22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Charles Bukowski'den Pis Moruk itiraf Edlyor' Ayıkken okumayınız! Pls Moruk Itlraf Edlyor, Charles Bukowskl'nin (Heinrich Karl Bukovvsklnln) ölümünden sonra bulunan ve daha önce hlçbir yerde yayımlanmayan öy- külerinin toplamı. Kltapta, Bukovvski'nin aykırı tiplerl, ağzı bozuk ve çıkın- tı anlatımı ylne başrolde. Yazma eylemlnln hayat verlp biledlği Bukovvski, metlnlerde Itlraf ve salvolarıyla okuyucuyu sarsmaya devam ediyor. O All BULUNMAZ "Daktilom makineli lüfeğimdi ve do- luydu" "Çok uzun bir çtrakltk dönemınden geçmiftim. Tuzaklara dayanmak istemtj- tim; solumda jarap şijesi ve sağtmdaki radyoda, mesela, Mozart çalarken daklilo- nun baftnda ölmek." Charleı Bukovvski S iz Bukowski'yle karşılaştınız mı; karşılaştıysanız hangi şart- larda ve ne zaman bilinmez ama, o karşıma çıktığında yir- nıili yaşlann başındaydım. Elinde bir şarap kadehi, yanında şuh fakat unu- nu çoktan elemiş, üstelik eleğini de kaybetmiş bir kadın, belki de bir fa- hişc. Bukovvski pek alışık olunduğu iizere don atlet, bir kapının önünde dikil- miş, dergi sayfasından "Siz kimsiniz?" der gibi bakışlar fırlatıyordu. • * Yazdıklan da böyle bu adamın. Ne vakit nerede patlayacağı belli olmayan bir bom- ı ba gibi. "Pis moruk" Bukowski'yle karşı- laşmak, bir dergi sayfasında olsa bile, §ok ctkisi yaratabilir insanda; yazdıklannı oku- maya başlamak ise öncesinde derin bir so- luklanmayı gerektirir. Rahatsızlık duyabi- lirsiniz ilkin, ancak sormalisınız "Bu ada- mın ağzı neden bozuk?" diye. Sormazsa- nız, anlayamazsınız, anlayamadığınızda ıs- kalarsınız. . ^ # ^ , HAYATIN SESLERİ Bukowski'nin Pis Moruk İtiraf Ediyor kitabının alt başlığı "Şarap Lekeli Defter- den Bölümler." O deftere şarap bulaşma- saydı şaşılırdı zaten. Bukowski'nin el yakı- cılığı, bulaşmasından ileri geliyor. Şarap nasıl deftere bulaşmışsa, Bukovvski de in- san ve olaylara bulaşıyor. Pek çoğunu da yerlere çalıyor. 21. yüzyılın uyumsuzu o. "tnsanlar yaşlandıkça daha uzlaşmacı olur" demişti birisi. Bu, Bukovvski için ge- çerli değil. Ölümünden sonra bulunan ve hiçbir yerde yayımlanmamış öykülerinde yine sözünü esirgemiyor; gözünü sokağa, kenarda köşede kalan ve yenilen ama ken- di gibi insanlar arasında zaferler kazanmış kişilere dikiyor. Kahramanları kimi zaman uçuk, kimi zaman durgun fakat hep kınp döken cinsten. Kınp dökerek, tekdüzeliği alt etmek istiyorlar. Kamu güveni kazan- mak gibi bir amaçlan ise hiç yok! "Pis Moruk"un yapmaya çalıştığı belli: Duymak istenmeyeni söylemek, görülmek istenmeyeni de gözlerin içine sokrnak. Bir bakıma yalanın balonunu patlarmak. Ay- yaşlık, serserilik, fahişelik palavra; onlar so- kağın diliyle gerçeği hayatımıza itekleyen kahramanlar. Onlann ne bir Tann ne de kutsal lider arayışı var. Şiir, sokak ve hayatın kendisi hepsintn biricik yaşam alanı. Yaşayan ölü- lerden farklı yanlan da burada. Bukowski'nin tersliği anlatı ve kahra- manlanna da sinmiş. Üstelik kafası her da- SAYFA 10 im dumanlı bu tiplerin (aynı Bukovvski gi- bi) nerede ne söyleyeceği belli değil. Bir anlamda hepsi serseri mayın. Rahatsız edici olmalannı bir tarafa bırakalım, yırnk ka- rakterler. Öyle olmasalar kendilerini okut- malan da zorlaşırdı. Kahramanlannkine ek olarak, metinler- de de garip geçişler var. Çoğu zaman öykü ile deneme arasında bir yapıya sahipler. Bu özellik zihni zorlamıyor ama öyküden de- nemeye, denemeden öyküye bir dalgalan- ma yaratıyor. YERALTINDAKİ BUKOVVSKİ Kitaba ismini veren öyküye gelip dayan- dığımızda, Bukowski'nin geçmişine dönüp itiraflara başladığını görüyoruz. Babasının haşinliğinden tutun da annesinin buna ses çıkarmayışına, yediği dayaklardan baba nefretine dek bir dolu itiraf. Kabadayılığı- nın altındaki hiçbir zaman dolmayacak boşluk bunlardan kaynaklanıyor. Geçmiş, Bukovvski için bir hapishane; duvar ve par- maklıklan yıkıp gitmenin yolu ise saldır- mak. Aslında Bukovvski'nin saldınsı savunma demek genellikle. Erişilmez alanlar yaratıp, onlan korumak için ağzını bozuyor. Yani kendini koruyor ve sürekli kendiyle yanşı- yor. Bukovvski, hırçın kişiliğini ilginç bir me- • taforla tanunlıyor: "lçiyorum, başım dakti- lonun üzerine düşüyor; yastığım o benim. Ben yeraltıyım, tek başıma ve ne yapacağı- mı bilmiyorum. Bu yüzden bunu yazıp sar- hoş oluyorum, özetle." Los Angeles'ı anlatışı da, kendisini anla- tışıyla benzerlikler taşıyor: "Kent merkezi- ne inip belediye binasını, bütün nezih ve değerli insanlan gördüğünde, kasvete ka- pılma. Açlık çeken, ayyaş, çadak ve muciz- evî bir insan ırkı yaşıyor bu kentte. Çoğunu gördüm ben. Onlardan biriyim. Yenileri de olacak. Bu kent teslim olmadı henüz. Ölümden önce gelen ölüm tiksinç." Şiire hayran ve kendisi de şiir karalayan Bukovvski'nin, Amerika'daki dize çılgınlı- ğına dair de birkaç zehir zemberek sözü var: "Postamdan sayısız küçük dergi çıkı- yor, ısmarlanmamış, istenmemiş. Şöyle bir göz atanm. Koca bir hiçlik. Sanıyorum ça- ğunızın mucizesi bu kadar çok insanın hiç- bir anlama gelmeyen o kadar çok sözcüğü kâğıda dökebilmesi. Deneyin bir gün. Hiç- bir anlama gelmeyen sözcükler yazmak im- kânsızdır neredeyse, ama onlar yapabiliyor, hem de süreklilik ve insafsızlıkla." Bukovvski, kıçı kırık romancı, öykü yaza- n ve şairleri hedef tahtasına yerleştirirken, sanata ilgi duyanlan da şöyle resmeder: "Sanata ilgi duyan kesim her zaman edep- sizdir. Sanatçıya ürettiği işten ziyade yaşam tarzından ötürü ilgi duyar. Özellikle kaçık- lara, katillere, intiharcılara, aç ve yoksulla- ra..." Bazı satırlarda, zihnini nasıl nadasa bı- raktığmı anlatan Bukovvski, monoton çalış- ma yöntemini, düşünmeyi bırakmak için hiçbir zaman tercih etmeyeceğini belirtir. Çakşmak, düşünmeyi sevmemenin meşru- laştıncı etkeni olamaz ona göre. Program- lanmış hayat, Bukovvski için tarn bir işken- cedir; buna kendini kaptıranlara ise "yaşa- yan ölü" der. Bukovvski'ye bakınca, amuda kalkan bir adamın, yazdıklanyla yaşamı o açıdan yo- rumlayışına rastlamak da mümkün. Söz- cükleri ve dolayısıyla eylemleri tepetaklak. "YALNIZUK EN BÜYÜK KOZUMDU" Tepetaklak olan yaşamı her şeyin ötesin- de ve onun yaratımının kaynağı da bu; onun yaratıcılığı harcamak: "Savaşlar ve yıllar sürdü ve kaçık sevgililer ve kaçık an- lamsız işler. Yirmi yıllık bir ziyanı nasıl an- laor ki insan? Bir saniyede. Çok kolay. Yıl- lar, harcanmak içindir." Bazı saârlarda. zlhnlnl nasıl nadasa bıraktıOını anlatan Bukovvski, monoton çalısma yontemlnl, dü$ünmeyl bı- rakmak lcln hiçbir zaman tercih etmeyeceoinl belirtir. Programlanmıs hayat, onun için tam bir ı$kencedlr; bu- na kendini kaptıranlara İse "yasayan Olü' der. Söz ettiği o yıllan, öykülerine yedirir, ba- zen doğrudan anlatırken sefilliği tadar; hat- ta öyle anlar olur ki, yazdığı daktiloyu rehin verir. Ama defterini lekeleyen şarabı ve yol- luk niyetine birası hep yanı başındadır. Ağ- zı iyiden iyiye bozulur, küfürbazlığı artar. Hipodrom delisi Bukov/ski'yi "dizginle- yen" iki şey yazmak ve içmek. Sözcükleri yaşatıp öldürürken, atlarla beraber bu ikisi ona eşlik eder. Kitapta bunu çokça vurgu- luyor. Sonunda, kendini tanımlayan şu cümle- leri kuruyor: "Insanm dili nerede ve nasıl yaşadığına bağlıdır. Ben hayatımın büyük bölümünü berduşluk yaparak ve âdi işler- de çalışarak geçirdim. Duyduğum konuş- malar bilgece değildi. Yaşadığım yıllann üst sınıftan insanlarla kurulmuş ilişkilerle süslü olduğu da söylenemezdi. Gübre çu- kurunun dibindeydim. Biraz deliydim, fa- kat tuhaf bir delilik söz konusuydu, çünkü besliyordum deliliğimi. Aklımın serbestçe gezinmesine izin veriyordum, kendi kıçını ısırmasına. tçgüdülerimi dinledim, önyargı- larımı besledim. Yalnızlık en büyük ko- zumdu. Gerçekliğimi şişirebilmek için yal- nızlığa ihtiyacım vardı. Aylaklığa çok bü- yük değer veriyordum; benim bağımlılığım da buydu. Kendimle yalnız kalmak mabe- dimdi (...) Zaman için her şeyden feragat ettün. Ana akımın dışında kalabilmek için. Günde bir gofretle yetinirdim genellikle. En büyük masrafım bir şişe ucuz şaraptı. Kendi sigaramı sarardım ve yüzlerce öykü yazdım, çoğu tükenmez kalemle. Daktilo- mun rehmcide geçirdiği zaman benimle geçirdiği zamandan fazlaydı (...) Ne yaptı- ğımı bilmiyor, ama yine de yapmaya devam ediyordum. Kişisel tannmın üzerine fırlat- tım kendimi: Yalınlık. Ne kadar sıkı ve ya- lın yazarsan, hata ve yalan olasılığı o kadar azalıyordu. Deha, karmaşık bir şeyi yalın biçimde ifade yeteneği olabilirdi. Mermiy- di sözcükler, güneş ışınlanydı; sözcükler, kaderin ve yıkımın çatlaklanndan geçebili- yordu. Oynadım sözcüklerle." Pis Moruk İtirafEdiyor, cenaze törenin- de herkes aglarken kahkahalara boğulan bir adamı andınyor. Belli zaman sonra okuyanın midesinde kasılmalara yol açabi- liyor. Metinlerin sarsıcılığmın yanında, Bu- kovvski'nin attığı yumruklar da bunu arttı- nyor. Yazılanlardan, onun yumruk atmayı öğ- renmesinin uzun sürmediğini de öğreniyo- ruz. Çünkü Bukovvski, hem yaşam tarzı hem de yazdıklan nedeniyle pek çok yum- i ruk yer. Yedikleri, gerek savunma gerekse : saldın amaçlı yazılar olarak geri döner. Bu i da onun kendine özgü biçemini yaratması- ! na yardım eder; birilerini, hatta hiç azım- sanmayacak önemli bir kitleyi çileden çı- karsada. I bulunmaz_ali@hotmail.com j http://bulunmazali81.blogspot.com I Pis Moruk ttiraf Ediyor/ Charles Bu- kowski/ Çeviren: Avi Pardo/Parantez Yayınîan/ 256 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 5 1
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear