23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Anısına saygıyla Memet Fuatın anısına dü- zenlenen "Memet Fuat Eleştlri/İnceleme, Deneme ve Yayıncılık ödülleri" ile "Memet Fuat Cenç şiir ödü- lü", 10 Nlsan Cumartesi gü- nü kazananlara verilecek. Memet Fuat'ı, Konur Er- top'un yazısıyla anıyoruz. O KonurERTOP "Gençliğim onun (Nâztm Hik- met'in) basktsı altında geçti, ama bu yoğun etki, öbür uçlardaki $airle- rin, örnekse Orhatt Veli'nin, Turgut Uyar'ın, Ece Ayhan'ın şiirlenndeki güzellikleri garmeme engel olmadı. Çok yöttlü, açık bir $ür okuruyum." - Memet Fuat I » i leştiri, deneme, anı, öykü, I | roman dallannda ürünler I • veren Memet Fuat şiir yaz- _fl_^madı ama büyük bir ozanla aile çevresinde yakınlığı oldu, yoğun bir şiir ortamında yetişti, şiirle çok yakından ilgilendi. "1920-1970 arasında, Türkiye'de yaşanmış olan şiir serüvenini, kendi- mi bildim bileli şaşkınlıkla, hayranlıkla izle- rim. (...) Çok yönlü, çok çeşitli, çok renkli, olağanüstü güzelliklerle dolu bir bütün oluşturduğu kanısmdayım." demişti. Bu görüşünü önemli değerlendirmeler taşıyan incelemelerinde, özellikle de "Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi"nde ortaya koydu. Nâzım Hikmet incelemeleri, "Örhan Veli", "tkin- ci Yeni" tartışması gibi kitaplan şiirimizin önemli gclişme evrelerini, büyük temsilci- lerin bu geÛşme içindeki yerini konu edini- yordu. Memet Fuat şiiri nasıl algıhyordu? Nasıl bir şiirden yanaydı? Şiirde yenileşme- den ne anlıyordu? Ozanlan hangi ölçütler- le değerlendiriyordu? Böyle sorulann ya- nıtlan onun kitaplanna dağılmış türlü yazı- larında verilmiştir." Yaşlı Bir Şaire Mek- tuplar" kitabı da yer yer alaysamalı anla- tımla bu konular üzerinde durur. Burada bu dağınık malzeme topluca ele alınarak Memet Fuat'ın önce şiir ilkeleri gösterile- cek ardından da şiir dünyamıza yaklaşunı ele alınacaktır. DIŞ BİÇİM-İÇ BİÇİM Memet Fuat'a göre, başanlı ozan, "ya- şamdaki şiiri görebilen, şiir düşünen, şiir duyan, iç dış biçimsel şiirleştirme teknikle- riyle, okura şiirsel bir içeriği aktaran" kişi- dir. Şiiri şiir eden öğeleri, "dışta ölçü, uyak, sesler, deyiş, istif; içte düşünceler, duygu- lar, görüntüler, karanlıklar, tekrarlamalar, karşıtlıklar" diye özetler. "Dış biçim sanat- lan", "lç biçimsel şiirleştirme teknikleri" gibi terimleri sık sık kullanır. Bunlann ilki- ni, "ölçülü uyaklı söz söylemek, ahenkli sözler söylemek, tonlamalarla oynamak, şa- SAYFA 16 Memet Fuat'ın şiir sorunlanna, şiire, ozanlara yaklaşımı şırtıcı beklenmedik sözler etmek" diye ta- nımlamıştır. "Iç biçinTle ilgili açıklaması j ise şöyledir: 'Babam öldü' deyince bir dü- şünce, bir duygu geliyor o sözle, bir öz ge- liyor. Bu sözü getiren söyleyiş bir tek mi- dir? 'Babam öbür dünyayı boyladı,' desek, ya da 'Babam sakalı titretti,' desek gene o öz gelmez mi? Ama bu üç söyleyiş arasında kolayca sezilen ayrılıklar var; özden çok bi- çjmden geliyor bu ayrılıklar. tşte ben buna 'iç biçim' diyorum." Şiirde ölçü, uyak gibi "dış kolaylıklar"ın yanı sıra görüntüler, benzetmeler, değiştirimler, atlamalar, ka- ranlıklar vb. "iç kolaylıklar"ın birbirini bü- tünlediğini hatırlatır; ancak ustalığı bu öğe- lerin ötesinde görür: "Başkalarından aktar- dıklan ortak içcrikleri, kalıplaşmış içerik şi- irselliklerini kullanmayı bırakıp yaşamdaki şiiri aramaya, şiir duymaya başlarlar. Şiirin doruk noktası budur. Ama şairler bu doru- ğa ancak hem dış, hem de iç biçimsel şiir- leştirme tekniklerinden geçerek oldukça uzun bir sürede ulaşabilirler." İÇERİK-İMCE Şiirin içeriğinin düşünsel, toplumsal alanda olabileceği gibi "yaşamın bütün gö- rünümlerini, bütün devinimlerini, insanın hem içindeki, hem dışındaki dünyayı" kap- sayacağına değinir. Şiirin içeriği elbette düz anlatımla verilebileceği gibi imgelerle de aktarılabilir. Memet Fuat bu kul- lanımın aşınlıktan uzak tutulmasını yeğlemiştir: "Şiirleri imgelere boğ- mak, her dizeye birkaç imge yülde- mek boşuna bir savurganlıktır. Dü- şünceler, duygular, öyküler, sözcük- ler, sesler, ölçü, uyak, uyum, tartım, şiirin yakalanabileceği birçok alan varken, ağırlığı salt imgeye vermek, imgeleri üst üste yığmak, en başta, onlann birbirinin gölgesinde kalma- lanna yol açar.(...) Birkaç şiirlik im- geyi bir şiire doldurunca ortaya çıkan şiir değil, imge salatası oluyor. Onun için de, özellikle yeni başlayanlann, imgeyi işlevinden soyutlamadan, 'düz olarak anlatılmayanı anlatmak' için kullanmalan, bence en sağlıklı yol." ŞİİRİNDE KENDİNİ YANSITAN OZAN Memet Fuat'ın üzerinde durduğu sorun- lardan biri, ozanın kendisinin şiirdeki yeri- dir. Konuyu olasılıklar arasında gezinerek türlü yönleriyle ele aldığı görülür: "(a) Kendisinden hiç söz etmiyor yapıtlannda, sözcüklerle oynuyor, duygulannı, düşünce- lerini ele vermiyor, açık konuşmuyor, her şeyi okurun sezgisine, yorumuna bırakı- yor.(...) Düşünüyorsunuz, nasıl bir kişi ola- bilir bu şair diye... Kafanızda hiçbir şey yok (b) Merak edip araştınyorsunuz. Şair yapıtında göründüğü gibi bir adam değil. (...) Anlıyorsunuz ki, şiirleri gibi, şiirlerinin arkasında görünen şair de kurmaca. (c) II- ginç olmak için kurmaca bir kişilik yarat- maya gerek duymayan, yaşamını bütün ay- nnolanyla şiirlerine yansıtan şairler... Okur en çok bundan hoşlanıyor... Kurmaca şair- lere de pek bir şey diyen yok gibi... Ama şiirlerinin arkasında hiç kimse görün- müyorsa bir tedirginlik duyuluyor sanı- nm... "HER TÜRLÜ ŞİİR YAZILABİLİR" Sanata hiçbir sınırlama tanımadığını açıklayan Memet Fuat'a göre, "Şair, sıra- sında folklordan da yararlanır, başkalannın yapıtlanndan da; hazır şiirsellikleri de kul- lanır, yaşamı da sömürür; iş dengeyi kaçır- mamakta, ya da en kestirmesi, ortaya başa- nlı bir ürün koymaktadır.", "Benim savun- duğum belli bir şiir anlayışı yok. Kendimi bildim bileli de, (...) şiiri kendi anlayışı çer- çevesinde tutmaya çalışanlarla savaşıp dur- dum." der. Ozanlara yol gösterilmesine karşı çıkar, yasaklar getirilemeyeceğini söy- ler. Kendisinin hoşlandığı şiir yolunu anla- tırken başka yollann da açık tutulmasını is- ter. Ancak, fark ettiği sakıncalan dile getir- ' mekten de kaçınmaz: "Ben insansız şiirler- i den pek hoşlanmam, ama insansız şiirlerin j iyi olmayacağını da söyleyemem. (...) Ne | var ki sürekli sözcüklerle oynayan, her şeyi örten, belirsizliklcre yaslanan şairlerde ar- kadaki insanı görmek daha güçtür. Gide- rek insansızlaşabilir şiir..." "Şiirlerin başarı- sı öykülü ya da öyküsüz olmalanndan gel- mez... Kapalı ya da açık olmalanndan da gelmez... Siyasayla ilgiliymiş, değilmiş; bir davası varmış, yokmuş; halkın içindeymiş, fıldişi kuledeymiş... Bunlann hiçbiri şiir için belirleyici değildir" der. Ozanlan göz önünde tutunca, konuyu şöyle görür: "Ka- palı şiir, ya da sıkı şiir, ya da bilmece şiir, ya da anlamı raslantısal olan şiir, ya da açık şiir, duygusal şiir, öykülü şiir, tarin anlatan şiir... Evet, kim ne isterse yazar..." Konuya bir yandan şiir okuru, öte yandan eleştir- men olarak nasıl baktığını anlatır: "Bir okuyucu olarak yeni şiirler arasında tadına vardıklarun da çok, varamadıklarım da. Bir eleştirmen olarak ise, ne yeni şiirden yana- yun, ne de ona karşı. Bir anlama çabası içindeyim, o kadar. Yerli, yabancı eleştir- menlerin bu konudaki yazılannı okuyo- rum, bu yola girmiş, girmemiş şairlerle ko- nuşuyorum. Okuduklanmı, dinlediklerimi aklımın erdiği kadar değerlendirmeye, önümüze sürülen örneklere uygulamaya çalışarak kendime göre birtakım sonuçlara vanyorum. Doğru olduğunu sandığım dü- şünceler doğuyor kafamda. Ünlan sırası geldikçe yazıyorum, yazacağım." ŞİİRİN İŞLEVİ Onun şiir tanunı şöyledir: "Şiir en amaç- sız görünen şairin elinde bile, insanlara gü- zelduyusal bir tat veren, insanlan bu yol- dan mutlu etme işlcvini yüklenen bir iştir." Şiirin yarannı açıklarken şunlan söyler: "Bütün yazın yapıtlannda olduğu gibi, şii- rin konusu da insanlar, insanların duygula- n, düşünceleri, kurduklan düşlerdir. Ama şiirde bütün bunlar son derece yoğun bir biçimdc işlenir. Hiç çekinmeden, 'Şiir yo- ğunlaştırmadır' bile diyebiliriz. Demek ki şiirle ilgilenen bir kişi, insanoğlunun yo- ğunlaştınlmış duygu, düşünce, düş dünya- sına yönelir. Bu onu öncelikle kendini tanı- maya, öbür insanlarla karşılaştırmaya, ben- zeyen ya da benzemeyen yanlannı görmeye götürür. Hoşgörünün, daha doğru söyleni- şiyle 'başkalannın kişiliklerine saygı'nın kaynağı bu bilinçlenmede yatar." ŞİİR DİLİ "Dil Üstüne"kitabının yazan doğaldır ki şiir diliyle de yakından ilgiJenmiştir. Dil varlığı karşısında bir seçim yapacak ozana geniş özgürlük tanır: "Gündelik dilin, or- tak dilin her türlüsüyle şiir yazılabileceği, yazıldığı kimsenin yadsıyamayacağı bir ger- çektir." Ozanın, var olan dil yapısını, dil dağarağını olduğu gibi kullanmasını bek- lemez: "Dille oynamaya, dili bir madde olarak alıp yoğurmaya en yatkın olan ede- biyat türü şiirdir. Dilin gündelik yaşamdaki kullanımından uzağa düşen ürünler daha çok bu alanda görülür.(...) Şairler sever dil- le oynamayı. Bu oyundan şiirsel tatlar çıka- rırlar." Ancak sözcük seçiminde belli bir özeni, sözcükler arasında tutarlılığı, dile ilişkin bilgiyi de zorunlu görür: "Sözcük seçmekte çeşitli nedenlerle yetersiz kalıyor- lar.L.) 1930'lan, 1940'lanyaşayanlarTürk şiirine gündelik yaşamdaki bütün sözcükle- ri sokabilmek için nasıl savaşım verdikleri- ni unutamazlar. (...) Kullanılan sözcükler arasında bir tutarlılık, bir uyum sağlamak dille ilgili bazı bilgiler edinmeyi gerektiri- yor. Gençlere ise yetişme yıllannda eğitinı ya da öğrenim yolluyla bu bilgiler verilemi- yor. (...) Bu gençlerin şiirlerine soktuklan kimi sözcüklerle (ör. Ergin Yıldızoğlu'nun şiir kitabını adlandınrken kullandığı 'eslciz' sözcüğü!) ben aynı mahallede bJe otur- mam." ŞİİRLE E6İTİM Eğitimde şiire önemli bir yer verilmesini öngörür: "Günümüzün insanını, toplumsal ilişkileri içinde yansıtan şiiri bir yana it- mek, eğitim kununulanna sokmamak son derece yanlıştır. İyi insan yetiştirmenin en kestirme yolu, şiirden geçer." Güzel şiirleri okutarak öğrencilerin dil, duygu, düşünce gelişimine katkı sağlanacağı görüşündedir. Bir çocuk-ozarun kitabına önsöz yazmıştır. Öğrencilerine şiirler yazdıran bir öğretme- nin bu deneyiminden övgüyle söz eder. "Eğitim süreci içinde, okulöncesinde, okulda, okul dışında çocuklara şiir okutur- sak, içlerinde şiir yazma özlemini uyandı- nrsak (başanp başaramamalan hiç önemli değil), kendilerini tanımalanna, başkalan- nın kişiliklerine saygı göstermeyi öğrenme- lerine, toplumsallaşmalanna, duyarlık ka- zanmalanna yardım etmiş oluruz." Eleştir- men gözüyle çocuk şiirlerine bakarken ise davranışı ölçülüdür: "Aslında şiir, iş- lediği gerecin, sözcüklerin anlam ilet- • • me özelliğiyle, ister istemez, yetişkin H i C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1051
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear