23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
TahsinYücelden Sonuncu1 'Kendini, kendine kanıtlamak için'yazılan dev yapıt Tahsin Yücel o devasa baş- yapıtı Ka/a/fdan sonra Kumru lle Kumru, Cökde- len, Colyan Devriml g\b\ kurgusal kitaplarını bizler- le buluştursada Yalanüan aldığımız tada yakın bir di- ğer kitapla, Sonuncrfy\a yenlden karşımızda. Bu yeni romanında Tahsin Yü- cel, hayatını tek bir kltap yazmaya adayan, yazdı- gıyla da insanoğlunun se- rüvenini anlatmaya çalı- şan, yalnız kendinin yaza- bileceği, koca bir çınar gi- bi. göğe doğru gelisen, böylece yaşamın tam oda- ğına yerleşen bir kitap ha- yallne koyulan Selami Ha- rici'nin hikayesini anlatı- yor. Büyük dedesi Osman- lı'nın son hariciyecilerin- den olan, soyadını da bu- radan alan, varlıklı, Kandll- li'de pek çok arsa ve köşk- leri olan bir yalnız adam Selami Harici. Felsefe eğltl- mi görmüş. Fransa'da Sor- bonne Üniversitesi'nde «? doktorasını yapıp Türkl- ye'ye dönüşünde evlenip çoluk çocuga karışınca, üniversitedeki usuna ge- len hayalinl, kitabını yaz- maya koyulur. Kırk yılı aş- kın süre boyunca evdeki odasına kapanır. Hayattakl tüm sosyal faaliyetlerinl sonlandırıp, tek amacı olan, hayatının yapıtını or- taya koymaya çalışır. Bltlr- diginde de ortaya yirmi dört bin yedi yüz on sekiz sayfalık bir yapıtla karsı- mıza çıkar. Bize de ailenin üç nesli gözünden kitabın yazılış serüvenl anlatılır. Bu serüvenlere tanık olur- ken, Tahsin Yücel'in o ne- fis ironik diliyle, absürdite- ye varan kurgusal yapısıy- la gene bizi gerçek bir edebi eserin içinde yolcu- luğa çıktığımızın ayırdına varırız. Yücelle son yapıtı, Sonuncıfyu konuştuk. SAYFA 4 O Erdem ÖZTOP lAIISt't Yllf l'l | "w- "jr enı romanınızın \ / adı Sonuncu. En- — Y dişelendikilkel- mÂm den bu adı du- yunca. Tahsin Yücel son romanı- nı mı yazdı bize diye... Yok değil mi böyle bir niyetiniz? - Yok tabii. Belki bir roman da- ha yazar, onun da adını îlk koya- nm! Sonuncu tabii ki romanın konu- sundan hareketle ortaya çıkan bir ad. - Sonuncu nasıl ortaya çıktı peki? - Başlangıçta bir öykü olarak dü- şünmüştüm. Yani, kitap yazmak iste- yen ama bir türlü bitiremeyen bir kişi- nin öyküsü olsun istiyordum. Çoğu kez böyle oluyor. Bakıyorsunuz, arka- sından çeşitli olııntular ekleniyor ilk düşündüğünüze, bakıyorsunuz ki bir öykü olarak kalmayacak. Sonuncu için de öyle bir durum oldu. Yavaş yavaş bir romana dönüştü. Böyle diyorum ya, yazmaya başladığımda o artık bir romandı. -ROMANLARIMA KENDİMİ DAHİL ETMEM" - Biryazann kitap yazma ve bu sü- reçte onun olagelen sancılannı anlatı- yorsunuz bu kez. Sanki sizden oldukça beslenmiş bir hali var romanın... Kahraman Selami Harici, Fran- sa'da doktorasını yapı- yor, geliyor burada Fransız Hocalara asis- tanhk yapıyor... - Öykülerimde kimi zaman, gören/ bakan/ gözleyen biri olarak kullansam da kendimi, romanlanma kolay kolay da- hil etmem. - Sonuncu adına romanda birebir hiçbirgöndermeniz, imanızyok, neden? - Şöyle bir şey var, Sonun- cu'yu çağnştıracak: Roman- daki kitabın yazan, yani Se- lami Harici başlangıçta çok özgün, hiç söylenmemiş şey- leri dile getiren bir kitap yaz- mak istiyor. Yazacağı da yarı roman, yarı felsefe, türü de belirlenmemiş, ama böyle bir kitap yazma amacı var. Yurtdışında, Paris'te felsefe okuyor, doktora yapıyor... Bu alanda birçok meslek se- çebilecekken, hep kitabını düşündüğü için, herhangi bir iş yapmıyor. Az önce de sözünü ettiğim gibi, çok öz- gün bir kitap yazma isteği roman boyunca da sürekli vurgulanıyor. Ama belki pek çok yazann da yazgısıdır bu, bir türlü istediği o özgün dediğimiz izleklere, konulara ulaşamıyor. Sonunda da baş- kalannın söyledikleri, belki de onlann yapıtlan içinde özgün bulduğu birta- kım parçalardan derledigi bir kitap or- taya çıkanyor. Kimlerden parçalar al- dığını da biz roman boyunca tam ola- rak da öğrenemiyoruz. - Kahramanız Selami Hariciyazdığı yapıtı noktalama işaretlerine ve büyük- küçük harf kumlına uymadan yazıyor. Bunıı da kasıtlı yapıyor olsa gerek? - Evet, büyük harfi yalnız kitabın ba- şında, noktayı da yalnızda kitabın so- nunda buluyoruz. Dolayısıyla anlıyo- ruz ki yazann düşüncesi tam bir bütün ve parçalara ayrılmayan bir bütün. Bu bir aldanış büyük bir olasılıkla. Bu ko- nuda pek bir aynntıya girmiyoruz. - Harici'nin yazdığı dev yapıtı yakı- nmdakiler dahil kimse okumuyor! Ne- den? - Bir kendisi, bir de eşi, ona da Sela- mi Bey arada sırada kendisi okuyor. Bir de Selami Bey'in kitabı başkalann- dan parçalar alınarak oluşturulmuş ol- sa da, bütün bir yaşamın dökümü. Se- lami Bey öldükten sonra da çevredeki- ler tarafından yalnız ve yalnız bir nesne olarak ilgi uyandınyor. - Selami Harici diğerlerinden farkh, özgün bir yapıt ortaya koymaya çalısı- yor belki ama, bakıyoruz, yirmi dört bin yedi yüz on sekiz bin sayfalık bir çahşma koyuyor ortaya. Ironiyapıyor- Tahsin Yücel kitabını baslangıçta bir öykü olarak düşünmüs. Kltap yazmak Isteyen ama bir türlü bitiremeyen bir klşlnln Oy- küsü.. sunuz siz bir taraftan da burada ashn- da, öyle değil mi? Ya da yazann (Sade- ce SelamiHarici değil tabii) deli olma haliyle bir bağ mı kuruyorsunuz? - Bu konuda aslında çok da aynntıya girmek istemedim romanda. Çünkü görüyoruz ki, Selami Harici normal bir insan değil! Ama bir de okuyan, oku- duğunu anlayan, güzeli çirkini ayırt edebilen biri. Ama böyle bir tutkusu var. Ben de Selami Bey'in tutkusunu sergilemeye çalıştım. Bunlardan sonuç- lar çıkarmadım. - Demek istediğim, böylesine dev bir yapıt ortaya koymaya çalışan birinin ya dayazarlann deliliğe yakın birkarakte- re sahip olabileceğini mi gözler önüne serdiniz? Gerek biryazann, metne gösterdiği ilgiyle ailesine göstcrdiği ilgi arasındaki kıskançlık derecesine varan aynmını mı bizlerlepaylaştmız? - Bu türden mesajlar verme kaygım olmadı açıkçası ama tabii bu türden çı- kanmlar da yapılabilir hiç kuşkusuz. - Omeğin, Selami Bey'in eşi Zarife Harici'ye baktığımızda, sizin eşinizle olan yazar-eş ihşkisinigözler önüne ge- tirmek mümkün. Hatta bana geçmis sohbetlen'mizde söylediğiniz, "Birgün ölürsem, eşim beni ensemden tanıya- cak " tümcesi romanın bir yerinde de karşımıza çıkıyor... - Buradaki küçük bir benzerlik. Be- nim durumum daha değişik. Küçük bir çalışma odam var. Girdiğinde, en- semle karşı karşıya! Selami Harici'nin- ki Boğaz'a egemen bir yerde geniş bir oda. Ama o da masasının başında. Be- nim yüzüm pencereye, dışarıya dönük. Selami Bey, kararlı bir biçimde çalış- maya oturduğunda, her sabah kravatı- nı takıp, en güzel elbiselerini giyerek masasının başına oturduğu zamah ma- sayı duvara doğru çeviriyor. - Az önce sözünü ettim, bu romanda bir de yazann aile hayatını çok güzel irdeliyorsunuz... - Selami Bey, hayatını yazdığı yapıta verince, ailedeki herkes kendi hayatla- nnı kendi dünyalannda yaşamaya baş- lıyorlar. Babalanyla olan ilişkileri yok denecek kadar azalıyor. Selami Bey, ki- tabını bitirdiğinde dahi, bu iletişimsiz- likten dolayı belki de kimse ilgilenmi- yor. Durumlan oldukça iyi. Buna rağ- men sürekli eleştiriyorlar. Geçen yıllar sonucunda kısmen de olsa ilgi gösteri- yorlar, o da az önce sözünü ettiğimiz, biçimsel anlamda, eserin boyudarıyla, devasalığıyla ilgileniyorlar. Içeriğine dair kimscnin bir merakı olmuyor. - Sizin de tonmunıızla aranız çok iyi. Romanda da Selami Harici'nin torunu Lami, yülar sonra dedesinin yapıtı için aile içinde düşünsel anlamda en yoğun uğraşı gösteriyor. Yirmi dört bin yedi yüz on sekiz sayfalık kitabı incele- % S s meye, sonuna kadar okumaya ni- 2tel C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1051
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear