23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
iir Atlası CEVATÇAPAN ARAM/ Şiirler/ Çeviren: Metin FINDIKÇI '..Anne, sesin ömrün nabzıdır' S uriye genç kuşak şairlerinden. Asıl adı Irban Halbi. öğrenimini Suriye'de tamamladıktan sonra; 2006yılından beri Pahs'te gazetecilik yapmaktadır. Iki şiirkitabı bulunmaktadır. Hayatın Fotografı Dilimdeki kaburgam değil, bu kanımın dilidir. Yakuttan kubbelerde durmam, Yatağım yoktur bulutlann üstünde. Işte ben buradayım bu çamurun içine batmış Kaldınm taşlannda seslerin beni durup beklemediği. Bütün bu yüzlerin arasında hüzünlü, hayatımı sürdürüyorum, Taşınamayan bir kaderle Bu kalbim lanetten olma. Nesli tükenmeyen melekler tayfasındanım, Ey şiir ben şımartılmış bir oğlunum. Gece gezen yıldızlardan kahvemi yapıyorum, Bu boğucu sonsuzluktan boşanıyorum. Bu işkencenin zili uyanık tutuyor beni uyumak istedikçe Bu yüzden düşüm yoktur benim. Düşüm yoktur benim, bu gökyüzünü dinleyecek. Geriye kalan hayatımla şafağa Yol alıyorum. ...Anne, sesin ömrün nabzıdır, Her zaman anımsanm o bahçeyi bu yüzden. ...Baba, aksin gümüştendir boşluğa taşıdığım, Hafifliğiyle yükselir kucağımdan Bu anlam. ...Kardeşlerim, yannı tamamlayacak adımlanmız, Çiçekli sofrada birlikte büyüyeceğiz, ...Dostlanm, her şeyde toprağımız birdir Bu uzun gecede birlikte uykusuz kalacağız. Kuraklık Gözler ufkun ekinini gözyaşlannın orağıyla biçer, Beden adımlannı tannnın tuzluğuyla dengeler, Yüz dedelerin çinkosundan, gündoğumunun sütunlannı katlayan, Ağzına akacak suyun damlalannı keser melekler. Kıkırdaklannın havasında bulunur cennet, Gölgeler alev alır azı dişler kopartıp çiğnedikçe beklenen umutlan, Gözler kamaşır su ışıltılanndan, Yaşam inler bozulan metafizik verimsizliğinden. Savaş sözün karşıtıdır, Cıva, sıçanotu ve ekşiyi kanştınnm, Ey alfabeyi yok eden sana ve yöneticilerin olduğu yerde. Uykunun tuğlalanndan bir gökyüzü Küf ufukta yayılır, Toz ağır ağır çöker, Kanla ıslanmış mendillerin üstüne. Yıldız tarlasında kelebekler olmayacak, Mitoloji yarasalara tutsak kaldıkça. Ne ben gorebilirim ne de sen, Gölcüklere kanşanı, Alev gibi sıcak bir hamamda gizli olan, Yazılı olanı okunmayan Yazılı olmayanı okuyan Oamlayan ayetlerin enkazında, Sıkışmış zamanın parmaklan arasında, ölümüm ve ölümün boğazından süzülerek. Savaş sözün karşıtıdır, Gece damlayan suya gecenin sıcaklığı saldınr Ne yazılır ne de yüksekteki ayı kaldınlabilir. örümcekler beyaz şeritlerini sarkıtır Tekrarlanan utancın izlerini örtmek için, Rüzgar ne basılıdır ne de okunur. Yansının düştüğü yerde gözler kamaşır Yağmursuz bulutlar, ölü tannlann köklerini sulamadan. Sokak lambalannın karanlığında gözlerin tetaşla ışıldadığı Sınırda, Köstebek yuvalannda günlerin tövbe ettiği yerde. Savaş sözün karşıtıdır, Soluklanmaz hayata çiçek vermemek için. Hayat feryat eder, Bağlı bohçalan ardından çekertarihin dostu, Astrolojinin önünde on bir yıldız lanetlenir, Hevesle hazırlar uzak yollann ışığını C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1051 Mesafe tanımadan. Akıl almayan zindanlarda Pergelin açılmış yançapıdır müebbet anı, Dünyanın bütün çeşitlerin kavimleri içinde, Dogup büyüyen dünyalar Doğup ölen yaşamlar, OHardan yatak ve sürme ve boyun Ey kayıp Kudüs Ey Kudüs neredesfrı Tertemiz bir matematiğin iki bedeninden selam. Feryat, Değişerek yol alan cıva sürüklüyor, Toplanan çeşitli rengârenk yapraklar, Sizin dükkânlarda nasıl Tırmık taburundan korkmadan Kutsal yıldızlan mülk edinirken gökyüzü Savaş sarmadan, avlanmadan mutluluk Emerek Idam hükümlüyle öğütülmeden Hayatın sırtında soluklanmadan. Açıga Çıkan Kanatlanyla düşen güvercin gibi Havanın yangınına düşen Rüzgârda bölünen, zerrecikleri inşa eden. Işte o tarihi okur ve sende düşer ey beden, Hava gibi hafrf, dalgalar gibi dolan. Harfin tozundan uzaklara çıkıp giden son gibi, Telaşlı yıldızlardı ellerinin arasında, Telaşlı... zamanın dudaklan arasındaki ot, Hafızaya vuran bir ışıltının kolaylaşan. Doğumun kaburgasına kusulur, Işıltılarla tökezler, alevlerde erir, Yıldızlann yüzü ögütülür dumanın yükseldiği yerde, Onun rengi olmayan yerde tökezler. Daha yükseğe Sığınır Damlası llk sütü Hamilenin, Nabzını yoklar, Yankıyı açıklayacak yanan şehvette, Hüzün kanşır, Sartıoş gecede, Gündoğumunun kemerinde dans eder ve gümüş eşliğinde. Yatağında yanan çam ağaçlannı unutarak, O yataklann ardında çökerken. Dağılan her şey şimdi toplanıyor azalarak sığındığı yerde, Uyuyan ceninin şeklini alarak. Etrafı sanlı kafeste bebeğin şehveti, ölümün bedeninde gözleri yaralı, Bütün kelebekler zamanın kanına düşer, Sınıriı adımlan alıştığı yerde, önünde melekler toplaşır. Bu Topraklar SenlnDegll Bu topraklar senin değil, bu topraklar senden önemlidir. Bu korunun ağaçlan bağınyor, Yaşlı ve tutkun kalbinde, Çığlıklan sefil anlardan geliyor, Yeteıii olmuyor bu uzaklıklar Soğuk parmaklanna. Her şey alevden Kayıplaria birlikte uzunca çalkalanan Ve sen kalabalıklara kanşmış Tarihten geliyorsun Karanlığın içinde Getirirsin uyandıran matem katmanlannı Beden Kapalı durumlann arasında kayıp, Ve sen kişiliğine kanşmış. Sen yağmuru seversin Gerek duyduğun gözyaşlannı emen, Ve sen milyon yılı düşlersin Sevgini anlatacağın Şimdi akıttığın yaşlar içinde Gökten akan. Ellerin cebinde Doğallığın ardında sarkan Çingene ağzınla bir tutarak kendini Zaferle sonuçlanacak Bu senin başlangıcın Hiçbir zaman başlamayan. Bu topraklar senin değil, bu topraklar senden önemlidir. Tek başına bu sayfayı bırakırsın üstündeki Bütün hezeyanını okumadan. Tek başına bırakırsın bu geceyi Ne mumlannla aydınlatırsın ne tanırsın Ne de söndürürsün Içtiğin tütünün dumanı kıyamet kapısının ardından yükselir. Şimdi yüzün Rüzgâria çalkalanıyor. Gözlerinin önünde hiçbir şey yok. Hiçbir durumun yenilensin istemiyorsun Hiçbir şeyin kaybolsun istemiyorsun. Yalnız kahve içmek istiyorsun. Beyaz bir sayfa istiyorsun Beyaz bir mürekkep Beyazı yazmak için. Oıtagı Yoktur onun Işte onun demirden yıldızlan Siyah günahın içine girer. Işte onun gözyaşlannın kelebekleri Işte onun testeresi. Gözlerinin ayetinden süzül ve yeryüzünün gözüne yıkıl Yüzünün ayetini açıkla ve milyonlarca insanın havasına dol. (Insan anatomisi elektronik sayfalann zindanındadır) Kişiliği çalkalanmadan çıkar rüzgar. (Kalayın kimliği ufalmadan) Çivilerie ateş alır anlar, Niyetlerin kitabını okuyunca Zerreciklerin odasında Mars'ın cinsi ve doğanın keşfi. (Hidrojen bedenini solurken gülümser bebek) Dudaklannın şeklini alan o şımşeklerie şımartılır. (Zamanın ışıltılannı engelle, Bu aletlerin kudretinden şaşkın Peygamberden kalma büyük lokmanın sonucunda) Dudaklannın ayetleri sarkar duvar saatinin şeklini alan. Şimdi, Işlenen ölümün içinde yüzüyor bedenler, ruhlannı armağan ederek. (Ciğerinde bağıran ayetleri kus, Bağır ve sesinle düş) Depremin yanaklannda patlar damarlar, Hançerlerde savaşçılann kopan organlan. (Bağır ve düşüne yıkıl onun.) Irmak, sürükleyerek akıyor birikecek yeri çözerek. Ve sen ey ölüm bahçesi Filizlen Bu Boşluğun Sarhoş yürüyüşüne. Nasıl telaffuz edeceksin bu ayetlerin sözcüklerini? Nasıl büyümeni engelleyecekler? (Onun ellerinin geometrisini ilan et, Ormanın rengiyle yaslan sahraya) Kaburganın halesinde Bitip tükenmeyen göklerin etrafını dolaş Işığın halesinde Durulan ve anlama dost ol. Bütün kitaplar onun kitabıdır, tek harfi bile kaybolmaz, Işteo Sıvazlıyor, gizlenerek kişiliğine. Ayetlerin kanatlanna sanl Sonuçta önündeki boşluk onun kişiliğidir. Nasıl telaffuz edeceksin bu ayetlerin sözcüklerini? Nasıl büyümeni engelleyecekler? Sonra hangi daiganın üstünde durduracaksın beni? Hangi yıldızın şeridiyle olacak gidişim? Ey ırmak, sürükleyerek akıyor Birikecek yeri çözerek. Kıyıdaki çamurda Yanlır gölgenin resmi. (Açık bir mezarda uyur çocuğun hayatı) Işığı alarak Ve ekini eksik yüzüne Adsız büyür, kanatlaria gösterilir. Suskunluk büyür keskinliği büyüterek Seni izler Ayetlerie Rüzgar sorar, sargılan bedenlerden söker Gökleri kaldır Gözyaşlardan. • SAYFA 27
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear