25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
ürkçe Günlükleri I FEYZAHEPÇİUNOİRUIR 23MARTSAU Edebiyat ve sanat dergileri nicedir tanrtılmayı bekliyor. "Amanos Yazılan", yeni bir dergi; Mart - Nisan 2010, ilk sayısı; Antakya'da yayımlanıyor. Bursa'dan ses veren "Çi- nikitap" da öyle. Onyazıda Nuri Demirci bu adı,"... bireli- mizde (...) Bursa'nın tarihini, bu şehrin kültüründe önemli bir yertutan ve tarihi simgeleyen çiniyi, öteki elimizde de her birini bir çini gibi değerli bildiğimiz kitabı tutuyoruz." diye açıklamış. Ankara - Iskitler'den gelen "Edep"i de saymalı. Toplam dört sayfa; ama o da bir edebiyat dergi- si, o da yeni. "Beşparmak" ise Söke'den 21. yılı ve 156. sayısıyla selamlıyor edebiyatseverteri. Sunu yazısında "aşkım" sözcüğüne dikkat çekilmiş: "Birçok kişi, birçok yerde, birçok kez, birçok anlamıyla yinelediğinden 'aşkım' sözcüğünün içi epey boşaltıldı. 'Aşktıım'la lastik gibi uza- tıldı. Rengârenk; ama plastikten. Candan, içten, yürekten değil sanki. Çok yapay duruyor." Tahsin Şimşek de aynı sayıda bu sözcüğün yapaylığına değinmiş: "'Aşk'ı Bura- larda Bir Gören Var mı Aşkım!" "Afrodisyas-Sanat" Iz- mir'de yayımlanıyor. 20. sayısıyla dördüncü yılında. Gü- ven Pamukçu, on yıldır bir köyde, dopdolu bir içerikle "Akköy" adlı edebiyat dergisini çıkarıyor; yeni yayımlan- maya başlayan şiir, gezi, çeviri dergisi "Akbük"te de onun imzası var. Yeni dergilere de eskilere de uzun ömürier... 25MARTPERŞEMBE ıı y ürkçe Günlükleri'nin 13 Şubat Cumartesi bölümün- I de Feride Yılmaztürk'ün sorusuna verdiğiniz yanıtta -bir gözden kaçma olacak sanıyorum- bana göre doğru olmayan açıklamalar var. Bunları, 'doğrusu budur' diyerek belirtmenin tartışılır olacağını düşünüyorum. 'Ayşe çok güzeldir.' tümcesindeki 'çok' ve 'güzel' sözcükleri arasın- daki ilişkide 'çok güzeldir'e sıfat tamlaması diyorsunuz ve bu tamlamanın yüklem olduğunu söylüyorsunuz. Oysa bu tümcede 'güzeldir' sözü yüklem, 'çok' sözcüğü ise belir- teç olup belirteç tümiecidir." Hasan Ali Koyuncu böyle yazmış. Srtkı Sağlam, saygılannı sunmakla birlikte daha sert ko- nuşmuş: "25 Şubat 2010 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki yazınızda 'Ayşe çok güzeldir.' cümlesindeki 'çok' sözcü- ğüne 'sıfat' diyorsunuz. Buradaki 'çok' sözcüğü 'güzeldir' yükleminin belirtecidir, 'sıfat' görevinde değildir." "Eyvah!" dedim önce. "Benim öğretmen arkadaşlanma ne oldu?" Gerçi böyle anlatan Türkçe öğretmenleri oldu- ğunu biliyordum. Biraz da bu yüzden Feride Hanım'ı özel olarak yanıtlamayıp konuyu Türkçe Günlükleri'ne taşımış- tım; yine de saşırdım. Bugün Şişli ilçesinde görev yapan edebiyat öğretmenlerine konuşmadan önce biraz söyle- şince karşı çıkışın nedenini anladım. Meğer devletin da- ğıttığı kitaplarda bu tür kullanımlar için geçen yıla kadar "sıfat" denirken bu yıl "belirteç" diye bir değişiklik yapıl- mış. Oysa bu, öyte tepeden gelen buyrukla değiştirilecek bir konu değil. Aynntısına girerek açıklamaya çalışayım: "Güzel" sözcüğünün türü nedir, diye sorulsa birçok kişi, "Sıfattır." diye yanıtlar. Ancak "sıfat" Türkçede bir görevin adıdır. Sıfatın Türkçe karşılığının "önad" olması bundan. Sözcük, yanında belirtip niteleyeceği bir ad varsa sıfat görevine girer; yoksa ad olarak, adın girdiği her göreve girebilir. "Güzele bak." derseniz dolaylı tümleç, "Güzeli severim." derseniz nesne görevine girer. "Ayşe güzeldir." dendiğinde de ekeylem alarak yüklem görevine girmiştir. Ekeylem, sözcüğü yüklem görevine sokar; ama eylem yapmaz; ad olarak yüklem yapar. Demek ki "Ayşe güzel- dir." tümcesinde "güzel" sözcüğü ad olarak yüklem gör- evindedir. Eğer örnek tümcemiz, "Ayşe çok çalışır." ol- saydı "çalış-" eylem olduğu için "çok" sözcüğü bu eylemi belirten bir belirteç; dolayısıyla belirteç tümleci olurdu; ama "güzel-" diye bir eylem yok. "Güzel" sözcüğü ad; genellikle sıfat görevine giren bir ad. Bir varlığı, onu oluş- turan özelliklerinden ayıramadığımız gibi, bir adı da onu belirten sözcüklerden ayıramayız. öyleyse "Ayşe çok gü- zeldir." tümcesinde "çok" sözcüğü "güzel" adını belirttiği- ne göre, "önad"; yani sıfat görevine girmiştir. Bundan sonrasını Koyuncu'nun açıklamasından alıyorum: "Ad tamlamaları gibi sıfat tamlamalan da hangi öğeyi oluştu- rursa oluştursun tamlamayı oluşturan sözcükler birbirin- den aynlamaz." Doğrudur. "Çok güzel" bir ad ve onu be- lirten bir sıfattan oluştuğuna göre sıfat tamlamasıdır; onu da ayıramayız. Yineliyorum: "Çok" sözcüğü hangi durum- da belirteç tümleci olur? Yüklem durumundaki eylemi be- lirttiğinde. Tümcemiz, "Ayşe çok çalıştı." olsaydı "çok" sözcüğü "çalış-" eylemini belirteceği için belirteç tümleci olacaktı; ama "Ayşe çok çalışkandır." gibi bir tümcede yüklemi "çok çalışkandır" diye almak zorundayız; çünkü "çalışkan" sözcüğü eylem değil, ad; "çok" da bu adı be- lirtiyor. Adı belirten sözcük asla belirteç (zarf) görevine girmez. 29 MART PAZARTESİ Benim yaptığım çok önemli hatalar da var. "'Yemek ye- mek' derken birinci sözcük ad, ikincisi eylem. Ad ola- na ünlüyle başlayan bir ek getirdiğimizde k, ğ oluyor, ama eylem olana getirdiğimizde k, y'ye dönüşüyor." demişim. Güney Gönenç, "yemek yemek"teki iki sözcüğün de ad (ikincisinin 'ad gibi kullanılan' anlamında mastar = eylem- lik) oldukları kanısındayım (en azından işlevsel olarak öyle kabul edilmeli)." diyor. Elbette öyle; "-mak, -mek / -ma, - me" ekleri eylemden ad yapan, eylemin adını yapan ekler- dir. Bir uyansı daha var Gönenç'in: '"Yemeye" sözcüğü- nün yemek-e yapısında olduğu ve k'nin (bir nedenle) y'ye dönüşmesiyle 'yemeye' biçimine girdiği kanısında degi- lim; 'yemeye' sözcüğü, bence, yeme-(y)-e yapısındadır; yani, 'yemeye' sözcüğü 'yemek' sözcüğünün değil, 'yeme' sözcüğünün '-e hali'dir." Bu kadar ciddi bir hata yaptığım için, doğrusu çok utandım. Güney Gönenç, uyan yapmakla yetinmemiş, durumu daha iyi izlemek amacıyla örnekli bir çizelge dü- zenlemiş; "'-e hali' gibi arkaik sözcüklerin kullanılmış ol- masını ve '-nin hali' diye bir 'hal' icat edilmiş olmasını göz ardı etme"mi dileyerek inceliğini burada da sürdürmüş. "Çizelge şöyle [köşeli parantez içindeki biçimler kulla- nılmıyor, niçin bilemiyorum]: Eytem kokünden türetilen ve ad gibi kullanılan eylemllkler (mastar) yalın: -i hali: -e hali: -de hali: -den hali: -nin hali: eytem kökü + (-me)eW ağaç dikme günü gitmeyi düşünelim grtmeye can atıyor yemede içmede gözü yok eytem kökû +(-mek) eki ağlamak ferahlatır [gitmeği düşünelim] [gitmege can atıyorj görmekte yarar var çalıp çırpmadan kime hayır gelmiş ölmekten korkma ölmenin dehşeti [ölmegin dehşeti]" • www.feyzahepcilingirier.com / feyzahepOgmail.com Yıldız Teknik Universitesi, Türk Dili Bölümü Çukursaray Binası Kat: 2, Barbaros Bulvan-34349 Yıldız/lst. B U L M A C A önce aşağıda tanımları verilen sözcük- leri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir ya- tay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlanndaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı kare- lere aktann. (Kara kareler iki sözcük ara- sını; bir satınn sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satınn başına sarktı- ğını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan soru- lann karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukandan aşağrya doğru ünlü bir sairin ve sevgilisinin adlannı oluşturacak; bul- maca karelerindeyse, aynı sairin ölme- den önce yazdığı mektuptan bir parça ortaya çıkacaktır. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. "1949 eylül'ünde birader ve ben / so- kaklannda mohikanlar gibi ateşler yaktık" - Attilâ llhan. 61 67 54 50 B. "Yaz Sonu"nu da yazan ünlü yazanmız. 7 17 33 26 73 66 62 19 2 56 3 70 23 C. "Bazı tanıdığı insanlarla, kadın olsun er- kek olsun, epeyce... ve laubali muameleleri vardı." -Y.K.Karaosmanoğlu. û..51 6 64 16 9 48 mesinıj. s t ^etin Eloğlu'nun bir şiir kitabı. 111 21 31 150 60 71 —— 1E J G 1A F J 1 12 132 41 51 81 1 L D 1N F C A 1 2 13 22 142 52 62 72 B G M 1J 1 B H 3 14 23 33 43 53 63 73 B N B B L D F B 4 1 134 44 54 64 74 E 1 1D L A C 0 5 15 24 35 1 165 1 F K E 1 1D _ _ 1 6 16 25 145 55 66 75 C C L 1 D B E 7 126 36 46 56 67 76 B 1B H G B A E 8 17 27 37 47 57 177 0 B N F D K 1N 9 18 28 38 48 166 78 C O C K C _ _ 1M N 10 N | ^ H 19 B 29 F 39 H 20 N 30 F 40 N 49 H^^H 58 Eİ59 Dl 69 J • 70 B • 53 55 47 12 34 59 8 65 18 E. Tas..." (üzerine tas kapatılarak kuşbaşı etle pişirilen bir yemek). 58 76 75 35 11 4 F. "Ihtiyartadılar, harap oldular / Hurma bahçelerinde ceylan kadar / Put kadar gü- zel ... kızlan." -Mustafa Seyit Sütüven. 29 30 5 37 60 41 63 G. "Bu Dünyadan Nâzım Geçti" adlı anı ki- tabı da olan, yazar ve gazeteci. 74 46 13 31 H." İki yaşında bir... masumluğuyla anne- min yanına gidecek ve dizlerine kapana- caktır." -Y.K.Karaosmanoğlu. 72 49 36 39 I. Tıpta bir uzmanlık dalını simgeleyen harf- ler. Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU 52 45 24 J."... Şarkılar" (Yaşar Miraç'ın bir şiir kita- bı). 69 42 21 71 K."... Shu" (1852-1924 yıllan arasında ya- şayan, 170'i aşkın yapıtı Batı dillerinden Çinceye kazandıran çevirmen). 57 15 38 L. Arap tarihçi. 2514443 M. "Balboa"nın ortası. 68 22 N. "Bunlardan çekmediğim kalmadı, beni ... inlettiler." -A.Ş.Hisar. 2710 20 40 78 77 14 32 1050. sayının çözümü: A. YILKIATI, B. AŞEKA, C. G VİTAMİNİ, D. MOD, E. UYKU TANRISININ, F. RUS, G. UÇA- Rl, H. NOHUDİ, I. ESKİZ, J. LORD, K. LAB, L. EZA, M. RUGİ, N. İHSAS. Şiir: "okuduğun bir şiirden / hatırlı kızım' si- vas'ı / de ki: / yanıyor hâlâ / metin altı- ok'un uçsuz sigarası." C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 5 1 SAYFA 35
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear