18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21NİSAN1991 DIŞHABERLER CUMHURİYET/ll Bakerm tııru stirüyor • Dış Haberler Servisi — ABD Dışişleri Bakanı James Baker, dün Ürdün Kralı Huseyin ile bir görüşme yaptı. Baker, görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, görüşmenin "Çok yararlı ve verimli olduğunu" söyledi, ancak ayrıntüı bilgi vermedi. Baker daha sonra Mısır'a gitti. Bu arada, James Baker'm, özerk Filistin hükümetinin kunılması için 3 yıllık bir ara dönem önerdiği ileri sürüldü. Isminin açıklanmasını istemeyen bir Filistinli yetkili, Baker'm bu öneriyi Ürdün Kralı Hüseyin'e sunduğunu belirterek bu geçici dönemin ardından Ürdün ile konfederasyon veya federasyon kurulacağını kaydetti. ABD ve Ürdün heyetine yakın bir kaynak, ABD yönetiminin, Ürdün'ün, bu geçici dönem boyunca işgal altındaki topraklarda aktif rol almasını istediğini bildirdi. Kuveyt'te yeni kabine • KUVEYT (AA) — Kuveyt Başbakanı ve veliaht prensi Şeyh Saad El Abdullah El Sabah, yeni hükümeü açıkladı. Yeni hükumette, eski hükumetlerde olduğu gibi Kuveyt'in yönetimini elinde tutan Sabah ailesi önemli bakanlıklan paylaştı. Yeni kabinede Sabah ailesinden 5 kişi bulunuyor. Kimliğinin açıklanmasını istemeyen bir muhalefet üyesi, "Bu kabine, Kuveyt halkına bir hakarettir. Bunların halkın arzulanyla bir ilgisi yok. Eğer seçim olsa bunların hiçbiri seçilemez" dedi. Geldi, savaştı ve gitti • RtYAD (AA) — Körfez'deki Amerikan kuvvetlerinin komutanı General Norman Schwarzkopf, ülkesine kesin olarak dönmek üzere Körfez bölgesinden ayrıldı. Schwarzkopf, Saddam Hüseyin'in hâlâ iktidarda kalmasının kendisini hayal kırıklığına uğrattıgını söyledi. Schwarzkopf, Suudi Arabistan Savunma BakanlığYnda düzenlediği basın toplantısında, bölgeyi görevini "tamamıyla yerine getirmiş olma" duygusu içinde terk ettiğini belirtti. Irak'ın kuzeyindeki insanların durumunun "trajik" olduğunu, ancak Irak'a karşı oluşturulan koalisyonun o bölgedeki olaylarla bir bağı bulunmadığını belirten Schwarzkopf, "Bu başkaldın yıÛardır sürüyor" dedi. Vietnam-ABD iligkileri • HANOt (AA) — ABD'nin, Vietnam'ın başkenti Hanoi'de, savaş sırasında kaybolan Amerikalı esir ve askerler sorunuyla Hgilenecek resmi bir büro açacağı bıldirildi. ABD Başkanı George Bush'un ozel temsilcisi General John Vessey dün Hanoi'de yaptığı açıklamada, buro açılışının 'geçici bir temel'e dayandığmı belirtti. ABD ile Vietnam arasmda, 1975 yılında sona eren Vietnam savaşından bu yana diplomatik ilişki bulunmuyor ve ABD o tarihten bu yana Vietnam'a ekonomik ambargo uyguluyor. Gazeteciler serbest • BAĞDAT (AA) — Irak, gözalunda tuttuğu uç kişilik Fransız televizyon ekibini serbest bıraktı. Fransız "Channel Antenne 2" televizyonu için çalışan muhabir Richard Binet, kameraman Didier Dahan ve ses teknisyeni Fabien Briand, 9 nisanda Kuveyt'ten Irak'a girmişler ve Nasiriye kenti yakınlannda yakalanmışlardı. tran'daki kamplarda sığınmacılar tekrar normal yaşama dönecekleri günü bekliyorlar Sığınmacının İnsan kalma' savaşıÇadınnı ziyaret ettiğimiz bir sığınmacı "Tirnak makasınız var mı" diye soruyor, sonra ekliyor: "Açlığa, susuzluğa dayanınm, ama insanlıktan çıkmama izin vermeyin. Kirli tırnaklara tahammül edemem!' SİNAN GÖKÇEN BAHTARAN (tran-Irak suu- rı) — İran, 24 eyaletten oluşu- yor. Bunlardan Azerbaycan, Kürdistan, Bahtaran, llam ve Kuzistan, Irak ile komşu. Rüz- gârlar daha, 10 yıl süren lran- Irak savaşının kokularını top- raklarından atamadan, Irak as- kerlerinin postallarıyla ezilen dağ çicekleri daha beUerini doğ- rultamadan, bu beş eyalet acı- nın ordulanna yeniden ev sahip- liğj yapıyor. Bir milyondan faz- la insandan oluşan bu ordu, dağlan, dereleri aşıp yürüyerek, koşarak, emekleyerek, araba- larla, her şekilde ve her koşul- da bu beş eyalete sığınıyor. Nov Sud, Bahtaran eyaletin- de bir sınır köyu. Sınır kapısı- na yaklaşık 15 kilometre uzak- Iıkta. Yakın bir zamana kadar Irak askerinin işgali altınday- mış. Şiddetli çatışmalara tanık olmuş. Köy, bundan üç-dört hafta öncesine kadar boşmuş. Nov Sud, şimdi banndırdığı nü- fusla, küçük ölçekli haritalarda bile irice bir siyah noktayla gös- terilmeyi hak ediyor. Nov Sud'- un yıkık dökük evleri, 'cenk'ten kalma siperleri, yolları, agaç alt- lan, salkım saçak insan dolu. Saddam'ın 'Idmya'sından, tan- kından, kurşunundan canlarmı kurtarabılenlerin ilk soluk alma yeri Nov Sud. Nov Sud'da Kürt. Türkmen bebeleri asker SEFALET, HER YERDE AYNI — Türkiye-Irak sınınndaki göriintülerin aynısı, lran'da da yaşanıyor. Orada da sefalet, acı ve ölüm var. (Sinan Gökçen) kurşunuyla ölmüyor. Yeşil gözleri acıdan irileşmiş bir Kürt kadını, omzumuza do- kunuyor. Gelmemizi işaret edi- yor. Gidiyoruz. Yolun hemen yamacından kurulmuş naylon bir çadıra ulaşıyoruz. Çadınn ortasına bir tepsi konmuş. için- lak bebe ölüyor. Henuz üç-dört de, uç-dört ayhk bir bebe yatı- *aylık. Donup kalıyoruz. Kürt yor. Çıplak. Bebenin görüntü- kadınlar dövunüyor, erkekler sü bize Nazi toplama kamplan- nı çağrıştınyor. Çıplak bebenin başı oynuyor, dudaklan titri- yor. Ve gözleri kapanıyor. Çıp- lanet okuyor. Bebe, öylece ya- tıyor. Biz öylece kalıyoruz. Daha sonra bir başka naylon çadırda, bir başka acının tanık- lığındayız. Konuştuğumuz Türkmen, Kerkük'ten kacıp gel- miş. Adını söylerken hafifçe gu- lümsüyor. "Adım Bahtiyar", diyor, "Ama artık 'gayri bahtiyar". Türkmenin adı, deh- şetli bir alay gibi, havada asılı kalıyor. Bahtiyar -ya da gayri bahtiyar- elektronik mühendisi. Almanya'da okumuş. Ingilizce, Almanca, Arapça, Farsça, Kürtçe ve Türkçe konuşuyor. "Biz", diyor temiz bir Tukçey- le, "Kerkükte zengindik. Bak- ma bu perişanJıgımıza." Bahti- yar, "bakma bu perişanlığımıza" derken, eliyle geniş bir çember çizip, çadınnın içini gösteriyor. Çadır, gördü- ğümüz çadırlarm çoğundan farklı. Tertemiz, daha doğrusu koşullann elverdiğı kadar temiz. Bahtıyar, acılı bir bilge eda- sıyla, bize yaşadıklarını anlatı- yor. Saddam'ı ve kurşunları an- İatıyor. Kerkük'te olüp kalan oğlunu anlatıyor. Ailesinden, kansmdan, çocuklanndan ay- rı duştuğünu anlatıyor. Alman- ya'daki sevgilisini anlatıyor. Aç- lığı anlatıyor. Sesı sakin ve acı- lı, Bush'tan bahsederken hafif- çe titriyor. Saddam'dan çok Bush'tan nefret ediyor. "Bize ayaklamn dedi, sonra yuzustû bırakü" diyor. Ardından gözle- rini yere eğip, "Kusura bakma- yın ama Türkiye'yi de hiç af- fetmeyecefiz" diyor. Çadırdan aynlırken Bahtiyar yammıza koşuyor. Bizi bir ke- nara çekiyor. Yüzü kızarmış. Suçlu bir çocuk gibi yere bakı- yor. Utangaç, utangaç, "Sizden bir şey isteyecegiz" diyor, "Tır- nak makasınız var mı?" Sonra bizeellerini gösteriyor. Tırnak- lannın içi simsiyah. Elektronik mühendisi, altı dih konuşan es- ki Bahtiyar, şimdiki gayri bah- tiyar, " Açlıga, susuzluğa daya- nınm, ama insanlıktan çıkma- ma izin vermeyin" diyor. Bah- tiyar'a göre, temiz tırnaklar 'herseye ragmen' insan olarak direnmenin sembolü. Saddam'a ragmen, açlığa, susuzluğa, ka- ra, ölüme ragmen, insan olarak ayakta kalabilmenin sembolü. Bahtiyar, "Her gün tırnaklan- mı keseceğim" diyor, "Ben bu kepazelik bitliginde >a ölmiiş oiacagım ya sag kalacagım, ama sağ kalırsam insan olarak sag kalacagım. Mister Bush gibi in- sanlıktan çıkmış olmayaca- gım." ABD'nin güvenlik bölgesi kurma karanndciy ÖzaVı güç durumdan kurtarma kaygısının roîü büyük /\NKARA Bush, OzaPın imdadına yetiştiCumhurbaşkanı özal bayram süresince Başkan Bush'u en az üç kez telefonla arayarak sığınmacıların Irak içinde korunmaya aünmasının Türkiye için taşıdığı önemi anlattı. Beyaz Saray'da yapılan değerlendirmede, ABD bir adım atmadığı takdirde özal'ın içeride çok zor durumda kalabileceği ortaya çıktı. UFUK GÜLDEMİR WASHINGTON — ABD yönetiminin Kuzey Irak'ta Kurtlerin güvenlik içinde olabileceği böl- geler kurulmaşına ilişkin karannda, Cumhurbaş- kanı Turgut Özal'ın siyasi kaderinin yarattığı kaygılann büyük rolü oldu. ABD daha bundan iki hafta önceye kadar bu tür önerilere soğuk bakıyordu. Ancak yoğun eleştiriler sonucunda gecen hafta tutumunu göz- den geçirmek ihtiyaa hissetti ve gecen yüzyılda Ingiltere'nin Yunanistan'ı kurarken kullandığı hukuki gerekçenin bir benzerine dayanarak Irak'ta operasyona başladı. Bu adım atıhrken Türkiye'ye sığınmacı akınımn Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın iç politikadaki durumunu sars- ma olasılığı göz önünde bulundunıldu. Cumhuriyet'in edindiği bilgilere göre, Cum- hurbaşkanı özal bayram suresince ABD Başkanı Bush'u en az üç kez telefonla arayarak Kurtle- rin Irak içinde korunmaya ahnmasının Türkiye için taşıdığı önemi anlattı. Özal, bu görüşmeler sırasında, yuz binlerce sığmmacının Türkiye'ye yığılmasının kendi siyasi durumu açısından ya- ratacağı sakıncalara doğrudan değinmedi ama Türkiye'nin siyasi ve ekonomik açıdan böyle bir yukün altından kalkamayacağının akını özenle çizdi. Amerikan yönetiminin özal'ın bu ısrarlı telefonlarından çıkardığı sonuçlardan birisi de Cumhurbaşkanı'nın kendi siyasi durumunu "tehlikede" gördüğü idi. Nitekim ABD yöneti- mi Kuzey Irak'a müdahale kararını, özal'ın ge- cen pazartesi, ABD yönetim çevrelerince "pa- nik içinde" diye tanımlanan bir havada Bush'u aramasından sonra aldı. Zor durumda kalabilirdi ABD yönetiminin karar öncesinde yaptığı de- ğerlendirme toplantılarında ABD'nin bir adım atmaması halinde özal'ın içeride çok zor durum- da kalabileceği, yapılan "artılar, eksiler" liste- sinde önemli bir madde olarak sivrildi. Buna gö- re eğer ABD bir girişim yapmazsa, Türk askeri çevreleri ile Özal arasında "hasmane" bir tutum ortaya çıkabileceği yönündeydi. Amerikan yö- netimi zaten Genelkurmay eski Başkanı Necip Torumtay'ın istifasından bu yana bu konudaki gelişmeleri dikkatle izliyordu. Buna sığınmacı akınının Türk savunma çevrelerinde yarattığı hu- zursuzluk da eklenince, Washington, özal'ı, "korumasız" durumda bırakmak istemedi. ABD Başkanı Bush'a atılacak bir adımın özal'ı rahatlatacağı yönunde telkinlerde bulu- nanlar arasında sadece kısa bir sure önce bölge- yi ziyaret etmiş olan ABD Dışişleri Bakam Ja- mes Baker değil, kriz sırasında Bush'u destek- lemiş olan temsilciler meclisi üyesi Stephan So- larz da vardı. Solarz, Bush'u Kürt konusunda harekete geçmeye ikna etmek için kullandığı tez- ler arasında "Ozal'ın gelecegine de yer verdi." Beyaz Saray'da geçen hafta sonunda nöbette olan Ulusal Güvenlik Damşman Başyardımcısı ve CIA Başkan Adayı Robert Gates yönetimin- deki kriz izleme masasının başkana tavsiyesi de daha hızlı bir adım atılmaması halinde "Özal'- ın çok zor durumda kalacagı" yönündeydi. ABD'nin bu kaygısı Amerikan gazetelerine de yansıdı. önceki günkü Wall Street Joumal ga- zetesinin başmakalesinde Turkiye'deki "Baü yanlısı Özal yönetiminin" sorunlarla karşılaşa- bileceği vurgulanırken VVashington Post'un baş diplomatik muhabiri Jim Hoagland da Özal'ın içinde bulunduğu güç durumun yönetimin ka- rannı hızlandırdığını yazdı. Sonuç olarak, ABD bu kararı çeşitli faktörlere dayanarak aldı ama özal'ı rahatlatma duygusu da ciddi bir unsur ola- rak gözönünde bulundunıldu. A VRUPA TOPLULUĞU Kapıdakiler için yeni forıııül AT Komisyonu, topluluğun kapısmda bekleyen ülkelerin üyelik talebini karşılamak üzere yeni bir formül anyor. "Yeni Ortak Üyelik" statüsü formülü benimsendiği takdirde Macaristan, Polonya, Çekoslovakya'dan başka Türkiye, Norveç, Isviçre de üyeler grubuna dahil olabilecek. SABETAY VAROL BRÜKSEL — AT Komisyo- *hu'nun, AT kapısmda bekleyen ülkelerin üyelik taleplerini kar- şılamak üzere yeni formül ara- yışı içinde olduğu haber verili- yor. Komisyonun dış ilışkılerin- den sorumlu Başkan Yardımcı- sı Frans Andriessen'in ortaya at- tığı yeni "ortak üyelik" statüsu fikri kabul edildıği takdirde Ma- caristan, Polonya ve Çekoslo- vakya'dan başka Türkiye, Nor- vec, İsviçre ve Kıbns da bu uye- ler grubuna dahil olabilecekler. Andriessen, bu yeni statünün yurürlüğe girmesi için Avrupa Topluluğu'nun anayasası olan Roma sözleşmesinin değiştiril- mesi gerektiğini belirtti. Brüksel Komisyonu'nun "Dışişleri Bakanı" Hollandalı Andriessen, yeni statü önerisinin kendi kişi- sel göruşü olduğunu belirterek bazı kilit sektörler dışında yeni ortak üyelerinin tum üyelik hak- larmdan yararlanması gerektiği- ni sözlerine ekledi. Yeni bir ortak üyelik formu- lü bulma zorunluğunun eski Doğu Bloku ülkelerinin AT ile ilişkileri yeniden düzenleme ara- yışından kaynaklandığı ifade edildi. Bu ulkelerle ilişkileri du- zenlemekten sorumlu komisyon Uyesi Andriessen, Çekoslovakya Devlet Başkanı Vaclav Havel ve Polonya Cumhurbaşkanı Lech Valesa'nın ülkeleri topluluga tam üye yapma isteklerini dik- kate alarak bu yeni formülu ge- liştirdiğini vurguladı. Pazar eko- nomisine yeni geçen bu ülkele- rin ekonomilerinin yeterli istik- rardan uzak oluşu, bu ülkelerin tam uye olmasını engelh'yor. Öte yandan topluluk ülkeleri daha büyük istikrarsızlık odakların- dan çekindiği için söz konusu ülkeleri Avrupa dışında da tut- mak istemiyor. Yeni ortak üyelik formülü AT Komisyonu Başkanı Jacques Delors'un uzunca bir süreden beri ortaya attığı "çok viiesli Avrupa" fıkrinin yeni bir örne- ğini oluşturuyor. Şöyle ki bu üç ülkeden başka ekonomik du- rumları hızla tam üye olmaya el vermeyen ülkeler de yeni fürmü- le dahi edilebilecek ve bütun bu ülkeler uzun vadeli bir "bekle- me" devresine sokulacak. Bek- leme devresi sürerken ortak üye- ler topluluğun karar organı olan konsey toplantılanna da alına- cak ve birçok konuda, verilen kararlara katılacak. Ancak ta- nm politikası ve diğer bazı stra- tejik önemdeki sektörde bulu- nan konularda AT ortak karar- larından uzak tutulacaklar. Türkiye"nin de aynı kategoriye alınmak istenmesinin kuvvetli bir olasılık olduğu haber ve- riliyor. SöVYETLER BİRLİGİ— G. KORE GORBAÇOV-ROH TAE-WOO — Japonya'da düş kınkhgına uğrayan Sovyet lideri, Güney Kore'den memnun aynldı. Seul'e BM içindestekDış Haberler Servisi — Ülkesinin ekono- mik durumunu düzeltmek amacıyla 28 mil- yar dolar kredi bulma umuduyla gittiği Ja- ponya'dan eli boş ayrılan Sovyetler Birliği Başkanı Mihail S.Gorbacov'un Guney Ko- re gezisi daha verimü oldu. Gorbaçov ile Güney Kore Devlet Başkanı Roh Tae-Woo arasında dün yapılan gorüşmelerde, iki ül- ke arasındaki ekonomik ilişkileri geliştirme karan alındı. Bu kapsamda, Sovyetler Bir- liği, Guney Kore'nin Birleşmiş Milletler'e girmesi için yardım etme sözü verdi. Gor- baçov, dun Moskova'ya döndü. Sovyetler Birliği Başkanı Mihail S.Gor- baçov, düş kırıklığıyla sonuçlanan dört günlük Japonya gezisinin ardından, Güney Kore'ye gitti. Devlet Başkanı Roh Tae-Woo ile 95 dakikalık bir gorüşme yapan Gorba- çov, görüşmeden memnun olduğunu açık- ladı. İki liderin gazetecilere yaptıklan açık- lama sırasında, Roh Tae-Woo, Gorbaçov'- un Güney Kore'yi ziyaret etmesini 'tarihi bir olay' şeklinde niteleyerek, Gorbaçov ile görüşmesinin 'soguk savaştan kalma çatış- malann sona erdirilmesinde önemli bir adım' olduğunu söyledi. İki ülke arasında varılan anlaşmamn en önemli noktalanndan birini, Sovyetler Bir- liği'nin, püney Kore'ye BM'ye girmesi için destek vermesi oluşturuyor. Bağımsızlaşma çabası içinde olan Güney Kore BM'ye gir- meye çalışırken, Kuzey Kore, iki Ulkenin BM'de tek bir üyeligi paylaşması gerekti- ğini savunarak buna karşı çıkıyor. tki liderin görüşmesi sırasında, Ikinci Dünya Savaşı'ndan bu yana birbirine duş- man olan bu iki ülkenin artık daha yakın ekonomik Uişkiler kurması konusunda an- laşmaya vanldığı bildiriliyor. Yetkililerin yaptığı açıklamaya göre, ekonomik işbirli- ği kapsammda, Sovyetler Birliği'mn Uzak- doğu'daki cumhuriyetlerinde gerçekleştiri- lecek bir doğalgaz projesınde, iki ulke fir- maları ortak olarak çalışacaklar. Görüşme sırasında iki liderin bir 'dostluk anlaşması' imzalanması için karar aldığının açıklanma- sma karşın, Gorbaçov'un ülkeden aynlma- sından sonra Güney Koreli yetkililer bunu yalanladılar. Gorbaçov'un Güney Kore ziyareti, Sov- yetler Birliği'nin geleneksel müttefiki Ku- zey Kore'de tepkiyle karşılandı. Kuzey Ko- reli yetkililer, ilk kez bir Sovyet liderinin Kore'yi ziyaret ettiğini anımsatarak, bu ilk ziyaretin 'muttefik' Kuzey Kore'ye yapıl- ması gerektiğini savunuyorlar. Avrupa Parlamentosu karanna tepki Dışişleri Bakanhğı Sözcüsü Sungar, "Etnik ayrımcüığın reddi anayasamızın temel ilkelerinden biridir" dedi. ANKARA (AA) — Dışişleri Bakanhğı Sözcusü Murat Sun- gar. Avrupa Parlamentosu'nun, Istanbul'daki otobüs faciasıyla ilgili kararını, "Türk turizmini baltalamaya yönelik bir propa- ganda araa olarak istismar edH- mesi" diye nıteledı. Sungar, parlamentonun "Kürtler'm du- rumu" başlığını taşıyan kararı konusunda da "Etnik a>nmcı- lıgın reddi anayasamızın temel ilkelerinden biridir. Anayasamız hiçbir a>nmcılığı kabul etmez" ifadesini kullandı. Üzüntüyle... Dışişleri Bakanlığı Sözcusü Sungar, her iki karar ile ilgili olarak kendisine yöneltilen bir soruya verdiği yanıtta, şunları kaydetti. "Bunlardan biriDcisi, Avrupa Parlamentosu uyesi 6 Yunanlı pariamenter tarafından hazıria- nan ve gecen hafta İstanbul'da meydana gelen elim otobus yan- gını ile ilgili karardı. Söz konu- su karonn, Türk kamuoyunda da derin bir üzüntu varatan ve ilgili makamlanmı/ın buyuk bir hassasiyetle vuruttukleri soruş- turma sonucunda, çok kısa bir siırede açıklıga kav uşturulan müessif hadiseyi, Türk turizmi- ni baltalamaya yonelîk bir pro- paganda aracı olarak istismar ettiğini üzüntüyle müşahade ediyonız." Murat Sungar, ikmci karar ile ilgili olarak da şunları söyledi. "Serbest seçimlere dayalı temsili detnokrasiyi benimsemiş bulunan ülkeraizde etnik ayrım- cüığın reddi anav asamızın temel prensiplerinden birini teşkil et- mektedir. Türk milletinin birii- ğine ve vatandaşlannın eşitligi- ne dayalı anayasamız ırk ozel- liklerine istinat eden hiçbir ay- nmalığı kabul etmez. Köklü ta- rihi mirası. Turk milletinin ifti- har ettiği kulturel zenginiiğin ve çeşitliliğin kaynağıdır. Asırlar boyunca zulümden kaçan insanlara kucak açmış bulunan Türk milleü. bu alice- naplığı bu kez de güney sınırla- nna gelen insanlara her türlü öl- çüniın fevkinde yaptığı fedakâr- lıklarla bir kere daha kanıtlan- mıştır. Bu insanların çekrnekte oldu- gu ıstıraplara son verilmesi amacıyla uluslararası dayanış- ma çerçevesinde, insani öulem- ler alınmak üzere Kuzey Irak'- ta somut adımlar atılmakta iken Avrupa Parlamentosu'nun met- nine tartışmah siyasi kavramla- nn ithal edilmiş bulunması, ye- terince karmaşık bir nitelik arz eden bu sorunun çözümüne ya- pıcı bir katkı teşkil etmemekte- dir."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear