çõkõyor. Davullarda ise Meh- met Demirdelen eşlik ediyor. Müzikal yelpazesinde bu kez biraz daha fazla renk var Malt’õn. Duygusallõğõn ve kişiselliğin öne çõk- tõğõ şarkõlarda melankoli dozu oldukça yüksek. Arada bir kaçan prozodi ve de- tone notalar bile Cenk’e yakõşõyor; çünkü bunlar onun tarzõna dahil. Rock camiasõndaki iyi çalan az sayõdaki top- luluktan biri Malt. Şarkõ sözleri de her şarkõda duyulan doygun altyapõlara yakõşõr cazibede. muratbeser@muratbeser.com Jeff Beck-Emotion / Commotion - Rhino/Warner Ritchie Blackmore, Eric Clapton, David Gilmour, Roger Waters, San- tana gibi devlerden en büyük övgüleri alan Jeff Beck’in gitardaki yete- neği tescilli. 60’larõn ünlü rock grubu The Yardbirds ile yaptõğõ çalõşmalarla parlayan bir gitar ilahõ o. En basit melodiyi bile çal- sa, elektro gitarõ konuşturup ağ- latan, bir efsane isim. Beck’in inanõlmaz yeteneğinin yanõ sõ- ra, beni en çok etkileyen yanõ, yõllar için- de birçok farklõ türde müziğe gösterdiği ilgi oldu. Onun müziğinde her zaman bir çeşitlilik ve deneysellik ruhu vardõ. Kla- sik müzik, soul, blues, rock, hatta tekno bile ilgi alanõndaydõ. Yedi yõl aradan sonra çõkardõğõ stüdyo albümü de bu çeşitliliği yansõtõyor. Beck, kendi grubu ve 64 kişilik bir klasik mü- zik orkestrasõyla kaydettiği bu yeni al- bümünde, Jeff Buckley’den, Judy Gar- land’a, Screamin’ Jay Hawkins’ten Puccini ve Dario Marianelli’ye kadar sevdiği farklõ müzisyenlerin şarkõlarõnõ yo- rumlamõş. Soul müziğin güçlü sesi Joss Sto- ne’un yorumladõğõ “I Put a Spell on You”, bugüne kadar yapõlan en iyi cover’lardan birisi. Vokalde opera sanatçõsõ Olivia Safe’in yer aldõğõ “Serene” ve “Elegy for Dunkirk”, opera ve rock müziği müthiş bir duygusal yoğunlukla buluş- turmuş. Swing şarkõcõsõ Imelda May’in pürüzsüz sesiyle söylediği Jeff Buckley şarkõsõ “Lilac Wine”, albümün en iyile- rinden. “Over the Rainbow” ve “Nes- sun Dorma” gibi çok sevilen iki esere ya- põlan enstrümantal yorumlarõ fazla yaratõcõ bulmasam da, gitaristlerin gitaristini din- lemek her zaman eşsiz bir zevk. www.zulalkalkandelen.com MAXXI Müzesi’nin açõlõş sergilerinden biri de Kutluğ Ataman’õn çalõşmalarõndan oluşuyor Roma’dayeniyüzyõlõnsanatõ Kültür Servisi - İtalya’nõn ilk ulusal çağdaş sanat ve mimari müzesi Ro- ma’daki 21. Yüzyõl Sanatlar Müzesi (Museum of Art for the XXI Century/ MAXXI), açõlõşõnda çoğu İtalyan sanat- çõnõn işlerinden oluşan çalõşmalarõn ya- nõ sõra Kutluğ Ataman’õn çalõşmalarõ da yer aldõ. Pritzker ödüllü mimar Zaha Hadid’in tasarladõğõ müzede açõlan ilk üç süreli ser- giden biri olan Ataman’õn “Mezopo- tamya Dramaturjileri” sergisi, müze- nin “Spazio” başlõklõ bölümünde yer alan, “Aya Seyahat”, “Sütun”, “Kubbe”, “İkinci Dil Olarak İngilizce”, “Çerçe- ve”, “Mutluluk Arayışı”, “Tuhaf Me- kân”, “William Shakespeare’in Tüm Eserleri” başlõklarõ altõnda sekiz farklõ iş- ten oluşuyor. Küratörlüğünü Cristiana Perrella’nõn yaptõğõ sergi dünyada ho- mojen kültürlerin yerli kültürleri olum- suz yönde etkilediğine dikkat çekerken modern çağda dilin üstlendiği rolü Me- zopotamya coğrafyasõnda sorguluyor. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansõ’nõn destekleriyle gerçekleşen ser- gi, 12 Eylül tarihine kadar açõk kalacak. 29 bin metrekarelik bir alan üzerine in- şa edilen ve 10 yõlda tamamlanan Max- xi Müzesi’nde Ataman’õn sergisinin ya- nõ sõra, İtalya’nõn çağdaş sanat hayatõn- da önemli yer tutan Gino De Domini- cis’in, “I’Immortale” ve İtalyan mimar, galerist ve yayõncõ Luigi Moretti’nin çi- zim ve fotoğraflarõndan oluşan “Rasyo- naliteden Bilgilenmeye” başlõklõ sergi- leri de yer alõyor. En prestijli mimarlõk ödülü Pritzker’i kazanan ilk kadõn mimar Irak asõllõ Zaha Hadid’in tasarladõğõ müzede açõlan ilk üç süreli sergiden biri Ataman’õn “Mezopotamya Dramaturjileri” sergisi, müzenin “Spazio” başlõklõ bölümünde yer alõyor. Ataman’õn çalõşmalarõ “Aya Seyahat” , “Sütun”, “Kubbe”, “İkinci Dil Olarak İngilizce”, “Çerçeve”, “Mutluluk Arayõşõ”, “Tuhaf Mekân”, “William Shakespeare’in Tüm Eserleri” başlõklarõ altõnda sekiz farklõ işten oluşuyor. (Yanda)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear