Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
Sahıbı Cumnunyet Maıbaacılık \c Gazctecıtık Turk •'Vnonırn Şırke:ı adına
Nadir Nadı 0 Genel ^a>ın Muduru Hısaa CemaJ. Muessese Muduru
Etninf l**klıgil. "ıaz: I>lerı Muduru. Oka> Goaensın, 0 Haber Merkezı
Muduru Yılçin Bay*r. Sa>fa Duzenı Yonetmenı Mı *cw £ Temsıicıler
ANKARA \hmet Tan, İZMIR Hıkncf Çdinkı», AD\N* Çeun \igenoglu
U Poünkj Ce»»l 8«>l«*tıç. !>ş Haberkr E/fna Bakı. Ekonoım Oafu Tarta*. 1; Sendıka ^«knu Kıttu, kjiıur CeW l«Hf
lyanbul hUbericr k«Mal Kaç«fc. EğKirr Gncn Ş*)ba. >ur Hıberlcn Serdet Dofu, Spot Danrçmuı Ih^llııih Iflctteaa.
Dı7t Vu ar I m n Çal^kftn Xray,ı-ma ?ak» *lp«?. Dtucbmc 4M»Uah t u * ı # koordınator Ahaci fcorafaaa 0 Mü
[g« Lrol Lrluı 0 Mu-ıasehe Bolrnt Ve«e* # Bjue PLuıJanu Srvfi Chmubcşeotta 0 Reklam Aj»c T<m» 0 Ek Yavıriar
Hnlta \k»ol ^ Ida'e Hıltoıa G«rrr 0 \,leıme Ondcr Çdık f Bı gı Esiem Natf luJ 0 Ptrsonei St>fi
tuLin Aurv/u Başkan Nadır Nadı
Okti) \kbal. talçıı Bam. Hasuı
Ctıul. Hıkaet Çrlıakt)* Ok*j
Goarn*iR Ifnr Muuı. llhu
Sefcak, Alı ! m n , Ahaeı !»•
Burotar
0? 6? 0
towı Cıunhunyet Matbaacıbk ve GuctcaSk TA.Ş. Tıirkocagı Cad 39/41 Câ4*lo#lu
PK 246 Isıanbul TeL* 512 05 05 (20 b*ı), TeteJL 22246, Fax (!) 526 60 72 0
A ı n Zıva GokaJp Bh Inkılap & No 19-4, Td 133 I! 41-4" Tdes. 42344, Fax (4) 133
t » r H Zıya BK 1352 S. 2/3, Tct 13 12 30. Tdex 52359 Fax (51) 19 53 60
Inonü Cad 1)9 S No 1 Kai 1. Td 19 r 52 (4 h«) Td« 62155 Fıx :"!) 19 25 ^
TAKVİM: 21 NISAN 1991 İmsak: 4.35 Guneş: 6.10 Oğle: 13.08 İkindi: 16.53 Akşam: 19.56 Yatsı: 21.23
1949'da ölen Mariano Fortuny, ince ve akıcı plilerinin sırrını beraberinde götürdü
Fortuny'nin rönesans btiyüsü
Forfuny'nin ünlü Delphos kıyafetlerinden biri. Rudolph Valentino'nua
kansı Nataeha Rambova'nın sırtında.
Mariano Fortuny kumaş dokumalannda sofîstike bir teknik uyguladı.
îpekler, brokarlar, kadifeler onun elinde bir başka derinlik, bir başka
akıcılık kazandı. Onun plileri öyle ince, öyle akıcıydı ki... Biçimde bir
değişiklik yoktu. Klasikti. Yunan heykelleri gibiydi.
NECLÂ SEYHUN
Heyecanlanmadım desem yalan olur. Beni "başka bir şey" in beklediğini biliyordum bu kapının
ardında. Mağaza ana baba giinü. Yürüyen merdivenler, asansörler durmaksızın inip çıkıyor.
Yüzlerce, binlerce insan akıyor katlar arasında. Kadınlı erkekli. Her yaştan.
Çılgın bir seçme, bir alma yarışı. Eşarplar, çoraplar, takılar, tişörtler, pabuçlar, gece elbiseleri,
tayyörler, trençkotlar, kurkler, çamaşırlar, hediyelikler bir bir elleniyor, bir bir deneniyor. Bir an
kovanı uğultusu. Başı tutuyor insanın. Ama bu kapı... Printemps mağazasının
dördüncü katındakı bu kapı üstünde Mariano Fortuny yazıyor. Mariano Fortuny...
Kapıdaki görevliyi geçip içeri gıriyorum. Ve... Birden her şey değişiyor. Bir zaman tünelinden geçmiş
gibiyim. Bir kapı, beni bir başka dünyanın ortasına bırakıyor. Beklediğimden de öte. Bugünün
dünyası çiğ ışıkları, güriUtusü, uğultusu, sorunları ile kapının dışında kalıyor.
Içersi bir tapınak kadar sessiz. önce, gözlerimin alacakaranlığa ahşmasını bekliyorum. Sonra bir
buyülii dünya seriliyor gözlerimin önune... Soluk kesici... Mariano Fortuny'nin bir adı da "Venedik
büyiicttsii" zaten. Burada sergilenen o büyü işte.
Alacakaranlığın ortasında spotların yumuşak, ölgün ışığı yer yer bir gece elbisesini, bir görkemli
tiyatro kostümünu, bir sararmış fotoğrafı, bir yarım bırakılmış labloyu, bir şövaJeyi, bir koltuğun
üstüne atılmış olağanüstü emprime, kabartma bir kadifeyi aydınlatıyor.
Nedir sergilenen?.. Kimdir Mariano Fortuny? Bir tiyatro kostümcüsü mü?.. Bir modacı mı?.. Bir
kumaşçı mı?.. Bir gravürcü, bir ressam, bir heykeltıraş, bir kimyager, bir dekoratör, bir mimar mı?
Her biri ve hepsi. Mariano Fortuny sanatın tek dalıyla yetinmeyen olağanüstü bir yaratıcı.
Bu dahi Italyan sanatçı, 1871 yıhnda İspanya'da Granada'da doğdu. Ailesinde ünlü ressamlar vardı.
1874'te babası ölünce, annesi onu ve kızkardeşini alarak Paris'e gitti. Oğlunun anistik yeteneklerini
destekledi. Fortuny orada amcası Raymundo'nun yanında çabşmaya başladı. Amca Belle Epoque'un
ünlü portre ressamlarından biriydi.
Aile 1889'da Venedik'e yerleşti. Mariano Fortuny orada akademiye girdi. Bir yandan da ünlü
ressamların tablolarını kopya ediyordu. Sanatın her dalına büyük bir tutku duyuyordu. Tek bir
konu yetmiyordu ona. Fotoğraf, dekor, heykel, kostüm, ışık... Stüdyolan reflektörle yepyeni bir
sıstemle aydınlatmayı başardı. Opera, tiyatro ve müzelerde uyguladı bu yöntemi. Tiyatro, büyuk
aşkıydı. Tiyatro, opera kostümlerine verdi kendisini.
Kimya ile ilgiliydi. Yepyeni teknikler buldu. Kumaş dokumalannda sofistike bir teknik uyguladı.
lpekler, brokarlar, kadifeler onun elinde bir başka derinlik, bir başka akıcılık kazanırdı.
1906 yıhnda Venedik'teki Büyük Kanal'da Orfei Sarayı'na yerleşti. Kendi zevkine göre yeniden
düzenledi bu sarayı. Kumaslarla, sanat eserleri ile bezedi. Kocaman bir atölye hazırladı kendine
Bugün bu saray Fortuny Sarayı olarak biliniyor.
Venedikli ressam Carpaccio'nun tablolanndan, renklerinden çok esinlendi Fortuny. Modaya yöneldi.
Kendine özgü bir modaydı bu. Rönesans ve ortaçağ esin kaynağıydı. Antik Yunan'a hayrandı. Antik
heykellerin drapelerini anımsatan eşsiz elbiseler yaptı. Kendine özgü bir pli tekniği vardı: Fortuny
plileri. öyle ince, öyle akıcıydı ki bu plili elbiseler... Biçiminde bir değişiklik yoktu. Klasikti, Yunan
heykelleri gibiydi modelleri.
1920'den 1940'a kadar hep bu elbiseleri yaptı. Klasik anlamda bir modacı denemezdi ona. Ama ne
sükseydi o!.. Gardrobunda bir veya birkaç Fortuny elbisesi olmayan kadına kelimenin tam anlamı ile
şık denemezdi o dönemlerde.
"Delphos" adını verdiği bu elbiseleri öyle şiirli, öyle akıcı, öyle elastiki, öyle yumusaktı ki...
Elbiselerin yaka ve kol kenarlannı, dikişleri mat Murano boncuklan ile bezeli kordonlar çevrelerdi.
O günden bu yana onun o ünlü plileri pek çok modacıyı etkiledi. Kopya etmeye çabaladılar onu.
Ama faydasızdı. 1949'da öldüğünde tekniğinin sırrını, beraberinde götürdü. "Bütün kapıiar kilitli.
Anahtar Tann'da kaldı..."
Bugün koleksiyoncular onun elbiselerini elde etmek için akıl dışı paralar öduyorlar.
Sergiyi gezerken bu elbiseleri görmek heyecan veriyor insana. Alacakaranlıkta ışık beneklerinin
aydınlattığı "DeJpbos"lar... Deniz köpüğu renginde şafak pembesi...
O görkemli tiyatro kostümleri, Butterfly'lar, Turandot'lar, Makbet'ler... Ürpertici bir güzellik var
hepsinde... Sergide Venedik'in rutubetli saraylarını anımsatır giz dolu bir hava... Orfei Sarayı'ndan
bir esinti... Bu esintide ışık beneklerinde Delphos'lar, ortaçağ kaftanlan, miraari çizimler,
fotoğraflar, tablolar, boya potası içinde fırçalar... Bitiriknemiş yarım bir desen...
Bu bitirilmemiş deseni bitireceksin, değil mi Fortuny?.. Onu sonsuza dek yarım bırakmayacaksın
öyle?..
Resimlerinde alaycı gülümsüyordu Fortuny.
Zaman tünelinin girişine gelmiştim gene. Kapıda durakladım bir an. Iki zaman arasındaydım. Bir
yanda büyük ustalıkiar vardı, eşine bir daha rastlanmaz türden. Büyük aşklar, büyük nefretler,
büyük tutkular, büyük guzellikler...
Bir yanda yaşama sevinci. Yalın, çarpıcı, kolay... Plastik aksesuarlar, lastik pabuçlar giyilip
çıkanhyordu bir bir. Her şey elleniyordu, her şey deneniyordu. Bir gürültü, bir şamata. Bir başka
yasama biçimi.
Seçme olanağım yoktu. Kalabalığa doğru yürüdüm.
Mariano Fortuny'nin elastiki, yumuşacık modeUerin-
den biri. O ünlü piiler pekçok modacıyı etkiledi.
Liberation'un raporıa
24 ülkede
200 gazeteci
hapis
MİNE G. SAULNIER ~
PABtS — Fransa'daki 'Sı-
nırsız Mubabirier Biriiği' RSF,
dunyada ilk kez basın ozgür-
lüğünun gündeme geldiği bir
tarih olarak 20 nisanı göster-
di. Birlik, 1981 yıhnda New
York Times'ın esİci yöneticile-
rinden James C. Goodak'in
kurduğu 'Gazetedleri Koruma
Derneği'nin benzeri bir nitelik
taşıyor.
Basın özgürlüğünün 'ilk*
günü olarak kutlanan dün, söz
konusu girişim tüm Fransız
basın organlarıhca desteklen-
di ve günlük gazeteler başya-
zılarını basın ve gazetecilerin
meslekte karşılaştıklan sorun-
lara ayırdılar.
Uluslararası Basın Özgürlü-
ğu Günu, Fransız Iletişim Ba-
kanı Catherine Tasca ve
UNESCO Genel Müdürü Fe-
derico Mayor'un desteğiyle bir
dizi etkinliklere sahne oldu.
Liberation gazetesi 'Sınırsız
Muhabirler Biriiği' ile hareket
ederek, dünyada basın özgür-
lüğii 1991 bilançosunu dünden
beri satışa sunmuş bulunuyor.
Söz konusu 'bilanço' bu yıla
kadar yalnızca profesyonelle-
re sunulan bir rapor iken, bu
yıl Liberation gazetesinin ver-
diği yeni biçimiyle belli bir ki-
tapçıda (FNAC şubeleri) okur
piyasasına veriliyor.
Bu raporda 103 ulke büyü-
tece alınmış. 1990 yıhnda 40
gazeteci öldürülmüş, dünyada
1989 yıhnda 71, 1988'de 57,
1987'de 55 olduğu düşunüle-
cek olursa, 1990 yılının daha
az gazetecinin kanıyla sulandı-
ğa söylenebilir. Rapor, 'rahat-
sız eden basını susturmak için
en etkili yolun hâlâ cinayef
oluşunun altını çizi>or.
24 ülkede 200 gazeteci hapis
bulunuyor. Af öncesi sayılar-
la 'Kürt somnuna dokunduk-
lan için' içeride bulunan Türk
gazetecilerinin sayısı, bu bel-
gede 28 olarak gösteriliyor.
Iran'da 41, İsrail'de 25, "Su-
dan'da 15 gazeteci demir par-
makhklar ardında. Fakat ga-
zeteci katli ve hapsi konusun-
da Güney Amerika ülkeleri
başta geliyor.
YehudiMenuhin, doğumgününü yann Londra Kraliyet Festival Salonu'nda kutlayacak
Kemanın büyük ııstası 75 yaşındaMenuhin, çağımızın
en ünlü birkaç keman
virtüozundan biri.
Aynı zamanda
orkestra şefı,
hümanist, fılozof,
yoga ve sağlık uzmanı
gibi sıfatlarıyla
tanınan Menuhin'in
diğer bir yönü de
barış savaşımcısı olması.
Ünlü kemancının
doğumgünü nedeniyle
yayımlanan
"Menuhin: Bir Aile
Portresi" adlı kitapta,
Menuhin'in
"çocuklarının
mutluluğunu kendi
kariyerine kurban
ettiği" şeklindeki
savlar, sanatçıya zor
günler yaşattı.
Kiıltür Servisi — Çağımızın
en ünlü birkaç keman virtüo-
zundan biri, orkestra şefi, hü-
manist, filozof, yoga ve sağlık
uzmanı, yılmak bilmeyen barış
savaşımcısı. Yann 75 yaşına ba-
sacak olan Yefaudi Menuhin'in
ilk ağızda akla gelen sıfatları
bunlar.
ABD'ye Rusya'dan göç eden
bir ailenin çocuğu olarak
1916'da New York'ta dünyaya
gelen Yehudi Menuhin, 75. do-
ğumgünunü yarın Londra'da
Kraliyet Festival Salonu'nda
kutlayacak.
Daha 7 yaşındayken San
Francisco'da Mendelssohn'un
Keman Konçertosunu seslendir-
diği konserle büyük bir heyecan
uyandıran Menuhin, 75 yaşının
kutlanacağı konserde once Vla-
dimir Ashkenazy'nin yönetece-
ği Kraliyet Filarmoni Orkestra-
sı eşliğinde Beethoven'ın iki ke-
man romansını yorumlayacak.
Daha sonra Menuhin'in yö-
neteceği orkestra ve koro, Sov-
yet besteci Rodyon Sçedrin'in
Menuhin için bestelediği
"Yakanş" adlı yeni bir yapıtı ve
Beethoven'ın 9. Senfonisini ses-
lendirecek.
75. yaşının eşiğinde oldukça
MENUHİN-"Vivaldi ve Beethoven konçertoları çalmak bana keyifli geliyor. Bn yaşU Paganini çalmak içimden gelmiyor."
zor günler yaşadı Menuhin. Yo-
netmen ve yazar Tony Palmer'-
ın kaleme aldığı "Menuhin: Biı
Aile Portresi" adlı kitap, ünlü
müzisyenin doğumgünü kutla-
maları sırasında yayımlanacak-
tı. Ancak Palmer'uı kitapta Me-
nuhin'in annesi Marutha ve
oğullan Krov ile Gerard ile il-
gili olarak ortaya attığı savlar iş-
leri karıştırıverdi.
Palmer, Menuhin'in çocuk-
luk ve gençlik dönemlerine an-
nesi Marutha'nın tümden ege-
men olduğunu, ayrıca Menu-
hin'in çocuklarının mutluluğu-
nu kendi kariyerine "kurban
ettiğini" ileri sürüyordu.
Sir Yehudi ve avukatları, son
dakikada duruma el koydular,
yasal yollara başvurabilecekle-
rini soyleyerek kitabın yayınını
durdurdular. Ne var ki yine Pal-
mer'ın hazırladığı filmin 4. Ka-
nal'da gösterilmesini engelleye-
mediler.
Gerek filmde, gerek kitapta,
Menuhin'in yaşamının onemli
bir bölümünü annesinin buyru-
ğu altında geçirdiği, üniü kon-
serlerden önce ilk kansı Nola
Nicholas'Ia cinsel ilişkide bulun-
masını annesinin önlediği, Me-
nuhin'in bu ilk evliliğinden olan
iki çocuğunu kendi sanat yaşa-
mı uğruna ihmal ettiği ve mut-
suz kıldığı ileri surülüyordu.
Menuhin ise, "European"dan
Peter Donnelly ve "New York
Times"dan Craig R. Whitney'le
yaptığı söyleşilerde, Palmer'a
bu kadar guvenmekle büyük bir
hata yaptığını soylüyor:
"Filrai seyredince çılgına
döndüm. Çıinkü tamamen gii-
venmiştim ona. Aslında Tony
Palmer, çok yetenekli ve gerçek
bir profesyonel. Ama benim bü-
tün yaşamımı kendi düşgücü-
nün bir üriinüne donüştürmüş.
Büyük saygı duyduğum annem
ve babamla ilgili anlattıklannı
duyunca kendimi ihanete uğra-
mış hissettim."
Menuhin. Nevv York'ta,
Londra'da, Paris'te ve Berlin'-
de konserler verdiğinde Jaha 13
yaşındaydı. New York'ta Beet-
hoven'ın Keman Konçertosunu
çaldıktan sonra, Menuhin için
bir eleştirmen şoyle demişti: "11
yaşında bir cocuk, bu muziğin
olağanüstü yorumcularıyla ay-
nı duzeyde sayılmayı kesinlikie
hak etti!"' Peki, Menuhin'in ço-
cukluğunun bu "altın çağı" as-
lında dinmek bilmeyen acılarla
yuklu yalnızlık dönemi miydi?
"Bu çok saçma" diyor Yehu-
di Menuhin, "Avncanklı bir ço-
cukluğum oldu. Annemle ba-
bam beni çok seviyorlardı, ba-
na çok baglıydılar. Hep seyahat
ediyorduk. tki kızkardeşinıle de
mutluydum. AUem için çok
önemliydim. EJeştirmenlerin ve
gazetecilerin hakkımda yazdık-
larını bana hiç göstermivorlar-
dı. Alkış ve övgü toplamam için
değil, müzikte en iyisini yap-
mam için yetiştirmişlerdi beni."
Buna karşılık, VVagner ve öte-
ki muzisyenlerle ilgili fılm bi-
yografileri de tartışmaJara yol
açmış olan Tony Palmer, ama-
cının Menuhin'in dehasının
kaynağını keşfetmek olduğunu
soylüyor. Öte yandan, Palmer,
filminde ve kitabında, Menu-
hin'in ilk kansı Avustralyalı No-
la Nicholas'tan aynlmak zorun-
da kaldığında çektiği acının ve
Belsen toplama kampından kur-
tulanlara verdiği konserin onun
yaşamında belirleyici önem ta-
şıdığını vurguluyor.
Menuhin ise "Palmer kafa-
sında bir hikâye kuımuş" diyor.
"Hikâyenin doruk noktası, be-
nim 5 yıl siiren ilk evliliğim.
Ama 43 yıldır Diana'yla evli ol-
duğumu unutuyor. Belsen top-
lama kampına gelince! Bu da
bir başka saçmalık. Bakın, ben
o zaman da acı çekmek, insan-
lann canına kıymak, soykınm
nedir biliyordum. Kuşkusuz
Belsen çok korkunç, nerdeyse
inanılmaz bir öraekti. Ama ya-
şamımızın akışını değiştirdiği
söylenemez. Böyle şeyleri daha
önce de biliyordum, daha son-
ra da tanık oldura. Bugün de ts-
raillilerle konuşurken, onlara.
Filistinlilere karşı olan yüküm-
lülüklerini anımsaüyorum. Gör-
düğünüz gibi, filmde her şey
kaynayıp ghmiş!"
Menuhin'e bakılırsa, oğulla-
rına karşı "kötü bir baba" ol-
duğu yolundaki sav da saçma!
Krov ve Gerard, Tony Palmer'-
la saatlerce konuşmuşlar: "Ba-
bamızı daha çok görmek ister-
dik gibisinden bazı şeyler sovle-
miş olabilirler. Ama sürekli se-
yahat eden bir işadamı ya da de-
nizcinin çocukları da boyle soy-
leyebilir. Sanatçı da doğal ola-
rak çok seyahat eder. Çocuklar
çok güzel şeyler anlatmışlar, bu-
nu bilivorum. Ama Palmer on-
ları almamış. Her şey çarpıtıl-
mış. Sıcaklık, sevgi, bağlılık yok
edilmis..."
Ama Menuhin'i mutlu ede-
cek gelişmeler de var. Piyanist
ve radyo progranKisı David Du-
bai'nin hazırladığı "Menuhin'-
le Konuşmalar" adlı kitap, kı-
sa bir süre önce yayımlandı.
Menuhin kitaptan memnun.
Efsanevi kemancı, genç öğ-
rencilerine öğretmeye çalıştığı
en onemli şeyin uslup anlayışı
olduğunu soylüyor. Menuhin'e
göre, genç müzisyenler genellik-
le notaları açık seçik ve temiz
çalıyorlar, ama klasik müzik yo-
rumu gerektiriyor. 7 yaşından
beri, yani tam 68 yıldır konser
veren Menuhin, "Bu yaşunda
Paganini çalmak gelmiyor
içimden" diyor. "Ama oda mü-
ziği yapmak, Vivaldi'nin kon-
çertolannı, Beethoven konçer-
toyu çalmak bana daha keyifli
geliyor. Artık müziğim bu doğ-
rultuda. Bir de hocalık tabii!"
İngiltere'de 1965'te şövalye-
lik nişanı alan, ama "sir" un-
vanını ancak 1985'te Ingiliz
yurttaşı olduktan sonra alabilen
Yehudi Menuhin, şimdilerde
kendi adına duzenlenen iki ulus-
lararası yarışmada jüri üyeliği
yapıyor, Ingiltere'deki Yehudi
Menuhin Müzik Okulu'nda ve
Isviçre'deki Uluslararası Menu-
hin Müzik Akademisi'nde ders-
lerini sürdürüyor.
Menuhin, kendinden genç
bazı kemancüardan söz eder-
ken, onları geyşalara ya da sa-
muraylara benzetiyor:
"Brahms'ın Keman Konçerto-
sunu ya hiçbir sınır tanımadan
paramparça ediyoriar ya da yal-
nızca notalan çalıyorlar." Ama
Menuhin daha genç kuşaklar-
dan Sovyet Vladimir Spivakov
ile Yuri Başmet ve Amerikalı
Robert McDuffie'nin hayranla-
n arasında.
Şu sıralar hem Amerikan
hem Ingiüz yurttaşı hem de fah-
ri İsviçre vatandaşı olan Menu-
hin, en çok hükümetlerin kültür
bütçelerinde kısıntı yapmalann-
dan yakınıyor:
"Hemen bütün ülkelerin yö-
neticileri, vergi indirimi yapraa-
ya hiçbir zaman yanaşmıyoriar.
Ama iş kültür ve sanat bütçele-
rini kısmaya gelince, hiç sonın
çıkmıyor. Uğruada yaşamaya
değer ne varsa rahatlıkla kısıt-
lanabiliyor!.."
Pamukkale'ye
travertenler
• ANKARA (AA) —
UNESCO'nun Dünya Miras
Listesi'ne almaya değer
gördüğü Pamukkale'nin
geleceğini belirleyecek özel
koruma imar planının
hazırlıkları sürerken, jeoloji
uzmanlan Pamukkale'nin
doğal suyu ile yeni
travertenler
oluşturulabileceğini
saptadılar. Kültür ve Tabiat
Varhklarını Koruma Genel
Müdürü Altan Akat,
Denizli Valiliği ile ortaklaşa
yaptırdıklan koruma amaçlı
imar planının bu ay
sonunda sonuçlanacağını,
bu plan gereğince bütün
çalışmaiarı yeruden organize
edeceklerini söyledi. Akat,
Pamukkale'yi kültürel
değerleri ve doğal
güzellikleri bozulmadan
kurtarma çabası içinde
olduklannı belirterek "Plan
bize, buradaki otellerin
kaldırılmasını önşart
getirirse, yapUacak bir
anlaşma ve devlet finansıyla
bu otellerin başka yere
nakledilmesi söz konusu
olabilecek" diye konuştu.
Kirlilik astım
yapıyor
• İZMİR (ANKA) —
Hava kirliliğinin artmasına
paraJel olarak son 20 yılda
Turkiye'deki astımlı hasta
sayısının 7.5 kat arttığı
bildirildi. Ege Üniversitesi
Tıp Fakultesi Göğüs
Hastalıkları Anabilim Dalı
Öğretim Üyesi Prof. Ülkü
Bayındır, astım hastalığının
oluşum nedenleri hakkında
son yıllarda değerli bilgiler
elde edildiğini belirtti.
Bayındır, küçük çocuklarda
ve gençlerde görülen
astıma, hava kirliliğinin
yanı sıra genetik faktörlerin
de yol açtığına dikkat
çekerek "Yirmi yıl önce
toplumumuzun binde beşi
astımlıyken, bugün bu oran
yüzde ikiden daha fazla.
Bu artışın en büyük nedeni
de hava kirliliği" dedi.
Bilgisayar
sempozyuınu
• ANKARA (UBA) —
TMMOB Elektrik
Mühendisleri Odası Bursa
Şubesi'nce duzenlenen
Bursa 3. Bilgisayar ve
Haberleşme Sempozyumu
24 nisanda başlayacak.
Sempozyum, Türkiye'de
bilgisayar ve haberleşme
sistemlerinin bugünkü
düzeyinin belirlenmesi, bu
alandaki bilimsel ve
teknolojik gelişmelerin
tartışılması, bilgisayar
sektörü ve haberleşme
sanayiinin ülke yaranna
gelişmesi ve yapılan
çalışmaların kamuoyuna
duyurulması amacıyla
düzenleniyor.
Sempozyumun birinci
oturumunda başkanlığı,
Uludağ Üniversitesi
MUhendislik Fakultesi
Elektronik Mühendisliği
Bölüm Başkanı Prof. Aü
Oktay yapacak.
Doğal kaynağa
Sovyet destegi
• ANKARA (ANKA) —
Turkiye'deki doğal
kaynaklann incelenmesinde
Sovyetler Biriiği ile işbirliği
yapılacak. Türkiye ile
Sovyetler Biriiği arasında
imzaJanan 1991-1992 yıllan
bilimsel ve teknik işbirliği
uygulama programı
Bakanlar Kurulu'nca
onaylanarak Resmi
Gazete'de yayımlandı. Bu
program uyannca yapılacak
işbirliği çerçevesinde Sovyet
uzay araçlarından çekilen
Türk topraklan resimleri
Türkiye'ye verilecek.
Karalahana
sarması
• RİZE (AA) — 22-29
nisan tarihleri arasında
kutlanacak olan Turizm
Haftası dolayısıyla Rize*de
yöre yemeklerini tanıtmak
ve kalıcılığını sağlamak
amacıyla "karalahana
sarması" yanşması
düzenlendi. îl Turizm
Müdürü Atilla
Karahasanoğlu konuyla
ilgili olarak yaptığı
açıklamada, "karalahana
sarması"nın yörenin önde
gelen yemeklerinden biri
olduğunu belirtti.
Karahasanoğlu, yarışmaya
isteyen herkesin
katılabileceğini kaydederek
"Yarışma 24 nisan
çarşamba günü Ticaret
Lisesi salonunda yapılacak.
Bir tencere yemekle
katılabilecek yanşmacılara
bir rumuz verilecek ve
sarmanın tadı, şekli ve iç
malzemesinin uyumuna
göre değerlendirme
yapılacak " diye konuştu.